
Yunanistan yarımadası ile Anadolu yarımadası arasında bulunan ve toplam alanı 23.000 kilometrekare kadar olan 3000'e yakın ada ve adacığa Ege Adaları adı verilir. Ege denizindeki adalar, yüz ölçümleri çok farklı ve sayıları çok fazla olmasına rağmen yine de gruplara ayrılabilirler.

Akdeniz, Atlas Okyanusu'na bağlı, kuzeyinde Avrupa, güneyinde Afrika, doğusunda Asya kıtaları bulunan deniz. 2,5 milyon km² civarında alanı kaplayan deniz, Cebelitarık Boğazı ile Atlas Okyanusu'ndan, Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizi'nden ve Süveyş Kanalı ile Kızıldeniz'den ayrılır. Akdeniz'in tuzluluk oranı ‰ 38 olup tuz oranı fazla olan denizler grubunda değerlendirilir.

Marmara Denizi ya da Klasik Antik Çağ'ında Propontis, Karadeniz'i, Ege Denizi ve Akdeniz'e bağlayan bir iç denizdir. Karadeniz'e İstanbul Boğazı, Ege Denizi'ne Çanakkale Boğazı ile bağlanır. Türkiye'nin Asya ve Avrupa kısımlarını da birbirinden ayırır. Marmara Adasında bol miktarda mermer bulunması yüzünden adaya ve denize, Yunanca mermer anlamına gelen "Marmaros" denmiştir. Denizin bir diğer eski adı da '"Propontis"'tir. Türkiye'nin en büyük şehirlerinden İstanbul ve Kocaeli bu denizin kıyısında, diğer bir büyük şehri Bursa ise hızla deniz kıyısına doğru genişlemektedir.

İstanbul, Türkiye'de Marmara Bölgesi'nde yer alan ve İstanbul ilinin merkezi olan şehirdir. Ekonomik, tarihî ve sosyo-kültürel açıdan önde gelen şehirlerden biridir. Şehir, iktisadi büyüklük açısından dünyada 34. sırada yer alır. Nüfuslarına göre şehirler listesinde belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya göre Türkiye ve Avrupa'da birinci, dünyada ise altıncı sırada yer almaktadır.

Ege Denizi veya Türkçe diğer adı ile Adalar Denizi, Balkan ve Anadolu Yarımadaları arasında, Akdeniz'e bağlı bir denizdir. Marmara Denizi ve Karadeniz'den Çanakkale ve İstanbul Boğazları ile ayrılan bu denizin kuzey sınırları karalarla çizilmiş olmakla birlikte, güney sınırlarını Yunanistan'a bağlı adalar olan Rodos ve Girit çizer. Ege Denizi'nin tüm kıyıları Türkiye ve Yunanistan ile çevrilidir. Karadeniz üzerinden taşınan petrol ürünlerinin dünya pazarına ulaşmasında başlıca yoldur.

İstanbul Boğazı ya da tarihî ismiyle Bosporus (Yunanca: Βόσπορος, romanize: Bosporos ), Asya ile Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran ve Marmara Denizi ile Karadeniz'i birbirine bağlayan bir boğaz ve uluslararası su yoludur. Boğaz, genel olarak kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır ve İstanbul şehrini Avrupa Yakası ve Anadolu (Asya) Yakası olarak ikiye böler. Boğazın her iki yakasına yayılan yerleşim bölgesine Boğaziçi adı verilir.

Kardak, Ege Denizi'nde Kalolimni Kayalığı'nın 5 km doğusunda, Muğla ilinin 7 km batısında bulunur. Kayalıkların toplam alanı 40 dönüm kadardır. Halk dilinde İkizce veya Limnia (Yunanca) diye de adlandırılır.

Ahırkapı Feneri, İstanbul Ahırkapı semtinde Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı'na hizmet veren fenerdir.

Çanakkale Boğazı ya da tarihî adıyla Dardanelya, Asya ile Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran ve Ege Denizi ile Marmara Denizi'ni birbirine bağlayan bir boğaz ve uluslararası su yoludur.

Marmara Bölgesi, Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinden biridir.

İstanbul'daki sinagoglar, ilk olarak Bizans döneminde şehre gelen Musevilerin dinî gereksinimleri için kurdukları ibadethanelerdir. Kayıtlarda, İstanbul'da ilk sinagoğun MS 318 yılında, bakırcılıkla uğraşan Musevilerin yoğun olarak yaşadığı Halkopratia semtinde inşa edildiği geçmektedir. Bu sinagog, II. Theodosius döneminde kiliseye çevrilse de, şehrin çeşitli noktalarında sinagoglar her dönemde varlığını sürdürmüştür. İstanbul'un 1453 yılında Türkler tarafından ele geçirilmesinin ardından da, Museviler İstanbul'daki varlıklarını sürdürmüşlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun 1492 yılında İspanya'dan sürgün edilen Musevilere sığınma hakkı vermesiyle, Osmanlı topraklarındaki Musevi nüfusu büyük oranda artmıştır. Türkiye'de cumhuriyet ilan edildikten sonra, ülkenin dört bir yanındaki pek çok Musevi, İstanbul'a yerleşmiştir.

Adalar, Prens Adaları, İstanbul Adaları ya da Kızıl Adalar, İstanbul'un Anadolu Yakası'nın güney kıyılarının açıklarında, Marmara Denizi'nin kuzeydoğu kesiminde yer alan, ilin en az nüfuslu ilçesi ve takımadadır.

Öreke Kayalıkları ya da Öreke Adaları, İstanbul'da Sarıyer ilçesine bağlı Rumelifeneri köyünde yer alan 5 adet büyük boyutlu yekpare kayadır. Günümüzde kayalıklarla asıl kara arası liman yapımı için doldurulmuş ve en büyük kaya ile kara arasında tam bağlantı sağlanmıştır.

Orkoz ya da orkos, İstanbul Boğazı'nda görülen, güçlü bir ters akıntı türüdür. Orkozlar, başta lodos olmak üzere güneyden kuvvetli rüzgârların Marmara Denizi'nin sularını kuzeye yığmasından ötürü oluşur. Bu zamanlarda Boğaz'ın Marmara girişinde sular yarım metreye kadar yükselir. Bu olağandışı yükselme Boğaz'ın akıntı rejimini de değiştirir ve yüzeyde orkoz adı verilen ters akıntılar oluşur. Bu akıntının hızı zaman zaman 6-7 knota kadar çıkar ve Karadeniz'den Marmara'ya olan yüzey akıntısının hızına erişir. Orkozlar, yıl içinde birkaç kez görülür ve şehir hatları vapurlarının seferlerini iptal ettirecek kadar kuvvetli olabilirler.
Rumeli Burnu, Karadeniz ile İstanbul Boğazı'nın birleştiği noktada karanın denize yaptığı çıkıntıdır. Burnun uç kesimlerinde Rumelifeneri köyü yer alır. Burnun özellikle kuzey kıyıları yalçın kayalıklarla kaplıdır. Öreke Kayalıkları adıyla anılan kaya adacıkları ile burun arasında deniz doldurularak köye küçük bir liman oluşturulmuştur. Burnun bir ucunda İstanbul Boğazı'nın kuzeydeki ilk denizfeneri olan Rumeli Feneri bulunur.

Bahariye Adaları ya da Haliç Adaları, İstanbul'da, Haliç'in batı uçlarında, Eyüpsultan ve Silahtarağa semtleri arasında yer alan iki küçük adacıktır. Denizle hemen hemen aynı düzeyde olmalarına karşın, dönemsel olarak kaybolmayıp; sürekli adacıklardır.

Kâğıthane Deresi, İstanbul'da yer alan küçük bir akarsudur. Terkos Gölü'nün doğusunda bir kaynaktan doğar. Eyüpsultan, Sarıyer ilçelerinden geçerek Kâğıthane'de Haliç'e dökülür. Bizans döneminde Barbisos adıyla bilinen derenin, Osmanlı döneminde çevresinde bulunan kâğıt fabrikası nedeniye Kâğıthane Deresi olarak anılmaya başlandığı rivayet edilir.

Fenerbahçe Adası ya da Fenerbahçe Burnu, İstanbul'un Anadolu Yakası'nda Kadıköy ilçesi sınırları içinde kalan bir adadır. Önceleri Kadıköy ilçesinin güneybatısında Marmara Denizi'ne uzanan bir burun iken, Fenerbahçe Yat Limanı'nın inşa edilmesiyle birlikte karayla bağlantısı kesilerek bir ada hâline getirildi.

Haliç-Karadeniz sahra hattı, 1914 yılında İstanbul'da faaliyet gösteren Silahtarağa Elektrik Santrali'yle, şehrin kuzeyindeki linyit ocakları arasında kurulan demiryolu hattıdır. Faaliyete geçtiği ilk dönemlerde Zonguldak'tan çıkartılarak denizyoluyla İstanbul'a getirilen kömürü kullanan Silahtarağa Santrali, I. Dünya Savaşı yıllarında kömür temininde sıkıntı yaşamaya başladı. Zonguldak'tan kalkan Şirket-i Hayriye gemileri Karadeniz'de Rus donanması tarafından batırılıyordu. Şehirde elektrik üretilen tek tesisin kömür sıkıntısı yaşaması nedeniyle tüm şehrin elektriksiz kalması söz konusuydu. Bu yüzden işletmeci kuruluş olan Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi en ucuz ve kısa yoldan kömür bulmak için birtakım çareler aramaya başladı. Sonuç olarak günümüzde Eyüpsultan ilçesi sınırları içinde kalan Ağaçlı köyündeki linyit ocaklarından çıkartılan kömürün yeni ihdas edilecek bir dekovil hattıyla santrale getirilmesi yönünde karar alındı. Dönemin etkili isimlerinden Enver Paşa bu işle bizzat ilgilendi. 1 Şubat 1915 tarihinde hattın ilk ayağı olan Silahtarağa-Ağaçlı arası dekovil hattının inşasına başlandı. Hattın yapımını Ayastefanos Şimendifer Alayı ve Çorlu Amele Taburu üstlendi. Hattın ilk ayağı kısa bir sürede bitirilip temmuz ayı içinde hizmete alındı. Ağaçlı kömürleri giderek katlanan elektrik gereksinimine yanıt veremez hâle gelince Çiftalan köyündeki ocaklarla da demiryolu bağlantısı kurulması kararlaştırıldı. Hattın ikinci ayağı için 30 Haziran 1916 tarihinde çalışmalara başlandı. Burası da 20 Aralık 1916 günü hizmete girdi. Hattın günlük kapasitesi sekizer vagonlu yirmidört çift katardı. Hat üzerinde günde ortalama 960 ton kömür taşınıyordu.

Çanakkale Savaşı'ndaki denizaltı faaliyetleri, I. Dünya Savaşı'nın bir parçası olan Çanakkale Savaşı çerçevesinde, çeşitli devletlerin denizaltıları tarafından Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'nde sürdürülen faaliyetlerdir. Esas savaştan önce, Aralık 1914'te başlamış ve Aralık 1915'te sonlanmıştı. İtilaf Devletleri'ne bağlı denizaltıların Çanakkale Boğazı'nı geçerek Marmara Denizi'nde denizaltı operasyonları yapmalarının amacı, Gelibolu'yu savunan Osmanlı kuvvetlerinin lojistik durumunu sarsmak olarak görülür. Bununla birlikte İttifak Devletleri'nin bir üyesi olan Alman İmparatorluğu da Osmanlı'yı desteklemek amacıyla savaş sırasında birtakım denizaltı faaliyetleri yürütmüştü.