İçeriğe atla

İslam tıbbı

Kontrol Edilmiş

İslam tıbbı, İslam peygamberi Muhammed dönemindeki geleneksel Arap tıbbından olduğu kadar, Eski Roma tıbbı Unani'den, Eski Hint tıbbı Ayurveda'dan ve Eski İran tıbbından etkilenmiştir.

Orta Çağ'da İslam uygarlığının dili (evrensel dil) Arapça ile ifade edilen tıp teori ve uygulamalarının bütününe verilen ad. Tıp tarihinde Arap tıbbı terimi de kullanılmakla birlikte dönemin önemli bazı figürleri Arap olmadığı gibi Rey, Hemedan gibi Türk şehirlerinde yaşamaktaydılar.

Kaynakları

İslam tıbbı Muhammed'in sünnetiyle başlatılmaktadır. Sahih-i Buhari, Sünen-i Ebu Davud ve Muvatta gibi hadis kaynaklarında Muhammed'in sağlık ile ilgili aşağıdaki ve benzer sözler (hadis) aktarılmıştır:

"Allah devası olmayan hiçbir hastalık yaratmamıştır" (Sahih-i Buhari) "Tıbbi tedavileri kullanın zira Allah yaşlılık haricinde tedavisi olmayan bir rahatsızlık yaratmamıştır" (Sünen-i Ebu Davud) "Rahatsızlığı gönderen onun devasını da göndermiştir." (Muvatta)

İslam Peygamberinin yukarıdaki hadislerinin de yönlendirmesiyle Müslümanlar ölüm dışında her hastalığın bir tedavisi olduğuna inanmışlardır. İslam tıbbının ilk dönem yazarları genellikle doktorlardan çok din adamları olmuştur.

Huneyn İbn İshak'a göre göz anatomisi. Mısır 13. yüzyıl

İlk Müslüman hekimin Muhammed'in ashabından ve aynı zamanda teyzesinin kocası olan Hâris b. Kelede (Kaladân) olduğu aktarılmaktadır. Rivayete göre Kelede, Muhammed'in teşvikiyle tıp sanatını öğrenmek ve araştırmak için Cündişapur'a (İran) gitmiştir.

Muhammed'in bu teşvikine karşılık ilk dönemlerde Müslümanlar arasında tıbba ilgi yeterince fazla olmamıştır. Bunun neticesi olsa gerek İslâm coğrafyasındaki ilk hekimlerin çoğunluğu Hristiyan, Yahudi veya İranlı bir kökenli olduğu görülmektedir. Ancak Arapçanın bilim dili oluşu ve özellikle de bir tıp dili haline gelmesiyle, tıbbî irfanın Arap Müslüman kültür havzasında işlerlik kazanması gerçekleşti.

Tarihçe

İslam tıbbının doğuşu ve gelişimi kabaca üç evreden geçmiştir:

1- Yabancı kaynakların Arapçaya tercüme edildiği ilk evre. Bu evre yaklaşık olarak MS 7. ve 8. yüzyıllar arasına tekabül etmektedir.

2- Müslüman tıp adamlarının tıp bilime özgün katkılarının ve başarılarının olduğu ikinci evre. Bu evre MS 9.-13. yüzyıllar arasındadır.

3- MS 13. yüzyıl sonrasındaki üçüncü evre. Bu evrede diğer bilim alanlarında olduğu gibi tıp alanında da bir durgunlaşma ve gerileme söz konusu olmuştur.

İlk evrede Suriyeli ve İranlı bilginler Yunanca ve Süryanice antik literatürden felsefe, astroloji ve tıp gibi alanları da içeren bilim dallarından tercümeler yapmışlardır. Abbasi Halifesi el-Me'mun gibi Müslüman idareciler tercümanları paraca destekleyerek bu faaliyetlerin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Tercümanların büyük çoğunluğu Hristiyan olmakla birlikte Müslüman idareciler tarafından saygı görmüş ve faaliyetleri desteklenmiştir. (2)

MS 9. yüzyılda Hüneyn İbn İshak, Yunan tıbbının babası Galen'in çok sayıda eserlerini Arapçaya çevirmişti. Ayrıca Gundişapur'daki Orta Çağ Pers döneminin eserleri ve Hint dünyasından Suşruta Samhita, Çaraka Samhita gibi eserler de Arap diline aktarılmıştı. Kısa bir zaman sonra Müslüman doktorlar anatomi, bakteriyoloji, mikrobiyoloji, oftalmoloji, patoloji, farmakoloji, fizyoloji, psikoloji, cerrahi ve farmakolojik bilimler gibi tıbbın çeşitli alanlarında katkıda bulunmaya başladılar. İslam doktor ve bilginleri bu medeniyetin önemli bir parçası olan tıp alanında teori ve pratiği bir araya getirdikleri geniş ve kompleks bir tıp literatürü oluşturmuşlardır. Galen ve Hipokrat'ın eserlerini de içeren Helen tıp bilgisi bu literatür vasıtasıyla daha sonra Batı'ya yeniden aktarılmıştır.

İslam tıp bilginleri

İslam tıp bilginlerinden özellikle İbn-i Sina'nın Batı tıp tarihinde önemli etkisi olmuştur. Onun Kanun fi'tıb adlı eseri Latinceye çevrilmiş, yalnız 15. ve 16. yüzyıllarda otuz beşten fazla baskı yapmıştır.

İslam dünyasında İbn-i Sina kadar ünlü bir diğer isim Horasan'ın Rey kentinde doğan ve Galen üzerine çalışmalarıyla kendisine İslamın "Calinos"u ismi takılan, Zekeriya Razi’dir (854-932). Elliden fazla tıbbi eserin sahibi olan ve Al-Mansuri adlı eseri 15. yüzyılda Latince'ye çevrilen Razi, Hipokrat’ın pratiği ile Galen’in teorilerini birleştirmiştir. Eserlerinden altısı tıbbi deontolojiye aittir. Sülfürik asiti keşfetmiş ve farmakolojiye birçok yeni ilaçlar katmıştır.

İspanya’da, Kordoba’da doğan Ebu'l Kasım El-Zehravi (936-1013) İslam dünyasının en büyük cerrah ve anatomistidir. Dönemi için modern sayılacak cerrahi esasları tıbba kazandırmış, ilk kez cerrahi aletlerin çizimlerini yapmış, dağlama ve amputasyon yöntemlerini uygulamıştır. En ünlü cerrahi eseri “Al-Tasrif fit Tıp” adını taşımaktadır.

Ali bin Abbas ya da Latince "Haly Abbas" olarak bilinir. İranlı Müslüman fizikçi ve tıp alimidir. "Kitab El-Maliki" adlı tıp ve psikoloji üzerine yazdığı eseriyle ve günümüzden yaklaşık 1000 sene önce ilk kanser ameliyatını yapmasıyla biliniyor.

İslam dünyasının önemli hekimlerden biri de 13. yüzyılda Şam'da ve Kahire'de çalışmış olan İbn Nefis’tir. “İbn-i Sina Kanunu’nun Anatomi Kısmına şerh” adlı eserinde Galen’in dolaşım sistemine itiraz etmiştir. Galen’in ileri sürdüğü kalbin sağ ve sol karıncığı arasındaki duvarda deliklerin bulunduğu görüşünü reddetmiştir. Nefis’e göre söz konusu yerde herhangi bir delik bulunmamaktadır. Bu da kalbin sağ tarafına gelen kanın akciğerlere gidip oradan sol karıncığa geçmesi demektir. Yani, günümüzde bildiğimiz küçük kan dolaşımı dediğimiz olaydır. Bu açıklama zamanında İslam ve Osmanlı dünyasında biliniyor olmasına rağmen Avrupa tarafından fark edilmemiştir.

Dört Unsur

Fitagoras'a göre doğaya dört ana yön (kuzey, güney, doğu, batı), dört temel eleman (ateş, hava, su, toprak) ve bunların dört fiziksel özelliği (sıcaklık, soğukluk, kuruluk, yaşlılık) gibi dörtlü ritim hakimdir. MÖ 5. yüzyılda Sicilyalı Empedokles (492-432) bu görüşlerden etkilenerek evrenin esas ve tali derecede birbirine zıt dört temel elemandan meydana geldiğini öne sürmüştü. Bunlar, Ateş (kuru-sıcak), Hava (yaş-sıcak), Su (soğuk-yaş), Toprak (soğuk-kuru) idi.

Empedokles'in bu kuramı Hipokrat tarafından benimsenip insan bedenine uygulanmıştı. İnsan Sayrılıkbilim Kuramı denilen bu anlayışa göre beden 4 unsurdan müteşekkil bir yapıydı. Bu teori Doğu ve Batı tıbbında yaklaşık 2500 sene yürürlükte kalmıştır. Günümüzde ise bazı yönleriyle halk tıbbında yaşamaya devam etmektedir.

Dört UnsurHavaAteşToprakSu
Dört Sıvı) KanSarı safraKara safraBalgam
Organı Kalp-AkciğerKaraciğer-ÖdDalak-MideBeyin
Mevsimi İlkbaharYazGüzKış
Yaş dönemi ÇocuklukGençlikErişkinlikYaşlılık
Fiziksel özelliği Nemli-SıcakKuru-SıcakKuru-SoğukNemli-Soğuk
Rengi KırmızıSarıKaraAk
Tadı TatlıAcıEkşiTuzlu
Zamanı SabahÖğleİkindiAkşam
Irası/Huyu SıcakkanlıÖfkeliİçine kapanıkSoğukkanlı
Burcu İkizler-Boğa-KoçBaşak-Aslan-YengeçTerazi-Akrep-YayBalık-Kova-Oğlak
Musiki makâmı Şehnâz-İsfahân-NevâRast- Hicaz -BüzürkIrak- Bûselik- ZengûleHüseynî- Uşşâk- Nevrûz
Tedavisi Kuru, Sıcak İlaçlarNemli, Soğuk ilaçlarNemli, Sıcak İlaçlarKuru, Sıcak İlaçlar

Eski Yunan tıbbındaki Dört Unsur veya İslam-Arap tıp dünyasında Ahlat-ı Erbaa denilen kuram İbn-i Sina'nın (980-1037) Kanun Fit Tıbb adlı eserinde, duygusal, zihinsel durumlar ve tavır ve rüyalar dahil edilerek genişletilmiştir.

İbn-i Sina'nın dört unsur ve ıra kuramı
Olgular Sıcak Soğuk Nemli Kuru
Hastalık halleri İltahap/Yangı Ateş'e yol açar Ateş ciddi bir unsur sorunudur. Yorgunluk Erke kaybı
İşlevsel güç Erke eksikliği Sindirim gücü eksikliği Sindirim zorluğu
Öznel duyumlar Acı tat, aşırı susuzluk, midede yanma İştah kaybı Uykululuk Uykusuzluk
Fiziksel işaretler Yüksek nabız artışı, Yorgunluk Zayıf eklemler İshal, Gözde kızarıklık, şişlik, pürüzlü cilt, bağımlılık Pürüzlü cilt, bağımlılık
Yiyecekler & İlaçlar zararlı, faydalı zararlı, faydalı
Havayla ilişkili durumlar yazın daha kötü kışın daha kötü sonbaharda kötü

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dipnot

(1) Lawrence I. Conrad, ‘Arab-Islamic Medicine’, in WF Bynum and Roy Porter (eds), Companion Encyclopedia to the History of Medicine. London: Routledge, 1993, s.676

(2) The Influence of Islamic Philosophy (pdf)11 Nisan 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

(3)Prof. Dr. Ali Haydar Bayat, Tıp Tarihi, İzmir, 2003

Konuyla ilgili yayınlar

Türkçe

  • İbn Kayyım El Cevziyye, Tıbbu’n Nebevi, Çev. Yusuf Ertuğrul, Uygun Matbaacılık
  • Prof. Dr. Ali Haydar Bayat, Kemaliyye: Erken Anadolu Türkçesi İle Yazılmış Bir Tıp Risalesi, Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği, İstanbul, 2007
  • ___________________, "Türk Kültüründe Lokman Hekim", Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 2001
  • Celâlüddin Hızr (Hacı Paşa), Müntehab-ı Şifa, Ank. 1990
  • Yadigar: 15. yüzyıl Türkçe tıp kitabı Yadigar-ı İbn-i Şerif, Hazırlayan: M. Yahya Okutan, Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği, İstanbul, 2004
  • Abdülvehhab Bin Yusuf İnb-i Ahmed el-Mardini, Kitabul'l-Müntehab Fi't-Tıb 823-1420. Haz. Prof. Dr.Ali Haydar Bayat Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği, İstanbul, 2005
  • Türk Halk Hekimliği Sempozyumu. 17., 18. ve 19. yüzyıllara Ait Bazı Reçete Örnekleri ve Halk Hekimliğimizdeki Yeri. 23-25 Kasım 1988, Ankara.

İngilizce

  • Nil Sarı & M. B. Zülfikar “Paracelsusian Influence on Ottoman Medicine in the Seventeenth and Eighteenth Centuries” in Transfer of Modern Science & Technology to the Muslim World. pp. 157–180.
  • Edward G. Browne, (2002). Islamic Medicine. Goodword Books. ISBN 81-87570-19-9.
  • Michael W. Dols, (1984). Medieval Islamic Medicine: Ibn Ridwan's Treatise "On the Prevention of Bodily Ills in Egypt", Comparative Studies of Health Systems and Medical Care. University of California Press. ISBN 0-520-04836-9.
  • Peter E. Pormann,; Emilie Savage-Smith (2007). Medieval Islamic Medicine. Edinburgh University Press. ISBN 0-7486-2066-4.
  • Roy Porter, (2001). The Cambridge Illustrated History of Medicine. Cambridge University Press. ISBN 0-521-00252-4.
  • Manfred Ullmann, (1978). Islamic Medicine, Islamic Surveys. ISBN 0-85224-325-1.
  • Max Meyerhof, Studies in Medieval Arabic Medicine, London, 1984
  • Sami Khalaf Hamarneh, Background of Yunani (Unani), Arabic and Islamic Medicine and Pharmacy, ed. Hakim Mohammad Said, Karachi: MAS Printers, 1997
  • M.I. H. Farooqi, Medicinal plants in the traditions of Prophet Muhammad, Lucknow: Sidrah Publishers, 1998
  • Ibn Qayyim al-Jawziyya, Medicine of the Prophet, trans. by Penelope Johnstone, Cambridge: The Islamic Texts Society, 1998

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tıp</span> hastalıkların teşhisi, tedavisi ve önlenmesi için çalışma alanı

Tıp, bir hastaya bakma, teşhis, prognoz, önleme, tedavi, yaralanma veya hastalıklarının palyasyonunu yönetme ve sağlığını geliştirme bilimi ve uygulamasıdır. Tıp, hastalıkların önlenmesi ve tedavisi yoluyla sağlığı korumak ve iyileştirmek için geliştirilen çeşitli sağlık uygulamalarını kapsar. Çağdaş tıp, yaralanma ve hastalıkları teşhis etmek, tedavi etmek ve önlemek için biyomedikal bilimleri, biyomedikal araştırmaları, genetiği ve tıbbi teknolojiyi, tipik olarak farmasötikler veya cerrahi yoluyla, ancak aynı zamanda psikoterapi, harici ateller ve traksiyon, tıbbi cihazlar, biyolojikler ve iyonlaştırıcı radyasyon gibi çeşitli tedaviler yoluyla uygular.

<span class="mw-page-title-main">İbn Sina</span> Fars tıp bilgini ve filozof (980–1037)

İbn Sînâ veya Ebu Ali Sînâ ya da Batılıların söyleyişiyle Avicenna, İslam'ın Altın Çağı döneminin en önemli doktorlarından, astronomlarından, düşünürlerinden, yazarlarından ve bilginlerinden biri olarak kabul edilen Fars polimat ve "polimerik erken tıbbın babası" olarak bilinen tabiptir.

<span class="mw-page-title-main">Geleneksel Çin tıbbı</span> Çindeki geleneksel tıp

Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT),, Antik Çin'de ortaya çıkıp günümüze dek süregelen ve doğu Asya'da yaygın olarak kullanılan, temeli Dao Evren Anlayışına dayanan hekimlik bilgilerinin tümüne denir. MÖ 2500-300 arasında binlerce yıl boyunca hekim ve çırak ilişkisiyle geliştirilen ve aktarılan bilgi ve deneyimler yığılarak birikmiştir. Qin Hanedanlığı'ndan itibaren ise tüm klasik eserler sistematik bir düzen içinde tekrar yazıya geçirilmiş ve Çin Tıbbı da bu klasikler arasında yer almıştır. Hekimlik alanında Huang Di- Nei Jing adlı eser yazılı en eski tıbbi kaynak olduğu gibi günümüzde de Çin Tıbbı'nda başvuru kitabı olarak kullanılmaktadır. Huang Di, efsanevi bir karakter olarak anlatılsa da özünde bu tıbbı eserin, birçok hekimin deneyim ve yöntemlerinin derlemesi olduğu görüşü hakim dir. Rahatsızlıkların kökeni incelenirken Dao evren anlayışı ilkelerini temel alır. Sinosfer'de binlerce yıldır yaygınca kullanılmaktadır. Çin Tıbbı'nda, akupunktur, Çin Tıbbı bitkileri, Çin Tıbbı beslenmesi, çigong, tuina, kupa çekme, vs. gibi tedavi yöntemleri bir bütün olarak uygulanır. Çin Tıbbı'nın kuramsal yapısını, Çi ve Kan kuramı, Yin Yang ve Beş Unsur karşıtlık ve döngüsellik ilkeleri, Zang Fu Kuramı gibi kök kuramlar üzerine örmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Kitabu'l-Müntehab</span>

Kitabu'l-Müntehab, Abdülvehhab bin Yusuf bin Ahmed el-Mârdânî tarafından 1420 yılında Osmanlı padişahı Yıldırım Bâyezid'in oğlu Çelebi Mehmed'e ithaf edilmiş Osmanlı tıp kitabı. Eski Anadolu Türkçesi ile kaleme alınan eser bir Osmanlı padişahına ithaf edilmiş ilk tıp kitabıdır. Kitap ilk defe 1949 yılında Mesut Koman tarafından Konya İzzet Koyunoğlu kitapları arasında tespit edilmiştir. Müntehab'ın Köprülü Kütüphanesi, Tire Necip Paşa Kütüphanesi ve İstanbul Fatih-Millet Kütüphanesinde nüshaları bulunmaktadır. Eserin Prof. Dr. Ali Haydar Bayat tarafından hazırlanan tıpkıbasım nüshasıyla birlikte sadeleştirilmiş halinin 2005 yılında yayımı yapılmıştır.

Osmanlı tıbbı, İslam tıbbının bir parçası olan ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde geliştirilen tıp biçimi.

<span class="mw-page-title-main">İslam'ın Altın Çağı</span> 8. ilâ 15. yüzyıllar arasında İslam dünyasının bilimsel, teknolojik ve kültürel olarak zirvede olduğu dönem

İslam'ın Altın Çağı veya İslam Rönesansı, tarihsel olarak Orta Çağ'da, Abbâsîler döneminde 8. yüzyılın ortalarında başlayan ve 15. yüzyılın sonlarına kadar devam eden, İslâm dünyasının çoğunun bilimsel, ekonomik, kültürel, sanatsal, siyasi ve dinî yönlerden zirvede olduğu dönemi ifade eder. Abbâsîler devrinde, Hârûnürreşîd tarafından Bağdat'ta Beytülhikme adında büyük bir bilim merkezinin kurulması ile başlayan bu dönemin, Moğolların 1258'de Bağdat'ı kuşatıp yağmalaması ve böylelikle Abbâsî Hâlifeliği'nin yıkılması ile son bulduğu şeklinde genel bir kabul vardır. Ancak bazı kaynaklarda bu dönemin 14. yüzyıla kadar, bazı kaynaklarda da 15. yüzyıla, hatta 16. yüzyıla kadar sürdüğü ifade edilir.

<i>El-Kanun fit-Tıb</i> İbn-i Sinanın tıp kitabı

El-Kanun fi't-Tıb veya Latince ismiyle Canon medicinae, Batı'da Avicenna olarak da bilinen İbn-i Sina'nın 14 ciltlik tıp ansiklopedisidir. Arapça yazılmış olan eser 1025 yılında tamamlanmıştır. Eserin içeriği İbn-i Sina'nın kendi hekimlik deneyimlerine, Orta Çağ İslam tıbbına, antik Yunan hekim Galen'in yazılarına, antik Hint tıp geleneğinin hekimlerinden Suşruta ve Çaraka'ya ve antik Arap ve Pers tıp geleneklerine dayanmaktadır. Eser sıklıkla tıp tarihindeki en ünlü eserlerden birisi olarak adlandırılır. Eserin en eski bilinen nüshası 1052 tarihlidir ve Ağa Han koleksiyonunda yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İbnü'n-Nefîs</span> Arap bilim insanı ve polimat (1213–1288)

İbnü'n-Nefîs ya da tam künyesi ile Ebü'l-Hasen Alâüddîn Alî bin Ebi'l-Hazm İbnü'n-Nefîs el-Kareşî ed-Dımaşkî Arap İslam bilgini, bilim insanı. Birçok farklı dallarda çalışmaları bulunan İbn Nefis, hekim, anatomi uzmanı, fizyolog, cerrah, oftalmolog, psikolog, astronom, kozmolog ve jeolog idi. Bunların yanı sıra sosyal ve beşeri bilimlerde de birçok çalışmaları olan İbn Nefis, hafız, muhaddis, Şafii (mezhebi) hukukçusu, teolog, İslam filozofu, sosyolog, romancı, bilimkurgu yazarı, gramerci, dilbilimci ve tarihçi'dir. İbn Nefis Şam'da doğmuş, Kahire'de çalışmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ali bin Rıdvan</span>

Ebul Hasan Ali bin Rıdvan el-Mısri Mısırlı Müslüman doktor, fizikçi ve astronom olan bilim insanı. Gize'de doğmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji tarihi</span> Biyoloji biliminin tarihi

Biyoloji tarihinde antik çağlardan günümüze yaşayan dünyanın incelenmesi ele alınmaktadır. Her ne kadar biyoloji kavramı belirli bir bilimsel alan olarak 19. yüzyılda ortaya çıkmış olsa da biyoloji bilimleri ayurveda, Antik Mısır tıbbı ve Greko-Romen dünyada Aristoteles ile Galen'in çalışmalarına kadar uzanan tıb tarihine ve doğa tarihine dayanmaktadır. Antik çağlarda ortaya çıkan bu çalışmalar Orta Çağ'da İbni Sina gibi müslüman bilimadamları ve doktorlar tarafından ilerletilmiştir. Avrupa Rönesans döneminde ve modern çağın başlarında ampirizme yeniden duyulan bir ilgi ve birçok yeni organizmanın keşfiyle birlikte biyolojik düşünce alanında bir devrim ortaya çıkmıştır. Bu dönemde öne çıkanlar arasında fizyoloji alanında deneysel çalışmalar ve çok dikkatli gözlemler yapmış olan Vesalius ile Harvey; fosilleri ve yaşam çeşitliliğini sınıflandırmaya başlayan ve organizmaların gelişmeleri ile davranışlarını izleyen Linnaeus ile Buffon gibi doğa bilimcileri sayılabilir. Mikroskobun bulunması ile daha önceden bilinmeyen mikroorganizmaların dünyası ortaya çıkmış ve hücre teorisinin ilk çalışmaları başlamıştır. Özellikle mekanik felsefenin çıkışına karşı doğal teolojinin giderek artan önemi doğa tarihi üzerine yapılan çalışmaların gelişmesine cesaret vermiştir.

Ekberilik, Muhyiddin İbn Arabi'nin temel kavramlarını geliştirdiği sufi metafiziğinin Vahdet-i Vücud denilen meşrep veya okuluna bağlı olan sufileri tanımlamakta kullanılan bir terim.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ İslam dünyasında bilim</span> 8. yüzyıl ile 15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilimsel etkinlikler

Orta Çağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapçaya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir Orta Çağ boyunca İslam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı.

<span class="mw-page-title-main">Bircendî</span> Fars astronom

Abd Ali ibn Muhammed ibn Hüseyin Birjandi, İran'da yaşayan önemli bir 16. yüzyıl Pers astronom, matematikçi ve fizikçi.

<span class="mw-page-title-main">Yunani Tıbbı</span>

Yunani ya da Unani tıbbı Fars-Arab geleneksel tıbbı için kullanılan bir terim olup Moğol dönemindeki Hindistan'a kadar İslam kültürünün hakim olduğu yerlerde kullanılmıştır. Eski Farsçada İyonya için Yauna deniliyordu. Anadolu'dan başlayıp Güney Asya'nın en doğusuna kadar uzanan birçok dilde hala Yunan veya Yūnān olarak kullanılan sözcüğün "Yun" kısmı hala görülmektedir. Avrupa dillerinde ise Grek sözcüğünün esas alındığı görülür. İyonyalı hekimler Hipokrat ve Galen'in öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen Fars-Arab tıb sistemi için Yunani Tıbbı denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İslam edebiyatı</span>

İslam edebiyatı, herhangi bir dilde İslâmî bakış açısıyla yazılmış edebiyattır.

Geleneksel Gürcistan tıbbı, binlerce yıldır Gürcistan'da geliştirilen ve uygulanan geleneksel tıbbi uygulamaların bütününü tanımlamaktadır. Doğu ve Batı tıbbının kesişme noktasında ortaya çıkan Gürcistan tıbbı, her iki tıbbi geleneğin ilkeleriyle bütünleşmiştir. Gelişmişlik düzeyi olarak kabile düzeyinde uygulanan geleneksel tıbbın çok ilerisinde olan Antik Gürcistan tıbbı, geleneksel ilaçlarının kullanıldığı kurumsallaşmış Yunani ve Geleneksel Çin tıbbının seviyesine yakındı. Bazı Antik Gürcü halk ilaçları o dönemde formülleştirilmiş ve günümüzdeki ilaçlar gibi ticari olarak satılmıştır. O dönemde satılan ilaçların çoğu alkol içerikli merhemlerin benzeriydi.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan'da tıp</span>

Azerbaycan'da tıp, Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşlarının sağlığını ve refahını korumaya hizmet eden uygulamalardır. Azerbaycan'da tıbbi bakım alanındaki reformlar ve sağlık sisteminin yönü; ekonomik ve sosyal altyapının ve küresel stratejik kalkınma programının parçalarıdır. Bu program, piyasa ekonomisine sahip yüksek yaşam ve demokratik bir toplumun kurulması ilkelerine dayanmaktadır.

Ebü’l-Ferec Alî b. el-Hüseyn b. el-Hasen b. Ahmed b. el-Hasen b. el-Hasen b. Hindû (1032-946/47) bir İranlı şair, edebiyatçı ve Rey'den gelen bir Galen tıbbı uygulayıcısıydı. Hint, İranlı veya Hindûcân beldesinden geldiği, İslam peygamberi Muhammed'in Arap soyundan geldiği de dahil olmak üzere farklı kökenler öne sürülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Bizans İmparatorluğu'nda tıp</span>

Bizans tıbbı, Bizans İmparatorluğu'nun yaklaşık MS 400 ile MS 1453 arası yaygın tıbbi uygulamalarını kapsar. Bizans tıbbı, Greko-Romen öncülleri tarafından geliştirilen bilgi temeli üzerine inşa edilmesiyle dikkate değerdir. Bizans tıbbı, antik çağlardan kalma tıbbi uygulamaları koruyarak İslam tıbbını etkiledi ve Rönesans döneminde Batı'nın tıbbın yeniden doğuşunu destekledi.