Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.
Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan sözlere veya kavramlara Türkçe eğretileme; Arapça mecaz, istiare; Fransızca trope denir.
Töre; bir toplumda yazılı olmayan, gelenekleşmiş kanun ve kurallar. Özellikle halk ağzında hukuk veya mahkeme anlamlarında da kullanılır.
Pruva veya baş, bir su taşıtının burun kısmı. Taşıt hareket hâlinde iken en önde kalan kısımdır ve pupa (kıç) kavramının zıttıdır. Bir gemide başın en önemli görevi suyu yararak sürüklemeyi (direnci) azaltmaktır. Genellikle yavaş yük gemilerinde hacmi artırmak için yayvan bir pruva kullanılırken daha hızlı gemilerde keskin yapılı bir pruva kullanılır.
İki yaşamlılar ya da iki yaşayışlılar, amfibiler, amfibyumlar, amniyotik yumurtaya sahip olmayan, değişkensıcaklı, derisi çıplak ve nemli, göğüs kemiği hiçbir zaman kaburgalarla bağlanmamış, çoğu ses çıkarabilen, omurgalı hayvan sınıfı. Sınıf, Gymnophiona, Anura ve Caudata olmak üzere 3 takımdan oluşur.
Asker; orduda görevli, erden mareşale kadar rütbeye sahip kişi. Askerlik yükümlülüğü altına giren şahıslar ile özel yasalarla silahlı kuvvetlere katılan ve resmî bir kıyafet taşıyan kişilerdir. Askerlerin aslî görevi ülkelerinin topraklarını iç ve dış tehditlere karşı savunmaktır.
Lakap, ayama veya epitet; herhangi bir kimseye veya gruba belirli bir özelliğinden dolayı başkaları tarafından verilmiş takma ad. Lakaplar bir kimsenin fiziksel bir özelliğine atfen verilmiş olabileceği gibi yaptıkları işlere atfen de verilmiş olabilir. Lakaplar olumlu veya olumsuz anlamlar içerebilir.
Papaz, Hristiyan din adamları için kullanılan sözcük. Türkçeye 1300'lü yıllarda Rumca papas sözcüğünden geçmiştir. Türkçede rahip sözcüğü de bazen papaz anlamında kullanılır ancak her rahip bir papaz değildir. Rahip sözcüğü zaman zaman İslam dışındaki dinlerdeki din adamları için de kullanılır. Rahip sözcüğü Arapça kökenlidir. Farsça kökenli peder sözcüğü de Türkçede zaman zaman papaz anlamında kullanılır.
Arife ya da ön gün, herhangi bir dinî bayramdan önceki gün. Arife günü aslen hicrî kâmerî Zilhicce ayının 9. günüdür ve bu gün Kurban Bayramı'ndan önceki, terviye gününden sonraki gündür. Ancak zamanla Ramazan Bayramı için de kullanılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra herhangi bir şeyden önceki gün anlamında da kullanılır.
Kundura, kaba işlenmiş, bağsız, konçsuz ayakkabı. Türkçeye İtalyanca condura sözcüğünden geçmiştir.
Mühimmat; askerî terminolojide savaş için gerekli, demirbaş olmayan tüm yedek parça ve cephaneyi kapsayan bir terim. Cephane ise ateşli silahlardan atılmak üzere hazırlanmış her türlü patlayıcı veya delici malzemedir.
Ceset veya naaş, ölü bir insanın bedeni. Aynı anlama gelen kadavra sözcüğü genelde tıbbî anlamda kullanılır. Cenaze töreni için hazırlanmış cesede cenaze denir.
Piyes, temsil ya da oyun; okunmaktan ziyade genellikle sahnelenmek üzere yazılmış, karakterler arasındaki diyaloglardan ve tasvirlerden oluşan tiyatro eseri. Bu eserin sahnelenmiş hâline de aynı adlar verilir. Bernard Shaw gibi bazı drama yazarları eserlerini yazarken, okunması veya sahnelenmesi arasında pek fazla tercih yapmamışlardır; yani okuyucunun da izleyici kadar zevk alabileceği eserler yazmaya gayret etmişlerdir.
Olta; genel anlamıyla iğne, beden ve yardımcı malzemelerin bir araya getirilmesiyle hazırlanan ve balık tutmaya yarayan düzenek. Daha özel anlamıyla ise mantara, kasnağa veya makaraya sarılı, olta takımının elde bulundurulan, kelebek mantarıyla fırdöndü arasında yer alan kısmıdır. Anlam ayrımını sağlamak amacıyla olta düzenekleri olta balıkçıları tarafından genellikle olta takımı, olta seti gibi tamlamalarla anılır.
Antrenman, idman veya egzersiz; herhangi bir alanda istenilen düzeye ulaşmak için gerçekleştirilen sistematik alıştırma. Antrenman ve idman sözcükleri Türkçede genellikle "herhangi bir spor müsabakasına hazırlık yapma" anlamında kullanılır. Egzersiz sözcüğü ise bunun yanı sıra sağlık gibi gerekçelerle yapılan kısa süreli fiziksel alıştırmaları da kapsar. Türkçede akademik konulardaki hazırlık çalışmaları için daha çok alıştırma sözcüğü tercih edilir.
Platform ayakkabı, tabanı normal ayakkabılardan çok daha yüksek olan ayakkabı. Bazı modellerinde taban ve topuk aynı yükseklikteyken, bazılarında topuk tabandan daha yüksektir. Yüksek topuklu, bot, spor ayakkabı gibi pek çok ayakkabı türünün platform modelleri bulunur. Günümüzde yaygın olarak yüksek topuklu ayakkabılarda kullanılır.
Ökçe veya topuk; ayakkabılarda topuk kemiği altına denk gelen, genellikle tabanın diğer kısımların daha yüksek olan kısım. Ökçe ayakkabının dengesini artırmak, giyen kişinin boyunu uzun göstermek veya şıklık amacıyla kullanılır. Zaman zaman ökçe sözcüğü topuğun arka kısmı anlamında kullanılır.
Nirengi veya üçgenleme, haritacılıkta bilinmeyen bir uzunluğu, yüksekliği veya koordinatı bulmak için bir alanı üçgenlere bölerek yapılan hesap. Nirengi hesabında kullanılan referans cisme nirengi noktası veya kısaca sadece nirengi denir. Bu nedenle nirengi sözcüğü Türkçede zaman zaman referans, hareket yeri ve başlangıç anlamlarında da kullanılır.
Hijyen veya hıfzıssıhha, sağlıklı bir yaşam için yapılan faaliyetlerin ve alınan önlemlerin tümü. Sözcük özel anlamında, genellikle temizlik ile ilgili önlemlerden bahsederken kullanılır.
Güverte; gemilerde gövde, depo ve kamaraların üzerini kaplayan, sabit, sert malzemelerden inşa edilmiş yüzey. Gövdenin üzerini yatay düzlemde bir çatı gibi kaplayan ve geminin yapısını güçlendirmenin yanı sıra çeşitli iş ve görevlerin gerçekleştirildiği geniş yüzeye "ana güverte" veya "üst güverte" denir.