İçeriğe atla

İslam'da kölelik

Zanzibar Sultanlığı'nda, Arap efendisi tarafından kütük taşıma cezasına çarptırılmış çocuk köle, 1890'lar

İslam'da kölelik, tarih boyunca birbirinden farklı şekillerde ve görüşlerde ele alınmış bir konudur.[1][2][3]

Kur'an ve hadislerde kölelikle ilgili ifadeler

  • Beled suresi meali ﴾8-9﴿ Ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi?

﴾10﴿ Ve ona iki yolu göstermedik mi? ﴾11﴿ Fakat o, sarp yolu göze alamadı. ﴾12﴿ O sarp yol nedir, bilir misin? ﴾13﴿ Köle âzat etmektir. [1] Kuran'da kademeli olarak köleleliğin bitirilmesi öngörülmektedir. Beled suresindeki ayetlerden bunu anlıyoruz.

  • Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi. Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. (2/178)
  • "Allah size kendinizden bir misal vermektedir: Size verdiğimiz rızıklarda, emrinizde bulunan kölelerinizin de eşit surette hak sahibi olmalarına razı olur ve birbirinizi saydığınız gibi bu ortaklarınızı sayar mısınız?" (Rum Suresi 28)

"Herhangi bir köle kaçarsa, korunma ve güvenlik hakkını yitirmiş olur." "Bir köle kaçtığı zaman, onun hiçbir namazı kabul edilmez."[4]

İslam hukukunda kölelik

13. yüzyılda Yemen'de bir köle pazarını tasvir eden minyatür. Şeriat anlayışında köle mal gibidir; alınıp satılabilir, hibe edilebilir, kiralanabilir, miras bırakılır, ortak mülkiyete konu olabilir.

Şeriata göre insanlar satın alma, savaştan geri kalanların esir edilmeleri ve ganimet olarak cihat yapanlara dağıtılmaları ve ayrıca bu esir ve kölelerin yine esir veya köle olan insanlardan yaptıkları çocukların köle veya cariye sayılmaları yoluyla köleleştirilebilir.[5][6] Muâmelât bakımından köle mal gibidir. Alınıp satılabilir, hibe edilebilir, kiralanabilir, ortak mülkiyete konu olabilir. Kazandıkları efendisine âit olur. Kendisine karşı yapılacak haksız fiilden elde edilecek tazminatları efendisi alır. Başkasına karşı işleyeceği haksız fiillerde ise zararı ya efendisi öder ya da köleyi zarar görene devreder.[5]

İslam'a göre bir Müslüman çok sayıda cariyeye diğer bir deyişle kadın kölelere sahip olabilir[7] ve Müslüman bir erkeğin bu cariyelerle nikâhsız ilişkileri helal sayılır.[8] İslam hukukuna göre bir köle veya cariye, efendisine belli bir özgürlük bedeli ödemek koşuluyla özgür kalabilir. Köle veya cariyenin efendisine ücret ödemesi ile özgür kalmasına mükatebe denir ve Kur'an'da Nur Suresi'nin 33. ayetinde bu husus kısmen detaylandırılmıştır.[9]

Kanun Karşısında

Kısas uygulamalarında: Kısas aşirete dayalı toplum düzeninde misilleme olarak anlaşılan ve toplumsal denklik şartı üzerinden yürütülen bir uygulamadır. Öldürülen kişinin kadın, erkek, köle-hür insan, seçkin ya da sıradan olması göz önüne alınarak katilin aşiretinden öldürülene denk birisi öldürülür. Örneğin köleye karşılık ancak bir köle, kadına karşılık bir kadın öldürülebilirdi.[10] Kısasta sosyal denklik şartı, sosyal olarak alt sınıfta bulunanların üst sınıftan birini öldürmelerinde kısasın uygulanacağı, üst sınıftan birinin alt sınıftan birini öldürmesi durumunda kısas uygulanamayacağı, ancak diyet ödenebileceği anlamına gelmektedir.

Kur'an'da kısas toplumsal denklik şartı ile birlikte (Bakara 178) ele alınır.

Hanefilere göre bir köleyi öldüren hür kimse de kısas yoluyla öldürülür. Diğer mezheplere göre, bu durumda kısas uygulanmaz. Köle ve cariyelere zina ve zina iftirası suçunda hürlere verilen cezânın yarısı hırsızlık ve irtidad suçlarında tam cezâ uygulanır.[11] (Nisa Suresi, 25)

Kölenin Şahitliği

İslam fıkıhına göre kölenin şahitliği kabul edilmez.[12]

Tarihçe

İslam öncesi ve sonrası devirde diğer coğrafyalarda olduğu gibi Araplarda da kölelik sistemi mevcuttu.[13] 60'larda Suudi Arabistan'daki köle nüfusu 300.000 olarak tespit edilmiştir.[14]

Kölelik, İslam öncesi Arabistan'da yaygın bir kurum olmuştur.

Teorik olarak, İslami yasalar köleliği bir sınıf veya ırka göre ayırmamakla birlikte, pratikte genellikle böyle olmamıştır.[15] Köleler, İslami devletlerde alt sınıf işlerden, Padişah'ın yanındaki üst sınıf işlere kadar çeşitli sosyal ve ekonomik rolleri üstlenmişlerdir. Buna ek olarak kölelerden orduda yararlanılmış, Gazneliler, Harezmşahlar, Delhi Sultanlığı ve Memlükler gibi devletler köleler tarafından kurulmuştur.[16] Bazı durumlarda, kölelere davranılan kötü muameleden ötürü Zenc İsyanı gibi çeşitli ayaklanmalar meydana gelmiştir.[17] Ülke içi köle nüfusu artan talebi karşılayamadığından ötürü, çeşitli devletler tarafından Müslüman olmayan bölgelerden köle ithalatı yapılmış, kölelerin tutsak edilmesi ve taşınması sırasında çok miktarda ölüm gerçekleşmiştir.[18]

Şah Tahmasb'ın Karısı Perivan Hanım

Arap köle ticareti, Batı Asya ile Kuzey ve Güneydoğu Afrika'da yoğunlaşmıştı. Tarihçilere göre Arap köle ticareti bin yıldan fazla sürmüştür.[19] Bu zarfta Hint Okyanusu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın kıyı bölgelerine Arap tüccarlar tarafından yaklaşık 17 milyon köle taşınmıştır.[20]

Birinci Dünya Savaşı sonrasında kölelik Müslüman bölgelerde, bölgeye genişleyen Fransa ve Birleşik Krallık gibi devletlerin baskı ve teşviği ile yasaklanmaya başlanmıştır. Suudi Arabistan, Yemen ile birlikte, Birleşik Krallık'ın baskısı altında köleliği 1962 yılında kaldırmıştır.[21] Bunu 1970 yılında Umman takip etmiştir. Moritanya'da köleliğe karşı ilk yasa Fransızlar tarafından 1905'te çıkartılmış, ancak devlet daha sonra, 1981 yılında, köleliği yasaklayan son devlet olana kadar kölelik karşıtı bir yasa çıkarmamıştır. Moritanya'da köleliğe karşı herhangi bir yaptırım uygulan ilk yasa ise 2007 yılında çıkmıştır.[22] Günümüzde Müslüman çoğunluğun yaşadığı Çad, Moritanya, Nijer, Mali ve Sudan gibi ülkelerde kölelik hala yaygın bir kurumdur.[23]

Yorumlar

Kur'an ve hadislerde de toplumun bir parçası olarak görülerek detaylı bir biçimde değinilmiştir.[1] Buna rağmen kölelik kurumuna bu metinlerde çeşitli sınırlandırmalar getirilmiştir.[6][24] Köleler, dini konularda özgür insanlar ile eşdeğer görülmüşlerdir.[25]

İslamiyet köleliği yasaklamamıştır. Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir.[26] Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini teşvik etmiştir. Yalan yere yemin edenlere on yoksulu yedirip giydirmek veya bir köle azad etmek emredilmiştir. Buna gücü yetmeyenin ise 3 gün oruç tutması gereklidir.[27] Ayrıca Muhammed'in bir hadisinde şöyle dediğine inanılır: "Kim kölesini döverse, onun cezası kölesini âzad etmekle yerine getirilir".[28]

İslam'la birlikte borç veya zaruret nedeniyle birini köleleştirmek ortadan kalkmış, kölelik edinme yöntemleri sadece savaşa indirgenmiştir.[]

Hakkı Yılmaz'ın görüşleri

Kur'an'da, Âl-i İmrân Suresi'nin 79. ayeti, peygamber dahi olsa hiçbir insanın köle sahibi olamayacağına yorumlanır:[29]

Allah'ın kendisine kitap, bilgelik ve peygamberlik verdiği hiçbir insan, "Allah'tan sonra bana da kulluk ediniz," diye halkı kendisine çağırmaz. Aksine, "Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun," der.[30]

Kölelik ile ilgili ilk ayetler Beled Suresi'nde yer almaktadır ve ilgili ayetlerde cennette girebilmenin yolunun köleleri özgürleştirmek olduğu yazmaktadır:[29]

Ne var ki zor yola katlanamadı.[31] Zor yolun ne olduğunu bilir misin?[32] Köleleri özgürlüklerine kavuşturmaktır;[33] kıtlık anında doyurmaktır:[34] Akraba bir öksüzü,[35] yahut düşkün bir yoksulu...[36] Dahası, birbirlerine sabır ve sevgiyi öğütleyen inananlardan olmaktır.[37]

Kur'an, köle azat etmeyi birçok ayetle yasalaştırmıştır.[29] Kur'an'da, savaş esirlerinin köleleştirilmesi değil, fidye karşılığında veya karşılıksız olarak serbest bırakılmaları gerektiği belirtilmiştir:[29]

Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda kontrol merkezlerini vurun. Sonunda üstün geldiğinizde onları esir alın; onları ya karşılıksız veya fidye karşılığında salın. Savaş durumu kalkıncaya kadar bunu uygulayın. Allah dileseydi sizi savaş derdinden kurtarırdı; ancak O sizi böylece birbirinizle sınamaktadır. Allah yolunda öldürenlere gelince, onların yaptıklarını boşa çıkarmayacaktır.[38]

Kaynakça

  1. ^ a b Brockopp, Jonathan E., “Slaves and Slavery”, in: Encyclopaedia of the Qurʾān, General Editor: Jane Dammen McAuliffe, Georgetown University, Washington DC.
  2. ^ Brunschvig, R., “ʿAbd”, in: Encyclopaedia of Islam, Second Edition, Edited by: P. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel, W.P. Heinrichs.
  3. ^ Lewis 1994, Ch.1 1 Nisan 2001 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  4. ^ Müslim, İman 123-124
  5. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 16 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Haziran 2020. 
  6. ^ a b Dror Ze’evi (2009). "Slavery". John L. Esposito (Ed.). The Oxford Encyclopedia of the Islamic World. Oxford: Oxford University Press. 23 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2017. 
  7. ^ Nisa Suresi, 3
  8. ^ Mearic Suresi, 30
  9. ^ Nur Suresi, 33
  10. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 2 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 31 Aralık 2021. 
  11. ^ "Arşivlemiş Kopya". 15 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  12. ^ El-Mebsut; Cilt:16, Sayfa:208. 
  13. ^ John Edward Philips, "Some Recent Thinking on Slavery in İnslamic Afrika and Middle East", Middle East Studies Association, Bulletin, Washington, 1993, C. 27/2, 157
  14. ^ "Case studies on human rights and fundamental freedoms: a world survey 11 Mayıs 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.". Willem Adriaan Veenhoven, Winifred Crum Ewing, Stichting Plurale Samenlevingen (1976). p.452. ISBN 90-247-1779-5
  15. ^ Bernard Lewis, Race and Color in Islam, Harper and Row, 1970, quote on page 38. The brackets are displayed by Lewis.
  16. ^ Behrens-Abouseif, Doris. Cairo of the Mamluks: A History of Architecture and Its Culture. New York: Macmillan, 2008.
  17. ^ Clarence-Smith (2006), pp.2-5
  18. ^ Lewis 1990, page 10
  19. ^ "Islam and Slavery" (PDF). Lse.ac.uk. 30 Temmuz 2010. 8 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 29 Ağustos 2010. 
  20. ^ "BBC News | AFRICA | Focus on the slave trade". web.archive.org. 25 Mayıs 2017. 28 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Temmuz 2019. 
  21. ^ "Religion & Ethics - Islam and slavery: Abolition". BBC. 21 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2010. 
  22. ^ Martin A. Klein (2002), Historical Dictionary of Slavery and Abolition, Page xxii, 0810841029
  23. ^ Segal, s. 202 ve 206
  24. ^ Brunschvig. 'Abd; Encyclopedia of Islam
  25. ^ See: Martin (2005), pp.150 and 151; Clarence-Smith (2006), p.2
  26. ^ Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, İstanbul, 1991, I, 459
  27. ^ Maide Suresi, 89
  28. ^ Müsned, II, 25, 61
  29. ^ a b c d "KÖLELİK ve İSLAMİYET". Hakkı Yılmaz. 16 Aralık 2016. 13 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  30. ^ "Âl-i İmrân Suresi 79. Ayet". www.kuranmeali.com. 27 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  31. ^ "Beled Suresi 11. Ayet". www.kuranmeali.com. 10 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  32. ^ "Beled Suresi 12. Ayet". www.kuranmeali.com. 27 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  33. ^ "Beled Suresi 13. Ayet". www.kuranmeali.com. 27 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  34. ^ "Beled Suresi 14. Ayet". www.kuranmeali.com. 27 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  35. ^ "Beled Suresi 15. Ayet". www.kuranmeali.com. 27 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  36. ^ "Beled Suresi 16. Ayet". www.kuranmeali.com. 27 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  37. ^ "Beled Suresi 17. Ayet". www.kuranmeali.com. 23 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  38. ^ "Muhammed Suresi 4. Ayet". www.kuranmeali.com. 26 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kur'an</span> İslamın temel dinî metni

Kur'an veya yaygın kullanılan adıyla Kur'an-ı Kerim, Müslüman inancına göre, yaklaşık 23 yıllık bir süreçte ayetleri Allah tarafından Cebrâil adındaki melek aracılığıyla Muhammed'e parça parça vahiyler hâlinde indirilen bir kutsal kitaptır. İslam inancına göre Kur'an, Muhammed'in gerçek bir peygamber olduğunu kanıtlayan en önemli ve en büyük mucizedir. Müslümanlar, namaz başta olmak üzere belli başlı ibadetlerinde Kur'an'dan çeşitli bölümler okurlar.

Cizye, İslam ülkelerinde Müslüman olmayanlardan alınan bir vergi türüdür. Kaynağını Tevbe suresi 29. ayetinden alır;

<span class="mw-page-title-main">Fatiha Suresi</span> Kuranın ilk suresi

Fatiha Suresi, Kur'an'ın ilk suresidir. Sure, 7 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

<span class="mw-page-title-main">Nahl Suresi</span> Kuranın 16. suresi

Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur.

İslam peygamberleri, İslâm dininde Âdem ile başlayıp Muhammed ile son bulan ve peygamber oldukları kabul edilen dinî şahsiyetlere denir.

<span class="mw-page-title-main">Kölelik</span> bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması

Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle, memlûk veya kul; köle sahibine ise efendi veya mevla denir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik</span> Osmanlı ekonomisinde ve toplumunda insan köleliği

Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisinin ve geleneksel toplumunun yasal ve önemli bir parçasıydı. Köle edinilen ana kaynaklar Güney Avrupa, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya'daki savaşlar, siyasi olarak organize edilmiş köleleştirme seferleri ve Afrika'dan getirilen siyahilerin satıldığı köle ticaretiydi. Büyük askeri seferlerin ardından köle satış fiyatlarının düştüğü bilinir. Osmanlı İmparatorluğu'nun idari ve siyasi merkezi olan İstanbul'da, 16. ve 17. yüzyıl nüfusunun yaklaşık beşte biri kölelerden oluşuyordu. Bu yüzyılların gümrük istatistikleri, İstanbul'un Karadeniz'den yaptığı ilave köle ithalatının 1453'ten 1700'e kadar toplam 2,5 milyon civarında olabileceğini gösteriyor.

Şer'ü men kablenâ veya Türkçe karşılığı ile Geçmiş şeriatler, bir İslâm hukuku terimidir.

<span class="mw-page-title-main">Fetih Suresi</span> Kuranın 48. suresi

Fetih Suresi, Kur'an'ın 48. suresidir. Sure, 29 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Leyl Suresi</span> Kuranın 92. suresi

Leyl Suresi, Kur'an'ın 92. suresidir. İniş sırasına göre 9. suredir. Sure, 21 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">A'lâ Suresi</span> Kuranın 87. suresi

A'lâ Suresi, Kur'an'ın 87. suresidir. Sure, 19 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Cariye</span>

Cariye ya da halayık, savaşta esir edilmiş veya başka bir şekilde köle konumuna düşmüş, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan kadınları ifade eder. Savaşta esir edilen kadınlar için karavaş ismi de kullanılır.

Hâmân, Kur'an'da Mûsâ, Firavun ve Kārûn ile birlikte anılan bir şahıs veya figürdür. Kur'an anlatısında Mûsâ kendisine bildirilen âyetlerle birlikte Firavun, Hâmân ve Kārûn'a gider ancak onlar Mûsâ'yı sihirbazlıkla ve yalancılıkla suçlarlar. Mûsâ'nın davetini kabul etmeyen Firavun: "Sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum" der ve Hâmân'dan, Mûsâ'nın tanrısına ulaşmak için kendisine bir kule yapmasını ister. En sonunda Firavun, Hâmân ve Kārûn günahlarından ötürü cezalandırılır.

Kısas ilkesi eski toplumlarda suç işleyen kişinin veya ait olduğu kabilenin işlenen suça eş değer şekilde cezalandırılması anlamına gelmekteydi. Yani göze göz, dişe diş, kulağa kulak ve cana karşılık can. Eski toplumlarda bireysel sorumluluk ilkesi bulunmadığı için suçlu yerine bir başkası, örneğin en yakın akrabası cezalandırılabilirdi. Çoğu zaman da fiilin kasdi bir eylem olup olmadığı da göz ardı edilir, her can için bir can veya kan bedeli alınırdı.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed eleştirisi</span> Muhammedin peygamberlik iddiasına ilişkin seküler ve teolojik eleştiriler

Muhammed'e yönelik eleştiriler 7. yüzyıldan beri yapılagelmiştir. İlk eleştiriler çağdaşı olan Arap putperestler tarafından "tektanrıcılığı milleti içinde tebliğ" etmesiyle başlamış ve Arabistan'daki Yahudi kabileleri tarafından, İbrani Kutsal Kitabı'ndaki anlatıların ve kişilerin haksız yere kullanması ve Yahudi inancının kötülenmesiyle devam etmiştir. Bu nedenlerden dolayı, Orta Çağ Yahudi yazarları ondan genellikle aşağılayıcı bir takma isim olan ha-Meshuggah olarak bahsediyorlardı. Modern zamanlarda eleştiriler genellikle onun peygamberlik iddiasındaki samimiyeti, politik tutumu, evlilikleri ve sahip olduğu köleleri üzerine yapılmaktadır.

İnsan hakları ferdin insan olarak var olması ile kazanılan asli haklar olarak kabul edilir. Bu haklar insanın yaşadığı coğrafyaya ve fiziki gücüne göre kazanılmaz. Aksine bu haklar şahsın doğuştan kazanmış olduğu haklardır.

<span class="mw-page-title-main">Reyhâne bint Şem‘ûn</span> Muhammedin eşlerinden biri

Reyhâne bint Şem‘ûn bazı kaynaklarda Reyhâne bint Zeyd, İslam peygamberi Muhammed'in eşlerinden birisi olan Yahudi kadındı. Kuzey Arap Yarımadasında yaşamış Yahudi kabile Beni Kureyza'dan bir genç bir kadındı. Silsilesi; Reyhâne binti Şem’ûn İbn-i Yezid veya Reyhâne binti Zeyd İbn-i Amr İbn-i Hanefe bin Şem’ûn bin Yezid’tir. Doğum tarihi kesin olarak belli değildir.

Kur'an mucizeleri ya da orijinal adıyla Îcâzü'l-Kur'ân, İslam peygamberi Muhammed'in ümmi olduğu inancıyla birlikte, Kur'an'ın söz söyleme sanatı, gelecekten haber verme, yazılım zamanındaki bilimsel seviyenin çok ilerisinde bilimsel temellere dayalı alegorik anlatımlar ve ifadeler içerdiği inancıyla ileriki zamanlardaki gelişmelerin bu ifadeleri doğruladığı, dolayısıyla Kur'an'ın taklit edilemez ve insanüstü bir kaynaktan geldiğine verilen isimdir. İslam'a göre eski peygamberlere verilen mucize gösterme yetkisi Muhammed'e gelince, bu, mucize kitap şeklinde ortaya çıkar.

İslâm ceza hukuku (şeriata göre ceza hukukudur. Fıkıhta Ukubat başlığı altında ele alınır. Açıkçası, İslam hukukunun ayrı bir "ceza hukuku" külliyatı yoktur. Suça bağlı olarak suçları üç farklı kategoriye ayırır - Had ("Allah'a karşı suçlar", cezası Kuran ve Hadislerde sabittir, Kisas işlenen suça denk ceza verilir Kuran ve sünnet ile belirlenmiştir. Tazir (cezası Kuran ve Hadislerde belirtilmeyen ve hükümdarın veya Kadının, yani hakimin takdirine bırakılan suçlara verilen cezalar. Bazıları dördüncü kategori olan Siyasah'ı eklerken diğerleri bunu Hadd veya Tazir suçlarının bir parçası olarak görüyor.