Bahâîlik, bütün insanlığın ruhanî birliğini vurgulayan tek tanrılı bir dindir. Üç ana prensip Bahâî öğretileri ve itikadı için bir temel oluşturur: Tanrı birliği, yani tüm yaratılışın kaynağı olan tek bir tanrı vardır, din birliği, yani tüm ilahi dinler aynı ruhanî kaynağa sahiptirler, aynı Tanrı'dan gelirler ve insanlığın birliği, yani bütün insanlar eşit yaratılmıştır, çeşitlilik içinde birlik ile bir araya getirilmiştir; ırkların ve kültürlerin bu çeşitliliği takdire ve kabule değer görülmelidir. Bahâî inancının öğretilerine göre insanın amacı dua, tefekkür ve insanlığa hizmet yoluyla Allah'ı tanımayı ve sevmeyi öğrenmektir.
Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.
Thorolf Rafto Ödülü, her yıl kasım ayının ilk pazar gününde Profesör Torolf Raftos adına insan hakları ideallerini aktif olarak desteklemiş, bir biçimde sembolize etmiş veya bu alanda çeşitli biçimlerde çaba göstermiş kişi, kurum ve topluluklara Rafto Vakfı tarafından verilen ödüldür. Ödül miktarı vakıf tarafından belirlenir. Bu ödülü alan kişiler içinde Nobel Barış Ödülü için aday gösterilmiş ve Nobel Barış ödülünü almış olanlar vardır.
Hemedan, İran'ın aynı isimli Hemedan Eyaleti'nin yönetim merkezi olan şehir.
Rehaverd Ferahani, profesyonel olarak bilinen adıyla Gülşifte Ferahani, İranlı ve Fransız bir oyuncudur. "Anne Gibi" (2006), "Yalanlar Üstüne" (2008), "Elly Hakkında" (2009), "Sabır Taşı" (2012), "Paterson" (2016), "Les filles du soleil" (2018), "Extraction" (2020) ve devam filmi "Extraction 2" (2023), ayrıca "Invasion" (2021-günümüz) yapımlarındaki performanslarıyla tanınır. 2014 César Ödülleri'nde "Sabır Taşı" filmi ile En Çok Gelecek Vadeden Kadın Oyuncu César Ödülü'ne aday gösterilmiştir.
Betty Williams, Kuzey İrlandalı barış gönüllüsü. Mairead Corrigan ile birlikte kurucularından olduğu; Kuzey İrlanda'daki sorunların barışçıl bir şekilde çözümünü teşvik amacıyla kurulan bir örgüt olan Barış İnsanları Topluluğunda yaptığı çalışmalardan dolayı1976 yılında Nobel Barış Ödülü kazanmıştır. Williams, Küresel Çocuk Vakfı ve Dünya Çocuklara Merhamet Merkezi'nin başkanıdır.
Meryem Mirzahani, İranlı matematikçi.
Muna Mahmudnizad veya Mona Mahmudnizad, 1983'te Bahai dinine mensup olması sebebiyle başka dokuz Bahai kadınla beraber idama mahkûm edilen ve Şiraz, İran'da asılan bir İranlı Bahai'ydi. Hakkındaki resmi suçlamalar, inançları yüzünden okuldan atılan çocuklara öğretmenlik yapması ve bir yetimhanede hizmet etmesinden dolayı "çocuk ve gençleri yanlış yönlendirmek"ten başlamakta ve Bahai Dünya Merkezi'nin bugünkü İsrail'de bulunmasından dolayı "Siyonist" olmaya kadar varmaktadır.
Suudi Arabistan'ın hukuk sistemi, hem Kur'an'dan hem de İslam peygamberi Muhammed'e atfedilmiş sünnetlerden türetilen İslamî Şeriat hukukuna dayanmaktadır. Muhammed'in ölümü sonrasında ortaya çıkan İslamî alim konsensüsleri ("icmâ") de Şeriat'ın kaynaklarından birini oluşturur. Suudi Arabistan'daki yargıçların yaptığı hukuksal yorumlar, İslam fıkhındaki literalist Hanbeli mezhebine ait Orta Çağ metinlerinden etkilenmektedir. Şeriat, Müslüman dünyasında eşsiz olarak kodifiye olmamış haliyle Suudi Arabistan'da kullanılmaktadır. Bununla birlikte hukuksal içtihatın yoksunluğu, ülkenin kanunlarının kapsamında ve içeriğinde büyük seviyede belirsizliklere neden olmuştur. Bu nedenle hükûmet, 2010'da Şeriat'ı kodifiye etmeye niyet ettiğini açıkladı; ancak bu konuda hâlâ bir ilerleme sağlanamamıştır. Şeriat ayrıca fikrî mülkiyet hukuku ve şirketler hukuku gibi modern sorunları kapsayan kraliyet kararnameleriyle dağıtılan düzenlemeler ile tamamlanmıştır. Buna rağmen Şeriat, özellikle ceza hukuku, aile hukuku, ticaret hukuku ve kontrat hukuku gibi dallarda hukukun ana kaynağını oluşturmaktadır ve Kur'an ile Sünnet ülkenin anayasası olarak ilan edilmiştir. Suudi devleti ne ait çok kapsamlı tescilli haklar, toprak hukuku ile enerji hukuku dallarının önemli bir özelliğini oluşturmaktadır.
Şadi Sadr Avukat, insan hakları aktivisti, deneme yazarı, gazeteci ve LGBT insan hakları savunucusu. Shadi Sadr İran Adalet Genel Müdürlüğünün kurucusu ve İcra Direktörüdür (JFI). Eserleri ünya çapında yayınladı ve ders verdi. 1965 Uluslararası Mahkemesinde hakim olarak görev yapıyor.
Mehdi Bazergan, İranlı akademisyen, uzun zamandan beri demokrasi yanlısı bir eylemci ve İran'ın geçici hükûmetinin başındaydı ve 1979 İran Devrimi'nden sonra İran'ın ilk başbakanı oldu. Kasım 1979'da İran rehine krizi olayını protesto etmek ve hükûmetinin bunu önleme konusundaki başarısızlığının ardından başbakanlık görevinden istifa etti.
Shirin Neshat New York'ta yaşayan, film, video ve fotoğraf çalışmalarıyla tanınan İranlı çağdaş sanatçıdır. Sanat eserleri, İslam ve Batı, feminenlik ve maskülenlik, kamusal yaşam ve özel yaşam, gelenek ve modernite arasındaki tezatları işler. Neshat, 1999 yılında 48. Venedik Bienali Uluslararası Ödülü'nü kazanmış, 2009 yılında 66. Venedik Film Festivali'nde En İyi Yönetmen dalında Gümüş Aslan ödülü sahibi olmuş, Huffington Post eleştirmeni G. Roger Denson tarafından On Yılın Sanatçısı seçilmiştir. Yale Üniversitesi Sanat Okulu fotoğraf bölümünde ders vermektedir.
Nesrin Sutude İranlı insan hakları avukatı. Haziran 2009'da yapılan tartışmalı İran cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve hapsedilen İranlı muhalefet aktivistlerini temsil etti. Müvekkilleri arasında gazeteci Isa Saharkhiz, Nobel Barış Ödülü sahibi Shirin Ebadi ve yasaklı muhalefet grubunun İran Demokratik Cephesi başkanı Heshmat Tabarzadi yer alıyor. Sutude, Eylül 2010'da propaganda yapmak ve devlet güvenliğine zarar vermekle suçlanarak tutuklandı ve evin hapishanesinde tek başına hapsedildi. Ocak 2011'de İran yetkili makamları Sutude'yi 11 yıl hapis cezasına çarptırdı, aynı zamanda 20 yıl boyunca avukatlık yapmaktan ve ülke dışına çıkmaktan men edildi. Bir temyiz mahkemesi, daha sonra Sutude'nin hapis cezasını altı yıla düşürdü ve avukatlıktan men yasağını 10 yıla indirdi.
İran'da kadın hakları, devleti yöneten rejimin şekline göre değişmiştir. Her rejimin yükselişiyle birlikte, kadın haklarına yönelik bir dizi zorunluluk ortaya çıktı ve oy haklarından kıyafet kurallarına kadar geniş bir yelpazedeki sorunları etkiledi.
Emir Abbas Huveyda, , İranlı diplomat ve siyasetçidir. Şah Muhammed Rıza Pehlevi döneminde İran başbakanı olarak 26 Ocak 1965 - 7 Ağustos 1977 tarihleri arasında görev yapan Huveyda, İran tarihinin en uzun süre hizmet veren başbakanıdır.
Günümüz itibarıyla Nobel Ödülü kazanmış olan 15 Müslüman mevcuttur. Ödül kazanan 15 kişiden 8 tanesi barış dalında, 3 tanesi edebiyat dalında, 3 tanesi kimya dalında ve 1 tanesi fizik dalında ödüle layık görülmüştür. 5 kişi bu ödülü 20. yüzyılda alırken, geri kalan diğerleri 21. yüzyılda almıştır. Nobel Ödülü kazanan ilk Müslüman, 1978'de barış alanında ödül alan Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat olmuştur. Ondan bir yıl sonra, 1979'da Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan Pakistanlı bilim insanı Muhammed Abdüsselam, aynı zamanda Pakistan'daki Ahmedîlik cemaatinin bir üyesiydi. Ayrıca 2014 yılında, 17 yaşında Nobel Barış Ödülü alan Pakistanlı aktivist Malala Yusufzay, şimdiye kadar Nobel Ödülü kazanmış en genç kişidir.
Bahai dini, "tüm dinlerin temel değerini" ve "tüm insanların birliğini" öğreten dindir.
Zehra "Ziba" Kazımi-Ahmedabadi, İranlı-Kanadalı serbest fotoğrafçı. Tıbbi muayeneye göre İran'da tutuklanmasının ardından İranlı yetkililer tarafından tecavüze uğradı, işkence gördü ve öldürüldü.
İran'da zincirleme cinayetler, İslâm Cumhuriyeti sistemini eleştiren bazı İranlı muhalif entelektüellere karşı 1988-98 yılları arasında işlenen cinayetleri ve ortadan kaybolmaları içeriyor. Cinayetler ve kayıplar, İran hükûmetinin görevlileri tarafından işlendi ve birbirleriyle bağlantılı göründükleri için "zincirleme cinayetler" olarak anıldı.
Nergis Safiye Muhammedi,, İran Azerisi insan hakları aktivisti ve gazeteci. Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin Ebadi'nin başkanlığını yaptığı İnsan Hakları Savunucuları Merkezi'nin başkan yardımcısıdır.