İçeriğe atla

Şükrü Saracoğlu

Şükrü Saracoğlu
7. Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı
Görev süresi
1 Kasım 1948 - 22 Mayıs 1950
Yerine geldiğiAli Fuat Cebesoy
Yerine gelenRefik Koraltan
5. Türkiye başbakanı
Görev süresi
9 Temmuz 1942 - 7 Ağustos 1946
Cumhurbaşkanıİsmet İnönü
Yerine geldiğiRefik Saydam
Yerine gelenRecep Peker
Türkiye Dışişleri Bakanı
Görev süresi
11 Kasım 1938 - 13 Ağustos 1942
Başbakan Refik Saydam
Yerine geldiğiTevfik Rüştü Aras
Yerine gelenNuman Menemencioğlu
Türkiye Adalet Bakanı
Görev süresi
24 Mayıs 1933 - 12 Kasım 1938
Başbakan İsmet İnönü
Celâl Bayar
Yerine geldiğiYusuf Kemal Tengirşenk
Yerine gelenHilmi Uran
Türkiye Maliye Bakanı
Görev süresi
1 Kasım 1927 - 25 Aralık 1930
Başbakan İsmet İnönü
Yerine geldiğiAbdülhalik Renda
Yerine gelenAbdülhalik Renda
Türkiye Millî Eğitim Bakanı
Görev süresi
22 Kasım 1924 - 3 Mart 1925
Başbakan Fethi Okyar
Yerine geldiğiHüseyin Vasıf Çınar
Yerine gelenHamdullah Suphi Tanrıöver
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı
Görev süresi
16 Mart 1934 - 28 Aralık 1950
Yerine geldiğiHayri Celal Atamer
Yerine gelenAli Muhiddin Hacı Bekir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
2., 3., 4., 5., 6., 7. ve 8. Dönem Milletvekili
Görev süresi
11 Ağustos 1923 - 24 Mart 1950
Seçim bölgesi1923 - İzmir
1927 - İzmir
1931 - İzmir
1935 - İzmir
1939 - İzmir
1943 - İzmir
1946 - İzmir
Kişisel bilgiler
Doğum 1886
Ödemiş, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 27 Aralık 1953 (67 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Defin yeri Zincirlikuyu Mezarlığı, İstanbul
Milliyeti Türk
Partisi Cumhuriyet Halk Partisi (1923-1953)
Evlilik(ler) Saadet Saracoğlu
Bitirdiği okul Mekteb-i Mülkiye, Ankara
Siyasi İlimler Akademisi, Cenevre
Mesleği İktisat
İmzası
25 Eylül 1933 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Saracoğlu Şükrü Bey.

Mehmet Şükrü Saracoğlu[1] (d. 1886, Ödemiş - ö. 27 Aralık 1953, İstanbul), Türk iktisatçı ve siyasetçidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 5. başbakanıdır.

1942-46 arasında başbakan, 1938-42 arasında dışişleri bakanı, 1948 ile 1950 arasında da Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı olan Saracoğlu, bu görevler dışında 1924 ile 1938 arasında da değişik hükûmetlerde millî eğitim, maliye ve adalet bakanlıkları yapmıştır. İsmet İnönü ile II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye'yi savaşın dışında tutan politikalara yön vermiştir. Ayrıca 1934 ile 1950 arasında Fenerbahçe Spor Kulübü başkanlığını yürütmüştür.

Hayatı

Gençlik yılları ve eğitimi

Babası, Trabzon'un Akçaabat ilçesinden göç ederek Ödemiş'e yerleşen Saraç Mehmet Tevfik Usta, annesi ise ev hanımı Şerife Hanım'dır. Ailesinin ilk çocuğudur.[2] İlköğrenimini Ödemiş iptidaisinde, ortaöğrenimini ise 1899’da kaydolduğu Ödemiş rüşdiyesinde okuduktan sonra 1901 yılında İzmir İdadisi’ne girdi. İzmir İdadisi'ni birincilikle bitirerek, yine 1901’de açılan imtihanları kazanarak, İstanbul'da Mekteb-i Mülkiye’ye girdi. 1909 yılında Mekteb-i Mülkiye’yi bitirerek İzmir Valiliği Maiyet Memurluğu’na atandı. İzmir Sultanisi'nde matematik öğretmenliği yapan Saracoğlu, 1911 yılında İttihat ve Terakki Ticaret Mektebi müdürlüğü görevine getirildi.

Memur olarak görevini sürdürdüğü 1914 yılının Ocak ayında açılan bir imtihanı kazanarak, devlet bursu kazanan Saracoğlu, Belçika'ya öğrenime gönderilmiştir. Fakat burada 5 ay kaldı ve Osmanlı Devleti’nin, I. Dünya Savaşı‘na giriş yaptığı haberini aldığından, İzmir’e döndü. 1915 Mayıs'ında yine devlet tarafından Cenevre Siyasi İlimler Akademisi’nde okumak için İsviçre’ye gönderilir. Mehmed Şükrü Bey, burada dört yıl kalmış ve 1918’de bu fakülteyi çok iyi bir dereceyle bitirmiştir.

Mondros Mütarekesi’nden sonra Cenevre’de yakın arkadaşı Mahmut Esat Bozkurt ile birlikte Türk Yurdu Cemiyeti’nin Cenevre şubesini kurarlar. Saracoğlu bu cemiyet adına Fransızca bir derginin yayınlanmasını üstlendi, Avrupa kamuoyunda Mondros şartlarının olumsuzluğuna tepki yaratmak için uğraşlar vererek Osmanlı Devleti’nin haklarını savundu.

15 Mayıs 1919'da İzmir işgal edilince Mahmut Esat Bozkurt'la birlikte Türkiye’ye gideceğini öğrendiği bir İtalyan gemisine kaçak binip yurda döndü. Millî Mücadele'ye katılmak için yola çıktıkları Anadolu'ya vardıklarında, ittihatçı olduklarından şüphelenen Demirci Mehmet Efe tarafından önce gözaltına alındılar, sonra da hapsedildiler. Onları bu durumdan İttihat ve Terakki Ticaret Mekteb-i Müdürlüğünden tanıdığı Celal Bayar kurtardı.[3] Kuşadası, Nazilli ve Aydın yörelerinde kurulan Kuvâ-yi Milliye hareketlerinin örgütlenmesinde çalıştı. Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’na İzmir milletvekili olarak seçildiyse de, İstanbul'un İtilaf Devletleri'nce işgal edilmesi nedeniyle meclise katılamadan Kuşadası'na geri döndü.[4]

Siyasî hayatı

Saracoğlu, 5 Mart 1923’ten 31 Mart 1923’e kadar bir süre yaptığı Ödemiş belediye başkanlığından sonra, I. İzmir İktisat Kongresi’nde gösterdiği yoğun çabalarıyla dikkat çekti ve Ağustos 1923’te ikinci dönem İzmir mebusu olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katıldı.

Fethi Okyar hükûmetinde maarif vekilliği yapan Saracoğlu, 1926’da Türk-Yunan Mübadele Komisyonu'nda Türk delegasyonuna başkanlık etti. 1927 ile 1930 arasındaki İsmet İnönü hükûmetlerinde maliye vekilliğini üstlendi. Vekilliği sırasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kuruldu. Lozan Antlaşması'nın getirdiği sınırlamaların bitmesinden sonra yeni gümrük tarifelerini uygulamaya koydu. Dış ticarette kota uygulamasını getirdi. Dünyadaki Büyük Buhran'ın etkilerini azaltmak ve ulusal ekonominin altyapısını oluşturmak amacıyla yürütülen bir dizi millileştirmede önemli rol oynadı.

Vekillikten ayrıldıktan Türk hükûmeti adına ekonomik konularda temaslarda bulunmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderildi. Dönüşünden sonra hazırladığı bir rapor, Türk pamuk sanayisinin yeniden düzenlenmesine temel oluşturdu. Saracoğlu, 1932 yılında Paris’te Osmanlı borçlarının ödeme koşullarının saptanması görüşmelerini Türkiye adına yürüttü. 1933’te bir antlaşma imzaladı. Saracoğlu’nun imzaladığı bu anlaşma ile genç Türkiye Cumhuriyeti’nin maliyesi soluk aldı.

1933-1938 arasında İsmet İnönü ve Celal Bayar hükûmetlerinde de adliye vekili olarak görev aldı. Adliye vekilliği döneminde genç cumhuriyet’in devlet organlarının kurumlaşmasında da emeği geçen Saracoğlu, bakanlıkları sırasında avukatlık, hakimlik, icra iflas kanunlarını hazırlamış ve çıkartmış iş esasına dayalı cezaevlerinin oluşmasını ve ilk örnek olarak İmralı Cezaevi’nin kuruluşunu sağlamıştır. Barem ve Emeklilik kanunları da Saracoğlu’nun zamanında oluşturulmuştur.

Dışişleri Bakanlığı

Yakın dostu olan ve aralarında oynadıkları satranç maçlarının ünlü olduğu İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanlığı döneminde siyasal yaşamının en önemli görevlerine atandı. Bu görevlerden ilki 1938 ile 1942 arasında, Celal Bayar ve Refik Saydam hükûmetlerinde üstlendiği dışişleri bakanlığı oldu. Bu görevi ve daha sonra geldiği başbakanlık görevinde Türkiye'nin II. Dünya Savaşı'nın (1939-1945) dışında tutulması politikasında önemli rol oynadı.

Türkiye, II. Dünya Savaşı öncesi Britanya ve Fransa ile işbirliği görüşmeleri yaparken, Kurtuluş Savaşı'ndan beri yakın ilişkiler içinde olduğu Sovyetler Birliği'nin de Batılı devletlerin yanında yer alacağını umuyordu. Ancak Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı imzalanınca Türkiye, Britanya-Fransız bağlılığında kalmakla Sovyetler Birliği ile ilişkilere devam etmek arasında zor bir seçim yapmak zorunda kaldı. Türkiye imzaya hazır hale gelen Üçlü İttifak'a (Britanya-Fransa-Türkiye) ters düşmeyen bir Sovyet ittifakı kurmak istiyordu. Sovyetler Birliği de, tamamen değişen uluslararası ortamda ilişkileri yeniden değerlendirme taraftarıydı. Bu doğrultuda Dışişleri Bakanı Saracoğlu 15 Eylül 1939'da resmen Sovyetler Birliği'ne davet edildi.

Sovyet tarafının istekleri nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanacak görüşmeler üç gün olarak planlanmasına rağmen 25 Eylül ve 1, 13 ve 15 Ekim tarihlerinde dört oturum hâlinde yapıldı ve 23 güne yayıldı. Josef Stalin ve Vyaçeslav Molotov'un da yer aldığı 25 Eylül'de yapılan ilk görüşmeden sonra Ankara'ya çektiği telgrafta görüşmeyi "boğuşma" olarak nitelendirdi.

Sovyet tarafının başlıca dört maddede özetlenen talepleri (Türk Boğazlarının Türkiye ve Sovyetler Birliği tarafından ortak olarak savunulması, Montreaux Boğazlar Rejimi'ne Karadeniz'e sahili olmayan devletlerin Boğazlardan geçemeyeceği garantisinin eklenmesi, Türkiye'nin Britanya ve Fransa ile giriştiği ittifak müzakerelerinin istişareye çevrilmesi ve Britanya ile Fransa'nın Sovyetler Birliği ile savaşa girmesi durumunda Üçlü İttifak'ın geçersiz sayılması) Türk tarafınca reddedildi. Görüşmelerden bir sonuç alınamayacağını gören Saracoğlu 17 Ekim'de Moskova'dan ayrıldı ve 20 Ekim 1939'da Türkiye'ye döndü.[5]

1 Eylül 1939'da Polonya'ya giren Almanya, Britanya ve Fransa'nın savaş ilanına da aldırış etmeyerek Belçika, Hollanda, ardından da Fransa'ya saldırdı (Haziran 1940). Alman güçlerinin Balkan ülkelerini de işgal etmesiyle Türkiye savaşın eşiğine geldi. Almanya, asıl hedefi Sovyetler Birliği olduğu için, Türkiye'ye saldırmayacağını açıklayarak Ankara'ya bir saldırmazlık paktı önerdi. Türkiye'nin de Alman tehdidini savuşturmak amacıyla bu öneriyi kabul etmesi üzerine iki ülke arasında Türk-Alman Dostluk Paktı imzalandı (18 Haziran 1941).

Başbakanlığı

1942 yılında Refik Saydam’ın ani ölümü üzerine Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından 9 Temmuz 1942 günü başkanlığa atanarak hükûmeti kurmakla görevlendirildi. 5 Ağustos 1942'de hükûmet programını okurken "Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız."[6] demişti.

Saracoğlu, başbakanlığı sırasında izlediği dış politika da bazı çevrelerce Alman yanlısı olarak nitelendirildi. Almanya'nın savaş yıllarındaki Ankara elçisi Franz von Papen ve onunla yakın ilişkide olan Türk hükûmetinde yetkili ekipteydi. Refik Saydam, Şükrü Saracoğlu ve Numan Menemencioğlu'nun da dahil olduğu bu ekip Almanya'yı destekledi, Almanya ile dış ticareti Alman para birimi Reichsmark ile yaptı, Türk banknotlarını Almanya'da bastırdı, Almanya'ya paslanmaz çeliğin hammaddesi olan krom sevkiyatı yaptı ve Sovyetler Birliği'nin işgal ettiği Kırım ve Kafkasya'daki Türk topraklarında askerî harekât yapmakta olan Alman ordusunu cephede takip etmek için komutanlar yolladı.

II. Dünya Savaşı'nın dönümü olan 1942-1943'te Müttefik ordularının Kuzey Afrika'ya çıkması, ardından da Almanların Stalingrad'da aldığı yenilgiyle savaşın ibresi Müttefik Devletler'in lehine döndü. Türkiye de Müttefiklere yakınlaşmaya başladı. Şükrü Saracoğlu da 12 Haziran 1943 tarihinde Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’nin yanında olacağına karar verdiği gerekçesiyle ünlü Time dergisine kapak oldu.[7] Saracoğlu Mustafa Kemal Atatürk (1923, 1927) ve İsmet İnönü'den (1941) sonra Time kapağında yer alan 3. Türk'tür.

12 Ocak 1928 tarihli Servet-i Fünun dergisinde Maliye Bakanı Şükrü Saracoğlu ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya.

Saracoğlu'nun başbakanlığı döneminin ekonomik alanda belki de en fazla akılda kalan ve tartışmaları bugüne değin süren icraatı, Kasım 1942'de çıkarılan Varlık Vergisi Kanunu oldu. II. Dünya Savaşı sırasında yaygınlaşan karaborsa nedeniyle ortaya çıkan savaş zenginlerinin elde ettikleri servetler, temel gıda ürünlerinin bile zor temin edilebildiği savaş döneminde halkın tepkisini çekmişti. Bunun üzerine CHP Meclis Grubu, 12 Kasım 1942'de Varlık Vergisi'ni kabul ederek hem devlet gelirlerini artırarak enflasyonla mücadele etmeyi hem de karaborsayla mücadele etmeyi amaçlamıştı. Servetlerin bir defaya mahsus vergilendirildiği ve vergisini ödemeyenlerin bedensel çalışmaya tabi tutulduğu bu uygulama özellikle gayrimüslim azınlıklara yönelik bir baskı aracı gibi uygulandığı ileri sürülerek büyük tartışmalara yol açmış ve sonuçta 1944 yılı başlarında kaldırılmıştır.[8]

Topraksız köylülere bazı arazileri dağıtmaya yönelik Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu da başbakanken yürürlüğe kondu (11 Haziran 1945). Saracoğlu'nun ısrarla takipçisi olduğu bu kanun özel ormanların ve büyük toprak sahibi ailelerin bir kısmının arazilerinin kamulaştırılmak istenmesi nedeniyle büyük toprak sahiplerinin itirazlarıyla karşılaştı. Milletvekilleri Ali Cavit Oral, Emin Sazak, Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu ve Adnan Menderes köylüyü toprak sahibi yapacak bu reformlara tümden karşı çıktılar. Başlangıçta CHP'nin toprak reformu ve dolayısıyla ekonomi politikasına karşı oluşan bu muhalefet hareketi, siyasî bir harekete dönüştü. Celâl Bayar, Refik Koraltan, Adnan Menderes ve Mehmet Fuad Köprülü'nün, 7 Haziran 1945'te verdikleri Dörtlü Takrir, CHP içinden çıkacak yeni bir siyasi partinin (Demokrat Parti) işaret fişeği oldu.[9]

9 Temmuz 1946 tarihli Ulus gazetesinde Şükrü Saracoğlu
Saracoğlu'nun Zincirlikuyu Mezarlığı'nda bulunan kabri.

Saracoğlu'nun başbakanlığı döneminde, 1946 seçimleri öncesi seçim kanunu değiştirildi, 5 Haziran 1946 tarih ve 4918 sayılı kanunla tek dereceli seçim sistemine geçildi. "Açık oy-gizli sayım" esaslarına göre hazırlanan bu kanuna göre her seçmenin hangi partiye oy verdiği herkes tarafından görülebilecek, fakat oy sayımı gizli yapılacaktı.[10] Bu usule göre yapılan 1946 seçimlerini Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kazandı. Demokrat Parti (DP) kurulduktan hemen sonra yapılan bu erken seçimde DP sadece 16 ilde seçime girebilmişti.

1946 seçimlerinden sonra hem yaşadığı sağlık sorunları hem de CHP içinde kan değişikliğine gitmek isteyen İsmet İnönü'nün kararıyla başbakanlığı Recep Peker'e bıraktı (7 Ağustos 1946). 1 Kasım 1948 ile 22 Mayıs 1950 arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yaptı. 1950 genel seçimleriyle milletvekilliği sona erdi ve siyaseti bıraktı.

Fenerbahçe başkanlığı

Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu

Şükrü Saracoğlu ayrıca 1934 ile 1950 arasında 16 yıl boyunca Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanlığını yapmıştır. Bugünkü Fenerbahçe Stadyumu ilk haliyle hanedan arazisi olan Papazın Çayırı, 1908 yılında hürriyet kahramanları namına Fenerbahçe’nin kurucusu ve ilk başkanı Ziya Songülen ile Cemil Topuzlu gibi isimlerle, futbolu Osmanlı topraklarına getiren İngiliz levanten ailelerin çocukları tarafından ücreti karşılığında kiralanmak maksadıyla II. Abdülhamid’den izin alınarak Union Club isimiyle futbol sahası haline getirilmişti. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngilizler ile ilişkiler bozulunca, İttihatçı Kara Kemal tarafından 1916’da ele geçirilmiştir ve ismi “İttihatspor Sahası“ olarak değiştirilmiştir. Kuşdili Çayırı'ndaki bahsi geçen bu arazi, Mustafa Kemal Atatürk’ün de onayıyla önce 1929’da Fenerbahçe tarafından kiralanmıştır ve 25 Ekim 1929’da yapılan spor bayramı ile tekrar hizmete açılmıştır. Oluşturulan bu stadyum, Şükrü Saracoğlu ve Kenan Onan’ın çabalarıyla 27 Mayıs 1932 tarihinde, 9.000 TL bedeli 10 ayda ödemek kaydıyla Fenerbahçe Spor Kulübü’nün malı oldu. Bununla birlikte Fenerbahçe Türkiye’de stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olma özelliğini kazandı. Hem bugün üzerinde kendi adını taşıyan stadyumun yükseldiği araziyi Fenerbahçe'ye kazandırması, hem de 23 Şubat 1934 günü oynanan olaylı geçen Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra Fenerbahçe'nin kapatılmasına kadar gidecek cezaların gündeme geldiği sırada kulübe sahip çıkmış olması nedeniyle, 22 Temmuz 1998 günü alınan kararla Fenerbahçe Stadı'nın adı Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu olarak değiştirilmiştir.

Fenerbahçe Stadyumu'nda yer alan Şükrü Saracoğlu Büstü

Son yılları

Son yıllarında parkinson hastalığı ile mücadele etti. Fransa'da yapılacak tedavisi için verilecek ödenek konusunda Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın isteksiz kalması üzerine, İzmir İttihat ve Terakki Ticaret Mektebi'nden öğrencisi olan Başbakan Adnan Menderes'in araya girmesiyle ödenek çıkarıldı. Fransa'daki tedavisinin de bir sonuç vermemesi üzerine Türkiye'ye döndü. Eşi Saadet Hanım'la birlikte İstanbul'a yerleşti. Teşvikiye'deki evinde 27 Aralık 1953'te, 66 yaşında öldü. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.

Eski maliye nazırlarından Ahmed Zühdü Paşa'nın torunu, Ahmet Sabit kızı Hatice Saadet Hanım'la evli, Hüseyin Aydın, Ahmet Yılmaz ve Fatma Evin'in babasıdır.[11] 1987 ile 1993 arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası başkanlığında bulunmuş olan Rüşdü Saracoğlu'nun dedesidir.

Hakkındaki eserler

  • 2006 yılında, Gürkan Hacır tarafından yaşamöyküsünün anlatıldığı Efe başvekil: Şükrü Saracoğlu'nun romanı yayımlandı.
  • 2007'de de Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kuruluşunun 100. yılı nedeniyle Saracoğlu'nun yaşamını anlatan yine Gürkan Hacır'ın hazırladığı Efe Başvekil adlı bir belgesel film yapıldı.
  • Hakkında basında çıkan yazılardan bazılarının Şükrü Saracoğlu ve Dönemi isimli kitap oğlu Yılmaz Saracoğlu tarafından derlenmiştir.
  • 2017 yılında Gürbüz Arslan'ın yazdığı Şükrü SARAÇOĞLU'nun Hayatı ve Siyasi Faaliyetleri (1886-1953) adlı eser Atatürk Araştırma Merkezi tarafından basılmıştır.[12]

Kaynakça

  1. ^ "TBMM Albümü 1. Cilt (1920-1950)" (PDF). TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü. 6 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 16 Ağustos 2022. 
  2. ^ İşte karşınızda Trabzonlu Şükrü Saracoğlu 18 Mayıs 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Zaman, 25 Şubat 2013.
  3. ^ Gürkan Hacır, Efe başvekil: Şükrü Saracoğlu'nun romanı, Remzi Kitabevi, 2006. ISBN 978-975-141-098-6.
  4. ^ "Şükrü Saracoğlu (1887-1953)". Bünyamin Saraç. 26 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2011. 
  5. ^ Türkiye Üzerindeki Sovyet Talepleri ve Türk-Sovyet ilşkileri (1939-1947) 29 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Barış Ertem.
  6. ^ TBMM, Zabit Cerideleri, Devre 6, Cilt 27, s.24-25.
  7. ^ İşte Time’a kapak olan Türkler 30 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Milliyet, 19 Kasım 2011.
  8. ^ Atatürk sonrası Türkiye 23 Kasım 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., hacettepe.edu.tr.
  9. ^ Baytal, Yaşar (Kasım 2007). "Demokrat Parti Dönemi Ekonomi Politikaları (1950-1957)" (PDF). Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi. 17 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 28 Mayıs 2014. 
  10. ^ Olgun, Kenan. "Türkiye'de Cumhuriyetin İlanından 1950'ye Genel Seçim Uygulamaları" (PDF). 18 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 7 Ocak 2015. 
  11. ^ "TÜRK PARLAMENTO TARİHİ TBMM - II. DÖNEM 1923 - 1927 III. CİLT" (PDF). 21 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  12. ^ "Şükrü SARAÇOĞLU'nun Hayatı ve Siyasi Faaliyetleri (1886-1953), 2017". 4 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
Sportif görevi
Önce gelen:
Hayri Celal Atamer
19. Fenerbahçe SK Başkanı
16 Mart 1934 - 28 Aralık 1950
Sonra gelen:
Ali Muhiddin Hacı Bekir
Siyasi görevi
Önce gelen:
Ali Fuat Cebesoy
7. Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı
1 Kasım 1948 - 22 Mayıs 1950
Sonra gelen:
Refik Koraltan
Önce gelen:
Refik Saydam
5. Türkiye başbakanı
9 Temmuz 1942 - 7 Ağustos 1946
Sonra gelen:
Recep Peker
Önce gelen:
Tevfik Rüştü Aras
Türkiye Dışişleri Bakanı
11 Kasım 1938 - 13 Ağustos 1942
Sonra gelen:
Numan Menemencioğlu
Önce gelen:
Yusuf Kemal Tengirşenk
Türkiye Adalet Bakanı
24 Mayıs 1933 - 12 Kasım 1938
Sonra gelen:
Hilmi Uran
Önce gelen:
Abdülhalik Renda
Türkiye Maliye Bakanı
1 Kasım 1927 - 25 Aralık 1930
Sonra gelen:
Abdülhalik Renda
Önce gelen:
Hüseyin Vasıf Çınar
Türkiye Millî Eğitim Bakanı
22 Kasım 1924 - 3 Mart 1925
Sonra gelen:
Hamdullah Suphi Tanrıöver

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İsmet İnönü</span> Türkiye Cumhuriyeti 2. Cumhurbaşkanı

Mustafa İsmet İnönü, Türk asker, siyasetçi ve devlet adamıdır. Türkiye'nin 2. cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Dönemi'ndeki ilk başbakanı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilk genelkurmay başkanı.

<span class="mw-page-title-main">Celâl Bayar</span> 3. Türkiye cumhurbaşkanı (1950–1960)

Mahmut Celalettin Bayar, Türk ekonomist, siyasetçi ve eski cumhurbaşkanı. Çağdaş Türkiye'nin siyasi yaşamının çeşitli dönemlerinde önemli roller oynamış olan Bayar, Meclis-i Mebusan üyesi, cumhuriyet döneminde iktisat vekili, Mustafa Kemal Atatürk'ün son başbakanı ve 1950-1960 arasında Türkiye'nin üçüncü ve asker kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye başbakanları listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Türkiye başbakanları listesi, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olarak görev yapmış kişileri içeren liste.

<span class="mw-page-title-main">Refik Saydam</span> 4. Türkiye başbakanı

İbrahim Refik Saydam, Türk hekim ve siyasetçi. Türkiye Cumhuriyeti'nin 4. başbakanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Demokrat Parti (1946)</span> Türkiyede bir siyasi parti (1946–1960)

Demokrat Parti, 7 Ocak 1946'da kurulan, kurulduğu yıl yapılan seçimlerde azınlıkta kalıp 4 yıl sonra yapılan seçimlerde 27 yıllık tek parti dönemini sona erdiren Türk siyasi partisi olarak bilinir. Sırasıyla 1950, 1954 ve 1957 seçimlerini kazanmış ve 10 yıl boyunca iktidar olmuştur. Demokrat Parti, 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile iktidardan düşürülmüş ve 29 Eylül 1960'ta kapatılmıştır. Demokrat Parti'nin kısaltması DP olarak yazılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Recep Peker</span> 6. Türkiye başbakanı

Mehmet Recep Peker, Türk asker ve siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Hasan Saka</span> 7. Türkiye başbakanı

Hasan Hüsnü Saka, Türk siyasetçi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 7. başbakanı.

<span class="mw-page-title-main">Şükrü Kaya</span> Türk siyasetçi

Mehmet Şükrü Kaya, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında çeşitli devlet görevleri yaptıktan sonra, Türk Kurtuluş Savaşı'na katılmış, savaşın ardından kısa bir dönem İzmir Belediye Başkanlığı'nı üstlendikten sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarından biri olmuş devlet ve siyaset adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Fikri Tüzer</span>

Ahmet Fikri Tüzer, Türk bürokrat ve siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de tek partili dönem</span>

Türkiye'de tek partili dönem, 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilanıyla başladı. Millî Kalkınma Partisi (MKP) kuruluncaya kadar, kısa aralıklar dışında 1923-1945 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tek yasal siyasi partiydi. Demokrat Parti (DP) karşısında 1946'daki ilk çok partili seçimleri kazandıktan yaklaşık dört yıl sonra, CHP 1950 seçimlerinin neticesinde iktidarını kaybetti. Tek partili dönemde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, çok partili demokrasiye geçiş için CHP'ye karşı muhalefet partilerinin kurulmasını istedi; 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kuruldu ancak olaylı İzmir mitingi sonrası parti kendi kendini feshedilmeye zorlandı ve kurucusu tarafından lağvedildi. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) 1924'te Kâzım Karabekir tarafından kuruldu, ancak üyelerinin 1925'te Şeyh Said İsyanı'na karıştığı iddiasıyla ve TCF'nin "parti, dini düşünce ve inançlara saygılıdır" maddesi gerekçe gösterilerek yasaklandı. Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı süresince 2 kere çok partili bir sistem kurma çabalarına rağmen, bu yalnızca Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın 1930'da kapatılması sonrası 15 sene aradan sonra 1945'te gerçekleşti.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye siyasi tarihi</span> Türkiye Cumhuriyeti siyasetine genel bakış

Türkiye siyasi tarihi, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk ulus devletini ihdas etmesine giden yolda bir evre olan Türk Kurtuluş Savaşı ile başlar.

<span class="mw-page-title-main">10. Türkiye Hükûmeti</span> II. Bayar Hükûmeti (1938–1939)

10. Türkiye Hükûmeti veya II. Bayar Hükûmeti, 11 Kasım 1938 - 25 Ocak 1939 tarihleri arasında görev yaptı.

<span class="mw-page-title-main">II. Dünya Savaşı'nda Türkiye</span> II. Dünya Savaşında Türkiyenin izlediği dış politika

II. Dünya Savaşı öncesinde Çekoslovakya'nın ve Arnavutluk'un işgallerinden endişelenen Türk hükûmeti, 1939'da İngiltere ve Fransa ile ortak bir bildiri yayımladı. 19 Ekim 1939'da Ankara'da bu iki devlet ile Türkiye arasında ittifak kuruldu. Buna göre Akdeniz'de bir savaşın olması halinde üç devlet yardımlaşacaktı. Maddeler arasında askerî ve maddi yardımdan da bahsedilmekteydi. Ancak savaş zamanı Türkiye, Sovyet Rusya unsurunu gerekçe göstererek savaşa fiilen katılmadı. 25 Mart 1941 tarihinde Türkiye ile Sovyet Rusya arasında saldırmazlık halini duyuran bildiri yayımlandı. Aynı yıl Nazi Almanyası ile Sovyet Rusya arasında saldırmazlık paktı geçerliyken Balkan Seferi başladı. İşgal ihtimali üzerinden baskı yapan Müttefiklere rağmen Türkiye çatışmaya girmedi ve Alman büyükelçisi Von Papen aracılığıyla diplomatik ilişkiler geliştirildi; 18 Haziran 1941'de Türk-Alman Dostluk Paktı imzalandı.

<span class="mw-page-title-main">Irkçılık-Turancılık Davası</span> Dava

Irkçılık-Turancılık Davası, 7 Eylül 1944'te başlayan ve 29 Mart 1945'e kadar süren, Türk siyasetinde önde gelen 23 ismin Irkçılık-Turancılık suçlamasıyla yargılandığı sürecin adıdır. Toplam 65 oturum sürmüştür. Yargılama sonucunda Zeki Velidi Togan, Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal çeşitli cezalara çarptırıldılar.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de antikomünizm</span>

Türkiye'de antikomünizm, kapitalist görüşlere karşı olan ve aksinin gerçekleşebileceğini öneren komünizm düşüncesine karşı olarak komünist sistem ve görüşlerin Türkiye'de yayılımını engelleme çalışmalarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı'nda Sovyetler Birliği-Türkiye ilişkileri</span> Türk-Sovyet politik ve askeri ilişkileri

Türk Kurtuluş Savaşı'nda Sovyetler Birliği-Türkiye ilişkileri, Türk Kurtuluş Savaşı döneminde Sovyetler Birliği ve Türkiye hükûmetleri arasındaki politik ve askerî ilişkilerdir. 1917'deki Ekim Devrimi sonrasında kurulan Sovyetler Birliği dünyadaki tüm komünist ayaklanmalara destek vermiş, bununla birlikte sömürgeci ve emperyalist müdahalelere karşı da mücadele etmiştir. Ekim Devrimi'nin ardından Sovyetlerde Rus İç Savaşı (1918-1922) sürerken aynı yıllarda Anadolu'da Türk Kurtuluş Savaşı (1919-1922) devam etmekteydi. Bu dönemde yeni kurulan Sovyetler, kendi gibi İtilaf Devletlerinin önde gelenleriyle savaşan Türkiye heyeti ile diplomatik ilişkiler geliştirdi ve Türkiye'ye para, silah ve mühimmat yardımı gönderdi.

<span class="mw-page-title-main">Türk-Alman Dostluk Paktı</span>

Türk-Alman Dostluk Paktı, Almanya ve Türkiye arasında 18 Haziran 1941 yılında imzalanmış bir saldırmazlık ve dostluk antlaşmadır.

1953 yılında Türkiye'deki olaylar.

Bu sayfada 1942 yılında Türkiye'de görevdeki siyasi kurumlar ve kişiler, yaşanan olaylar, doğan ve ölen kişiler yer alır.

Bu sayfada 1943 yılında Türkiye'de görevdeki siyasi kurumlar ve kişiler, yaşanan olaylar, doğan ve ölen kişiler yer alır.