İçeriğe atla

İskender Lahdi

İskender lahdi, Ocak 2024

İskender Lahdi, MÖ 4. yüzyıla ait, Sidon Kralı Abdalonymos'a ait olduğu düşünülen kral lahiti.[1] Uzun cephesinde Makedonya Kralı Büyük İskender'in Perslerle yaptığı savaşlara ilişkin rölyefler bulunduğu için "İskender Lahdi" adıyla tanımlanmıştır.[2] Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında Sayda'daki (eski adi Sidon) kral mezarlarında yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuştur.[3] İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde bulunan en önemli eser olarak kabul edilmektedir.[2]

Tarihçe

İlk Türk arkeoloğu kabul edilen Osman Hamdi Bey, 1887 yılında Sayda'da yaptığı kazılarda bir kral mezarlığı bulur. Bu mezarlarda 22 adet kral lahdi ortaya çıkarılır. Bu lahitler daha sonra antik dönem sanatının köşe taşlarını oluşturacaktır. Sayda Krallarına ait bir dizi kronolojik (zaman sırasına göre) lahdin yer altı mezar odalarına gömü­lü bulunması, uluslararası bir heyecan uyandırır ve haber Avrupa ve Amerika dergilerinde yer alır.[4]

İçlerinde en eskisi Mısır Firavunlarının kullan­dığı antropoid (insan biçimli) Tabnit Lahdi olmak üzere, Satrap Lahdi, Likya Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi ve İskender Lahdi gibi önemli lahidler İstanbul’a taşınır. Bu kazılarda bulunan İskender Lahdi ise arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılmaktadır.[4]

Özellikleri

Lahdin uzun yüzlerinden birinde İskender Persleri bozguna uğratırken görülüyor.
Baş kısımdan bir görüntü

Dünyanın en büyük lahitlerinden olup ağırlığı 25 tondur. Sayda Kral Nekropolü 3 nolu mezar odasında bulunmuştur.[] Lahit bir tekne ve bir kapaktan oluşur. Ölçüleri 2,12 x 3,18 x 1,67 metredir. Yunanistan’ın ünlü pentelikon mermerlerinden yapılmış ve boya da kullanılmış, boyaları kısmen uçmuştur. Üçgen alınlıklı, çatı kapaklıdır[3]

Lahdin en önemli sahnesi, belki de ana sah­nesi, uzun yüzlerinden birinde yer alan Persler ve Yunanlar arasındaki bir savaş sahnesidir. Savaş sahnesinin İskender'in MÖ 333 yılında kazandığı, ona Fenike ve Suriye kapısını açan Issos savaşını temsil ettiği düşünülür. Bu savaşın sonuçlarından biri de, lahdin sahibi olduğu sanılan Abdalonymos'un yazgısının değişmesi ve bir süre sonra Sidon kralı olmasıdır.

1980’lerin başında iki Alman Chr. Wolters ile V. von Graeve, İskender Lahdi’ni ultraviyole floresans ışınlarıyla tarayarak, kimyasal ve fiziksel araştırmalar yaparak boyanın özgün olduğunu kanıtladılar.[5] 1980'de antik eserlerin orijinal renklerini ortaya çıkarmak üzere Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Alman Arkeoloji Vakfı bir çalışma başlattı. 25 yıl süren bu çalışmanın sonunda İskender Lahdinin de orijinal renklerle hazırlanmış bir rekonstrüksiyonu oluşturuldu ve dünyanın çeşitli müzelerinde gösterilmek üzere sergilere gönderildi.[5]

Betimlemeler

Lahdin uzun yüzlerinin birinde Makedonlar ile Persler arasında bir savaş sahnesi, diğerinde ise dostluk içinde yapılan bir av sahnesi canlandırılmıştır.

Savaş sahnesinin olduğu uzun yüzde, en solda atının üzerinde İskender gösterilir. İskender, Herakles soyundan geldiğine inandığı için, başında Nemea aslanının postu ile tasvir edilmiştir. Buna ek olarak, kulağının yanında, Mısır tanrılarından Ammon'un simgesi olan koç boynuzu görülmektedir. Lahdin üzerindeki bu tasvirden dolayı lahdin ismi İskender ile bütünleşmiştir. Lahdin ön yüzünde solda atının üzerinde İskender gösterilmiştir. Yunanlar ile Pers askerleri kıyafetlerinden kolaylıkla ayırt edilebilir. Yunanlar kısa tunik veya pelerin giyerken, Pers askerlerinin pantolonlar, birkaç kattan oluşan uzun kollu gömlekler ve sadece gözleri ve yüzlerinin bir kıs­mını açıkta bırakacak şekilde saran başlıklar giydikleri göze çarpmaktadır.[6] İskender komutanlarına tıraş olmalarını emrettiği için Makedon askerleri sakalsızdır. Buna karşın Pers askerlerinde bıyık görülür.

Lahdin kısa yüzlerinden birinde yer alan av sahnesi

Lahdin ikinci uzun yüzünde iki av sahnesi canlandırılmıştır. Burada Makedonyalıların Persler ile dostça ve ortaklaşa düzenledikleri geyik, panter ve aslan av sahneleri görülür. At ve arabalarla avlanmanın Yakındoğu uygarlıklarına ait bir özellik olduğu, İskender'in de Fenike'de bu tür avlara katıldığı bilinmektedir.[2][4] Lahdin bir yüzünde savaşan iki kavmin bu yüzünde dostluk içinde bir aslan avı partisinde görüntülenmesi tarihsel süreç ile ilişkilidir. İskender'in III. Darius'u Issus'ta yendikten sonra Amanos dağlarını aşıp Akdeniz kıyısını izleyerek Suriye'ye girdiği bilinmektedir. Pers yönetiminden hoşnut olmayan Sidon halkı, zengin kentlerinin kapısını Makedonya ordusuna açmış ve İskender'den kendilerine bir kral seçmesini istemişlerdir. İskender, Sidon'a kral seçecek zamanı olmadığından, bu işi Hephaestion'a vermiştir. Onun bulduğu Abdalonymos ise Sidon krallık ailesiyle ancak uzaktan akraba olup, kral seçilinceye kadar kentin dışında sakin bir hayat sürmüştür. Adı, Farsça 'tanrıların hizmetçisi' anlamına gelen Abdalonymos'un, daha sonra kendi için hazırlattığı lahdin süslemelerinin arasına İskender'in ve Hephaestion'un tasvirlerinin konulmasının nedeni budur.[2]

Av sahnesi oldukça canlıdır. Sahnenin tam ortasında avlanan aslan bir Pers'e saldırmış ve dişlerini Pers'in atına geçirmiştir. Saldırıya uğrayan Pers mızrağını korkusuzca kaldırmış aslana saplamak üzeredir. Onun yardımına koşan atlı bir Makedon ile yaya bir Pers görünmektedir. Saldırıya uğrayan Pers'in yeni kral Abdalonymos, yardıma koşan Makedon'un ise İskender ya da generallerinden Hephaestion olabileceği ileri sürülmüştür.[4] Yardıma koşan Pers ise aslanın arkasına öldürücü bir darbe vurmak üzere baltasını yukarı doğru kaldırmıştır. Aslan vücuduna aldığı darbelerden dolayı kanlar içindedir. Hareketler o ka­dar seri ve sert verilmiştir ki her avcının elbisesi hare­ketle orantılı dalgalı ve kar­maşık gösterilerek sanatsal bir şölen oluşturulmuştur.[4]

Lahdin kısa olan ön yüzünde de bir avlanma sahnesi yer alır. Bu sahnede sadece Persler yer alır. Beş Pers bir panter ya da parsa çok sayıda öldürücü darbe indirmiştir. Panterin yaralarından kan fışkırır. Panterden korkan bir at ters yöne doğru kaçmaya çalışırken, bir Pers atı zaptetmeye çalışmaktadır.

Lahdin ön ve arka kısa yüzlerindeki alınlıklarda oldukça şaşırtıcı ve ortak temalı bir sahne yer alır. Bu sahnede Makedon askerleri birbirleri ile savaşmaktadır. Bir tarafta yerde ölü ya da yaralı bir asker çıplak ayaklı bir Makedon tarafından götürülmeye çalışılmakta, bir başka Makedon asker ise bir diğeri tarafından saçlarından yakalanmış durumdadır. Saçlarından yakalanan askerin yüzünden korku okunur. Diğer alınlıkta da yerde ölü bir asker ve birbirleriyle çarpışan Makedon askerler görünür. Bir başka gariplik de Makedon askerleri hep sakalsız gösterildiği halde bu sahnelerde sakallı bir Makedon askerinin yer almasıdır. Alınlık sahneleri lahdin en karmaşık ve yoruma açık bir sahneleridir. Bu sahnelerin İskender'in ölümünden sonra komutanları arasındaki çekişmeleri anlatmak için yapıldığı ve sakallı askerin Philipp III. Arrhidaios olduğu ileri sürülmüştür.[4] Heykeltıraş, Arhidaios’u sakallı göstererek onun statüsünü göstermeye çalışmış olabilir.

Lahdin uzun yüzündeki savaş sahnesinin renkli rekonstrüksiyonu

Bezemelerin incelenmesi lahdi yapanların doğu süsleme sanatını çok iyi bildiğini göstermektedir. Akroterin üst sırası yer yer sadece kanat parçaları kalmış kartallarla dönüşümlü olarak yerleştirilmiş kadın başlarından oluşmuştur. Eski Suriye’de kartalların ölülerin ruhlarını cennete taşıyan kuşlar olduğuna inanılırdı. Her iki alınlığın tepe akroterleri Pers grifonları ve bitkisel bezemelerle süslüdür. Alınlığın köşelerine lahdin koruyucusu olarak birer aslan oturtulmuştur.[6]

Boyalar ve renkler

Lahit oldukça canlı görünür. Bunun en önemli nedeni figürlerin tamamının yüksek kabartma olması ve boyanması, buna karşın arka zeminin boyanmayıp sadece cilalanarak bırakılmış olmasıdır. Boya ve renklerin bu şekilde seçilmesi boyanmış olan öndeki figürleri arka plandan ayırarak anlatılan savaş sahnesini daha canlı bir hale getirir. Makedonyalı asker ve komutanların giysi ve pelerinlerde kırmızının tonlarının kullanılması da muhtemelen onların kahramanlığını vurgulamak içindir.

Turizm rehberi İsmail Altınçekiç lahdin renk zenginliğinden övgüyle bahsettikten sonra bir detayı şöyle anlatır:[4]

Lahid’de menekşe, kırmızı, pembe, kahverengi, mavi, sarı, mor gibi gerçek renklerin tüm tonları kullanılmıştır. Bu renkliliğin ve ressamlık ustalığının en ayrıntılı ve özen­li gösterildiği sahne ise Pers bir askerin kendini korumak için kaldırdığı kalkanının iç yüzüne yapılmıştır. Kalkanı­nın iç yüzündeki Pers Büyük Kralı Darius'un kabul sahnesinin betimidir ve tüm ayrıntıları ile gösterilmiştir. Kalkanın boyutu düşünüldüğünde sahnenin buraya us­talıkla sığdırılması ve detaylarındaki ustalık hayret uyan­dırır. Usta olasılıkla çok ince ve sert fırçalar kullanmıştır ki giysilerdeki hiçbir ayrıntı gözden kaçınmamıştır.

Lahdi boyayan ressamların da yontucu kadar usta oldukları sanılmaktadır. Lahit bitirildiğinde gözler, kirpikler, dudaklar ve giysilerin mor, sarı, mavi, kırmızı ve menekşe rengiyle boyandığı, figürlerin tenine hafif vernik sürüldüğü anlaşılmaktadır.[6] Bir iddiaya göre, Philoxenus adlı Eretrialı bir ressamın boyama işini yaptığı söylenir. Philoxenus’un savaş sahneleri içeren benzer resimler yaptığı söylen­cesi bu fikrin oluşmasında etkin olmalıdır.[4]

Lahdin kopyaları

İskender lahdinin orijinalinden yüzde beş küçük olan bir kopyası 1999'da Japonya'nın Kaşivazaki kasabasındaki Türk köyüne götürülmek üzere Türkiye'de üretilmiştir.[7]

Lahdin orijinalinden yüzde beş küçük bir başka kopyası ise Üsküp'te 2014 yılında açılan Makedonya Ulusal Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.[8]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Ancient Greece: From the Archaic Period to the Death of Alexander the Great 9 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Britannica Ansiklopedisi, s. 176
  2. ^ a b c d Istanbul Arkeoloji Müzesi Sitesi 15 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., İskender Lahdi (30 Nisan 2012'de erişildi)
  3. ^ a b Kültür ve Turizm Bakanligi Resmi Sitesi[]
  4. ^ a b c d e f g h Türkei Reise, İskender Lahdi ve Hikayesi 21 Eylül 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (30 Nisan 2012'da erişildi)
  5. ^ a b 28 Haziran 2010 tarihli ntvmsnbc haberi 2 Ekim 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 1 Mayıs 2012'de erişildi
  6. ^ a b c http://www.muzelerhaftasi.gov.tr/osman_hamdi_bey/osmanhamdi_lahit.html 2 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 1 Mayıs 2012'de erişildi
  7. ^ "Ali Ulusraspa, Japonlara iskender lahdi, Porttakal.com 13.04.1999". 9 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2015. 
  8. ^ "Büyük İskender'in Lahdinin Kopyası İçin Türkiye'ye Teşekkür, Yenibalkan.com, 20.10.2014". 28 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2015. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İskender</span> MÖ 336–323 yılları arasındaki Makedonya kralı

İskender, asıl adıyla III. Aleksandros veya yaygın adıyla Büyük İskender, Yunan Antik Makedonya Krallığı'nın M.Ö. 336–323 yılları arasındaki kralıdır. M.Ö. 356 yılında Pella'da doğdu ve 20 yaşında babası II. Filip'in yerine tahta geçti. İktidarının uzun yıllarını Güneybatı Asya ve Kuzeydoğu Afrika'da eşi benzeri görülmemiş büyük askerî seferlerle geçirdi ve 30 yaşına geldiğinde Yunanistan'dan Kuzeybatı Hindistan'a kadar uzanan antik dünyanın en büyük imparatorluklarından birini oluşturdu. Hükümdarlığı süresince girdiği hiçbir muharebede yenilmeyen Büyük İskender, pek çok uzman kişi tarafından tarihin en başarılı askerî komutanlarından birisi olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Apameia Kibotos</span>

Apameia Kibotos – öncesi Kibotos, Afyonkarahisar ilinin bugünkü Dinar ilçesinde bulunan bir antik kent. Daha önceki adı Kelainai'dir. Antik Roma döneminde Pameia Kibotos adını almıştır. Şehir MÖ 6. yüzyıldan itibaren önemli bir merkez olmuştur. Efes'ten sonra ikinci büyük kent olduğu bilinmektedir. Anıtsal yapıtlardan olan stadyum ve tiyatro kısmen özelliğini koruyarak kalmıştır. Efes'le birlikte bastırdığı bronz sikkeler de vardır. Yarı özerk olarak imparator adına sikkeler bastırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Abdalonimos</span>

Abdalonymos. Sidon kralı.. Sidon, kralı olduğu ve soylu bir aileden geldiği halde yoksul düştü, çobanlık yaptı. Tyros (Sur) kuşatmasında gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle, Büyük İskender'in isteğiyle, Straton'un yerine kral oldu. İskenderden sonra çıkan karışıklıklarda Gazze savaşında öldü.

<span class="mw-page-title-main">Ağlayan Kadınlar Lahdi</span>

Ağlayan Kadınlar Lahdi Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında Sayda'daki kral mezarlarında, Iskender Lahdi ile aynı mezar odasında bulunmuştur. Roma döneminden önceye ait sütunlu lahitlerden olup, işçiliği ile dünya lahitlerinin en önemlilerinden biri sayılır. Hellenistik dönem eseridir. MÖ 360 yılında ölen Sayda Kralı Straton'a ait olduğu ya da Sayda'lı bir zengin için yapıldığı tahmin edilmektedir. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

Likya Lahdi Osman Hamdi Bey tarafından 1877 yılında Sayda'daki kral mezarlarında, 4 nolu mezar odasında bulunmuştur. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir. Yunan heykeltıraşçılığının güzel örnekleri içinde yer alır, paros mermerinden yapılmıştır. Lahdin kimin için yapıldığı bilinmemekle birlikte, MÖ 5. yüzyılın sonlarına ait olduğu tahmin edilmektedir. Lahit, Sayda'da bulunmasına karşın, mimarisi tipik Likya mimarisidir. Bu yüzden heykeltıraşının Likyalı olması muhtemeldir.

Satrap Lahdi, MÖ 5. yüzyıla ait adı bilinmeyen bir Pers Satrabına ait lahittir. Lahit Sayda kral mezarlarından Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında çıkarılmış ve İstanbul'a getirilmiştir. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tabnit Lahdi</span>

Tabnit Lahdi Sayda kralı Tabnit'e ait olan lahit. Osman Hamdi Bey tarafından 1877 yılında Sayda'daki kral mezarlarında bulunmuştur. Sayda lahitlerinin en eskisi olup MÖ 6 ya da 7. yüzyıla aittir. Mısır Firavunlarının kullandığı andropoit bir lahit olup diorit’den yapılmıştır. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

Sayda Lahitleri 1887 yılında Osman Hamdi Bey tarafından ortaya çıkarılan Sayda'daki (Sidon) kral mezarlarına ait lahitler. Nekropolde bulunan 18 lahidin 7'si yerinde bırakılmış, diğerleri oldukça titiz bir çalışma ile İstanbul'a getirilmiştir. Paha biçilmez değerdeki lahitlerinden en önemlisi İskender Lahdi, en eskisi ise Tabnit Lahdidir. Bunun dışında diğer önemli lahitler Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi ve Satrap Lahdidir.

<span class="mw-page-title-main">Sidamara Lahdi</span>

Sidamara Lahdi Konya Ereğlisi-Karaman yolu üzerinde, eski adı Sidamara olan Ambar köyünde bulunduğu için bu isimle anılan, MS 3. yüzyıla ait lahit. 32 tonluk ağırlığı ile dünyanın en ağır lahdi olarak bilinen eser 1900'da bulunmuş ve Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul'a getirtilmiştir. Lahdin kapağında ve dört yanında bulunan kabartma heykeller çok çeşitlidir ve bir sanat harikası sayılmaktadır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde bulunan lahitlerden biridir.

Herakles Lahitleri Herakles'in 12 görevini konu edinen lahitler. İkisi Antalya Müzesi'nde, biri Kayseri Arkeoloji Müzesi'nde, biri de Konya Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Bütün lahitlerde Herakles'in yaptığı işler betimlenmektedir, ancak sıralamalarda farklılıklar olur. Herakles ilk işlerini yaparken daha gençtir, sonlara doğru yaşlanır ve fizyonomisinde değişim olur. Başlarda sakalsız iken, sonlara doğru sakallı betimlenir.

Attika Tipi Dionysiak Lahit, Perge nekropolünde 2003 yılında bulunan antik lahit. MS. 3. yüzyıla ait olan lahit Antalya Müzesi Ölü Kültü Salonu'nda sergilenmekte olup salonun en görkemli eserlerinden biridir. Lahit, yapıldığı mermerin kalitesi, işçiliği, üzerinde işlenmiş olan mitolojik sahneleriyle üstün bir özellik göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kayseri Herakles Lahdi</span> 1991 yılında Kayseride bulunan lahit

Kayseri Herakles Lahdi 1991 yılında Kayseri'de bulunmuş olan lahit. Kayseri Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Pamfilya tipi Frizli lahitler grubuna girmektedir. Üzerine işlenen sahnelerde Herakles'in yerine getirdiği 12 görev sırayla anlatılır.

<span class="mw-page-title-main">Antakya Lahdi</span>

Antakya Lahdi, Hatay Arkeoloji Müzesinde özel bir bölümde sergilenen MS 3. yüzyıla tarihlendirilen lahit.

Domitias Julianus ve Domitias Philiskas Lahdi Perge'de bulunmuş MS 2. yüzyıla ait lahit. Lahidin kapağında bulunan Eski Yunanca yazıda "Domitias Julianus ve hayat arkadaşı C. Domitias Philiskas'ın lahdidir" yazısı yer alır. Anadolu sütunlu lahitlerinden olup Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Konya Herakles Lahdi</span>

Konya Herakles Lahdi 1958 yılında Konya-Beyşehir yolunun 60. kilometresindeki Tiberiopolis kenti kalıntılarında bulunmuştur. Roma dönemine, 220-260 yıllarına tarihlenmiştir. Dört cephesinde Herakles'in 12 işine ait rölyefler vardır. Sidamara tipi lahitlerden olup Konya Arkeoloji Müzesinde bulunan en değerli eserlerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Polyksena Lahdi</span> MÖ 6. yüzyıldan kalma mermer lahit

Polyksena Lahdi, Çanakkale merkeze 110 km. uzaklıktaki Kızöldün Tümülüsü'nde, bulunan ve M.Ö. 520-500 yıllarına tarihlenen mermer lahit. Anadolu'da bulunan figür bezemeli lahitlerin en erken örneğidir.

Merovenj sanatı ve mimarlığı, Franklar kralı Clovis'in hristiyanlığı kabul edişinden Merovenj sülalesinin son temsilcisi Childerich lll'ün tahttan indirilerek yerine Karolenj sülalesinin ilk hükümdarı Kısa Pepin'in geçmesine kadar Galya'da geliştirilen sanat ve mimarlığı belirten terim.

<span class="mw-page-title-main">I. Antigonos</span>

I. Antigonos Monophtalmos, , Büyük İskender'e bağlı Makedonyalı komutan ve Antigonos Hanedanı'nın ilk hükümdarı.

<span class="mw-page-title-main">Altıkulaç Lahdi</span>

Altıkulaç Lahdi veya Çan lahdi, MÖ 4. yüzyılın başlarına tarihlenen, günümüzde Troya Müzesi'nde sergilenen Marmara Adası mermerinden yapılmış bir lahittir.

<span class="mw-page-title-main">İznik Müzesi</span> İznik, Türkiyede arkeoloji müzesi

İznik Müzesi, Bursa ilinin İznik ilçesinde ve çevresinde bulunan arkeolojik eserlerin sergilendiği müze.