İçeriğe atla

1828 Ermeni Tehciri

10 Ocak 1828 yılında Katolik ve Gregoryen Ermenilerin arasında çıkan ihtilafların hat safhaya varması sonucu, II. Mahmud, İstanbul Ermeni Patrikliğine bir ferman göndererek İstanbul ve Ankara'daki Katolik Ermenilerin, Osmanlı sınırlarındaki taşra bölgelere zorunlu olarak gönderilmelerini emretmiştir. Bu olay Osmanlı tarihindeki ilk zorunlu Ermeni göçü (II. Mehmed'in Bursa'dan İstanbul'a getirdikleri hariç) olarak kayıtlara geçmiştir.[1]

Başlangıçta Katolik ve Ortodokslardan farklı olarak Gregoryen mezhebe bağlı olan Ermeniler; dönem dönem farklı devletlerin etkisinde kalarak, değişik dinleri benimsediler. Bizans-İran mücadelesi içinde Zerdüşt ve Ortodoks olanları; Haçlı Seferleri esnasında Katolik olanları mevcuttu; ancak bu dinleri veya mezhepleri kabul edenler 19. yüzyıla kadar Gregoryenler'den ayrı bir cemaat oluşturamadılar. Etkileri, dinini kabul ettikleri devletin etkisinin azalmasıyla azaldı ve bir süre sonra sona erdi.

Ermeni Milleti, Osmanlı millet sistemi içerisinde, İstanbul'daki Ermeni Patrikliğinin liderliği altında toplanmış, Osmanlı Devleti'nin kalabalık bir unsuruydu. 16. yüzyılda, büyük çoğunluğu Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan Ermenilerden Katolik mezhebine ciddi sayıda geçişler oldu. Bu geçişler Fransa'nın, Vatikan'ın ve Cizvit papazların misyonerlik faaliyetlerinden kaynaklanıp; 17. ve 18. yüzyıllar boyu devam ederek, 19. yüzyılda Ermenilerin büyük bir kısmının Katolik olmasıyla sonuçlandı.

Osmanlı Devleti'nde İstanbul'da bulunan Ermeni Patrikliği vasıtasıyla temsil edilen Ermeniler, Katolik Ermenilerin ayrı bir temsil kurumu istemesi sonucu, ikiye bölündüler. Osmanlı Devleti bu Gregoryen-Katolik çatışması karşısında, kamu düzeninin bozulduğu durumlar hariç, tarafsız kalmaya çalışsa da; Katoliklik propagandasının Avrupalı devletler tarafından desteklenmesi sebebiyle, 1828 yılına kadar Gregoryenler tarafında yer aldı.

1828 yılında İstanbul Ermeni Patrikliğinin baskısı ve Ermeniler arasında artan iç çatışmaların sonucu olarak Padişah II. Mahmut tarafından çıkartılan bir fermanla, Ankara ve İstanbul'da yaşayan Katolik Ermeniler, Osmanlı sınırlarında bulunan bölgelere zorunlu olarak göç ettirilmişlerdir. Sürgün esnasında, Katolik Ermeniler Gregoryen Ermeniler tarafından yapılan birçok sıkıntıya maruz kalmış, İstanbul'da ve Ankara'da sahip oldukları gayrimenkul ve değerli eşyalara Gregoryen Ermeniler tarafından el konulmuştur.

Aynı yıl patlak veren 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Katolik Ermenilerin Osmanlı yanında yer alarak Ruslara karşı Ahılkelek'te vatan savunmasına katılmaları, Katolik Ermenilere yönelik olumsuz izlenimi yok etmiş; baskıların azalmasına, sürgünden dönmelerine izin verilmesine ve ayrı bir millet ve kilise olarak tanınmalarına yardımcı olmuştur. 6 Ocak 1830'da Padişah II. Mahmud tarafından ilan edilen bir fermanla İstanbul'da bağımsız bir Katolik Ermeni Patrikhanesi kurulmuştur.[2]

Kaynakça

  • Kemal Beydilli, II. Mahmud Devri'nde Katoilk Ermeni Cemaati ve Kilisesi'nin Tanınması (1830)
  • Davut Kılıç, Osmanlı İdaresinde Ermeniler Arasındaki Dini ve Siyasi Mücadeleler
  • Y.G. Çark, Armenians working for the Ottoman Empire between 1453-1953; tr:Türk devleti hizmetinde Ermeniler.

Kaynakça

  1. ^ Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, Sayfa 71, 2018 [1] 20 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. ^ Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, Sayfa 73, 2018 [2] 20 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ermeniler</span> anayurdu Ermeni Yaylaları olan bir halk

Ermeniler, anayurdu Batı Asya'daki Ermeni Yaylaları olan etnik grup ve millettir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni isyanları</span> Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni ayaklanmaları

I. Dünya Savaşında Ermeni İsyanları, Taşnak, Armenakan, Hınçak Ermeni partilerinin faaliyetleridir. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu karşısına Ermeni ulusal örgütleri Ermeni milisleri ile karşı faaliyetler yürütmüş, ayrıca Rus İmparatorluğunda oluşan Ermeni gönüllü birliklerine katılarak Rus Kafkasya Ordusu'na destek vermiştir. 14 Kasım 1922 tarihli New York Times gazetesi, Birinci Dünya Savaşı'nda 200.000 Ermeni'nin İtilaf Devletleri ordularında veya İtilaf Devletleri tarafında savaşan bağımsız birliklerde savaştığını yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıcılık</span> Tanzimat döneminin sonlarına doğru ortaya çıkan düşünce akımı

Osmanlıcılık veya Osmanlı milliyetçiliği, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu içindeki bütün ulusları ve unsurları Osmanlılık ruhu içinde birleştirmeyi amaçlamış bir ideolojiydi. Tanzimat, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1839 yılında Gülhane Hatt-ı Şerifi'nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme döneminin adıdır. Sözcük anlamı "düzenlemeler, reformlar" demektir. Diğer dillerde genellikle "Osmanlı Reformu" deyimi kullanılmaktadır.

Ermeni dini ve mitolojisi, Ermenilerin Hıristiyanlığı kabulünden önceki ve Hristiyanlığı kabul ettikleri erken dönemlerdeki, Hristiyanlık dışı inanış, gelenek ve mitoloji bütününü ifade etmektedir. İlk dönemlerde kendine özgü karakterlerini korumakla birlikte Asyalı diğer kavimlerin ve çeşitli Anadolu uygarlıklarının inanç ve mitolojilerinden etkilenen Ermeni dini ve mitolojisi zamanla özellikle Perslerin etkisinde kalmış ve özellikle Zerdüştlüğü kendi farklı inanç, gelenek ve mitolojik yapısına adapte ederek benimsemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Vartan Paşa</span>

Vartan Paşa, Osmanlı Devleti'nde en üst düzey devlet görevlisi olarak hizmet vererek "Paşa" unvanını almış, Osmanlı Ermenisi yazar, gazeteci, devlet adamı. 1851 yılında Akabi Hikâyesi'ni Ermeni harfleriyle Türkçe olarak yazmış, Türkçe ve Ermenice yayımladığı Mecmua-i Havadis gazetesi ile de Türk gazeteciliğinde önemli bir yer edinmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Apostolik Kilisesi</span> Ermeni halkının çoğunluğunun üye olduğu ortodoks inancına inanan Hristiyan kilisesi

Ermeni Apostolik Kilisesi ya da Ermeni Ortodoks Kilisesi, dünya Ermenilerinin büyük çoğunluğunun üye olduğu, dünyanın eski millî Hristiyan kiliselerinden biri olan mezhep. Hristiyanlığı Ermenilere ilk tanıtanlar olduklarına inanılan, İsa Mesih'in havarileri Taday ve Bartalmay'a dayanarak kendisini "apostolik" bir kilise olarak tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Ermeni Patrikhanesi</span>

İstanbul Ermeni Patrikhanesi, Osmanlı Devleti'nde yaşayan Ermenilerin ruhani ve dünyevi işlerini yönetmek üzere 1461'de Fatih Sultan Mehmed tarafından kurulmuş olan teşekküldür. Günümüzde Apostolik Kilisesi'ne (Gregoryen) mensup Türkiye Ermenilerinin dini önderliğini yapmaktadır. 1915 Ermeni Kırımı'ndan beri cemaatleri küçülmüştür. Patrikhane merkezi İstanbul'un (Kumkapı) semtinde bulunan Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesi'dir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı Ermenileri</span> Osmanlı Devletinin Ermeni halkı

Osmanlı Devleti kuruluş döneminde Ermeniler, genellikle Çukurova, Doğu Anadolu Bölgesi ile Kafkasya bölgelerinde bulunan beyliklerin egemenliği altında yaşamışlardır. Bursa'nın başkent olduğu dönemde Ermeni ruhani reisliği başkente alınmıştır. İstanbul'un fethinden sonra da İstanbul'a taşınmış ve daha sonra da İstanbul Ermeni Patrikhanesi kurulmuştur. Ermeniler Anadolu'dan gelen göçlerle İstanbul'da büyük bir cemaat oluşturmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ermenistan tarihi</span>

Ermenistan tarihi, günümüzdeki Ermenistan Cumhuriyeti'nin sınırları içinde kalan bölgelerin tarih öncesi zamanlardan günümüze kadar süregelen tarihidir. Antik Ermenistan tarihsel olarak Ermeni krallığı olarak biliniyordu. İmparatorluk Büyük Dikran hükümdarlığı altında zirveye ulaştı. Ermenistan, MS 300 yılında dünyada Hıristiyanlığı kabul eden ilk ülke oldu.

<span class="mw-page-title-main">Millet (Osmanlı İmparatorluğu)</span>

Millet, Osmanlı Türkçesinde dini grupları belirtmek için kullanılan terimdir. 19. yüzyılda Tanzimat reformlarıyla, hakim sınıf olan Sünniler dışındaki, kanunen korunan dini azınlıkları ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda tüm Sünni gruplar bir millet kabul edilirken, azınlıklar yani gayrimüslimler sadece dine veya mezhebe göre değil aynı zamanda etnik gruplarına göre de ayrı milletler oluştururlardı. Örneğin Ermeniler tek bir millet olmayıp Ermeni Katolik ve Ermeni Protestan milletlerine ayrılırlardı. Millet kelimesi Arapça bir kelime olan mille (ملة)'den gelmektedir. Millet kelimesi günümüzde, Osmanlı'da kullanılandan farklı olarak, dinsel bir anlam değil dilsel bir anlam ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı</span> Osmanlı İmparatorluğunda ikamet eden Ermenilerin savaş boyunca göçe zorlanması ve sistematik katli

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.

<span class="mw-page-title-main">Gedikpaşa</span>

Gedikpaşa, İstanbul, Fatih İlçesi'nde, Emin Sinan, Küçük Ayasofya, Kadırga, Şahsuvar, Muhsine Hatun, Nişanca, Mimar Kemalettin ve Beyazıt mahalleleri ile çevrili olup, Mimar Hayrettin Mahallesi sınırları içinde kalan semt.

<span class="mw-page-title-main">1916 Ankara Yangını</span>

Büyük Ankara Yangını; 1916 yılının Eylül ayında, Ankara'nın merkez mahallelerinde başlamış ve kısa süre içerisinde tüm şehre yayılarak kentin büyük çoğunluğunun yok olmasına sebep olmuştur. 13 Eylül gecesi başlamış, 15 Eylül sabahına dek sürmüştür. Yangın Hisarönü Mahallesi'nde çıkmış; Çıkrıkçılar Yokuşu, Saraçlar Çarşısı, Bedesten ve Atpazarı bölgelerine kadar sıçramıştır. 5 kişinin hayatını kaybettiği olayda çoğu gayrimüslimlere ait yaklaşık 1000 ev, 935 dükkân, 7 kilise, 2 cami ve 3 sağlık kurumu tamamen yanmıştır. Yangının etkisini büyük oranda yabancı nüfusun yaşadığı bölgede göstermesi, felaketten en çok zarar gören kısmın Ermeni ve Rum vatandaşların olmasına yol açmıştır. Olay hakkında yeterince resmi belgenin olmaması ve yangın sonrasında durumun pek az esere yansımasının sonucu olarak, yangının nedeni hakkında kesin bir bilgi yoktur. Konu üzerine çalışmalar yapan bazı araştırmacılar, yangının kasten çıkartılmış olabileceği konusunda hemfikir olmuşlardır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda din, çeşitlilik gösteren bir unsurdu. İslam baskın din olmakla birlikte, İslam inancında "semavi dinler" olarak kabul edilen Yahudilik ve Hristiyanlık dinlerinin mensupları, millet sistemi içinde yaşamayı sürdürdüler. Osmanlı İmparatorluğu'nda inançlara mensup kişiler, kendi dini kurallarına göre yargılanırdı. Buna karşılık millet sistemine dahil olmayan dinlerin, devlet içinde meşru bir varlığı bulunmuyordu.

<span class="mw-page-title-main">Şişli Ermeni Mezarlığı</span> İstanbul Şişlide bulunan Ermeni mezarlığı

Şişli Ermeni Mezarlığı, Türkiye'nin İstanbul kentine bağlı Şişli ilçesinde bulunan Ermeni mezarlığı.

<span class="mw-page-title-main">Surp Pırgiç Ermeni Katolik Kilisesi</span>

Surp Pırgiç Kilisesi, İstanbul'un Beyoğlu ilçesi Karaköy semtinde bulunan bir kilisedir.II.Mahmud 6 Nisan 1830 tarihinde bir ferman yayınlar ve bu fermanla "Katolik Milleti" adıyla ayrı bir cemaat oluşturur. Kilise Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Katolik Ermenilerin, Sultan II. Mahmud'un verdiği 7 Ekim 1831 tarihli fermanla İstanbul'da inşa ettikleri ilk kilisedir. 12 Mayıs 1832'de Başpsikopos Andon Nuriciyan ve Nazır Agopos Çukuryan tarafından temeli atılmıştır. İsa'nın sünnet gününde ibadete açılmıştır.(13 Ocak 1834)Kilise Ermeni Katolik cemiyetinin bağışlarıyla kâgir olarak inşa edilmiştir.

Madteos Çuhacıyan veya İstanbullu Madteos II. Çuhacıyan (1802-1865), 1844-1848 yılları arasında İstanbul Ermeni Patrikliği yapmış Ermeni lider.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni-Kürt ilişkileri</span> Irklararası tarihsel ilişki

Ermeni-Kürt ilişkileri, Kürtler ve Ermeniler arasındaki tarihsel ilişkileri kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Harput Ermenileri</span>

Harput, asırlardır büyük çoğunluğunu Ermeniler'in oluşturduğu azınlıklara yurt olmuştur. Bölgeye muhtemelen M.Ö. 6. Yüzyıl civarlarında yerleşen Ermeniler bölgenin Arap ve Türk müslümanlarca alınmasından sonra onların bir tebaası olarak yaşadılar. Kendilerine ait din ve kültürleriyle Elazığ'da derin izler bıraktılar. 1915 yılında Tehcir Kanununun çıkmasıyla Suriye'nin kuzeyine ve ABD'ye zorunlu göçe tabi tutulan Harput'lu Ermeniler, günümüz Modern Türkiye'sinde hiçbir etnik baskı görmeden hayatlarını sürdürmektedirler.

Ermenistan'da İslam, yedinci yüzyılda Ermeni Yaylası'na girmeye başladı. Arap ve daha sonra Kürt aşiretler, ilk Arap istilalarının ardından Ermenistan'a yerleşmeye başladı ve Ermenistan'ın siyasi ve sosyal tarihinde önemli bir rol oynadı. On birinci ve on ikinci yüzyıldaki Selçuklu istilaları ile Türk unsuru Arap ve Kürt unsurlarının yerini almıştır. İranlı Safevi Hanedanı, Afşar Hanedanı, Zend Hanedanı ve Kaçar Hanedanlığı'nın kurulmasıyla Ermenistan, nispeten bağımsız bir Hristiyan kimliğini korurken Şii dünyasının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.