İçeriğe atla

İslam'da resim

İslam dini, müminlere helal ve haram işleri bildirmiştir. Resim ve heykel meselesindeki İslam dini hükümleri Kur'an ve hadislere dayandırılır.

Emeviler döneminde yapılan Kuseyr Amra ve çöl saraylarında, fresklerde ve stuko heykellerde müstehcen tasvirlerin bulunduğu görülmektedir.[1] El-Harîrî'nin makamatlarının 13. yüzyıldan kalma yazmalarında da müstehcen minyatürlerin bulunduğu belirtilmektedir.[2] Bahname adı verilen kitaplarda müstehcen hikâyelere ve minyatürlere yer verildiği de ifade edilmektedir.[3] Halife olarak görülen bazı Osmanlı padişahlarının albümlerinde müstehcen minyatürlerin bulunduğu belirtilir.[4]

Kaynakça

  1. ^ Halide Çelik, Paris Bibliotheque Nationale'deki Resimli Makâmât Yazıları (Yüksek Lisans Tezi), s. 142, Isparta, 2016
  2. ^ Halide Çelik, a.g.e.
  3. ^ TDV İslam Ansiklopedisi, Bahnâme, müellif: Abdülkadir Özcan
  4. ^ Yrd. Doç. Dr. Ahmet Dalkıran "On Yedinci Yüzyıl Osmanlı Minyatürlerinde Sıra Dışı Bir Eğilim: Müstehcenlik", doi: 10.7816/idil-01-05-08]

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Madenî para</span> altın, gümüş, bakır, bronz, alüminyum vb. madenlerin alaşımından yapılan para

Madenî para veya eski dilde sikke; altın, gümüş, bakır, bronz, alüminyum vb. madenlerin alaşımından yapılan para. İlkel çağlardan beri ticarette geçerli olan değiş-tokuş yöntemleri yerine, daha kullanışlı bir değişim aracı olarak icad edilmiştir. Sikke kavramı daha çok tarihî madenî paraları tanımlamak için kullanılır. Günümüzde madenî paraları tanımlamak için bozuk para kavramı da kullanılır ancak bozuk para kavramı her zaman 'sadece' madenî paraları kapsamayabilir.

Osmanlılar’da resim için “nakış” ya da “tasvir” tabirleri kullanılırken minyatür sanatçıları için de ressam anlamında nakkaş ya da musavvir ismi kullanılmıştır. Minyatürler daha çok kitapları resimlemek amacıyla faaliyet gösterdiğinden resimlerin ebatları küçük tutulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Levni</span> Osmanlı halk şairi

Levni, asıl adı Abdülcelil Çelebi, Osmanlı minyatür sanatçısı, halk şairi.

<span class="mw-page-title-main">Sultanahmet Meydanı</span> İstanbulda tarihi bir meydan

Sultanahmet Meydanı, İstanbul'un Fatih ilçesinin Binbirdirek mahallesinde bulunan tarihî bir meydan. Bizans İmparatorluğu döneminde Konstantinopolis'teki adı Hipodrom, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise Atmeydanı olarak adlandırıldı. Şehrin en önemli meydanlarından birisi olan alanın içerisinde Roma sirki, bugün Sultanahmet Camiinin olduğu noktada ise Büyük Saray bulunmaktaydı.

Gotik, kendine has özelliği olan bir sanat anlayışı ve yazı şekli. Gotik yazılar ilk baskı denemelerinde denenmiş, çoğunlukla Almanlar tarafından kullanılan bir yazı stilidir. Gotik sanatı 12. yüzyılın ikinci yarısında Romanesk sanatının değişmesiyle, Latin sanatına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Orta Çağı kapatan, Rönesansı başlatan akımdır. Gotik tarzı, yalnız mimarlıkta tesirli olmayıp; heykelcilik, resim, yazı, süs ve hatta gündelik eşyada da etkili olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">İslam sanatı</span>

İslam sanatı, İslâm kültürünün büyük bir bölümünü oluşturur. İslamî sanat(lar) terimi görece yeni bir terimdir ve genel olarak modern bir kavram olarak ele alınabilir. Terim ile kastedilen İslam topraklarında üretilen, İslam kültürünün izini taşıyan sanat eserleridir; eserlerin illâ ki Müslüman için veya Müslümanlar tarafından yapılmış olması gerekmez. Nitekim birçok Hindu, Hristiyan ve Yahudi sanatçılar İslamî sanat eserleri verdikleri gibi, Müslümanlar tarafından yapılan bazı sanat eserlerinin alıcıları, sahipleri gayri müslimdir. Zaman zaman tarihi İslamî sanat eserleri ve sanatçılar çağdaş zamanlarda dinîden ziyade millî sanat açısından değerlendirilmiştirler; bununla birlikte bu genelde yanlış bulunur zira İslamî sanatlarda tarih boyunca ortak olan değer ve vurgu İslamdır ve sanatlar birçok etnik grubun katkısının sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Nitekim o dönemlerde İslam topraklarında bulunan vatandaşların da ayırıcı özelliği etnik gruplarından ziyade dinleriydi ve bu sebeple de bugün birçok tarihî İslamî sanatçının yaşadığı toprağa bakarak etnik kökenini bilmek çok zordur.

<span class="mw-page-title-main">Minyatür</span> kendine has bir biçimi olan resim

Minyatür, kendine has bir biçimi olan resim çeşididir.

Osmanlı İmparatorluğu kültürü, Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayanların ortak kültürüdür.

<span class="mw-page-title-main">Millet (Osmanlı İmparatorluğu)</span>

Millet, Osmanlı Türkçesinde dini grupları belirtmek için kullanılan terimdir. 19. yüzyılda Tanzimat reformlarıyla, hakim sınıf olan Sünniler dışındaki, kanunen korunan dini azınlıkları ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda tüm Sünni gruplar bir millet kabul edilirken, azınlıklar yani gayrimüslimler sadece dine veya mezhebe göre değil aynı zamanda etnik gruplarına göre de ayrı milletler oluştururlardı. Örneğin Ermeniler tek bir millet olmayıp Ermeni Katolik ve Ermeni Protestan milletlerine ayrılırlardı. Millet kelimesi Arapça bir kelime olan mille (ملة)'den gelmektedir. Millet kelimesi günümüzde, Osmanlı'da kullanılandan farklı olarak, dinsel bir anlam değil dilsel bir anlam ifade etmektedir.

Nakkaş Sinan Bey, 15. yüzyılda yaşamış Türk minyatür sanatçısı. Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed'i gül koklarken tasvir eden çalışmasıyla tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı minyatürü</span> Genellikle Osmanlıda saray kültürünü yansıtan eski Osmanlı resim sanatı

Osmanlı minyatür sanatı Osmanlı saray kültürünü yansıtarak el yazmaları gibi lüks öğeleri süsleyen genelde Padişah ve diğer yüksek mertebelilere sunulmuş bir sanat şeklidir. Minyatür sanatı İslam dünyasında özellikle yer bulmuş bir saray sanatıdır. Yüksek gelişmişliğe ve kapsamlılığa, geç Orta Çağ'da İran, Irak, Orta Asya ve Anadolu'da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları dönemlerinde erişmiştir. Osmanlı miniyatür sanatı, hep birlikte kitap sanatı olarak anılan Hat, Nakş, Tezhip, Ebru ve Cilt gibi birbiriyle ilişkili geleneksel sanatlardan biridir.

<span class="mw-page-title-main">Türk halısı</span>

Türk halıları, Orta Asya'dan Anadolu'ya göç eden Türkler'in anayurtlarından beraberlerinde getirdikleri dokuma geleneğine dayanan, el tezgahlarında üretilmiş düğümlü, havlı dokuma yaygı ve örtülerdir. Anadolu'nun Türkler tarafından fethinden sonra gelişimi Anadolu'da sürmüştür ve "Anadolu halısı" olarak da bilinir. "Kilim, sumak, cicim, zili" gibi düz dokumalar ile birlikte dünyada en çok bilinen ve en eski el sanat ürünlerindendir. Anadolu'da dokunan tüm halılara Türk halısı denir ancak genel olarak "Türk Halısı" diye şöhret kazanan klasik Türk halıları Anadolu'nun batısında ve büyük kısmı Ege Bölgesi ile civarı vilayetlerde dokunan halılardır.

<span class="mw-page-title-main">Türk sanatı</span> türk tarihinden sanatlar

Türk sanatı, Orta Çağ'da Türklerin Türk coğrafyası olan Anadolu topraklarına gelişlerinden itibaren, günümüze kadar geçen süre içerisinde bu coğrafi bölgede oluşturdukları tüm görsel sanat eserlerini tanımlamak amacıyla kullanılan bir terimdir. Türkiye yani Anadolu toprakları, Türklerden önce de Hititliler, Eski Yunanlar ve Bizanslılar da dahil olmak üzere, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, bu kültürlerinde ürettiği pek çok sanat eserini barındırmış ve barındırmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de heykel</span>

Türkiye'de heykelcilik 19. yüzyılın ilk yıllarına dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Vidin Sancağı</span>

Vidin Sancağı, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir sancağı. Merkezi, günümüzde Bulgaristan sınırlarında bulunan Vidin idi.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da cinsellik</span>

İslami cinsel içtihat İslam'da cinsellik İslami yasaları açıklar. Büyük ölçüde erkekler ve kadınlar arasındaki evlilik ilişkilerinin cinsel aktivite sınırlamaları Kur'an, hadis ve fetva'ya dayanmaktadır. Çoğu gelenekler tüm cinsiyetler arasında herhangi bir ilişki konusunda sıkı iffet, tevazu, teşvik ve bekârlık vazgeçirmek. İslam cinsel aktivite büyük ölçüde evlilik için saklıdır. Evlilik dışı cinsel farkı ve tevazu Bu duyarlılık gibi İslami elbise yorumların ve cinsiyet ayrımı derece olarak İslam'ın şimdiki belirgin yönleri görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kusayru Amre</span>

Kusayru Amre, Ürdün'ün doğusunda yer alan çöl kalelerinden en ünlü olanıdır. 8. yüzyılın başlarında, 723 ile 743 yılları arasında bir tarihte, o dönemde bölgeye hakim olan, gelecekte Emevi halifesi olacak olan II. Velid tarafından yaptırılmıştır. Erken İslam sanatının ve mimarisinin en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir. 2012 yılında gerçekleştirilen çalışmalar sırasında bulunan bir kitabe, kalenin yapım tarihinin daha isabetli bir tarihe çekilmesine izin vermiştir. Emeviler döneminde yapılan Kuseyr Amre ve çöl saraylarında, fresklerde ve stuko heykellerde müstehcen tasvirlerin bulunduğu görülmektedir.

İslam kültürü ve Müslüman kültürü, tarihsel olarak Müslümanlar için ortak olan kültürel ögelere atıfta bulunulur. Râşidîn Halifeliğinden erken Emevîler dönemine ve Abbâsîlerin ilk dönemlerine kadar Müslüman kültürünün erken biçimleri ağırlıklı olarak Arap, Bizans, Pers ve Levantendi. İslâm imparatorluklarının hızla genişlemesiyle Müslüman kültürü, Fars, Mısır, Kafkas, Türk, Moğol, Hint, Bangladeş, Pakistan, Malay, Somali, Berberi, Endonezya ve Moro kültürlerini çok etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">İran minyatürü</span>

İran minyatürü, kağıt üzerinde süsleme yapılan küçük bir İran resmidir, ister kitap illüstrasyonu isterse ayrı bir sanat eseri olsun, murakka adı verilen bu tür çalışmalardan oluşan bir albümde tutulması amaçlanan ayrı bir sanat eseridir. Minyatür teknikleri, tezhipli el yazmalarındaki Batı Orta Çağ ve Bizans minyatür gelenekleriyle büyük ölçüde karşılaştırılabilir. Aynı derecede köklü bir Pers duvar resmi geleneği olmasına rağmen, minyatürlerin hayatta kalma oranı ve korunma durumu daha iyidir ve minyatürler Batı'da İran resminin en çok bilinen biçimidir ve en önemli örneklerin çoğu Batı veya Türk müzelerindedir. Minyatür resim, 13. yüzyılda İran sanatında önemli bir tür haline gelmiş, Moğol fetihlerinden sonra Çin etkisine girmiş ve geleneğin en yüksek noktasına 15. ve 16. yüzyıllarda ulaşılmıştır. Gelenek bundan sonra bir miktar Batı etkisi altında devam etti ve birçok modern yorumcusu var. İran minyatürü, başta Türkiye'deki Osmanlı minyatürü ve Hindistan alt kıtasındaki Babürlü minyatürü olmak üzere diğer İslami minyatür gelenekleri üzerinde baskın etkiye sahipti.