İçeriğe atla

Şebinkarahisar isyanı

Şebinkarahisar Ermeni İsyanı
I. Dünya Savaşı Ermeni İsyanları
Tarih2 - 30 Haziran, 1915
Bölge
Sonuç İsyan bastırıldı.
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı DevletiGiresun Hınçak Fedaileri
Komutanlar ve liderler
Hamparsum Boyacıyan
Güçler
Üçüncü Ordu Hamparsum Boyacıyan'a bağlı 500 kişilik fedai ve 2000 halkta

Şebinkârahisar İsyanı, 2 Haziran 1915 tarihinde Osmanlı askerî birliklerinin Ermeni mahallesine asker kaçaklarını toplamak maksadıyla girdikleri esnada mevzilenmiş Ermeni çetecilerinin açtıkları ateşle başlayan ve yaklaşık yirmi beş gün süren Ermeni isyan hareketidir.

Öncesi

Şebinkârahisar Andranik Ozanyan'ın doğduğu şehirdir. Osmanlı ordusu Kafkas Cephesi'nin ana ikmal yolu buradan geçtiği için bölgenin stratejik önemi bilinmekteydi. Ermeni milisleri bu bölgeyi ele geçirdikleri takdirde Osmanlı ordusunun ikmal ve geri hizmetleri aksayacak, Rus ordusunun ileri harekâtı kolaylaşacaktı.[1]

Sivaslı Murad, büyük çoğunluğu bölgenin dışından gelmiş olan 500 kişiyle Şebinkarahisar'ı bastı ve Şebinkarahisar Kalesinde direnişe geçti.[2] Bu direnişe yerli halktan 2000 kadar Ermeni'nin de katıldığı söylenmiştir.[3]

Olayların gelişimi

Gümüşhane ve Trabzon'a sınır komşusu olan Şebinkârahisar kazası, Osmanlı zamanında Şarki Karahisar adıyla anılan bir sancaktı. Komitelerce Sivas vilayetinin en önemli merkezlerinden biriydi. Meşrutiyetten sonra buradaki komiteciler, Ruslar tarafından sağlanan silahları biriktirmeye başladılar. Bölgede bulunan papazlar da isyana teşvik edici vaazlar vermeye başlamışlardı. Bu papazlardan biri olan Beyancı köyü papazı Siponyan, patrikhane için para toplama amaçlı yapıldığı iddia edilen köy gezilerinde halka şöyle demekteydi: "Osmanlı Devleti savaş ilan etti. Şimdiye kadar toplanan silahları kullanmanın vakti geliyor. Çok az zaman sonra Türkler Ruslara mağlup olacaklar, Ruslar önden biz arkadan Osmanlı Ordusunu perişan edeceğiz. Vaktiyle silahları almaktan çekinenler şimdi anlayacaklar ve Ermenistan'ın teşekkülünü görerek bu gaye için çalışanları takdis edecekler".[4]

1915 yılı ilkbaharında silahlanmanın tamamlandığı haberini alan III. Ordu Sivas’ta gizli bir ihtilal cemiyeti kurulduğu haberinin üzerine gitmiş ve asker kaçağı olarak tespit edilen isimlerin yakalanıp cepheye sevk edilmesine ve silah aramalarına hız verilmiştir.[5]

15 Haziran 1915

İsyan, Osmanlı askerlerinin 15 Haziran 1915 tarihinde Ermeni mahallelerine giderek savaştan kaçan Ermeni asıllı asker kaçaklarını aramak istemeleri üzerine başladı. Eksiklerini gidererek hazırlıklarını tamamlayan Ermeniler, mahallelerine gelen Osmanlı jandarmasına ateş ederek isyanı başlattı. Bununla da yetinmeyip ilçenin telgraf ve telefon tellerini kesip, ilçede bulunan kaleye erzak, silah ve mühimmatla birlikte bölgedeki tüm Ermenileri çıkarıp kendilerini güvenceye aldılar. Kale daha önceden hazırlanmış ve uzun sureli bir savunmaya hazır hale getirilmişti.[6]

Ayaklanmanın ilk gününde, bölgede bulunan jandarma ile cepheye gitmek için askerlik şubesinde toplanmış 120 kadar asker ve bölgede az sayıda bulunan milis güçleri tarafından isyan bastırılmaya çalışıldı.[7]

Ancak isyanın hazırlık aşamasında yurdun dört bir yanından 500 kadar Ermeni Şebinkârahisar'a gelmiş ve kalede direnişe geçmişti. Kalede hemen hemen iki bin kadar Ermeni bulunuyordu.[8]

Şebinkârahisar'ın bugün bağlı olduğu Giresun'dan Osmanlı birliklerine takviye olarak gönüllü birlikler jandarmalara katıldılar. Her şeye rağmen isyanı daha fazla kan dökmeden durdurmak isteyen Osmanlı Devleti, Ermenilere bir heyet göndererek isyanı sona erdirmelerini, isyanın sona erdirilmesinden sonra isteklerinin dinleneceğini ve uygun görülenlerinin kabul edileceğini ayrıca isyankar Ermenilerin affedileceğini bildirdi.[9]

Neşet Paşa ve Karahisar Mutasarrıfı imzalarıyla Ermenilere gönderilen mektupta şu teklifler yer alıyordu:

  1. 25 Haziran 1915 Cuma günü saat:13:00’de kaleye beyaz bayrak çekilmeli.
  2. Bir miktar askerin kaleye girmesine izin verilmeli.
  3. Ellerinde bulunan silah ve cephane teslim edilmeli.
  4. Bütün bunların yapılması karşılığında hiç birinin mallarına ve canlarına dokunulmayacak, Sivas'a kadar güven içinde nakledilmeleri sağlanacaktır.[10]

Ermeniler ise bu tekliflerle ilgilenmeyip Rusya ve müttefiklerinin kendilerine yardıma geleceğini düşünmekteydi. Ermeni Papaz Kırıh ve Baron Vartiyan Antranik kendilerine sunulan bu teklifleri değerlendireceklerini söyleyip zaman kazanmayı hedeflemişlerdi. 24 Haziran günü Osmanlı kuvvetlerine sanki teslim olacaklarmış gibi bir mektup yazarak, gönderdiler.[11]

25 Haziran günü geldiğinde, herhangi bir teslim olma faaliyetinin gerçekleşmemesi üzerine saat 3 sularında Bayramköy sırtlarında mevzilenmiş olan toplarla kale dövülmeye başlandı. 27 Haziran 1915 gününe kadar savunmada kalan Ermeniler, o gün kaleden çıkmayı da denediler fakat başarılı olamadıkları için geri dönmek zorunda kaldılar. Öte yandan Ermeniler için bu süre zarfında yeni bir problem daha doğdu. Savunma için silah ve mühimmatları, yaşayabilmeleri içinse yemekleri azalmıştı. Fakat birkaç gün daha savunmaya devam ettikten sonra 3 Temmuz 1915 günü sabah saat 3’te kaleden kaçışa yeltendiler. Birincisinde başarılı olamayan Ermeniler, ikinci denemelerinde Müslüman mahallelere kadar ulaştılar ve saldırıya başladılar. Sabah 9 sularında kale Osmanlı kuvvetlerinin eline geçince ve Ermeniler de mahallelerin içine giremeyince Sivas'a kaçmaya başladılar. Binbaşı Asım Bey komutasında bir birlik 3-4 gün boyunca takipte kaldı fakat Ermeniler kaçmayı başardılar ve Sivas içinde kanlı olaylar çıkardılar. Bu olaylarda yüzlerce insan hayatını kaybetti.[12]

Çatışma

Müslüman mahallesini yaktılar. Rastladıkları Türk, işkence yaparak öldürmeye başladılar. Çevreden toplanmış olan Ermeni çeteleri asker ve jandarma müfrezelerine de saldırdılar. Bu durum karşısında başka bölgelerden kuvvet tasarruf edilerek Şebinkârahisar'a getirilmiş ve Ermeni çeteleri kuşatılmıştır.[13]

Ermeni çeteleri ya teslim olacaklardı ya da kuşatmayı yararak çıkmaya çalışacaklardı, teslim olmayı Ermeni çeteleri Temmuz'un 3'ünde sabah çok erken bir saatte Huruç hareketine girişerek kuşatmayı yaran Ermeni çeteleri Türk mahallerine saldırdılar Türklerin ve askeri kuvvetlerin karşılık vermesi üzerine mahallelere giremeyip Tamzara ırmağından Kabak Tepe mevkiinden ve Eski Köy sırtlarından Kıllıbaba ormanına kaçmayı başardılar.

Ermeni çeteleri takip etmek için Binbaşı Asım Bey komutasında bir müfreze görevlendirildi. 3-4 gün süren takip neticesinde müfreze Ermeni çeteleri yakalayamadı.[14]

Sonuç

Kaleden kaçan 300 kadar Ermeni'nin dışında kalede kalan herkes teslim alınarak Şebinkârahisar’da güvenlik sağlandı ve bölgede yalnızca İkinci Giresun Seyyar Jandarma Taburu bırakılarak kalan Osmanlı kuvvetleri Erzurum'a sevk edildi.

İsyan sırasındaki saldırılarda askeri kuvvetlerden ve jandarmadan ikisi subay olmak üzere 84 ölü, 140 yaralı ve Müslüman halktan 30 ölü ve 20 yaralı olmuştur.[15] Ermenilerden ise 230 civarında ölü olduğu tespit edilmiştir. İsyanın devam ettiği 25 gün zarfında halk ve hükûmet yüz binlerce lira zarara uğramıştır.[16]

Kaynakça

  1. ^ İhsan Sakarya, Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara, 1984, s. 227.
  2. ^ Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 81, s. 161.
  3. ^ Sarısaman, agm., s. 205
  4. ^ Sakarya, İhsan, Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara: Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, 1984, s. 119.
  5. ^ Gürün, Kamuran, Ermeni Dosyası, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1985, s. 251.
  6. ^ Cengiz, Erdoğan (haz.), Ermeni Komitelerinin A'mal ve Harekât-ı İhtilâliyyesi, Ankara: Başbakanlık Basımevi, 1983, s. 249
  7. ^ Okutan, Hasan Tahsin, Şebinkarahisar ve Civarı, Giresun: 1949, s. 203.
  8. ^ Askeri Tarih Belgeleri Dergisi (ATBD), Ankara: 1985, sy. 85, s. 35
  9. ^ Sarısaman, Sadık, "Birinci Dünya Savaşı'nda Şebinkarahisar Ermeni İsyanı", Giresun Tarihi Sempozyumu (24-25 Mayıs 1996) Bildirileri, İstanbul: 1997; s. 203-208.
  10. ^ Sarısaman, agm., s. 203-205.
  11. ^ Askeri Tarih Belgeleri Dergisi (ATBD), Ankara: 1985, sy. 81, s. 71-73.
  12. ^ Ermeni Komitelerinin Amâl ve Hareket-i İhtilâliyesi, s. 279.
  13. ^ Sivas'ta Kolordu Komutan Vekili Pertev Bey'den 2.4.331 (15.6.1915) tarihli şifre ile 3. Orduya bildirilmiştir. Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 81, s. 161-162.
  14. ^ ATASE Arşivi, K.311, D.1028/1264, F.3-6,7,9,11 nakleden Sarısaman, agm., s. 207-208
  15. ^ Ermeni Komitelerinin Amâl ve Hareket-i İhtilâliyesi, s. 278-279.
  16. ^ Demirel, Muammer, "1915 Şebinkarahisar Ermeni İsyanı", Şebinkarahisar I. Tarih ve Kültür Sempozuyumu Bildirileri, İstanbul: 2000, s. 88.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Akıncılar, Sivas</span> Sivasın ilçesi

Akıncılar, Sivas ilinin bir ilçesidir. Batısında Suşehri, kuzeyinde Giresun'un Şebinkarahisar ilçesi, doğusunda Gölova, güneyinde ise İmranlı ve Erzincan'ın Refahiye ilçeleri ile komşudur. 2022 nüfus istatistiklerine göre toplam nüfusu 4,808 olan ilçede; 2,441 kişi ilçe merkezinde, 2,367 kişi ise köylerde ikamet etmektedir. Akıncılar, Doğanşar ve Gölova'nın ardından Sivas'ın en az nüfuslu üçüncü ilçesidir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni isyanları</span> Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni ayaklanmaları

I. Dünya Savaşında Ermeni İsyanları, Taşnak, Armenakan, Hınçak Ermeni partilerinin faaliyetleridir. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu karşısına Ermeni ulusal örgütleri Ermeni milisleri ile karşı faaliyetler yürütmüş, ayrıca Rus İmparatorluğunda oluşan Ermeni gönüllü birliklerine katılarak Rus Kafkasya Ordusu'na destek vermiştir. 14 Kasım 1922 tarihli New York Times gazetesi, Birinci Dünya Savaşı'nda 200.000 Ermeni'nin İtilaf Devletleri ordularında veya İtilaf Devletleri tarafında savaşan bağımsız birliklerde savaştığını yazdı.

Süleyman Efendi, Türk nâib ve asker.

<span class="mw-page-title-main">Kafkasya Cephesi</span> Osmanlı Cephesi

Kafkasya Cephesi, I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun 2. ve 3. orduları ile Rus İmparatorluğu Kafkas Ordusu'nun karşı karşıya geldikleri cephe. Kafkasya Cephesi, savaş sırasında Doğu Anadolu Bölgesi içlerine kadar genişlemiş, Trabzon, Bitlis, Muş ve Van şehirlerine kadar yayılmıştır. Kara harbi, Karadeniz Bölgesinde bulunan Osmanlı İmparatorluğu deniz gücü ve Rus donanması tarafından desteklenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Şebinkarahisar</span> Türkiyede bir ilçe

Şebinkarahisar, Giresun'un bir ilçesidir. 1923 yılında il olmuş, 1933 yılında Giresun vilayetine bağlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Erenköy, Terme</span>

Erenköy, Samsun ilinin Terme ilçesine bağlı bir mahalledir.

<span class="mw-page-title-main">İran Cephesi</span>

İran Cephesi veya İran'ın İşgali ya da Osmanlı'nın İran ile yaptığı son savaş olan 1914-18 Osmanlı-İran Savaşı, Osmanlı, Britanya ve Rusya ve Kaçar Devleti'nin arasında Kuzey Azerbaycan'da yaşanan bir dizi askeri çatışmadır. Cephenin, İran için yıkıcı olduğu aşikârdı. Çatışmalarda, İngiliz ve Rus faaliyetlerinin etkisiyle 1917-1919 yılları arasında yaşanan İran kıtlığı nedeniyle 2 milyondan fazla İranlı sivil öldü. Kaçar hükûmetinin I. Dünya Savaşı ve sonrasında ülkenin egemenliğini koruyamaması, 1921'de bir darbeyle Rıza Şah Pehlevi'nin ülkenin başına geçmesine ön ayak oldu.

<span class="mw-page-title-main">Andranik Ozanyan</span> Ermeni gerilla ve siyasetçi (1865-1927)

Andranik Toros Ozanyan veya Antranig Paşa veya Voyvoda Antranik, Osmanlı Ermenisi gerilla lideri, Rus Ordusunda Ermeni gönüllülerinden oluşan birliklerden birinin komutanı.

<span class="mw-page-title-main">Van İsyanı (1915)</span>

1915 Van İsyanı ya da İkinci Van İsyanı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun Van Vilayeti sınırları içindeki Ermenilerin çıkardıkları isyandır. Olayların süresi, Van Vilayeti'nin diğer bölgelerinde daha önce başlamış olmalarıyla birlikte, Van merkezine yayıldıkları süreyi esas alarak 19 Nisan-6 Mayıs 1915 arası olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Musa Dağ İsyanı</span>

Musa Dağ İsyanı (1915), I. Dünya Savaşı zamanında Osmanlı Devleti'nin İskenderun Bölgesi Samandağ Bucağına bağlı yedi Ermeni köyü halkının Musa Dağı'nda toplanıp yolların kontrol altına alındığı hâlde İskenderun kıyılarında bulunan bir Fransız harp gemisinin Ermeni milisleri ve diğer isyancıları gemiye aldıkları olay.

Trabzon Olayları, Trabzon Vilayeti'nde 2 Ekim 1895 günü Van eski valisi Ferik Bahri Paşa ve Trabzon Kumandanı Hamdi Paşa'ya yapılan suikast denemesi ile başlayan ve bir hafta kadar süren etnik karışıklıktır. Müslüman ve Ermeni nüfustan karşılıklı kayıplar ve yağmalanmalar olmuştur.

Fındıcak Ayaklanması, altı yüz kadar Ermeni isyancı tarafından Maraş'la Bahçe kazası arasında bulunan Ayvacık yaylasına yakın Fındıcak karyesinde, 1915 yılının Temmuz ayında çıkartılan ayaklanma girişimidir.

<span class="mw-page-title-main">Urfa İsyanları</span> Urfada 1895 yılında başlayan Ermeni ayaklanmalarının genel adı

Urfa İsyanları ya da Urfa Direnişi, 1895 ve 1915 yıllarında Ermeni komitecileri tarafından çıkartılmış olan ve ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan isyan hareketleridir.

Trabzon olayları, II. Meşrutiyet sonrası Ermeni Komitecilerin Trabzon ve Samsun illerinde neden oldukları olaylardır. Periyodik olarak tekrarlanmış ve ağırlıklı olarak 1917 Bolşevik İhtilali’ne kadar devam etmiştir.

Bursa Olayları, 6 Kasım 1914 tarihinde Rus Donanması'nın Ereğli'yi denizden topa tutması sonrasında Ermeni toplumundan Taşnak Komitesi ile bağlantılı olduğu tespit edilen kişilerce Bursa'nın İzmit sınırında bulunan kesimlerinde çıkartılan isyan hareketleridir.

<span class="mw-page-title-main">Erzincan Şûrası</span>

Erzincan Şûrası veya Erzincan Sovyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndaki cephelerinden biri olan Kafkasya Cephesi kapsamında gerçekleşen Erzincan Muharebesi'nden sonra Rus İmparatorluğu egemenliğine giren Erzincan bölgesinde yerel güçler tarafından 1916 yılında kurulan Sovyet hükûmeti. Savaş devam ederken Rusya'da gerçekleşen Ekim Devrimi ile birlikte hükûmetin değişmesi ve bununla paralel olarak ordu birliklerinin çekilmesi neticesinde bazı yerel güçler tarafından kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu himayesindeki topraklarda kurulan ilk Sovyet hükûmeti özelliğini taşır. Erzincan Şurası, Ekim Devrimi ile birlikte Rusya'nın çeşitli bölgelerinde kurulan yeni yönetim şekline benzer bir örgütlenme girişimini temsil eder.

<span class="mw-page-title-main">Mehmed Reşid</span> Türk doktor, asker ve vali

Mehmed Reşid, Daha sonraları İttihat ve Terakki Fırkası adını alacak olan İttihad-ı Osmani Cemiyeti’nin ilk 5 kurucu üyesinden biri ve I. Dünya Savaşı sırasında Diyarbekir Valisi olan Çerkes asıllı Osmanlı doktor, asker ve politikacıdır. Diyarbekir'de Ermeni Kırımı'nın yanı sıra Arami Soykırımı'nı da yürütmekle görevlendirildi.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni-Kürt ilişkileri</span> Irklararası tarihsel ilişki

Ermeni-Kürt ilişkileri, Kürtler ve Ermeniler arasındaki tarihsel ilişkileri kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Birinci Sason İsyanı</span> Ermenilerin, 1894 yılı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı başlattığı ayaklanma olayı

Birinci Sason İsyanı, 1894 Sason İsyanı veya Talori İsyanı, 1894 senesinde Sason'da gerçekleşen Ermeni isyanını ifade eder. Sason günümüzde Batman iline bağlı bir ilçe olmakla beraber Diyarbakır ile Muş arasında kalan dağlık bir bölgedir. İsyan birçok eserde "Sason isyanı" olarak anılsa dahi bazı kaynaklarda "Talori İsyanı" olarak da geçmektedir. Bazı kaynaklarda Talori İsyanı denmesinin sebebi isyanın Sason'a bağlı Talori vadisinde başlamasından ötürüdür. Talori Vadisi ise Sason ile Muş arasında dağlarla çevrili geniş bir vadidir. Ayrıca bu vadi Silvan'lı Bekran aşireti'nin yaz aylarında yayla olarak kullandığı bir yerleşim yeridir. 1875 yıllarında bölgede üç Ermeni köyü mevcutken zamanla köy sayısı on dörde çıkmış ve bölgede Ermeni nüfusunda hızlı bir artış yaşanmıştır. Hızla artan Ermeni nüfusu, Bekranlılar'ın bölgeden çıkmasını istiyor ve bölge aşiretleri ile manastır rahiplerinin desteklerini alarak kendilerinden şikayetçi oluyorlardı.Nitekim bölgede Ermeniler ile Kürtler arasında uzun süredir bir ihtilaf sürüyordu. Ermeniler emniyetlerini sağlamak adına Kürtler'e her yıl vermeleri gereken geleneksel haracı aşiret reislerine vermiyor ve Kürt aşiretlerine karşı direniyorlardı. Osmanlı Devleti ise Kürt aşiretlerini bir Ermeni kalesi olarak görülen Sason'a yönlendirerek direnen Ermenileri kontrol altında tutmak istemekteydi. Bunun üzerine İstanbul Kumkapı Olayın'dan sonra olayın sorumlularından Mihran Damadyan 1891 senesinde Sason'a gelerek yerli Ermeni halkı örgütlemeye yönelik girişimlerde bulunmuştur. "Damadyan Çetesi" adıyla Sason dahilinde kurulan çete Sason'da yaşayan Kürtler'e yönelik saldırılar düzenlemiştir. Çete lideri Damadyan'ın yakalanmasının ardından 1894'te Ermeni Taşnak örgütü, Sason halkının kendilerini Hamidiye tasfiyelerine karşı savunmasına yardımcı olmak için yerel nüfusa silah sağlayarak bölgedeki gerginliklerden yararlanmış ve Talori vadisinde birinci Sason isyanını başlatmıştır. Ardından Damadyan'ın yakalanması üzerine isyancılar Hınçak cemiyeti üyesi olan Hamparsun Boyacıyan önderliğinde, Sason Talori'de kanlı eylemler gerçekleştirmiş ve Hınçaklar, Zadyan ile Behran aşiretlerine saldırarak yağmacılığa başlamışlardır. Boyacıyan'ın Sason bölgesinde halkı kışkırtarak yaptığı propagandalara dair II.Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri ve Büyük güçler sempozyumunda şu ifadeler yer almıştır:

<span class="mw-page-title-main">Van İsyanı (1896)</span> Ermenilerin, 1896 yılı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı Van bölgesinde başlattığı ayaklanma olayı

Van İsyanı, 1895 senesinin sonlarına doğru Ermeni komiteciler'in Kafkasya ile İran'dan Doğu Anadolu bölgesine yüklü miktarlarda silah ve cephanelik taşıyarak Van bölgesinde çıkardıkları isyanı ifade eder.