İçeriğe atla

1859 Güneş Fırtınası

Richard Christopher Carriongton tarafından 1 Ekim 1859’un Güneş lekelerinin çizimi. A ve B işaretleri, daha sonra kaybolmadan önce C ve D’ye doğru 5 dakika boyunca giden çok parlak bir olayın ilk yerlerini gösteriyor.

Carrington Olayı olarak da bilinen 1859 Güneş Fırtınası, 1859 yılında solar döngü 10 sırasında olmuş güçlü bir jeomanyetik güneş fırtınasıdır. Bir solar alev veya koronal kütle ejeksiyonu, Dünya'nın manyetosferini vurdu ve şimdiye kadar bilinen, Richard Christopher Carrington tarafından gözlemlenen ve kaydedilen en güçlü solar fırtınayı tetikledi.

Carrington Süper Alevi

28 Ağustos 1859'dan 2 Eylül 1859'a kadar, Güneş’te sayısız güneş lekeleri gözlemlendi. 1 Eylül’de öğle vaktinden önce, Richard Carrington ve Richard Hodgson adlı İngiliz asıllı amatör astronomlar, ilk solar alevin gözlemlerini yaptılar. Dünya’ya gelmesi 17.6 saat alırken büyük bir koronal kütle ejeksiyonunun (CME) direkt olarak Dünya’ya gelmesine sebep oldu. Böyle bir yolculuk genelde üç ila dört gün sürer. Bu ikini CME çok hızlı hareket etti çünkü ilk olanı yol üzerindeki ambiyant solar rüzgar plazmasını temizlemişti.

İskoçyalı fizikçi Balfour Stewart’ın Kew Gözlemevi manyetometresi ile kaydettiği eşzamanlı “crochet” gözlemlerinden ve ertesi gün gözlemlenen bir jeomanyetik fırtına sebebiyle, Carrington bir güneş-yüzeyi bağlantısından şüphelendi. 1859’daki jeomanyetik fırtınanın etkileri hakkında, dünya çapındaki raporlar, Carrington ve Stewart’ın gözlemlerini destekleyen Elias Loomis tarafından derlenip basıldı.

29 Ağustos 1859’da güney aurorae, Avustralya’daki Queensland kadar kuzeyden bile gözlemlendi.

1-2 Eylül 1859’da kaydedilen en büyük jeomanyetik fırtına meydana geldi. Aurorae, kuzey yarımkürede Karayipler’den bile olmak üzere tüm dünyada görüldü; Rocky Dağları üzerindekiler o kadar parlaktı ki, parlaması sabah olduğunu zannettiklerinden kahvaltı hazırlamaya başlamalarına sebep olan altın madencilerini uyandırdı. Kuzeydoğu Amerika’da uyanan insanlar aurora’nın ışığı sayesinde gazete okuyabiliyorlardı. Aurora, Küba ve Hawaii gibi kutuplardan bile görünürdü.

Tüm Avrupa ve Kuzey Amerika telgraf sistemleri başarısız oldu, bazı durumlarda telgraf operatörlerine elektrik şoku bile verdiler. Telgraf direkleri elektrik kıvılcımları saçıyordu. Bazı telgraf sistemleri güç kaynaklarından kesilmelerine rağmen mesaj alıp göndermeye devam ettiler.

3 Eylül 1859 Cumartesi günü, Baltimore American and Commercial Advertiser raporuna göre, “Perşembe akşamı geç saate kadar dışarıda olanların auroral ışıkların muhteşem görünümüne şahitlik etme şansı oldu. Bu fenomen, ışık oluşumu saatlerinin farklı olmasına rağmen Pazar günkü görünüme çok benzerdi, eğer muhtemel olsaydı, daha parlak ve prizmatik tonlar daha çeşitli ve enfes olacaktı. Işık, parlak bir bulut gibi tüm gökyüzünü kaplıyordu ve daha büyük boyutlu yıldızlar belirsizce parlıyordu. Işık, Ay’ın dolunay halindeki parlaklığından bile fazlaydı fakat etrafındaki her şeyi kaplayan tanımlanamaz bir yumuşaklığı ve narinliği vardı. Saat 12 ile 1 arası görünürlüğü en yüksek muhteşemliğindeyken, bu garip ışığın altında duran şehrin sessiz sokakları, bu tek görünüş kadar güzel bir görüntü sergilemekteydi.”

Haziran 2013'te, Lloyd's of London ve Amerika'daki Atmospheric and Environmental Research'den (AER) ek bir grup araştırmacı, Carrington Olayı'ndan alınan bu verileri, dünya ekonomisinin ne kadar etkilendiğini hesaplamak için kullandılar, $2.6 trilyon (£1.67tr).

Benzer olaylar

Buz çekirdeklerinin nitrat bakımına zengin olan katmanları, güvenilir gözlemlere dayanan geçmiş güneş fırtınalarının tarihini yeniden düzenlemek için analiz edilmiştir. Grönland buz çekirdeklerinden Kenneth G. McCracken ve diğerleri tarafından alınan veriler bu olayın büyüklüğünü yüksek enerji-proton radyasyonu ile olan ölçüm ile jeomanyetik etki ile değil-her yüzyılda en azından beşte bir oranında büyük boyutta meydana gelen olaylarla beraber yaklaşık olarak 500 yılda bir gerçekleştiğini gösterdi. Fakat buz çekirdeği topluluğu tarafından yapılan daha yeni bir çalışma (McCracken ve diğerleri uzay bilim adamlarıdır) nitrat dikenlerinin solar enerjik olayların bir sonucu olmadığını ve bu tekniği kullanmanın şüpheli olduğunu öne sürdü. 10Be ve 14C, buz çekirdeği topluluğu tarafından daha güvenilir bulundu. Fakat bu benzer fakat çok daha güçlü kozmik ışın olayları, Güneş Sistemi ve hatta galaksimiz dışında olabilir. Daha az tehlikeli fırtınalar 1921'de ve 1960'ta geniş çaplı bir radyo kesintisi bildirildiğinde olmuştu . Mart 1989 jeomanyetik fırtınası Quebec'in geniş yerlerindeki gücü kesmişti. Temmuz 2012'de, bir koronal kütle ejeksiyonunun büyüklük bakımına benzer olduğu anlaşıldı; gidiş yolu Dünya'nın yörüngesini kaçırmıştı. Bu gözlemler hakkındaki bilgiler 28 Nisan 2014'te NASA tarafından halk ile paylaşıldı.

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktivite</span> Atom çekirdeğinin kendiliğinden parçalanması

Radyoaktivite, radyoaktiflik, ışınetkinlik veya nükleer bozunma; atom çekirdeğinin, daha küçük çekirdekler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanmasıdır. Çekirdek tepkimesi sırasında veya çekirdeğin bozunması ile ortaya çıkar. En yaygın ışımalar alfa(α), beta(β) ve gamma(γ) ışımalarıdır. Bir maddenin radyoaktivitesi bekerel veya curie ile ölçülür.

<span class="mw-page-title-main">Güneş</span> Güneş Sisteminin merkezinde yer alan yıldız

Güneş, Güneş Sistemi'nin merkezinde yer alan bir yıldızdır. Çekirdeğindeki nükleer füzyon reaksiyonları ile akkor hale gelene kadar ısınan, %10'u morötesi olmak üzere esas olarak görünür ışık ve kızılötesi radyasyon olarak yüzeyinden enerji yayan, oldukça büyük ve sıcak bir plazma küresidir. Dünya'daki yaşam için açık ara en önemli enerji kaynağıdır. Güneş birçok kültürde kutsallık atfedilen bir nesne olmuştur. Antik çağlardan beri astronomik araştırmalar için merkezi bir konudur.

<span class="mw-page-title-main">Yıldız</span> nükleer füzyon ile karanlık uzayda etrafına ısı ve ışık saçan kozmik cisim, plazma küresi

Yıldız, ağırlıklı olarak hidrojen ve helyumdan oluşan, karanlık uzayda ışık saçan, gökyüzünde bir nokta olarak görünen plazma küresidir. Bir araya toplanan yıldızların oluşturduğu galaksiler, gözlemlenebilir evrenin hâkimidir. Dünya'dan çıplak gözle görülebilen yaklaşık 6 bin dolayında yıldız vardır. Dünya'ya en yakın yıldız, aynı zamanda Dünya üzerindeki yaşamın gerçekleşmesi için gerekli olan ısı ve ışığın kaynağı da olan Güneş'tir.

<span class="mw-page-title-main">Güneş tutulması</span> Bir doğa olayı

Güneş tutulması, Ay'ın yörünge hareketi sırasında Dünya ile Güneş arasına girmesi ve dolayısıyla Ay'ın Güneş'i kısmen ya da tümüyle örtmesi sonucunda gözlemlenen doğa olayıdır. Tutulmanın olması için Ay'ın yeni ay evresinde olması ve Dünya'ya göre Güneş ile kavuşum halinde olması, yani yörünge düzleminin Dünya'nın Güneş çevresindeki yörünge düzlemi ile çakışması gerekir. Bir yıl içinde Ay, Dünya çevresinde yaklaşık on iki kez dönmesine karşın, Ay'ın yörünge düzlemi ile Dünya'nın yörünge düzlemi arasında beş derece kadar bir açı olması sonucu, Ay her defasında Güneş'in tam önünden geçmez ve dolayısıyla bu çakışma seyrek olarak oluşur. Bu yüzden, yılda iki ile beş arasında Güneş tutulması gözlemlenir. Bunlardan en çok ikisi tam tutulma olabilir. Güneş tutulması Dünya üzerinde dar bir koridor izler. Bu yüzden herhangi bir bölge için Güneş tutulması çok ender bir olaydır.

<span class="mw-page-title-main">Kutup ışıkları</span>

Kutup ışıkları ya da kutup aurorası, Kuzey ve Güney kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş'ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalardır. Kuzey enlemlerde bu etki aurora borealis veya kuzey ışıkları olarak adlandırılır. Güney enlemlerindeki aurora australis oluşumu da benzer özelliklere sahiptir; ancak Antarktika'da, Güney Amerika'da ve Avustralya'da daha yüksek enlemlerden görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kırmızı dev</span> yıldız evriminin geç aşamalarında ve düşük ya da orta kütlede olan bir dev yıldız

Kırmızı dev, yıldız evriminin geç aşamalarında ve düşük ya da orta kütlede olan bir dev yıldız. 4.700 °C ya da daha düşük sıcaklıkta olabilir. Dış atmosferi şişkin ve seyrektir. Kırmızı devin dış görünümü sarı-turuncudan kırmızıya uzanabilmektedir ve K ve M tayfsal tipini içerir ayrıca S sınıfı yıldız ve karbon yıldızı.

<span class="mw-page-title-main">Güneş rüzgârı</span> Güneşin üst atmosferinden yayılan bir plazma dalgası

Güneş rüzgârı, Güneş'in üst atmosferinden yayılan bir plazma dalgasıdır. Büyük çoğunluğu, enerjileri genellikle 1,5 ve 10 keV arası olan elektronlar, protonlar ve alfa parçacıklarından oluşur. Bu parçacık akımının yoğunluk, sıcaklık ve hız nicelikleri zamana ve Güneş'in boylamına göre değişkenlik gösterir. Bu parçacıklar, Güneş tacının yüksek sıcaklığından gelen yüksek enerjileri ve maruz kaldıkları manyetik, elektriksel ve elektromanyetik fenomen sayesinde Güneş'in kütleçekiminden kurtulabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Güneş lekeleri</span>

Güneş lekeleri, ışık küre adı verilen Güneş'in en dış katmanında oluşur. Çevresi ile karşılaştırıldığında sıcaklığı daha düşük olduğundan karanlık lekeler halinde görünür. Manyetik alanın belli bölgelerde yoğunlaşması, ısının eşit bir şekilde yayılımını engeller. Sonuç olarak çevresindeki ışık küreye göre daha düşük yüzey sıcaklığına sahip Güneş Lekeleri dediğimiz bölgeler oluşur. Bunlar genellikle çiftler halinde görünür. Her ikisi de birbirlerinin zıt manyetik kutuplarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Güneş püskürtüsü</span>

Güneş püskürtüsü veya güneş patlaması, Güneş'in gaz yuvarında (atmosfer) gerçekleşen şiddetli patlamalara verilen addır. Bu patlamalar milyarlarca megaton gücünde olup, genelde saatte 1.000.000 km/saat hızla hareket ederler. 6 × 1025 Patlama sonucunda joule'e kadar enerji açığa çıkarabilir. Güneş püskürtüsü nedeniyle Dünya atmosferine normalin üzerinde küçük dalga boylu radyasyon parçacıkları girer. Bu püskürtüler sonucunda yeryüzündeki iletişim ve güç ağları olumsuz yönde etkilenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Taç küre</span>

Taç küre veya korona, yıldızların plazmadan oluşan ve uzayın milyonlarca kilometre içine kadar uzanan parlak gaz yuvarıdır. Güneş'in taç küresine Güneş tacı da denir ve Güneş tutulması esnasında yalın gözle de görülebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Taçküre kütle atımı</span>

Taçküre kütle atımı, Güneş'in taçküresinde manyetik alan karışımları nedeniyle oluşan ve uzaya büyük kütlede plazma fırlatılmasına sebep olan bir Güneş patlamasıdır. Güneş'ten çok uzakta bulunan etkileri araştırıldığında bunlara gezegenlerarası TKA de denir.

<span class="mw-page-title-main">Seyfert galaksisi</span> Galaksi

Seyfert Galaksileri, kuasarlar içinde aktif galaksiler içinde en büyük iki gruptan birini teşkil eder. Bunlar, kuasarlardan farklı olarak, ev sahibi galaksileri kolayca tespit edilebilen, yüksek iyonizasyon emisyon hatları ortaya çıkartan spektrumları olan oldukça yüksek yüzey parlaklıkları ile kuazar benzeri çekirdeklere sahiptirler.

<span class="mw-page-title-main">Gezegenler arası ortam</span>

Gezegenler arası ortam, Güneş Sistemi’ni dolduran, gezegenler, asteroidler ve kuyrukluyıldızlar gibi Güneş Sistemi cisimleri içerisinden geçen materyaldir.

<span class="mw-page-title-main">X ışını astronomisi</span>

X-ışını astronomisi, astronomik nesnelerin X-ışınının gözlem ve algılama çalışmalarıyla uğraşan astronominin bir dalıdır. X-ışınları Dünya’nın atmosferi tarafından emildiği için x-ışınlarını tespit eden balon, sondaj roketleri ve uydular belirli bir yükseklikte bulunmalıdır. X-ışını astronomisi, Mauna Kea Gözlemevlerindeki gibi standart ışık emilimi olan teleskoplardan daha ilerisini gören uzay teleskopları ile ilgili bir uzay bilimidir.

Nükleer bağlanma enerjisi, atomun çekirdeğini bileşenlerine ayırmak için gereken enerjidir. Bu bileşenler nötron, proton ve nükleondur. Bağ enerjisi genelde pozitif işaretlidir çünkü çoğu çekirdek parçalara ayrılmak için net bir enerjiye ihtiyacı vardır. Bu yüzden, genelde bir atomun çekirdeğinin kütlesi ayrı ayrı ölçüldüğünde daha azdır. Bu fark nükleer bağlanma enerjisidir ki bu enerji birbirini tutan bileşenlerin uyguladığı kuvvet tarafından sağlanır. Çekirdeği bileşenlerine ayırırken, kütlenin bir kısmı büyük bir enerjiye dönüştürülür bu yüzden bir kısım kütle eksilir, eksik kütlede bir fark yaratır çekirdekte. Bu eksik kütle, kütle eksiği diye bilinir ve çekirdek oluşurken çıkan enerjiye takabül eder.

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın manyetik alanı</span> bilimsel terim

Dünya'nın manyetik alanı, diğer adıyla jeomanyetik alan, Dünya'dan uzaya doğru uzanan manyetik alandır. Dünya'dan çıkan manyetik alan, Güneş'ten gelen yüklü parçacıklardan oluşan Güneş rüzgarlarıyla buluşur. Manyetik alanın büyüklüğü, Dünya yüzeyinde 25 ve 65 microtesla arasıdır. Kabaca bakarsak, bu alan, Dünya'nın dönüş eksenini baz alarak, yaklaşık 10 derece kaymış bir manyetik dipoldur. Diğer bir deyişle, düz bir dikdörtgen mıknatısın, yine aynı açıyla Dünya'nın merkezine konması gibidir. Kuzey jeomanyetik kutup, Grönland'ın yakınlarında kuzey yarımkürede olan kutup, aslında manyetik olarak Dünya'nın manyetik alanının güney kutbudur ve Güney jeomanyetik kutup da manyetik alanın kuzey kutbudur. Çubuk mıknatıslardan farklı olarak, Dünya'nın manyetik alanı zamanla değişir çünkü bu manyetik alan, Dünya'nın dönüş hareketinden meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Solar döngü</span> Güneşin aktivitesindeki periyodik değişim

Solar döngü, Güneş döngüsü veya güneş manyetik aktivite döngüsü, Güneş aktivitesi güneş yüzeyinde gözlenen güneş lekeleri sayısındaki varyasyonları açısından ölçülen yaklaşık periyodik 11 yıllık bir değişimdir. 17. yüzyılın başlarından beri güneş lekeleri gözlenmiştir ve güneş lekesi zaman serisi herhangi bir doğal fenomenin en uzun sürekli gözlenen (kaydedilmiş) zaman serisidir.

<span class="mw-page-title-main">Ejderha Fırtınası (gökbilim)</span> Satürndeki yıldırımlı bir fırtına

Ejderha Fırtınası, Satürn'ün güney yarım küresinde bulunan ve "fırtına koridoru" olarak adlandırılan devasa bir yıldırımlı fırtınadır. Fırtına, 3.200 kilometre (2.000 mi) veya daha fazla bir menzile sahip olabilir ve Dünya'nın elektrikli gök gürültülü fırtınalarına benzetilebilir. Derin atmosfer katmanlarında enerji toplayan fırtına, kısa statik patlamaları sırasında yansıyan radyo dalgaları üretir ve bu da Cassini'nin onu tespit etmesine yardımcı olur.

<span class="mw-page-title-main">25. Güneş çevrimi</span> 2019dan yaklaşık 2030a kadar öngörülen Güneş etkinliği

25. Güneş çevrimi, Güneş lekesi aktivitesinin kapsamlı bir şekilde kaydedilmeye başlandığı 1755'ten bu yana 25'inci mevcut Güneş çevrimidir. Aralık 2019'da minimum güneş lekesi sayısı 1,8 ile başlamıştır. Yaklaşık 2030 yılına kadar devam etmesi beklenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Mayıs 2024 güneş fırtınaları</span> G5 jeomanyetik fırtına

Mayıs 2024 güneş fırtınaları, 25. Güneş çevrimi sırasında 10 Mayıs 2024'ten bu yana devam eden yoğun Güneş püskürtüleri ve jeomanyetik fırtınaların meydana geldiği bir dizi aşırı güçlü güneş fırtınasıdır. Jeomanyetik fırtına, 28 Ekim 2003'ten bu yana Dünya'yı etkileyen en güçlü fırtınaydı ve hem kuzey, hem de güney yarımkürede normalden çok daha düşük enlemlerde auroralar görülmesine sebep oldu.