İçeriğe atla

İstiklâl mahkemesi

Ankara İstiklâl Mahkemesi üyeleri; soldan sağa: "Kılıç" Ali Bey, "Kel" Ali Bey, Necip Ali Bey ve Reşit Galip Bey

İstiklâl mahkemesi, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını ve bağımsızlık hareketini engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için, çıkarılan özel bir kanunla ilk olarak 18 Eylül 1920 tarihinde kurulan mahkemelerdir. İlk dönem İstiklâl Mahkemeleri, Ankara'daki hariç olmak üzere 17 Şubat 1921 tarihinde kapatıldı. İkinci dönem İstiklâl Mahkemeleri, çalışmalarına 30 Temmuz 1921'de başladı ve 1923'ün Ekim ayına dek faaliyetlerini sürdürdü. Üçüncü ve son dönem İstiklâl Mahkemeleri ise 1923 ile 1927 yılları arasında etkin oldu.

Kurtuluş Savaşı yıllarında görev yapan birinci dönem İstiklâl Mahkemeleri dışında daha sonraları da dönemlerine göre farklı vazifeler yürüten İstiklâl Mahkemeleri kurulmuştur. Sonradan kurulan bu mahkemeler birer devrim mahkemesi niteliğindedir. Uğur Mumcu'ya göre bu kurumlar mahkeme değil, savaş ve ihtilal gibi özel durumlarda isyancı, bozguncu ve karşı devrimcilerin yargılandığı anti-demokratik "infaz kurulları"dır.[1]

Arka plan

Yunan ordusu karşısında asker kaçakları sebebiyle düzenli bir ordu kurulamıyordu. Karşılarında duracak bir güç olmadığından Yunan ordusu hiçbir direnişle karşılaşmadan ilerleyebiliyordu. Halife ve saltanat propagandası yapanlar halkın millî direniş kuvvetlerine katılmasını olumsuz etkiliyordu.[2][3][4] Cemiyet-i Müderrisin tarafından yayınlandığı izlenimi veren, Kuvâ-yi Milliye hakkındaki olumsuz bir fetva, Yunan uçakları tarafından Anadolu'ya atılıyordu. Asker kaçaklarından meydana gelen çeteler köy ve kazaları soyuyordu.

Büyük Millet Meclisi tarafından 29 Nisan 1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılmıştı. Bu kanun cürümleri ve vatana ihanet niteliğindeki suçları önlemeye yeterli gelmemişti. İhtilal ve savaş koşullarında sivil mahkemelerin ve harp divanlarının çalışma usulleri bir caydırıcılık unsuru taşımıyordu. Kanunsuzlukların önüne geçilemiyor en önemlisi hem Yunan ordusunun Anadolu'daki ilerleyişi karşısında düzenli bir ordu çıkarılamıyor hem de asker kaçakları çeteler oluşturarak soygun yol kesme gibi suçlar işliyor ve iç isyanların insan kaynağı oluyordu. Asker kaçağı yakalansa bile cephede ölmek yerine hapse girmek daha çok işine geliyordu.

Kuruluşu

Hiyânet-i Vataniye Kanunu, 4 aydır yürürlükte olduğu halde Dr. Tevfik Rüştü Bey, asker kaçakları, bozguncu ve casusların ve çoğunlukla firarilerden kurulu çetelerin önlenebilmesi için İhtilal Mahkemelerinin kurulmasını önerdi. Refik Şevki Bey bu fikre destek verdi ancak isminin İstiklâl Mahkemeleri olmasının daha uygun olacağını bildirdi. 2 Eylül 1920 tarihinde "Firar Ceraimini İrtikâp Edenler Hakkında Kanun Tasarısı" isimli yasa teklifi incelenmek üzere Millî Savunma encümenine verildi. Encümen bir karara varamadığı için Millî Savunma Bakanı Ferik Fevzi (Çakmak) meclise Şimdiki durum dolayısıyla ve görülen lüzum ve olağanüstü ihtiyaca dayanarak savaş zamanına ait olmak üzere firariler hakkındaki kanun önergesini meclise sundu.[5]

TBMM'nin, 18 Eylül 1920 tarih ve 42 sayılı kararı ile kaçak erat ve casusların yargılanmasıyla görevli olmak üzere İstiklâl Mahkemeleri kurulması kararına dayanmaktadır. Mahkeme üyeleri, Millet Meclisinden oluşmuştur. Savaş şartlarında bozgun, yağma ve casusluk gibi vatana ihanet niteliğinde kabul edilen suçları önleyebilmek ve acil hükümler verebilmek için Millet Meclisi tarafından özel kanunla ihdas edilmiştir.

Birinci dönem

18 Eylül 1920 ile 17 Şubat 1921 tarihleri arasında görev yaptı. İstiklâl mahkemeleri yasasının kabulünden sonra Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa 14 istiklâl mahkemesi kurulması için öneride bulundu. Fakat sayı çok görüldüğü için 7 mahkeme bölgesi saptandı. Bir ay sonra Diyarbakır'a da bir mahkeme kurulması kabul edilince sayı sekize yükseldi: Ankara, Eskişehir, Konya, Isparta, Sivas, Kastamonu, Pozantı (Adana), Diyarbakır.[6]

Mecliste yapılan oturumda, her mahkeme için aşağıdaki milletvekilleri seçilmiştir:[6]

İsimSeçim bölgesiOyGörevi
Ankara İstiklâl Mahkemesi
1"Kılıç" Ali BeyAyıntap58Aza
2İhsan BeyCebelibereket45Reis
3Hüseyin BeyElaziz41Aza
4Cevdet BeyKütahya61Aza
Eskişehir İstiklâl Mahkemesi
5Rasih EfendiAntalya65Aza
6Muhittin Baha BeyBursa73Aza
7Haydar BeyKütahya54Aza
8Yusuf BeyDenizli41Reis
Konya İstiklâl Mahkemesi
9Tevfik EfendiKengiri73Aza
10Osman Nuri BeyBursa57Reis
11Hacı Tahir EfendiIsparta31Aza
Isparta İstiklâl Mahkemesi
12Hamit BeyBiga76Reis
13Hamdi BeyBiga41Aza
14Hüsrev Sami BeyEskişehir73Aza
15Tahsin BeyMaraş49Aza
Sivas İstiklâl Mahkemesi
16Mustafa Necati BeySaruhan89Aza
17Emin BeyCanik55Reis
18Necati BeyBursa56Aza
19Mustafa Zeki BeyDersim44Aza
Kastamonu İstiklâl Mahkemesi
20Refik Şevket BeySaruhan89Aza
21Dr. Fikret BeyKozan37Aza
22Yusuf Ziya BeyBitlis51Aza
23Necip BeyMardin30Reis
Pozantı İstiklâl Mahkemesi
24Atıf BeyBayazıt37Aza
25Abdülkadir Kemali BeyKastamonu60Reis
26Şevki Beyİçel48Aza
27Sırrı BeyErgani31Aza
Diyarbekir İstiklâl Mahkemesi
28Sıtkı BeyBayazıt37
29Şeyh Servet EfendiBursa-
30Sıddık BeyÇorum58

Canik milletvekili Nafiz Bey ve Bitlis milletvekili Vehbi Öztekin İstiklâl Mahkemesi üyeliklerine seçilmişler ancak göreve gitmemişlerdir.[6] Refik Şevket Bey, Konya İstiklâl Mahkemesine seçilmişken Tevfik Rüştü Bey ile Dr. Fikret Bey'in ricası ile Kastamonu İstiklâl Mahkemesine geçmiştir.[7]

İkinci dönem

30 Temmuz 1921 tarihi ile 1923 Ekim ayı arasında çalışmıştır.[8] İlk olarak 19 Ağustos 1921 tarihinde Kastamonu'da, 12 Ağustos 1921 tarihinde Konya'da, 17 ağustos 1921 Samsun, 22 Eylül 1921 tarihinde Yozgat'ta kuruldu. İkinci istiklâl mahkemelerinde asker kaçakları, Kurtuluş Savaşında düşmana yardım edenler ve isyan çıkaranlar yargılandı.

24.7.1921'de seçilen İstiklâl Mahkemeleri üyelerinden bir kısmı, bir süre sonra istifa edip ayrıldılar. Yerlerine yeni üyeler Başkomutan tarafından atandı. Yine Başkomutanın emriyle, duyulan lüzum üzerine 8.9.1921'de Yozgat İstiklâl Mahkemesi kuruldu. Ankara İstiklâl Mahkemesi ile birlikte bu dönemde beş İstiklâl Mahkemesi görev yaptı. Son duruma göre şu şekilde dağılıyordu:[9]

1. Ankara İstiklâl Mahkemesi: Mahkeme kaldırılmadığı için yeni üye seçimi yapılmadı. Aynı kadro ile çalıştı.

2. Konya İstiklâl Mahkemesi:

Hacim Muhiddin Bey (Karasi) 13.8.1921
Muhiddin Baha Bey (Bursa) 13.8.1921
Ali Saib Bey (Urfa) 13.8.1921 9.1.1921 istifa
Yusuf Bey (Denizli) 13.8.1921
Ali Rıza Efendi (İçel) 31.1.1922 Başkomutanın emriyle

3. Kastamonu İstiklâl Mahkemesi:

Mustafa Necati Bey (Saruhan) 13.8.1921
Neşet Bey (Kengiri) 13.8.1921
Hamdi Bey (Canik) 13.8.1921
Mahmud Esad Bey (İzmir) 13.8.1921 15.8.1921 istifa
Hamdi Bey (Trabzon) 8.9.1921 Başkomutanın emriyle

4. Samsun İstiklâl Mahkemesi:

Emin Bey (Canik) 13.8.1921
Necati Bey (Bursa) 13.8.1921
Veli Bey (Burdur) 13.8.1921
Şevket Bey (Sinop) 13.8.1921
Bahri Bey (Yozgat) 9.9.1921 Başkomutanın emriyle

5. Yozgat İstiklâl Mahkemesi: 8.9.192l Başkomutanın emriyle

Refik Bey (Konya)
Ethem Fehmi Bey (Menteşe) istifa etmiş, yerine Mazhar Bey
Ahmet Mazhar Bey (İstanbul) vazifesine gitmedi
Ziya Hurşit Bey (Lâzistan) vazifesine gitmedi
Mazhar Müfit Bey (Hakkâri)
Necip Ali Bey 9.11.1921 Başkumandan’m emri

Üçüncü dönem

1923 ile 1927 yıllarında çalıştı. İsyanlarda ve olağanüstü hâllerde kurulmuştur. 6 Nisan 1925 tarihinde Diyarbakır'da Şeyh Said İsyanı sonrasında Şark İstiklâl Mahkemesi kurulmuştur bu mahkemeler hilafet ve saltanat yıkılmasına itiraz edenleri, kılık kıyafet ve şapka kanunu reddedenleri ve Cumhuriyetin ilanını eleştirenleri yargılamak için İstanbul ve Ankara'da kurulmuştur. Mustafa Kemal Paşa'ya 14 Haziran 1926 tarihinde yapılması planlanan İzmir Suikastı'nın ardından önce İzmir'de, birkaç gün sonra ise Ankara'da kurulmuştur. Ankara İstiklâl Mahkemesi isyan bölgesi İstiklâl Mahkemesi’yle birlikte 7 Mart 1927’de kapatıldı. Görev yaptığı iki yıl içinde 2436 kişiyi yargılayan mahkeme toplam 240 kişiyi idama mahkûm etti. Ancak asker kaçaklarıyla ilgili kararlar ve sıkıyönetim mahkemelerinin verdiği idam kararları bu sayıya dahil değildir (Aybars, II, 474).

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2 Mart 1927 tarih ve 979 sayılı kanunla Takrîr-i Sükûn Kanunu’nun 4 Mart 1929 tarihine kadar yürürlükte kalmasına karar verdi. İstiklâl Mehâkimi Kanunu ve ekleri ise ancak 4 Mayıs 1949 tarih ve 5384 sayılı kanunla yürürlükten kaldırıldı. Fakat 1927-1949 yılları arasında herhangi bir İstiklâl mahkemesi kurulmadı.

Cezalar

Cezalardaki amaç asker kaçaklarını cepheye döndürmekti. Ancak ağır suç işlemiş olanlar, askerden firar etmeyi alışkanlık haline getirenler ile firarları teşvik edenler ve yardım edenler suçlarının ağırlığına göre cezalar alıyorlardı. Sadece birkaç kez kaçmış askerlere halka açık bir yerde ve doktor gözetiminde 40-100 değnek cezası veriliyor, künyelerine de kaçak olduğu tekrar kaçması halinde idam edileceği yazılıyordu.

Kaçağın idam edilmesi en ağır cezaydı. Bunun dışında evinin yakılması, firari dönene kadar ailesinden birisinin kendisi yerine asker alınması yanında eğer yaşadığı mahallenin muhtarı veya imamı kaçağı yetkililere haber vermezse ağır para ve hapis cezası alıyordu. Rüşvet karşılığı firari askeri koruyan devlet görevlileri görevlerinden alınıyor ve 15-25 sene ağır hapis cezası veriliyordu. Eğer kaçağı hem haber vermemiş hem de saklamışsa daha ağır hapis cezası alıyordu. Rum asıllı Osmanlı vatandaşları esir düştüklerinde haklarında soruşturma yapılıyor Osmanlı vatandaşı olanlar sadece asker kaçağı değil aynı zamanda vatan haini olarak yargılanıyor ve suçlu bulunursa idam ediliyordu. Türk askerî birliklerine sabotaj yapan yerli Rumlar da yargılandı. Bu mahkemelerde 59 yerli Rum bu suçtan vatan haini olarak yargılandı ve idam edildi.

Suçlar

  • Vatana ihanet ve ayaklanma
  • Casusluk
  • Bozgunculuk ve aleyhine propaganda
  • Görevi kötüye kullanma
  • Halka eziyet ve baskı
  • Asker ailesine saldırı
  • Tekalif-i Milliye'den mal kaçırmak
  • Cinayet
  • Adam Yaralama
  • Düşman işgalinin yarattığı koşullardan istifade edip kanunsuz hareketlerde bulunmak
  • Düşmana yardım ve düşmanla iş birliği
  • Düşman ordusuna katılmak

İstanbul Hükûmeti, İngilizler ile iş birliği yapıp iç isyanlar çıkarıyorlardı.[10] Sait Molla'dan ele geçen belgelerde isyan bölgelerine paralar gönderildiği ve İngiliz Muhipler Cemiyeti Başkanı Rahip Frew'a gelişmeleri bildirdiği ortaya çıkmıştı. İngiliz ajanı Mustafa Sagir Ankara'da yakalanmış ve deşifre edilmişti. Damat Ferit Paşa, sadrazam olduğunda Kuvâ-yi Milliye'ye karşı alınacak tedbirleri görüşmek üzere İngiliz Başkomiseri Robbeck ile görüştü.[11][12] Bu isyanlara katılan elebaşılara idam cezası veriliyordu.

Casuslara eğer suçu sabitse idam cezası veriliyordu. Delil yetersizse sürgün veya beraat kararı veriliyordu. Bunlardan en tanınmışı Hint asıllı Müslüman bir İngiliz vatandaşı olan Mustafa Sagir idi.[13]

Tartışmalar

Kurtuluş Savaşı sırasında savaşın kazanılması için ve sonra Türk Devrimi'ne karşı yapılan saldırı ve müdahalelerin önlenmesi gayesiyle çalışmıştır. Dünyadaki devrim mahkemeleri örneklerine göre verdiği cezalar bakımından en az ölüm cezası vermiş mahkemelerdir. Örneğin Fransız Devrimi'nde 1793 yılında 17.000 kişi yargılanıp idam edilmiştir.[14] Yargılanmadan idam edilenler ile birlikte Fransız Devrimi'nde bir yılda 40.000 kişi infaz edilmiştir. Rus Devrimi'nde ise aristokrat ve burjuva sınıfından on binlerce kişi öldürülmüştür.

Ergün Aybars İstiklâl Mahkemeleri isimli çalışmasında bu mahkemelerinin Türk Devriminin bir parçası olduklarını ve bu devrimi gerçekleştirmek için çalıştıklarının unutulmaması gerektiğini yazmıştır.[15] İstiklâl mahkemelerinin verdiği idam kararı Ergün Aybars'a göre birinci dönemde resmi kayıtlara göre gerçekleşen infaz 1054, İsyan bölgesi dahil ikinci ve üçüncü dönem mahkemelerin verdiği azami infaz sayısı ise 576'dır. Toplamda bütün idam kararlarının sayısı 1.630 kişidir.[8]

Mahkemelerin niteliği

İstiklâl mahkemelerinin en temel karakteri yargılananların itiraz yani temyiz hakkının bulunmamasıdır. Mahkemelerde yargılananların birçoğu aynı gün-hafta içerisinde tutuklanır, yargılanır ve cezaları infaz edilirdi.

Ergün Aybars, 1975 baskılı İstiklâl Mahkemeleri adlı kitabında şu yorumda bulunur: Dünyadaki devrim mahkemeleri içinde en adil hüküm verdiklerini ve yasalara en çok bağlı çalıştıklarını ve az kıyıcı olduklarını söyleyebileceğimiz İstiklâl Mahkemeleri, Türk Devrimi'ne, rejime karşı koymak isteyen her gerici ve olumsuz girişimi sert şekilde bastırmış, hiyânet-i vataniye, casusluk, karşıdevrimci ayaklanma, siyasi suikast gibi önemli davalar yanında eşkıya, şehir kabadayılığı, yolsuzluk ve rüşvet suçlarına karşı amansız bir çalışma göstermiştir.[16]

Okuma

  • Mahmut Akyürekli, Şark İstiklal Mahkemesi (1925-1927) (Kitap Yayınevi, 2013)
  • Tahir'ül-Mevlevi, Matbuat Alemindeki Hayatım - İstiklal Mahkemesi Hatıraları (Büyüyen Ay Yayınları, 2012)
  • Ahmet Turan Alkan, İstiklal Mahkemeleri ve Sivas'ta Şapka İnkılabı Duruşmaları (Ötüken Neşriyat, 2011)
  • Ahmet Süreyya Örgeevren, Şeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklal Mahkemesi (Temel Yayınları, 2007)
  • Fahrettin Gün, Eşref Edib İstiklal Mahkemelerinde (Beyan Yayınları, 2002)
  • Cengizhan Halaçlı, Cumhuriyet Rejiminin Tesisi ve Devamlılığında İstiklal Mahkemelerinin Rolü (1923-1927) (Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017)
  • Cengizhan Halaçlı, İstiklal Mahkemeleri ve Cumhuriyet Rejimi, (Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık, 2020)

Kaynakça

Özel
  1. ^ Mumcu, Uğur; İstiklal Mahkemeleri, Cumhuriyet gazetesi, 11 Kasım 1992 tarihli makale, İstiklal Mahkemeleri "mahkeme" sayılmazlar. Bunlar, savaş ve ihtilal dönemlerinde rastlanan anti-demokratik "infaz kurulları"dır."
  2. ^ "Damat Ferit Paşa Hükümetleri Tarafından Millî Mücadele Aleyhinde Yapılan İttihatçılık ve Bolşeviklik Propagandasının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Yansımaları". Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi. 2019. 27 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2022. 
  3. ^ Selek, Sabahattin. Anadolu İhtilali. Kastaş Yayınları. s. 69-70. 
  4. ^ "MİLLİ MÜCADELE'DE BURSA ULEMASI: YUNAN İŞGALİNDE BURSA'DA SALTANATA BAĞLILIK MİTİNGİ". Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. 2021. 30 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2022. 
  5. ^ Aybars 1975, s. 61.
  6. ^ a b c Aybars 1975, s. 73.
  7. ^ Aybars 1975, s. 74.
  8. ^ a b Turgut Özakman, Vahdettin, M. Kemal ve Milli Mücadele, yalanlar, yanlışlar, yutturmacalar, Bilgi, 1997
  9. ^ Aybars 1975, s. 147.
  10. ^ Avcıoğlu, Doğan. Milli Kurtuluş Tarihi, 1838'den 1995'e. İstanbul. s. 59. ISBN 975478026-9. Ali Fuat Paşa İngilizlerle çatışmayı anlatır:"İngilizler, İzmit etrafında Hasanpaşa-Solaklar--Tepeköy- Ağa Köyü hattının bazı yerlerine siperler kazarak bunlara Halife Kolordusu'ndan 1, 2 ve 3. Alayları yerleştirmişler ve bunların cenah gerilerine de iki üç İngiliz taburu koymuşlardı. İzmit limanında bulunan birkaç İngiliz savaş gemisi de söz konusu savunma mevzilerinin sağ kanadını ateşleriyle koruyabilecek bir durum almışlardı. 
  11. ^ Avcıoğlu, Doğan. Milli Mücadele Tarihi, 1. Cilt. ISBN 975 478026-9. Lord Curzon, Türk direnmesini kırmakta Kürtçülüğün kullanılmasını düşünmüştür. Bu aynı zamanda Sadrazam Damat Ferit'in de fikridir. 
  12. ^ Ulubelen, Erol. İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye. ISBN 9789756747810. 
  13. ^ İkinci Dönem Ankara İstiklal Mahkemesi 2020, s. X.
  14. ^ "Reign of Terror | History, Significance, & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 20 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2022. 
  15. ^ Aybars 1975, Orduda kaçak olaylarının çokluğu vetanın kurtuluş ve bağımsızlığını tehlikeye dönüştürecek bir hal almıştır. Bu durumun sert tedbirlerle önüne geçmek zamanı gelmiştir. Genel harbin sonlarında kaçaklar çoğalmıştır. Bunun sebebi askere kaçma cesaretini veren af kanunlarının çokluğu ve cezaların azlığıdır., sayfa 61.
  16. ^ Aybars 1975.
Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

Yeşil Ordu Cemiyeti, 1920 yılında Anadolu'da kurulmuş siyasi-askeri örgüt.

Ölüm cezası olarak da bilinen ve daha önce adli cinayet olarak adlandırılan idam cezası, bir suçun cezası olarak bir kişinin öldürülmesinin devlet tarafından onaylanmış uygulamasıdır ve genellikle kişinin söz konusu cezayı gerektiren normları ihlal etmekten sorumlu olduğu sonucuna varmak için yetkili, kurallarla yönetilen bir süreci takip eder. Bir suçlunun bu şekilde cezalandırılmasını emreden hüküm, ölüm cezası olarak bilinir ve cezanın yerine getirilmesi eylemi infaz olarak adlandırılır. Ölüm cezasına çarptırılan veya infaz edilmeyi bekleyen mahkumlara "idam mahkumu" denir. Etimolojik olarak idam terimi, kafa kesme yoluyla infaz anlamına gelir, ancak infazlar asma, vurma, zehirli iğne, taşlama, elektrik verme ve gaz verme gibi birçok yöntemle gerçekleştirilir.

<span class="mw-page-title-main">Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi</span> İkinci Dünya Savaşının sonunda bir dizi askeri yargılama

Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi veya Nürnberg mahkemeleri, Ekim 1945'te, ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Sovyetler Birliği'nin açtığı dava. Almanya'nın Nürnberg şehrinde yapıldığı için bu isimle anılmıştır. Nazi liderlerine karşı suçlama 4 noktada toplanıyordu: Barışa karşı suç, insanlığa karşı suç, savaş suçları ve ilk üç noktada listelenen suç eylemlerinin ''ortak bir plan ve komplo süreci ile gerçekleştirilmesi.'' 216 oturum süren yargılamalar 1 Ekim 1946 tarihinde sona erdi ve üçü beraat eden, 22'si için idam cezası istenen 24 sanık şu cezalara çarptırıldı: Daha hafif suçlamalarla yargılananlardan 4 kişi 10 ile 20 yıl arasında hapis cezası aldı: Karl Dönitz, Baldur von Schirach, Albert Speer ve Konstantin von Neurath. Üçü ömür boyu hapse mahkûm edildi: Rudolf Hess, Walter Funk ve Erich Raeder. On ikisi hakkında idam cezası verildi ve bunlardan Hans Frank, Wilhelm Frick, Juluis Streicher, Alfred Rosenberg, Ernst Kaltenbrunner, Joachim von Ribbentrop, Fritz Saucker, Alfred Jodl, Wilhelm Keitel ve Arthur Seyss 16 Ekim 1946 tarihinde idam edildi. Firardaki Martin Bormann'a yokluğunda idam cezası verildi. Hermann Göring ise asılmasına saatler kala zehir içerek kendi hayatına son verdi.

Çerkez Ethem Ayaklanması, Kuvâ-yi Milliye komutanı Çerkez Ethem tarafından Ankara'da kurulan düzenli orduya karşı gerçekleştirilen ayaklanmadır. I. İnönü Muharebesi sırasında bastırılmıştır. Kuva-yi Seyyare döneminde oldukça başarılı hizmetler veren Çerkez Ethem bu yenilgi sonunda Yunan ordusuna teslim olmuş ve TBMM tarafından vatan haini ilan edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ziya Hurşit</span> Türk siyasetçi

Ziya Hurşit Bey, Türk siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Doktor Nâzım</span> Türk doktor, siyasetçi ve bürokrat

Doktor Nâzım veya Selanikli Mehmed Nazım Bey, Türk siyasetçi, hekim, 22 Temmuz 1918-8 Ekim 1918 arası Maârif Nazırı ve 1915-16 dönemi Fenerbahçe SK fahri başkanı. İttihat Terakki Cemiyeti'nin kurucu liderlerinden ve Jön Türk Devrimi'nin öncü isimlerindendir. Askeri Tıbbiye'de okuduğu dönemlerde, daha sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun bir dönemine hükmedecek İttihat Terakki Fırkası'nın ve Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın kurulmasında, örgütlendirilmesinde ve Osmanlı toplumunda büyük bir dönüşüm sağlayan meşrutiyetin yeniden ilanında oldukça önemli rol almış birkaç yöneticisi arasındadır.

<span class="mw-page-title-main">İzmir Suikastı</span> Atatürkün hedeflendiği 1926 tarihli suikast planı

İzmir Suikastı, Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'ya 14 Haziran 1926 tarihinde, İzmir'de yapılması planlanan suikast girişimidir. Aralarında eski bakanlar, milletvekilleri ve valiler de bulunan bir grup tarafından planlanmış ancak hayata geçirilmeden engellenmiştir.

Necdet Adalı, Türk Marksist militan. 10 Temmuz 1977'de kahvehane basıp iki kişiyi öldürdü. Yargılandı ve 2 Ekim 1979'da idama mahkûm oldu. Cezası 12 Eylül Darbesi'nden sonra infaz edildi. 12 Eylül Askerî İdaresi tarafından idam edilen 15'i sol görüşlü 48 mahkûmdan biridir.

Mustafa Sagir, Hint asıllı İngiliz casusu.

Türkiye Cumhuriyeti'nde ölüm cezası, 1984'ten bu yana uygulanmamaktadır ve 2004'te kaldırılmıştır. Ölüm cezası önce 2001'de savaş tehdidi ve terör suçları hâlleri dışındaki suçlar için kaldırılmış, 3 Ağustos 2002'de "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" şartı ile kaldırılmıştır. 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, böylece ölüm cezası Türk Hukuku'ndan tamamen kaldırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kurşuna dizerek infaz</span> idam çeşidi

Kurşuna dizerek infaz ya da kısaca kurşuna dizme, özellikle savaş zamanlarında kullanılan bir idam yöntemi. İdam mangası çoğunlukla askerlerden oluşur. İnfaz, idamı gerçekleştirecek gruptaki herkesin aynı anda ateş etmesi yöntemiyle gerçekleştirilir. Böylece süreçte herhangi bir aksama yaşanmaz ve mahkûmların kimin silahından çıkan ateşle can verdiği bilinmez. Çoğunlukla mahkûmların gözleri bağlanır ya da başlık takılarak görmeleri engellenir. Bazı zamanlarda ise suçlulara infaz mangasına bakmak isteyip istemedikleri sorulur. İnfazlar, mahkûmlar ayakta ya da otururlarken gerçekleşebilir.

<span class="mw-page-title-main">Asarak idam</span> idam çeşidi

Asarak infaz etme, tarihteki en eski ve en çok uygulanmış idam cezası yöntemlerinden biridir. Asarak infazda, ilk önce idam mahkûmü idam sehpasına çıkar ve cellat idam mahkûmünün boğazından ip geçirir. Sonra cellat idam sehpasını tekmeyle devirir ve idam mahkûmü boşlukta kaldığı için asılır, boynu kırılarak veya boğularak ölür. Ayrıca mahkûm infazdan kaçmasın diye elleri bağlanır. Asılmak, sadece idam yöntemi değil ayrıca bir intihar yöntemidir.

Hıyanet-i Vataniye Kanunu, Türkiye'de 29 Nisan 1920'de çıkarılan ve 12 Nisan 1991'de yürürlükten kaldırılan vatana ihanet suçuna dair bir yasadır.

Muhittin Baha Pars, Türk gazeteci, avukat, siyasetçi.

Ahmet Mazhar Akifoğlu, Türk siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Halk Mahkemesi (Almanya)</span>

Halk Mahkemesi, Nazi Almanyası'nda kurulan bir özel mahkemeydi.

Samsun İstiklâl Mahkemesi, 1921 yılında beş ay faaliyet gösteren istiklâl mahkemesi. Olağanüstü yetkilere sahip yargı organı olarak 23 Temmuz 1921'de kurulan mahkeme 20 Ağustos 1921 tarihinde fiilen işlemeye başlamış ve lağvedildiği 27 Aralık 1921 tarihine kadar da yargılamalarını sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Sivas İstiklâl Mahkemesi</span>

Sivas İstiklâl Mahkemesi, 20 Ekim 1920 ve 15 Mart 1921 tarihleri arasında faaliyet gösteren istiklâl mahkemesi. Yargılamalar Amasya'da gerçekleştirildiği için karar evraklarında Amasya İstiklâl Mahkemesi olarak da anılmaktadır.

Ethem Fehmi Arslanlı, Türk siyasetçidir.

Ankara İstiklâl Mahkemesi, iki ayrı dönem görev yapmış Olağanüstü yetkilere sahip yargı organıdır.