İçeriğe atla

İskendernâme (Ahmedî)

İskendernâme, 14. yüzyılda Ahmedî tarafından yazılan mesnevi tarzında manzum bir Türkçe eserdir.

Ahmedî’nin en tanınmış eseri olan İskendernâme, Türk edebiyatında yazılmış ilk manzum İskender hikâyesidir. Eserde Kur’an’da ismi geçen Zülkarneyn unvanlı İskender’in hikâyesi anlatılır ancak onun gibi cihan hakimi olan Büyük İskender’in kimlik ve kişiliği ile Zülkarneyninki iç içe geçmiştir.

Hikâye kurgusunun içerisine yedirilen din, tasavvuf, ahlâk, felsefe, coğrafya, astronomi, metalürji, tıp, siyaset gibi pek çok ansiklopedik bilginin yanı sıra eserde “Osmanoğulları”na gelinceye kadar tüm devletler ve insanlık tarihi özet olarak aktarılmıştır. “Dâstân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osmân” başlıklı son bölümü ilk Türkçe Osmanlı vekāyi‘nâmelerinden sayılmaktadır. Hükümdarlara ve kumandanlara yönelik öğütlere yer verilmiş olması nedeniyle bir siyasetnâme olarak da değerlendirilir.

Ne zaman yazıldığı ve kime sunulduğu konusunda farklı görüş ve değerlendirmeler vardır. Bu değerlendirme ve yorumlardan Ahmedî’nin İskendernâme’yi Germiyanoğlu Süleyman Şah’ın ölümünden sonra yazmaya başladığı, Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid’e sunmak isteyip sunamadığı, bir takım ilaveler yaptıktan sonra Yıldırım Bayezid’in oğlu Emir Süleyman’a sunduğu anlaşılmaktadır.

Şairin 1390’da tamamladığı bildirilen ancak hayatının son yıllarına kadar zaman zaman ele alıp çeşitli ilâvelerle enginleştirmeye çalıştığı eserin beyit sayısı bazı nüshalara göre yedi binden az, bazı nüshalara göre ise sekiz binden fazladır.[1] Aruzun “failatün failatün failün” kalıbıyla meydana getirilmiştir.[2]

Yazıldığı yıldan itibaren büyük bir rağbet görmüş, hemen hemen bütün eski kaynaklarda adından bahsedilmiş, yalnız Anadolu sahasında değil İran ve Türkistan’da da okunmuştur.

Ansiklopedik eser olarak İskendernâme

Eser, Firdevsî ve Nizami Gencevi’in mesnevilerinden yararlanılarak yazılmıştır ancak bu eserlerin tercümesi değil; ansiklopedik özelliği bulunan orijinal bir eserdir.[3] Ahmedî’nin eserindeki beyitlerin yarısı daha önceki örneklerde bulunmayan geometri, astronomi, tıp, felsefe, siyaset, etik, teoloji gibi değişik konularda okuyucunun bilgilendirilmesini ön planda tutmuştur. Bu bakımdan bilim tarihi ve felsefe tarihi açısından önemli bir eserdir; nitekim Latîfî ve E. J. Wilkinson Gibb gibi araştırmacılar tarafından edebi değil, bilimsel bir eser olarak görülmüştür. Franz Babinger ise İskendernâme'nin Büyük İskender'e ait efsaneleri tesvir ettikten sonra bir bilim ansiklopedisi halini aldığını belirtir.[]

Tarih kitabı olarak İskendernâme

Esere sonradan eklenen dünya tarihi özeti, İskendernâme’nin en önemli özelliklerindendir.[4] Bu bölümde dünya ve hükümdarlar tarihi Aristo’nun ağzından nakledilir. İslam peygamberinden başlayarak Emevî, Abbâsî, İlhanlı ve Osmanlı devletleri tarihi anlatılmaktadır[3] Dünya tarihinin “Dâstân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osmân” başlıklı son bölümü ilk Türkçe Osmanlı vekāyi‘nâmelerinden sayılmaktadır.[3] Bu bölümde Ertuğrul Gazi'den Emir Süleyman'a kadar Osmanlı hanedanının hikâyesi 300'ü aşkın beyitle dile getirilmiştir.[5]

Siyasetnâme olarak İskendernâme

İskendername’de hükümdarlara ve kumandanlara yönelik öğütlere yer verilmiştir Mesnevide İskender’in dört büyük danışmanı Arestu/Aristo, Bukrat/Hipokrat, Sokrat, Felatun/Platon ona yol gösterir. Hızır da yanından eksik olmaz.[4] İdeal hükümdarın vasıfları, dünya tarihinde adı geçen güçlü sultanların başarılarının sırları ve ülkesini felakete sürükleyen sultanların hatalarının sebepleri gibi konularda Aristo, Hipokrat, Sokrat, Platon ve Hızır tarafından İskender’e bilgiler verilmektedir. Ahmedî’nin amacı bu bilginlerin ağzından aktardığı siyasi içerikli nasihatleri dönemin sultanına ulaştırmak ve onu siyaset ilmi konusunda bilgilendirmektir. Eser bu yönüyle bir siyasetnâme örneği olarak değerlendirilir.[6] Osmanoğullarının tarihi anlatılırken Osmanlı’dan beklenenin dünyaya yeni bir nizam vermek olduğu ifade edilmiştir.

Şekil özellikleri ve bölümleri

Ahmedî eserinin başlangıç bölümünü klasik mesnevi anlayışı içinde düzenlemiştir. 306 beyit halinde düzenlenen başlangıç bölümü besmeleyle başlayan bir girişten sonra; “fahriye”, “şem‘ ile pervane”, “şem‘ ile micmer münazarası”, “söze dair”, “tevhid”, “na‘tv” ve “hasb-i hâl” gibi bölümler içermektedir. Bu bölümlerde şu konular anlatılır:[7] İskender’in doğumu, tahsili, tahta çıkışı; hayatın aslını Aristo, Eflatun ve Bokrat’tan sorması; bir meleğin ona kılıç vererek cihan hâkimiyetini müjdelemesi, İran şahı Dârâb ile çarpışarak onu yenmesi; İskender’in Sistan şahının kızı Gülşah’la aşkı; İskender’in Fûr-ı Hindî’yi yenmesi; Çin hâkimiyeti ve Şark yolculuğu; Türkleri Hak dinine çağırması, Sedd-i Ye’cüc ve Me’cüc’ün yapılması; Hızır’la konuşmaları ve ona yoldaş olması; bir müddet sonra hastalanıp ölmesi ve vasiyeti üzerine İskenderiye’ye defnolunması.

Şair giriş bölümünden sonra air “dâstân” başlıklarıyla anlatmak istediği konulara temas eder. Her “dâstân”; mukaddime-i dâstân, matla-ı dâstân, hâtime-i dâstân olmak üzere üç ana bölüme ayrılmaktadır.

"Der-temsîl ve hâtime-i kitâb” ve "Târîh-i nazm-ı İskender" bölümleriyle esere son verilir.

Ahmedî, hayatının son dönemlerine kadar eserini tekrar ele alarak ona ilavelerde bulunmuştur. İskender’in Gülşah’la aşkı, Hint adalarını gezmesi, Mevlid bölümü, Osmanlı tarihi ve zamanın bilimlerini anlattığı bölümler gibi, başka şairlerde bulunmayan bölümler eklenmiştir[7]

Şahıs örgüsü

Hikâyede geçen şahıslar tespit edilebildiği kadarıyla şunlardır:[7] Aristo, Ârzû Ümmîd, Behmen, Behrâm b. Behrâm, Behrâm, Behrâm-ı Gûr, Bokrat, Dârâb, Dört Büyük Halife ve diğer Emevî-Abbasî halifeleri, Eflâtun, Efrasiyab, Erdeşîr, Fûr, Gülşah, Güştâsb, Hızır, Hüsrev Pervez, Hürmüz, Âdem’den itibaren Muhammed’e kadar gelen bütün peygamberler, İskender, Kaydâfe, Kayser, Keyd, Key-kâvus, Key-kûbad, Keyûmers, Kubâd, Luhrâsb, Mâhâr, Mâhyâr, Mânî, Mezdek, Moğol ve İlhanlı hükümdarları, Nersi, Nizâmî, Nûşinrevân, Osmanlılar’da Ertuğrul Gazî’den Emir Süleyman’a kadar bütün hükümdarlar, Pîrûz, Pûrân Duht, Sokrat, Su’day, Şâpûr, Şehrbânû, Şeyhoğlu, Tahmasb, Tamgaç, Ye'cüc ve Me'cüc, Yezdicerd, Zülkarneyn-i Evvel.

Nüshaları

Yazıldığı çağdan itibaren Şîraz’dan Balkanlar’a kadar Türk coğrafyasının pek çok yerinde çoğaltılan eserin nüsha sayısı 100’ün üzerindedir.[3] İsmail Ünver, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Ty. 921’de kayıtlı olan 8754 beyitli (en hacimli) İskender-nâme üzerinde bir inceleme yapmış ve incelemeyle birlikte eseri tıpkıbasım halinde yayınlamıştır (Ankara 1983). Yaşar Akdoğan, eserin bazı kısımlarını günümüz Türkçesine aktararak “İskendername’den Seçmeler” adıyla yayımlamıştır(Ankara 1988). Necip Asım, İskendername içinde yer alan Osmanlı tarihi kısmını “Osmanlı Tarihnüvisleri ve Müverrihleri” adıyla yayımlamıştır. Nihat Sami Banarlı’nın “Dördüncü Asır Anadolu Şairlerinden Ahmedî’nin Osmanlı Tarihi: Dâsitân-Tevârih-i Mülûk-i Âl-i Osman ve Cemşid ve Hurşîd Mesnevisi” adlı eser İskendername içinde yer alan Osmanlı Tarihi kısmını içerir. 1977 İskendername’nin Mevlid bölümü İsmail Ünver tarafından yayımlanmıştır.[2] Eserin Süleymaniye Kütüphanesindeki nüshalarından birinde Ahmedi’nin 497 beyitlik bir mi’racnamesinin bulunduğu tespit edilip Yaşar Akdoğan tarafından tanıtılmıştır (1989).[8]

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "Ahmet Atilla Şentürk, Mesnevilerin Doğuşu ve Türk Edebiyatındaki Gelişmesi, Divanlar ve Mesneviler, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2004" (PDF). 6 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 
  2. ^ a b "Meltem Gül, 14. Yüzyıl Eski Anadolu Sahasında Oğuz Lehçesiyle Yazılmış Eserler Üzerine Yapılan Başlıca Bilimsel Yayınlar, The Journal of Academic Social Science Studies, Cilt 3 Sayı 2, Kış 2010" (PDF). 22 Haziran 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 
  3. ^ a b c d "İsmail Ünver, Türk Diyanet Vakfı Ansiklopedisi İskender maddesi, Cilt 22". 22 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 
  4. ^ a b "Melike Gökcan Türkdoğan, Klasik Türk Edebiyatında Kur'an Kıssalarını Konu Alan Mesneviler, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 3, Sayı 15, Klâsik Türk Edebiyatının Kaynakları Özel Sayısı -Prof. Dr. Turgut KARABEY Armağanı-, Yıl:2010" (PDF). 24 Eylül 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 
  5. ^ "Kemal Sılay, Ahmedi'nin Osmanlı Tarihinde Arasöz (Digression) Tekniğinin Kullanımı ve İşlevi, Türkoloji Dergisi, Cilt 9, Sayı 1, Yıl 1991" (PDF). 2 Haziran 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 
  6. ^ "Melike Gökcan Türkdoğan, Siyasetnâmeler ve Bir Siyasetnâme Örneği olarak Ahemdî'nin İskendernâme'si, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, The Journal of International Social Research Cilt: 3 Sayı: 12 Yaz 2010" (PDF). 24 Eylül 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 
  7. ^ a b c "Bünyamin Ayçiçeği, Ahmedî (815/1412-13) ile Behiştî (917/1511-12?)'nin İskender-nâme'lerinin Şekil ve Muhteva Bakımından Karşılaştırılması, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi Sayı 10, İstanbul 2013" (PDF). 22 Haziran 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 
  8. ^ "Yaşar Akdoğan, Mi'rac, Mi'rac-nâme ve Ahmedi'nin Bilinmeyen Mi'rac-nâmesi, Osmanlı Araştırmaları Sayı 9, Yıl 1998". 22 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ahmedî</span> Türk divan şairi ve hekim (1334–1413)

Ahmedî divan şairi ve hekim.

İranlı şair Salman Saveci'nin aynı adı taşıyan 1700 beyitlik yapıtının genişletişmiş çevirisi olan, Cemşîd ü Hurşîd, ünlü 14. yüzyıl divan şairi Ahmedî'nin belki de en çok tanınan eseridir. Ahmedî'nin bu ünlü mesnevisi 4798 beyitliktir. Mesnevi'de gündelik hayata dair unsurlara sık rastlanmaktadır.

Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.

Şeyhî, Kütahya doğumlu 15. asır Türk divan şairi ve tabip.

<i>Kutadgu Bilig</i> Yusuf Has Hacibin Tabgaç Uluğ Buğra Kara Hana takdim ettiği Orta Türkçe eser

Kutadgu Bilig, 11. yüzyıl Karahanlı Türklerinden Yusuf Has Hacib'in Doğu Karahanlı hükümdarı ve Kaşgar Prensi Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han'a atfen yazdığı ve takdim ettiği Orta Türkçe eserdir. Eser, Karahanlıca olarak da isimlendirilen Hakaniye lehçesi ile yazılmıştır.

Mesnevi, özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.

<span class="mw-page-title-main">Ali Şîr Nevaî</span> 15. yüzyıl Özbek şairi şiirleri

Nizamüddin Ali Şîr Nevaî veya yaygın adıyla Ali Şîr Nevaî, 15. yüzyıl Türk şairi.

Osmanlılarda tarih yazıcılığı, Osmanlı Beyliği'nin kuruluşundan 100-150 yıl sonra başlamıştır. Osmanlı tarih yazıcılığının geç başlaması, Anadolu’da Osmanlılardan önce tarih yazıcılığının gelişmemesi ile bağlantılıdır.

Risâletü'n-Nushiyye, Yunus Emre'nin dinî nasihatler içeren mesnevi türünde Türkçe eseri.

Şeyyad Hamza, 13. yüzyılda Akşehir ve Sivrihisar'da yaşamış sufi şairlerden biridir. Şeyyad Hamza, önceleri bir şeyyad iken Ahi zümrelerine intisabı sebebiyle tarikat çevrelerine de girmiş, bu arada halk için şiirler söylemiştir.

İbrahim Gülşeni, mutasavvıf ve şair.

Şükrullâh, 15. yüzyılda yaşamış bir Osmanlı tarihçisi. Behcetü't Tevârîh adlı tarih kitabının yazarı olarak ün yapmıştır.

<i>Hüsrev ve Şirin</i>

Hüsrev ve Şirin, İran ve Türk edebiyatlarında mesnevilerde işlenen klasik bir aşk macerası.

<i>Tevârîh-i Âl-i Osman</i> (Âşıkpaşazâde)

Âşıkpaşazâde Tarihi ya da Tevârîh-i Âl-i Osman, 1400 ila 1484 yılları arasında yaşamış bir Vefai dervişi olan Âşıkpaşazâde’nin yazdığı Osmanlı tarihi kitabıdır.

<i>Behcetüt-Tevârîh</i>

Behcetü't-Tevârîh, Şükrullâh'ın vezîriazam Veli Mahmud Paşa adına Farsça olarak yazdığı tarih kitabı. Bursa'da 1456 ve 1459 yılları arasında yazılan eser 13 bölümden oluşmaktadır. İlk 8 bölümde evrenin ve ilk insanın yaratılışından, Çin, Türk, Rum gibi kimi uluslardan, Muhammed ve tanınmış Müslüman kişilerden bahsedilmektedir. Yunan filozofları ve bazı din büyüklerinden bahsedilen bölümlerden sonra gelen 11. bölümde İran şahları, Müslüman ve gayrımüslim hükümdarlar; 12. bölümde Emevîler, Abbasiler, Aleviler ve Selçuklulara ayrılmıştır. Son bölümde ise Osmanlı tarihi anlatılmaktadır.

Gel Gel Ne Olursan Ol Yine Gel, yaygın olarak Mevlana'ya atfedilen ancak Ebu Said-i Ebu’l-Hayr'a ait olduğu iddia edilen şiir. İçerik olarak Mevlana'nın felsefesine denk düştüğü ve döneminin en önemli şairi olduğu için ona isnad edildiği düşünülür.

<span class="mw-page-title-main">İskendernâme</span> İslami edebiyatlarda Büyük İskender hayatını ve maceralarını konu edinen edebî tür

İskendernâme, İslami edebiyatlarda Büyük İskender hayatını ve maceralarını konu edinen; Kur’an’da geçen Zülkarneyn’in kişiliğinin İskender’in hayatına sindirerek anlatıldığı, destanî-efsanevî tarzda yazılmış kitapların adıdır.

Heşt Bihişt, İdris-i Bitlisi tarafından II. Bayezid’in isteği üzerine yazılan ve Osmanlı Devleti’nin II. Bayezid dahil sekiz padişah dönemini anlatan Farsça tarihi kitabıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hatifi</span> XV. ve XVI. yy arasında yaşamış İranlı şair

Mevlana Abdullah Hatifi 15. ve 16. yüzyılda yaşamış Timurlu ve Safevi vatandaşlı bir Alevi Türk şair. Aynı zamanda Yedi Ulu Ozanlar'dan olan Fuzulî'nin Pîr ve hocasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hamdullah Hamdi</span> Türk divan şairi, mutasavvıf (1449 - 1503)

Hamdullah Hamdi (doğumu: 1449, Göynük - ölümü: 1503, Göynük) Türk divan şairi, mutasavvıf. Mesnevileri ile tanınmıştır.