İçeriğe atla

17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı nesir yazarları listesi

17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı; Nefi, Nabi ve Şeyhülislam Yahyâ gibi tanınmış divan şairlerinin yanında,[1] Evliya Çelebi, Naima ve Kâtip Çelebi gibi önemli nesir yazarları da çıkarmıştır.[1] Bu dönem, toplumsal ve iktisadi alanlarda büyük bir karmaşanın içine giren Osmanlı İmparatorluğu'nun Gerileme Dönemi'ne rastlar.[2] Dönem içerisinde her ne kadar, belirli münşilerden (düz yazı yazanlardan) bahsedilse de; bu dönemdeki nesir yapıtlar klasik tarzla sınırlı değildir. 17. yüzyılda İstanbul’daki Floransa konsolosu sekreteri Filippo Argenti, İtalyan papazlarından Pietro Ferraguto (1580-1656) gibi yabancıların Türkçeyi iyice öğrenip, nesir alanında önemli Türkoloji çalışmaları yaptıkları bilinmektedir.[3] Ayrıca “Cizvitlerin misyonerlik faaliyetleri için” matbaa kurdukları ve bu matbaanın 1703'te kapatıldığı söylenmektedir.[4]

17. yüzyıl klasik Türk edebiyatında nesir geleneği, önceki yüzyıllarda ortaya çıkmış olan sade, orta ve süslü nesir üslubu kullanma alışkanlığını devam ettirmiştir.[5] Bu yüzyılda en önemli mensur (düz yazı) yapıtlar, şair tezkireleri (biyografi), gezi yazıları ve bibliyografik eserlerdir. yüzyılın önemli mensur eserlerinden sayılan tezkireler, genellikle süslü bir dille meydana getirilmiştir.[5]

Biyografik eserler

17. asır tezkireler bakımından zengin bir dönemdir. Bu dönemde Riyâzî Mehmet Efendi, Fâizî ve Rıza gibi müellifler (yazarlar) tarafından yazılan tezkirelere rastlanır. Bu tezkirelerin en önemlileri Riyâzî'ye ait olan, Riyâzü'ş-Şuarâ ve Fâizî'nin Zübdetü'l-Eş'âr adlı şairler tezkiresidir. Ayrıca bu dönemde yazılmış Rıza Tezkiresi de önemli bir başvuru kaynağı olup, Fatih'ten IV. Murat'a kadar olan şair padişahlarla 1591 tarihinden tezkirenin yazarı Rıza'nın dönemine kadar yetişen şairlere yer vermiştir.[5] Bunun yanında Güftî'nin Teşrifatü'ş-Şu'arâ adlı bir tezkiresi olsa da; bu eser mensur değil; manzum bir biçimde kaleme alınmıştır.[5]

Dönemde bir diğer söz edilmesi gereken yazın ürünleri de zeyillerdir (ekler). Zeyiller daha önce yazılmış tezkirelere yapılan eklemeler olarak tanımlanır. Dönemin önemli zeyillerini Yümnî ve Seyrekzâde Âsım yazmıştır.[6] Ayrıca I. Süleyman'dan 1634'e kadar olan sürede yaşayan bilgin, şeyh ve şairlerin hayatının anlatıldığı Hadâiku'l-Hakâyık fî Tekmileti'ş-Şakâyık adlı biyografik eser Mecdî'nin Hadâiku'ş-Şakâyık'ına Nev'îzâde Atâyî tarafından yapılan zeyildir.[5][7]

Riyâzî Mehmet Efendi (Riyâzî)

Riyâzî, 1572'de Birgili Mustafa Efendi'nin oğlu olarak Mekke'de doğmuştur.[8] Yenişehir, Halep, Şam, Kudüs ve Kahire kadılıklarında bulunmuştur.[9] 1644'te İstanbul'da ölmüştür. 1602 yılında doğan oğlu Riyâzî-zâde bir divan şairidir.

Riyâzü'ş-Şuarâ

Riyâzî, 17. yüzyılda yaşayan nesir ustalarından biridir. Bunun yanında klasik şiirle de uğraşmış, bir divan oluşturabilecek kadar şiir yazmıştır.[8] Yazarın düz yazı konusundaki ustalık eseri Riyâzü'ş-Şuarâ adındaki -tezkire türündeki- yapıttır. Riyâzü'ş-Şuarâ 1609'da tamamlanıp; dönemin padişahı I. Ahmed'e sunulmuştur.[8] Eserde 15. yüzyıldan başlanarak 17. yüzyılın ilk yarısına kadar yaşayan dört yüz dolayında şair, şiir örnekleriyle birlikte tanıtılmıştır.[5]

Kafzâde Fâizî

Fâizî veya Kafzade Abdülhay Çelebi; 1590 veya 1592 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiştir.[10] Müderrislik gibi yönetimsel görevlerde bulunan Fâizî, Selanik kadılığı sırasında görevinden alınmıştır.[10] Bu sırada başkent İstanbul'da çıkan ayaklanma ile Genç Osman öldürülmüştür. Bu olayın şairde derin izler bıraktığı ve şairin 32 yaşında ölümesinin sebebinin bu olaya karşı hissettiği acının olduğu iddia edilmiştir.[10] Şair öldüğünde o dönem yazmakta olduğu Leyla vü Mecnun adlı mesnevisi de yarım kalmıştır.[10] Döneminin usta şairlerinden biri olarak gösterilen şairin, Nefi ile karşılıklı hicivleri vardır.[11] Şair şiir alanındaki başarısının yanında önemli bir nesir yazarı olarak da tanınmıştır.

Zübdetü'l-Eş'âr

Zübdetü'l-Eş'âr, Fâizî'nin antoloji nitelikli bir tezkiresidir.[5][12] 15. yüzyılın ikinci yarısından, kendi zamanına kadar yaşamış 500 şair ve 14 kadın şairi alfabetik sıra ile ele almıştır.[11] Bu esere ek olarak (zeyl) yazılmış Yümnî ve Âsım'ın tezkireleri vardır.[5] Âsım'ın zeylinde 123 adet daha şair tanıtılır.[5] Bir diğer ek olan Yümnî'nin zeyli ise şairin 1622'de vefatıyla birlikte tamamlanamamıştır.[6] Bu ek daha sonra Ali Emiri Efendi tarafından tamamlanmıştır.[6] Eser üzerindeki en önemli çalışma Yrd. Doç. Dr. Bekir Kayabaşı tarafından yapılan doktora tezi çalışmasıdır.[13]

  • Diğer eserleri: Fâizî Divânı, Leylâ vü Mecnûn, Sâkînâme.[11]

Gezi yazıları

Evliya Çelebi

Evliya Çelebi, 25 Mart 1611'de Unkapanı, İstanbul'da doğmuştur.[14] Aslen Kütahyalı olup, ailesi İstanbul'un Fethi'nden sonra İstanbul'a taşınmıştır.[14] Ayrıca kendisi aile soyunun Hoca Ahmet Yesevi'ye dayandığını söyler.[15] Evliya Çelebi'nin babası Mehmet Zilli Efendi, sarayda kuyumcubaşılık yapmıştır.[14]

Evliya Çelebi, sarayda iyi bir eğitim almış, Kur'an'ı ezberleyerek hafız olmuştur.[16] Sarayda önemli bir mevkiye getirileceği bir sırada, kendi deyimiyle: 1630 yılının 10. Muharrem günü beyne'n-nevm ve'l-yakaza (uyku ve uyanıklık arasındaki bir rüyada) Muhammed Peygamber tarafından kendisine seyahat müjdelenmiş ve 50 yıllık seyahatine İstanbul'dan başlamıştır.[16]

Seyahatnâme

Seyahatnâme, 10 ciltlik bir yapıttır. Eser dil, coğrafya, sosyoloji, folklor ve edebiyat yönünden bolca malzeme içerir.[5] Evliya Çelebi, seyahatine İstanbul'dan başladığı için Seyahatname'nin birinci cildinde İstanbul'u anlatır. İstanbul'un kuruluşundan Evliya Çelebi'nin yaşadığı zamana kadar olan dönem; tasvirler ve hikâyelerle anlatılmaktadır.[17] Çelebi gezisi boyunca; Rumeli ve Anadolu'yu gezmiş, birçok savaşa katılmıştır.[16] Gezdiği yerler arasında Teselya, Selanik ve Arnavutluk gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun o dönemki sınırları içerisinde olan yerler de vardır.[16] Seyahatnâme gezi içerikli bir kitap değildir, yer yer toplumsal eleştiriye de yer vermiştir. Örneğin kitapta yer yer: Yeniçeri ağası gece gündüz sarhoş bir hâldeydi. Askerleri de onu örnek alıyorlardı. Kale sahipsiz kalmıştı. Osmanlı Devleti'nde iç karışıklıklar oluyordu.[14]

Bibliyografik eserler

Tarih eserleri

Kaynakça

  1. ^ a b "17. yüzyıl divan edebiyatı". 28 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2012. 
  2. ^ Ortaylı, İlber (2008), İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, Erek Matbaacılık.
  3. ^ Menderes Coşkun. "Geç Dönem Nesir" (PDF). Türk Dünyası Edebiyat Tarihi. 10 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2012. 
  4. ^ Göçmen, Muammer (2002), “Jön Türk Basını”, Türkler, 14, Ankara, 665-674
  5. ^ a b c d e f g h i j Mengi, Mine (2005), Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ: Ankara.
  6. ^ a b c "zeyil". Erişim tarihi: 28 Şubat 2012. []
  7. ^ "Nevizade Atai Ataullah Efendi". eskieserler.com. 10 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012. 
  8. ^ a b c "Riyazi Mehmet Efendi". 13 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2012. 
  9. ^ "Riyazî Mehmed Efendi Kimdir?". 10 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2012. 
  10. ^ a b c d Akın, Hüsrev (2009), Müellifinin Ölümüyle Yarım Kalmış Bir Mesnevi: Leyla vü Mevnun, International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Cilt 4/7, s.32, Genel Ağ bağlantısı 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  11. ^ a b c "Kafzâde Fâizî". 10 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2012. 
  12. ^ Yılmaz, Ali, Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, cilt: 31, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, s. 494, Genel Ağ bağlantısı 11 Kasım 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  13. ^ Kayabaşı, Bekir (1997), Kâf-zâde Fâizî’nin Zübdetü’l Eş‘âr’ı, (Basılmamış Doktora Tezi), İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: Malatya, s. 433.
  14. ^ a b c d Gökçe, H. Ahmet (2005), Seyehatnâme'den Seçmeler (Evliya Çelebi), Timaş Yayınları: İstanbul.
  15. ^ "Hoca Ahmet Yesevi ve Divan-ı Hikmet" (PDF). 11 Ekim 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012. 
  16. ^ a b c d Çavga, S. Türker (2009), Seyahat Rehberi, s. 16-17, BoD – Books on Demand.
  17. ^ Özay, Yeliz (2009), Evliya çelebi Seyahatnames'nde İstanbul'un Tılsımlarının Hikâye Edilişi, Milli Folklor Dergisi, Sayı: 81, bağlantı 24 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 2012-3-4 tarihinde erişilmiştir.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bâkî</span> Türk divan edebiyatı şairi

Bâkî ya da asıl adıyla Mahmud Abdülbâkî, Türk divan şairi.

Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hayâlî Bey</span> Osmanlı şairi

Hayâlî Bey (خيالى) Türk Divan edebiyatı şairinin mahlası. Asıl Adı Mehmet'tir. “Bekâr Memi” diye anılmıştır. Eserleri zengin bir hayal gücüyle yazılmış, ince ve duyarlı bir üsluba sahiptir.

Şeyhî, Kütahya doğumlu 15. asır Türk divan şairi ve tabip.

Tezkire, sözcük anlamıyla "zikredilen, zikri geçen" anlamına gelen, Fars ve Türk edebiyatlarında kişilerin yaşamlarını, eserlerini ve edebi kişiliklerini anlatan eserlere verilen ortak addır. Tezkireler ilk kez İran edebiyatında ortaya çıkmıştır.

Mütercim Ahmed Âsım, 18. yüzyılın son dönemi ile 19. yüzyılın başlarında önemli bir ilim ve kültür merkezi olan Gaziantep'in kültür yaşamı içinde yetişmiş, bilim insanı, şair, yazar ve mütercimdir.

Solakzade Mehmed Hemdemî Efendi 17. yüzyıl Osmanlı şairi, bestekârı ve tarihçisi.

<span class="mw-page-title-main">Latîfî</span> 16. yüzyılda yaşamış divan edebiyatı şairi

Latîfî, Kastamonu doğumlu 16. yüzyıl divan edebiyatı şairi. Asıl adı Abdüllatif'tir.

Kafzade Abdülhay Çelebi Osmanlı Devleti, Türk, Divan Edebiyatı, şairi. 1590 yılında doğmuştur. Nerede doğduğu bilinmemektedir. Şair hakkındaki bilgiler çok azdır. Din eğitimini yörenin ünlü müderrislerinden alan şair ayrıca medrese eğitimi almıştır. Arapça ve Farsça biliyordu. 1631 yılında ölmüştür. Nerede öldüğü bilinmemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Âşık Çelebi</span> XVI.yyde Osmanlı sahasında yaşamış divan şairi

Âşık Çelebi, 16. yüzyıl şair, mütercim, yazar.

Osmanzâde Tâib 18. yüzyılda yaşayan ve gerçek adı Ahmed olan Divan şairi.

<span class="mw-page-title-main">Lâmiî Çelebi</span>

Lâmiî Çelebi (1472-1532), divan şairi ve mürit. Asıl adı Mahmut'tur.

Hoca Sinan Paşa, 15. yüzyıl Osmanlı kelam alimi, matematikçi ve devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">Divan şairi</span>

Divan şairi, belli kıstasları ve mazmunları bulunan divan edebiyatı içinde eserler veren şairlere verilen addır. Eski Türk edebiyatını içerdiği gibi İslam coğrafyasındaki diğer dillerin edebiyatlarını da içine alan bu edebiyatta ortak bazı kurallar bulunmaktadır. Divan şairleri bu kurallara katiyen riayet etmiştir. 19. yüzyıla kadar yerel ya da bağımsız bir edebiyat anlayışı türetilmemiştir. Klasik Türk edebiyatı içerisinde şiir dışındaki yazı şekilleri rağbet görmüyordu. Yazılan her şey nazım- yani şiir şeklindeydi. Bu yüzden "divan şairi" tamlaması divan edebiyatçılarına işaret edebilir. Şairler divan edebiyatının ilk dönemlerinden beri tezkirelerde anılmıştır. Bu edebiyat tarihlerinde divan şairlerinin biyografileri, şiirlerinden örnekler bulunmaktadır. Osmanlı coğrafyasında yazılan tezkirelerde toplam 3182 şair yer almaktadır. Divan şairleri çeşitli mesleklere sahiptiler. İlmiye(%36), derviş(%5.7), bürokrat(%2.8), asker(%4), esnaf(%3.7) bunlardan birkaçıdır. En çok divan şairi yetiştiren yöreler bürokrasi ve saray eşrafının yoğun olduğu yerlerdir. İstanbul 609, Bursa 156, Edirne 150, Konya 69, Diyarbakır 40, Kastamonu 36, Bağdat 35, Gelibolu 30, Bosna 26, Kütahya 24 şairle önemli tezkirelerde yer alan yörelerdir.

Molla Lutfî, 15. yüzyılda yaşamış Osmanlı Türkü matematikçi. Ali Kuşçu'nun öğrencisi, İbn-i Kemal'in hocasıydı. Sapkın olduğu gerekçesiyle idam edildi.

<span class="mw-page-title-main">Seyyid Vehbi</span>

Seyyid Vehbi, divan şairi ve nesir yazarı.

<span class="mw-page-title-main">Hamdullah Hamdi</span> Türk divan şairi, mutasavvıf (1449 - 1503)

Hamdullah Hamdi (doğumu: 1449, Göynük - ölümü: 1503, Göynük) Türk divan şairi, mutasavvıf. Mesnevileri ile tanınmıştır.

Kınalızade Hasan Çelebi,, Osmanlı fıkıh ve kelâm alimi ve yazar.

Ahdî-i Bağdadî olarak da bilinen Ahdî, 16. yüzyıl divan edebiyatı şairi ve tezkire yazarı. Divançe sahibi olan Ahdî, Şemsî mahlaslı bir şairin oğlu olarak bilinir. Eğitimini aldıktan sonra Bağdat'tan, bir şair arkadaşı olan Husrev ile birlikte ayrılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman tahtta olduğu zamanda İstanbul'a gelerek, burada birçok şair ve ilim sahibi kişiler ile yakınlıklar kurdu.

Riyazî, asıl adı Mehmet olan ve dönemin ünlü bilginlerinin mensup olduğu Birgivî ailesinden(İmam Birgivî) olan bir 17. yüzyıl divan şairi, bilim insanı ve tezkire yazarıdır. 1572 yılında Mekke'de dünyaya gelen Riyazî, dini ilimlerin yanı sıra fizik ve matematik ile de ilgilenmiştir. İstanbul, Mısır, Suriye ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde müderrislik ve kadılık görevlerinde bulundu. İşitme kaybı nedeniyle emekli olan Riyazî, 1644 yılında ölmüştür.