İçeriğe atla

Şifaiye Medresesi

Koordinatlar: 39°44′54″K 37°00′54″D / 39.74833°K 37.01500°D / 39.74833; 37.01500
Şifaiye Medresesi
Dar’us-sıhha
Harita
Genel bilgiler
TürDarüşşifa
Mimari tarzSelçuklu
KonumSivas şehir merkezi
Koordinatlar39°44′54″K 37°00′54″D / 39.74833°K 37.01500°D / 39.74833; 37.01500
Tamamlanma1217
SahipVakıflar Genel Müdürüğü
Tasarım ve inşaat
Mimar(lar)Ahmed bin Ebubekir el Marendi, Mimar Bedreddin

Şifaiye Medresesi (Keykâvus Dârüşşifâsı, Dârü’s-sıhha), 1217 yılında Anadolu Selçuklu Devleti sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından Sivas'ta darüşşifa olarak yaptırılan; Osmanlı devrinde medrese olarak kullanılan yapı.

Dünyanın günümüze kadar gelebilen en eski hastahanelerinden biridir.[1] Kitabesinde “dârü’s-sıhha” olarak tanımlanan yapı, şehir merkezinde Medreseler Sokağı üzerinde (eski Tokat Caddesi), Çifte Minareli Medrese'nin tam karşısındadır. Yaklaşık 3400 metrekarelik alanı ile Türkiye Selçuklu dârü’ş-şifalarının en büyüğüdür.[2] Tuğla işçiliği, çinileri, kitabelerinin çokluğu, süslemeleri ve kabartma figürleri ile birçok yenilik taşıması ve vakfiyesinin bir suretinin günümüze ulaşması sebebiyle, Anadolu Selçuklu sağlık kuruluşları içinde önemli bir konumdadır.

Yapının güney evyanı I. İzzeddin Keykavus’un türbesidir. Şifahane'nin en önemli bölümü çini süslemelerle kaplı türbe cephesidir.

Tarihi

Yapı, devrinin tıp sitesi olarak inşa edilmiştir. Anadolu Selçuklu tarihinin yerli kaynakları, Sivas Darüşşifa'sından ancak İzzeddin Keykâvus'un ölümü dolayısıyla bahseder ve onun, kendi yaptırdığı bu Darüşşifa içindeki türbesinde gömülü olduğunu kaydetmekle yetinirler. Darüşşifaya ilişkin bilgiler, yapının incelenmesine ve vakfiyenin içeriğine dayanır.[1]

Dört eyvanlı medresenin güney eyvanı, binayı yaptıran İzzeddin Keykâvus’a türbe olarak ayrılmış ve 1220’de veremden hayatını kaybeden Sultanın cenazesi getirilmiştir.

Darüşşifa'yı yapan mimarın kim olduğu bilinmemektedir. Vakfiyesinde komşu taşınmazların sahiplerinden Bedreddin Ali'nin mimar olduğu kaydedilmektedir. Bu kayıt, Darüşşifa'nın mimari bu şahıs olabileceği ihtimalini akla getirmektedir.[1]

Şifahanenin kuruluşundan sonraki yıllarda nasıl çalıştığı ve hangi hekimlerin görev aldığı bilinmiyor. 14. yüzyılda yaşamış, tıbbî eser sahibi olmuş Sivaslı Hekim Ali’nin Sivas Dârüssıhhası’nda çalıştığı düşünülür. Bazı araştırmacılar darüşşifanın bitişiğinde bir tıp medresesi bulunduğunu ileri sürmektedir ancak yapılan kazı çalışmaları sonucunda yapının yalnızca darüşşifadan oluştuğu belirlenmiştir[3] Bu nedenle Sivas Keykavus Darüşşifası’nda/tıp medresesi- hastane işlevi birlikte yürütülmüştür.

Şehirde büyük tahribata neden olan Kösedağ bozgunu, Anadou Selçuklu Devleti’nin yıkılması, Sivas Sultanı Kadı Burhaneddin’in ölümünden sonra Timur’un Anadolu’yu işgal gibi olaylar sırasında harap edilen şifahane, Sivas’ın Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle beraber, dinî eğitim veren klasik medreseye dönüşmüştür (Kimi kaynaklarda 1768 yılında çıkarılan bir fermanla medreseye çevrildiği belirtililir). 16. yüzyılda yedi öğrenci ile öğrenim yapan medresenin öğrenci sayısının 1912-1913’te 500’e ulaştığı kaydedilmiştir.[4]

Yapı I. Dünya Savaşı sırasında askeriye tarafından eşya ve levazım ambarı olarak kullanıldı. Şifahane, 1937 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından restore edildi.

Darüssıhhası’nın 750. Yılı, 4 Eylül 1967 tarihinde avlusunda yapılan sade bir törenle kutlanmıştır. PTT Genel Müdürlüğü de günün anısına hatıra pulu ve ilk gün zarfı çıkarmıştır.[5]

Medrese, 1939, 1962 ve 2008 ila 2011 yıllarında onarım görmüştür.[6]

Vakfiyesi

Keykavus tarafından düzenlenen 1 Muharrem 615 (30 Mart 1218) tarihli Arapça vakfiye, şehir için en eski Selçuklu vakfiyesi olduğu gibi Selçuklular döneminde Anadolu’da inşa edilmiş olan dârü’ş-şifalardan günümüze ulaşan tek vakfiye örneği olması bakımından büyük önem taşır. Vakfiyede özellikle darüşşifanın çevresindeki yapılar, kentin fiziksel dokusu, mütevellinin kimliği, doktorların niteliği ile diğer görevli kişiler hakkında bilgiler verilmiştir.[3]

Vakfiyede mütevelli ve nazır olarak Ferruh bin Abdullah’ın görevlendirildiği, usta, merhamet eden, deneyimli, ahlaklı, şarlatanlıktan uzak göz hekimleri ile darüşşifada kalan/ikamet eden cerrahlardan söz edilmektedir. Darüşşifanın idaresi, görevlileri, bunlara ödenen maaşlar, vâkıfın gelirleri ve dağıtımı konusunda mütevellinin çok yetkin olduğu açıkça belirtilmiştir. Vakfiyede vakıf şartlarının değişmemesi gerektiği, bu konuda kuralları bozan ya da değiştiren kişilerin Allah tarafından cezalandırılacağı vurgulanmaktadır.[3]

Vakfiye beş ayrı kadı tarafından tasdik edilmiştir. Bunun sebebinin vakfiyenin aslı kaybolduğundan şahidlerin şehadetine dayanılarak yeniden çıkarılan suretin vakfın ilgili olduğu bütün yerleşme yerlerinin kadılarınca imzalanması olabilir.[2]

Mimari özellikleri ve süslemeleri

Dört eyvanlı açık avlulu medrese tipinde inşa edilen medrese 48 x68 m ebadında dikdörtgen planlı, tek katlı kesme taştan yapılmıştır.690 m²’lik avlusunda, etrafı revaklarla çevrilmiş otuz oda bulunur. Yapımında taş, tuğla malzeme ve çini kullanılmıştır.

Taçkapı, pencere bordürlerinde ve ana eyvan yüzeyinde süslemeye önem verilmiştir. Taçkapı kemerinin köşeliklerindeki iki aslan figürü gücü ve sağlığı sembolize eder.[4] Kapı, iç içe geçmiş yıldız biçimindeki zarif motiflerlerle süslüdür.

Taçkapıdan sonra geçilen koridor, ikinci bir kapı ile avlulu medreseye açılır. İç kapının tam karşısındaki ana eyvanın hekimlere ayrılmış muayenehane kısmı olduğu tahmin edilmektedir.[1] Girişin tam karşısındaki sivri kemerli ana eyvanın iki yanında insan yüzü kabartmaları bulunur. Bir tarafta açları iki yanda örgülü bir kadın başı kabartması, diğer tarafta çevresinden güneş ışınları çıkan sakallı bir erkek başı kabartması vardır. Her iki figürün çevresinde de kelime-i tevhid yazılı olup kadın kabartmasının altında suret-i kamer, erkek kabartmasının altındaysa suret-i şems yazılıdır.[4]

I. İzzeddin Keykâvus’un türbesi yapının güney eyvanındadır. On köşeli türbenin cephesinde Selçuklu sanatının en zengin sırlı tuğla ve mozaik-çini süslemeleri bulunur. Kapının arkasında yıldız örgü ile süslü mihrab yer alır. Mihrab kemerini dolaşan yazı şeridi de Kur'ân'ın Tevbe Suresinden bir ayettir. Türbe mihrabının önündeki çinili sanduka I. İzzeddin Keykâvus’a aittir. Türbede sultanınkinden başka, eşi Selçuk Hatun ve hanedanın diğer fertlerine ait olmak üzere irili ufaklı on iki sanduka daha vardır. Türbe cephesinin üstündeki on dört parça çini levhadan oluşan tek satırlık Arapça celî sülüs çini kitâbede, İzzettin Keykavus'un kendi ağzından olduğu sanılan; "Biz sarayların geniş mekânlarından, kabirlerin dar bölmelerine getirildik. Vah! Ne yazık ki bu ölüm hadisesinde geçici olan dünyadan el çekip ahirete göçüş, 617 yılı Şevval’in dördüncü günü gerçekleşti.”" anlamına gelen bir yazı kuşağı yer alır. Bu tarih onun ölümünü değil, kitabenin yazıldığı tarihi gösterir; çünkü İzzeddin Keykavus 1220 yılı başlarında ölmüştür.[1]

Sol pencere üstündeki geometrik geçmeli panoda Arapça usta kitâbesinde “Amel-i Ahmed bin Bedel el-Merendî.” (Merendli Bedel oğlu Ahmed’in eseri.) yazar. Merendli Bedel oğlu Ahmed'in türbe çinilerini yapan sanatkârın adı olduğu düşünülür.[4]

Galeri

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

Medrese, Müslüman ülkelerde orta ve yükseköğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adıdır. Medrese kelimesi Arapça ders (درس) kökünden gelir. Medreselerde ders verenlere "müderris", onların yardımcılarına "muid", okuyanlara "danışmend", "softa" veya "talebe" adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Karatay Medresesi</span> Selçuklu dönemine ait yapı

Karatay Medresesi, Konya'da bulunan Selçuklu dönemine ait yapı. Medrese Karatay ilçesi, Ferhuniye Mahallesi, Adliye Bulvarı'nda bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Buruciye Medresesi</span>

Buruciye Medresesi veya diğer adıyla Hacı Mes'ud Medresesi, Türkiye'nin Sivas şehrinde yer alan medrese. 1271 yılında, Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Hamedan yakınlarındaki Burucird'den gelme Muzafferüddin Burucirdi tarafından yaptırılmıştır. İlmiye çalışmaları için medrese olarak yaptırılmış ve devrin pozitif ilimlerinin okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gök Medrese (Sivas)</span> Sivas, Türkiyede bir medrese

Gök Medrese ya da diğer adıyla Sahibiye Medresesi, Sivas'ta yer alan medresedir.

<span class="mw-page-title-main">I. İzzeddin Keykâvus</span> 10. Anadolu Selçuklu sultanı

I. İzzeddin Keykavus,, Türkiye Selçuklu Sultanı'dır (1211-1220).

<span class="mw-page-title-main">Zengîler</span>

Zengîler, 12. ve 13. yüzyıllarda Mezopotamya ve Suriye'de hüküm sürmüş Türk devletidir. İlk hükümdarı İmâdüddin Zengî'dir.

<span class="mw-page-title-main">İnce Minareli Medrese</span>

İnce Minareli Medrese, Konya ili, Selçuklu İlçesi'nde, Alaaddin Tepesi'nin batısındadır. Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus devrinde Vezir Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından, hadis ilmi öğretilmek üzere 663 H.(1264 M.) yılında inşa ettirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Alâeddin Camii (Konya)</span>

Alâeddin Camii, Konya'da Alâeddin Tepesi adlı höyüğün üstünde Anadolu Selçuklu Devleti devrinde şehrin ulu camisi olarak inşa ettirilmiş yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Alâeddin Camii (Sinop)</span>

Sinop Alaeddin Camii, Sinop ilinde, şehir merkezinde yer alan Selçuklu devri yapısı.

<span class="mw-page-title-main">Sultan Hasan Camii ve Medresesi</span>

Sultan Hasan Camii ve Medresesi, Kahire'de bir cami, medrese ve türbeden oluşan bir külliyedir. Yapıda dört eyvanlı plan uygulanmıştır. Ana eyvanın mescit olarak kullanıldığı yapıya Sultan Hasan'ın Türbesi birleştirilmiş, önünden geçen yola uyum sağlaması için portalin bulunduğu cephe eğimli yapılmıştır. Planı ve portali Selçuklu etkisindedir. Portalin yanında bulunan çifte minareler Erzurum ve Sivas'ta yer alan çifte minareli Anadolu Selçuklu medreselerine benzerliği ile dikkat çeker.

<span class="mw-page-title-main">Sâhib Ata</span>

Sahib Ata Fahrettin Ali, Selçuklu büyük veziridir. Sahip Ata Fahrettin Ali, daha çok Sâhib Ata veya Sahib diye tanınırdı.

<span class="mw-page-title-main">Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası</span> Türkiyede bulunan UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan cami

Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Sivas'ın Divriği ilçesindeki tarihi cami ve hastane. Cami 1228–29 yıllarında Mengücekli beyi Ahmed Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı tarihte, Ahmed Şah'ın eşi ve Erzincan beyi Fahreddin Behramşah'ın kızı olan Turan Melek tarafından Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah adlı bir mimara yaptırılmıştır. Darüşşifa caminin güney duvarına dayanmıştır. Orta bölümü bir ışıklık kubbesi ile örtülmüştür, giriş ile birlikte dört eyvandan oluşur. Darüşşifanın kuzeydoğu köşesinde türbe yer alır. Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası 1985 yılında Dünya Mirası listesine alınarak Türkiye'den listeye giren ilk mimari yapı olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Çifte Minareli Medrese (Erzurum)</span> Erzurum, Türkiyede bir medrese

Çifte Minareli Medrese, Türkiye'de Erzurum İlinde bulunmaktadır. Selçuklular dönemine aittir. Bu tarihî eser günümüze kadar varlığını koruyabilmiş ve bulunduğu şehrin sembolü haline gelmiştir. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilir.

<span class="mw-page-title-main">Çifte Minareli Medrese (Sivas)</span> Sivas, Türkiyede bir medrese

Çifte Minareli Medrese, Türkiye'nin Sivas ilinin merkezinde yer alan medrese. Taç kapı üzerinde yer alan kitabesine göre 1271 yılında İlhanlılar Veziri Şemseddin Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. Medrese, süslemeli taç kapısı ve tuğla-çini örgülü iki minaresi ile dikkati çekmektedir. Medresenin kapalı mekânı yok olmuş, sadece doğu yönündeki minarelerin bulunduğu asıl cephe yüzeyi ayakta kalmıştır. Şifaiye Medresesi'nin tam karşısında yer almaktadır.

Selçuklu Hükümdarlarından II. Kılıçarslan'ın kızı Gevher Nesibe Sultan tarafından vasiyet edilen ve ağabeyi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1206 yılında inşa ettirilen tıp bilimlerin öğretildiği medrese ve hastanedir. Kayseri'de yapılmıştır

Mübarizeddin Ertokuş Bey ya da kısaca Ertokuş Bey, I. Gıyaseddin Keyhüsrev, I. İzzeddin Keykavus (1211-1220) ve I. Alaeddin Keykubad (1220-1237) dönemlerinde Türkiye Selçuklu Devleti'nde Atabeglik ve Isparta ve Antalya Serleşkerliğini yapmış devlet adamı. İdari ve askeri bakımdan hem şahsına hem de devletine kazandırdığı prestij nedeniyle Türkiye Selçukluları için önemli bir devlet adamıdır. Mübarizeddin Ertokuş bey gulam asıllı olup Türkiye Selçuklu Devletinin Gulaman-ı Haslarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Yıldırım Külliyesi</span>

Yıldırım Külliyesi, Bursa'da 14. yüzyıl sonunda Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid ve Sultan Süleyman Han tarafından yaptırılmış yapı topluluğu.

<span class="mw-page-title-main">Dündar Bey Medresesi</span> Selçuklu mimari mirası

Dündar Bey Medresesi Isparta ilinin Eğirdir ilçesinde yer alan tarihi bir medresedir. Medrese Eğirdir'in merkezindedir.

<span class="mw-page-title-main">Yağıbasan Medresesi (Tokat)</span>

Yağıbasan Medresesi ya da Çukur Medrese, Dânişmendliler Beyliği döneminde Tokat'ta ve inşa edilen medrese.

<span class="mw-page-title-main">Yağıbasan Medresesi (Niksar)</span> 12. yy.da inşa edilmiş medrese

Yağıbasan Medresesi, Dânişmendliler Beyliği döneminde Tokat'ta ve Niksar'da inşa edilen medreselerden birisidir. Türkler tarafından Anadolu'da inşa edilen ilk medrese olarak bilinmektedir.