İçeriğe atla

İslam ve hayvanlar

Antik zamanlardan günümüze kadar hayvanlar dinlerde aktif rol almışlardır. Çeşitli dinlerde ve mitolojilerde tanrı seviyesinde görülmüş, bazen tanrıları temsilen kullanılmış bazen de tanrıların elçileri olarak görülmüştür. Lakin İslam ve diğer semavi dinler (Yahudilik, Hristiyanlık ve Bahailik) hayvanları din içinde çok kullanmaz. İslam yayıldığı coğrafya gereği Ortadoğu'ya özel bazı varlıkları dini hikâyelerde anmıştır. Bunlardan en çok bilineni Muhammed ve Ebubekir'in müşriklerden kaçmak için sığındığı Sevr Dağı çevresinde bulunan bir mağaraya saklanmaları ve mağaranın girişinin bir örümcek tarafından ağ ile gizlenmesi hikâyesidir. Başka bir hikâye ise Nuh ile ilgili olan hikâyedir. İnanışa göre Nuh tufan sırasında gemisine her ırktan iki cinsiyete ait canlılar almış ve tufandan sonra bu canlılar üreyerek soyunu devam etmiştir. İslam neredeyse tüm İbrahimî dinler gibi insanları hayvanların sahibi olarak kabul eder. Kur'an'da ise hayvan kelimesi bazen hakaret olarak kullanılır. Lakin Allah Kur'an'da hayvanlara merhameti de emretmiştir. Muhammed'in kedisi Müezza bu konu üzerinde fikir vermek için kullanılabilir. Kaynaklara göre bir gün kedi Muhammed'in kıyafeti üstünde uykuya dalmış, Muhammed ise onu uyandırmamak için kıyafetindeki kumaşı kesmiştir. Bu yüzden kedi beslemek İslam inancına göre sünnettir. Muhammed'in kedi sevgisine atıfta bulunan bir başka hikâye ise Uhud Savaşı sırasında gerçekleşir. Muhammed ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca durdurmuştur. Ayrıca kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikmiş, orduyu o kedinin etrafından dolaştırmıştır. Savaş sonunda ise nöbetçiden kediyi geri istemiş ve ismini Müezza koyup sahiplenmiştir. İddialara göre Müezza siyah ve beyaz renklerinde bir Habeş kedisidir. Müezza isminin geçtiği son hikâye ise kedilerin temizliği ile ilgilidir. Muhammed, kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym "Ya Resul o sudan kedi içti" deyince, Muhammed "Onlar en temiz ağıza sahiptirler." demiş ve abdest almıştır. Ayrıca Muhammed'in Umeyr adını verdiği kuşu ölen Zeyd adlı bir çocuğa taziye ziyaretine gittiği de söylenir. Deve ayrıca coğrafya gereği İslam kaynaklarında geçer, Muhammed ile ilgili hikâyelerin bazılarında deve geçer. Bunlardan biri Muhammed'in torunlarının (Hasan ve Hüseyin) deve isteğidir. Muhammed parası olmadığı için deve alamamış ama çocukları sırtına almıştır. Bu konuyla ilgili son hikâye ise Abdullah bin Ömer'in deve istediği hikâyedir. Bir gün Abdullah, babası ve Muhammed'in bulunduğu bir kafilede deveye biniyordu. Abdullah hafif olduğu için hızlı gidiyor ve sık sık kafilenin başına geçiyordu, babası ise bu duruma oldukça kızıyordu. Bunun üzerine Muhammed deveyi satın almak istedi, Abdullah'ın babası ise ücretsiz olarak vermek istedi, Muhammed ısrarcı oldu ve deveyi satın aldı. Deveyi aldıktan sonra ise deveyi çocuğa verdi. Ayrıca istediği kadar hızlı gidebileceğini söyledi.[1][2][3][4][5]

Hayvanlar ile ilgili ayet örnekleri

Kuran'da hayvanlarla alakalı tahminen 37 ayet geçmektedir. Bazı örnekler şöyledir:

  • Ey iman edenler! Sözleşmeleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymamanız şartıyla, çeşitli hayvanlar size helal kılındı. Ancak haram oldukları size okunacak olanlar müstesna. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir.
  • Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslamı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
  • Ki biz (o suyla) ölü toprağa can verelim, yarattığımız nice hayvanlara ve insanlara su sağlayalım, diye.
  • Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.
  • Allah bütün çiftleri yaratmıştır. Sizin için bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir.
  • Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için...
  • Siz ve hayvanlarınız faydalansın diye...
  • Yine insanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da türlü renklileri vardır. Kulları içinde Allah'tan ancak âlimler korkar. Şüphe yok ki Allah çok güçlüdür. Hüküm ve hikmet sahibidir.
  • Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
  • Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllanacağını mı sanıyorsun? Gerçekte onlar hayvanlar gibidir, hatta gidişçe daha sapıktırlar.
  • Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helal kılındı." Allah'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin), Allah'tan korkun. Muhakkak Allah, hesabı çabuk görendir.
  • Dediler ki: "Bu hayvanların karınlarındakiler sadece erkeklerimize ait olup kadınlarımıza haramdır". Eğer ölü doğarsa o zaman hepsi onda ortaktır. Bu nitelemelerinden dolayı Allah onların cezasını verecektir. Çünkü O hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.
  • Zanlarınca dediler ki: "Bunlar dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir. Bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez. Bunlar da sırtına binilmesi yasaklanmış hayvanlar." Bir kısım hayvanları da üzerlerine Allah'ın adını anmadan boğazlarlar. Bütün bunları Allah'a iftira ederek yaparlar. Allah onları iftiralarıyla cezalandıracaktır.
  • Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir.
  • Hayvanlardan da (çeşit çeşit yarattı). Kimi yük taşır, kiminin yününden döşek yapılır. Allah'ın size verdiği rızıktan yiyin ve şeytanın adımlarına uymayın (peşinden gitmeyin); çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.
  • Dünya hayatının misali şöyledir: Gökten indirdiğimiz su ile, insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü süslerini takınıp süslendiği ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandıkları bir sırada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermiştir, ansızın ona öyle bir tırpan atıvermişiz de sanki bir gün önce orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluvermiştir. Düşünen bir kavim için âyetlerimizi işte böyle açıklarız.
  • O kâfirlerin hali, sadece bir çağırma veya bağırmadan başkasını işitmeyerek haykıranın haline benzer; onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, akıl da etmezler.
  • İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Halbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır.
  • Ey iman edenler! Allah'ın alâmetlerine, haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklarına ve Rablerinden lutuf ve rıza bekleyerek Kabe'ye yönelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya sevk etmesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.
  • Allah'ın yarattığı ekin ve hayvanlardan Allah'a bir hisse ayırmakta ve kendilerince: "Bu, Allah'a ait; şu da ortaklarımıza ait" demektedirler. Ortakları için olan hisse Allah'a ulaşmamakta, fakat Allah'a ayrılan hisse ortaklarına ulaşmaktadır. Verdikleri hüküm ne kötüdür.
  • Dünya hayatının misali şöyledir: Gökten indirdiğimiz su ile, insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü süslerini takınıp süslendiği ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandıkları bir sırada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermiştir, ansızın ona öyle bir tırpan atıvermişiz de sanki bir gün önce orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluvermiştir. Düşünen bir kavim için âyetlerimizi işte böyle açıklarız.
  • Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve birçok faydalar vardır. Ve siz onlardan bir kısmını da yersiniz.
  • Sizin için gökten su indiren O'dur. İçecek su ondandır; hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de o su ile yetişir.
  • Gerçekten süt veren hayvanlarda da size bir ibret vardır. Size işkembelerindeki yem artıklarıyla kandan meydana gelen, içenlere içimi kolay halis bir süt içirmekteyiz.
  • Allah size evlerinizden bir huzur ve dinlenme yeri yaptı. Hayvanların derilerinden gerek yolculuğunuzda ve gerekse konaklama zamanlarınızda kolayca taşıyacağınız hafif evler (çadırlar vs.) ve yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir süreye kadar (giyinecek, kuşanacak, serilecek ve döşenecek) bir eşya ve ticaret malı yaptı.
  • Hem siz yiyin, hem de hayvanlarınızı otlatın. Akıl sahipleri için bunda nice ibretler vardır!
  • Davud ve Süleyman'ı da (hatırla). Hani onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani milletin koyunları (geceleyin) içinde yayılmıştı, biz onların hükmüne şahitti
  • Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikram edecek yoktur. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.
  • Ta ki kendilerine ait birtakım menfaatlere şahid olsunlar; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O'nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun.
  • Emir budur, Allah'ın yasaklarına kim saygı gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin katında şüphesiz hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar helal kılınmıştır. O halde o pis putlardan kaçının ve yalan sözden sakının.
  • Her ümmet için Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O'nun adını ansınlar diye bir mabed yapmışızdır. Hepinizin ilâhı bir tek ilâhtır. Onun için yalnız O'na teslim olan müslümanlar olun. (Ey Muhammed!) Allah'a itaat eden alçak gönüllüleri müjdele.
  • Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakilerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım faydalar daha vardır; ayrıca etlerini yersiniz.
  • Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Bizim nezaretimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de tandır kaynayınca, her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır!
  • Ki biz (o suyla) ölü toprağa can verelim, yarattığımız nice hayvanlara ve insanlara su sağlayalım, diye.
  • Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.
  • Ya hiç görmediler mi ki, biz kır yere suyu salıveriyoruz da onunla bir ekin çıkarıyoruz. Ondan hayvanları da yiyor, kendileri de. Hâlâ gözlerini açmayacaklar mı?
  • "Davarlar, oğullar,"
  • Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
  • Şüphesiz ki, Allah iman edip salih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkâr edenler ise dünyada zevk edip geçinirler. Hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacakları yer ateştir.
  • Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.[6]

Helal ve haram hayvanlar

Helal, dinen yapılması, yenilip içilmesi yasak olmayan; haram ise dinen yapılması ve yenilip içilmesi kesin olarak yasaklanmış olan şeylerdir. İslam’da helal ve haram kılma yetkisi sadece Allah’a aittir. Bu yetkiyi kendisinde görenleri ilahlık iddiasında bulunmakla nitelemiş, haramı helal, helali de haram kılmayı şirke eş tutmuştur. İslam'a göre hayvanların bazı halleri haramdır. Bir etin dinen helal olması için şunlar gereklidir.

-Kesen kişinin Müslüman olması.

-İslam fıkhına göre eti yenebilecek hayvan olması.

-Kesim öncesi hayvanların refahının sağlanması.

-Yedirilen yemlerde haram ya da sağlığa zararlı katkıların bulunmaması.

-Her hayvan için ayrı besmele çekilmesi.

-Usulüne uygun kesim işlemi.

-Paketlemede kullanılan malzemenin temizliği.

-Büyük ve küçükbaş için kesim öncesi besleme.

-Kanatlılarda temizleme için kullanılan suyun sıcaklığının bir seviyeyi geçmemesi.

-Kanatlılarda kesimden önce belli bir süre bekletme.[7]

İslam inancına göre yenebilecek (helal) hayvanlar şunlardır:

- Deve, sığır, koyun, keçi, manda, tavuk, kaz, ördek, hindi türünden evcil hayvanlar

- Geyik, ceylan, dağ keçisi, yabani sığır ve tavşan gibi hayvanlar

- Güvercin, serçe, bıldırcın, sığırcık, balıkçıl gibi kuşlar

- Çekirge

- Balık etleri

İslam inancına göre yenmemesi gereken (haram) hayvanlar şunlardır:

- Domuz eti

- Allah'tan başkası adına kesilen hayvan etleri

- Dini usulde kesilmemiş veya kendiliğinden ölmüş hayvan etleri

- Ağzının dört yanında uzun ve sivri dişleri olan yırtıcı hayvanlar ile pençesi ile avını parçalayan yırtıcı kuşların, eşek ve katırların etleri

Mezheplere göre hayvanlar

Şafiilik

Bu mezhebe göre kesilen hayvanın cenini yenebilir. Çünkü ceninin hayvanın herhangi bir parçasından farklı değildir. Ayrıca bir hayvan öldüğünde onun yünü, tüyü, kılı vb. unsurları necis olur ve bunları kullanmak caiz değildir. Domuzun kıllından faydalanmakta ayrıca caiz değildir. Bunun sebebi ise kılın da hayvanın bir parçası olmasıdır. Kaçan evcil hayvan okla veya bir şeyle vurulup öldürülürse eti yenebilir. Mezhebin hayvanlar konusunda bilinen en büyük hassasiyeti köpeklerde görünür. Mezhebe göre köpek, domuz ve benzeri canlıların artığı, teri ve tüyü necistir. Bunların temas ettiği nesne bir kere toprakla olmak üzere 7 kere yıkanır. Lakin mezhebe göre ihtiyaç halinde çoban ve av köpekleri beslenebilir. Evcil hayvan veya süs olarak köpek beslemek ise yasaktır. Köpekle ilgili bir başka kural ise köpek ıslaksa gerçekleşir. Bu kurala göre köpek ıslaksa dokunduğu yer necis olur ve mutlaka yıkanmalıdır. Köpek ıslak değilse yine yıkanılması tavsiye edilir ama zorunlu değildir. Bu kurallar şu söze dayandırılır:

Köpek herhangi birinizin kabından yalarsa birincisini toprakla olmak üzere kabı yedi kere yıkasın. Buhari

Mezhebe göre murdar hayvanın her parçası kullanılabilir ve bu konuyu ayet ve hadislere dayandırabilirler. Ebu Hanife ayrıca ceninin yenilemeyeceğini söylemiştir. Çünkü cenin ölmüştür ve Allah'ın ölen bir hayvanın (leşinin) etinin yenmesini haram kıldığını söyler. Mezhebe göre kesilen hayvanın içinden canlı bir cenin çıkarsa kesilen hayvan gibi kesilerek yenir. Bu durum hariç cenin eti kesinlikle haramdır. Kaçan evcil hayvan herhangi bir aletle öldürülürse eti yenebilir. Bu konuda delil olarak şu hikâye anlatılır: Bir gün Muhammed ve arkadaşları deveyle yolculuk ederken arkadaşlarından birinin devesi ürkmüş ve kaçmıştır. Bunun üzerine arkasından koşabilecekleri bir at olmadığı için aralarından birisi deveyi okla vurmuştur. Sonra Muhammed Ehli hayvanlar da sizden kaçtığında onları vurabilirsiniz demiştir. Domuz kılı ayrıca dikiş ipi yerine kullanılabilir. Köpeklerle ilgili olarak bazı kurallar da bulunmaktadır. Köpek bir elbiseye dokunursa elbise ile namaz kılmak caizdir. Lakin köpek teri, salyası veya herhangi bir sıvısı necistir. Son olarak da eğer köpek bir kaptan yemek yer ise kap yedi kere yıkanır.

Maliki mezhebi

Bu mezhebe göre murdar hayvanın sadece yünü ve kılı kullanılabilir, etini ve kemiğini kullanmak haramdır. Kesilmiş hayvanın cenini uzuvları tam ve düzelmiş ise yenebilir, eğer araları tamamlanmamış veya tüylenmemişse yenmez. Kaçan hayvanın kurban kurallarına kesilmesi gerektiği inanılır o yüzden eti yenmez. Domuz kılının kullanımına da izin vardır. Maliki mezhebi köpeklere karşı daha iyimser bakışlara sahiptir, istenildiği gibi köpek bakılabilir ve köpeğin ayakları değmediği sürece dilini değdirmesi veya salyasının düşmesi sorun değildir. Zorunlu olmasa da kaba ağzını soktuğunda kap 7 kere yıkanabilir.

Murdar hayvan konusunda Maliki mezhebi ile aynı görüşlere sahiptirler. Cenin konusunda İmam-ı Hanbeli görüş bildirmemiştir. Maliki mezhebi hariç kaçan hayvan konusunda görüş ortaklığı vardır. Bu konuda İmam-ı Hanbeli ''Sanıyorum ki İmam Malik, Rafi bin Hadic'in rivayet ettiği hikâyeyi duymamıştır.'' demiştir. Hanbelilik ve Şafiilik köpek konusunda aynı görüşe sahiptir.[8][9][10][11]

At eti yenir mi?
Hanefî Şâfî'î Mâlikî Hanbelî
Hayır Evet Hayır Evet
Evcil eşek ve katır yenir mi?
Hanefî Şâfî'î Mâlikî Hanbelî
Hayır Hayır Hayır Hayır
Tavşan eti yenir mi?
Hanefî Şâfî'î Mâlikî Hanbelî Câferî
Evet Evet Evet Evet Hayır
Büyük kertenkele yenir mi?
Şafiilik Hanefî Maliki mezhebi Hanbeli
Evet Hayır Hayır Evet
Kendiliğinden ölmüş balık yenir mi?
Şafiilik Hanefilik Mâlikî Hanbeli
Evet Hayır Evet Evet
Hangi deniz mahsulleri yenmez
Hanefî Şâfî'î Mâlikî Hanbelî
Balık suretinde olmayanlar yenmez. Hem karada hem denizde yaşayanlar yenmez. Hepsi yenir. Yılan balığı yenmez.

İnsanların hayvanlardan faydalanırken onlara karşı görevleri

İslam inancına göre, yalnızca hayvanların haklarına saygı duyulduğu takdirde onlardan faydalanılabilir. Yoksa o hayvan kendisinden alınmalıdır. İnsanların hayvanlara karşı görevlerinin neler olduğu kuran, sünnet ve geleneklere dayanır. Gereksiz acıya sebep olunmamalı, sebepsiz öldürülmemeli, yeterli yiyecek sağlanmalı ve sağlıklarıyla ilgilenilmelidir.[12][13]

Kaynakça

  1. ^ "Peygamber'in Çocuklarla Hatıraları - Sonpeygamber.info". Muhammed (sav) - Son Peygamber. 2 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  2. ^ "Kedi İslam'da özel bir hayvandır". TRT Haber. 20 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  3. ^ "NUH'UN GEMİSİ EFSANESİ". Kültür Portalı. 20 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  4. ^ "SEVR MAĞARASI - TDV İslâm Ansiklopedisi". TDV İslam Ansiklopedisi (İngilizce). 13 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  5. ^ "HAYVAN - TDV İslâm Ansiklopedisi". TDV İslam Ansiklopedisi (İngilizce). 3 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  6. ^ "Kuranda hayvanlar ayetleri, hayvanlar ile ilgili ayetler, Kurani Kerimde hayvanlar". meal.ihya.org. 19 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  7. ^ GUNDEMI, GIDA. "Helal et nasıl olur?". GIDA GUNDEMI. 12 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  8. ^ "İSLAMDA MEZHEPLER: MEZHEPLERE GÖRE yiyecek içecek giyim kuşam temizlik". İSLAMDA MEZHEPLER. 10 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2021. 
  9. ^ "T.C Diyanet İşleri Başkanlığı". 15 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  10. ^ "Sorularla İslamiyet » Cevaplanmadık Soru Kalmasın". Sorularla İslamiyet. 24 Kasım 2002 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2021. 
  11. ^ "Fetva Meclisi | Fetva ve Dini Sorular". 9 Eylül 2016. 17 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2021. 
  12. ^ "Günümüz doğu ve batı dünyasında hayvan hakları". 20 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  13. ^ Tavakkoli, Saeid Nazari (Nisan 2015). "Animals welfare acts and utilizations limits in Islam". 6 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Fıkıh</span>

Fıkıh, anlayış, anlayış tarzı veya derinliği anlamına gelen kelime, terim olarak İslami kanunların teorik ve pratik uygulama (fetva) çalışmalarına verilen ismi ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hac (İslam)</span>

Hac, Müslümanlar için kutsal olan Mekke çevresinde Kâbe ve diğer kutsal yerlerin ziyaret edilmesi ve ilgili dinî gerekliliklerin yerine getirildiği ibadettir.

<span class="mw-page-title-main">İslam'ın beş şartı</span> İslam dininin beş ana ögesi

İslam'ın beş şartı, İslâm Dini'nin Ehl-i Sünnet ve Ca'feriyye mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ibadeti. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehâdet etmek dışındaki şartlar itîkâdî yani dininin inanç esaslarına dâir olmayıp, âmeli yani davranışsal, ibâdetsel şartlardır. Çoğu İslam âlimi dini inanç esaslarına dâir kurallar benimsendiğinde kişinin Müslüman kabul edileceğini, davranışsal ve ibâdetsel yönlerin en azından inanan olmak açısından bağlayıcı olmadığını öne sürmüşlerdir. Bazı İslam âlimleri ise imanın yani inancın ancak davranış ve ibadetlerle tamam olacağını bu nedenle şehadet getirip Müslüman olduğunu iddia eden kişinin ibadetlerini yerine getirmemesi halinde Müslüman kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir.

Haram, din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan kesinlikle yasak olan eylemleri tanımlayan bir din terimidir.

Helal, Dini terim. Meşru, yasal veya uygun anlamındadır. Haram teriminin zıt anlamındadır. Çoğu zaman Mübah ile eş anlamlı olarak da kullanılır.

Mutezile, İslam dininde bir itikadi mezhep. Mutezile, sözcük olarak "ayrılanlar, uzaklaşanlar, bir tarafa çekilenler" anlamına gelir. Büyük günâh işleyen kimsenin iman ile küfür arası bir aşamada olduğunu söyleyerek Ehl-i Sünnet âlimlerinden Hasan-ı Basrî'nin dersini terk eden Vâsıl bin Atâ ile ona uyanların oluşturduğu mezhep bu adla anılır. Mutezile ise kendini "ehlü'l-adl ve'ttevhîd" diye adlandırır. Mutezile mezhebinden olan kişiye Mutezili denir. Özellikle kader ve kaza konularındaki yorumları ve inançları nedeniyle İslam dinindeki diğer mezheplerden ayrılmışlardır; ama yine de İslam dininin çoğunluğunu oluşturan mezheplerden, Ehl-i Sünnet, Mutezile'yi İslam dışı saymamaktadır. Akılcı bir mezhep olan Mutezile, mantık kurallarıyla çelişir gördüğü âyet ve hadisleri Ehl-i Sünnet'ten farklı biçimde yorumlamış ve bu yorumlarında akla öncelik vermiştir. Sonuç olarak Mutezile mezhebi, gerek akla çok değer vermesi ve özellikle de Abbâsîler döneminde felsefe ile girdiği yakın ilişkiler dolayısıyla barındırdığı felsefi metot ve görüşleri nedeniyle fazlasıyla eleştirilmiştir. Özellikle de nass ile aklın çeliştiğini düşündükleri noktalarda sıklıkla nassı akla uygun gelecek biçimde yorumlamaları diğer mezheplerde büyük tepki uyandırmıştır. Modern zamanlardaki bazı araştırmacı ve İslam tarihçileri de Mutezile mezhebini akla verdiği önem ve yöntemleri bakımından, çeşitli konularda rasyonalist olarak tanımlar. Mutezile mezhebinin kendi içinde barındırdığı beş ana öğesi vardır, bu öğelerin ilki olan ve İslam dininin de ilk öğesi olan tevhidin bu beş ana öğenin temeli olduğunu öne sürerler. Bazı cemaat ve mezhepler bu düşünceye karşı çıkmıştır.

İtikâdî mezhepler veya Akide mezhepleri ya da İnanç mezhepleri, İnançla ilgili konular İslam'da başlangıçta bir fıkıh dalı kabul edilen kelâm, daha sonra ilm-i tevhid olarak adlandırılmıştır. Daha sonraları Fıkıh, amelî meseleler üzerinde, kelâm ise itîkâdî meseleler üzerinde yoğunlaşmıştır. Müslümanlar, İslâm Peygamberi Muhammed döneminde akıllarındaki soruları hemen ona sorabiliyorlardı. Ancak peygamberin ölümünden sonra sorularına cevap bulamayınca zamanın büyük İslam alimleri Kur'an'ı akıl ile yorumlamaya koyuldular. Böylelikle de i'tikadi mezhepler oluşmuş oldu. Bu mezhepler farklı coğrafyalara yayıldı ve oralarda benimsendi.

Tevhit ya da tevhid, teizm tarifinin İslâm terminolojisindeki karşılığıdır.

İslâm'da iman, İslam dininin esaslarına inanmaktır. İslam'a göre kişinin kurtuluşa erebilmesi için iman etmesi şarttır. İnanç konusunda ise, farklı mezheplerin farklı görüşleri bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Zina</span>

Zina, aralarında bir nikâh bağı bulunmayan yetişkin bir erkek ile kadın arasındaki cinsel ilişkidir, ancak efendi-cariye ilişkisinde de nikah bağı yoktur ve onlar zina sayılmamıştır.

İslam mezhepleri, başlangıçta İlk dönemlerde Ali ile Muâviye b. Ebû Süfyân arasındaki savaş ve İslâm toplumundaki bölünme Ehl-i Sünnet, Şîa ve Hâricîler şeklinde ilk mezhepsel ayrışmayı beraberinde getirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bedir Muharebesi</span> İslam tarihinde Müslümanlar ile Mekkeli paganların yaptığı ilk savaş

Bedir Muharebesi, 13 Mart 624 tarihinde İslam peygamberi Muhammed komutasındaki Müslümanların, Mekke'nin Kureyşli paganlarla yaptığı ilk savaştır. Müslüman ordusu, Ebu Cehil'in önderlik ettiği Kureyş ordusunu savaş meydanında mağlup etmiş, Ebu Cehil de dahil olmak üzere toplam 70 Kureyşli ölmüştür. Bu muharebe, Müslümanların yaptığı ve kazandığı ilk savaştır. Savaş sonrası Kureyşlilerin başına geçen Muhammed'in kayınbabası Ebu Süfyan, Müslümanlardan intikam almak için yemin etmiş ve Kureyşli paganlar ile Müslümanlar arasındaki çatışmalar hız kazanmıştır.

Kurban, İslami bir terim olarak Arapçadan Farsçaya, oradan da Türkçeye geçmiş bir sözcük olup her türlü adağa kurban dense de İslamda özellikle Kurban Bayramı'nda Allah adına kurban kesme ibadetini tanımlar.

Müt'a veya muta nikâhı, ilk Müslüman toplumunda ve günümüzde bazı Şii mezheplerinde uygulanan kadın ve erkeğin belirli bir süre ve ücret karşılığında anlaşarak başlattıkları bir evlilik çeşididir.

Ebû Şu'ayb Muhammed bin Nusayr el-Bekri el-Nümeyri Ben-i Nümeyr kabilesine mensup, son üç İmam döneminde yaşamış, onların hizmetinde bulunmuş, zamanın alimiydi. İki pencereli odada yattığından Acem dilinde pencere ismi nusayra olduğundan Bin Nusayr lakabı ile lakablandırılmıştır. Ardından inananlar akidesine iltihaklarından dolayı Nusayri ismiyle isimlendirilmişlerdir. İmamlar ile halk arasında bir köprü olmuş, onlardan aldığı bilgiyi üzerinde hiçbir değişiklik yapmaksızın aktarmıştır. Yani Muhammed bin Nusayr asla yeni bir din anlayışı getirmemiş, yeni bir mezhep veya tarikat kurmamış, on iki İmam'ın çizgisinden taviz vermemiş gerçek bir Aleviydi.

Hattâb'îyye, İslâmiyet'e ilk defa hulûl bâtıl i'tikadının girmesine vesile olan "Cifr İlmî" mûcidi Ebû'l-Hattâb el-Esedî tarafından kurulan bir Ghulat-i Şîʿa fırkasıdır.

İslam dünyasında sarhoşluk verici özelliği sebebiyle alkollü içecek kullanımı dinen meşru görülmemektedir. İslam mezheplerinin günümüzdeki çoğunluğu alkolün azı veya damlasının kullanımını dahi meşru görmemekteyken tarih içinde farklı mezhepler konuya farklı yaklaşmışlardır. Ayrıca tarih boyunca Müslüman ülkelerde bu yasağa karşın alkol kullanımının olduğu hatta bazı dönemlerde oldukça yaygın kullanıldığı bilinmektedir.

Domuz eti tüketiminde dinî kısıtlamalar, Antik Yakın Doğu'da bir gelenektir. Suriye ve Fenike'de domuz eti yasaktır.

Necis, İslam dinine göre pis sayılan nesne anlamına gelir. İslama göre necis sayılan nesnelerin yenilip içilmesi -bazı istisnalar dışında- haramdır. Necis olduğu yönünde ittifak olan şeyler şunlardır: meyte ; kan, irin ve canlı iken koparılan parça; domuz eti; sarhoş edici içkiler; insanın idrarı, dışkısı, mezisi, vedîsi ve kusmuğu; etinin yenmesi helal olmayan hayvanların idrarı ve dışkısı. Necis olduğu yönünde ihtilaf olan şeyler ise şunlardır: eti yenen hayvanların idrar ve dışkısı; eti yenmeyen bazı hayvanların idrar ve dışkıları; canlı hayvanlar; meytenin derisi ve içine kan nüfuz etmeyen boynuz ve tüy gibi katı parçaları; su hayvanları ve akıcı kanı olmayan kara hayvanlarının ölüsü ve bunlardan çıkan kan ve pislik; eti yenmeyen hayvanların sütleri ve dinî usule göre boğazlandıklarında derileri; ölü insanın cesedi; meni; kan ve irin dışında yaradan çıkan sarı su vb. akıntılar; ağız ve burundan akan maddeler ve ter.

<span class="mw-page-title-main">İslam ve kediler</span>

Kedi, İslam'da saygı duyulan bir hayvandır. Temizliği ve Muhammed tarafından sevildiği için takdir edilen kedi, Müslümanlar tarafından "özlü evcil hayvan" olarak kabul edilir.