İran (Farsça:
Kaçar Hanedanı, İran'daki Azerbaycan Türklerinin Kaçar boylarından olan Kovanlı kolu tarafından kurulmuş ve 1794 ile 1925 yılları arasında hüküm sürmüş bir İran Devletidir.
Azerbaycan, Güney Azerbaycan veya İran Azerbaycanı, İran'ın kuzeybatısında yer alan tarihi bölge. Günümüzde İran'ın Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan, Erdebil və Zencan Eyaletlerini Kapsar.
Talışlar veya Talişler, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin güneydoğu rayonları Lenkeran, Astara, Masallı ve Lerik), Baküde ve İran'ın kuzeydoğu eyaletleri Gilan ve Erdebil'de yaşayan İrani bir halktır.
Ziyariler ya da Zeyariler, Hazar Denizi'nin güneyinde, 927-1090 yılları arasında hüküm süren Gilek kökenli bir hanedandır.
Pehlevî Hanedanı, İran Şahanşah Devleti'ne 54 yıl boyunca hükmetmiş Mazenderan kökenli hanedan.
İran halkları, Hint-Avrupa dil ailesine bağlı Hint-İran dillerinin, bir alt grubu olan İran dillerini konuşan dilsel ve etnik toplulukların bir toplamıdır. İran platosu boyunca Hindukuş Dağları'ndan Anadolu'ya kadar ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne dek yayılmışlardır. İran halkları veya İrani halklar ifadeleri, bugünkü İran devletinin sınırları içinde yaşayan İran vatandaşları ile karıştırılmaması için "İranlı" yerine kullanılmaktadır.
İran tarihi, tarihin en eski uygarlıklarından biri olan İran'ın tarihsel gelişimini ele alan tarih yazımı alanıdır. Bu tarih; batıdaki Anadolu'dan doğudaki Hindistan ile Siri Derya Nehri'ne, kuzeydeki Kafkaslar ve Avrasya steplerinden de güneydeki Basra Körfezi ile Umman Körfezi'ne kadar geniş bir alanı içine alan Antik İran bölgesinin tarihini kapsamaktadır.
İran'da İslam, (633-656) Sasani İmparatorluğu'nun sonunu getirmiş ve İran'da Zerdüştlük dininin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Ancak Pers uygarlığının gelenekleri kaybolmamış yeni İslam siyaseti içine büyük ölçüde yedirilmiştir.
İran Yahudileri, eskiden Pers İmparatorluğu ya da İran'da yaşamış veya hâlen İran'da yaşamakta olan Yahudiler'e denir.
Cevad Nurbahşî ya da gerçek adıyla Rıza Ali Şah, 1953'ten ölümüne değin Nimetullahiyye tarikatının önderliğini yapan İranlı mutasavvıf, psikiyatri mütehassısı.
Antik İran ya da Büyük İran sözcüğünün anlamı İran kültürel etkisine sahip bölgeleri ifade eder. Kabaca İran kültürünün yeri olan İran Platosu merkezinde olmak üzere Kafkasya, Doğu Anadolu Bölgesi toprakları, İndus Nehri ve Pakistan içeren topraklar içerisinde kalan bölgenin tarihsel adıdır. Ayrıca İran kültürüne etki eden bu terimi Encyclopædia Iranica tarafından da kullanılmaktadr.
İran Azerileri, Kuzey İran Azerileri, Güney Azerileri, Güney Azerbaycanlılar, İran Azerbaycanlıları ya da İran Türkleri;, İran'da Güney Azerbaycan denen ve Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan sınırına yakın bölgelerde yaşayan ve İran Türklerinin büyük çoğunluğunu oluşturan Azerilerdir. 70 milyon nüfuslu İran'ın üçte birinden fazlasını oluştururlar. İran'da Azeriler en büyük Türk grubudur ve Farsçadaki İran Türkleri adı öncelikle İran Azerileri için kullanılmaktadır. Tebriz, Erdebil, Zencan ve Urumiye bölgelerinde de yoğun olarak yaşayan Azerilerin başkent Tahran'daki nüfusları da oldukça yüksek ve Tahran pazarına büyük oranda Azeri tüccarlar hakimdir. Çok heterojen etno-linguistik grubun üyeleri olan Azeriler, çok farklı sosyoekonomik koşullar altında yaşamlarını sürdürür.
İran'da din, CIA World Factbook'a göre, İranlıların yaklaşık %90-95'i kendilerini resmî devlet mezhebi olan Şiilik ile yaklaşık %5-10'u ise Sünnilik ile ilişkilendiriyor. Geri kalan %0,6'sı kendilerini Bahailik, Sâbiîlik, Ehl-i Hak, Zerdüştlük, Yahudilik ve Hristiyanlık dahil İslam dışı dinsel azınlıklarla ilişkilendirmektedir. Son üç azınlık dini resmen tanınmış ve korunmuş ve İran parlamentosunda sandalyeleri bulunmaktadır. Zerdüştlük bir zamanlar çoğunluk diniydi, oysa bugün Zerdüştler sadece on binlerce kişiden oluşmaktadırlar. İran, İslam dünyası ve Orta Doğu'daki en büyük ikinci Yahudi cemaatine ev sahipliği yapıyor. İran'ın ikinci en büyük gayrimüslim dini azınlığı olan Bahailik, resmen tanınmadı ve İran'daki varlığı boyunca zulüm gördü.
Müslümanların İran'ı fethi veya Arapların İran'ı fethi, İran'ın MS 7. yüzyılda Müslümanlar tarafından fethedilmesidir. Bunun sonucunda Sasani İmparatorluğu yıkıldı ve İran İslamlaşmaya başladı.
Safevîlerin İran'ı Şiileştirmesi veya İran'ın Şiileşmesi, kabaca 16. ila 18. yüzyıllar arasında gerçekleşti ve İran'ı Şiilik'in dini kalesi haline getirdi. Aynı zamanda, Şiilik içerisindeki İsnâaşeriyye mezhebinin, her biri Şiilikte kendi hakimiyet dönemlerini yaşamış olan Zeydilik ve İsmaililik mezhepleri üzerindeki hakimiyeti sağlanmıştır. Safevîler, mücadele ederek İran'ı 1501'de bağımsız bir devlet olarak birleştirmişler ve İslam tarihinde en önemli dönüm noktalarından birini oluşturan, İsnâaşeriyye mezhebini İmparatorluğun resmî dini olarak belirlemişlerdir.
İran'da kadın hakları, devleti yöneten rejimin şekline göre değişmiştir. Her rejimin yükselişiyle birlikte, kadın haklarına yönelik bir dizi zorunluluk ortaya çıktı ve oy haklarından kıyafet kurallarına kadar geniş bir yelpazedeki sorunları etkiledi.
İran'ın etnik çeşitliliği, İran'da konuşulan dilleri de etkiler. İran İslam Cumhuriyeti Anayasası, Farsçanın tek başına okul eğitimi ve tüm resmi hükûmet iletişimleri için kullanılması gerektiğini ileri sürmektedir. Anayasa ayrıca Arapçayı İslam'ın dili olarak tanır ve resmi statüsünü dinin dili olarak atar. Çok dillilik teşvik edilmese de, azınlık dili edebiyatı öğretimi sırasında azınlık dillerinin kullanımına izin verilmektedir. Farklı yayınlar İran dilleri için farklı istatistikler bildirmiştir, ancak konuşulan ilk üç dil sürekli olarak Farsça, Azerice ve Kürtçe olarak bildirilmektedir.
İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.
İran Şehinşah Devleti'nde (1925-1979), İran İslam Cumhuriyeti döneminde, hükûmetin İran vatandaşlarının haklarına yönelik muamelesi İranlılar, uluslararası insan hakları aktivistleri, yazarlar, STK'lar ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından eleştirilmişti. Şahların yönetimi altındaki monarşi, çoğu Batılı örgüt tarafından berbat bir insan hakları siciline sahip olduğu için geniş çapta saldırıya uğrasa da, ondan sonra gelen İslam Cumhuriyeti hükûmeti birçokları tarafından daha da kötü kabul ediliyor.