İçeriğe atla

İtalyan Yeni Gerçekçiliği (anlam ayrımı)

  • İtalyan Yeni Gerçekçiliği (İtalyanca:Neorealismo), 2. Dünya Savaşı sonrasında İtalya'da ortaya çıkmış bir sinema akımı.
  • İtalyan Yeni Gerçekçiliği (kitap), Selahattin Bağdatlı'nın akımla ilgili yazdığı kitap. 2000 yılında Der Yayınları'ndan çıktı.

İlgili Araştırma Makaleleri

Realizm ya da gerçekçilik, bir estetik ve edebi kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa'da ortaya çıkmıştır. Nasıl ki romantizm klasisizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm, hem klasisizme hem de romantizme bir başkaldırıdır. Amaç, sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak, yenilikçi eserler üretmek ve konularını öncelikle yüksek sınıflar ve temalarla ilgili değil, toplumsal sınıflar ve temalar arasından seçmekti. Realizmin amacı, günlük yaşamın önyargısız, bilimsel bir tutumla incelenmesi ve edebi eserlerin bir bilim insanının klinik bulgularına benzer nesnel bir bakış açısıyla ortaya konmasıdır. Örneğin, realizmin iki güçlü temsilcisi Gustave Flaubert'in Madame Bovary adlı romanı ile Emile Zola'nın Nana adlı romanında cinsellik ve şiddet edebi bir mikroskop altında incelenecek olursa çıplaklığıyla ortaya konulmuştur. Realizm felsefesinin altında güçlü bir felsefi belirlenimcilik yatar. Fransız edebiyatında Flaubert ile Zola'nın yanı sıra Honore de Balzac, Stendhal, Rusya'da Lev Tolstoy, İvan Sergeyeviç Turgenyev, Dostoyevski, İngiltere'de Charles Dickens ve Anthony Trollope, Amerika'da Theodore Dreiser, Ernest Hemingway, John Steinbeck İrlanda'da James Joyce realizmin önemli temsilcileridir. Realizm, 20. yüzyıl romanının gelişimini de önemli ölçüde etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Modernizm</span>

Modernizm veya çağdaşlık, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Batı toplumunda sanayileşme, kentleşme ve teknolojik ilerlemenin getirdiği hızlı değişimlere bir yanıt olarak ortaya çıkan kültürel ve sanatsal bir harekettir. Hareket, yenilik arzusu ve geleneksel sanat, edebiyat ve felsefe biçimlerinin reddedilmesiyle karakterize edilir.

<span class="mw-page-title-main">Bilimsel yöntem</span> Bilimsel Bilginin Basamakları

Doğa bilimlerinde, bilimsel yöntem yeni bir bilgi edinmek için kullanılan deneyci yaklaşıma sahip bir yöntemdir. Bilim insanları bu yöntemle, zaman içinde bilgilerin üst üste binmesiyle evrendeki olayların doğru ve güvenilir bir şekilde betimlemesini amaçlar. Yöntem, 17. yüzyıldan itibaren bilimin gelişmesini şekillendirmiştir.

<i>Bisiklet Hırsızları</i>

Bisiklet Hırsızları, senaryosunu Cesare Zavattini'nin yazdığı, Vittorio De Sica'nın yönettiği, 1948 İtalyan yapımı drama filmidir.

Sosyalist gerçekçilik, sosyalizm ideolojisinin sanat ve edebiyata yansıması olarak 1930'lu yıllarda ortaya çıktı. Özellikle SSCB'de ve Çin'de ön plana çıktı ve komünistlerden de destek gördü. Sosyalist ideolojinin idealizmini ortaya çıkarmayı hedefleyen bu akımın etkisinde edebiyat eserlerinde devrimci kahramanlarla, halka örnek olacak kişiler yaratılması hedeflendi. Maksim Gorki'nin Ana romanı bu akımın ilk örneklerinden sayılır. Resim sanatında ise devrimci ruhun ön plana kuvvetli bir imajla çıktığı eserler desteklendi. Sosyalist gerçekçi akımın ana konuları arasında devrim, işçi sınıfı ve sanayi bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Anna Magnani</span> İtalyan oyuncu (1908-1973)

Anna Magnani, 20. yüzyıl İtalyan sinemasının en önemli ve tanınmış sinema ve tiyatro oyuncularından biri ve Oscar Ödülü alan ilk İtalyan oyuncudur.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

İspanyol edebiyatı, İspanya'da yazılan edebiyat yapıtlarını kapsar. İspanya'nın ulusal dili olan Kastilya lehçesinde kaleme alınan yapıtlar İspanyol edebiyatının ana bölümünü oluşturmakla birlikte, Katalan dili ve Galicia lehçesinde yazılmış yapıtlar da bu kapsamda sayılır.

İtalyan Edebiyatı, İtalyan yazarlarca İtalyanca yazılmış edebiyat yapıtlarını kapsar. İtalya'nın siyasal birliğini 19. yüzyıla kadar kuramaması ve Katolik Kilisesi'nin etkisiyle, yazılı metinlerde uzun süre Latince kullanılmış ve yerel bir dilin yaygınlaşması öbür Avrupa ülkelerine göre daha geç başlamıştır. 12. ve 14. yüzyıllar arasında İtalya'da Fransızca düzyazı ve koşukla yazılmış romanslar okunmuş ve klasik metinlerden uyarlamalar yapılmıştır. Böylece 13. yüzyılda bir Fransız-İtalyan edebiyatı gelişmiştir. İtalyanlar Fransız öykülerini çoğu zaman uyarlayarak ve bunlara çeşitli eklemeler yaparak kaleme almışlardır. Bu edebiyatta Fransızca kullanılmakla birlikte, yazarlar yapıtlarına yer yer kendi lehçelerinin özelliklerini de katmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Ermanno Olmi</span> İtalyan film yönetmeni

Ermanno Olmi, İtalyan yönetmen. En önemli filmi, 1979'da Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye alan L'Albero degli zoccoli'dir.

Büyülü gerçekçilik, olağan ya da gerçekçi bir çizgide ilerleyen sanat akımlarında bulunmaması gereken sihirli ve mantık dışı ögeleri içeren sanat akımı.

<i>Umberto D.</i>

Umberto D. 1952 İtalya yapımı dramatik filmdir.

<i>Beyaz Geceler</i> (film, 1957)

Beyaz Geceler 1957 İtalya Fransa ortak yapımı dramatik filmdir. Özgün adı Le Notti Bianche dir.

<span class="mw-page-title-main">İtalyan yeni gerçekçiliği</span> ulusal film akımı

İtalyan Yeni Gerçekçiliği, II. Dünya Savaşı sonrasında İtalya'da ortaya çıkmış bir sinema akımıdır. Bu akım kabaca 1944 ila 1952 yılları arasında etkili oldu. Genelde kabul gören kanıya göre akımı başlatan film Roberto Rossellini'nin 1945'te çektiği Roma, Açık Şehir iken akımın son filmi de Vittorio De Sica'nın 1952 tarihli Umberto D.'sidir. Kimilerine göre Federico Fellini'nin 1954 tarihli filmi Sonsuz Sokaklar da bu akıma dâhil edilir.

Sovyet Edebiyatı veya Sovyetler Birliği'nde edebiyat, Sovyetler Birliği'nde üretilen ve ayrıca Ekim Devrimi ile sonrasındaki edebi çalışmaları kapsayan bir dönemdir. Bu dönemde ülke içinde konuşulan 88 dilden de eserler verilmiş olması ile birlikte Rusçanın bir hakimiyeti söz konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Şiirsel gerçekçilik</span>

Şiirsel gerçekçilik 1930'larda Fransa'da ortaya çıkmış ve II. Dünya Savaşı'nın sonuna dek etkisini sürdürmüş sinema akımına verilen addır. Türkçede bazen "şairane gerçekçilik" olarak da geçer.

<i>İtalyan Usulü Evlilik</i>

İtalyan Usulü Evlilik, 1964 İtalya Fransa ortak yapımı romantik komedi filmidir. Özgün adı Matrimonio all'italiana olan film İngilizce konuşulan ülkelerde Marriage Italian Style adıyla gösterilmiştir.

<i>Leopar</i> (senaryo)

Leopar, Luchino Visconti'nin yönettiği 1963 tarihli aynı adlı filmin Türkiye'de 1972 yılında yayımlanmış senaryo kitabıdır.

<span class="mw-page-title-main">Realizm (sanat)</span>

Realizm veya Gerçekçilik, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu yüzyılda gerçekleşen endüstriyel gelişmeler, toplumsal sınıfların belirginleşmesi, insanları duygular dünyasından gerçekler dünyasına itmiştir. Sanatçılar da bu gelişmelere tepki olarak Realist (gerçekçi) çalışmalar gerçekleştirmeye başladılar. Realizm, konuların idealist bir tarzda ele alındığı Romantizm’e bir tepki olarak başladı. Realistler sıradan veya gerçekçi temaları ortaya koyabilmek için teatral dramadan ve sanatın klasik formlarından uzaklaşma eğiliminde oldular.

Green kuram, Uluslararası İlişkiler (Uİ) teorisidir. Uluslararası İlişkilerin ana akım teorilerinin aksine, çevresel konuları uluslararası ilişkiler çalışmasının merkezi olarak varsayar. Yeşil teoriye göre, yeni gerçekçilik ve neoliberalizm gibi ana akım teoriler, çevre sorunlarını rasyonalist ve devlet merkezli analiz çerçeveleri aracılığıyla anlamakta başarısız oluyorlar. Yeşil teori, küresel adalet, uluslararası kalkınma, modernleşme ve güvenlik çalışmalarına odaklanır. Uluslararası ilişkilerde yeşil perspektifler, çevre ile ilgili ulusötesi sorunların artışına bir yanıt olarak 1970'lerde ortaya çıktı.