İçeriğe atla

Şap (hastalık)

Şap, çift toynaklı hayvanlarda görülen viral bir hastalıktır. Halk arasında tabak veya dabak olarak adlandırılır.

Şap hastası bir ineğin damağında lezyon. Vezikül gelişmiş ve patlamıştır.

Hastalığın tanımı

Evcil veya yabani tüm çift tırnaklı hayvanlarda görülebilen, kronik durumlarda zayıf ve yavru hayvanlarda ölüme sebebiyet veren, genellikle et, süt ve iş gücü kaybına sebep olan viral bir hastalıktır. Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığınca ihbarı mecburi hastalıklar arasında yer almaktadır. Hastalığın mortalitesi düşük olmasına karşın yüksek morbiditeye sahiptir. Bu şu anlama gelir: Öldürücü olmamakla birlikte sürü içerisinde veya bölgede hızla yayılır. Her ne kadar zoonoz kabul edilse de insanlara bulaşma oldukça nadirdir.

Tarihi

Hastalık İlk kez 1546 yılında Girolamo Fracastoro tarafından tanımlanmıştır. Türkiye'de ise ilk olarak 1914 yılında istatistiki bilgi olarak kayıt altına alınmıştır.

Etiyoloji

Picorna virüsler grubu içinde Aphtovirus alt grubundandır. Virüsün bilinen (A, O, C, Sat 1, Sat 2, Sat 3 ve Asia 1) isimlerinde 7 adet serotiplerinin yanında, yaklaşık 64 farklı alt tipi mevcuttur.

Türkiye'de en çok görülen serotipler A, O ve Asia-1 serotipleridir.

  • Yüksek sıcaklık, direkt güneş ışığı virüs için uygun olmayan şartlardır.
  • Direkt güneş ışığı virüsün tahrip olmasına sebep olur. Direkt güneş ışığına maruz kalmadığı şartlarda
    • 40 °C 12 saatte,
    • 60-65 °C 30 dakikada,
    • 85 °C ise hemen tahrip olur. (sütü kaynatmak, eti kaideye uygun şekilde pişirmek virüsü temizler)
  • Virüs normal hava şartlarında (ör. oda şartları) yaşamını sürdürür,
  • Virüs bilinen birçok dezenfektan a karşı dayanıklıdır.
  • Virüsün dayanıksız olduğu dezenfektanlar şunlardır.

Hastalık etkeninin normal koşullarında yaşama standartları

  • Donmuş sperma (-270 °C) 30 gün
  • Yapağıda 24 gün
  • Deri ve kıllarda 28 gün
  • Kuru ot ve danelerde 130 gün
  • Ayakkabı ve lastik çizme 80-100 gün
  • Toprakta 28 gün
  • Dondurulmuş taze ette 1 yıl süreyle hastalık yapma yeteneğini korur.

Yayılması

Hastalığın yayılışı 2 farklı unsurla gerçekleşir:

1- Hasta hayvanlar
  • Bunların ağız salya akıntısı
  • İdrar ve dışkıları
  • Sütü
  • Mihraklarda oluşan vezikülerin patlaması ile
2- Taşıyıcı hayvan ve kaynaklar
  • Fare, Kuşlar, Yaban domuzu, Kanatlılar hastalığın yayılmasında rol oynar.
  • Suni tohumlama (Hastalıklı sperm veya malzeme ile)
  • Hastalıklı ortamda bulunan kaba yem, hayvan altlığı, su,
  • Hastalıklı ortamda kullanılan elbise, kıyafet ve malzemenin (sağım makinesi, kaşağı, zincir) dezenfekte edilmeden kullanılması,
  • Hayvan nakilleri (Hastalıklı hayvan, malzeme veya dezenfekte edilmemiş taşıma araçları ile),
  • Hastalıklı hayvan ürünlerinin gerekli işleme tabi tutulmadan piyasaya sürülmesi hastalığın salğın haline gelmesinde önemli rol oynar.

Patogenez

Etken kuluçka dönemini (sığırlarda min. 2-7, Koyunlarda 1-6 gün) bitirdikten sonra;

  • Yüksek ateş (40-41 °C)
  • Durgunluk, iştahsızlık,
  • Süt verimi kaybı,
  • Sürüden geri kalma.
  • Etken vücuda alındığı bölgede primer aft denilen ilk lezyonları oluşturur.Daha sonra çok katlı epitelin stratum spinosum hücrelerine yerleşir ve burada ürer. Ürediği hücrelerde öncelikle hidropik dejenerasyon başlar ve zamanla hücreler ölerek içi sıvı dolu veziküller oluşmaya başlar. Stratum basale katmanı sağlam olduğu için lezyonlarda kanama görülmez. Lezyonlar sıklıklar dil, ağız boşluğu mukozası, gingiva (dişeti), yanak mukozası, tırnak arası ve meme dokusunda görülür.Bu kesecikler dil hareketleri ve çeşitli nedenlerle patlar buna bağlı olarak
    • İç ağız bölgesinde kızarıklık, Yem yememe, Ağızdan salya akması, ağız salya akması, dilin soyulması, dilin dışarı çıkması görülür.Bazen yakın veziküller birleşerek bulla adını alır ve daha büyük hale gelirler.
  • Ağız bölgesinde oluşan veziküller ayak ve tırnak arası bölgede de görülebilir. Buna bağlı olarak,
    • Tırnak arasında oluşan yaralar, kızarıklık, apse ve ilerleyen dönemlerde tırnak düşmesi görülebilir.
  • Meme yangıları sebebiyle;
    • Hayvan buzağının emmesine dahi izin vermez,
    • Ağrı çeker,
    • Sağımı reddeder,
    • Süt verimi düşer.
    • İlerleyen dönemlerde mastitis görülebilir.
    • Buzağı, kuzu ve oğlaklar da hastalık belirtileri tam olarak görülmeden ani ölümlere rastlanabilir. Bunun sebebi etkenin doğrudan myokard hücrelerine yerleşerek perakut/akut myocarditis'e neden olmasıdır. Nekropsi sonucunda kalp kası kaplan derisi görünümünde olur. Buna daha çok virüsün O suşu neden olmaktadır.

Hastalık insanlarda da lokal ve hafif etkili olarak görülebilir. Belirtisi ağız ve el bölgesinde su dolu kabarçık oluşumu şeklindedir. Çocuklarda daha etkilidir.

Teşhisi

Ağız bölgesinde salya, köpüklü akıntı ve/veya tırnak arası bölgesinde oluşan erozyonlar ön teşhis için en belirli görüntüdür. Bu lezyonlar meme bölgesinde özellikle meme başlarında görülebilir ama bu teşhis için tam bir ayrım sağlamaz.

Tedavisi

Viral bir hastalıktır, birçok çeşidi olduğundan tam olarak tedavisi yoktur.[] Veteriner hekimler hastalığın seyrine göre farklı tedavi yöntemleri uygulamaktadırlar.

Korunma tedbirleri

Şap hastalığı, Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığının salgın hastalıklarla mücadele programında yer alan bir hastalıktır. Bu yüzden yurt genelinde 6 ayda bir aşılama programı gerçekleştirilir.

  • Mümkün olduğunda dezenfekte olmadan ahırlara girilmemelidir.
  • Ahırların duvarları, tabanı, yemliği kolay dezenfekte edilebilecek malzemeden inşa edilmeli ve dezenfeksiyonu düzenli bir şekilde yapılmalıdır.
  • Hayvanların devamlı bağlı kaldığı ahırların yanında yeni alınan hayvanların bağlanacağı ayrı bir bölüm inşa edilmelidir.
  • Bakıcıların ahıra girerken özel elbise ve çizme giymeleri sağlanmalı ve başkalarının ahıra girmelerine izin verilmemelidir.
  • Bakıcıların veya hayvanların ahıra giriş-çıkışta üzerine basacakları dezenfektanlı paspasların kapı önlerinde bulunması gerekmektedir.
  • Sağımlardan önce ellerin, memelerin ve sağım ekipmanlarının her seferinde dezenfeksiyonuna titizlikle dikkat edilmelidir.
  • Hayvanlar sistemli olarak şap hastalığına karşı koruyucu olarak aşılatılmalıdır.
  • Bölgeye yeni getirilen hayvanların hastalığı taşıyıp taşımadığı takip edilmelidir.
  • Aşısız hayvanlar ahıra sokulmamalıdır.
  • Hastalıktan şüpheli hayvanlar hemen ayrı bir ahıra alınmalıdır.
  • Hasta hayvanla ilgilenen bakıcı diğer ahırlara girmemeli, giydiği elbise ve çizmeler o ahırda kalmalıdır.
  • Hasta hayvanın bulunduğu ahırdan çıkarılan artık yem ve altlıklar derhal yakılmalıdır.
  • İhbari mecburi bir hastalıktır. Görülmesi durumunda Tarım bakanlığı teşkilatına haber verilmesi gereklidir.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

<span class="mw-page-title-main">Kuduz</span> Hayvanlar yoluyla bulaşan ölümcül hastalık

Kuduz, Rabies ya da Lyssa, Merkezî sinir sistemini ağır şekilde tutan viral bir zoonoz.

<span class="mw-page-title-main">Bruselloz</span>

Bruselloz, Malta humması veya Akdeniz humması, da denilen Brucella spp. bakterileri yüzünden ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Şarbon</span> Bacillus anthracis adlı bakteri nedeniyle oluşan bulaşıcı bir hastalık

Şarbon, antraks veya anthrax; Bacillus anthracis adlı bakteri nedeniyle oluşan zoonotik karakterde bulaşıcı bir hastalık.

Kedilerin enfeksiyöz peritonitisi,, kedilerin bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalıktır. Kedi koronavirüsünün mutasyon geçirmesi ile meydana gelir. Korona virüsünün mutasyon geçirmiş hali olan FIP virüsü, FIP hastalığına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Virüs</span> canlı ve ya cansız arası mikroskobik enfeksiyon etkeni

Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler; hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Herpes simpleks virüsü</span> Herpesviridae familyasından uçuğa sebep olan virüs

Herpes simpleks, Herpesviridae familyasına ait, uçuk nedeni olan bir virüstür. Herpes ismi Yunancadan ("Herpeine") gelmektedir ve de anlamı sürünmek ya da emeklemektir. Antik Yunan zamanından beri tanınan bu virüs sık sık insanları enfekte etmektedir. Bu enfeksiyonlar; hafif komplikasyonsuz mukokutanözif hastalıklardan, ölümcül olan enfeksiyonlara kadar değişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kaposi sarkomu</span>

Kaposi sarkomu, insan herpes virüsü 8 (HHV8) olarak da bilinen Kaposi sarkomu herpes virüsünün (KSHV) neden olduğu bir damar tümörüdür. İlk defa 1872'de Macar dermatolog Moritz Kaposi tarafından tanımlanmıştır. 1980'lerde HIV/AIDS'in Batı dünyasında da yayılmaya başlamasıyla birlikte görülme sıklığı da artmıştır. Etkeni olan virüs (KSHV) ise 1994'te tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sığır vebası</span> Hayvan hastalığı

Sığır vebası, viral bir sığır hastalığı. Son derece ölümcül ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hayvanlarda sindirim kanalı mukozasında şiddetli ülseratif ve hemorajik lezyonlarla karakterizedir.

<span class="mw-page-title-main">Peste des petits ruminants</span>

Peste des petits ruminants, PPR, Ovine rinderpest, Pneumoenteritis comlex veya küçük ruminant vebası. Viral bir koyun-keçi hastalığıdır. Bu hastalık koyun ve keçilerin yüksek ateş, gözyaşı ve burun akıntısı, ağız lezyonları, sindirim sistemi mukozasında hemoraji, gastroenteritis, ishal, öksürük, bronco-pneumoni semptomları ile karakterize, mortalite ve morbitide oranı yüksek viral bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Ebola virüsü hastalığı</span> Virüs kaynaklı ölümcül, bulaşıcı hastalık

Ebola virüsü hastalığı (EVD) veya Ebola kanamalı ateşi (EHF) veya kısaca Ebola, Ebola virüsünün neden olduğu, insanlarda ve diğer primatlarda görülen bir hastalıktır. Belirtiler tipik olarak virüse yakalandıktan sonra ateş, boğaz ağrısı, kas ağrısı ve başağrısı ile iki gün ila üç hafta sonra başlar. Tipik olarak bulantı, kusma ve ishal, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında azalma ile birlikte takip eder. Bu noktada, bazı kişilerde kanama sorunları görülmeye başlar.

<span class="mw-page-title-main">Mavi dil hastalığı</span> Hayvanlarda görülen bir enfeksiyon

Mavi dil ya da Blue tongue, Culicoides cinsi sokucu sinekler ile nakledilen, sığır, koyun, keçi ve deve gibi evcil hayvanlar ile bazı yabani gevişgetirenlerde görülen ve konjesyon, ödem, hemoraji ile karakterize bir enfeksiyondur. Hastalığa yol açan patojen Reoviridae ailesinin Orbivirus cinsinden olup Bluetongue virüsü olarak isimlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Afrika at vebası</span> vektörel hastalık

Afrika at vebası çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalıktır. Çoğunlukla at, eşek ve katırlarda etkilidir, zebralar, filler ve köpekler hastalık belirtisi göstermeden hasta olurlar. Hastalık Vektörel bir hastalıktır

<span class="mw-page-title-main">Rift Vadisi ateşi</span>

Rift Vadisi ateşi (RVF) hafif-şiddetli semptomlara yol açan bir viral hastalıktır. Hafif semptomları arasında şunlar bulunabilir: ateş, kas ağrıları ve genellikle bir haftaya kadar uzayabilen baş ağrısı. Şiddetli semptomları arasında ise şunlar bulunabilir: Hastalığın bulaşmasından 3 hafta sonra görme yeteneğinin kaybedilmesi, beyinin enfekte olması birkaç gün içinde şiddetli baş ağrılarına, sersemliğe, kanamaya ve karaciğer sorunlarına neden olabilir. Kanaması olanların ölüm riski 50% düzeyine ulaşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Viral protein</span> virüslerde bulunabilen bir protein türü

Viral protein, virüsün hem bir bileşeni hem de bir ürünüdür. Viral proteinler işlevlerine göre yapısal proteinler, yapısal olmayan proteinler, düzenleyici ve yardımcı proteinler olarak gruplandırılırlar. Virüsler canlı değildir ve kendi başlarına çoğalma araçlarına sahip değildirler. Çoğalmak için konakçı hücrelerinin enerji metabolizmalarına, enzimlerine ve yapı öncüllerine bağlıdırlar. Bu nedenle, virüsler kendi viral proteinlerinin birçoğunu kodlamazlar, aksine çoğaltma için ihtiyaç duydukları viral proteinleri üretmek için konakçı hücrenin organellerini ve döngülerini kullanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Rinovirüs</span> virüs cinsi

Rinovirüs insanlarda görülen en yaygın viral enfeksiyonlardan olan soğuk algınlığının en büyük nedenlerinden biridir. Rinovirüsler, Picornaviridae familyasındaki Enterovirüs cinsine aittir. Rinovirüslerin olmak üzere üç farklı türü vardır ve bu virüs türlerinin yüzeylerindeki proteinlere (serotiplere) göre tanımlanmış yaklaşık 160 adet tipi bulunmaktadır. Rinovirüsler, çıplak bir nükleokapsidli, pozitif iplikli RNA virüsleridir. 30 nanometre boyları ile doğada bulunan en küçük virüs türlerindendir. Vaksinya (Çiçek) virüsü ve Su çiçeği virüsünden yaklaşık 300 nanometre küçüktür, ortalama bir grip virüsü ise ortalama 80-120 nanometre arasındadır. 100'den fazla serotipe sahip olması ve çabuk evrimleşmesi nedeniyle rinovirüslerin neden olduğu soğuk algınlığına karşı henüz aşı geliştirilememiştir. Rinovirüse halk arasında "gergedan virüsü" de denmektedir.

İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.

<span class="mw-page-title-main">Maymun çiçeği virüsü</span> Bir çeşit çift sarmallı DNA virüsü

Maymun çiçeği virüsü, insanlarda ve diğer memelilerde maymun çiçeği hastalığına neden olan çift sarmallı bir DNA virüsü türüdür. Ortopoksvirüs cinsine ait zoonotik bir virüstür ve variola, cowpox ve vaccinia virüsleriyle yakından ilişkilidir. Maymun çiçeği virüsü oval yapıdadır ve lipoprotein bir dış membrana sahiptir. Genomu yaklaşık 190 kb'dir. Çiçek ve maymun çiçeği virüslerinin her ikisi de ortopoksvirüslerdir ve çiçek aşısı, hastalığa yakalanmadan önceki 3-5 yıl içinde yapılırsa maymun çiçeğine karşı etkilidir. İnsanlarda maymun çiçeğinin belirtileri arasında kabarcıklar oluşturan ve daha sonra kabuk bağlayan döküntü, ateş ve şişmiş lenf düğümleri bulunur. Virüs, hayvanlar ve insanlar arasında lezyonlara veya vücut sıvılarına doğrudan temas yoluyla bulaşabilir. Virüse maymunlardan izole edildikten sonra maymun çiçeği virüsü adı verildi, ancak bu virüsün taşıyıcılarının çoğu daha küçük memelilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Sitopatik etki</span>

Sitopatik etki veya sitopatojenik etki, konakçı hücrelerde viral istilanın neden olduğu yapısal değişiklikleri ifade eder. Enfekte olan virüs, konakçı hücrenin parçalanmasına neden olur veya hücrenin çoğalamaması nedeniyle hücre parçalanmadan (lysis) ölür. Bu etkilerin her ikisi de CPE'ler nedeniyle ortaya çıkar. Bir virüs, konakçı hücrede bu morfolojik değişikliklere neden oluyorsa, buna sitopatojenik denir. SPE'nin yaygın örnekleri, enfekte olmuş hücrenin yuvarlaklaşmasını, bitişik hücrelerle sinsitya oluşturmak için füzyonu ve nükleer veya sitoplazmik inklüzyon cisimciklerinin görünümünü içerir.