
Altın Orda, Altın Ordu Devleti, Uluğ Ulus veya Kıpçak Hanlığı bir Türk hanlığıdır. Cengiz Han ölmeden önce topraklarını oğulları arasında paylaştırmış ve Seyhun Irmağı ile Balkaş Gölü'nün batısındaki yerleri büyük oğlu Cuci Han'a vermişti. Cuci Han'ın küçük oğlu Batu Han, batıya doğru giriştiği seferlerle bu toprakları genişletti. Cuci'nin toprakları sonradan Batu Han ile ağabeyi Orda Han arasında paylaşıldı. Balkaş ile Aral gölleri arasındaki ve Seyhun Irmağı'nın güneyindeki yerler Orda'ya verildi. Harezm ve yeni alınan topraklarsa Batu'nun yönetimine bırakıldı. Orda'nın yönetimindeki doğu bölgesine Ak Orda, Batu'un yönetimindeki batı bölgesine de Gök Orda adı verildi. Gök Orda sonradan Altın Orda olarak adlandırıldı.

Memlûk Devleti resmî adıyla ed-Devletü't-Türkiyye, Eyyûbîlerin çöküşü ile Osmanlı İmparatorluğu'nun Mısır'ı ele geçirmesi arasında geçen üç yüzyıla yakın zaman diliminde Mısır ve Suriye'de hüküm sürmüş olan devlet. Memlûk Devleti'ni 1250 ve 1382 yılları arasında kurucu aile Bahrî Memlûkler idare etmiş, 1517 yılına kadar ise Burcî Memlûkler yönetimi ele almıştır. Tarihyazınında devlet bu iki hâne başlıkları altında incelenmiş olup Bahrî Memlûklerin Türk kökenli olması dolayısıyla bu devirde yöneticiler daha çok Türklerden oluşurken daha sonraki dönemde Çerkesler asıl unsur olmuşlardır. Tarihçiler arasında; Memlûk devletinin Türk sultanlar döneminde askeri ve siyasi olarak doruğa ulaştığı, ardından ise Çerkesler döneminde uzun süreli bir gerileme dönemine girdiğine dair evrensel bir fikir birliği vardır.

Hülâgû Han, Batı Asya'nın çoğunu ele geçiren Moğol hükümdar. İlhanlılar'ın kurucusudur. Cengiz Han'ın torunu olmakla birlikte Moğol İmparatorluğu'nun diğer büyük hanlarından Mengü Han, Arıkbuka Han ve Kubilay Han'ın da kardeşidir. Annesi Sorgaktani Hatun ve karısı Dokuz Hatun, tıpkı yakın arkadaşı ve komutanı olan Ketboğa gibi dinine bağlı birer Nasturi Hristiyanlardı. Moğol İmparatorluğu'nun dinlere karşı alışılmış hoşgörüsüne karşın Hülâgû'nün Müslümanlara olan düşmanlığında bu üçünün etkisi olduğu düşünülüyor.

Ögeday veya Ogeday, Cengiz Han'ın oğullarından biri ve halefi. Cengiz Han'dan sonra Moğol İmparatoru olmuş ve babasının yarım bıraktığı istilaları ve devlet düzenlemesini tamamlamıştır.

Moğol İmparatorluğu, 13. ve 14. yüzyıllarda tarihin en büyük bitişik imparatorluğuydu. Doğu Asya'da bugünkü Moğolistan'da ortaya çıkan Moğol İmparatorluğu, en güçlü döneminde Japon Denizi'nden Doğu Avrupa'nın bazı bölgelerine kadar uzandı, kuzeye doğru Kuzey Kutbu'nun bazı bölgelerine kadar uzandı; doğuya ve güneye doğru Hint alt kıtasının bazı bölgelerine girdi, Güneydoğu Asya'yı istila etmeye çalıştı ve İran Platosu'nu fethetti; ve batıya doğru Levant ve Karpat Dağları'na kadar uzandı.

Möngke ya da Mengü, 1251-1259 yılları arasındaki Moğol hükümdarıdır.
Kalâvûn; tam adıyla Seyfeddin Kalâvûn el-Elfi el-Mansûr veya bütün lâkaplarıyla El-Melik el-Mansûr Seyf ed-Dīn Kalâvûn el-Elfi es-Sâlihî en-Necmî el-Alâ'î, 1279 ile 1290 döneminde Mısır'da hüküm sürmüş Türk asıllı Bahrî Hanedanı'ndan Memlûk Devleti'nin yedinci hükümdarıdır.

Baycu Noyan, Batı Moğol ordularının komutanı ve Moğolların İran ve Kafkasya bölgesi valisidir. Ögeday Han, Möngke Han ve Hülâgû Han hükümdarlıkları sırasında askeri faaliyetler göstermiştir.
Muhammed Berke Han ya da tam adıyla Melikü's-Said Sultan Nasırüddin Berke, Mısır ve Suriye'de 1277 ile 1279 yılları arasında hüküm sürmüş Bahrî Memlûk Hanedanı'nın beşinci sultanıdır.
Ketboğa Noyan, Moğol İmparatorluğu'na bağlı bir grup olan Naymanların Doğu Hristiyanıydı. Moğol İlhan Hülâgû'nun teğmeni ve sırdaşıydı ve 1258'de Bağdat'ın yağmalanması da dahil olmak üzere Ortadoğu'daki fetihlerinde ona yardımcı olmuştur. Hülâgû, Moğolistan'daki bir törene katılmak üzere kuvvetlerinin büyük bir kısmını yanına aldığında Ketboğa, Suriye'nin kontrolüne bırakıldı ve güneye, Kahire merkezli Memlûk Devleti'ne doğru devam eden Moğol baskınlarından sorumlu oldu. 1260 yılında Ayn Calut Muharebesi'nde öldürüldü.
Berke Han, 1257-1266 yılları arasında hüküm sürmüş Altın Orda Devleti hanı.

Avrupa'nın Moğollar tarafından istilası, 13. yüzyılda Moğol İmparatorluğu'na bağlı Subutay komutasındaki orduların Doğu Avrupa'dan başlayarak gerçekleştirdiği seferlerin tamamıdır. Kiev Knezliği'ne karşı başlayan ilk seferlerin ardından Mohi Muharebesi ile Macaristan Krallığı ve Legnica Muharebesi ile Lehistan Krallığı (Polonya) işgal edilir. Seferlerde ordu komutanları Cengiz Han'ın torunları Batu ile Kadan olsa da Sübedey'in genel komutası belirleyici olmuştur. Moğol istilalarına bakıldığında Avrupa'nın istilası Orta Doğu ve Çin seferlerinden sonra en büyük seferlerden sayılır.

İkinci Humus Muharebesi, batı Suriye'de, Humus kenti ve civarında, Türk kökenli Memlük Sultanlığı ve Moğol İmparatorluğu'nun, İran merkezli İlhanlı İmparatorluğu kolu arasında, 29 Ekim 1281 tarihinde yapılan ve Memlük zaferiyle sonuçlanan savaştır.

Tuda Mengü; 1280-1287 yılları arasında Altın Orda Devleti Hanı.
İslamik halifelere karşı Fransız- Moğol ittifakı kurulmuştur. Bu ittifak Batı Avrupa'daki Fransa'yı ve Ortadoğu'daki Fransız Haçlı devletleriyle doğudaki Moğollar arasında 13.yy'de yapılan bir antlaşmadır. Bu ittifak açıkçası iyi bir ittifaktı. Çünkü Moğol sarayında zaten Hristiyanlığın Nesturi mezhebine karşı dolayısıyla Hristiyanlara karşı bir sempati zaten vardı. Hristiyan dünyasında ise uzun zamandır dilden dile dolaşan bir efsane olan Prester John adında bir Hristiyan krallık efsanesi vardı. Efsaneye göre bu krallık kutsal yerlerin alınmasında Haçlı devletlere yardımcı olacaktı. Fransız ve Moğolların ortak bir düşmana sahip oldukları için kurulan bu ittifak on yıllarca devam etmesine rağmen nihai amaçlarına her iki tarafta ulaşamadı.
Bu makale, Moğol İmparatorluğu ve ardılı devletlerin istilaları ve sonraki işgalleri sırasında Avrupa'da gerçekleşen çatışmaları listeler. Avrupa'nın Moğol tarafından istilası 13. yüzyılda gerçekleşti. Bu, Doğu Avrupa'nın çoğunun işgali ile sonuçlandı ve Geç Orta Çağ'dan erken modern döneme kadar çeşitli baskınlar, istilalar ve fetihler üç yüzyıl daha devam etti. Moğol ve Türk halklarının bir karışımına atıfta bulunan bir terim olan Türk-Moğol geleneği, tarihsel olarak genellikle Tatarlar veya Tartarlar terimleriyle biliniyordu. Başlangıçta Tatarlar, daha sonra Moğol İmparatorluğu tarafından boyun eğdirilen Tatar konfederasyonundan bir halktı.

1240'lı yıllardan itibaren Moğollar, Suriye'yi defalarca işgal ettiler veya bu yönde girişimleri olmuştur. Çoğu başarısız olmuş, ancak 1260 ve 1300'de Halep ve Şam'ı ele geçirerek ve Eyyubi hanedanını yok ederek bir miktar başarı elde etmişlerdir. Moğollar, başta Mısır Memlükleri olmak üzere bölgedeki diğer güçler tarafından her seferinde aylar içinde geri çekilmek zorunda bırakılmışlardır. 1260 sonrası çatışma Memluk-İlhanlı Savaşı olarak tanımlanır.

Berke-Hülâgû savaşı, iki Moğol lideri, Altın Orda'nın Berke Hanı ile İlhanlılar'ın Hülâgû Hanı arasında gerçekleşmiştir. 1258 yılında Bağdat'ın yıkılmasından sonra 1260'lı yıllarda daha çok Kafkas Dağları bölgesinde savaşılmıştır. Savaş, Moğol İmparatorluğu'nda, her ikisi de Büyük Han unvanını alan Tuluy ailesinin iki üyesi Kubilay Han ve Arık Böke arasındaki Toluid İç Savaşı ile örtüşmektedir. Kubilay, Hülâgû ile ittifak kurarken Arık Böke, Berke'nin yanında yer aldı. Hülâgû, Möngke Han'ın yerine yeni bir Kağan'ın seçilmesi için Moğolistan'a gitti, ancak Ayn Calut Muharebesi'nin Memlüklere yenilmesi onu Orta Doğu'ya geri çekilmeye zorladı. Memluk zaferi Berke'yi İlhanlıları işgal etme konusunda cesaretlendirmiştir. Berke-Hülâgû savaşı ve Toluid İç Savaşı ile bunu takip eden Kaydu-Kubilay savaşı, Moğol İmparatorluğu'nun dördüncü Büyük Hanı Möngke'nin ölümünden sonra Moğol imparatorluğunun parçalanmasında önemli bir an oldu.

Mari Muharebesi, 24 Ağustos 1266'da Mısır Memlûk Devleti ile Kilikya Ermeni Krallığı arasında yapılan bir çatışmadır.

Rabban Bar Sauma, Rabban Ṣawma veya Rabban Çauma olarak da bilinir, Çin'deki "Nesturi" Doğu Kilisesi'nin diplomatı olan Uygur veya Öngüt keşişiydi. Öğrencilerinden biri olan Markos ile Yuan Çin'inden Kudüs'e hac yolculuğuna çıkmasıyla tanınır. Yol boyunca yaşanan askeri huzursuzluk nedeniyle hedeflerine asla ulaşamadılar, bunun yerine uzun yıllar İlhanlıların kontrolündeki Bağdat'ta kaldılar.