İçeriğe atla

İslami feminizm

İslami feminizm, modern düşün hayatında yer bulmaya başlayan melez ideolojilerin bir örneği. İslami paradigma içinde dile getirilen feminist söylem ve uygulamalar bütününe verilen adlandırma. Modern İnsan Hakları bildirgelerinde tüm insanların eşit olduğu söylenirken, İslam dünyasında, gündelik yaşamda geleneksel inanışlar ve dini inanca dayalı, konjonktür ile uyuşmayan kadın-erkek ayrımı ve erkeklerin üstünlüğü söylemine karşı, kadınların eşitliği ve/veya üstünlüğünü savunan bir düşünce sistemiyle İslam düşüncesini harmanlamaya itmiştir.

Tarihçe

İslamcı feminizmin bir sembolü. İslam'ın simgesi olan ay ve yıldız feminizmin evrensel simgesi ile kullanılmış.

İslam dünyasında büyüyen İslamcılık hareketi içinde gelişen İslamcı feminizm, terim olarak İran'da yazar Afsaneh Najmabadeh ve Ziba Mir-Huseyini'nin eserlerinde ve Tahran kadın dergisi Zanan'da (1992 yılında kuruldu) ve Suudi Arabistanlı yazar Mai Yamani tarafından 1996 yılında yayımladığı "Feminism and Islam" kitabında kullanılmıştır. Terim olarak ortaya çıkışı yakın tarihlere rastlasa da Müslüman toplumlarında kadın haklarının müdafaasının yaklaşık yüz yılı aşan bir geçmişi vardır. Batılı ülkelerin Müslüman toplumlara yönelik eleştirilerine cevap niteliği taşıyan ve ilkin ihyacı-reformist İslamcı erkek yazarların eserlerinde yer alan bu müdafaa biçimi kadınların İslam toplumlarında köleden farksız, ikinci sınıf insan muamelesi gördükleri suçlamalarını yok etmeye yönelikti. Kadını aile içerisinde ve yeni nesillerin yetiştirilmesinde birinci derecede önemli gören bu anlayış kadın ile erkeğin bir toplumda birbirlerinden farklı görevleri icra ederek karşılıklı bir tamamlayıcılık işlevi gördüklerini öne sürmekteydi. Ancak özellikle 90'lı yıllarda Müslüman toplumlarını kadınlara verilen haklar itibarıyla değerlendirmeye alan yeni, eğitimli İslamcı kadın yazarlar kuşağı geçmişteki "tamamlayıcı" perspektifin yetersiz olduğu hatta Müslüman toplumlardaki kadının ikincil işlevini hasır altı ettiğini iddia ederek kadın ile erkeğin toplumda tamamen eşit hak ve statüde olması gerektiğini, hatta bunun dinin ilkeleriyle de uyumlu bir şekilde savunulabileceğini ifade etmeye ve bu iddialarını İslam dini içindeki unsurları derinlemesine tahlil ederek göstermeye çalışmışlardır.

Kadının Müslüman bir toplumdaki statüsü bir inanç (ve de bir "sembol") konusu olduğundan İslamiyetin bütünü içinde uzanımları vardır. Bu sebeple Müslüman ülkelerdeki politik ve kültürel tercihler doğrudan kadının "konumu" ile ilişkilendirilerek anlaşılmaya çalışılmakta ve tercihleri "modernite"den yana olanlar kadını "modernleştirme"ye veya "modernleşme"nin içinde İslamiyet için tehlike unsurlar barındıran bir tehdit olarak algılayanlar da bu çabayı geleneksel İslam yaşantısına bir tehdit olarak algılamaktadırlar. İslamcı feministler ise talepleriyle modernite içinde yer alırken kültürel aidiyetleri ve kullandıkları referansları itibarıyla kendilerini "İslamcı" olarak nitelendirmekte ve argümanlarını her iki gruptan farklı bir dil ile inşa etmek arayışına girmektedirler.

Mısırlı araştırmacı Aziza M. Karam (Azîze M. Kerem), kendi ülkesindeki feminist düşünceyi üçlü olarak sınıflandırır: Seküler Feminizm, Müslüman Feminizm ve İslamcı Feminizm. Karam'a göre kadınların cinsiyeti nedeniyle toplumda daha az avantajlı bir konumda sahip olduğunu düşünen ve daha adil cinsiyet ilişkileri geliştirmeye çalışan herkes feministtir, farklılıklar ise feminizm içindeki akım ve türler olarak görülebilir.

İddiaları

İslamcı Feminist yazarlar genel olarak batılı feminist hemcinsleri gibi toplumsal cinsiyet ayırımlarının kökenini kadın ve erkek bedeninde yani "biyoloji"de değil toplumsal bir inşa olarak gördükleri "kültür"de aramaktadırlar. Modernist İslamcı yazar Fazlurrahman'ın tarihselcilik denilen ve Kur'an'daki ayetleri o günün sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları içerisinde "anlamlandırma" çabası ve bu yönde kullandığı metodoloji İslamcı feminist yazarlar tarafından Kur'an'daki kadına ilişkin ve kadınla ilgili ayetlerin "anlamı"nı araştırmakta kullanılmakta ve böylelikle Amina Vedud Muhsin'in söyleyişiyle bu yöntemle Kur'an'ın modern kadın için anlamlı gelebilecek bir "okuması" yapılabilmektedir. Muhammed'in sözlerini içeren hadis külliyatına yönelik yaklaşımlarında da İslamcı feminist yazarlar, kadının modern toplumdaki statüsüyle uyuşmayacak ifadeleri içerdiklerini düşündükleri hadislerin geleneksel hadis usulü ve kritiğiyle değerlendirilmesinin yetersiz, eksik ve hatalı olacağını hatta dinin "ataerkil" söylemini kuvvetlendireceğini düşünmekte ve hadislerle ilgili modern, Foucaultçu bir özne-iktidar ilişkisine dayalı bir "okuma" yapmaktadırlar.

27-29 Ekim 2005 tarihlerinde Barselona'da 400'e yakın katılımcının bir araya geldiği Barselona Birinci Uluslararası İslamcı Feminizm Kongresi'nden çıkan sonuçların bazıları:

  • İslamcı feminizm, egemen cinsiyetçi İslam yorumlarına alternatif olarak ortaya çıkmıştır.
  • İslamcı feminizm, Kuran ayetlerine ve Kuran'ın erkekegemenliği meşru görmediği yönündeki güçlü inanca dayanmaktadır.
  • Erkekler de kadınların eşit hak elde etme mücadelesinde yer almalıdır.
  • Kadınların karar-verici yapılara katılımı desteklenmelidir.
  • İslami gelenekler temelinde, kadınların mülk sahibi olma, bireysel özgürlük ve ekonomik bağımsızlık hakları savunulmalıdır.
  • Müslüman kadınların camilere erişebilme hakkı talep edilmelidir.
  • Müslüman olmayan feministlere, İslam'ın en cinsiyetçi ve gerici yorumlarını tek olası İslam yorumu olarak kabul etmemeleri çağrısında bulunuyoruz. Aksi bir pratik, hakları için savaşan Müslüman kadınlarla, küresel feminist hareket arasındaki işbirliğini engelleyecektir.

Eleştiriler

İslamcı feministlerin iddialarına İslam dünyasından teşvik ve tasvipten şiddetli tenkitlere kadar değişen bir dizi tepkinin doğmasına yol açmıştır. İslamcı feministlerin iddialarının "gerçek" İslam'ın anlaşılması yönünde önemli bir katkı olarak görenler olduğu gibi bu harekete karşı duranlar ve eleştirenler de olmuştur. Bu eleştirilerin temel başlıkları en genel hatlarıyla şu şekilde sıralanabilir:

  • Feminizmin Batı kaynaklı bir düşünce ve hareket olması dolayısıyla İslam toplumlarının gerçeğiyle ve İslam'ın temel kaideleriyle uyuşmaması.[]
  • Feminizmin farklı bir sosyal, kültürel ve sınıfsal çevrenin kadınlarının taleplerine yanıt vermek üzere ortaya çıkışı.[]
  • Feminizmin Orta Çağ Hristiyanlığının kadına yönelik bakış açısı ve şiddetli uygulamalarının sonucunda ortaya çıktığının iddia edilmesi ve İslamcıların, İslam'ın kadına verdiği değer ve hakların bu tip bir hareketin İslam topraklarında yayılmasına imkân vermeyecek kadar çok olduğunu iddia etmesi.[]
  • Feminizmin, Batı emperyalizminin Müslümanlar arasındaki dayanışmayı yok etme amaçlarına hizmet ettiği iddiası.[]
  • İslamcı feministlerin Kur'an ve Hadis perspektiflerinin ve kullandıkları hermenötik metodolojinin seküler bir dünyanın kendi kutsal metnini incelemekte kullandığı ve temelinde yine seküler bir perpesktifin olduğu pozitivist, rasyonalist, tarihselci yaklaşımları barındırdığı ve dolayısıyla İslamiliğinin tartışmalı oluşu.[]

Görüldüğü gibi İslamcı feminizme yönelik siyasi, sosyal, kültürel ve teolojik bakış açılarından eleştiriler yöneltilmiştir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Konuyla ilgili yayınlar

  • Şişman, Nazife "Küreselleşmenin Pençesi. İslam'ın Peçesi", Küre Yayınları, İstanbul, 2005
  • Avcı, Gültekin "Kıyamet Kadınları-İslamcı ve Modern Kadının Yozlaşması", Metropol Yayınları, İstanbul, 2007
  • Cündioğlu, Dücane "Philo-Sophia-Loren", Gelenek Yayıncılık, İstanbul, 2004
  • Ahmed, Leila "Women and Gender in Islam: Historical Roots of a modern Debate, 1992, Yale University Press"
  • Yamani, Mai "Feminism Behind the Veil: traditional roles and modern aspirations of women in Saudi Arabia"
  • Barlas, Asma "Believing Women" in Islam Unreading Patriarchal Interpretations of the Qur'an
  • Mernissi, Fatma "The Veil and the Male Elite: A Feminist Interpretation of Women's Rights in Islam"
  • Safarian, Alexander "On the History of Turkish Feminism", "Iran and the Caucasus", vol.11.1, Brill, Leiden - Boston, 2007, pp. 141–152.
  • Svensson, Jonas (2001). Women's Human Rights and Islam. A Study of Three Attempts at Accommodation. Stockholm: Almquist & Wiksell. [1] 27 Ekim 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Dış bağlantılar

Eleştirel

İlgili Araştırma Makaleleri

Maskülizm esas olarak erkeklerin deneyimleri üzerine kurulmuş toplumsal teori ve politik bir hareket tarzıdır. Maskülizmin çoğu sözcüsü bir yandan toplumsal ilişkilerin eleştirisini yaparken bir yandan da toplumsal cinsiyet (gender) eşitsizlik ve erkeklerin hakları ve sorunları gibi konular üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Maskülizmi savunan kişiye "maskülist" denir. Tarihte bu adlandırmaya uygun görüşleri (maskülizmi) ilk kez ortaya koyan kişi sosyalist bir teorisyen olan Ernest Belfort Bax idi. Bununla birlikte zaman içinde maskülist çevrelere muhafazakâr kesimler de dahil olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

Pro-feminizm ya da profeminizm, herhangi bir feminist hareketin bir üyesi olmayı ima etmeksizin feminizmin hedeflerini desteklemeyi işaret etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Fatma Mernissi</span>

Fatma Mernissi, Faslı feminist yazar.

<span class="mw-page-title-main">Anarko-feminizm</span>

19. yüzyılda ilk kez ortaya çıkan ve isimlendirilen Anarko-feminizm veya Anarka-feminizm, anarşizm ile feminizmi bir araya getirir ve ataerkilliği hiyerarşinin ve dolayısıyla da toplumun temel problemlerinden biri olarak değerlendirir. Anarko-feministler ataerkillik ve maşizm ile savaşın sınıf çatışmalarının ve devlete yönelik anarşist mücadelenin bütünleyici bir parçası olduğuna inanırlar. Özünde, bu felsefe anarşist mücadeleyi feminist mücadelenin gerekli bir bileşeni olarak görür. Feminizmi de anarşist felsefenin gerekli bir bileşeni olarak görür. L. Susan Brown, "Anarşizm, tüm güç ilişkilerine karşı çıkan bir siyaset felsefesi olduğundan, doğası gereği feministtir" iddiasında bulunur.

<span class="mw-page-title-main">İslamcılık</span> Politik bir akım

İslamcılık, modern devlet ve devletçiklerin anayasal, ekonomik ve yargısal olarak, bu kesimde canlanma ya da otantikliğe dönüş olarak algılanan İslami uygulamalarla yeniden kurulması gerektiğini öne süren siyasi ideolojidir. Bu akımlardaki hakim anlayış Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker'in yerine getirilmesidir. Siyasal İslam'ın Seyyid Kutub ve Mevdudî gibi köktendinci öncüleri "Allah'ın sistemi" olarak gördükleri şeriata dayanmayan güç sahipleri olarak tanımladıkları tağuta isyanı tevhidin ön şartı olarak sundular.

Marksist feminizm, marksizm ve feminizmin bileşimi olan bir feminist harekettir.

Ayrılıkçı feminizm kadın ve erkek arasındaki cinsel farklılıkların giderilemeyeceği inancına bağlı olarak heteroseksüel ilişkileri desteklemeyen bir feminizm türüdür. Ayrılıkçı feministler, genellikle, erkeklerin feminist harekete katkı yapamayacağına ve iyi niyetli erkeklerin dahi ataerkilliğin dinamiklerini birebir kopya ettiklerine inanırlar. Ayrılıkçı feministler, enerjilerini kullanmayı ve diğer kadınlarla olan bağlarını kuvvetlendirmeyi ataerkil çerçevenin dışından dolaşarak gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu durum, çok tipik olarak politik ve sosyal hedefleri elde etmek için yalnızca kadınlarla çalışmayı, sadece kadınları içeren yaşam alanları ve aileler oluşturmayı, çalışma yaşamında ise erkekler için/erkeklerle birlikte çalışmamayı ve erkek çalışan tutulmamasını içerir.

<span class="mw-page-title-main">Amina Wadud</span>

Amina Wadud, Amerikalı feminist yazar.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da kadın</span> İslam toplumlarında kadının yeri

Müslüman kadınların deneyimleri farklı toplumlarda ve aynı toplum içinde büyük farklılıklar gösterir. Ortak yönleri ise, hayatlarını değişen derecelerde etkileyen, aralarındaki geniş kültürel, sosyal ve ekonomik farklılıklar arasında köprü kurmaya hizmet edebilecek ortak bir kimlik veren İslam dinine bağlılıklarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mısır'da feminizm</span>

Mısır'daki feminizm, tarih boyunca birtakım toplumsal ve politik olayları içerir. Her ne kadar Mısır birçok açıdan reform konularında, özellikle de "milliyetçiliğin, emperyalizme ve feminizmin direniş hareketlerinde" öncülük etmiş olmasına rağmen kadınların erkeklerle eşit olması kolay olmamıştır.

İslam dünyasında liberalizm ve ilerlemecilik, İslami anlayış ve pratik konusunda önemli bir ilerici düşünce birikimi oluşturan kendini bildiren Müslümanları içerir. Bu çalışmalar bazen "ilerici İslam" olarak adlandırılır. Bazı bilim insanları, Omid Safi gibi, "İlerici Müslümanlar" ile "İslam'ın liberal savunucuları" arasında ayrım yapar.

Feminist etik, geleneksel etik teorilerinin, çoğunlukla erkek egemenliğinde olduğu için, kadının ahlaki deneyimine az değer verildiği inancına dayanan bir etik yaklaşımdır ve bu nedenle etiği dönüştürmek için bütüncül bir feminist yaklaşımla yeniden şekillendirmeyi seçer.

İslami araştırmalar İslam'ın akademik çalışmalarına atıfta bulunur. İslami araştırmalar en az iki bakış açısı ile görülebilir:

İslam'da cinsiyet ayrımı, sosyal ve diğer ortamlarda erkek ve erkek çocuklarının, kadın ve kız çocuklarından ayrılmasına yönelik İslam ülkeleri ve topluluklarındaki uygulamaları ifade eder. Alimler, Kuran'ın cinsiyet ayrımı gerektirip gerektirmediği ve eğer öyleyse bunu gerektiren hadisler konusunda farklı görüşler belirtirler. İslam ilahiyatçıları arasında cinsiyet ayrımı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.

Feminizm tarihi, kadınlara eşit hakların sağlanmasını amaçlayan hareketlerin ve ideolojilerin kronolojik veya tematik anlatılarını içerir. Dünyanın dört bir yanındaki feministlerin sebepleri, hedefleri ve niyetleri ; zamana, kültüre ve ülkeye bağlı olarak değişmiş olsa da çoğu Batılı feminist tarihçi, kadın haklarını elde etmek için çalışan tüm hareketlerin, feminizm terimini kendilerine uygulamamış olsalar bile feminist hareket olarak değerlendirilmeleri gerektiğini iddia ediyorlar. Diğer bazı tarihçiler "feminist" terimini modern feminist hareket ve onun devamıyla sınırlandırır ve daha önceki hareketleri tanımlamak için "protofeminist" etiketini kullanır.

Hadis eleştirisi, İslam peygamberi Muhammed'in söz, eylem, sessiz onaylarından oluşan ve kanonlaştırılmış İslamî literatür türünün eleştirisidir.

<span class="mw-page-title-main">İslamcılığın eleştirisi</span>

İslamcılık veya Siyasal İslam olarak bilinen İslami uyanış hareketinin lider ve vaizlerinin fikir, hareket ve uygulamaları, gayrimüslimler yanında Müslümanlar tarafından eleştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist hareketler ve ideolojiler</span>

Yıllar boyunca çeşitli feminist ideoloji hareketleri gelişti. Hedefler, stratejiler ve bağlılıklar bakımından farklılık gösterirler. Sıklıkla örtüşürler ve bazı feministler kendilerini feminist düşüncenin çeşitli dallarıyla özdeşleştirirler.

İslam'da cinsiyet rolleri kutsal yazılara, kültürel geleneklere ve içtihatlara dayanmaktadır.