İçeriğe atla

İradecilik

İradecilik ya da istenççilik (veya voluntarizm) "iradeye (Latince: voluntas) zekâdan daha baskın rol atfeden bir metafizik veya psikolojik sistem"[1] ya da eşit derecede "gerek evrende gerekse insan davranışlarında iradenin temel faktör olduğu öğreti".[2] İradecilik, felsefe tarihi boyunca çeşitli noktalarda ortaya çıkmış, metafizik, psikoloji, siyaset felsefesi ve teoloji alanlarında uygulama görmüştür.

İradecilik terimi Ferdinand Tönnies tarafından felsefe literatürüne kazandırılmış ve özellikle Wilhelm Wundt ve Friedrich Paulsen tarafından kullanılmıştır.

Orta çağ felsefesinde ortaya çıkan ve iradeci olarak tanımlanabilecek filozoflarların önemlilerinden biri olan Augustinus'a göre zihinsel ve ruhsal süreçlerde belirleyici olan iradedir. Duns Scotus da iradeye esas rolü veren bir başka Orta Çağ filozofudur. 18. yüzyıl felsefesinden itibaren ise irade kavramının yeniden önem kazandığı görülmektedir. İrade kavramının Kant'ta mutlak dikkate değer olan anlamında, Fichte'de evrenin mutlak yaratıcı ilkesi anlamında kullanılmaktadır.

İradeyi felsefesinin mutlak ilkesi haline getirmiş olan filozof ise Arthur Schopenhauer'dir. Ünlü başyapıtını Schopenhauer, İstenç ve Tasarım Olarak Dünya başlığı altında yayınlamıştır. Ona göre irade her türlü gerçekliğin temel ilkesidir. İradeye önem veren bir başka filozof ise, Schopenhauer'in yolunda giden Nietzsche'dir. Nietzsche güç istenci kavramını öne sürer ve buna göre yaşamın olduğu her yerde bu istencin de olduğunu belirtir. Dünyanın ve yaşamın özü güç istencidir.

Teolojik iradecilik

Orta çağ teolojik iradeciliği

Duns Scotus ve Ockhamlı William[3] (en önde gelen Orta Çağ skolastik filozoflarından ikisi) ile ilişkili olarak Orta Çağ teolojik iradeciliği (meta-etik teolojik iradecilik ile karıştırılmamalıdır) genellikle ilahi iradeye ve insanın özgürlüğüne (voluntas superior intellectu) felsefi vurgu olarak kabul edilir. Örneğin, Scotus, ahlakın Tanrı'nın aklı veya bilgisinden çok, iradesi ve seçiminden kaynaklandığını savundu. Buna göre, Tanrı son kertede eylemlerinin rasyonelleştirilmesi ve mantık yoluyla açıklanması gerekmeyen ve mümkün olmayan, her şeye gücü yeten bir varlık olarak tanımlanmalıdır. Bu nedenle, iradecilik genellikle skolastik Thomas Aquinas tarafından savunulan entelektüalizm ile çelişir.[4]

Doğa felsefesine bir yaklaşım olarak teolojik iradecilik

Teolojik iradecilik aynı zamanda Pierre Gassendi, Walter Charleton, Robert Boyle,[5] Isaac Barrow ve Isaac Newton gibi bazı ilk modern doğa filozofları tarafından kabul edildiği tartışmalı olan teolojik bağlılıklar—yani, Hristiyanlık öğretilerinin belirli yorumları—anlamına da gelir. Bu, ilk modern bilimle ilişkili ampirik bir yaklaşım sonucunu doğurdu. Dolayısıyla, iradecilik, Tanrı'ya olan inancın veya imanın bireye önceden ilahi bir iman armağanı gerekmesinin aksine, irade ile elde edilebilmesine izin verir. Bu kavram, en azından bazı tarihçiler ve filozoflar (örneğin, tarihçi Francis Oakley ve filozof Michael B. Foster) arasında rağbet görerek geçerli kabul edilmiştir. 20. yüzyılda teolojik iradeciliğin bir temsilcisi James Luther Adams idi.

Metafizik iradecilik

Metafizik iradeciliğin bir savunucusu 19. yüzyıl Alman filozofu Arthur Schopenhauer'dir.[1] Ona göre, irade akıl yürütme değil, aklın tali bir olgu olduğu, irrasyonel, bilinçsiz bir dürtüdür. İrade aslında tüm gerçekliğin özündeki güçtür. Dürtü-niyet-hayati dinamiklerin bu şekilde ortaya konması daha sonra Friedrich Nietzsche (güç istenci), Philipp Mainländer (ölme istenci), Eduard von Hartmann, Julius Bahnsen ve Sigmund Freud'u (zevk alma istenci) etkiledi.

Epistemolojik iradecilik

Epistemolojide, epistemolojik iradecilik,[6] inancın, sadece bir kişinin bilişsel tutumunu veya belirtilen bir önermeye göre psikolojik kesinlik derecesini kaydetmekten çok, bir irade meselesi olduğu görüşüdür. Kişi inançlar konusunda iradeci ise, belirli bir P önermesi hakkında çok emin olduğunu düşünmesi ve aynı zamanda P'ye çok düşük bir öznel olasılık vermesi tutarlıdır. Bu, Bas van Fraassen'in yansıtma ilkesinin temelidir.

Politik iradecilik

Politik iradecilik ya da voluntarizm, politik otoritenin iradeye dayalı olduğunu belirten görüştür. Thomas Hobbes, Jean-Jacques Rousseau ve Alman idealist geleneğinin birçok üyesi gibi teorisyenlerin öne sürdüğü bu görüş, politik otoritenin bir iradeden kaynaklandığını belirtir.[7]

Marksist söylemde voluntarizm, metafizik iradeciliğe (özellikle Machizm'e) felsefi bağlılık ile özellikle Alexander Bogdanov'la ilişkilendirilen aşırı devrimci taktiklere politik bağlılık arasındaki bağlantıyı belirtmek için kullanılırdı.[8]

Günümüzde kendilerini voluntarist olarak tanımlayanlar çoğunlukla özgür iradeye ve gönüllüğe vurgu yapan liberteryenlerdir.

Eleştirel iradecilik

Bilim felsefesinde Hugo Dingler'in eleştirel iradeciliği, bilimlerde kuramsallaştırmanın iradenin kaçınılmaz özgür kararı ile başladığını öne süren bir gelenekselcilik biçimidir.[9] Dingler'in eleştirel iradeciliğinin halef okulu, Erlangen Okulu'nun metodik yapılandırmacılığıdır (ayrıca bkz. Marburg Okulu'nun metodik kültürcülüğü).

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Voluntarism (philosophy) 25 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. – Britannica.com
  2. ^ The Story of Philosophy. New York City, New York: Touchstone Books-Simon & Schuster. 1926. ISBN 0-671-69500-2. 
  3. ^ Walker, L. (1912). Voluntarism 27 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Catholic Encyclopedia içinde. New York: Robert Appleton Company. Erişim tarihi: 27 Eylül 2019, New Advent.
  4. ^ "Voluntarism" 15 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Internet Encyclopedia of Philosophy
  5. ^ Peter Harrison, The Fall of Man and the Foundations of Science, Cambridge University Press, s. 220: "Boyle'un doğa felsefesine yaklaşımında teolojik voluntarizminin etkisi hakkında ikincil literatürde bir hayli tartışma bulunmaktadır."
  6. ^ Sandy Boucher, "Stances and Epistemology: Values, Pragmatics, and Rationality", Metaphilosophy 49(4), Temmuz 2018, s. 521–547.
  7. ^ Christopher W. Morris, "The Very Idea of Popular Sovereignty: “We the People” Reconsidered" 6 Şubat 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Social Philosophy and Policy 17 (1):1 (2000).
  8. ^ Paul LeBlanc. Lenin and the Revolutionary Party.
  9. ^ Peter Janich, Protophysics of Time: Constructive Foundation and History of Time Measurement, Springer, 2012.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Nietzsche</span> Alman filozof, filolog ve şair (1844–1900)

Friedrich Wilhelm Nietzsche, Alman klasik filolog ve filozoftur. Nietzsche'nin fikirleri ve üslubu, yerleşik düşünce kalıplarını kırmıştır, bu nedenle yaşadığı dönemde var olan bir klasik disipline sokulamamıştır. Nietzsche, günümüzde yepyeni bir felsefi ekol olarak yaşam felsefesi disiplininin kurucusu olarak kabul edilmektedir.

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Baruch Spinoza</span> Hollandalı filozof

Baruch Spinoza, Yahudi kökenli Hollandalı filozof. Aydınlanmanın erken dönem düşünürlerinden olan Spinoza, evren ve insan hakkında modern fikirler ileri sürerek öncü ahit eleştirileri yapmış ve zamanla 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Descartes'ın fikirlerinden etkilenen Spinoza, Hollanda Altın Çağının önde gelen filozofu olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Arthur Schopenhauer</span> Alman karamsar filozof (1788–1860)

Arthur Schopenhauer, Alman filozof, yazar ve eğitmendir. Schopenhauer, Alman felsefe dünyasındaki ilklerdendir. Dünyanın anlaşılmaz, akılsız prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduğunu söyleyerek dikkat çekmiştir. Ayrıca Nietzsche'nin ilk akıl hocasıdır.

<span class="mw-page-title-main">John Duns Scotus</span> İskoç Fransisken din adamı ve filozof (1265/66-1308)

Johannes Duns Scotus, 1266-1308 yılları arasında yaşamış olan İskoç asıllı Fransisken Skolastik Felsefeci ve Tanrıbilimci. 1993'te Papa II. Yuhanna Pavlus tarafından kutsanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Batı felsefesi</span>

Batı felsefesi, Antik Yunan'dan başlayıp günümüze kadar gelen Batılı felsefe tarihi anlayışı. Özellikle Avrupa'nın ve batı olarak adlandırılan dünyanın 19. yüzyıl'da felsefe tarihini yazarken kategorize ettikleri düşünce geleneği Batı felsefesi olarak adlandrılır. Platon'dan başlayıp modern zamanlara uzanan belirli bir felsefe yapma tarzı batı felsefesinin ayırıcı özelliği, daha ayrıcalıklı özelliği olarak anlaşılır. Bu eğilim genel bir yaklaşımla "Doğu'da felsefe yoktur" savını ileri sürer. Antik Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint kültürleri tarih olarak çok daha eski olmalarına ve buralarda yaşayan insanların belirli düşünce geleneklerine sahip olmalarına rağmen, Batı felsefesi Antik Yunan dönemiyle birlikte başlatılır ve bunlar dışta bırakılır. Doğu felsefesi, Hint ve Çin felsefeleri dahil olmak üzere çok önceleri başlamıştır, bu gelenekler etkileşimlerle sürekli varlıklarını devam ettirmişlerdir, ancak Batı felsefesi bu gelenekleri felsefe-dışı sayma yönelimindedir. Felsefe tarihi kitapları, genel bir eğilim olarak, MÖ 500'lerden başlayarak bugüne kadar, batı olarak addedilen bölgelerde ve batılı düşürlerce ortaya konulan felsefe yapma geleneği Batı felsefesi olarak görülür.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ felsefesi</span>

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Skolastik felsefe</span>

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

Bu madde, Friedrich Nietzsche'nin bibliyografyasını içermektedir.

  1. David Strauss: der Bekenner und der Schriftsteller, 1873
  2. Vom Nutzen und Nachteil der Historie für das Leben, 1874
  3. Schopenhauer als Erzieher, 1874
  4. Richard Wagner Bayreuth'da, 1876
<span class="mw-page-title-main">Felsefe</span> soyut, genel ve temel birtakım probleme ilişkin yapılan sistematik çalışma

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

<i>Batı Felsefesi Tarihi</i>

Batı Felsefesi Tarihi, İngiliz filozof, mantıkçı, matematikçi ve tarihçi Bertrand Russell'ın 1945 yılında yazdığı üç ciltlik eseridir.

<span class="mw-page-title-main">Kıta felsefesi</span>

Kıta felsefesi, Avrupa'daki 19. ve 20. yüzyıl felsefe geleneklerini tanımlamakta kullanılan terim. 20. yüzyılın ikinci yarısında anadili İngilizce olan filozoflar tarafından, analitik felsefenin dışında kalan görüş ve düşünceler için kullanılmaya başlanmıştır. Kıta felsefesi, şu akımları içinde barındırır: Alman idealizmi, fenomenoloji, varoluşçuluk, yorumsama, yapısalcılık, postyapısalcı felsefe, Fransız feminizmi, Frankfurt Okulu'nun eleştirel teorisi ve Batı Marksizmi ile psikoanalitik teorinin ilgili alanları.

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Nietzsche kronolojisi</span>

Friedrich Wilhelm Nietzsche, "Güç İstenci", "Üstinsan", "Bengi dönüş" gibi özgün fikirlerle tanınan varoluşçu Alman filozof.

<span class="mw-page-title-main">Philipp Mainländer</span> Alman filozof ve şair (1841-1876)

Philipp Mainländer, asıl adı Philipp Batz olan Alman şair ve filozof.

Metafizikte, Liberteryenizm, özgür irade ve belirlenim konusundaki temel felsefi duruşlardan biridir. Bu duruş, özgür iradenin ve belirlenen (determinist) bir evrenin çelişkili olduğunu savunur. Liberteryenlere göre özgür irade vardır ve bu yüzden belirlenim yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Britanya felsefesi</span> Britanyalıların felsefi geleneği

Britanya felsefesi, Britanyalıların felsefi geleneğine atıfta bulunur. "Britanya felsefesinin yerel özellikleri şunlardır: sağduyu, karmaşıklıktan hoşlanmama, soyut yerine somut olanı güçlü bir tercih ve arada bir şiir incisinin gömülü olduğu belli bir garip yöntem dürüstlüğü".

<span class="mw-page-title-main">İran felsefesi</span> Doğu felsefesinin bir kolu

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.

<span class="mw-page-title-main">Parerga ve Paralipomena</span>

Parerga ve Paralipomena Arthur Schopenhauer'in 1851 yılında yayımlanan felsefi düşüncelerinin bir derlemesidir. Bu seçki Schopenhauer'in felsefesinin bir özeti ya da felsefesine bir giriş olarak değil, felsefeyi zaten benimsemiş olanlar için tamamlayıcı okumalar olarak derlenmiştir, ancak yazar yine de felsefeye yeni başlayanlar için anlaşılır ve ilgi çekici olacağını savunmuştur. Koleksiyon iki cilde bölünmüş olup, önce parerga'yı, sonra da bu felsefenin paralipomena'sını kapsamaktadır. Parerga, yazarın düşüncesini tamamlayıcı nitelikte altı uzun makaleden oluşmaktadır. Otuz bir alt başlığa bölünmüş daha kısa incelemeler olan paralipomena, filozof tarafından şimdiye kadar ele alınmamış ancak onun tarafından parerga için tamamlayıcı olduğu düşünülen materyalleri kapsamaktadır.