İçeriğe atla

İsviçre'nin dış ilişkileri

  İsviçre
  İsviçre ile diplomatik ilişkileri olan ülkeler

İsviçre'nin dış ilişkileri temel olarak daimi tarafsızlık politikasına dayanır ve uluslararası sorunlarda ve çatışmalarda tarafsız davranmaya özen gösterir.[1] Ülkenin dış politikası İsviçre Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetilir. Bazı uluslararası ilişkiler ise İsviçre Federal Yönetimi tarafından yürütülür.

Tarafsızlık politikasının tarihçesi

İsviçre'nin bağımsız bir devlet olarak tanınması 1648'de Vestfalya Barışı çerçevesinde Münster antlaşması ile gerçekleşmiştir. Bu tarihten beri İsviçre dış politikasında tarafsızlığın izleri görülür. Napolyon'un işgali ile kurulan Helvatia Cumhuriyeti tarafsız bir cumhuriyet değildi. Ancak 1815'te Napolyon'un yenilmesi üzerine İsviçre'de uygulanan yeniden yapılanma politikaları sayesinde tarafsızlık politikası hayata geçirildi. 1815'te yapılan Paris senedi ile İsviçre'nin daimi tarafsızlığı diğer devletler tarafından da kabul edilmiştir. Buna karşın, İsviçre'ye kendisini korumaya yönelik bir ordu bulundurma hakkı da tanınmıştır. İsviçre tarihte ilk defa bir devletin hukuki çerçevede tarafsızlığının tanındığı, yani daimi tarafsıylık statüsünü kazandığı bir model olmuştur.[1]

İsviçre, 19. yüzyıl boyunca tarafsızlığına uygun bir politika izlemiştir. Örneğin Fransa-Prusya savaşı sırasında ülkesine sığınan General Charles Bourbaki komutasındaki Fransız ordusunu silahtan arındırmıştır.[1]

Savaş dönemlerinde tarafsız devletlerin hak ve ödevlerini belirleyen 1907 tarihli La Haye sözleşmeleri İsviçre'nin tarafsızlığı açısından büyük önem taşımıştır. Bu sözleşme sayesinde tarafsız devletlerin dokunulmazlığı ilkesi kabul edilmiştir.[1]

Birinci Dünya Savaşı başladığında 250 bin kişilik İsviçre ordusunun tamamı mobilize edilmiş, en büyük askerî birlikler Fransa ve Almanya sınırlarına yerleştirilmiştir. İsviçre 1915'te savaşan tüm devletlere tarafsızlığına saygı göstermeleri olası bir tarafsızlık ihlalinden kaçınmaları bildirmiştir.[2] Almanya'nın Belçika ve Lüksemburg'un tarafsızlıklarını ihlal ederek bu ülkeleri işgal etmesi La Haye'de sınırları çizilen tarafsızlığın yaptırım gücü yüksek bir mahkemeye ihtiyaç duyduğunu gösterdi.İsviçre Birinci Dünya Savaşı'ndan tarafsızlığını koruyarak çıktı.

Milletler Cemiyeti dönemi

Birinci Dünya Savaşının sonunda Versay Barış anlaşmasıyla oluşturulan Milletler Cemiyeti barış ve istikrarı sağlamayı amaçlıyordu. İsviçre MC'ye verdiği memorandumla üye olma şartı olarak tarafsızlığının kabulü istedi. Önce isteksizce yaklaşılan bu isteği MC sonunda kabul etti. Buna göre İsviçre askerî operasyonlara katılmayacak, yabancı askerlerin topraklarından geçişine ve hatta topraklarında bir askerî operasyon hazırlığına dahi izin vermeyecekti. Ancak MC tarafından cemiyet karşıtı ülkelere uygulanacak ekonomik tedbirlere katılmak zorundaydı. 16 Mayıs 1920'de MC üyeliği oylamasında İsviçre halkı 322.937 hayır oyuna karşılık 414.830 evet oyuyla MC üyeliğine evet dedi.[2]

1935'te Milletler Cemiyeti'nin İtalyan faşist rejimine İtalya Habeşistan savaşı sırasında ekonomik yaptırımlar uygulamaya başlaması İtalya ile dostane ilişkileri olan İsviçre'de tereddüt yarattı. İsviçre, MC üyeliğinden dolayı bu yaptırımlara katılmak zorunda olmasına karşın, tarafsızlık ilkesine uymak için İtalyan mallarının boykot edilmesi ve İtalya ile ticari ilişkilerin cezalandırılmasına katılmayı reddetti. Sadece silah ve teçhizat ihracatı ve kredilendirilmesinin önlenmesi konusunda Cemiyet ile birlikte hareket edeceğini açıkladı.[2]

1937'de İtalya'ya uygulanan ekonomik yaptırımlar kalktı. MC'nin İsviçre'nin tarafsızlığı için yeterli korumayı sağlayamadığı düşüncesi güçlenmeye başladı. Federal Konsey üyesi Guiseppe Motta 1 Ağustos 1937'de İsviçre'nin zaman geçirmeden geleneksel tarafsızlığa dönmesini istediği konuşma ülkede ses getirdi. Nihaneyt Milletler Cemiyeti Konseyinin 14 Mayıs 1938 tarihli kararında "İsviçre'nin daimi tarafsızlığından doğan hususi durumu itibarıyla Milletler Cemiyeti, İsviçre'nin, bundan böyle Misak'ın öngördüğü yaptırımların uygulanmasına hiçbir şekilde katılmamak ve bundan böyle bu yönde bir talebe muhatap olmamak talebini kabul eder." denilerek İsviçre'nin eski tarafsızlık konumu kabul edildi.[2]

İkinci Dünya Savaşı dönemi

1939'da savaş başlar başlamaz İsviçre Federal Konseyi General Henri Guisan'ı ordunun başına getirdi ve seferberlik emri verdi. Savaşın başında 100 bini cephede olmak üzere 400 bin asker ordunun emrindeydi. Bu rakam yardımcı hizmetlerdekilerle birlikte 850 bine ulaşıyordu ki, o zaman dört milyon nüfusu olan bir ülke için çarpıcı bir seferberlik idi. Ancak savaşın hemen başında Almanya'nın Polonya'yı ve Fransa'yı işgal etmesi İsviçre'ye 50 bin kişilik bir Fransız-Polonyalı askerin göç etmesine neden oldu. Ardından İtalya da Almanya'nın yanında savaşa girince İsviçre etrafını Mihver devletler ile çevrilmiş buldu. Hitler'in başlangıçta İsviçre'yi işgal etme niyeti olduğu ve uzmanlarıyla bu konuyu tartıştığı bilinmektedir. Ancak ABD'nin 1941'de savaşa katılması zaten zor bir iş olan İsviçre'nin işgalini anlamsız hale getirdi.[2]

Birleşmiş Milletler ve Soğuk Savaş dönemi

Savaştan sonra oluşturulan Birleşmiş Milletler tarafsızlık konusunda Milletler Cemiyeti'nden de hoşgörüsüzdü. Buna göre BM çatısı altında olan bir devletin yerine getirmesi gereken yükümlülükler tarafsız devlet olarak kalmayı olanaksız kılıyordu.[2] Savaş sonrasında tarafsızlık kavramı uluslararası kamuoyunda gözden düşmüştü. Federal Konsey buna rağmen tarafsızlık politikasını kısıtlamayı değil genişletmeyi kararlaştırdı ve ikili bir dış politika oluşturdu. Bir taraftan BM'nin tarafsızlıkla uyumlu kısımlarına entegre olmak isterken, güvenlik çemberine katılmaya istekli değildi. Federal Konsey BM üyeliği söz konusu olmadan, örgüt dışı bir ortak pozisyonu geliştirmeye çalıştı.[2]

Dışişleri danışmanı olan Rudolf Bindschelter tarafından 1951'de formüle edilen yönerge, daha sonra Bindschelter Doktrini olarak adlandırıldı ve Federal Konsey tarafından resmi politika olarak kabul edildi. Buna göre İsviçre şu dört ilketle tarafsızlığını koruyacaktı:

  • kolektif güvenlik konulu hiçbir anlaşmaya imza atmayacak
  • diğer devletlere karşı ekonomik yaptırımlara girmeyecek
  • siyasi içerikli örgüt ve konferanslara sadece evrensel olduğu durumlarda katılacak
  • tarafsız devletlerin mal ve hizmet arz etmesi diğer devletler tarafından hasmane bir tutum olarak görülemez

Doktrin İsviçre'nin BM'ye üye olmasına karşı çıkıyordu ve İsviçre'nin savaş sonrası resmi dış politikası oldu.[2]

İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan soğuk savaş dönemi ve hükûmetin sosyo-ekonomik amaçlar taşıyan BM organlarına düzenli destek vermesi tarafsızlığını diğer devletler açısından sorun olmaktan çıkardı. İsviçre BM'nin dışında bir ortak olarak kendine has bir iş birliği konsepti yarattı.[2] 1947'de Dünya Sağlık Örgütü'ne tam üye, 1948'de Ekonomik ve Sosyal Konsey'e gözlemci ve Uluslararası Adalet Divanı'na tam üye oldu.[1]

1960'ların sonlarında değişen şartlar Federal Konsey'i durumu yeniden değerlendirmeye itti ve konuyu kamuoyunda tartışmaya başladı. 1986'da referanduma sunulan BM üyeliği hükûmetin isteğine rağmen seçmenlerin % 75.7'si ve 26 kantonun tümü tarafından ezici çoğunlukla reddedildi.[1][2]

Soğuk Savaş sonrası dönem

1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte başlayan yeni dönem İsviçre'nin dış politikasında da değişikliğe yol açtı. İsviçre açısından BM'nin dışında kalmak daha zor hale geldi. 1993 yılında yeni bir dış politika konsepti geliştirildi. Bu konseptte uluslararası işbirliğine ve entegrasyona vurgu yapılıyor, İsviçre'nin tarafsızlığının belli durumlarda sınırlandırılması öngörülüyordu. İsviçre BM'yi bir meşru güç olarak görüyor, mütecaviz devletler ile BM arasında bir tarafsızlığın olamayacağı belirtiliyordu. BM şartı yaptırımları güncel uluslararası koşullarda geleneksel tarafsızlık hukukunun üstünde kabul ediliyordu. Bu yeni tarafsızlık yorumu BM üyeleri tarafından olumlu karşılandı. Ancak İsviçre hükûmeti BÖ'ye katılmayı bir süreç olarak gördüğünü söyleyerek hemen halk oyuna başvurmadı. 2002'ye kadar BM önderliğindeki tüm ekonomik yaptırımlara katıldı. 2000 yılında yayınlanan Güvenlik Politikası Raporu ve 11 Eylül saldırılarının ardından Mart 2002 tarihinde BM üyeliği konusu yeniden oylamaya sunuldu ve % 54.6 oyla kabul edildi.[2]

İsviçre'nin Uluslararası örgütlerle ilişkileri

İsviçre 2002'den itibaren BM üyesidir.

1993'ten sonra NATO ile ilişkisini de geliştirmiştir. 2000 yılındaki Güvenlik Politikası Raporunun hazırlanmasında NATO'dan yardım almıştır.

Soğuk savaş sürecinde Doğu-Batı ilişkilerinin en önemli forum alanı olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGIK) ve sonrasında AGİT içinde de önemli bir rol oynamıştır.[2]

İsviçre, Avrupa entegrasyon sürecini yakından takip eden bir ülkedir. 1959 yılında EFTA'nın kurucu üyesi olmuştur. AB'ye üyeliği (O zamanlar Avrupa Ekonomik Alanı - EEA) de 1992 yılında gündemine almış, ancak referandumda kabul edilmeyince bir daha girişimde bulunmamıştır.[2] Buna rağmen bilimsel araştırma alanları, hava ve kara taşımacılığı, idari satın alma politikaları konularında görüşmelerini sürdürmüş ve yasalarını AB mevzuatına uyumlu hale getirmeye çalışmıştır.[2] 2005'te yapılan referandum ile sınır kapılarındaki polis ve gümrük kontrollerini sınırlandıran Schengen Anlaşmasına katılmıştır.[2]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f Yrd. Doç. Dr. Emine AKÇADAĞ ALAGÖZ, Daimi Tarafsızlık Politikası ve İsviçre Örneği 6 Eylül 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 06.09.2018 tarihinde alındı.
  2. ^ a b c d e f g h i j k l m n o Serhan Yalçıner, Uluslararası İlişkilerde Tarafsızlık, Daimi Tarafsızlık ve İsviçre Örneği, Süleyman Demirel Üniversitesi, 6 Eylül 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Yüksek Lisans Tezi, 06.09.2018 tarihinde alındı.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İsviçre</span> Batı Avrupa ve kısmen Orta Avrupada bir federe ülke

İsviçre, Batı, Orta ve Güney Avrupa'nın kesişme noktasında bulunan bir ülkedir. Federal otoritelerin merkezi Bern ile birlikte 26 kantondan oluşan bir federal cumhuriyettir. Kuzey sınırında Almanya, batısında Fransa, güneyinde İtalya, doğusunda Avusturya ile Lihtenştayn yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Dışişleri Bakanlığı (Türkiye)</span> Türkiyede bir bakanlık

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı bağlı olarak çalışan, dışişlerinden sorumlu olan bakanlık. Türkiye'nin diğer ülkeler ve uluslararası örgütlerle olan ilişkilerinin yürütülmesinden sorumlu olan bakanlığın başında şu an Hakan Fidan bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler</span> toplumsal, ekonomik ve kültürel bir iş birliği oluşturmak amacıyla kurulan bir örgüt

Birleşmiş Milletler (BM), 24 Ekim 1945'te kurulmuş; dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır. Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma 26 Haziran 1945'te 50 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması'dır.

<span class="mw-page-title-main">Uluslararası Çalışma Örgütü</span>

Uluslararası Çalışma Örgütü ya da ILO, ülkelerdeki çalışma yasalarında ve bu alana ilişkin uygulamalarda standartları geliştirmek ve ileriye götürmek gibi bir amaçla kurulan kuruluştur. Merkezi İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Milletler Cemiyeti</span> 1. Dünya Savaşından sonra barışı sağlamak için kurulan kurum

Milletler Cemiyeti, günümüzdeki Birleşmiş Milletler'in temeli sayılabilecek bir organizasyondu. I. Dünya Savaşı'nın ardından İsviçre'nin Cenevre kentinde, 10 Ocak 1920'de kuruldu. Amacı, ülkeler arasında yaşanabilecek sorunları barışçıl yollarla çözmekti. Bir süre çalıştı; fakat fazla bir varlık gösteremedi. II. Dünya Savaşı'nın ardından 1946 yılında dağıldı.

Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.

<span class="mw-page-title-main">Moskova Konferansı (1943)</span>

Moskova Konferansı, 1943 yılı Ekim ayında Moskova'nın Dışişleri Bakanları düzeyinde toplanan Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Sovyetler Birliği ve Çin'in katılımıyla gerçekleşen bir toplantıdır. Ayrıca, Tahran Konferansı müttefiklerin ilk buluşmalarıdır. Konferansa Birleşik Krallık'tan Sir Anthony Eden, ABD’den Cordell Hull, Sovyetler Birliği’nden Vyacheslav Molotov ile Çin Dışişleri Bakanı katılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi</span> BMnin uluslararası güvenliği sağlamakla görevli altı ana organından biri

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Birleşmiş Milletler'in üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlü en güçlü organı. Birleşmiş Milletler'in diğer organları sadece tavsiye kararı alabilirken, Uluslararası Adalet Divanı ile birlikte bağlayıcı karar alma yetkisine sahip iki Birleşmiş Milletler organından biridir. Bu bağlayıcılık, üye ülkelerin tamamına yakını tarafından imzalanmış olan Birleşmiş Milletler Antlaşması'nda açık bir şekilde belirtilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Soğuk Savaş</span> 1947–1991 yılları arasında Batı Bloku ve Doğu Bloku arasında geçen jeopolitik gerginlik süreci

Soğuk Savaş, iki Süper güç olan ABD önderliğinde Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin önderliğinde Doğu Bloku ülkeleri arasında Truman Doktrini'nin ilanından (1947) SSCB'nin dağılmasına (1991) kadar devam ettiği kabul edilen uluslararası siyasi ve askeri gerginlik. Soğuk Savaş dönemi, Amerika liderliğinde batı dünyası ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin önderliğindeki komünist blok arasındaki dünya üzerinde geniş bir nüfusu etki etmesine verilen isimdir. Soğuk Savaş döneminde NATO, "Batı İttifakı" olarak da biliniyordu. Batı Bloku, NATO üyesi ülkeler ile NATO üyesi olmayan ancak ABD ile müttefik olan kapitalist ve antikomünist ülkelerden, Doğu Bloku ise Varşova Paktı'na üye olan komünist ve bu pakta üye olmayan diğer komünist ülkelerden oluşuyordu. Bu iki karşıt blokun yanı sıra hiçbir bloku desteklemeyen Bağlantısızlar Hareketi isimli üçüncü bir blok daha vardı. Çin ve Yugoslavya hem Doğu Bloku ülkeleri, hem de Bağlantısızlar Hareketi ülkeleriydi. Bu iki komünist ülkenin her iki blokta da olmasının nedeni Sovyetler Birliği ile olan görüş farklılıklarıydı.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Genel Kurulu</span>

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Birleşmiş Milletlerin (BM) beş ana organından biridir ve tüm üye milletin eşit olarak temsil edildiği tek organdır. Görevleri arasında, birliğin bütçesini gözden geçirme, Güvenlik Konseyi geçici üyelerini atama, diğer bölümlerinden raporlar alma ve genel kurul kararları adı altında kararlar çıkarmak vardır. Birçok ek organı vardır.

İsviçre tarihi bugünkü İsviçre Konfederasyonu topraklarının tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihini kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Tarafsız ülke</span> Tarafsız Bölge

Tarafsız ülke, savaş sırasında diğer ülkelerin yanında yer almayan ülkelerdir. Tarafsızlık politikası gereğince, silahlı çatışmalarda tarafsızlık ilkesinin korunmasına dayanmaktadır. Tarafsız bir ülke ayrıca uluslararası meselelerde de tarafsız davranır.

<span class="mw-page-title-main">II. İtalya-Habeşistan Savaşı</span> 1935 - 1936 yılları arasında İtalya Krallığı ile Etiyopya İmparatorluğu arasında meydana gelen ve Etiyopyanın İtalyan yönetimi altına girmesiyle sonuçlanan savaş

II. İtalya-Habeşistan Savaşı veya II. İtalya-Etiyopya Savaşı, 1935 - 1936 yılları arasında İtalya Krallığı ile Etiyopya İmparatorluğu arasında meydana gelen ve Etiyopya'nın İtalyan yönetimi altına girmesiyle sonuçlanan savaş. I. İtalya-Habeşistan Savaşı'nda yenilgiye uğrayan İtalya Krallığı'nın Etiyopya'yı sömürgeleştirmek için ikinci girişimi olmuştur. Genellikle II. Dünya Savaşı'nı hazırlayan olaylardan biri olarak değerlendirilen bu savaş, Milletler Cemiyeti'nin, büyük güçler tarafından desteklenmedikçe kararlarını uygulatma gücüne sahip olmadığını göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Çin-Türkiye ilişkileri</span>

Çin-Türkiye ilişkileri, Çin ile Türkiye arasındaki hem tarihî hem de günümüzdeki ilişkileri içerir. Çin Komünist Partisi'nin Çin İç Savaşı'nı kazanması ve Çin Halk Cumhuriyeti devletinin 1 Ekim 1949 tarihinde kurulmasından sonra bile Türkiye, İç Savaş'ı kaybetmenin sonucu olarak Tayvan adasına çekilmeye zorunda kalmış Çin Cumhuriyeti devletini "Çin" ülkesinin tek meşru temsilcisi olarak tanımaya devam etti, ancak 4 Ağustos 1971 tarihinde Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti'yle diplomatik ilişkiler kurup "Tek Çin politikası"na uyarınca Çin Cumhuriyeti'yle olan resmî ilişkilerini askıya aldı ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin Tayvan dahil tüm Çin toprakları üzerindeki egemenliğini tanıdı. Buna rağmen, Türkiye, Çin Cumhuriyeti'yle (Tayvan) yine gayrıresmî, hükümet dışı seviyede ilişkiler sürdürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Avrupa Birliği'nin dış ilişkileri</span> ABnin dış ilişkilerinin genel bakışı

Avrupa Birliği'nin dış ilişkileri, genel olarak yirmi yedi Avrupa Birliği üyesi ülkenin her birinin kendi yürüttüğü ikili ilişkiler ışığında gelişir. Bir bütün olarak Avrupa Birliği'nin birlik dışı ülkelerle kurduğu ilişkiler genellikle uluslararası antlaşmalar yoluyla sağlanır. Bu ilişkiler çoğunlukla ekonomi ya da enerji alanlarında iş birliği yapmak konusundadır.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan'ın dış ilişkileri</span> Vikimedya liste maddesi

Azerbaycan'ın uluslararası politikaları ve ilişkileri, Azerbaycan'ın diğer devletler, fikir akımları ve uluslararası teşkilatlarla olan ilişkilerinin tamamına verilen addır. Azerbaycan Devleti dış ilişkilerde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin taraf olduğu ve kabul ettiği uluslararası yasal düzenlemelere bağlıdır.

İsviçre'nin tarafsızlık politikası İsviçre dış politikasının en temel ilkelerinden biridir ve uluslararası sorunlarda ve çatışmalarda tarafsız davranmaya özen gösterme şeklinde uygulanır. İsviçre 1815'ten beri tarafsızlık politikasını resmi olarak uygulayan en eski ülkedir. Bir başka ülke, İsveç'in tarafsızlık politikası ise resmi olarak ancak 1834'te ilan edilmiştir. Ancak İsveç 1814'ten bu yana bir savaşa girmemiş olmasına karşın, İsviçre 1847'de bir iç savaş yaşamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Reformu</span>

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Reformu beş temel konuyu kapsamaktadır: üyelik kategorileri, beş daimi üyenin sahip olduğu veto sorunu, bölgesel temsil, genişletilmiş bir Konseyin büyüklüğü ve çalışma yöntemleri ve Güvenlik Konseyi-Genel Kurul ilişkisi. Üye Devletler, bölgesel gruplar ve diğer Üye Devlet çıkar grupları, bu tartışmalı konuda nasıl ilerleneceği konusunda farklı pozisyonlar ve öneriler geliştirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">II. Dünya Savaşı sırasında tarafsız güçler</span>

Tarafsız güçler, II. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kalan ülkelerdi. Bu ülkelerden bazılarının yurt dışında büyük kolonileri veya büyük ekonomik gücü vardı.

<span class="mw-page-title-main">Namibya-Türkiye ilişkileri</span>

Namibya-Türkiye ilişkileri, Namibya ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. Namibya-Türkiye ilişkileri 12 Kasım 1997'de diplomatik olarak başlamıştır. Türkiye, 4 Ocak 2012 tarihinde Namibya Büyükelçiliğini faaliyete geçirmiştir.