İslami bankacılık
Makale serilerinden |
Bankacılık |
---|
İslami bankacılık olarak adlandırılan sistem, aktivitelerini şeriatı esas alarak belirlemektedir. Şeriat, ödünç verilen paradan para kazanmayı (faizcilik ve tefecilik) yasaklamaktadır.
Faiz yasak olduğu için mevduat olarak toplanan para reel ekonomiye yatırılır. Sabit faiz yerine kâr/zarar ortaklığı söz konusu olduğundan bankalar, para yatıracağı projeleri daha özenli incelerler ve kredi verirken seçici davranırlar.
Tarihçesi
Modern İslami bankacılık, ilk defa 1970'li yıllarda ortaya çıktı. Sebep olarak da petrol fiyatlarındaki artıştan sonra Körfez ülkelerinde meydana gelen sermaye birikimi gösterilir. Kullanılan ilk yöntemler emek ve sermaye ortaklığı (mudarabe) ve sanayi yatırımlarında gereken sermayenin bir kısmının karşılama (müşareke) şeklinde olmuştur.[1]
O tarihten itibaren İslami bankacılık dünyada üç bölgede yayıldı.
- Körfez bölgesi: Burası İslami bankacılığın başladığı yerdir. İslami finans, bu bölgede Abu Dabi, Bahreyn, Dubai, Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan'da ve ayrıca Ortadoğu'nun bazı ülkelerinde de yaygınlaşmıştır.
- Uzakdoğu bölgesi: Brunei, Endonezya, Malezya ve Singapur'dan oluşan bu bölgede Müslümanlar hem varlıklı olduğundan hem de nüfusun hatırı sayılır çoğunluğunu ellerinde bulundurduğundan dolayı İslami bankacılık burada da yayılmıştır.
- Batı piyasası: Londra merkezli Batı piyasalarında artık büyüyen faizsiz borç pazarını göz ardı etmek istemeyen konvansiyonel bankaların alt birimleri bu esasa uygun işlemler yapmaya başlamıştır.[1]
Ancak Türkiye, bilhassa ilk iki bölgeyle kıyaslandığında son yıllarda İslami finansman konusunda hızlı bir ilerleme kaydedememiştir ve yalnızca sukuk konusunda gelişmeler yapılmıştır.[1]
Nasıl çalışır
İslami bankacılıkta paradan para kazanma yoktur, parayı reel ekonomiye yatırıp reel ekonomiden kazanma vardır. Dolayısıyla önceden belirlenmiş bir kâr mevzubahis olamadığı gibi bankalarla işlem yapanların para kaybetmeleri de mümkündür.
En yaygın İslami bankacılık yöntemleri
İslami bankacılık işlemleri arasında icare (bir mülkün ya da donanımın kiraya verilmesi) ile birlikte icare ve iktina (İslami kiralama yöntemi), mudarebe (bir taraftan sermaye, diğer taraftan işletme olmak üzere oluşturulan emek-sermaye ortaklığı); murabaha (sermaye sahibinin bir malı satın alıp belli bir kâr payı ekleyerek müşterisine vadeli olarak satması); müşareke (bir işletmenin sermayesine katılma, ona ortak olma) sayılabilir.[2]
- İcare: Bu sistem konvansiyonel bankalara benzer şekilde çalışır. Katılım bankaları icare yöntemiyle gayrimenkul, makine gibi reel varlıkların finansmanı için kaynak sağlar. Yaygın olarak kullanılan türü, mülkiyetin devri ile sona eren kira sözleşmesidir. İcare ve iktina, bir nevi kiradır.
- İsticrar: Bir malın alıcı tarafından satıcıya belirli zamanlarda alınacağının vadedilmesini konu alan mukavele şeklidir. Bazı bankalar tarafından müşterilerin doğal gaz, elektrik, su gibi ödemelerini finanse etmede kullanılır.
- İstisna: Hâlihazırda var olmayıp gelecekte üretilecek bir malın satılması işlemi olup genellikle tarım ve inşaat projelerinde uygulanır. Müşteri, belirli bir peşinat ödedikten sonra kalan tutarı taksitler hâlinde bankaya geri öder. Bu yöntem, özellikle Körfez ülkelerinde büyük ölçekli inşaat projelerinin finansmanında başarılı bir şekilde kullanılmaktadır.
- Karz-ı hasen: Bir günlük olarak verilen faizsiz kredilere verilen addır. İşlemin yerli para cinsinden kullanımı mümkündür. Bu sistemde maddi sıkıntıya düşmüş kişiye mali yardım yapmak üzere ihtiyaç duyduğu tutar verilerek hiçbir menfaat temin etmeden borç aynıyla geri alınır.
- Menafaa: Bankanın telekomünikasyon, ulaşım gibi alanlarda faaliyet gösteren firmalara ait hakların (bilet, kontör gibi) mülkiyetini firmalardan peşin parayla satın aldığı finansman modelidir.
- Mudarabe: Emek-sermaye ortaklığı demektir. Burada banka, yatırım için ihtiyaç duyulan kaynakların tamamını sağlarken müşteri emeğini koyar. Yapılan işlemden oluşan kâr, başlangıçta mutabakata varılan oranlarda banka ve müşteri arasında paylaşılır. Zarar olması durumunda müşterinin herhangi bir kusuru yoksa zararı banka üstlenir. Sistem, genellikle ticaret finansmanında kullanılır.
- Murabaha: En sık kullanılan İslami finansman yöntemlerinden biridir. Bu metotta banka, müşterisinin istediği malı bizzat satın alarak belirlenen oranlarla vade farkı eklemek suretiyle müşterisine satar. Müşteri de malın peşin fiyatı ve bankaya ödeyeceği kâr payı konusunda bilgilendirilir. Pratik ve getiri oranı yüksek olan bu yöntem, Türkiye'de de en sık kullanılan finansman yöntemidir. Özel kişilere ve firmalara kısa ve orta vadeli ticari krediyi esnek bir mekanizmada takdim eden murabaha, mikro ve küçük ölçekli işletmelerin finansmanında da önemli bir rol oynar.
- Muzaraa: Ziraat ortakçılığı demek olup en az iki kişinin tarım alanında ortaklaşa iş yapmasıdır. Bir taraftan arazi alınırken diğer taraftan çalışma ve emek konulmak suretiyle çıkacak ürünün belirlenmiş bir oran dahilinde paylaşılması şartıyla yapılan bir ortaklık anlaşmasıdır.
- Müsakat: Muzaranın çok benzeri olan bu yöntemde ürün, meyve ağaçlarıdır.
- Müsaveme: Bir eşyaya kıymet addedilerek pahalandırılması ve pazarlanması gibi anlamlara gelen müsaveme, fıkıhta bir malın maliyeti ve kâr oranı açıklanmadan pazarlık usulüyle satılması şeklinde tanımlanır. Bu metodun murabahaya oldukça benzemesine rağmen temel farkı, malın maliyetinin alıcı tarafından bilinmemesidir.
- Müşareke: Burada katılım bankası gerekli sermayenin bir kısmını karşılarken diğer kısmını müşteri bizzat karşılar. Yapılan ortaklık sonucunda elde edilen kâr, başlangıçta anlaşılan oranlarda paylaşılır; oranın sermaye paylarıyla aynı olması şart değildir. Müşteri, yapılan işe sermayeye ek olarak emeğini kattığı için kârdan daha yüksek oranda pay alabilir. Herhangi bir zarar oluşması durumunda ise ortaklar payları oranında zarardan etkilenirler. Bu yöntemle genellikle sanayi finansmanı yapılır.
- Selem: Belirli bir mal ya da hizmetin bedelinin tamamının peşin olarak ödenip ileri bir vadeyle satın alınmasıdır. Banka, peşin ödemeyle gelecekte üretilecek malı satın alır, fakat malı satmak için vadesini beklemek zorundadır. İslâm hukukuna göre para, altın, gümüş ve para benzeri varlıkların bu yöntemle satışı, elde edilen gelir faiz olarak değerlendirildiği için kesinlikle yasaktır. Özellikle İran'da uygulanan bir finansman yöntemi olan selemin getireceği riskten korunmak amacıyla bankalar, paralel selem işlemi de yapabilmektedir.
- Sukuk: Arapça faizsiz bono olarak bilinen bu metot olup bilhassa 2005'ten beri popülerleşmeye başlamış bir finansman aracıdır. İslâm hukukuna göre menkul kıymet olabilecek varlıklar nispeten sınırlıdır. Buna göre ana firma, işleme konu olan malları özel amaçla kurulmuş bir şirket üzerinden varlıkları menkûl olarak kıymetleştirerek yatırımcılara satar. 14 farklı şekli bulunmaktadır.
- Tekâfül: Arapça kökenli kefalet kelimesinden türemiş olan bu kelime, sözlükte 'dayanışma' demek olup 'İslâmî sigorta' olarak da bilinir. Tekâfül, çeşitli formlarda yüzlerce yıldır uygulanmaktadır. Mesuliyetin paylaşılması esasına dayanarak riskin belirli gruplar arasında dağıtılması esasına dayanır.
- Teverruk: Malın taksitle alınıp satıcıdan başka birine peşin olarak satılmasıdır. Böylece nakit paraya ihtiyacı olan kişinin ihtiyacı karşılanır. Hanbelî Mezhebi'ne göre yapılmasında sakınca yoksa da başka mezheplerce kabul edilmez. Bu sistem, ödeme güçlüğü çeken müşterilerin borçlarını yeniden yapılandırmalarında kullanılabilir.
Türkiye'de İslami bankacılık
Son yıllarda gelişmesine rağmen Dünya'da belli başlı merkezlerde takdim edilen ürünlerin henüz çok azı Türkiye'de müşterilere takdim edilebiliyor. Türevleriyle birlikte Dünya'da 50'den fazla İslami finans ürünü varken Türkiye'de katılım bankaları tarafından 2015 itibarıyla murabaha ve sukuk başta olmak üzere henüz beş ürün hizmete sunuluyor. Dünya'da 75 ülkede 700 İslami finans kuruluşunun 2013 itibarıyla toplam aktif büyüklüğü 1,8 trilyon dolarıdır. Faizsiz bankacılıkla 2025'e kadar Dünya'daki Müslüman nüfusun tasarruflarının yarısını kendine çekebileceği tahmin ediliyor.
Bir yandan ürün azlığından şikayet edilen Türk İslami bankacılığı, diğer taraftan Avrupa'ya açılmış durumda. Kuveyt Türk, 23 Temmuz 2015'te Frankfurt’ta Avrupa'daki ilk şubesiyle faizsiz bankacılığı Almanya'da başlattı. Banka, yakın zamanda şubelerini bütün Avrupa’da açmayı hedefliyor.[3]
Türkiye'de faizsiz bankacılığın daha çabuk gelişmesi için Malezya İslam Bankaları Birliği, TKBB ile 2012 yılında bir işbirliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşmayla Dünya'da kullanılan 52 üründen Türkiye'de kullanılmayan ürünlerin katılım bankacılığına kazandırılması hedefleniyor.[1]
Türkiye, 2015 civarı Bahreyn ya da Malezya modellerinden birine adapte olmaya çalışmaktadır. Yurt dışında kullanılan kira sertifikaları, teverruk, müşâreke, karz-ı hasen, tekâfül ve selem ile birlikte isticrâr, menfaa, müsâveme ve musâkaat gibi birçok ürünün potansiyeli olduğunu Türkiye finans ve hazineden sorumlu genel müdür yardımcısı Ali Güney ifade etmiştir. Uluslararası finansal danışmanlık şirketi Ünlü & Co. Borç Finansmanı ve Danışmanlık Bölümü Yönetici Direktörü Ayşe Akkın ise, İslami finansman modelinin mutlaka bir varlığa dayalı olması gerektiğinden daha güvenli olduğunu vurguluyor. Akkın, talebin yeterince olmaması ve hukuki altyapının daha elverişli olmaması sebebiyle Türkiye'de Dünya'da yaygın olarak kullanılan araçların yalnızca bir kısmının kullanılabildiğini ifade ediyor.[1]
Türkiye'de Albaraka Türk, Kuveyt Türk, Türkiye Finans, Ziraat Katılım, Emlak Katılım ve Vakıf Katılım bankaları İslami esaslarda faizsiz kredi desteği veren bankalardır. Bu bankalar ihtiyaç, konut, taşıt gibi finansman türlerinde tüketicilerin ihtiyaçlarına İslami usullerde destek sunmaktadır.
Devletin katkısı
Türkiye’de hükûmet, kamu bankaları eliyle İslami bankacılığı güçlendirmek üzere harekete geçmiştir. Faizsiz ya da katılım bankacılığına göre işlem yapmak üzere devlet, 2014'te Ziraat Bankası’na izin vermiştir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 15 Ekim 2014 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan kararıyla Ziraat Bankası, bu alana 300 milyon dolar sermayeli bir “katılım bankası” ile girmiş; bu iş için bu bankaya dokuz ay süre tanınmıştır. Aynı zamanda faizli bankacılık yapan Ziraat Bankası'nın haram kârlarının faizsiz parayla karışmaması için sermayenin Ziraat’in değil, Hazine’nin olması üzerinde durulmaktadır. Plana göre Ziraat Bankası'ndan sonra devlete ait Vakıflar Bankası da faizsiz bankacılığa yönelecek; bu banka Vakıflar Genel Müdürlüğü aracılığı ile katılım bankası kuracak. Vakıfbank’ın ana ortağı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü, kurulacak katılım bankasının büyük hissedarı olarak sermayeyi koyacak ve böylece Ziraat'te mevcut olan faiz problemi yaşanmayacak. Vakıflar Bankası ile eş zamanlı ya da hemen arkasından Halkbank da faizsiz bankacılığa geçerek devletin bütün gücüyle bu alana yoğunlaşması sağlanmış olacak.[4]
İslami bankalardan bazıları
- Al Baraka Bankacılık Grubu
- Kuveyt Türk Katılım Bankası
- İslam Kalkınma Bankası
- Vakıf Katılım Bankası
- Emlak Katılım Bankası
- Ziraat Katılım Bankası
- Türkiye Finans Katılım Bankası
Kaynakça
- ^ a b c d e "Uzmanlar İslami Finansı tartışıyor: EN YAYGIN İSLAMİ FİNANS YÖNTEMLERİ" (HTML). Finans Gündem. 9 Ekim 2014. 31 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2015.
- ^ "Uzmanlar İslami Finansı tartışıyor: EN YAYGIN İSLAMİ FİNANS YÖNTEMLERİ" (HTML). Finans Gündem. 9 Ekim 2014. 31 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2015.
- ^ DOĞAN, Kâzım (23 Temmuz 2015). "Avrupa'da ilk faizsiz bankacılık" (HTML). Hürriyet. 4 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2015.
- ^ Çetingüleç, Mehmet (29 Ekim 2014). "Türkiye'de İslami bankacılık güçleniyor" (HTML). Al-Monitor. 22 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2015.