İçeriğe atla

İntersitisyel nefrit

İntersitisyel nefrit (veya tübülo-intersitisyel nefrit) böbrek tübüllerini çevreleyen intersitisyumunu etkileyen bir nefrit türüdür. Bu hastalık akut, yani aniden veya kronik, yani yavaş seyirli olarak gelişip devam eden ve böbrek yetmezliğiyle sonuçlanan tablolar halinde ortaya çıkabilir.

Nedenleri

Sık görülen sebepleri arasında enfeksiyon veya analjezikler veya metisilin gibi antibiyotik türleri yüzünden ortaya çıkan ilaç yan etkiler sayılabilir. İlaç reaksiyonları vakaların %71'i[1] ila %92'sinin[2] sebebi durumundadır. 


Bu hastalığa aynı zamanda diğer başka hastalıklar veya böbreğe zarar veren zehirler de sebep olabilir. Hem akut hem de kronik tübülointersitisyal nefrit, böbreklerin bakteriyel enfeksiyonu sebebiyle de ortaya çıkabilir. Buna piyelonefrit denilir. Ancak en sık görüğümüz tübülointersitisyel nefrit sebebi ilaçlardır. Bu türden bir hasara en çok sebep olduğunu bildiğimiz ilaçlar; penisilin, Sefaleksin gibi antibiyotikler, NSAİİ'ler (nonsteroid anti-infalamatuvar ilaçlar), proton pompası inhibitörleri, rifampisin, sulfa ilaçları, florokinolonlar, diüretikler, allopurinol ve fenitoindir. İlaca maruziyetle akut tübülointersitisyal nefritin ortaya çıkışı arasında geçen süre 5 günden 5 aya kadar uzayabilir. (örneğin Fenoprofen maruziyetinde bu süre 5 aya kadar uzar.) 

Tanı

Bazen hastalık hiçbir semptom göstermeyebilir. Ama ortaya çıkabilecek semptomlar da çok çeşitlidir ve hızlı veya yavaş olarak gelişebilirler.[1][3][4][5][6] Akut tübülointersitisyel nefrit alerjik bir tepki sebebiyle ortaya çıkartsa semptomları ateş (hastaların %27'si),[1] döküntü (hastaların %15'i)[1] ve büyümüş böbrekler olacaktır. Bazı hastaların dizüri(idrar yaparken yanma), yan ağrısı şikayetleri de olabilir. Kronik tübülointersitisyel nefrit hastalarının bulantı, kusma, halsizlik ve kilo kaybı gibi semptomları olur. Hiperkalemi, metabolik asidoz ve böbrek yetmezliği de ortaya çıkabilecek diğer durumlar arasındadır.

Kan tetkikleri

Hastaların %23'ünün kan değerlerinde eozinofili, yani eozinofil hücre artışı mevcuttur.[1]

İdrar tetkikleri

  • İdrar tetkiklerinde ortaya çıkabilecek bulgular şunlardır:Eozinofilüri: Eğer AİN tablosunun sebebinin metisilin kaynaklı AİN olduğu düşünülüyorsa duyarlılığı %67, özgüllüğü de %83 olan bir tanı kriteridir. Bu kriterin sensitivitesi metisilin kaynaklı AİN tablolarında ve Hansel boyası'nın kullanıldığı durumlarda daha yüksektir. Ancak son çalışmalar bu testin doğruluğua dair soru işaretleri oluşturmuştur. Yeni bir çalışma idrar eozinofil testinin sensitivitesinin %35,6, spesifitesinin de %68 olduğunu göstermiştir.[7][8]
  • İzotenüri[9]
  • Hematüri ve kırmızı kan hücresi kastları, yani kırmızı kan hücrelerinin birikim halindeki çökeltileri.
  • Steril piyüri: idrarda bakteri olmamasına rağmen beyaz kan hücresi bulunma durumu
  • NSAİİ ilişkili AİN'de idrarda nefrotik aralıkta yüksek proteine rastlanabilir.

Galyum tarama

Anormal galyum taramalarının duyarlılığının %60[10] ila %100[11] olduğu bildirilmiştir.

Tedavi

Tedavi hedefe yönelik olmalıdır. Mesela tablonun sebebinin bir ilaç olduğu düşünülüyorsa ilacın kullanımı sonlandırılmalıdır. Kortikosteroidlerin tedavide etkili olduğuna dair hiçbir kesin kanıt yoktur.[2] Beslenme tedavisi yönünden yeterli sıvı alımına dikkat edilmeli, hastalara her gün normal tüketimlerinden birkaç litre daha fazla sıvı verilmelidir.[12]

Hastalık seyri

Tübülointersitisyel nefritten doğrudan zarar gören tek organ sistemi böbreklerdir. Böbrek fonksiyonları genellikle azalmıştır ancak bu azalma hafif fonksiyon kaybı şeklinde de böbrek yetmezliği şeklinde de olabilir.

Kronik tübülointersitisyel nefrit tablosunda görülen en ciddi uzun vadeli zarar böbrek yetmezliğidir. Proksimal tübüller zarar gördüğünde bikarbonat geri emiliminin azalması kandaki bikrarbonatın azalmasına ve metabolik asidoz tablosuna sebep olur. Bunun dışında potasyum, ürik asit ve fosfat geri elimiminin azalması sebebiyle sırasıyla hipokalemi, hipoürisemi ve hipofosfatemi tabloları ortaya çıkar. Distal tübül hasarı da böbreğin idrar yoğunlaştırma fonksiyonunda kayba sebep olarak poliüriye sebep olur.

Çoğu akut tübülointersitisyel nefrit vakasında zararlı ilacın sonlandırılması veya altta yatan başka sebeplerin tedavi edilmesi sonrasında böbrek fonksiyonları geri döner. Hastalık alerjik tepki sebebiyle ortaya çıktıysa kortikosteroid böbrek fonksiyonlarının geri dönmesini hızlandırabilir ancak alerjik sebepli AİN tablosuna pek sık rastlanmaz.

Kronik tübülointersitisyel nefritin tedavisi yoktur. Bazı hastalar için diyaliz ihtiyacı ortaya çıkabilir. Zaman içerisinde hastalar böbrek nakline gitmek zorunda kalır.

Kaynakça

  1. ^ a b c d e Baker R, Pusey C (2004). "The changing profile of acute tubulointerstitial nephritis". Nephrol Dial Transplant. 19 (1). ss. 8-11. doi:10.1093/ndt/gfg464. PMID 14671029. 29 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2016. 
  2. ^ a b Clarkson M, Giblin L, O'Connell F, O'Kelly P, Walshe J, Conlon P, O'Meara Y, Dormon A, Campbell E, Donohoe J (2004). "Acute interstitial nephritis: clinical features and response to corticosteroid therapy". Nephrol Dial Transplant. 19 (11). ss. 2778-83. doi:10.1093/ndt/gfh485. PMID 15340098. 
  3. ^ Rossert J (2001). "Drug-induced acute interstitial nephritis". Kidney Int. 60 (2). ss. 804-17. doi:10.1046/j.1523-1755.2001.060002804.x. PMID 11473672. 21 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2016. 
  4. ^ Pusey C, Saltissi D, Bloodworth L, Rainford D, Christie J (1983). "Drug associated acute interstitial nephritis: clinical and pathological features and the response to high dose steroid therapy". Q J Med. 52 (206). ss. 194-211. PMID 6604293. 
  5. ^ Handa S (1986). "Drug-induced acute interstitial nephritis: report of 10 cases". CMAJ. 135 (11). ss. 1278-81. PMC 1491384 $2. PMID 3779558. 
  6. ^ Buysen J, Houthoff H, Krediet R, Arisz L (1990). "Acute interstitial nephritis: a clinical and morphological study in 27 patients". Nephrol Dial Transplant. 5 (2). ss. 94-9. doi:10.1093/ndt/5.2.94. PMID 2113219. 
  7. ^ Muriithi, A.K., S.H. Nasr, and N. Leung, Utility of urine eosinophils in the diagnosis of acute interstitial nephritis.
  8. ^ Perazella, M.A. and A.S. Bomback, Urinary eosinophils in AIN: farewell to an old biomarker?
  9. ^ Lins R, Verpooten G, De Clerck D, De Broe M (1986). "Urinary indices in acute interstitial nephritis". Clin Nephrol. 26 (3). ss. 131-3. PMID 3769228. 
  10. ^ Graham G, Lundy M, Moreno A (1983). "Failure of Gallium-67 scintigraphy to identify reliably noninfectious interstitial nephritis: concise communication". J Nucl Med. 24 (7). ss. 568-70. PMID 6864309. 
  11. ^ Linton A, Richmond J, Clark W, Lindsay R, Driedger A, Lamki L (1985). "Gallium67 scintigraphy in the diagnosis of acute renal disease". Clin Nephrol. 24 (2). ss. 84-7. PMID 3862487. 
  12. ^ Mahan KL, Escott-Stump S (2003). "39". Alexopolos Y (Ed.). Krause's Food, Nutrition, & Diet Therapy (11. bas.). Philadelphia Pennsylvania: Saunders. s. 968. ISBN 0-7216-9784-4. 

Dış bağlantılar

  • The Merck Manual Hasta Belirtileri Pratik Tanı ve Tedavi Rehberi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Zehirlenme</span> Kimyasal bir maddenin canlı üzerindeki patolojik etkisidir

Zehirlenme, kimyasal bir maddenin canlı organizma üzerindeki patolojik etkisidir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. Adli tıp uzmanları, zehirlenme olgularını 3 orijine ayırarak inceler:

  1. Kaza
  2. İntihar
  3. Cinayet
<span class="mw-page-title-main">Gut</span>

Gut veya damla hastalığı,, ayırt edici özelliği tekrarlayan akut enflamatuvar artrit—kırmızı renkli, hassas, sıcak, eklem şişliği— olan bir tıbbi durumdur. En sık etkilenen bölge, ayak başparmağının tabanındaki tarak kemiği-parmak kemiği eklemidir. Bununla birlikte kireçlenme, böbrek taşı veya ürat nefropati şeklinde de var olabilir. Gutun sebebi kanda ürik asit düzeylerinin yükselmesidir. Ürik asit kristalleşir ve kristaller eklemlerde, tendonlarda ve çevre dokularda birikir.

<span class="mw-page-title-main">Prostat</span>

Prostat, üriner sistemin son kısmına yakın bölümde mesane ve üretra arasına yerleşmiş kestane şekli ve büyüklüğünde bir organdır. Yapı olarak üretral kret, seminal kolikulus, boşalma kanalı, prostatik sinüs, prostatik kanallar, prostatik utrikülden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek yetmezliği</span> böbreklerin kandaki atık ürünleri yeterince filtreleyemediği hastalık

Son dönem böbrek hastalığı (ESRD) olarak da bilinen böbrek yetmezliği, böbreklerin artık kandaki atık maddeleri yeterince filtreleyemediği ve normal seviyelerin %15'inden daha azında çalıştığı tıbbi bir durumdur.

Nefrotoksisite böbrekte toksik kimyasallar ve ilaçların yol açtığı zehirleyici etkilerdir. Bu etkiyi gösteren maddelere ise nefrotoksik denir. Toksisitenin çeşitli formları vardır. Nefrotoksinler nefrotoksisite oluşturan kimyasallardır.

<span class="mw-page-title-main">Diklofenak</span>

Diklofenak enflamasyonu azaltmak ve ağrıyı dindirmek için artrit ve akut sakatlanmalarda kullanılan bir non steroidal antiinflamatuar ilaçtır. Âdet sancısı ve ağrılı âdet görmede de kullanılır. Diklofenak en güçlü analjezik etkiye sahip narkotik olmayan bir ağrı kesicidir.

<span class="mw-page-title-main">Morfin</span> narkotik analjezik

Morfin, çok etkili bir opiat ağrı kesici ilaç etken maddesidir, opioidlerin tipik aktif maddesidir ve bu grubun prototipidir. Ham afyonda %10-12 oranında mevcuttur. Molekül DSÖ'nün Temel İlaçlar Listesi'nde yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ketoprofen</span> Ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesi

Ketoprofen, ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesidir. Non steroidal antiinflamatuar ilaçların propiyonik asitler sınıfındandır.

<span class="mw-page-title-main">Piyelonefrit</span> Hastalık

Piyelonefrit böbreğin piyelumuna (pelvisine) ulaşmış bir yükselen idrar yolu enfeksiyonudur. Eğer enfeksiyon ciddi ise "ürosepsis" terimi ile eşanlamlı olarak kullanılır. Tedavisi için antibiyotik, ayrıca hastalığın temel nedeninin giderilmesi gerekir. Nefritin bir türüdür. Piyelit olarak da adlandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Akut böbrek yetmezliği</span>

Akut böbrek yetmezliği (ARF) böbreğin hasar göremesi sonucu meydana gelen böbrek fonsiyonlarının aniden kaybı olayıdır. Bu durumda normalde böbreklerin çıkardığı azotlu ve azotsuz atıklar vücutta tutulur. İşlev bozukluğunun ağırlığı ve süresine bağlı olarak bu birikinti, metabolik asidoz ve hiperkalemi gibi metabolik bozulmalarla birlikte vücudun sıvı dengesini değiştirir ve diğer organ sistemlerini de etkiler.

<span class="mw-page-title-main">Üremi</span> kanda yüksek üre seviyesi

Üremi, kanda üre görülmesidir. Üre idrarın temel bileşenlerinden birisidir. Amino asit ve protein metabolizmasının son ürünü olarak da tamamlanır, Normalde idrar yoluyla kandan dışarı atılır. Üremik sondrom böbrek yetmezliğinin terminal klinik bulgusu olarak da bilinir. Bulgu ve belirtileri, yetersiz boşaltım ve börek endokrin fonksiyonları araştırması sırasında laboratuvar testleri sonucu ortaya çıkar Üremi ya da üremik sendrom terimlerinin ikisi de, böbrek yetmezliği sonucu çok yüksek plazma üre konsantrasyonlarını ifade etmek için kullanılır.

Atipik Hemolitik Üremik Sendrom (aHÜS) nadir, ciddi, sistemik ve olumsuz sonuçları ile yaşamı tehdit eden bir hastalıktır. aHÜS hem çocukları hem de erişkinleri etkiler ve trombotik mikroanjiyopati (TMA) ile bağlantılıdır. TMA yaygın çoklu organ yetmezliği sorunlarına neden olabilecek şekilde tüm vücut boyunca küçük kan damarlarında kan pıhtılarının oluşmasıdır. aHÜS esas olarak vücudun immün sisteminin enfeksiyonlara karşı mücadele eden ve ölü hücreler için endojen bir temizlik makinesi olarak işlev gören kompleman sisteminin, kronik, kontrolsüz aktivasyonundan kaynaklanır. Normalde kompleman sistemi, onun yıkıcı etkilerini kontrol eden belirli proteinler tarafından ileri düzeyde kendi kendine düzenlenir,ama aHÜS'te bu düzenleme büyük oranda kompleman düzenleyici proteinlerde oluşan mutasyonlara bağlı olarak bozulur. Bu kontrol mekanizmasındaki bozukluklar daha sonra vücudun kendi dokularının hasarına neden olan kompleman sisteminin aşırı aktivasyonuna yol açabilir. Hastalığın hızlı tanısı ve uygun tedavinin erken başlatılması, sonuçları iyileştirir ve muhtemelen TMA ile ilişkili riskleri ve sonrasındaki böbrek yetmezliği, inme veya kalp krizi gibi yaşamı tehdit eden komplikasyonları azaltır.

Nefrit ya da nefritis böbreklerde oluşan, glomeruluslar ve tubulleri ya da glomerüller ve tübülleri çevreleyen interstisyel dokuyu kapsayabilen yangıdır.

<span class="mw-page-title-main">Akut solunum sıkıntısı sendromu</span> Solunum sistemi hastalığı

Şok akciğeri akciğer alveol sistemine özgü hücresel komponentlerin ileri düzeyde etkilendiği akut bir tablodur. ARDS süreci akciğerlerde hızlı başlayan yaygın inflamasyon ile tüm alveolleri etkileyen bir zararla bir solunum yetmezliği türüdür. Etken savuşturulabilirse hastadaki yüzeysel bulgular kısa sürede kaybolur. Etkenin güçlü olduğu olgularda solunum desteği gerektiren yoğun bir hipoksi tablosu gelişir. Mortalite ortalaması: %50 (yaşlılarda%90). Yaşama tutunabilen hastalarda, akciğerlerde, solunum işlevlerini ileri derecede etkileyen yaygın doku yıkımları oluşabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kronik böbrek hastalığı</span>

Kronik böbrek hastalığı, böbrek yapısında veya işlevinde 3 aydan uzun süreli anormalliklerin görüldüğü bir rahatsızlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Hidronefroz</span> İdrar yollarındaki sıvı akışının durması sonucu oluşan tablo

Hidronefroz (hydronephrosis) ve obstrüktif üropati, idrar yollarındaki sıvı akışının durması sonucu ortaya çıkan bir tablodur. Sıvı akışının bozulmasındaki en büyük etken idrar yollarının tıkanmasıdır; bu nedenle, “obstrüktif üropati” olarak nitelendirilirler. Uzun süren tıkanmalarda böbrek dokusuna yüklenen sıvı basıncı atrofiye neden olur (basınç atrofisi).

<span class="mw-page-title-main">Glomerülonefrit</span> böbrekteki glomerüllerin iltihaplanması

Glomerülonefrit (GN), birkaç böbrek hastalığına atıfta bulunmak için kullanılan bir terimdir. Hastalıkların çoğu, böbreklerdeki glomerüllerin veya küçük kan damarlarının iltihaplanması ile karakterizedir, ancak tüm hastalıkların mutlaka bir enflamatuar bileşeni yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Karaciğer yetmezliği</span>

Karaciğer yetmezliği, karaciğer’in normal fizyolojinin bir parçası olarak normal sentetik ve metabolik fonksiyonlarını yerine getirememesidir. Akut ve kronik (siroz) olmak üzere iki şekli vardır. Son zamanlarda, akut-kronik karaciğer yetmezliği (ACLF) denilen karaciğer yetmezliğinin üçüncü bir tipi giderek daha fazla tanınmaktadır.

Azotemi, vücutta anormal derecede yüksek düzeyde azot içeren bileşikler ile tanımlanan tıbbi bir durumdur. Bu büyük ölçüde kan'ın böbrekler tarafından yetersiz veya işlevsiz filtrelenmesiyle ilgilidir. Kontrol edilmezse üremi ve akut böbrek hasarı’na yol açabilir.