İçeriğe atla

İslam hâkimiyeti altındaki Yahudilerin tarihi

        

İsrail ve Yahudiye toprakları dışında kalan Orta Doğu bölgelerinde Yahudiler en azından Babil Sürgünü'nden (MÖ 597) beri 2600 yıldır yaşamaktadır.

Arapların ve diğer Müslümanların Arap Yarımadası'ndan bütün Orta Doğu'ya yayılmasıyla Yahudiler, Hristiyan ve Zerdüştler ile birlikte zimmi statüsüne getirildiler.[1] Sözleşme gereği kendilerine haklar tanındı ve Orta Çağ Avrupası'ndaki gibi dini inançları sebebiyle zulme uğramadılar; fakat yerli Müslümanlara tanınan ayrıcalıklar azınlıklara verilmedi.[2]

Müslüman fethi

Tam olarak hangi dönemlerde olduğu bilinmemesine rağmen, Yahudiler, Arap Yarımadası'nda uzunca bir süre yaşadılar. Tarihçilere göre bölgedeki Yahudi nüfusu bir ara 80,000'e kadar yükseldi. Birinci Tapınağın yıkılmasıyla Yahudiler, halihazırda Yahudi nüfusu bulunan Heyber vahasına ve ticari koloniler olan Medine ve Mekke'ye göç ettiler; burada Yahudi mezarlıkları bulunmaktadır. Bazı teorilere göre ise Yahudiler Bizans zulmünden kaçıp bu bölgeye yerleşmiştir. Geliş sebepleri ne olursa olsun, Arap tarihçilere göre 20 Yahudi kabilesi bulunmaktaydı ve bunların ikisi Kohen kabileleriydi.[3]

Hicretten kısa bir süre sonra yazılan Medine Sözleşmesinde İslami bakış açısına göre şehirde yaşayan Yahudi cemaatlerinin sivil ve dini durumlarına değinilmiştir. Örneğin sözleşmede Yahudiler "kendi dinlerini icra edecekler, Müslümanlar kendilerinkini" ve onlar "kendi masraflarından sorumlu, Müslümanlar kendilerinkinden" maddeleri bulunur. Yahudiler bu özgürlüklerden nadiren faydalandılar. Bedir Muharebesinden sonra Yahudi kabilesi olan Banu Kaynuka için Muhammed'in sözleşmesine karşı geldiği iddia edildi. Bunu bir savaş sebebi sayan Muhammed kabileyi kuşattı. Kabile teslim olduktan sonra kovuldu.[4] Ertesi yıl, başka bir Yahudi kabilesi olan Banu Nadir, Muhammed'i öldürmekle suçlanıp kovuldu. Banu Nadir'in düşüşünden kısa bir süre sonra Banu Kureyze'nin surları Müslümanlar tarafından kuşatılıp kabile yok edildi; bu olay Kur'an'ın 33:25-27 ayetlerinde de aktarılmıştır.[5]

Hicri takvimin 20. yılında (MS 641) Muhammed'in ardılı halife Ömer, Muhammed'in "Arabistan'da iki din olmaması gerektiği" düşüncesini baz alarak Arap Yarımadası'nın güney ve doğusunda yaşayan Hristiyan ve Yahudilerin buralardan çıkarılmasını emreden bir fetva çıkardı. Soru işareti yaratan iki grup ise kuzeydeki Heyber vahasındaki Yahudi nüfusu ve Necren'deki Hristiyanlardı.[6] Başka kaynaklara göre ise Yahudi ve Hristiyanların Arap Yarımadasından kovulmaları 634 yılında başlayıp 650'ye kadar sürmüştür.[7] Bu noktadan itibaren gayrimüslümlerin Hicaz'ın kutsal topraklarına girmeleri yasaklandı.[8] Sadece "dini karantina bölgesi" olan Kızıldeniz'in Jedda limanında bazı Yahudi tüccarlar yaşıyordu.

Ortaçağ

Müslüman hakimiyeti altındaki İber Yarımadasında Yahudiler matematik, astronomi, filozofi, kimya ve filolojide ilerleme kaydettiler.[9] Bu dönem bazen "İspanya'daki Yahudi kültürünün altın çağı" olarak adlandırılır.[10]

Leon Poliakov'a göre, İslam'ın ilk yıllarında Yahudiler kendilerine sunulan ayrıcalıklardan faydalandı ve cemaatleri zenginleşti. Ticari aktivitelerini engelleyen yasal veya sosyal engeller bulunmuyordu. Birçok Yahudi, Müslümanlar tarafından fethedilen yeni yerlere yerleşip cemaatler kurdular. Bağdat veziri sermayisini Yahudi bankerlere emanet etmişti. Bazı deniz ve köle ticaretinin başına Yahudiler getirilmişti. 10. yüzyıldaki halifeliğin ana liman şehirlerinden biri olan Siraf'ın valisi bir Yahudiydi.[11]

11. yüzyıldan başlayarak Yahudiler aleyhine bazı pogromlar gerçekleşti.[12] Bir Endülüs şehri olan Granada'da gerçekleşen 1066 Granada katliamı bu pogromlara bir örnektir.[13] Orta Çağda, Kuzey Afrika'da[14] ve Mısır,[15] Suriye,[16]Yemen[17] gibi Arap ülkelerinde Yahudilere karşı saldırılar düzenlendi. 15. yüzyıldan başlayarak Yahudiler, Fas'ta mella denen gettolarda yaşamaya zorlandılar. Şehirlerde mellalar duvarlarla çevrelenmişken kırsal bölgelerde sadece Yahudilerin yaşadığı köyleri temsil ediyordu.[18]

Muvahhidler 1172'de İberya'nın kontrolünü ele geçirdiklerinde Murabıtlara kıyasla daha köktendinci olduklarından zimmilere karşı daha sert davrandılar. Yahudiler ve Hristiyanlar Fas ve Müslüman İspanya'dan kovuldular.[19] Zimmilere ölüm veya din değiştirme seçenekleri verilince Rambam'ın da aralarında bulunduğu bazı Yahudiler daha hoşgörülü Müslüman toprakları olan güneye ve doğuya kaçtılar; bir kısmı da kuzeyde yeni gelişmekte olan Hristiyan krallıklara yerleştiler.[20][21]

1400'de, Halep Yahudileri, Orta Asya İslam fatihi Timur tarafından sinagoglarında toplanıp katledildiler; genç kadınlara tecavüz edildi.[22] 1465'te vezirin bir Yahudi yetkilisinin Müslüman bir kadına "saldırgan bir tavır" sergilediği gerekçesiyle Fes'te Arap güruh tarafında binlerce Yahudi katledildi ve sadece 11 kişi hayatta kalmayı başardı. Cinayetler bir dalga gibi Fas'ın geneline yayıldı.[23][24]

1492'de Ture Muhammed eskiden hoşgörülü olan Timbuktu bölgesinde başa geçince fetva verip Yahudilerin İslam'a geçmesini ya da terk etmesini emretti; Katolik İspanya ile Mali'de aynı sene içinde Yahudilik yasadışı ilan edildi.[25]

Erken modern dönem

Osmanlı İmparatorluğu, özellikle İslam hakimiyeti sonrasında İspanya ve ona bağlı topraklardan kovulan Yahudiler için bir sığınak oluşturdu. Aynı durum Kuzey Afrika'nın Mağrip bölgesinde de gerçekleşti; büyük Arap şehirlerinde mellalar oluşturuldu. Ardından Marrano denen gizli Yahudiler de Katolik Kilisesi'nin engizisyonlarından kaçtı.

1656'da, Yahudilerin genel kanı olarak kirli olduklarına inanıldığından Yahudiler İsfahan'da zorla İslam'a geçirildi, din değiştirmeyenler kovuldu. Din değiştirmiş Yahudilerden bazıları Yahudiliklerini gizlice devam ettirdi. Yahudilerden yoksun İsfahan cizye toplayamayınca hazinesine zarar geldi ve 1661'de din değiştirmiş Yahudilerin kendi öz dinlerine dönmelerine izin verildi fakat yine de onların Yahudi olduğunu belirten özel kıyafetler giyme zorunluluğu bulunuyordu.

Gettolarda tutulan Buhara Yahudilerin temel hakları ellerinden alınıp zorla İslam'a geçirildiler. Müslümanlardan ayırt edilebilmeleri için siyah ve sarı giysi giyme zorunlulukları vardı.[26]

Zeydi hakimiyeti altında Yemen Yahudileri kirli sayılıyordu bu sebeple Müslümanlara veya onların yemeğine dokunmaları yasaktı. Bir Müslümanın önünde boyun eğmek, sol tarafından yürümek ve selam veren ilk kişi olmak gibi zorunlulukları vardı. Müslümanların evinden daha büyük bir ev inşa etmeleri, deveye veya ata binmeleri yasaktı. Katıra veya eşeğe sadece yan oturarak binebilirlerdi. Müslüman mahallesine girdiklerinde ayakkabılarını çıkarmaları gerekmekteydi. Müslüman gençler tarafından yumruklanır veya taş atılırsa karşı koymaya hakları yoktu, seçeneği ya oradan kaçmak ya da insaflı bir Müslümanın araya girip sataşmayı durdurmasıydı.[27]

Ondokuzuncu yüzyıl

1890'larda Kudüs'te Yahudiler

Bağdat'ta 1828 yılında Yahudilere karşı bir katliam gerçekleşti.[28] 1839'da doğu Pers şehri olan Meşhed'de bir güruh Yahudi mahallesine dalıp sinagogu yaktılar ve Tevrat tomarlarına zarar verdiler. Zorla din değiştirilerek katliamın eşiğinden dönüldü.[29] Bu olay tarihte Allahdad olayı olarak bilinir.[30] Barfuruş'ta da 1867'de bir katliam gerçekleşti.[31][32]

Yahudi seyyah J. J. Benjamin'in kaleminden İran Yahudilerinin hayatı şöyle aktarılmıştır:

"... pis yaratıklar olarak sayıldıkları için şehrin ayrı tarafında yaşamak zorundadırlar... Pis oldukları mazeretiyle şiddet dolu muamelelere maruz kalıyorlar, bir Müslüman sokağına girmeye dursunlar, oğlanlar tarafından taş ve sopa yağmuruna tutuluyorlar... Aynı sebeple yağmurda dışarı çıkmaları yasak; yağmur onların kirlerini silip Müslümanların ayaklarına dolar diye... Eğer bir Yahudi sokakta görülürse en büyük aşağılamalara maruz kalıyor. Yoldan geçen biri yüzüne tükürür, bazen de döver... insafsızca... Eğer bir Yahudi bir dükkana girerse mallara göz atması yasaktır... Yanlışlıkla bir ürüne dokunursa satıcının istediği miktarı ödeyip malı almak zorundadır... Bazen Persler Yahudilerin evlerine girip canının istediklerini alıyorlar. Eğer mal sahibi malını korumaya çalışırsa bu durumu canı pahasıyla ödeme tehlikesiyle karşı karşıyadır... Eğer... bir Yahudi Katel (Muharrem)'in üç günü sokakta görülürse öldürülür."[33]

1840'ta, Şam Yahudilerine iftira atılıp Hristiyan bir rahip ile Müslüman yardımcısını öldürdükleri ve kanlarıyla Pesah ekmeği yaptıkları söylendi.[34] Bir Yahudi berbere olayı "itiraf" edene kadar işkence yapıldı; iki Yahudi işkenceler sebebiyle öldü ve bir Yahudi İslam'a geçerek hayatını kurtardı. 1960'larda, Libya Yahudilerine, Gilbert'in tanımıyla "ceza vergisi" uygulandı. 1864'te Fas'ın Marakeş ve Fes şehirlerinde 500 Yahudi öldürüldü. 1869'da Tunus şehrinde 18 Yahudi öldürüldü, Arap güruh Yahudi ev ve dükkânlarını yağmaladı, Cerbe Adası'ndaki sinagogu yaktı. 1875'te Fas'ın Demnat şehrinde 20 Yahudi öldürüldü ve ülkenin diğer yerlerinde gün ortasında sokakta Yahudiler öldürüldü. 1897'de Trablus'ta sinagoglar yağmalanıp Yahudiler öldürüldü.[29]

Yirminci yüzyıl

1940'larda, Avrupa işgaliyle Arap milliyetçiliğinin artması, Kuzey Afrika'da Nazi kontrolündeki bölgelerde Nazi ideolojisinin etkisi ve Birleşik Krallık Filistin Mandasının bölgede yarattığı sorunlar nedeniyle Müslüman ülkelerdeki Arap Yahudilerinin durumunun kötüye gidişi hızlandı. 1948 Arap-İsrail Savaşıyla huzursuzluk doruğa ulaştı. Çoğu Arap ükesi Yahudilere karşı ayrımcı kanunları yürürlüğe soktu. Birkaç on yıl içinde Yahudiler Müslüman topraklardan başta yeni kurulan İsrail olmak üzere Fransa, ABD, Büyük Britanya'ya ve İMT gibi ülkelere kaçtı. 1945'te Arap dünyasında 758,000 ila 866,000 Yahudi yaşamaktaydı. Bugün ise sayıları 8000'den azdır. Bazı Arap ülkelerinde hiç Yahudi kalmamışken bazılarında nüfusu sadece birkaç yüzdür. Örneğin bir zamanlar toplam nüfusunun %3'ünü Yahudilerin oluşturduğu Libya'da bugün Yahudi bulunmamaktadır. Müslüman ülkelerin içinde en büyük Yahudi cemaati İran ve Türkiye'dedir; ve bu ülkeler Arap değildir. Bu iki ülkede dahi Yahudi nüfusu tarihlerindeki Yahudi nüfusuna oranla çok düşüktür.

İslam ülkelerindeki Yahudilerin etnisiteleri çoğunlukla Sefarad, Mizrahi ve Temani'dir.

Selçuklu (1077-1308) ve Osmanlı Türkiyesi (1299-1922)

Yahudiler Anadolu'da 2400 yıldan daha uzun bir süredir yaşamaktadır. Anadolu'daki ilk Yahudiler Helenistik dönemde buraya yerleşmiştir, 5 ila 11. yüzyıllar arasında Bizanslılar tarafından bu bölgeden de sürülmüştür. Malazgirt Meydan Muharebesiyle Müslüman Selçuk Bey'in Anadoluyu ele geçirmesi Yahudileri beraberinde getirmiştir. Selçuk ve Osmanlı hakimiyetinde Yahudi toplumu büyüyüp gelişti. Selçuk, Osmanlı ve devamı olan Türkiye zulüm gören Yahudiler için bir sığınak oluşturmuştur, bugün dahi bir Yahudi nüfusu bulunan Türkiye 26,000 kişilik Yahudi nüfusuyla İran'dan sonra ikinci en kalabalık Yahudi nüfusu barındıran Müslüman ülkedir.[35]

Pers ve İran (711-1900)

Yahudilik, İran'da halen var olan en eski ikinci dindir (ilki Zerdüştçülüktür). Bugün İran Yahudilerinin çoğu (1993 verilerine göre) 75,000 kişilik nüfusuyla İsrail'de yaşamaktadır (bu sayıya ikinci nesil İsrailliler de dahildir). Bunu, çoğu Los Angeles'ta olan 45,000 kişilik nüfusuyla ABD takip etmektedir. İran'da ise, çeşitli varsayımlara göre, çoğu Tahran ve Hamedan'da olmak üzere 11,000 ila 30,000 Yahudi bulunmaktadır. Ayrıca, Batı Avrupa'da da küçük cemaatler vardır. Antik çağlarda İran Yahudilerinden ayrılıp kendi ayrı cemaatlerini kuran Buhara Yahudileri ve Dağ Yahudileri de mevcuttur.

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ Bat Ye'or (1985), p. 45
  2. ^ Lewis 1984 p. 62
  3. ^ Bernard Lewis, The Crisis of Islam (London, 2003), p. XXVII
  4. ^ Ibn Kathir p. 2
  5. ^ Irvin and Sunquist, History of the World Christian Movement, Vol. 1 (Edinburgh, 2001), p. 268
  6. ^ Bernard Lewis, The Crisis of Islam (London, 2003) p. XXVII
  7. ^ Irvin and Sunquist, History of the World Christian Movement, Vol. I (Edinburgh, 2001), p. 270
  8. ^ Bernard Lewis, The Crisis of Islam (London, 2003), p. XXVIII
  9. ^ Cowling (2005), p. 265
  10. ^ Poliakov (1974), pg.91-6
  11. ^ Poliakov (1974), pg.68-71
  12. ^ "The Treatment of Jews in Arab/Islamic Countries". 14 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  13. ^ Granada 24 Aralık 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. by Richard Gottheil, Meyer Kayserling, Jewish Encyclopedia. 1906 ed.
  14. ^ "The Jews of Morocco". 21 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  15. ^ "The Jews of Egypt". 6 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  16. ^ "The Jews of Syria". 23 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  17. ^ "The Jews of Yemen". 1 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  18. ^ "The Jews of Morocco, by Ralph G. Bennett". 6 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  19. ^ "The Forgotten Refugees". 28 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  20. ^ "Sephardim". 6 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  21. ^ Kraemer, Joel L., Moses Maimonides: An Intellectual Portrait in The Cambridge Companion to Maimonides pp. 16-17 (2005)
  22. ^ "Battle of Allepo". 17 Ocak 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  23. ^ Gerber (1986), p. 84
  24. ^ "The Persecution of Jews prior to 1948". 11 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  25. ^ "The Jewish Virtual History Tour - Mali". 17 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  26. ^ "Bukharan Jews". 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  27. ^ Jewish Communities in Exotic Places," by Ken Blady, Jason Aronson Inc., 2000, page 10
  28. ^ "The Jews of Oman". 17 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  29. ^ a b Gilbert, Martin. Dearest Auntie Fori. The Story of the Jewish People. HarperCollins, 2002, pp. 179-182.
  30. ^ "Mashhadi Jews in New-York". 2003. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  31. ^ Littman (1979), p. 4.
  32. ^ Lewis (1984), p. 168..
  33. ^ Lewis (1984), pp. 181–183
  34. ^ "Americans React to Damascus Blood Libel". 17 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2010. 
  35. ^ Eliz Sanasarian (2000). Religious minorities in Iran. Cambridge University Press. s. 48. ISBN 9780521770736. 

Kaynakça

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Antisemitizm</span> Yahudi ulusuna, kültürüne ve dinine karşı duyulan düşmanlık, önyargı veya ayrımcılık

Antisemitizm (anti-semitizm), Yahudi milletine karşı duyulan düşmanlık, nefret, ön yargı veya ayrımcılıktır. Bu tür pozisyonlara sahip bir kişiye antisemit denir. Antisemitizm bir ırkçılık olarak kabul edilir.

Tarihte Yahudilik ile İslam arasındaki etkileşimin tarihi, İslamın Arap Yarımadası'nda doğup buradan yayılmaya başladığı 7. yüzyıla kadar uzanır. Gerek Yahudiliğin gerekse İslamın kökenleri Ortadoğu'da, İbrahim'e dayandığından, her ikisi de İbrahimi olarak kabul edilir. Yahudilik ile İslam'ın paylaştığı birçok ortak yön bulunmaktadır: temel dini görünümü, yapısı, hukuk felsefesi ve uygulaması ile İslam ile Yahudilik birbirine benzer. Gerek bu benzerliklerden ötürü, gerekse Müslüman kültürü ve felsefesinin İslam dünyası içinde yaşayan Yahudi cemaatleri üzerindeki etkisi yoluyla, geride kalan 1.400 yıl boyunca bu iki din arasında kesintisiz ve hatrı sayılır bir fiziki, teolojik ve siyasi örtüşme ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mizrahi Yahudileri</span> Kuzey Afrika ve Orta Doğudaki yerli Yahudi soyundan gelen kişiler

Mizrahi Yahudileri veya İbranice -im eki kökenli Mizrahim, doğulu anlamına gelip Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya'daki Yahudilere verilen genel addır. İsrail'de ise "Mizrahi" terimi daha çok Arap dünyasındaki ve Arap dünyasına komşu ülkelerdeki Yahudilere denir. Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, İran, Afganistan, Buhara, Mağrib Yahudileri, Berberi, Kürt, Azerbaycan, Dağıstan, Hindistan, Pakistan Yahudileri ve Çerkes Yahudileri başlıca Mizrahi Yahudileridir.

<span class="mw-page-title-main">İran Yahudileri</span>

İran Yahudileri, eskiden Pers İmparatorluğu ya da İran'da yaşamış veya hâlen İran'da yaşamakta olan Yahudiler'e denir.

Muhammed'in Medine ve çevresinde yaşayan Yahudi kabileleriyle irtibata geçtiği birçok yazılı kaynakta anlatılmaktadır. Bu kaynaklarda Muhammed Yahudiler için Ehl-i Kitap diye hitap ederken Müslümanlarla Yahudilerin arasında bir ittifak kurulamadığından bahsedilir.

Arap dünyasında Antisemitizm, Yahudilere karşı uygulanan ayrımcılığa atıfta bulunur. Her ne kadar Araplar da Yahudiler gibi Sami ırkına mensup bir halk olsalar da, günümüzde bütün dillerde "Antisemitizm" kelimesi sadece Yahudilere yönelik ayrımcılığı tanımlamak için kullanılmaktadır.

Yahudilerin Arap topraklarından toplu göçü 20. yüzyılda, başta Sefarad ve Mizrahiler olmak üzere, Yahudilerin Arap ve Müslüman ülkelerden kovulması veya toplu olarak ayrılmasına atıfta bulunmaktadır. Göç, 19. yüzyılın sonlarında başlamışsa da özellikle 1948 Arap-İsrail Savaşı'nın ardından ivme kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bahreyn'deki Yahudilerin tarihi</span>

Bahreyn Yahudileri dünyanın en küçük Yahudi cemaatlerinden biridir. Bir zamanlar nüfusu 1500'e kadar ulaşan cemaatte bugün geriye elliden az üye, bir sinagog ve bir de küçük mezarlık kalmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Yahudilere yönelik zulüm</span>

Yahudilere yönelik zulüm, farklı zamanlarda ve geniş bir coğrafya içindeki farklı yerlerde meydana gelmiştir. Yahudilerin tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanı sıra, zulüm gören Yahudilerin içinde yaşadığı ülke ve toplumların genel tarihi ve sosyal gelişimini de kayda değer ölçüde etkilemiştir.

İspanya’daki Yahudi kültürünün altın çağı ya da İberya’daki Arap hakimiyetinin altın çağı olarak bilinen dönem, İber Yarımadası’ndaki Yahudilerin toplumda yaygın kabul gördüğü ve Yahudi dini, kültürel ve ekonomik yaşamının canlandığı İslam hakimiyeti altındaki tarihi döneme atıfta bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Suudi Arabistan'daki Yahudilerin tarihi</span>

Suudi Arabistan'daki Yahudilerin tarihi antik çağlardan bu yana bugün Suudi Arabistan'da bulunan topraklar üzerindeki Yahudi tarihi anlamına gelmektedir.

İslam ve antisemitizm, Yahudilere ve Yahudiliğe karşı İslami öğretiler ve İslam hakimiyeti altındaki Yahudilere yapılan muamelelerle ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Arap dünyasındaki Yahudilerin tarihi</span>

Arap Yahudileri Arap dünyasında doğan Yahudileri veya onların torunlarını ifade eder. Salim Tamari'ye göre, dünyanın birçok yerinde "Arap Yahudisi" terimi bir oksimorondur.

Şam olayı, 1840'ta Yahudilere atılan kan iftirasının ardından patlak veren hadisedir.

1066 Granada katliamı, 30 Aralık 1066'da İslam hakimiyeti altındaki Endülüs'te Müslüman bir grubun Granada'daki kraliyet sarayına girip Yahudi vezir Yosef bin Nagrela'ya suikast düzenlemesi ve şehirdeki çoğu Yahudinin katledilme olayıdır.

İran'daki Yahudilerin tarihinin başlangıcı Antik çağın son zamanlarına rastlar. Dini kitaplar olan Yeşaya, Daniel, Ezra ve Nehemya kitaplarında Yahudilerin Pers İmparatorluğu'ndaki yaşamı ve deneyimleri aktarılmıştır. Ezra kitabında, Pars Krallarının Yahudilerin Kudüs'e dönmesine ve Tapınağın tekrar inşa edilmesine izin verdiği yazılıdır; "İsrail Tanrısı'nın buyruğu ve Pers kralları Koreş'in, Darius'un, Artahşasta'nın buyrukları uyarınca tapınağın yapımını bitirdiler." Yahudi tarihi için önemli olan bu olay M.Ö. 6. yüzyılda gerçekleşti ve bu sırada İran'da köklü ve etkili bir Yahudi cemaati bulunmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Tunus'taki Yahudilerin tarihi</span>

Tunus'taki Yahudilerin tarihi Roma dönemine kadar dayanır. 1948'de önce Tunus'taki Yahudi nüfusu 110.000'lere kadar ulaştı. 1950'lerde nüfusun yarısı İsrail'e diğer yarısı Fransa'ya göç etti. 2011 itibarıyla Tunus şehrinde 700 ve Cerbe Adası'nda 1000 Yahudi yaşamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yahudiler</span> Orta Doğu kökenli etno–dinî grup ve antik millet

Yahudiler veya Yahudi milleti, tarihî İsrail ve Yehuda'nın İsrailoğulları ve İbranilerinden köken alan bir etno-dinî grup ve millettir. Yahudilik, Yahudi milletine özel etnik bir din olduğundan Yahudi etnisitesi, milleti ve inancı birbiriyle güçlü bir şekilde ilişki içerisindedir.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed eleştirisi</span> Muhammedin peygamberlik iddiasına ilişkin seküler ve teolojik eleştiriler

Muhammed'e yönelik eleştiriler 7. yüzyıldan beri yapılagelmiştir. İlk eleştiriler çağdaşı olan Arap putperestler tarafından "tektanrıcılığı milleti içinde tebliğ" etmesiyle başlamış ve Arabistan'daki Yahudi kabileleri tarafından, İbrani Kutsal Kitabı'ndaki anlatıların ve kişilerin haksız yere kullanması ve Yahudi inancının kötülenmesiyle devam etmiştir. Bu nedenlerden dolayı, Orta Çağ Yahudi yazarları ondan genellikle aşağılayıcı bir takma isim olan ha-Meshuggah olarak bahsediyorlardı. Modern zamanlarda eleştiriler genellikle onun peygamberlik iddiasındaki samimiyeti, politik tutumu, evlilikleri ve sahip olduğu köleleri üzerine yapılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda Hristiyanlık</span>

Osmanlı İmparatorluğu'nun millet sistemi altında Hristiyanlar ve Yahudiler, devlete sadakat göstermesi ve cizye vergisini ödemesi karşılığında Osmanlı hukukuna göre zimmi olarak kabul edilirdi.