İçeriğe atla

İslam ve alkollü içecekler

İslam dünyasında sarhoşluk verici özelliği sebebiyle alkollü içecek kullanımı dinen meşru (caiz, helal) görülmemektedir. İslam mezheplerinin günümüzdeki çoğunluğu alkolün azı veya damlasının kullanımını dahi meşru görmemekteyken tarih içinde farklı mezhepler konuya farklı yaklaşmışlardır. Ayrıca tarih boyunca Müslüman ülkelerde bu yasağa karşın alkol kullanımının olduğu hatta bazı dönemlerde oldukça yaygın kullanıldığı bilinmektedir.

Ana Kaynaklarda İçki

İslam fıkhının (hukuku) ana kaynaklarının başında gelen Kur'an ve Muhammed'in sözleri (hadis) arasında içkiye ilişkin ifadeler bulunmaktadır. Mezhepler ayet ve hadisleri farklı yorumlamakta, hadislerle ilgili ise sahihlik (doğru aktarım) derecesi mezheplere göre değişebilmektedir.

Kur'an'da İçki

"Ey Muhammed! Sana şarap ve kumardan soruyorlar. De ki: Bu ikisinde büyük bir günah, bir de insanlar için bazı menfaatler vardır. Fakat günahları, menfaatlerinden daha büyüktür. Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçtan fazlasını infak edin. İşte böylece Allah, size âyetlerini açıklıyor. Umulur ki siz düşünürsünüz. "(2.219)

Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz. (5.90)

Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi? (5.91)

Hurma ve üzüm ağaçlarının meyvelerinden de hem içki, hem de güzel gıdalar edinirsiniz. Şüphesiz ki bunda aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır. (16.67)

Hadisler'de İçki

Mezhepler konuyla ilgili Muhammed'in çok sayıda sözlerini (hadisler) aktarmış ve görüşlerini bu hadisler çerçevesinde oluşturmuş veya yorumlamışlardır. Sarhoşluk hadislerde müslüman birey için istenilmeyen/hoşa gitmeyen dolayısıyla da yasak ilan edilen bir haldir.

"Her sarhoşluk veren şey hamrdır (şarap), her hamr da haramdır" (Müslim, "Eşribe", 10; Ebû Dâvûd, "Eşribe",5; Tirmizi, "Eşribe", 3)

"Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır" (Ebû Davud, "Eşribe", 5; Tirmizî, "Eşribe", 3; Nesâi, Eşribe, 25)[1]

Mezheplerde Alkol

Hanefi mezhebinin ilk dönem kurucuları Kur'an'da yasaklanan alkolün İslam hukukunda "Hamr" adıyla tanımlanan içecek olduğunu kabul etmişlerdir. Onlara göre yasak olan Hamr, üzüm suyundan belirli bir şekilde imal edilen maddedir. Ebû Hanîfe hamrı, “yaş üzüm suyunun/şırasının bir süre bekletildikten sonra kaynaması, keskinleşmesi ve köpüğünü atmasıyla oluşan içki” şeklinde tarif etmektedir.[2] Diğer sarhoş edici maddeler ise "Nebiz" adı altında değerlendirilir.[3] Günümüzde bile Suriye'de herhangi bir sarhoşluk verici madde Nebiz adıyla tanımlanırken Mısır'da Hamr ve Nebiz kelimesi birbiri yerine kullanılmaktadır.[4] İmam Azam'ın Nebiz hakkındaki hükmünü İmam Tahavi şu şekilde aktarmaktadır:

"Kurutulmuş üzümün mayalanmış haldeki nebizi kaynatılmamış ise ekşiyip köpük atacak duruma gelmediği sürece onu içmekte bir sakınca yoktur. Ekşiyip köpük atarsa onu içmekte bir hayır yoktur. Mayalanmış kuru üzüm nebizi dışında bal, mısır, kuru üzüm, kuru hurma ve bunların dışındaki nebizlerin, üzerinden uzun zaman geçsin ya da geçmesin, birbiriyle karıştırılmış olsun ya da olmasın kaynatılmadığı sürece içilmesinde bir sakınca yoktur. Mekruh olan içecek yalnızca mayalanmış halde köpük atan kuru üzüm nebizidir. Bütün bu hükümler Ebu Hanife'ye göredir. Bunu İmam Muhammed, mezhebin temel kaynaklarında Ebu Yusuf aracılığıyla Ebu Hanife'den nakletmiştir."[5]

İmam Tahavi, İmam Muhammed'in "Çoğu sarhoş eden şeyi içmeyi terk etmek benim hoşuma gider. Bununla birlikte bunu haram görmem" sözünü aktarır ve kendisi de bu görüşte olduğunu ekler. İmam Tahavi, bir kimse nebiz içip sarhoş olursa imamların tümüne göre kendisine had cezası uygulanacağını söylemiştir.[6]

İslam ulemasının çoğunluğunun azı ve çoğu sarhoşluk veren her içkiyi "hamr" kavramı dahilinde görüp haram saydığını belirten ilahiyatçı Prof.Dr.Hayreddin Karaman da Ebû Hanife ve Ebû Yusuf'un söz konusu çoğunluktan farklı olan görüşlerini şu şekilde aktarmaktadır:

"Ebu Hanife ve Ebu Yusuf'a göre üzüm ve hurma suyunun üçte biri kalıncaya kadar kaynatılması sonunda elde edile (bir nevi) pekmezin ve kuru üzüm, kuru hurma vb. hoşafının beklemesi sonunda elde edilen içki ile elma, arpa, mısır, darı gibi şeylerden elde edilen içkilerin (nebiz adı verilen özel  içkiler), sarhoşluk vermeyen miktarını içmek caizdir; ancak bunlardan da sarhoş olmak haramdır"[7]

Üzüm suyunun kaynatılıp 1/3 kısmının buharlaşmasıyla oluşan içecek dahil diğer maddelerden imal edilen sarhoş edici içeceklerin tümünün sarhoş etmeyecek miktarının kullanımı meşrudur.

Hanefi mezhebine bağlı olan kişilerin inanç ilkelerinde de kendilerine önder kabul ettikleri İmam Maturidi Tevilatu'l Kur'an adlı eserinde hurma ve üzüm dışındaki meyvelerden elde edile içki türlerinden sarhoş etmeyecek miktarda içmeyi diğer mezheplerin aksine haram değil mekruh kabul etmiştir.[8]

Mutezile mezhebinden bir grup fıkıhçı da alkoldeki yasaklığın tamamen sarhoş edici miktarla ilişkili olduğunu, imal edilen madde veya imal edilme biçiminin ise bir önemi olmadığını iddia etmişlerdir. Serahsi'ye göre Mutezile mezhebinden bazıları Hamr'ın toplumda düşmanlık ve nefret gibi Şeytan'ın hedeflerine kapı aralayacak miktarda tüketilmesi durumunda haram olacağını iddia etmişlerdir.[9]

Maliki, Şafii ve Hanbeli mezhepleriyle Şii mezhepleri Muhammed'in "çoğu sarhoş edici olanın azı da haramdır" şeklindeki hadis ve diğer hadisleri alkolün her biçiminin damlasının kullanımını bile gayrimeşru/yasak ilan etmelerinin gerekçesi olarak göstermişlerdir. Bu mezhepler hamrı; üzüm, hurma, mısır, buğday, bal vs. imal edilen maddesi ne olursa olsun sarhoş edici her türlü içki olarak tanımlamışlardır.[10]

Hanefi mezhebinin alkole karşı tutumu özellikle Hicri 6.yüzyıldan sonra diğer mezhepler gibi olmuş ve tamamen yasaklama yönündeki görüş yaygınlaşmıştır.

İsmaili mezhebi alkol ve her türlü sarhoş edici maddenin haram olduğunu kabul etmektedir. İsmaili imamlarından III.Ağa Han 1954 yılında yayımladığı "Guidelines for the Muslims of Transvaal" adlı eserinde her Müslüman için en büyük tehlikenin alkol olduğunu yazmıştır.[11]

Konu ile ilgili bakınız: İslamiyet ve Sarhoşluk

Göz Atınız

  • İslamiyet ve Sarhoşluk
  • Din ve alkol
  • Nebiz

Kaynakça

  1. ^ Diyanet İslam Ansiklopedisi, Cilt 21, İçki Maddesi, s.458-459
  2. ^ Nergiz Önce, Erken Dönem Hanefî Mezhebi Eserlerinde ve Osmanlı Dönemi Nükûllü Fetvâ Mecmualarında "Kitâbu'l-eşribe" Usul dergisi Sayı 15, 2011/1, s.93
  3. ^ İslam Ansiklopedisi, M.E.B. Yayınları, İstanbul, 1964, Cilt 9, s.151
  4. ^ The Encyclopaedia of Islam, New Edition, Vol.VII, Brill, 1993, s.840
  5. ^ İmam Tahavi, Mukayeseli Hanefi Fıkhı-Tahavi Muhtasarı, çev.Soner Duman, İstanbul, Beka Yayıncılık, 2013, s.523
  6. ^ İmam Tahavi, Mukayeseli Hanefi Fıkhı...., s.524
  7. ^ Hayreddin Karaman, Günlük Hayatımızda Helaller Haramlar, Nesil Yayınları, İstanbul, 1987, s.47
  8. ^ Mâtüridi'nin "Tevilatu'l-Kur'an" adlı Kur'an tefsirinin Bekir Topaloğlu başkanlığında 2005-2008 tarihleri arasında gerçekleştirilen tıpkı basımının IV.328-329, 331.sayfalarını kaynak göstererek aktaran Mehmet Akif Koç, "Mâtürîdî'nin Kuran Tasavvuru", s.146-147, makalenin içinde yer aldığı eser Mâtürîdî'nin Düşünce Dünyası, Şaban Ali Düzgün (Editör), T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara, 2011, ss. 143-157, Koç, ilgili sayfada Matürîdî'nin kabul ettiği bu Hanefi görüşünün yanlış bir temele dayandığını da belirtmekte ve hammaddesi her ne olursa olsun tüm sarhoş edici içkilerin haram olduğunu Maide suresi 90.91.ayetlerine dayanarak ileri sürmektedir.
  9. ^ Serahsi'nin Mebsut adlı eserinden aktaran Ralph S. Hattox, Coffee and Coffeehouses-The Origins of a Social Beverage i the Medieval Near East, University of Washington Press, Seattle and London, 1996, s.50
  10. ^ Nergiz Önce, a.g.m. s.96
  11. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2015. 
  • İmam Tahavi, Mukayeseli Hanefi Fıkhı-Tahavi Muhtasarı, çev.Soner Duman, İstanbul, Beka Yayıncılık, 2013
  • Hayreddin Karaman, Günlük Hayatımızda Helaller Haramlar, Nesil Yayınları, İstanbul, 1987
  • Nergiz Önce, Erken Dönem Hanefî Mezhebi Eserlerinde ve Osmanlı Dönemi Nükûllü Fetvâ Mecmualarında "Kitâbu'l-eşribe" Usul dergisi Sayı 15, ss.91-124, 2011/1.
  • Mehmet Akif Koç, "Mâtürîdî'nin Kuran Tasavvuru", makalenin içinde yer aldığı eser Mâtürîdî'nin Düşünce Dünyası, Şaban Ali Düzgün (Editör), T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara, 2011, ss. 143-157.
  • The Encyclopaedia of Islam, New Edition, Vol.VII, Brill, 1993.
  • İslam Ansiklopedisi, M.E.B. Yayınları, Cilt 9, İstanbul, 1964.

Dipnotlar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Buhârî</span> Buharalı Fars muhaddis

Buhârî ya da tam künyesiyle Ebû Abdillâh Muhammed bin İsmâîl bin İbrâhîm el-Cu'fî el-Buhârî, Buharalı Fars bir muhaddistir. Yazdığı Sahih-i Buhârî diye bilinen eser, daha sonradan Sünni Müslümanlar için güvenilir hadis kaynaklarını teşkil eden ve Kütüb-i Sitte diye anılan serinin ilk kitabıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Hanife</span> Hanefî mezhebinin öncüsü ve imamı olan din bilgini

Ebû Hanîfe veya tam adıyla Ebû Hanîfe Numân bin Sâbit bin Zûtâ bin Mâh İslam dininin dört fıkıh mezhebinden birisi olan Hanefi mezhebinin kurucusu ve Sünni fıkhının en büyük üstâdlarından biri sayılan İslam fıkıh ve hadis bilgini. Asıl adı "Nu’man bin Sâbit" olup sevenlerince ismi "İmâm-ı Â’zam" unvanıyla birlikte anılır.

<span class="mw-page-title-main">Sünnilik</span> en yaygın İslam mezhebi

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat, kısaca Ehl-i Sünnet ya da Sünnîlik, İslam dininin dünya üzerindeki iki büyük kolundan biri ve %77-80'lik bir oran ile en büyük mensubunun bulunduğu mezhepler grubudur. Zaman zaman Sünnî İslam veya Sünnî mezhebi ifadesi de kullanılır. Günümüzde Sünnîlik, kendi içerisinde günümüzde yaşayan iki akaid mezhebi, dört fıkıh mezhebini içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Şafii</span> Şafi mezhebinin kurucusu ve imamı

Şafii, İslam hukuku bilgini. Şafii mezhebinin kurucusudur.

İslâm dîni fıkhî mezhepleri; İslam coğrafyasında dînî bölünmeleri ifade etmekle birlikte bu bölünmelerin başlangıcı dînî değil, siyâsî ve sosyal bölünmelerden oluşmaktadır.

Zahiri mezhebi ya da Zâhiriye, bir İslâm dini fıkhı mezhebidir. İslâmî hükümleri Kur'ân ve sünnetin zâhirî mânâsına bakar. İbni Hazm, âyet ve hadislerin zahir, yani görünen mânâlarından başka hiçbir delili ve kıyası kabul etmezdi.

<span class="mw-page-title-main">Mâtürîdî</span>

Mâtürîdî ya da tam adıyla Ebû Mansûr Muhammed bin Muhammed bin Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî,, İslam dininin iki itikadi mezhebinden birisi olan Mâtürîdîlik mezhebinin kurucusu ve Hanefîlik mezhebine bağlı olanların itikad imamı sayılan İslâm alimi.

Mâtüridîlik, Matüridî'nin kurduğu, Hanefî Mezhebi'nin kurucusu İmam-ı A'zam'ın düşüncesini tâkip eden, akla önemli bir yer veren İslam dini itikad mezhebidir. Türkiye, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya ülkelerinde yaygındır.

Abdullâh el-Hararî eş Şeybi el-Abderî , İslam alimi, muhaddis.

İslam mezhepleri, başlangıçta İlk dönemlerde Ali ile Muâviye b. Ebû Süfyân arasındaki savaş ve İslâm toplumundaki bölünme Ehl-i Sünnet, Şîa ve Hâricîler şeklinde ilk mezhepsel ayrışmayı beraberinde getirmiştir.

Sünnet veya Sünnet-i Seniyye, tarz, yol anlamına gelen bir İslamî terimidir. Muhammed'in farz olarak tanımlanan Kur’an emirleri dışındaki davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğuna inanılan söz, fiil (eylem) ve takrirlerine verilen addır. Fıkıh'ta Ef'âl-i mükellefîn'den sayılır.

<span class="mw-page-title-main">Hanefilik</span> İslam mezhebi

Hanefîlik ya da Hanefî mezhebi, İslam dininin Sünnî (fıkıh) mezheplerinden biri. Hanefilerin itikatta (inançta) mezhepleri ise Mâtürîdîliktir. İsmini asıl adı Nûman bin Sâbit olan kurucusu Ebu Hanife'den (699-767) alır. Başta Türkiye, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi Türkî ülkeler olmak üzere Balkanlar, Tacikistan, Afganistan, Suriye, Ürdün, Bangladeş ve Pakistan'da yaygındır. Dört Sünnî mezhebin nüfus açısından en genişidir. Takipçileri, Sünni nüfusun yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Hanefîlik, günümüzde en çok bağlısı bulunan fıkıh mezhebidir. Mezhebin görüşleri El-İhtiyar adlı eserde bir araya toplanmıştır.

Muvatta, dört mezhep imamlarından biri olan fakih ve muhaddis İmam Malik b. Enes'in, ahkam hadislerini topladığı hadis kitabıdır. Kitabın günümüze ulaşan dokuz farklı nüshası mevcuttur. Bunlardan bazıları Endülüslü alim Yahya b. Yahya el-Leysî nüshası -ki mutlak olarak "Muvatta" dendiğinde bu nüsha kastedilir- ve Hanefi mezhebinin kurucusu sayılan Ebu Hanife'nin gözde talebelerinden olan Iraklı alim Muhammed b. Hasan eş-Şeybanî nüshasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Cafer et-Tahavî</span> İslam bilgini

Ebu Cafer et-Tahavî (853-933), Hanefi fıkıh ve akaid bilgini.

Ehl-i Rey yasal kararlara varmak için muhakemenin kullanılmasını savunan erken bir İslami hareketti. Bunlar, İslam'ın ikinci yüzyılında ehl-i kelam ve ehl-i hadis yanında İslam hukukunun kaynaklarını tartışan üç ana gruptan biriydi. Ehl-i Re'y ya da Dirâyet Ehli, Ehl-i Hadis ekolüne karşı olarak kurulmuş olan, o günün anlayışında Modernist ya da Akılcı İslâm olarak da tanımlanan İslâmî düşünce ekolüdür.

<span class="mw-page-title-main">Dinler ve alkollü içecekler</span> Alkolün çeşitli dinlerdeki rolü

Dünya dinlerinin hatta aynı dinin farklı mezheplerinin alkol ile ilişkili farklı yaklaşımları bulunmaktadır. Bazı dinler alkol kullanımını günah olarak görürken diğer bazı dinlerde belirli zaman dilimlerinde ve ayinlerinde alkol kullanımının emredildiği ya da izin verildiğini görmekteyiz.

İslamiyet ile sarhoşluk durumu arasındaki ilişki İslam hukuku (fıkıh), tasavvuf, İslami edebiyat, İslam tıbbı ve gündelik yaşam ve iktidar alanları içinde değerlendirilebilir. Buradaki sarhoşluk kimi zaman doğrudan fiziki bir maddenin kullanımından doğan bir durum olduğu kadar sevilende kendini/egoyu kaybetmekten doğan ruhsal/manevi bir hal ve sembolik içeriğe kadar bir dizi farklı düzey ve anlam katmanlarına işaret edebilmektedir. Fiziken oluşan sarhoşluk İslam hukuku içinde çoğunlukla yasak kapsamı içinde değerlendirilirken bazı tasavvufi, batınî/içrek/ezoterik dini gruplarda ruhsal gayeye yönelen sufinin vecde girmesine yardımı olacağı anlayışıyla izin verilen hatta kimi zaman övülen bir durum olabilmektedir. Geçmişte "içecekler" bahsi altında fıkıh alanında tartışılan alkol ve diğer keyif verici maddeler günümüzde de İslam/Müslüman toplumlarında tartışılmaya devam etmekte ve seküler/dini grupların kimi zaman ateşli tartışma, zıtlaşma alanı içindeki ayrıştırıcı/etiketleyici bir sembol haline gelmiştir. Günümüz dünyasında alkol ve benzeri sarhoşluk verici maddelerin kullanılmaması kişilerin dindarlığının ayırt edici işareti olarak kabul edilmektedir.

Nebiz, Şarap dışındaki sarhoşluk verici maddeleri tanımlayan genel bir tabirdir. Günümüzde Suriye'de nbid sarhoşluk verici herhangi bir içecek için kullanılırken Mısır'da hamr ve nibid aynı anlamda kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da keyif verici maddeler</span>

İslamiyet ile alkollü, alkolsüz olan içecekler ve tütün vs. mamüllerin ilişkisi İslam toplumları tarihi içinde dini olduğu kadar da sosyo-ekonomik ilişkiler ile bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu ilişki ilgili coğrafya, etnik-kültürel çeşitlilik çerçevesinde bakıldığında çeşitlilik arz etmektedir. İslamiyet bir din olduğu kadar aynı zamanda çeşitli kültürel öğelerin bir arada etkileşim içinde olduğu toplumların diğer kültürel ögelerinden birini oluşturmaktadır. İslam toplumlarının tarihi geçmişlerinin sosyal katmanlarına yönelik mikrotarihsel analizler ekseninde incelenmesi keyif verici maddelerle İslam toplumlarının ilişkisini açığa çıkarmak adına gereklidir. Bu yapıldığında İslam hukukunun maddeleri dışında İslam toplumlarındaki yaşantıların sunduğu veriler İslamiyet ile keyif verici maddelerin ilişkisinin derin analizleri gerektiren ve sanıldığından çok daha karmaşık bir ilişki olduğunu ortaya koyacaktır.