İçeriğe atla

1770-1772 Rusya veba salgını

1770–1772 Rusya veba salgını
Moskova'da veba isyanı
HastalıkHıyarcıklı veba
Virüs cinsiYersinia pestis bakterisi
YerRusya, Moskova
İlk vakaMoldova
Varış tarihi1770
İstatistikler
Ölümler
52.000 - 100000

1771 Vebası olarak da bilinen 1770-1772 Rus veba salgını, Rusya'nın merkezindeki son büyük veba salgınıydı. Yalnızca Moskova'da 52.000 ila 100.000 kişinin hayatını kaybettiği iddia edilmektedir (nüfusunun 1/6 ila 1/3'ü).[1] 1768-1774 Rus-Türk savaşı esnasında Moldova bölgesinde ortaya çıkan hıyarcıklı veba salgını Ocak 1770'te Ukrayna üzerinden kuzeye doğru orta Rusya'ya yayıldı. Eylül 1771'de Moskova'da zirve yaptı ve Veba İsyanı'na neden oldu. 18. yüzyılda şehir sınırlarının ötesinde yeni mezarlık alanları kurulduğundan, salgın Moskova haritasını yeniden şekillendirdi.

Salgın

Moldova, Focşani'deki Rus birlikleri, Ocak 1770'te vebanın ilk bulgularıyla karşılaştı. Bölgede görülen hastalık savaş esirleri ve ganimet paylaşımı yoluyla yayıldı.[2] Haber, Rusya'nın düşmanları tarafından sevinçle karşılandı. Katerina, Voltaire'e "ilkbaharda veba tarafından öldürülenlerin savaş için dirileceğini" savunan güven verici bir mektup yazdı.[3] General Christopher von Stoffeln, ordu doktorlarını salgını gizlemeye zorladı. Bu durum, Mareşal Pyotr Rumyantsev'e doğrudan rapor veren Rus-Fin cerrah Gustav Orreus'un durumu veba olarak tanımlayıp birlikleri karantinaya almasına kadar kamuya açıklanmadı. Ancak Stoffeln, ele geçirilmiş kasabaları tahliye etmeyi reddetti. Kendisi de 1770 Mayıs'ında vebaya kurban gitti. Mayıs-Ağustos 1770'te birliklerde kaydedilen 1500 hastadan sadece 300'ü hayatta kaldı.[2]

I. Peter tarafından kurulan ve II . Katerina tarafından genişletilen tıbbi karantina kontrol noktaları barış zamanında vebanın ülke içine ulaşmasını önlemek için yeterliydi. Ancak savaş zamanında yetersiz oldukları görüldü. Sistem, tüm salgınları dış tehdit olarak görerek sınır kontrolüne odaklandı. Bunun sonucunda iç önlemlere daha az dikkat etti.[4] Salgın Rumyantsev'in ordusunun lojistiğini engellediği için [5] devlet bölgeye daha fazla rezerv ve malzeme göndermeye çalıştı. Ama barış zamanı karantina kontrollerini kaldırılmak zorunda kaldı. Veba Polonya ve Ukrayna'yı sardı ve Ağustos 1770'e kadar Bryansk'a ulaştı.[6] Katerina, Moskova valisi Pyotr Saltykov'a yazdığı mektuplarda tehdidin yapısı ve etkilediklerinin açıkça farkında olmasına rağmen vebanın halk arasında yayıldığını reddetti.[7]

Moskova vebası

Büyük Peter 1725'te öldüğünde yeni başkenti St. Petersburg'u ve iktidar koltuğunu bu şehirden St. Petersburg'a devrettiği için artık istikrarsız hale gelmiş Moskova şehrini bıraktı. Terk edilmiş olan Moskova ve banliyöleri çok sayıda serf ve asker kaçaklarını için iyi bir yerdi.[8] Artan nüfus, ele alınması gereken daha fazla atık yarattı ve şehrin bu konuda bir planı yoktu. İnsan ve at atıkları, tabakhanelerden, mezbahalardan ve diğer endüstrilerden gelen atıklar birbirinin üzerine yığılmıştı. II. KaterinA 1762'de tahtı devraldı ve imparatorluğun karşı karşıya olduğu kirlilikteki şiddetli artış ve yaşam standartlarındaki düşüş gibi sosyal endişeleri fark etti. 1767'de hükûmeti, kirletici fabrikaların, mezbahaların, balık pazarlarının ve mezarlıkların şehirden kaldırılmasına, su yollarını kirletmenin yasadışı olduğuna ikna etti ve çöplüklerin kurulmasına karar verdi. Buradaki amacı Moskova'yı ve St. Petersburg'u batılılaştırmaktı. Şehirle ilgili kötü kokuları ortadan kaldırarak sakinlerin sağlığının iyileşeceğini kavramı miasma teorisinde (hastalığın kötü kokulardan geldiği) mevcuttu. Fabrikaları şehrin dışına taşıyarak köylülerin ve serflerin dağılmasını ve dolayısıyla hastalığın kaynağını şehrin dışına da taşımasını sağladı.[9] Katerina, şehrin pis kokusunu, Rusya'nın geçmişinee dayandığının kanıtı olarak gördü.[8] Moskova'dan nefret ediyordu ve veba salgınından önce Moskova'nın resmi sınırları yoktu. Ayrıca şehirde nüfus sayımı ve gerçek bir şehir planlaması yoktu.[9] Bu planlama eksikliği, hükûmetin bazı alanlarda taş yapılara geçişi teşvik etmesine karşın şehrin çoğunluğunun hala ahşaptan inşa edildiği gerçeğine dayanıyordu. Bazı taş binalar olsa da, bunlar şehrin merkezinde yer alma eğilimindeydi ve taş kullanımı gerçek bir yayılma belirtisi göstermedi.[9] Yangınlar vardı, suç oranı yüksekti, pislik önemli değildi. Kısaca şehrin durumu felaket için uygundu. Katerina bu sorunları aflar, vaka incelemeleri, işsizler ve evsizler için iş yaratma ve yerel yönetimi güçlendirme yoluyla çözmeye çalıştı.

Şehri değiştirme çabalarına rağmen, Katerina kendini 1770'te Rus İmparatorluğu'nda bir hıyarcıklı veba salgınıyla karşı karşıya buldu. Veba, erken modern Avrupa'da bir şekilde sürekli bir tehditti; kimse nerede ve ne zaman çıkacağını bilemiyordu. 1765'te vebanın Osmanlı İmparatorluğu'ndan kuzeye Polonya'ya gittiğine dair söylentiler dolaştı.[10] Aynı söylentiler sonraki yıl boyunca yankılandı. Vebanın Konstantinopolis ve Kırım'da da ortaya çıkması bekleniyordu. Vebanın Rus topraklarına girdiğine dair yanlış bir alarm yanında Moskova çevresinde çiçek hastalığı olduğu ortaya çıkan bir başka yanlış veba alarmı da vardı. Güney sınırında karantina istasyonları oluşturarak vebayı Rusya'dan uzak tutmak için çaba sarf edildi, ancak bunların etkisiz olduğu görüldü.[10]

Aralık 1770'te, Moskova Genel Hastanesi'nin başhekimi olan Doktor AF Shafonskiy, bir hıyarcıklı veba vakası tespit etti ve bunu derhal şehrin halk sağlığından sorumlu Alman doktor A. Rinder'a bildirdi [11] Ne yazık ki, Rinder bu rapora güvenmedi ve raporu görmezden geldi. Ertesi gün, Tıp Konseyi toplandı ve vebanın şehre girdiğini tespit etti ve St. Petersburg'daki Senatoyu bilgilendirdi. Ulusal hükûmetin yanıtı, vakaları karantinaya almak için hastaneye askeri muhafızlar göndermek oldu. Bununla birlikte, Shafonskiy ve Rinder, Ocak 1771'de Rinder Shafonskiy'nin iddiasını reddedene kadar karşıt taraflarda durmaya devam ettiler. Shafonskiy Şubat ayında yeni bir rapor sundu

İsyan

Veba, Eylül 1771'de zirve yaptı ve nüfusun tahminen dörtte üçünün şehirden kaçmasına rağmen, günde tahmini bin Moskovalıyı öldürdü (Eylül ayında 20.401 ölü doğrulandı).[7] Birçok ölüm istatistiklere yansımadı. Vebalı mülklerin yetkililer tarafından yok edileceğinden korkan sakinler, rutin olarak kayıpları gizledi, ölüleri geceleri gömdü ya da sokaklara attı. Yetkililer cesetleri toplamak ve gömmek için zincirleme mahkûmlardan ekipler kurdular, ancak güçleri bu görev için bile yetersizdi.[]

Durumu kontrol edemeyen Vali Saltykov görevi terk etmeyi tercih etti. Polis şefi de onu izledi.[6] Moskova'nın yeni atanan sıhhi müfettişi Jacon Lerche, olağanüstü hal ilan etti. Dükkanları, hanları, tavernaları, fabrikaları ve hatta kiliseleri kapattı ve şehir karantina altına alındı. Kelimenin tam anlamıyla sokaklara atılan insan yığınları vardı. Kentte düzenli ticaret ve eğlence imkanları yok oldu.[7] 15 Eylül 1771'de Moskova halkı yetkililere karşı ayaklandı. Kalabalık, devletin acil önlemlerini hastalığı yaymak için bir komplo olarak algıladı. Özellikle, hastalığın ibadet edenler tarafından bulaşmasını azaltmak için halktan saygı duyulan bir dini davranışı kaldıran başpiskopos Amvrosy, komplo kurmakla suçlandı, "halk düşmanı" olarak ele geçirildi ve öldürüldü. Aktif ayaklanma üç gün boyunca devam etti. Kalan huzursuzluk nihayet Eylül sonunda Grigory Orlov tarafından bastırıldı.

Enfeksiyon salgını sonrası acil önlemler

İsyan çözülürken, İmparatoriçe Katerina, Grigory Orlov'u Moskova'nın kontrolünü ele geçirmesi için gönderdi. Bu seçimin iyi niyetle bir görev mi yoksa eski bir sevgilisinden ve etkili bir siyasi klanın liderinden kurtulma girişimi mi olduğu belli değildir.[6] Orlov, Gustav Orreus ve dört asker alayı eşliğinde 26 Eylül'de Moskova'ya geldi ve hemen yerel doktorlarlardan oluşan acil bir konsey oluşturdu. Hem hıyarcıklı hem de septisemik veba formlarının varlığını doğruladılar.[7] Orlov, salgını kontrol etmenin yollarını geliştirmekle görevli bir tıbbi tıbbi komisyon kurdu ve denetledi. Daha da önemlisi, kamuoyunu devletin acil durum önlemleri lehine değiştirmeyi, aynı zamanda tıbbi karantinanın etkinliğini ve kalitesini iyileştirmeyi başardı (özellikle, farklı maruz kalan ancak sağlıklı insan grupları için farklı karantina süreleri belirledi ve onlara karantinada kalmaları için ödeme yaptı).[1]

Moskova'daki salgın, Ekim ayında hala yaygın olmasına rağmen, yıl boyunca kademeli olarak azaldı. 15 Kasım Katerina resmen sona erdiğini açıkladı, ancak ölümler 1772'ye kadar devam etti. Moskova'daki toplam ölü sayısı tahminleri toplam 300 binden 52 ile 100 bin arasında değişmektedir.[1]

Ay Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak 1772
Ölümler (Moskova) [12]
20.401
17.651
5,235
805
330

Sonuçlar

Veba, Kafkasya'nın yeni fethedilen bölgelerinde hastalık önleme konusunda yerel araştırmaları teşvik etti. Salgın, Batı Avrupa literatürüne Belçikalı doktor Charles de Mertens tarafından 1798'de Latince olarak yayınlanan Moskova'da 1771'i kasıp kavuran bir veba adıyla girdi. İngilizce çevirisi 1799'da yayınlandı.[13]

Siyasi etki

Vebanın yol açtığı yıkım, hükûmeti etkilenen illerde vergileri ve zorunlu askerlik kotalarını düşürmeye zorladı. Her iki önlem de devletin askeri yeteneklerini azalttı ve Katerina'yı ateşkes dönemine itti. Devlet adamları, Moldova ve Walachia'ya daha fazla baskı yapma taraftarları ile II. Frederick'in savaşı bırakma ve Polonya topraklarını tazminat olarak alma önerisine taraf olanlar arasında bölündü. Yakındaki Polonya toprakları nakit kaynağı olarak görülürken Moldova Türklere devredilmek zorunda kaldı. Katerina uzlaştırıcı tutum izledi ve Güney'deki savaş 1774'e kadar uzadı. Polonya'nın Bölünmesi gerçekleşti.[5] Mahkemeden ayrılan Orlov, uzun bir Avrupaseyahati amacıyla emekli oldu.[]

Şehir planlaması

Yetkililer, hastalığı kontrol altına almak için Moskova şehri içindeki geleneksel cemaat mezarlıklarına herhangi bir cenaze töreni yapılmasını yasakladı. Bunun yerine, şehir sınırlarının dışında yeni bir mezarlıklar zinciri kurdular. 1771'de kurulan bu mezarlık halkası (Vagankovo ve diğerleri) bugün çoğunlukla ayaktadır. Bazıları yeni inşaatlara yer açmak için yerle bir edildi (Dorogomilovo mezarlığı), bazıları da yıkıldı. Bazısının yerinde de şimdi halka açık parklar (Lazarevskoe mezarlığı)vardır. Moskova'nın doğusundaki Rogozhskoye mezarlığı, önde gelen Eski İnananlar tapınağı oldu ve olmaya devam ediyor.[]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c Melikishvili, p. 26
  2. ^ a b Melikishvili, p. 24
  3. ^ Solovyov, vol. 28 chapter 2
  4. ^ Melikishvili, p. 19
  5. ^ a b Solovyov, vol. 28 chapter 3
  6. ^ a b c Gorelova
  7. ^ a b c d Melikishvili, p. 25
  8. ^ a b Martin (2008). "Sewage and the City: Filth, Smell, and Representation of Urban Life in Moscow, 1770–1880". Russian Review. 67 (2): 234-74. doi:10.1111/j.1467-9434.2008.00483.x. 
  9. ^ a b c Alexander (1974). "Catherine II, Bubonic Plague, and the Problem of Industry in Moscow". American Historical Review. 79 (3): 637-71. doi:10.2307/1867892. 
  10. ^ a b Bubonic Plague in Early Modern Russia: Public Health and Urban Disaster. Baltimore: Johns Hopkins University Press. 1980. ss. 19-35. ISBN 978-0-8018-2322-0. 
  11. ^ Melikishivili (2006). "Genesis of the Anti-Plague System: The Tsarist Period". Critical Reviews in Microbiology. 32 (1): 19-31. doi:10.1080/10408410500496763. PMID 16610335. 
  12. ^ Melikishvili, pp. 24, 26
  13. ^ Mertens

Okuma

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Veba</span> Yersinia pestis adındaki bakterinin neden olduğu enfeksiyon hastalığına verilen genel isim

Veba, Yersinia pestis adındaki bakteri tarafından oluşturulan enfeksiyon hastalıklarına verilen genel isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Kara Ölüm</span> Orta Çağda Asyayı ve Avrupayı etkileyen, insanlık tarihindeki en ölümcül salgın

Kara Veba olarak da bilinen Kara Ölüm, insanlık tarihinde kaydedilen en ölümcül salgındır. Avrasya ve Kuzey Afrika'da 75-200 milyon kadar insanın ölümüne yol açtığı düşünülmektedir. 1346-1353 yılları arasında Avrupa'da zirveye ulaşan salgın, insanlık tarihinde kaydedilen en ölümcül salgındır. Hastalığın sebebi Yersinia pestis bakterisidir. Genellikle hıyarcıklı veba görülse bile, pnömonik veba ve septisemik veba da görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">1899 Porto veba salgını</span>

1899 Porto veba salgını, Portekiz'in kuzeyindeki Porto şehrini merkez alan hıyarcıklı veba salgınıdır.

1675-1676 Malta veba salgını, Malta'nın Hospitalier Şövalyeleri tarafından yönetilidiği dönemde meydana gelmiş olan bir salgındır. Aralık 1675 ile Ağustos 1676 arasında meydana geldi ve yaklaşık 11.300 ölümle sonuçlandı ve bu da onu Malta tarihindeki en ölümcül salgın haline getirdi. Ölümlerin çoğu, ölüm oranı yaklaşık %41 olan başkent Valletta ve üç şehir de dahil olmak üzere kentsel alanlardaydı. Kırsal yerleşimlerde ölüm oranı %6,9'du.

1813-1814 Malta veba salgını, Malta ve Gozo adalarındaki son büyük veba salgınıydı. Mart 1813 ile Ocak 1814 arasında Malta'da ve 1814 Şubat ile Mayıs arasında Gozo'da meydana geldi ve 1814 Eylül'ünde salgının resmen bittiği ilan edildi. Yaklaşık 4500 ölümle sonuçlandı, bu da adaların nüfusunun yaklaşık %5'iydi.

Karaca veya Caragea vebası 1813 ve 1814 yıllarında Eflâk başta olmak üzere Bükreş'te meydana gelen bir hıyarcıklı veba salgınıydı. Salgın, Fenerli Rum Prens Yoan Karaca'nın yönetimiyle aynı döneme denk gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İlk veba salgını</span> veba salgınları serisi, 541-767

İlk veba salgını, Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu bulaşıcı hastalık olan vebanın ilk Eski Dünya salgınıdır. Erken Orta Çağ Pandemisi olarak da adlandırılan bu hastalık, 541'de Justinianus Veba Salgını ile başladı ve 750 veya 767'ye kadar devam etti; Justinianus Veba Salgını'nı takip eden en az on beş veya on sekiz büyük veba dalgası tarihsel kayıtlardan tespit edilmiştir. Pandemi, en şiddetli ve en sık Akdeniz Havzası'nı etkiledi, ancak Yakın Doğu ve Kuzey Avrupa'yı da etkiledi. Doğu Roma imparatoru I. Justinianus'un adı bazen Geç Antik Çağ'daki tüm veba salgınları dizisinin yanı sıra 540'ların başlarında Doğu Roma İmparatorluğu'nu vuran Justinianus Vebası için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">1812-1819 Osmanlı veba salgını</span> tıbbi salgın

1812-1819 Osmanlı veba salgını, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki son büyük veba salgınlarından biridir. Bu salgın en az 300.000 kişinin hayatına mal olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nda 16. ve 19. yüzyıllar arasında veba salgınları sık sık meydana gelmiştir.

Büyük Sevilla Vebası (1647-1652), İspanya'da Sevilla nüfusunun dörtte birini öldüren büyük bir hastalıktı.

<span class="mw-page-title-main">1629-1631 İtalya veba salgını</span>

Milano Büyük Vebası olarak da anılan 1629-1631 İtalya veba salgını, 1348'de Kara Ölüm ile başlayan ve 18. yüzyılda sona eren İkinci veba salgınının bir parçasıydı. 17. yüzyılda İtalya'daki iki büyük salgından biri, Kuzey ve Orta İtalya'yı etkiledi ve en az 280.000 ölümle sonuçlandı. Bir milyon ölümle nüfusun yaklaşık %35'inin öldüğü de tahminler arasındadır. 1629-1631 salgınının, İtalya ekonomisinin diğer Batı Avrupa ülkelerine göre geride kalmasına neden olduğu da iddia edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İkinci veba salgını</span>

İkinci Veba salgını, 1348'de Avrupa'ya ulaşan ve sonraki dört yıl içinde Avrasya nüfusunun yarısını öldüren Kara Veba ile başlayan büyük bir veba salgınları dizisidir. Veba çoğu yerde yok olmasına rağmen, endemik hale geldi ve düzenli olarak tekrarladı. 17. yüzyılın sonlarında bir dizi büyük salgın meydana geldi ve hastalık 18. yüzyılın sonlarına veya 19. yüzyılın başlarına kadar bazı yerlerde tekrarladı. Bundan sonra, bakterinin yeni bir türü, 19. yüzyılın ortalarında Asya'da başlayan üçüncü veba salgınına yol açtı.

<span class="mw-page-title-main">Üçüncü veba salgını</span>

Üçüncü veba salgını, Çing hanedanlığının Xianfeng İmparatorunun beşinci yılında 1855'te Çin'in Yunnan kentinde başlayan büyük bir bubonik veba salgınıydı. Bubonik (hıyarcıklı) vebanın bu bölümü, tüm yerleşik kıtalara yayıldı ve nihayetinde Hindistan ve Çin'de 12 milyondan fazla ölüme yol açtı. Ölümlerin en az 10 milyonu yalnızca Hindistan'da meydana geldi. Bu salgın tarihin en ölümcül salgınlarından biri olarak kayıtlara geçti. Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi dünya çapındaki kayıpların yılda 200'e düştüğü 1960 yılına kadar aktif olarak kabul edildi. Veba ölümleri o zamandan beri her yıl daha düşük bir seviyede devam etmektedir.

Büyük 1738 Vebası, 1738 ve 1740 yılları arasında Orta ve Doğu Avrupa topraklarını etkileyen hıyarcıklı veba salgınıydı.

1900–1904 San Francisco vebası, San Francisco'da Chinatown merkezli bir hıyarcıklı veba salgınıydı. Bu salgın, kıtasal Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk veba salgınıydı. Salgın, tıbbi yetkililer tarafından Mart 1900'de tanındı, ancak varlığı iki yıldan fazla bir süre Kaliforniya Valisi Henry Gage tarafından reddedildi. Amacı San Francisco ve California'nın itibarını korumak ve karantina nedeniyle gelir kaybını önlemekti. Hızlı harekete geçmedeki başarısızlık, hastalığın yerel hayvan popülasyonları arasında kendini göstermesine izin vermiş olabilirdi. Federal yetkililer büyük bir sağlık sorunu olduğunu kanıtlamak için çalıştılar ve etkilenen bölgeyi izole ettiler; bu Gage'in güvenilirliğini sarstı ve 1902 seçimlerinde valiliği kaybetti. Yeni vali George Pardee halk sağlığı önlemleri aldı ve salgın 1904'te durduruldu. 121 vaka tespit edildi ve 119 ölümle sonuçlandı.

<span class="mw-page-title-main">590 Roma veba salgını</span>

590 Roma veba salgını, 590 yılında Roma şehrini etkileyen bir veba salgınıdır. Justinianus Veba Salgınını takip eden İlk Veba Salgınının bir parçasıdır. Hıyarcıklı veba olduğu düşünülmektedir. Dünyanın diğer bölgelerine yayılmadan önce 100 milyondan fazla Avrupalıyı öldürdüğü ihtimali üzerinde durulur. Geç Antik Çağ'ın sonuna dek sürmüştür. Salgın, piskopos ve vakanüvis Gregorius ve daha sonraları tarihçi Diyakoz Paul tarafından veba olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hitit Veba Salgını</span> Hitit İmparatorluğunda görülen salgın

Hitit Veba Salgını MÖ 14. yüzyılda ortaya çıkan Tularemi epidemisidir. Hitit Veba Salgını, bir hastalığın biyolojik silah olarak kullanımının ilk belgelendiği salgındır.

Pers veba salgını ya da basitçe Pers vebası, 1772-1773 yıllında toplam 2 milyon ölüme sebep olan devasa bir hıyarcıklı veba salgınıdır ve Pers İmparotorluğu'nda ortaya çıkmıştır. İnsanlık tarihindeki en yıkıcı veba salgınlarından biridir. Basra Körfezi bölgesinde ilk defa karantina önlemleri alınmasına sebep olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Viyana Vebası</span> salgın

Büyük Viyana Vebası 1679'da Avusturyalı Habsburg hükümdarlarının imparatorluk ikametgâhı olan Viyana, Avusturya'da meydana gelmiştir. Dönemin açıklamalardan, hastalığın kara sıçan ve diğer kemirgenlerle ilişkili pireler tarafından taşınan Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu hıyarcıklı veba olduğuna inanılmaktadır. Şehir, 1680'lerin başlarında düzensiz bir şekilde tekrarlayan ve tahmini 76.000 kişinin yaşadığını iddia eden salgın yüzünden zarar gördü.

<span class="mw-page-title-main">1910-1911 Mançurya veba salgını</span>

Mançurya vebası, 1910-1911 yıllarında Mançurya bölgesinde etkili olan bir pnömonik veba salgınıdır. 60.000 kişinin ölümüne yol açan salgın, ilk defa salgınlara lokal yanıttan ziyade uluslararası müdahalenin gerekliliğini göstermiştir. Tarihte ilk defa salgın kontrolü için yaygın olarak kişisel koruyucu ekipmanların giyilmesi bu salgında teşvik edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Midilli Kuşatması (1771)</span>

Midilli Kuşatması, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nda evre.