İçeriğe atla

12 Temmuz Beyannamesi

12 Temmuz Beyannamesi veya 12 Temmuz Çok Partili Beyanname[1] Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından 12 Temmuz 1947'de[2] verilen ve Türkiye'de normal bir çok partili sistemin temellerini atan[1] bildirgedir.

Tarihsel arka plan

1946'daki seçimlerin ardından hâlen iktidardaki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), başlıca muhalefet partisi olan Demokrat Partiye (DP) yönelik yaygın destek karşısında ya muhalefeti bastıracaktı ya da siyasal liberalleşme yolunda ilerleyecekti.[3] Ağustos'ta ilk seçeneğin sesli bir savunucusu olan Recep Peker, İnönü tarafından başbakanlığa atandı. Ancak Peker'in baskısı DP'yi susturmaktansa ters tepki yarattı ve DP'nin muhalefeti daha da şiddetlendi. DP'nin CHP'ye karşı bu saldırgan tavrı kısmen seçimler sırasında yaşanan usulsüzlüklerden[4][5][6] kaynaklanıyordu. Esas sebep ise partilerin hâlihazırda benzer olan programları arasındaki farkların gittikçe kayboluyor olmasıydı. Demokratlar temel rejim meselelerinde Halk Partililer ile hemfikirdi. Ayrılıklar yalnızca ekonomi ve siyasal liberalleşme konularındaydı ve burada da CHP, DP'nin görüşlerini adım adım benimsiyordu.[3][7][8][9][10] Bu durumda DP, kamuoyu oluşturabilmek için sürekli bir siyasal gerilim ortamına ihtiyaç duyuyordu.[3] Neticede 1947 Temmuzu'na gelinene kadarki süreçte partilerarası ilişkiler gittikçe kötüleşti.

İçeriği

Temmuz 1947'ye gelindiğinde CHP-DP ilişkileri kopma noktasındaydı. DP Peker'i başına buyruklukla suçlarken Peker, İnönü'nün ve Partinin desteğine güveniyor ve geri durmuyordu. Bu vesiyleyle siyasete genel bir gerginlik hakimdi.[11] İnönü, 12 Temmuz Beyannamesini, Peker ve DP Genel Başkanı Celâl Bayar ile tek tek görüştükten sonra verdi. Görüşmelerde hükûmet, muhalefeti halkı isyana kışkırtmakla; muhalefet hükûmeti ise zorbalıkla suçlamıştı. İnönü ilk iddayı dayanaksız, diğerini abartılı buldu.[12] Bildiri metninde uzlaştırmacı bir tavır takındı ve kendini muhalefet-hükûmet çekişmesinin üstünde konumlandırdı:

Benim bu son dinlediğim karşılıklı şikâyetler içinde mübalağa payı ne olursa olsun, gerçek payı da vardır. İhtilalci bir kuruluş değil, bir yasal partinin yöntemleriyle çalışan muhalif partinin iktidar partisi koşulları içinde çalışmasını sağlamak gerekir. Bu alanda bir devlet başkanı olarak kendimi her iki partiye karşı eşit derecede görevli görürüm.[11] (...) Varmak istediğim sonuç, başlıca iki parti arasında temel koşulun, yani güvenliğin yerleşmesidir. Bu güvenlik bir bakımdan ülkenin güvenliği anlamını taşıdığı için benim gözümde çok önemlidir. Muhalefet güvence içinde yaşayacak ve iktidarın kendisini ezmek niyetinde olmadığından müsterih [ruhen rahat] bulunacaktır. İktidar, muhalefetin kanun haklarından başka bir şey düşünmediğinden müsterih olacaktır. Büyük vatandaş kütlesiyse, iktidarın bu partinin ya da öteki partinin elinde bulunması ihtimalini vicdan rahatlığı içinde düşünecektir.[13]

Özetle bildirge; muhalefetin varlığını meşrulaştırıyor, devlet aygıtından tarafsız olmasını ve partilerin her ikisine de adil davranmasını istiyordu.[7]

Etkileri

DP-CHP çekişmesine etkileri

DP beyannameyi olumlu karşıladı. Genel Başkan Celâl Bayar belgenin tarihî önemde olduğunu, bir iyi niyet ve sağgörü ifadesi olduğunu söyledi.[14] Fuat Köprülü de Kuvvet gazetesinde "İnönü'nün açıklamasının kalplere bir ferahlık verdiğini"[15] yazdı ve devam etti:

İnönü'nün yepyeni bir simayla, yani sadece tarafsız bir devlet başkanı olarak görüyoruz. Artık karşımızda düne kadar olduğu gibi, parti başkanlığı ile devlet başkanlığını şahsında toplamış ve böylece iktidar partisi adına muhalefet partisine cephe almış bir şahsiyet değil, devlet başkanlığını görevini [sic] layıkıyla görebilmek için tamamiyle tarafsız kalmaya azmetmiş ve böylece parti mücadeleleri üzerine yükselmiş tarihî bir şahsiyet vardır. Ve o, bu yeni hüviyetiyle [kimliğiyle] her iki partinin de ortak malıdır.[15]

Beyannameyi olumlu karşılamakla kalmayan DP onu alabildiğince kendi lehine kullandı. İnönü cephesindeki mütareke sayesinde, tüm gücünü artık onun koruması altında olmayan Peker'e ve hükûmete yönetebildi ve neticede Peker'in siyasi hayatını sonlandırdı.[15] Bu Demokratlar için önemli bir zaferdi.

Bunlara karşın beyanname, DP aleyhinde bazı sonuçlara da yol açmıştır. Başta Demokratları, başlıca propaganda silahları olan hükûmetin baskısı altında olma iddiasını ellerinden almıştır zira İnönü'nün beyannameyi yayımlamaktaki esas amacının bu olduğunu söyleyenler dahi olmuştur.[16] Ek olarak belge, DP'nin uygunsuz propaganda yöntemleri kullandığını ima eder ve DP, belgeyi onaylayarak bu türden yöntemler kullandığını ve hükûmetin iyi niyetini zımnen kabul etmiş oldu.[17] Hatalarını hızlıca fark eden DP'liler hemen bazı açıklamalarda bulundu: Menderes belgenin yalnızca partilerin eşit haklara sahip olduğunun bir beyanı ve CHP tarafından kendi partisine bir yakınlaşma çabası olduğunu, Bayar da iki yıl sonra belgenin, CHP'nin o ana kadar kullandığı baskıcı ve şiddetli politikalardan ayrılışının bir ifadesi olduğunu söyledi. İnönü ise belgeyi yayımlamasından kısa süre sonra, Demokratların söz konusu uygunsuz yöntemlere geri döndüklerini iddia etti.[18]

CHP'nin iç siyasetine etkileri

Beyannamenin yayımlanmasından sonra DP'nin üzerinde sıkça durduğu bir nokta parti ve devlet başkanlığının ayrılması oldu. Bu konuda bazı önemli CHP'liler de onlarla hemfikirdi: Hüseyin Cahit Yalçın, Falih Rıfkı Atay, Nihat Erim... Erim daha da ileri giderek "şeflik döneminin geride kaldığını"[15] ilân etti ve parti tüzüğünde kapsamlı bir değişiklik istemeye başladı. Bu isteğinin gerçekleşmesi yönünde gelişmeler de gerçekleşti: 10 Ağustos'taki parti kurultayında Parti Genel Sekreter Yardımcısı Faik Ahmet Barutçu, kurultaya Genel İdare Kurulunun tüzük değişikliğine yönelik tekliflerini iletti. Beyannamedeki ilkeler ışığında hazırlanan bu değişiklik tasarısı, muhalefetin taleplerine uygundu. Buna göre genel başkan ile cumhurbaşkanının aynı kişi olması hâlinde partinin fiilî liderliği genel başkandan vekiline devredilecekti. Genel başkan vekili ile başbakanlık makamlarının ayrılıp ayrılmayacağı da kurultay kararına bırakılacaktı.[19]

Beyanname 35'ler Olayı vesilesiyle Recep Peker'in parti hayatını da sonlandırdı. Peker 26 Ağustos 1947'deki parti meclis toplantısında istediği güvenoyunu alabilse de akabinde gerçekleşen çeşitli siyasi gelişmeler sonucu 9 Eylül'de görevinden ayrılmak zorunda kalacak ve yerini kabinelerinde partinin liberal kanadına geniş yer verecek olan Hasan Saka'ya bırakacaktı.[20] Bu CHP'nin içindeki Peker'in lideri olduğu sertlik yanlısı hizbin yenilgisi anlamına geliyordu.[7]

Rejim geneline etkileri ve belgenin tarihî önemi

Tarihçiler beyannamenin Türkiye'de çok partili sisteme geçiş açısından önemi konusunda hemfikirdir. Bernard Lewis'e göre belge, "Türkiye'de parlamenter hükümetin pürüzsüz olarak işlemesine çok yardımcı" olmuştur.[12] Çok partili sisteme geçiş dönemi hakkındaki en yetkin eserin[21] yazarı Kemal Karpat; 12 Temmuz'da muhalefet partilerinin faaliyet özgürlüğü ve Halk Partisi ile eşitlik kazandığını[22] ve beyannamenin siyasi ortama barış getirdiğini, partilerarası ilişkileri normalleştirdiğini,[16] tartışmalı yasal statüsüne ve yayımlanma amacı hakkındaki belirsizliklere rağmen Türk parti siyasetinin temel bir belgesi ve İnönü'nün en büyük başarılarından biri olduğunu söyler.[18] Feroz Ahmad bu değerlendirmeyi onaylayarak alıntılar.[21] Erik Jan Zürcher de beyannamenin çok partili sistemin kalıcılığını belgelediğini yazar.[7]

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ a b Karpat, K. H. (1959). Turkey's politics: The transition to a multi-party system. Princeton University Press. s. 191
  2. ^ 12 Temmuz, beyannamenin ulusal gazetelerde yayımlanma tarihidir ancak metin, bir gün önce 11 Temmuz'da radyoda okunmuştur. Toker, M. (1970). Tek partiden çok partiye. Milliyet Yayınları. s. 265
  3. ^ a b c Zürcher, E. J. (2018). Modernleşen Türkiye'nin tarihi (Y. Saner, Çev., 4. bas.). İletişim Yayınları. s. 248
  4. ^ Zürcher, E. J. (2018). Modernleşen Türkiye'nin tarihi (Y. Saner, Çev., 4. bas.). İletişim Yayınları. s. 247-248
  5. ^ Lewis, B. (2009). Modern Türkiye'nin doğuşu (B. B. Turna, Çev., 3. bas.). Arkadaş Yayınları. s. 410
  6. ^ Krş. Ahmad, F. (1993). The making of modern Turkey. Routledge. s. 106-107 ve Karpat, K. H. (1959). Turkey's politics: The transition to a multi-party system. Princeton University Press. s. 163
  7. ^ a b c d Zürcher, E. J. (2018). Modernleşen Türkiye'nin tarihi (Y. Saner, Çev., 4. bas.). İletişim Yayınları. s. 249
  8. ^ Zürcher, E. J. (2018). Modernleşen Türkiye'nin tarihi (Y. Saner, Çev., 4. bas.). İletişim Yayınları. s. 260
  9. ^ Boratav, K. (2019). Türkiye iktisat tarihi 1908-2015 (24. bas.). İmge Kitabevi. s. 107-110
  10. ^ Ahmad, F. (1993). The making of modern Turkey. Routledge. s. 107-109, öz. 109
  11. ^ a b Bilâ, H. (1999). CHP 1919-1999. Doğan Kitap. s. 121
  12. ^ a b Lewis, B. (2009). Modern Türkiye'nin doğuşu (B. B. Turna, Çev., 3. bas.). Arkadaş Yayınları. s. 411
  13. ^ Bilâ, H. (1999). CHP 1919-1999. Doğan Kitap. s. 121-122
  14. ^ Karpat, K. H. (1959). Turkey's politics: The transition to a multi-party system. Princeton University Press. s. 192
  15. ^ a b c d Bilâ, H. (1999). CHP 1919-1999. Doğan Kitap. s. 122
  16. ^ a b Karpat, K. H. (1959). Turkey's politics: The transition to a multi-party system. Princeton University Press. s. 194
  17. ^ Karpat, K. H. (1959). Turkey's politics: The transition to a multi-party system. Princeton University Press. s. 194-195
  18. ^ a b Karpat, K. H. (1959). Turkey's politics: The transition to a multi-party system. Princeton University Press. s. 195
  19. ^ Bilâ, H. (1999): CHP 1919-1999. Doğan Kitap. s. 123
  20. ^ Lewis, B. (2009). Modern Türkiye'nin doğuşu (B. B. Turna, Çev., 3. bas.). Arkadaş Yayınları. s. 411-412
  21. ^ a b Ahmad, F. (1993). The making of modern Turkey. Routledge. s. 107
  22. ^ Karpat, K. H. (1959). Turkey's politics: The transition to a multi-party system. Princeton University Press. s. 169

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İsmet İnönü</span> 2. Türkiye cumhurbaşkanı (1938–1950)

Mustafa İsmet İnönü, Türk asker, siyasetçi ve devlet adamıdır. Türkiye'nin 2. cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Dönemi'ndeki ilk başbakanı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilk genelkurmay başkanı.

<span class="mw-page-title-main">Celâl Bayar</span> 3. Türkiye cumhurbaşkanı (1950–1960)

Mahmut Celalettin Bayar, Türk ekonomist, siyasetçi ve eski cumhurbaşkanı. Çağdaş Türkiye'nin siyasi yaşamının çeşitli dönemlerinde önemli roller oynamış olan Bayar, Meclis-i Mebusan üyesi, cumhuriyet döneminde iktisat vekili, Mustafa Kemal Atatürk'ün son başbakanı ve 1950-1960 arasında Türkiye'nin üçüncü ve asker kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Adnan Menderes</span> 9. Türkiye başbakanı

Ali Adnan Menderes, Türk siyasetçi. 1950-60 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı görevinde bulundu. Ayrıca, aynı tarihler arasında kurucuları arasında yer aldığı Demokrat Parti (DP) Genel Başkanlığını yürüttü. Menderes, Türkiye siyasi tarihinde idam edilen ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olarak tarihe geçti. 1990'da Türkiye Büyük Millet Meclisi çıkardığı yasayla, Menderes ve onunla beraber idam edilen Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'ya itibarlarını iade etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Demokrat Parti (1946)</span> Türkiyede bir siyasi parti (1946–1960)

Demokrat Parti, 7 Ocak 1946'da kurulan, kurulduğu yıl yapılan seçimlerde azınlıkta kalıp 4 yıl sonra yapılan seçimlerde 27 yıllık tek parti dönemini sona erdiren Türk siyasi partisi olarak bilinir. Sırasıyla 1950, 1954 ve 1957 seçimlerini kazanmış ve 10 yıl boyunca iktidar olmuştur. Demokrat Parti, 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile iktidardan düşürülmüş ve 29 Eylül 1960'ta kapatılmıştır. Demokrat Parti'nin kısaltması DP olarak yazılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ortanın solu</span> CHPnin merkez solda konumlanmasını ve sosyal demokratlaşmasını ifade eden tabir

Ortanın solu, CHP'nin politik yelpazede merkez solda konumlandırılmasını ve CHP'nin sosyal demokratlaşma dönemini ifade eder. En başta "ortanın solu" söylemi, İsmet İnönü'nün Kemalizm'i siyasi yelpazede merkez sola koymasıyla başlamış, sonrasında Bülent Ecevit ile beraber Kemalizm ile sosyal demokrasinin kaynaşmasıyla devam etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Siyasi parti</span> politik hayatın en önemli ögesi olan ve belli bir siyasi görüşü temsil eden siyasal örgüt

Siyasi parti, belirli bir ülkenin seçimlerinde yarışacak adayları koordine eden bir örgütlenmedir. Bir parti üyelerinin genellikle politika konusunda benzer fikirlere sahip olması yaygındır ve partiler belirli ideolojik veya politika hedeflerini destekleyebilir.

Vatan Cephesi, Demokrat Parti iktidarı döneminde başbakan Adnan Menderes tarafından kurulan siyasi oluşum. DP'nin il ve ilçe teşkilatları ile gençlik kollarını bir araya getiren oluşumda, DP destekçilerinin isimleri radyodan düzenli olarak halka açıklanmaktaydı. Bunun yapılmasındaki amacın gitgide güçlenen muhalefete karşı gövde gösterisi yapmak olduğu ve halkı kutuplaşmaya ittiği iddia edilmiş, bu uygulama 27 Mayıs 1960 Darbesi'nin de önemli gerekçelerinden biri olmuştur. Bu uygulamayı destekleyenlere göre Vatan Cephesi sadece iktidardan memnun olanların oluşturduğu bir sivil toplum örgütlenmesidir.

Ulusal Birlik Partisi, genel başkanı Ünal Üstel olan, 11 Ekim 1975 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eski cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından kurulan siyasi partidir. Partinin merkezi Lefkoşa'dadır. Parti, kuruluşundan 2003 seçimlerine kadar 1994-1996 yılları dışında iktidardaydı.

<span class="mw-page-title-main">1950 Türkiye genel seçimleri</span> TBMM 9. dönem milletvekillerini belirleyen seçim

1950 Türkiye genel seçimleri, 14 Mayıs 1950 tarihinde düzenlenen ve TBMM 9. dönem milletvekillerinin belirlendiği seçim. "Gizli oy, açık tasnif" yönteminin ilk kez uygulandığı 1950 seçimleri, Türkiye tarihinin ilk demokratik seçimi olarak kabul edilir. 1946 genel seçimlerinden sonra, Cumhuriyet tarihinde tek dereceli olarak düzenlenen ve birden fazla partinin katıldığı ikinci milletvekilliği genel seçimidir.

<span class="mw-page-title-main">1954 Türkiye genel seçimleri</span> TBMM 10. dönem milletvekillerini belirleyen seçim

1954 Türkiye genel seçimleri, 2 Mayıs 1954 tarihinde TBMM'de görev yapacak 10. dönem milletvekilleri için yapılan seçimlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Hürriyet Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (1955–1958)

Hürriyet Partisi, ispat hakkı tanınması meselesinde parti yönetimiyle ters düştükleri için DP'den ayrılan 19 muhalif milletvekili tarafından 20 Aralık 1955'te kurulan merkez partisi.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de tek partili dönem</span>

Türkiye'de tek partili dönem, 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilanıyla başladı. Millî Kalkınma Partisi (MKP) kuruluncaya kadar, kısa aralıklar dışında 1923-1945 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tek yasal siyasi partiydi. Demokrat Parti (DP) karşısında 1946'daki ilk çok partili seçimleri kazandıktan yaklaşık dört yıl sonra, CHP 1950 seçimlerinin neticesinde iktidarını kaybetti. Tek partili dönemde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, çok partili demokrasiye geçiş için CHP'ye karşı muhalefet partilerinin kurulmasını istedi; 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kuruldu ancak olaylı İzmir mitingi sonrası parti kendi kendini feshedilmeye zorlandı ve kurucusu tarafından lağvedildi. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) 1924'te Kâzım Karabekir tarafından kuruldu, ancak üyelerinin 1925'te Şeyh Said İsyanı'na karıştığı iddiasıyla ve TCF'nin "parti, dini düşünce ve inançlara saygılıdır" maddesi gerekçe gösterilerek yasaklandı. Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı süresince 2 kere çok partili bir sistem kurma çabalarına rağmen, bu yalnızca Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın 1930'da kapatılması sonrası 15 sene aradan sonra 1945'te gerçekleşti.

<span class="mw-page-title-main">Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (1958–1969)

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, 16 Ekim 1958'de Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü Partisi'nin birleşmesiyle kurulan siyasi parti. Kurucuları arasında Osman Bölükbaşı, Ahmet Tahtakılıç, Hasan Koçdemir, Enis Akaygen ve Suphi Batur yer alır. CMP Genel Başkanı Osman Bölükbaşı yeni partinin de başkanı seçildi. CKMP, 1961 genel seçimlerinde %14 oy alarak CHP ve AP'den sonra üçüncü parti olmuştur. 1962 yılında kurucusu ve genel başkanı Osman Bölükbaşı istifa ederek partiden ayrılmıştır. 1965'te Alparslan Türkeş ile birlikte "Ondörtler"in çoğu partiye girmiştir. Aynı yıl Alparslan Türkeş genel başkan seçilmiştir. 1969'da Milliyetçi Hareket Partisi adını almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Cumhuriyet Halk Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti

Cumhuriyet Halk Partisi, 9 Eylül 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulan ve Türkiye'de faaliyet gösteren bir siyasi partidir. Parti tüzüğüne göre resmî kısaltması "CHP" şeklindedir. Simgesi Altı Ok'tur. TBMM'de 128 milletvekili ile ana muhalefeti temsil eden partidir. Genel başkanı Özgür Özel'dir.

<span class="mw-page-title-main">Tek parti rejimi</span> sadece bir partinin hükûmeti kurma hakkına sahip olduğu devlet

Tek parti rejimi, devlet yönetimiyle özdeşleşen bir siyasi partinin tek başına yasama meclisi ve hükûmeti oluşturduğu rejimlere verilen addır. Mutlak hakim tek parti dışındaki tüm partiler ya yasa dışıdır ya da tek parti rejiminde partiler bulunuyorsa da; bu partiler seçimlere yalnızca sınırlı ve kontrollü katılım hakkına sahiptir. Ülkede başka siyasi partilerin kurulmasının yasak olmadığı, mecliste yürütme ve yasamada farklı partilerin koltuk sahibi olabildiği ancak devletin tek partiyle yönetildiği de facto durumlara ise tek parti yönetimi denir.

<span class="mw-page-title-main">Millet Partisi (1948)</span> Türkiyede bir siyasi parti (1948–1954)

Millet Partisi, 1948-1954 yılları arasında etkin olan Türk siyasi partisi. Partinin kurulmasının en önemli nedenlerinden biri Demokrat Parti'nin Cumhuriyet Halk Partisi'ne sert muhalefet yapmamasıydı.

<span class="mw-page-title-main">İki partili sistem</span> Sadece iki büyük siyasi partinin hakim olduğu hükûmet sistemi

İki partili sistem oy hakkı bulunanların iki büyük parti arasında seçim yaptığı ve kazananın mecliste çoğunluğu sağlayarak iktidara geldiği bir sistemdir. ABD, Jamaika ve Malta örneklerinde katı biçimde iki partili sistem görülür, bu sistemde iki parti dışında üçüncü bir partinin ülkedeki siyasi sisteme etkisi neredeyse hiç olmaz. Birleşik Krallık gibi ülkelerde ise siyasete yön veren iki dominant parti görülür, üçüncü veya dördüncü partiler ülkenin siyasi sistemine az da olsa etki edebilir ve dominant iki partinin kazanmasında veya kaybetmesinde etkili olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">1946 Türkiye yerel seçimleri</span> Türkiyenin yerel yöneticilerini belirleyen seçim

1946 Türkiye yerel seçimleri, 26 Mayıs 1946 tarihinde gerçekleştirilen ve 1930 seçimlerinden sonra Türkiye'nin çok partili olarak yapılan ikinci yerel seçimleridir. Belediye başkanları halk tarafından doğrudan değil, halkoyuyla seçilerek oluşturulan meclisin kendi içerisinden birini başkan olarak belirlemesi yoluyla seçilmiştir. Bu seçim aynı zamanda, tek bir gün içerisinde tamamlanan ilk yerel seçimdir.

Hürriyet Misakı, Demokrat Parti'nin 7 Ocak 1947 tarihli Birinci Büyük Kongresinde kabul edilen ve çok partili döneme geçilmesine rağmen halen tek parti dönemi uygulamalarının devam ettiği yönündeki eleştirileri içeren rapordur.

Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu 11 Haziran 1945'te Şükrü Saraçoğlu hükûmeti tarafından topraksız ya da az topraklı çiftçilere toprak dağıtmak amacıyla çıkarılan kanundur. Kanunun tarihsel önemi, öngördüğü ekonomik politikadan ziyade kanunun çıkarılmasına ilişkin siyasi süreç ile ilgilidir.