İçeriğe atla

12 Eylül Davası

12 Eylül Davası
MahkemeAnkara 10. Ağır Ceza Mahkemesi
DavalıKenan Evren, Tahsin Şahinkaya
Karar tarihi18 Haziran 2014
KararKenan Evren ve Tahsin Şahinkaya müebbet hapse mahkûm edildi.

Kesin kararDavanın, sanıkların ölmüş olmaları nedeniyle düşürülmesine karar verildi.
Kesin karar tarihi4 Mayıs 2017

12 Eylül Davası, 12 Eylül Darbesi'ni gerçekleştiren komutanlardan hayatta kalanların yargılandığı dava. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nin "Devlet Kuvvetleri Aleyhine Cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırıldı.[1] Tahsin Şahinkaya'nın, Kenan Evren’den iki ay sonra, 90 yaşında ölmesiyle Yargıtay aşamasındaki dava düştü ve kararlar kesinleşmedi. Yıllar sonra, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası; Kenan Evren'in ifadesini alan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya dava açan dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı, açılan davaya ilk bakan hâkimler ve iddia makamında bulunan savcılar, "Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması" kapsamında meslekten ihraç edildi. Daha sonra bazıları yargılandı ve mahkûm oldu.

Öncesi

Darbe sonrası hazırlanan 1982 anayasasında yer alan geçici 15. madde ile 12 Eylül'ü gerçekleştiren Millî Güvenlik Konseyi ile bu konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükûmet ve Kurucu Meclis üyeleri hakkında dava açılması engellenmiştir.

2000 yılında Adana savcısı Sacit Kayasu Kenan Evren hakkında iddianame hazırladı ancak Kayasu'nun iddianamesi kabul edilmedi. Kayasu Yargıtay tarafından "görevi kötüye kullanmak" ve "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif" suçundan mahkûm oldu ve meslekten ihraç edildi.[2]

Mayıs 2010'da meclisten geçen ve cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulan 26 maddelik anayasa değişikliği paketindeki maddelerden biri de "geçici 15. madde"nin kaldırılmasıyla ilgiliydi. 12 Eylül 2010'daki referandumda % 58 evet oyu çıktı ve 13 Eylül 2010 sabahından itibaren 12 Eylül'ün sorumluları hakkında suç duyuruları yapılmaya başlandı.[3] Bu suç duyuruları toplanıp Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 7 Nisan 2011 yılında, darbeden 31 yıl sonra ilk soruşturma açıldı.

Askerî cunta yönetiminin hayatta kalan üyeleri, Kenan Evren, Nejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya'nın işlediği insanlığa karşı suçlar ve resen takdir edilecek suçlar nedeniyle haklarında başsavcılık tarafından ceza davası açılması ve haklarında gerekli önlemlerin alınması istendi.

Dava süreci

Anayasa’da yapılan değişiklik uyarınca 12 Eylül 1980 darbesinden 34 yıl sonra 4 Nisan 2012’de özel yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı ve darbeyi düzenleyenler arasında hayatta olanlardan dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmasına başlandı. Kabul edilen iddianamede 2 Ocak 1980 ile 12 Eylül 1980-6 Aralık 1983 arası suç tarihi olarak, Ankara ise suç yeri olarak gösterildi.[4]

Sağlık sorunlarını gerekçe gösteren iki sanık da duruşmada yer almadılar. Kenan Evren'in avukatı Bülent Acar "1982 Anayasası’nın hâlâ yürürlükte tutulan maddeleri, sayın iddia makamını ve mahkemenizi bağlar. Yüksek mahkemenizin hukuken yok olan böyle bir davaya bakma yetkisi yoktur. Her türlü mahkeme işlemi, erksizlik nedeniyle yok hükmündedir" diyerek davanın reddini istedi ve usul gereği sanıklar olmadan yargılamanın yapılamayacağını savundu.[5] Bu sözlere karşılık diğer avukatlar "Burada 12 Eylül anayasasını değil darbecileri yargılıyoruz. Esas olan yüz yüze yargılamadır. O zaman müvekkilini buraya getirsin" diyerek tepki gösterdiler. Sanık avukatı ise Sayın Başkan düzeni sağlayamayacaksanız ben savunma yapmayacağım" dedi. Müdahillik talebinde bulunan avukat Fikret Babaoğlu ise iddianamenin hukuki perspektifinin doğru olduğunu belirterek, "Sanki burada 1982 Anayasası’nı yargılıyoruz. Darbeciler, yargılamaya gitmek yerine hastanede kuyruk olmayı huy edindiler. Senin müvekkilin Evren, Hüsnü Mübarek’ten daha az diktatör değildi. Ya Pinochet gibi tekerlekli sandalyeyle ya da Mübarek gibi kafeste gelecek. Yüz yüze olmadan duruşmayı yapamayız" dedi. Müdahillik dilekçesi veren diğer avukatlar da darbe suçunun, işkence ve tutuklamaların insanlığa karşı suç olduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ışığında yargılama yapılması gerektiğini savundular.[5]

Her iki sanık da ağır hasta oldukları gerekçesiyle tüm duruşmalara yataklarından sesli ve görüntülü sistemle katıldı.[6]

Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kapatılmasından sonra davanın görülmesine Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

18 Haziran 2014’te sonuçlanan davada 7. Cumhurbaşkanı ve emekli orgeneral Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya 765 sayılı TCK'nın "Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca darbe suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildiler. Ceza, sanıkların "iyi halinden" dolayı müebbete çevrildi. Mahkeme, Evren'in yurtdışı çıkış yasağının devamına ve ordudan da çıkartılmasına karar verdi. Bu kararla Kenan Evren, Celal Bayar'dan sonra, cumhuriyet tarihinde müebbet hapis cezası alan ikinci eski cumhurbaşkanı oldu. Evren ve Şahinkaya'nın rütbelerinin de sökülmesi ve orgenerallikten erliğe düşürülmesi karara bağlandı. Savcı Erdinç Hakan Özdabakaoğlu, "sanıkların, darbeyi yapmaya yaklaşık bir yıl kadar önce karar verdiklerinin ve darbenin halkın gözünde sempatik görünmesini değerlendirmek için müdahale etmediklerinin" anlaşıldığını belirtmişti.[1]

Bu karar, hem sanıklar hem katılanlar tarafından temyiz edildi.[7]

Ancak temyiz süreci sona ermeden iki sanığın da ölmesi üzerine dava düştü. Hükümler kesinleşmediği için Evren ve Şahinkaya’nın rütbeleri de er statüsüne indirilmedi ve ailelerinin de, görevlerinden kaynaklı mali ve sosyal hakları saklı kaldı.

12 Eylül Davası’nın müdahillerinden Devrimci 78’liler Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Özer, o dönemde işkence uygulamakla suçlanan isimler hakkında 57 ilde süren davaları takip ettiklerini belirterek "Biz her zaman iki emekli orgeneral yargılanmasıyla 12 Eylül’ün yargılanmış olmayacağını savunduk ve savunmaya devam ediyoruz. 12 Eylül’ün arkasında 1650 kişilik kadrosu vardır. Bu dava boşa düşmüş değildir. (...) Biz darbe düzeninin, kurumlarının ve diğer kişilerin de yargılanmasını istiyoruz. YÖK gibi kurumlar ortadan kaldırılmalı, anayasa da değişmeli. Biz hesaplaşmamızı sürdüreceğiz. Darbecilerle birlikte sistemin yargılanması için çabalayacağız” diye konuştu.[8]

Sonrası

Kenan Evren'in ifadesini alan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya dava açan dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı, açılan davaya ilk bakan hâkimler ve iddia makamında bulunan savcılar, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası "Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması" kapsamında meslekten ihraç edildi.[9] Daha sonra bazıları yargılandı ve mahkûm oldu.

Evren ve Şahinkaya hakkındaki davayı 3 Ocak 2012'de özel yetkili eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin açmıştı. Çetin, iddianamesinde, hayatta olan dönemin Millî Güvenlik Konseyi Başkan ve Üyesi olan iki şüphelinin “Anayasa'yı değiştirmek” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etmişti. Hayatta olmayan MGK üyesi emekli orgenerallerden Osman Sedat Celasun, Nurettin Ersin ve Mehmet Nejat Tümer hakkında takipsizlik kararı verilmişti. Davayı açan Savcı Çetin, 15 Temmuz'dan sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla önce açığa alındı, 31 Ağustos 2016 tarihli kararla meslekten ihraç edildi, ardından tutuklandı.

12 Eylül Davası'na ilk bakan mahkeme, özel yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi olmuştu. Mahkeme Heyetine Hâkim Süleyman İnce başkanlık ederken hâkimler Gürcan Acar, Abdulkadir Çakır, Muhammet Alabaş ve Ali Ertan üye olarak aynı mahkemede görev yapmışlardı. Mahkeme Başkanı İnce ve üye hâkimler Acar, Alabaş ve Ertan HSYK'nin 24 Ağustos tarihli kararı, diğer bir üye hâkim Çakır ise HSYK'nin 31 Ağustos tarihli kararıyla meslekten ihraç edildi. Hâkim İnce yargılandı ve 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.[10]

Mahkemede iddia makamında, eski Ankara Cumhuriyet Savcıları Cemil Tuğtekin ile Selçuk Kocaman görev yapmıştı. Tuğtekin 24 Ağustos 2016, Kocaman 31 Ağustos 2016 tarihli HSYK kararlarıyla meslekten ihraç edildi. Kocaman, Evren ve Şahinkaya hakkında ağırlaştırılmış müebbet verilmesini içeren esas hakkındaki mütalaayı da vermişti. Kocaman daha sonra tutuklandı ve hakkında iddianame düzenlendi.[11]

Dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse, 15 Temmuz sonrasında, "darbe girişiminin planlayıcısı olduğu" gerekçesiyle tutuklandı ve Millî Savunma Bakanlığı kararıyla meslekten ihraç edildi. Yargılama sonucunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.[12]

Evren'in ifadesini alan kişi, dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen olmuştu. Görüşen, "FETÖ soruşturması"nda HSYK kararıyla önce açığa alındı, sonra da 24 Ağustos 2016'da meslekten ihraç edildi.[9] Tutuklanıp yargılanan Görüşen, 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.[13]

Şahinkaya'nın ifadesini alan kişi, dönemin özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen olmuştu. Seçen, 15 Temmuz sonrası meslekten ihraç edildi, yurt dışına kaçtı, gıyabında yargılandı.

Kaynakça

  1. ^ a b "12 Eylül davasında Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya müebbet". t24.com.tr. 5 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2016. 
  2. ^ Önderoğlu, Erol (13 Kasım 2008). "12 Eylül'ün Peşine Düşünce Cezalandırılan Savcı Kayasu AİHM'de Kazandı". Bianet. 6 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2010. 
  3. ^ "Darbecilere suç duyurusu". NTVMSNBC. 13 Eylül 2010. 6 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2010. 
  4. ^ "12 Eylül iddianamesi kabul edildi". Cumhuriyet. 1 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2016. 
  5. ^ a b "Affetmeyeceğim sürünecek". Hürriyet. 5 Nisan 2012. 2 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Nisan 2012. 
  6. ^ "Tarihi duruşmada ilk gün neler yaşandı?". Habertürk. 26 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2016. 
  7. ^ Karapınar, Türker. "12 Eylül davası düştü". Milliyet. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2016. 
  8. ^ "12 Eylül Davası Düştü Ama Bitti mi?". www.amerikaninsesi.com. 21 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2016. 
  9. ^ a b "12 Eylül davasına bakan savcı ve hâkimler FETÖ'cü çıktı". 11 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2021. 
  10. ^ "Eski ağır ceza mahkemesi başkanı İnce'ye FETÖ'den hapis". 21 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  11. ^ "22 hakim ve savcı hakkında iddianame düzenlendi". 3 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  12. ^ "Eski Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Köse ve Kaldırımcı'nın darbe dosyası onandı". 29 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  13. ^ "FETÖ sanığı başsavcının attığı bilgisayardan "KakaoTalk" çıktı". 21 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kenan Evren</span> 7. Türkiye cumhurbaşkanı (1982–1989)

Ahmet Kenan Evren, Türk asker, devlet adamı ve ressam. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 17. Genelkurmay Başkanı, 12 Eylül Darbesi sonrası Türkiye'nin Devlet Başkanı (1980-1982) ve 7. Cumhurbaşkanıdır (1982-1989). Ayrıca 1982 yılında kurulan Mehmetçik Vakfının kurucularındandır. 1998 yılında "Atatürk" adlı yağlı boya tablosunun 105 milyar liraya satılmasıyla dönemin yaşayan en pahalı Türk ressamı olmuştur. Osmanlı Devleti'nin vatandaşı olarak doğmuş son Türkiye cumhurbaşkanıdır.

<span class="mw-page-title-main">12 Eylül Darbesi</span> Türkiyede siyasal şiddet ve istikrarsızlığa karşı yapılan askerî darbe

12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, resmî isimlendirmeleriyle 12 Eylül 1980 Harekâtı veya Bayrak Harekâtı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü emir komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askerî darbe. 27 Mayıs Darbesi ve 12 Mart Muhtırası'nın ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Silahlı Kuvvetlerin yönetime karşı gerçekleştirdiği üçüncü ve son başarılı açık müdahaledir.

2005 Şemdinli olayları, 9 Kasım 2005'te Hakkâri ili Şemdinli ilçesindeki Umut Kitabevinin bombalanması olayıdır.

Ferhat Sarıkaya,, eski Türk hukukçu ve Cumhuriyet Savcısı.

<span class="mw-page-title-main">Yassıada Yargılamaları</span> 1960 darbesinden sonraki mahkeme süreci

Yassıada Yargılamaları, 27 Mayıs 1960 Darbesi'nden sonra iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti yönetiminin, darbeyi gerçekleştiren cunta tarafından kurulan özel bir mahkemede yargılandığı davalar dizisi. Yargılamalar Demokrasi ve Özgürlük Adası 'nda yapıldığı için bu isimle anılırlar. İki eski bakan ve bir başbakanın idam edilmesiyle sonuçlanan yargılamalar, Türk siyasi hayatında çok önemli bir yere sahiptir ve bu konudaki tartışmalar günümüzde de sürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Tahsin Şahinkaya</span> Türk asker

Ali Tahsin Şahinkaya, Türk asker ve 15. Türk Hava Kuvvetleri Komutanı. 12 Eylül Darbesi sonrası oluşturulan Millî Güvenlik Konseyinin üyelerinden biriydi. Ayrıca Mehmetçik Vakfının kurucularındandır.

Fatih Şahin, Türk bürokrat.

Necdet Adalı, Türk Marksist militan. 10 Temmuz 1977'de kahvehane basıp iki kişiyi öldürdü. Yargılandı ve 2 Ekim 1979'da idama mahkûm oldu. Cezası 12 Eylül Darbesi'nden sonra infaz edildi. 12 Eylül Askerî İdaresi tarafından idam edilen 15'i sol görüşlü 48 mahkûmdan biridir.

Ergenekon davaları veya Ergenekon kumpası, iddia olunan Ergenekon örgütü kapsamında açılan davalardır.

Yılmaz Arslan, Türk bürokrattır.

<span class="mw-page-title-main">Sacit Kayasu</span> Türk hukukçu

Sacit Kayasu Türk hukukçu, eski Adana Cumhuriyet Savcısı.

Balyoz ya da Balyoz Harekât Planı 5-7 Mart 2003 tarihlerinde 1. Ordu karargâhında düzenlenen plan seminerinde Türkiye hükûmetini devirmek amacıyla Çetin Doğan liderliğinde hazırlandığı iddia edilen askerî darbe planıdır. Yapılan yargılamalar sonucu, darbe planlarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de askerî müdahaleler</span> Vikimedya anlam ayrımı sayfası

Türkiye'de askerî müdahaleler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal olarak ya da bazı subayların kendi başlarına inisiyatif alarak sivil yönetime yaptığı müdahalelerdir.

28 Şubat davası, 28 Şubat Süreci'nde Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirakla suçlanan 103 sanık hakkında 2 Eylül 2013'te başlayan davadır. Dava Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmüştür.

15 Temmuz Darbe Girişimiyle ilgili davalar, 15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından Türkiye'de başlatılan soruşturmalar kapsamında açılan davalardır.

Abdullah Barutcu, Türk asker. Eski Özel Kuvvetler Komutanı. Son olarak EDOK Okullar Komutanı olarak görev yaptı. Bu görevini yürütürken meydana gelen 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası tutuklandı ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Gezi Parkı davası, 28 Mayıs - 30 Ağustos 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Gezi Parkı olaylarını organize ettikleri iddiası ile 16 kişinin yargılandığı davadır.

<span class="mw-page-title-main">Ali Tatar</span> Türk asker

Ali Tatar Türk asker. Amirallere suikast soruşturması kapsamında tutuklandı, ardından serbest bırakıldı. Hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılması üzerine intihar etti.

15 ve 20 Kasım 2003 tarihlerinde, Türkiye'nin İstanbul şehrindeki dört noktada, her bir günde ikişer patlayıcı yüklü kamyonetin infilak ettirilmesiyle dört intihar saldırısı gerçekleştirildi. 15 Kasım'da sırasıyla Şişli'deki Bet İsrael Sinagogu ile Beyoğlu'ndaki Neve Şalom Sinagogu, 20 Kasım'da ise Beyoğlu'ndaki Birleşik Krallık'ın İstanbul Başkonsolosluğu binası ile Beşiktaş'taki HSBC Genel Merkezi binası, saldırıların hedefiydi.