İçeriğe atla

İnsan radyasyon deneyleri

Joseph G. Hamilton, 1944'ten 1947'ye kadar Kaliforniya Üniversitesi'nin San Francisco yerleşkesinde yapılan insan plütonyum deneylerinin baş araştırmacısıydı.[1] Hamilton 1950'de, önerilen deneyler "biraz Buchenwald dokunuşuna" sahip olduğu için AEC'nin "önemli eleştiriye" açık bırakılacağından dolayı daha fazla insan deneyi yapılmasını engelleyen bir not yazdı.[2]

İyonlaştırıcı radyasyonun keşfinden bu yana, iyonlaştırıcı radyasyonun, radyoaktif kirliliğin ve özellikle de plütonyum elementinin insan vücudu üzerindeki etkilerini anlamak için bir dizi insan radyasyon deneyi yapılmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleştirilen deneyler

Amerika Birleşik Devletleri'nde, birçoğu Savunma Bakanlığı, Atom Enerjisi Komisyonu ve Halk Sağlığı Servisi gibi çeşitli ABD devlet kurumları[3] tarafından finanse edilen çok sayıda insan radyasyon deneyi yapılmıştır. Bu deneylere birçok üniversite de dahil oldu; en dikkat çekici şeklilde Vanderbilt Üniversitesi bunların birçoğuna dahil olmuştur. Deneyler şunları içeriyordu:

  • Plütonyum ve diğer radyoaktif elementlerin çoğunlukla ölümcül hastalığa sahip kişilerin rızası olmadan doğrudan enjekte edilmesi
  • Çocuklara radyoaktif izler beslemek
  • Yoksul hamile kadınlara radyoaktif demir vermeleri için doktorların görevlendirilmesi[4]
  • ABD askerlerini ve mahkûmları yüksek düzeyde radyasyona maruz bırakmak[5]
  • Ciddi doğum kusurlarına neden olacak şekilde mahkûmların testislerinin radyasyona maruz bırakılması[5]
  • Cesetlerin radyasyon açısından test edilmesi amacıyla mezarlarından çıkarılması (merhumun ailelerinin izni olmadan)[6]

15 Ocak 1994'te Başkan Bill Clinton, Johns Hopkins Berman Biyoetik Enstitüsü'nden Ruth Faden'ın[7][8] başkanlığında İnsan Radyasyon Deneyleri Danışma Komitesi'ni (ACHRE) kurdu. ACHRE'yi kurma kararının ardındaki temel faktörlerden biri, yeni atanan Enerji Bakanı Hazel O'Leary'nin attığı bir adımdı. O'Leary Enerji Bakanlığı'nın başına geçtiğinde, ilk icraatlarından biri yeni bir şeffaflık politikasını açıklamak oldu. Yeni politika, 1,6 milyon sayfadan fazla gizli kaydın neredeyse anında yayınlanmasına yol açtı.

Bu kayıtlar, Atom Enerjisi Komisyonu'nun 1940'lardan beri radyasyonun insan vücudu üzerindeki etkilerine ilişkin testlere sponsorluk yaptığını açıkça ortaya koyuyordu. Çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle hastanelere başvuran Amerikan vatandaşlarına bilgileri dışında, değişen miktarlarda plütonyum ve diğer radyoaktif maddeler gizlice enjekte edildi.

Ebb Cade, 10 Nisan 1945'te Oak Ridge, Tennessee'de vücuduna 4,7 mikrogram plütonyum enjekte edilmesini içeren tıbbi deneylere isteksiz bir katılımcıydı.[9][10] Bu deney, Harold Hodge'un gözetimi altındaydı.[11] Çoğu hasta bunun "sıradan bir enjeksiyon" olduğunu düşünüyordu, ancak gizli çalışmalar hastaların çoğunun vücudunda yaşamı tehdit eden durumlara neden olacak kadar radyoaktif madde bıraktı.

Bu tür deneyler hastanedeki hastalarla sınırlı değildi; yukarıda belirtilenler gibi diğer kitleleri de içeriyordu; örneğin radyoaktif sütle beslenen yetimler, radyoaktif madde enjekte edilen çocuklar ve Washington ve Oregon eyalet hapishanelerindeki mahkûmlar. Deneylerin çoğu, Enerji ve Savunma Bakanlıkları tarafından Soğuk Savaş savunması ve saldırı planlamasında kullanılabilecek bir bilgi olan insan vücudunun radyoaktif maddeleri nasıl metabolize ettiğine dair bilgileri değerlendirmek için gerçekleştirildi.

ACHRE'nin nihai raporu aynı zamanda Enerji Bakanlığı'nın, selefi AEC aracılığıyla Soğuk Savaş radyasyon araştırmaları ve insanlar üzerinde yapılan deneylere katılımının yayınlanmasını garantileyen bir İnsan Radyasyon Deneyleri Ofisi (OHRE) kurmasında da etkili oldu. ACHRE tarafından yayınlanan nihai rapor, Enerji Bakanlığı'nın web sitesinde bulunabilir.

Sovyetler Birliği

Sovyet nükleer programı, en önemlisi 1954'teki Totskoye nükleer tatbikatı ve Semipalatinsk Test Alanı'nda (1949-1989) gerçekleştirilen deneyler de dahil olmak üzere geniş ölçekte insan deneylerini içeriyordu. 1950 yılı itibarıyla programın farklı seviyelerinde yaklaşık 700.000 katılımcı vardı; bunların yarısı radyoaktivite deneyleri ve radyoaktif cevher kazılarında kullanılan Gulag mahkûmlarıydı. Programın boyutu, koşulları ve ölümcüllüğü hakkındaki bilgiler hâlâ Rus hükûmeti ve Rosatom tarafından gizli tutuluyor.[12][13]

Diğer ülkeler

Marshall Adaları'nda, yerli halk ve 5 Numaralı Şanslı Ejderha balıkçı teknesinin mürettebatı, Bikini Atolü'nde gerçekleştirilen Castle Bravo testleri sırasında yüksek verimli radyoaktif silahlara maruz kaldı. Araştırmacılar daha sonra, Proje 4.1'in bir parçası olarak radyasyon zehirlenmesinden kaynaklanan etkilerin başlangıcı hakkında araştırma yaparak, olayların bu görünüşte "beklenmeyen" gidişatından yararlandılar; hem spesifik olaya hem de kalabalık bölgelerdeki daha geniş test olgusuna ilişkin etik soruları gündeme getirdiler.[14]

Benzer şekilde, Venezuelalı genetikçi Marcel Roche, Patrick Tierney'nin 2000 tarihli kitabı El Dorado'da Karanlık'ta ABD Atom Enerjisi Komisyonu (AEC) ile işbirliği içinde Venezuela'nın Orinoco havzasındaki Yanomami ve Ye'Kwana halkları gibi yerli halklara muhtemelen hiçbir görünür fayda sağlamadan ve uygun şekilde bilgilendirilmiş rıza alınmadan radyoaktif iyot uyguladığı iddiasıyla suçlanmıştı. Bu, Fransız antropolog Jacques Lizot'nun Fransız Atom Enerjisi Komisyonu (CEA) ile işbirliği içinde yaptığı benzer iyot-124 uygulamalarına karşılık geliyordu.[15][16]

Ayrıca bakınız

Notlar ve kaynakça

  1. ^ Eckhardt, Roger (1995). "The Human Plutonium Injection Experiments" (PDF). Los Alamos Science. Radiation Protection and the Human Radiation Experiments (23): 177-223. 6 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Kasım 2012.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  2. ^ "The Media & Me: [The Radiation Story No One Would Touch]", Geoffrey Sea, Columbia Journalism Review, March/April 1994.
  3. ^ U.S. House of Representatives, Committee on Energy and Commerce, Subcommittee on Energy Conservation and Power. American Nuclear Guinea Pigs: Three Decades of Radiation Experiments on US. Citizens. Washington, D.C.: U.S. Government Printing Office.
  4. ^ U.S. District Court, Middle District of Tennessee. Craft v. Vanderbilt University. Fed Suppl. 1998;18:786-98. PMID 15751149.
  5. ^ a b Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; pluto isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  6. ^ Roff, Sue Rabbitt. "Project Sunshine and the Slippery Slope" (PDF). Dundee University Medical School. 15 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  7. ^ "Ruth R. Faden, PHD, MPH". 9 Ağustos 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  8. ^ ACHRE homepage, archived
  9. ^ Moss, William, and Roger Eckhardt. (1995). "The human plutonium injection experiments." Los Alamos Science. 23: 177-233.
  10. ^ Openness, DOE. (June 1998). Human Radiation Experiments: ACHRE Report. Chapter 5: The Manhattan district Experiments; the first injection. Washington, DC. Superintendent of Documents US Government Printing Office.
  11. ^ AEC no. UR-38, 1948 Quarterly Technical Report
  12. ^ "Живущие в стеклянном доме". Радио Свобода (Rusça). 1 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2015.  Birden fazla yazar-name-list parameters kullanıldı (yardım); Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  13. ^ "Slow Death In Kazakhstan's Land Of Nuclear Tests". RadioFreeEurope/RadioLiberty. 29 Ağustos 2011. 20 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2015. 
  14. ^ Skoog, Kim. "U.S. NUCLEAR TESTING ON THE MARSHALL ISLANDS: 1946 TO 1958" (PDF). University of Guam. 7 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 26 Haziran 2013. 
  15. ^ "Research in the rainforest". 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 
  16. ^ "Ethical Issues Raised by Patrick Tierney's Darkness in El Dorado". 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2023. 

Alakalı eserler

  • Killing Our Own: The disaster of America's experience with atomic radiation [Kendimizi Öldürmek: Amerika'nın atomik radyasyon deneyiminin felaketi], (İngilizce) Harvey Wasserman, Delacorte Press, c1992,978-0-440-04567-0
  • The Treatment: The Story of Those Who Died in the Cincinnati Radiation Tests [Tedavi: Cincinnati Radyasyon Testlerinde Ölenlerin Hikayesi], (İngilizce) Martha Stephens, Duke University Press, c2002, Durham, NC,0-8223-2811-9
  • Bravo for the Marshallese: Regaining Control in a Post-Nuclear, Post-Colonial World [Marshalllılara Bravo: Nükleer Sonrası, Sömürge Sonrası Bir Dünyada Kontrolü Yeniden Kazanmak], (İngilizce) Holly M. Barker, Wadsworth, 2004.0-534-61326-8ISBN 0-534-61326-8
  • Chair's Perspective on the Work of the Advisory Committee on Human Radiation Experiments [Başkanın İnsan Radyasyon Deneyleri Danışma Komitesinin Çalışmalarına İlişkin Bakış Açısı], (İngilizce) Ruth Faden

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Nükleer enerji</span> atomun çekirdeğinden elde edilen enerji türü

Nükleer enerji, atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji türüdür. Kütlenin enerjiye dönüşümünü ifade eden, Albert Einstein'a ait olan E=mc² formülü ile ilişkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktivite</span> Atom çekirdeğinin kendiliğinden parçalanması

Radyoaktivite, radyoaktiflik, ışınetkinlik veya nükleer bozunma; atom çekirdeğinin, daha küçük çekirdekler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanmasıdır. Çekirdek tepkimesi sırasında veya çekirdeğin bozunması ile ortaya çıkar. En yaygın ışımalar alfa(α), beta(β) ve gamma(γ) ışımalarıdır. Bir maddenin radyoaktivitesi bekerel veya curie ile ölçülür.

<span class="mw-page-title-main">Nötron</span> Yüke sahip olmayan atomaltı parçacık

Nötron, sembolü n veya n⁰ olan, bir atomaltı ve nötr bir parçacıktır. Proton ile birlikte, atomun çekirdeğini meydana getirir. Bir yukarı ve iki aşağı kuark ve bunların arasındaki güçlü etkileşim sayesinde oluşur. Proton ve nötron yaklaşık olarak aynı kütleye sahiptir fakat nötron daha fazla kütleye sahiptir. Nötron ve protonun her ikisi nükleon olarak isimlendirilir. Nükleonların etkileşimleri ve özellikleri nükleer fizik tarafından açıklanır. Nötr hidrojen atomu dışında bütün atomların çekirdeklerinde nötron bulunur. Her atom farklı sayıda nötron bulundurabilir. Proton ve nötronlar, kuarklardan oluştukları için temel parçacık değildirler.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer silah</span> Nükleer enerji ile yıkım gücü sağlayan silah

Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyon birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır. Sadece kullanılan bir silah, tüm bir kenti ya da bir ülkeyi canlı, cansız ne varsa tamamen yok edecek güçtedir.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer enerji santrali</span> Nükleer reaktör yardımıyla elde edilen enerjiyi dağıtan merkez

Nükleer santral (NPP) veya atom santrali (APS), ısı kaynağının nükleer reaktör olduğu termik santraldir. Termik santrallerde tipik olduğu gibi, ısı, elektrik üreten jeneratöre bağlı buhar türbinini çalıştıran buhar üretmek için kullanılır. Eylül 2023 itibarıyla Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, dünya çapında 32 ülkede faaliyette olan 410 nükleer santral ve inşa halinde olan 57 nükleer santral olduğunu bildirdi.

Polonyum, simgesi Po, atom numarası 84, kütle numarası 209 olan, ilk radyoaktif kimyasal elementtir. Marie Curie ve Pierre Curie'nin 1898'de bulduğu polonyum, uranyumdan 400 kat daha radyoaktif ve en tehlikeli radyasyon türü olan alfa radyoaktivite saçmaktadır. Pekblend cevherinin ayrıştırılmasıyla ortaya çıkmıştır. Sanayide kullanılan ve sigarada bulunan polonyum, böbrek, karaciğer ve dalakta onarılamaz zarar yaratır. Çürümesi hâlinde büyük enerji ortaya çıkar. Bir gram polonyum, 140 watt ısı enerjisi üretir. İnsan vücudunda çok az miktarda olan polonyum-210, parçacık hızlandırıcı veya nükleer reaktörden elde edilebilir. İsmi, Marie Curie'nin vatanı olan Polonya'dan gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Termonükleer silah</span> hidrojen atomlarının kaynaşarak (füzyon) helyuma dönüştüğü yıkıcı bomba türü

Hidrojen bombası veya füzyon bombası, kontrolsüz termonükleer enerji sağlayabilen yıkıcı nükleer silah.

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktif atık</span> İstenmeyen veya kullanılamayan radyoaktif maddeler

Radyoaktif atıklar, serbestleştirme sınırlarının üzerinde aktivite konsantrasyonu içeren ve bir daha kullanılması düşünülmeyen nükleer ve radyoaktif maddeler ile radyoaktif madde bulaşmış ya da radyoaktif olmuş yapı, sistem, bileşen ve malzemelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Alfa parçacığı</span>

Alfa parçacığı (alfa, Yunan alfabesindeki ilk harf ile gösterilir, α) parçacık ışınları arasında yüksek derecede iyonlaştırıcı bir ışın formudur. İki proton ve iki nötronun helyum çekirdeğindekine benzer bağları sebebiyle He2+ olarak da gösterilir. Alfa parçacığının kütlesi 6.644656×10−27 kg olup, 3.72738 GeV enerjiye denktir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Atom Enerjisi Kurumu</span>

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 1956 ve 2022 yılları arasında faaliyet gösteren, Türkiye'nin radyasyon ve nükleer enerji politikalarına yön vermek üzere kurulmuş kurumdur.

<span class="mw-page-title-main">Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları</span> nükleer bir felaket

Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları; 2011 Tōhoku Depremi ve Tsunamisi sonrasında, 11 Mart 2011 tarihinde Fukuşima I Nükleer Santrali'nde atmosfere radyoaktif maddelerin denize karışmasına sebep olan olaylar dizisidir. Uzmanlar kazayı Çernobil Felaketinden sonra dünyanın en büyük ikinci nükleer kazası olarak tanımlamakla birlikte, tüm reaktörlerde sorun yaşanması kazaları bugüne kadarki en karmaşık Nükleer kazalardan biri yapmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Radyonüklit</span>

En basit çekirdek olan hidrojen çekirdeği hariç bütün çekirdeklerde nötron ve proton bulunur. Nötronların protonlara oranı hafif izotoplarda birebir oranındayken periyodik tablonun sonundaki ağır elementlere doğru bu oran gittikçe artmaktadır. Bu oran daha da artarak nüklitin artık kararlı olmadığı bir noktaya gelir. Daha ağır nüklitler, dışarıya verecekleri fazla enerjileri olduğundan kararsızlardır. Bunlara radyonüklit denir. Bu süreçte radyonüklid radyoaktif bozunmaya uğrar ve bu esnada gama ışını ve/veya atom altı parçacıklar yayabilir. Bu parçacıklar iyonlaştırıcı radyasyonu oluştur. Radyonüklidler doğada bulunabildikleri gibi yapay yollarla da üretilebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Enerji Bakanlığı</span>

Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı, ABD federal hükûmetinin nükleer enerji ve nükleer enerjinin güvenli kullanımı konularında politikalarını yürüten kurumudur.

<span class="mw-page-title-main">Atom Çağı</span> Atom enerjisinin insanlığın hizmetine girdiği çağ

Atom Çağı ya da Atom Devri genellikle 16 Temmuz 1945 II. Dünya Savaşı'nda ilk nükleer (atom) patlamasından sonraki tarihi dönemi tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. 1933 yılında nükleer zincir reaksiyonları hipotez olmasına rağmen ve ilk yapay kendi kendini imha edebilen nükleer zincir reaksiyonu Aralık 1942 yılında yer almıştı. Trinity testi ve onu takip eden Japonya'daki II. Dünya Savaşı'nı bitiren Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası saldırısı nükleer teknolojinin ilk büyük ölçekli kullanımını temsil eder ve derin sosyo-politik düşünce değişikliklerini ve teknolojinin gelişimini başlatmıştır. Atom gücü ilerlemenin ve modernliğin bir özeti olarak görüldü. Ancak, nükleer rüya vadedildiğinden kısa sürdü çünkü nükleer teknoloji silahlanma yarışından Çernobil reaktör kazası ve Three Mile adası kazası, bomba tesisi temizleme ve bitki atık imhası gibi çözülmemiş bir dizi sosyal sorunlara neden oldu.

Nükleer bağlanma enerjisi, atomun çekirdeğini bileşenlerine ayırmak için gereken enerjidir. Bu bileşenler nötron, proton ve nükleondur. Bağ enerjisi genelde pozitif işaretlidir çünkü çoğu çekirdek parçalara ayrılmak için net bir enerjiye ihtiyacı vardır. Bu yüzden, genelde bir atomun çekirdeğinin kütlesi ayrı ayrı ölçüldüğünde daha azdır. Bu fark nükleer bağlanma enerjisidir ki bu enerji birbirini tutan bileşenlerin uyguladığı kuvvet tarafından sağlanır. Çekirdeği bileşenlerine ayırırken, kütlenin bir kısmı büyük bir enerjiye dönüştürülür bu yüzden bir kısım kütle eksilir, eksik kütlede bir fark yaratır çekirdekte. Bu eksik kütle, kütle eksiği diye bilinir ve çekirdek oluşurken çıkan enerjiye takabül eder.

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktif kirlilik</span>

Radyoaktif kirlenme veya radyoaktif kontaminasyon, radyoaktif maddelerin yüzeylerde; katı, sıvı veya gaz içinde kasıtsız ve istemeden bulunması durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Radyofobi</span>

Radyofobi, iyonlaştırıcı radyasyon korkusudur. Radyofobi, istatistikleri görmezden gelerek ve/veya yeterince bilgiye sahip olmayarak radyasyona bağlı kanser ve akut radyasyon sendromu gibi sağlık problemlerine karşı gereksiz veya mantıksız korkudur.

<span class="mw-page-title-main">Radyasyon hasarı</span>

Radyasyon hasarı, iyonlaştırıcı radyasyonun fiziksel nesneler üzerindeki etkisidir. Radyobiyoloji, iyonlaştırıcı radyasyonun ve radyasyonun insan sağlığına etkileri de dahil olmak üzere canlılar üzerindeki etkisini araştıran bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Jane Hamilton Hall</span> Amerikalı fizikçi

Jane Hamilton Hall, Amerikalı fizikçidir. II. Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi'nde çalıştı. Savaştan sonra Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'nda çalışmaya devam etti ve Clementine nükleer reaktörünün yapımını ve işletmeye sokulmasını denetledi. 1958'de laboratuvarın müdür yardımcısı oldu. 1956'dan 1959'a kadar Atom Enerjisi Komisyonu Genel Danışma Komitesi sekreterliği yaptı ve 1966'dan 1972'ye kadar komite üyeliği yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Komisyonu</span>

Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Komisyonu (AEC), II. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri Kongresi tarafından atom bilimi ve teknolojisinin barış zamanındaki gelişimini de teşvik etmek ve kontrol altında tutmak için kurulan Amerika Birleşik Devletleri hükûmetinin bir kurumuydu. Başkan Harry S. Truman, 1 Ağustos 1946'da McMahon/Atom Enerjisi Yasası'nı imzalayarak, 1 Ocak 1947'den itibaren atom enerjisinin kontrolünü ordudan sivillere devretmiş oldu. Bu yasa Atom Enerjisi Komisyonu üyelerine savaş sırasında atom bombası üretmek için inşa edilmiş fabrikaların, laboratuvarların, ekipmanların ve personelin tam kontrolünü sağladı.