İçeriğe atla

1833 Kıbrıs ayaklanmaları

1833 Kıbrıs ayaklanmaları, Osmanlı döneminde Kıbrıs Adasında gerçekleşen ayaklanmalardır.

İsyan Öncesi Kilisenin Duruşu ve Diğer Olaylar

Kıbrıs genelinde 1833 yılında çıkan üç ayrı ayaklanmada Kilise'nin duruşunun ayrı bir yeri vardır. Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetinde bile olsa çeşitli kiliseler veya diğer şeyler aracılığıyla her zaman Yunanistan Krallığı'nın etkisi altında oldu. Yunanistan Krallığı'nın 1830-1831 yılında başlattığı vatandaşlık hareketi çok büyüktü ve adayı çok etkiledi.

Aralık 1831'de Larna'daki İngiliz Konsolosu Antonios Vondizianos, İstanbul'daki İngiliz Büyükelçiliği'ne şunları yazdı:

"Vatandaşlık hareketi çiftçiler ve her meslekten insanlar tarafından öyle kabul edilmiştir ki devam ederse çok yakında ada bir Yunan kolonisi olacak ve Sultanın boş bir egemenlik unvanı dışında hiçbir şeyi kalmayacaktır."

[1]

Buna ek olarak, Kıbrıslı başrahipler, çıkan vatandaşlık hareketinin Kıbrıslılar üzerindeki gücünü azaltmaya başladığı için günden güne daha fazla endişe duyuyorlardı. Ekümeniklik Patrikhanesi gibi Kıbrıs Kilisesi'de 1833'te kurulan Yunanistan Kilisesi'ni tanımadı.1850'de bu tanıma ancak 20 yıl sonra geldi. Kıbrıs'ta Rum vatandaşlığını kazanan bir grup Ortodoks, Larnaka'daki Rus İmparatorluğu konsolosu Constantinos Peristianis'e bir mektup göndererek korumasını istedi. Tarihi kaynaklar, Başpiskopos Panaretos'un Kıbrıs'taki tüm Yunanları yeni vatandaşlıktan vazgeçmeye ve Kıbrıslı Ortodoks olarak önceki sosyal statülerine geri dönmeye çağırdığını iddia ediyor. Harry Luke, bu mektubu, Kıbrıs'taki İngiliz konsolosluğunun arşivleri üzerindeki çalışmasında ve bu mektubu çeşitli dönemin konsolosluklarının tarihi arşivlerine göre yayınlaması şu şekilde:

"Kıbrıs Valisi Said Mehmet Paşa'nın talimatları doğrultusunda Lefkoşa'daki tüm Yunan tebaasını çağıran Başpiskopos'un azizliği, onları Helen koruma haklarını terk etmeye ve bu durumda Kıbrıs'ta kalmaya sevk etmek için en korkunç tehditleri kullandı. Bu yöntem başarısızlıkla sonuçlandı, çünkü Yunanlılarişlerini düzelttikten sonra ayrılmak istemekte oy birliğiyle hareket ettiler."

[2]

Yukarıda geçen mektup, Yunanistan Krallığı'nın kuruluşunun Kıbrıslı Ortodokslar arasında yarattığı etkilerden bir tanesine işaret ederken, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu idaresine ve piskoposlar üzerinde, Rum vatandaşlığına sahip Kıbrıslıların sayısının artmasıyla ilgili endişelerini de gösterdi. Muhtemelen, Panaretos'un bu cürretkar tavrı, Kıbrıs Valisi Said Mehmet Paşa'nın Kiliseye yaptığı baskı olarak açıklanabilir. Bununla birlikte, bu talepler Kilise'nin, özellikle Larnaka'da, Yunan milliyetçiliğinin zengin profesyonel ve tüccar Kıbrıs Ortodoks sınıfına dokunmaya başladığını gösteren, ortaya çıkan hareketlere tepkisi nedeniyle yapılmış gibi görünmektedir. Kıbrıs'ta daha önce milliyetçiliğin yayılmasıyla Kıbrıs Kilisesini ve özellikle de başpiskoposunu özdeşleştiren geleneksel tarih yazımının aksine, Kilise'nin çoğunluğunun Yunanistan Krallığı'ı ile ilgili ilk tepkisinin, Osmanlı İmparatorluğu lehine olduğunu gösterir.

Buna rağmen; Panaretos'un başpiskopos olmasından bir yıl sonra, 19 Ağustos 1828'de Ioannis Kapodistrias'a yüksek rahipler ve diğer meslek sahipleri tarafından gönderilen iki mektubun, daha önce bahsedilen Osmanlı İmparatorluğu lehine olan Kilise konumunu çürüttüğü varsayılamaz. İki mektuptan birisinde Kilisenin başrahibinin imzası bulunuyor ve Kiliseye yardım etme ricalarını içeriyordu. İki mektuptan biri de yüksek rahipler tarafından imzalandığı için Kıbrıs Kilisesi'nin farklı bir duruş sergilediğini gösteriyor. Görünüşe göre başrahipler, Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde bulunduğu istikrarsız durumun farkındaydılar ve uzun zamandır bildikleri Osmanlı çerçevesinin ayakta kalamayacağından emindiler.

Panaretos'un Kilise'nin Osmanlı devletine uygunluk duruşu, en iyi 1833 adasında yaşanan ayaklanmalar sırasında gösterdiği tepkiden anlaşılabilir.O yıl, adada huzuru bozan üç ayrı ayaklanma, Panaretos da dahil olmak üzere yerel seçkinler için büyük bir sıkıntı kaynağı oldu.İlk ayaklanma Nikolaos Theseus, ikincisi Gavur Imam ve üçüncüsü Kalogeros Ioannikios tarafından yönetildi.Halkın katılımı açısından en şiddetli ayaklanma Nikolaos Theseus'du ve bu özel ayaklanmanın analizi, o dönemde Kıbrıs Kilisesi'nin işlediği çerçevenin göstergesidir.

Larnaka Ayaklanması

Nikolaos Theseus, 18. yüzyılın sonunda Kıbrıs'ta doğmuş ve Trieste'de çalışmıştır. Theseus Filiki Eterya üyesiydi ve Yunan İsyanı'na katıldı. Mücadelenin sona ermesinden sonra ve Kıbrıs'ın Kurtuluşuna destek bulmakta başarısız olduktan sonra Marsilya'ya taşındı.1832'de adada Osmanlı İmparatorluğu yetkilileri tarafından el konulan servetini geri kazanmak için Kıbrıs'a döndü. Döndükten bir yıl sonra Theseus, Osmanlı İmparatorluğuyönetimi ve Başpiskopos için büyük endişe yaratan bir ayaklanma başlattı. Bu ayaklanmanın büyük bir sebebi adadaki ağır vergilerdi. Pek çok Kıbrıslı, bu vergiler nedeniyle yurt dışına kaçtı ve adada küçük isyanlar birbirini izledi.

Nikolaos Theseus liderliğindeki isyancıların ilk toplantıları Kitium Piskoposluk ve Lefkoşa Başpiskoposluk önünde gerçekleşti. Bu dönemin Kilisesi'nin gelişen olaylar çerçevesinde nasıl pozisyon aldığına dair bir işarettir.

İsyanla ilgili iki ana bilgi kaynağı, Panaretos'un Ekümeniklik Patrik I. Constantius'a yazdığı mektuplar ve Larnaka'daki Fransız Konsolosunun Bakanına yazdığı mektuptur.Bu ayaklanmanın nedeni, önceden tahsil edilmeyeceğine karar verdikleri bir vergi konmasıyla verilmişti. Kıbrıslı Ortodoks ve Müslümanlar vergi toplanmaya başlayınca sert tepki gösterdi. 4 Mart 1833'te piskoposluğu yok etmekle tehdit eden çok sayıda insan, Kitium Piskoposu II. Leontios'tan meseleleri ele almasını ve verginin iptalini istemesini talep etti.

Olaya atıfta bulunan bir notta, 1833'te "Türkler ve Fransızlar arasında bir irtidat olduğu" belirtiliyordu.

[3]

8 Mart 1833 yılında Başpiskoposluk dışında benzer bir protesto yapıldı ve Panaretos, Kıbrıs Valisi Said Mehmet Paşa'nın sarayına kaçtı.Adadaki Fransız Konsolosunun verdiği bilgiye göre, köylüler vergiyi ödemeyi reddettiler ve vergi tahsildarlarını kovdular.

[4]

Nikolaos Theseus Larnaka'daki isyanda kendini bir anda lider olarak buldu. 11 Mart'ta, Fransız Konsolosunun evinin önünde toplanan yüzlerce Kıbrıslı Ortodoks ve Müslüman, kendisinden verginin durdurulması için arabuluculuk yapmasını isterken, kısa süre sonra Theseus kendini bir ayaklanmanın başına koyarak meseleyi kendi eline aldı. Konsolosları ve Kitium Piskoposunu ziyaret etti, verginin iptalini istedi ve diğer göstericileri de yanına alarak Larnaka'daki St. George kilisesine gitti. Bunu takiben 14 Mart'ta Theseus ve yaklaşık üç bin gösterici, ordu güçlerinin olası bir saldırısından korunmak için Stavrovouni'ye çekildi. Konsolos ve II. Leontios'un arabuluculuğuyla vergi tahsilatı iptal edildi.

Yine de Theseus ve onu takip eden kalabalıklar ayaklanmayı durdurmayı reddettiler çünkü isyana katılanların korunmasının garantisi yoktu. Misilleme veya kovuşturma olmayacağına dair söz verdikten sonra Theseus ayaklanmayı sona erdirdi ve barış sağlandı. Theseus liderliğindeki ayaklanma ve aynı yıl diğer iki ayaklanma, ekonomik durgunluk nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu topraklarında daha genel bir kargaşa çerçevesi altında yapılmış gibi görünüyor. Ayrıca ayaklanmaların Ada'nın yönetimini değiştirme çabalarının bir sonucu olduğu iddia edilebilir. İsyancı Hristiyan ve Müslümanların Ada'daki geleneksel güçlere, yani Osmanlı yönetimine ve Kiliseye karşı dönmeleri, ayaklanmaların amacının bu geleneksel güç kaynaklarına meydan okumak olduğunu akla getiriyor.

Theseus isyanın son bulmasından sonra Kıbrıs'ı terk etti.

Keşiş Kalogeros Ioannikios Ayaklanması

Larnaka'dan tekneyle yola çıkan keşiş Ioannikios, Arnavut askerleriyle birlikte Boğaziçi'de karaya çıktı,doğduğu köye (Agios İlias) gitti ve köylüleri Osmanlı yönetimine karşı isyan etmeye başladı. Ayaklanmasının karargahını Trikomo'da kurdu.Muhtemelen bölgenin kırsal nüfusu arasında birkaç taraftar bulsa da, Osmanlı askerlerini görür görmez dağıldılar. Ioannikios'un kendisi ve ortakları tutuklandı ve idam edildi.

Gavur İmam (Polili İbrahim Ağa) Ayaklanması

Osmanlı kaynaklarına göre, Gavur İmam bugünkü Baf vilayetinin Trimithousa köyünde yaşıyordu (kaynaklar bundan "Tremithousa" olarak bahsediyor,şimdi Baf Mülkünün yakınındaki bir köyün adıdır,ancak coğrafi-etnolojik nedenlerden ötürü daha muhtemeldir.Trimithousa,bugün Polis Chrysochous yakınlarında terk edilmiş bir köy anlamına gelir) Gavur İmam'ın Linobambaki olduğuna dair iddialar vardır,fakat bu lakap kendisine Hristiyanlar ile iş birliği yaptığı için de verilmiş olabilir.Tarihi kaynaklara göre,Gavur İmam'ın 1832'den beridir isyanını hazırlamakta olduğu anlaşılıyor.Fakat başlarda,bu isyan hazırlığı bölgedeki Osmanlı yetkilileri tarafından ciddiye alınmadı.Bazı geleneksel iddialar,Gavur İmam'ın Osmanlı yönetimiyle arasının bozulmasını Gavur İmam'ın çörek (bazı yerlerde fındık veya peksimet) ikram etmesi ve beğenilmemesi ile ilişkilendirir,fakat bu yanlış bir iddiadır ve hiçbir kaynağı bulunmamaktadır.Mart 1833'te vergi konulduğunda halkın hoşnutsuzluğu,Gavur İmam'ın arkasında onu takip eden birkaç Müslüman ve Hristiyan köylü bulmasına neden oldu.

Başpiskopos Panaretos yazdığı mektupta bunun yalnızca Müslüman bir ayaklanma olduğunu iddia ediyor,fakat bu iddianın siyasi nedenlerle ve isyanı zayıflatmak amacıyla yapıldığı dönemin tarihçileri tarafından varsayılmaktadır.

[5]

Gavur İmam, Trimithousa köyünde ve çeşitli yerlerde yaptığı konuşmalarında; amacının ağır vergilerden halkı muaf tutmak olduğunu bildiriyor. Gavur İmam'ın konuşmasının Müslümanlara, Hristiyanlara ve çeşitli gruplara hitap etmesi ve yanıt bulması en azından sıradan halk düzeyinde, ayrım çizgilerinin o dönemde çok net olmadığını göstermektedir. Gavur İmam ve destekçileri Trimithousa'dan Giolou'ya ve oradan da Malikaneye indi ve sürekli olarak onu takip eden yeni takipçiler buldu. Kısa süre sonra neredeyse tüm Baf eyaleti onun kontrolü altına girdi. Gavur İmam'ın Limasol'e doğru ilerleme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Müslüman ve Hristiyan ileri gelenler (Kotzambasis Pilavakis) ayaklanmayı bastırmak için yardım istedi. Bununla birlikte Kıbrıs Valisi Said Mehmet Paşa, II. Mahmud'un Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya karşı mücadeleye giriştiğinden dolayı o dönemde takviye bekleyemeyeceğini biliyordu. Bu nedenle Kıbrıs Valisi Said Mehmet Paşa Gavur İmam ile müzakere etti ve birkaç ay Gavur İmam'a izin vermek zorunda kaldı. Bu müzakere, Kıbrıs'ta Osmanlı yönetiminin ne kadar zayıf olduğunu göstermektedir. Bazı iddialar Gavur İmam'ın Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa ile anlaşma yaptığını söyler, fakat bu yetersiz bir iddiadır. Bir diğer iddia:

Gavur İmam'ın Keşiş Kalogeros Ioannikios ile anlaşmaya vardığına ve planlarının yavaş yavaş Lefkoşa'ya ilerleyerek tüm adayı kontrolleri altına almak olduğuna dair iddiadır. Muhtemelen bunu destekleyecek hiçbir kanıt bulunmasa da, Kalogeros Ioannikos'un ayaklanmanın bastırılması, Sultan ve Mehmet Ali arasındaki uzlaşmayla birleştiğinde, Osmanlı yönetimine Gavur İmam'a odaklanma fırsatı verdi. Karamanya'dan orduya yardım gelirken, ordunun önemli bir kısmı da Lefkoşa'da toplandı.

Ayaklanmayı bastırma ve tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Gavur İmam, İskenderiye'ye kaçtı ve hareketi dağıtıldı. Temmuz ayında Osmanlı ordusu Geroskipou ve Malikaneye ulaştı ve çoğu Hristiyanlar olmak üzere birçok isyana katılan kişi Osmanlı kuvvetlerinin intikamcı öfkesine kurban gitti. Gavur İmam'ın kaderi hakkında birçok iddialar bulunmaktadır. Ancak kesin olan şey, bir şekilde sonunda kendisinin Kıbrıs'ta idam edilmiş halde bulunduğudur.

Sonuç

Ada üzerindeki yoğun vergiler, isyan ikliminin sebebi olsa da, en azından Gavur İmam ve İoanniki vakalarında, Osmanlı idaresine daha genel bir meydan okuma görüyoruz. İlginç bir şekilde, bu hareketler her ikisi de dindar olan bir Hristiyan ve bir Müslüman tarafından yönetiliyordu ve onların takipçileri de genellikle alt tabakadan insanlardı. Öte yandan, Osmanlı yönetimini savunan kişiler, esas olarak her iki dini cemaatin üst sınıflarıdır. Gavur İmam hikâyesi hala Kıbrıs Türk geleneğinde hayatta kalmıştır. Baf'ın eski Turkomachala'sında, bugüne kadar Gavur İmam'ın anısına kalmış bir sokak hala bulunur.

Bu, Osmanlı idaresinden duyulan hoşnutsuzluğun, dine bakılmaksızın genel nüfusu, özellikle kırsal nüfusu ilgilendiren bir şey olduğunu gösterebilir. Açıktır ki, gerileyen Osmanlı gücü artık çok yetersiz ve savunmasız göründüğü için bu tür ayaklanmalar 19. yüzyılda gerçekleşmeye başladı. Yetersiz hazırlık ve koordinasyon eksikliği bu üç ayaklanmanın kolayca ezilmesine yol açmış olabilir, ancak Kıbrıs'ın yerel yönetici sınıfın bu zayıflığın farkında olduğu ve oldukça endişeli olduğu görülüyor.1833 yılında çıkan üç ayaklanma, adada Hristiyanların ve Müslümanların birlikte katıldığı son büyük ayaklanmaydı.

Bibliyografya

Dinos Iliadis (2011): Kıbrıs'ı (1821-2004) belirleyen 50 tarihi an

George Hill (1952): Kıbrıs Tarihi, cilt. 4 (Osmanlı Vilayeti, İngiliz Kolonisi, 151-1948)

Michalis N. Michael (2012): Osmanlı Gücünün Meşruiyetine İsyanlar, Talepler ve Meydan Okumalar - Kıbrıs'ta 1833'ün Üç İsyanı İçinde: Archivum Ottomanicum

Costas Graikos (1991): Kıbrıs Tarihi

Michalis N. Michael: Osmanlı Çevresinde İsyanlar ve Belirsizlik: Kıbrıs'ta 1833'ün Üç İsyanı

Loizos Philippou: Kıbrıs Tarihi, 157-67 Gavur İmam İsyanı

Michalis N.Michael: Larnaka toplumundaki değişimler ve Lefkoşa ile farklılıklar

Michalic N.Michael: Şehirler ve İdeolojiler 19. Yüzyıl Kıbrıs'ı

Chronos (2010): Geleneksel bir Sermaye ve Modern bir Liman Kent XXII 85-106

Kaynakça

  1. ^ Constantinos Peristianis, Was one of the most prominent figures in Cyprus during the first half of the 19th century,1759-1842
  2. ^ Harry Luke, Cyprus under the Turks, 1571-1878, first published 1921, Londra 1989, s. 169.
  3. ^ Rita C. Severis,The Diaires of Lorenzo Warriner Pease, II, Ashgate Londra 2002, 1833-1839
  4. ^ Neoklis Kyriazis, Nikolaos Theseas and the Larnaca Revolt,II, 1930,213-6
  5. ^ Neoklis Kyriazis, N.Theseus and the Revolt of 1833, XI, 1935, 160-5

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kıbrıs</span> Akdenizde ada

Kıbrıs, Güneybatı Asya'da bulunan ve Akdeniz'deki Sicilya ve Sardinya'dan sonra gelen üçüncü büyük adadır. Kıbrıs Cumhuriyeti, Birleşik Krallık'a bağlı üs bölgeleri dışında de jure olarak adanın tamamını, fiilî olarak adanın %59'luk güney kesmini yönetir. 1974'ten beri de facto olarak ikiye bölünmüş olan adanın kuzeyinde yer alan %36'lık bölgesinde günümüzde yalnızca Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Reşid Mehmed Paşa</span> 178. Osmanlı sadrazamı

Reşid Mehmed Paşa II. Mahmud saltanatında 28 Ocak 1829 - 18 Şubat 1833 tarihleri arasında dört yıl yirmi bir gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa</span> 185. Osmanlı sadrazamı

Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa, Abdülmecid saltanatında 29 Mayıs 1854 - 23 Kasım 1854, 18 Kasım 1859 - 24 Aralık 1859 ve 28 Mayıs 1860 - 6 Ağustos 1861 tarihleri arasında 3 dönemde toplam bir yıl on ay on bir gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">Mahmud Nedim Paşa</span> 189. Osmanlı sadrazamı

Mahmud Nedim Paşa, Abdülaziz saltanatında 2 değişik dönemde toplam bir yıl yedi ay on bir gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

Enosis 1930'lu senelerde Birleşik Krallık idaresinde bulunan Kıbrıs adasının "Yunanistan'a bağlanması" anlamında kullanılmıştır. Genel anlamı ise politika açısından "bir ülkenin sınırlarına dahil olma, birleşme" anlamına gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Nazım Kıbrısî</span> Kıbrıslı mutasavvıf (1922–2014)

Mehmet Nâzım Âdil ya da halk arasında bilinen isimleriyle Nâzım Kıbrısî veya Şeyh Nâzım, Kıbrıslı mutasavvıf. Nakşibendiliğin Hâkkânî kolunun kurucusudur.

<span class="mw-page-title-main">Kavalalı İbrahim Paşa</span> Mısırlı general ve Mısır ve Sudan valisi (1789-1848)

Kavalalı İbrahim Paşa, kazandığı askeri başarılarla Mısır'da Kavalalı yönetiminin yerleşmesinde önemli rol oynayan Mısır valisi.

<span class="mw-page-title-main">Yunan İsyanı</span> Yunanların, 1821-1829 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı başlattığı isyan olayı

Rum İsyanı/Yunan İsyanı,, Yunan Bağımsızlık Savaşı, Yunan İhtilali veya Yunan Devrimi, Yunanların Osmanlı egemenliği ve isyan bölgelerindeki Müslüman halka karşı başlattığı, 1821-1829 yılları arası süren ve Yunanistan'ın Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlanan bağımsızlık savaşı, devrim ve etnik temizliktir. 1832 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması ile Yunanistan'ın bağımsız bir ülke olarak tanınmasıyla sonuçlanmış bağımsızlık sürecidir.

<span class="mw-page-title-main">III. Makarios</span> Kıbrıs Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı ve Kıbrıs Ortodoks Kilisesi başpiskoposu

(Başpiskopos) III. Makarios asıl adı Mihail Hristodulu Muskos veya III. Makaryos, Kıbrıs Ortodoks Kilisesi başpiskoposu ve bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Kıbrıs'ın Yunanistan ile birleşmesi amacıyla başlatılan Enosis hareketinin önderleri arasında yer almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Selimiye Camii (Lefkoşa)</span>

Selimiye Camii, tarihsel ismiyle Ayasofya Camii veya Ayasofya Katedrali, Lefkoşa'nın kuzey kesiminde bulunan cami ve eski Katolik katedralidir. Kentin ana camisidir. Selimiye Camii, Kıbrıs'taki hayatta kalan en büyük ve en eski Gotik kiliseye ev sahipliği yapmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Gönyeli</span>

Gönyeli, Kıbrıs'ta Lefkoşa'yla birleşik olan bir kasaba. de jure olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Lefkoşa Bölgesi'nde ve de facto olarak ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Lefkoşa İlçesi'nde yer alır. 2022 yılına kadar yönetimi Gönyeli Belediyesi'ne aitti. 2022'de meclisten geçen bir yasaya göre belediye Alayköy Belediyesi ile birleştirilerek Gönyeli-Alayköy Belediyesi olarak yönetilmeye başlanmıştır. Gönyeli Spor Kulübü maçlarını kasabadaki Ali Naci Karacan Stadı'nda yapmaktadır. Gönyeli Belediyesi her yıl yabancı ülkelerden ekiplerin katıldığı ve dans, spor ve konser etkinliklerinin de kapsamında gerçekleştirildiği Gönyeli Belediyesi Halk Dansları Festivali'ni düzenlemekteydi.

<span class="mw-page-title-main">Kıbrıs Kilisesi</span>

Kıbrıs Ortodoks Kilisesi bağımsız bir Ortodoks kilisesidir. İlk kurucusu ve koruyucusunun havari Barnabas olduğu kabul edilir. Osmanlı Devleti, 1571 yılındaki fetihden sonra Kilisenin bağımsızlığını tanımış ve Kıbrıs Rum cematinin lideri olarak Kıbrıs episkoposunu kabul etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı döneminde Kıbrıs</span>

Kıbrıs, 1570'te başlayan Osmanlı-Venedik Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu tarafından feth edilmesinin ardından, 1878'e dek Osmanlı idaresinde kaldı. 1571-1670 yılları arasında arasında ayrı bir eyalet statüsünde varlığını sürdürdü. Eyaletin yönetim merkezi Dağ Kazâsı'nda yer alan Lefkoşa oldu.

<span class="mw-page-title-main">Banat İsyanı</span>

Banat İsyanı, Banat'taki Ayaklanma, Sırp Ortodoks piskoposu Vršac'lı Teodor ve Sava Temišvarac tarafından Temeşvar Eyaleti'nde Osmanlılara karşı düzenlenen ve yönetilen bir isyandı. Ayaklanma, Uzun Türk Savaşı'nın ilk aşamasında, 1594'te patlak verdi ve Osmanlı ordusu tarafından ezilmeden önce bölgedeki birçok kasabayı hızla ele geçirmeyi başaran sayıları 5.000 kadar olan yerel Sırplar tarafından savaşıldı. Osmanlılar misilleme olarak Ortodoks azizi Sava'nın naaşlarını yaktı. Kısa ömürlü olmasına rağmen gelecekteki isyanlara ilham kaynağı oldu.

Linobambaki, Kıbrıs’ta yaşamış Katolik inancına sahip olan halk, Birleşik Krallık yönetimi altında Kıbrıslı Türkler arasında asimile olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Girit İsyanı (1866-1869)</span>

Girit İsyanı, Girit'te Osmanlı yönetimine karşı 1832'de Yunan Bağımsızlık Savaşı ile 1898'de otonom Girit Devleti'nin kurulması arasında Girit isyanları arasında üçüncü ve en büyük üç yıllık bir ayaklanma.

<span class="mw-page-title-main">Yunan Bağımsızlık Savaşı sırasında katliamlar</span>

Hem Osmanlı İmparatorluğu güçleri hem de Yunan devrimcileri tarafından işlenen Yunan Kurtuluş Savaşı sırasında birçok katliam vardı. Savaş, çatışmanın her iki tarafındaki sivil yaşamına ve savaş esirlerine yönelik saygı eksikliği ile nitelendirildi. Özellikle İyonya, Girit, İstanbul, Makedonya ve Ege adalarında Yunanlara yönelik katliamlar gerçekleşirken, Osmanlılar ile özdeşleşen Türk, Arnavut, Osmanlı yanlısı Yunanlar ve Yahudi nüfusu, özellikle Yunan kuvvetlerinin baskın olduğu katliamlara maruz kalmıştı. Ege, Girit, Orta ve Güney Yunanistan'da yerleşmiş Yunan toplulukları öldürülmüş ve Mora Yarımadası'ndaki Türk, Arnavut, Yunanlar ve küçük Yahudi cemaatleri de aynı şeyleri yaşamıştır.

1931 Kıbrıs isyanı veya Ekim Olayları 21 Ekim ile Kasım 1931 arasında, İngiliz kraliyet kolonisi olan Kıbrıs'ta gerçekleşen sömürge karşıtı bir ayaklanmadır. Ayaklanmaya adanın Yunanistan ile Enosis'i (Birliğini) savunan Kıbrıslı Rum milliyetçiler öncülük etti. İsyancıların yenilgisi, İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcına kadar sürecek olan baskıcı bir İngiliz yönetimi dönemine yol açtı.

Kırbıs Cumhuriyeti'ne İslam, 1571'de ada Osmanlı'nın eline geçtiğinde Kıbrıs'a İslam getirilmiştir. Bundan önce, adadaki Müslüman varlığı geçicidir. İslam'a geçmek zorunlu değildi, ancak adadaki Katolik Latin nüfusunun çoğunluğu ve Rum Ortodoks nüfusunun daha küçük bir kesimi, vergi statüsü için İslam'a geçmişti. Bu vergi sistemi daha küçük bir ödeme gerektirir ve karşılığında vatandaşlar devletten ve diğer yardımlardan pay alırdı.

<span class="mw-page-title-main">Mihalis Karaolis</span>

Michalis Karaolis, Kıbrıslı Rum devlet memuru ve EOKA üyesi. 10 Mayıs 1956'da Andreas Dimitriou ile birlikte idama mahkûm edilerek asılan ilk kişi oldu.