İçeriğe atla

Şerif Muhittin Targan

Muhittin Şerif Targan (Arap dünyasında bilinen ismiyle Şerif Muhiddin Haydar, tam adı Fehametli Şerif Muhiddîn bin Ali Haydar) (21 Ocak 1892, İstanbul - 13 Eylül 1967, İstanbul), Türk besteci, ud ve çello virtüözü, portre ressamı.

Türk müziğinin önemli şahsiyetlerinden birisidir. Batı müziği icra şekillerini ud sazına uygulamıştır. Bağdat Konservatuvarı’nın kurucusudur.

Yaşamı

İlk yılları

21 Ocak 1892 günü İstanbul’da doğdu. Annesi Sabiha Hanım; babası, Osmanlı İmparatorluğu’nun son Mekke Emiri (Şerifi) Vezir Ali Haydar Paşa’dır. Soyağacı İslam peygamberi Muhammed'in torunu Hasan'a dayanmaktadır; kendi hazırladığı soyağacında peygamberin 37. kuşaktan torunu olduğu görülür. Ailenin yedi çocuğunun beşincisidir.

Muhittin Şerif, 18 yaşına kadar özel derslerle yetişti. Bu dönemde Farsça, Arapça, İngilizce, Fransızca öğrendi. Daha sonra Darülfünun'da hukuk ve edebiyat öğrenimi gördü, her iki alanda da diploma aldı. Evdeki müzikli toplantıların etkisiyle küçük yaşta müziğe ilgi duydu. Piano, ud çalmayı küçük yaşta öğrendi. Ali Rıfat Çağatay, Rauf Yekta Bey ve Ahmet Irsoy'dan Türk müziğine ilişkin dersler aldı. Ud’da virtüözlük seviyesine ulaşınca beste yapmaya başladı. Henüz 13 yaşındayken, klasik üsluptaki saz eserlerinden biri olan Hüzzam Saz Semaisi'ni besteleyecek olgunluktaydı. 14 yaşında amcası Ali Cabbar Paşa’nın önerisiyle çello öğrenmeye başladı ve bu enstrümanda da çok üst düzeye erişti. Başta ud ve çello olmak üzere, viyola, piyano, keman ve lavta enstrümanlarını da çaldığı anlatılmaktadır.

Yüksek öğrenimini tamamladıktan kısa bir süre sonra başlayan I. Dünya Savaşı sırasında çıkan Hicaz isyanı üzerine babası Mekke Emiri olarak görevlendirilince onunla birlikte Hicaz Bölgesi’ne gitti ve bu bölgede 9 yıl yaşadı. Ailesi, kendileri ile aynı sülaleden gelen Şerif Hüseyin’in çıkardığı isyana katılmamıştı. Aile, bununu bedelini servetini büyük ölçüde yitirerek ödedi. Savaştan sonra ortaya çıkan devletlerin sınırları içindeki gayri menkulleri kendilerine verilmemişti. Muhittin Şerif, ailesine yük olmamak ve kendi hayatını kazanmak üzere 1924 yılında New York'a gitti. Yakın arkadaşı şair Mehmet Âkif Ersoy, "Şarka Davet" adlı şiirini Targan’ın ABD’ye gidişi, müziğini Türkiye’de icra etmeyişinin üzüntüsü ile yazmıştır.

Sanat hayatı

İstanbul'daki Atatürk Kültür Merkezi'nde sergilenen viyolonseli

Muhittin Şerif, yakın dostu Archibald Roosvelt'in (ABD Başkanı Theodore Roosevelt’in oğlu) himayesiyle gittiği ve 8 yıl yaşadığı New York’ta piyano dahisi Leopold Godowsky, ünlü Alman pedagog Prof. Auer, Ukrayna doğumlu efsanevi kemancı Mischa Elman, dünyanın en tanınmış kemancılarından Avusturya doğumlu Amerikalı sanatçı Fritz Kreisler gibi müzisyenlerle çalıştı. Bu ustaların konserlerinde onlarla beraber çaldı. New York’a varışından bir hafta sonra Leopold Godowsky Muhittin Şerif’in şerefine bir resepsiyon vermişti. Bu resepsiyon sırasında ud çalan Muhittin Şerif’in ustalığı, The New York Herald Tribune gazetesinde Leopold Godowsky ve Fritz Kreisler tarafından, dünyaca ünlü keman virtüözü Paganini ile kıyaslanmasına sebep olmuştur.

ABD yolculuğu sırasında gemide bestelediği Koşan Çocuk adlı eseri ve diğer besteleri Amerikan sanat çevresinde büyük beğeni kazandı. Sanatçı, bu ülkedeki ilk dört yılını vermeyi düşündüğü büyük konserin hazırlığı içinde geçirmişti. Bu yıllarda Verdi Vasyer adlı viyolonselciden ders aldı. Oldukça yokluk ve sıkıntı çekti. Nihayet 13 Aralık 1928 günü Town Hall konser salonunda viyolonsel ve ud resitalleri verdi. Bach, Debussy, Ravel ve Popper gibi batılı bestecilerin eserlerini ve kendi bestelerini seslendirdi; çok olumlu eleştiriler aldı. Şerif Mıuhittin, ABD’nin başka eyaletlerinde de konserler verdi ve sanatçı arkadaşlarının topluluklarında müzik yaptı. ABD’deki başarılı müzik çalışmaları, yurda dönüşünden sonra bizzat Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından tebrik edilmesini sağladı.

Sanatçı, sağlığının bozulması ve doktorun sahne heyecanından kaçınmasını tavsiye etmesi üzerine 1932’de İstanbul’a döndü ve ülkesinde 2 yıl yaşadı. Şerif Muhittin İstanbul’dayken, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıktığında Tarhan veya Tarcan soyadlarını seçmeyi düşündüyse de bu isimlerden birisi şair Abdülhak Hamid, diğeri beden eğitimcisi Selim Sırrı Bey tarafından alınmış olduğundan Targan soyadını aldı. 4 Aralık 1934 günü Beyoğlu’ndaki İstanbul Fransız Tiyatrosu’nda, üzerinde yıllarca konuşulacak ve pek çok makale yazılacak bir resital verdi. Aynı dönemde, devlet başkanı Atatürk tarafından Dolmabahçe Sarayı’na çağrılarak kendisine udunu ve viyolenselini dinletme fırsatı buldu.

Türkiye’de aktif bir görevde bulunma şansı yakalayamayan Targan, 1934 yılın sonunda Irak hükûmetinin daveti üzerine Bağdat Konservatuvarı'nı kurmak üzere Irak’a gitti. 1936’da kurduğu konservatuvarı 12 yıl boyunca yönetti. Selman Şükür, Münir Beşir ve Cemil Beşir gibi ünlü ud sanatçılarını yetiştirdi. Okulda tiyatro ve heykel bölümlerini de kurdu. Sağlık sorunları nedeniyle 1948 yılında yurda döndü. Yurda döndüğü sırada Hüseyin Saadettin Arel’den boşalan İstanbul Belediye Konservatuvarı Şark ve Garp Mûsikîsi İlmi Kurulu Başkanlığı’na Targan getirildi ancak 2 yıl sonra bu görevinden istifa etti.

Özel yaşamı

Targan, İstanbul Konservatuvarı’ndaki görevi sırasında tanıştığı ünlü şarkıcı Safiye Ayla ile 8 Nisan 1950’de evlendi. Bu evlilik Targan’ın vefatına kadar devam etti. Eşi ile beraber de hayır kurumları için çeşitli konserler veren Targan, son konserini 3 Mart 1953’te Saray Sineması’nda gerçekleştirdi. Bu son konserinden sonra çok sevdiği ve usta olduğu avcılık merakına zaman ayırdı. Sanatçı, 13 Eylül 1967 günü İstanbul’da hayatını kaybetti. Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.

1920’de hazırlamaya başladığı ud metodu ölümünden sonra yayımlandı. Günümüze kadar 20 enstrümantal eseri, 3 şarkısı ulaşmıştır. Targan, müzisyenliğinin yanı sıra portre ve peyzaj ressamlığı yönü de olan bir sanatçıydı. Tabloları çeşitli koleksiyonlarda yer alır. Çizdiği Abdülhak Hamid portrelerinden birisi Topkapı Sarayı Müzesi’nde, diğeri İstanbul Üniversitesi’ndedir. Targan’ın devrinin şair ve yazarlarından Mehmed Akif Ersoy’un yanı sıra, Filozof Rıza Tevfik, Abdülhak Hamid, Behçet Kemal Çağlar, Münir Nurettin Selçuk, Mesut Cemil ile yakın dostluklar kurmuştu.

Besteleri

  • Koşan Çocuk
  • Çocuk Havası
  • Etüdler
  • Nihavend Saz Semaisi
  • Dügah Saz Semaisi
  • Kanatlarım Olsaydı
  • Ferahfeza Saz Semaisi
  • Irak Saz Semaisi
  • Kapris
  • Uşşak Saz Semaisi
  • Müstear Saz Semaisi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Safiye Ayla</span> Türk klasik Türk müziği sanatçısı

Safiye Ayla Targan, Türk Klasik Türk müziği sanatçısı.

Ömer Altuğ, Türk tamburi ve bestekâr. Ankara Radyosu sanatçılarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Mesut Cemil</span> Türk müzisyen

Mesut Cemil Tel, Tamburi Cemil Bey’in oğludur. Bir ara “Tel” soyadını kullanmışsa da, kısa bir süre sonra bundan vazgeçmiştir. Çocukluk yılları babasının musiki çevresinde geçti. Babasından birkaç ders dışında musiki dersi almadı. İstanbul Sultanîsi'nde öğrenciyken, on üç yaşında Daniel-Fitzinger'den keman dersleri alarak Batı musikisi bilgileri öğrenmeye başladı; keman üzerindeki çalışmalarını daha sonra Aliye Berger'in eşi Karl Berger’den aldığı derslerle sürdürdü.

<span class="mw-page-title-main">Ut</span> Telli müzik aleti

Ut ya da Ud, telli bir müzik aleti. Kelimenin aslı Arapçada sarısabır veya ödağacı anlamındaki el-oud dan gelir. Baştaki el- sözcüğünün, bazı dillerde olup bazılarında olmayan harf-i tarif olduğunu bilen Türkler bu edatı atmış, geriye kalan oud kelimesini de - gırtlak yapıları ayna uygun olmadığı için - "ut" şekline sokmuşlardır. Dillerinde tanım edatı olan batılılar, 11-13. yüzyıllar arasındaki Haçlı Seferleri sırasında tanıyıp Avrupa'ya götürdükleri bu saza, fr:luth, en:lute, de:Laute, it:liuto, Alaut (İsp.)Laúd, Luit (Dat.) gibi hep L ile başlayan isimler vermişlerdir. Hatta saz yapıcılığı anlamında kullanılan lütiye kelimesi de yine lütfen yapılmadır.

Yurdal Tokcan Türk ud sanatçısıdır.

Uğur Işık, müzisyen.

Hasan Ferit Alnar, Türk bestecidir. Türk Beşleri arasında yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Göksel Baktagir</span> Türk kanun sanatçısı

Göksel Baktagir, kanun sanatçısı ve bestekârdır.

Sâdî Işılay, Türk keman virtüözü ve besteci.

Şerif sözcüğü ile şunlardan biri kastedilmiş olabilir:

<span class="mw-page-title-main">Leopold Godowsky</span>

Leopold Godowsky Leh asıllı Amerikalı piano virtüözü, besteci. 20. yüzyılın en ünlü klasik müzik piyanistlerindedir. Kendine özgü piyano tekniği ile tanınmıştır. Pianistlerin Pianisti olarak anılır.

Mutlu Torun, Profesör, Ud ve gitar sanatçısı ve bestecidir. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Yüksek Mimarlık Bölümü'nü bitirmiştir. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'nda öğretim üyeliği yapmıştır. Türkiye'nin en geniş çevrelerce kabul görmüş ud metodunun yazarıdır. Mevlevi âyini, ilahi, saz eseri, şarkı, film ve reklam müzikleri gibi formlarda tek ve çok sesli eserler bestelemiş ve bunlardan bazıları ödül almıştır. Ud icrasında Şerif Muhittin Targan ekolünün takipçisi olarak tanınmıştır. Halen Haliç Üniversitesi Konservatuvarı'nda profesör öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mstislav Rostropoviç</span> sovyet-Rus çellist ve kondiktör

Mstislav Leopoldoviç Rostropoviç Rus çellist ve orkestra şefidir. 20. yüzyılın en önemli çello sanatçılarından biri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Muhittin Sebati</span>

Muhittin Sebati Türk ressam ve heykeltıraştır.

Ferhunde (Remzi) Erkin, Türkiye'nin ilk kadın konser piyanisti ve piyano eğitimcisidir.

Mehmed Fahri Kopuz, Türk müziği bestecisi ve ud virtüözü.

Ahmet Aslan, Zaza asıllı Türk müzisyen. Türkçe ve Zazaca halk eserleri söylemektedir. Erdal Erzincan, Grup Abdal gibi isimlerle de solo konserler veren sanatçı kendi buluşu olan "Ditar" adlı enstrümanı kullanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı</span>

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, İstanbul Üniversitesi'ne bağlı sanat ve müzik okuludur.

<span class="mw-page-title-main">Caner Altınbaş</span> Türk müzik eğitmeni

Caner Altınbaş, Türk Ud sanatçısı ve müzik eğitmenidir.

Leon Hanciyan/Hancıyan, Osmanlı Ermenisi klasik Türk müziği sanatçısı ve bestekar. Eserlerinin çoğunun unutulmasına rağmen bir peşrev, üç saz semaisi, bir aksak semai ile onbeş kadar şarkısı bilinmektedir.