İçeriğe atla

İnsan kafatası sembolizmi

İnsan kafatası sembolizmi, insanın kafatasıyla ilgili sembolik bir anlamdır. Kafatasının en çok karşılaşılan sembolik kullanımı ölüm ve yaşam betimlemesidir.

İnsan, diğer kemiklerin taş parçalarına benzediği zamanlarda birkaç parçaya ayrılmış gömülü kafataslarını bile kısmen tanıyabilir. İnsan beyni özel bir yüz tanıma rejyonuna sahiptir ve birkaç noktada, çizgide veya noktalama işaretinde yüz çizgileri bulmaya alışıktır. Yani insan beyni insan kafatası şeklini ve olağan yüz hatlarından ayrı düşünemez. Bu yüzden de, hem ölüm hem de kafatasının önceki hayatı sembolize edilir.

Dahası, insanların görsel olarak hoş bulduğu—tabi bu ölü bir insana ait olan büyük göz yuvalarına sahip kafatası neoteni derecesini göstermektedir. Şöyle ki, insan kafatasları bazen iskeletteki diğer kemiklerden daha büyük bir yapıya sahip oluyorlar ve iğrendirseler bile ilgi çekebiliyorlar. Şimdiki toplumumuz çoğunlukla kafatasını ölüm ve kötülükte bağdaştırıyor. Fakat, bir vücuttaki beşerin itibarını ve şuurun beden buluşunu, kısacası "yaşamı" temsil eden kristal kafatasları gibi objelere sahip olan bazı antik toplumlara göre de tam tersine bir bağdaşımın olduğuna inanılmaktadır.

Unicode ise U+1F480 (💀) karakterini insan kafatası piktogramına karşılık yedeklemektedir.

Kaynak

İnsan Kafatası[1]

Örnekler

New England'ın ilk zamanlarındaki sıklıkla mezar taşlarına kazınmış ve oyulmuş kafatasları yalnızca yaşamın sembolü olabilirler fakat bazen de ölümünden çok yaşamı yücelten bir çift melek kanadı sırtladılar.

Kafatası sembolizminin en bilinen örneklerinden biri Shakespeare'in Hamlet'inde gerçekleşir. Eserin marka karakteri Hamlet eski bir arkadaşının kafatasını tanır: "Vah zavallı Yorick! Onu tanırdım Horatio. Şakaları sonsuz, hayal gücü eşsizdi." Hamlet, ümitsizliğin ve kaba ironik mizahın acı monologunu dile getirmek için esinlendi.

Hamlet'in "Şuradaki dudakları kim bilir kaç kere öpmüştüm" sözleri ve Talmud'dan "Başrahip Rabi Ishmael savaşta ölmüş askerin kopmuş kafasını kucağına koydu ve haykırdı: Ah o kutsal dudaklar! Seni kim küllere boğdu..." alıntısındaki kafatası melankolik bir semboldü.

  1. ^ Alyar, Gamze (21 Haziran 2020). "Kafatası Sembolünün Anlamı". Çağdaş, Özgün, Yaratıcı ve Türkçe (İngilizce). 28 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Nisan 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Beyin</span> vücudumuzun kontrolünü sağlayan sinir sisteminin merkezi beyin

Beyin , sinir sisteminin merkezi olarak hizmet eden bir organıdır. Bütün omurgalı hayvanlar ve çoğu omurgasız hayvan -bazı süngerler, knidliler, tulumlular ve derisi dikenliler gibi omurgasızlar hariç- beyne sahiptir. Baş kısmında; duyma, tatma, görme, denge, koklama gibi duyulara hizmet eden organlara yakın bir noktada bulunan beyin omurgalıların vücudundaki en karmaşık organdır. Normal bir insanda serebral korteksin 15-33 milyar nörondan müteşekkil olduğu tahmin edilmektedir. Her biri birkaç bin nöronla sinaps denen bağlantılar yardımıyla bağlıdır. Bu nöronlar birbirleriyle akson denen uzun protoplazmik lifler yardımıyla iletişim kurar. Aksonlar bilgiyi beynin diğer kısımlarına yahut vücudun spesifik alıcı hücrelerine taşır.

<span class="mw-page-title-main">Eski Taş Çağı</span> çağlar

Kaba Taş Devri, Yontma Taş Devri veya bilimsel adıyla Paleolitik Çağ olarak tanımlanan Eski Taş Çağı günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 12.000 yıl önce son bulmuştur. Ancak verilen bu tarihlerin dünya geneli içinde geçerli olduğunu ve yerel olarak değişmeye açık bulunduğunu da belirtmek gerekir. İnsanlık tarihinin %99'u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanın kavrama yeteneği ve temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ankh</span> Antik Mısırda kullanılmış dinî simge

Ankh, üst ucu bir ilmiği andıran bir haç. “T” harfinin üzerine oturtulmuş küçük bir daireden ibaret yaygın bir Antik Mısır sembolüdür. "Nil'in anahtarı" olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Yeraltı (mitoloji)</span>

Yeraltı, başta Şamanizmde sembolik anlamıyla, ölüm olayı ile bedenlerini terk edenlerin göçtükleri öte-alemi ifade etmek üzere kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kafatası</span> omurgalıların kafasında bulunan kemik yapı

Kafatası, omurgalılarda başı oluşturan kemik bir yapıdır. Yüzün yapılarını destekler ve beyin için koruyucu bir boşluk sağlar. Kafatası iki bölümden oluşur: kranyum ve mandibula. İnsanlarda bu iki kısım, nörokranyum ve en büyük kemiği olarak mandibulayı içeren viscerocranium'dur. Kafatası, iskeletin en ön kısmını oluşturur ve bir sefalizasyon ürünüdür - beyni ve gözler, kulaklar, burun ve ağız gibi çeşitli duyusal yapıları barındırır. İnsanlarda bu duyusal yapılar yüz iskeletinin bir parçasıdır.

<i>Homo sapiens idaltu</i> Etiyopyanın Üst Pleyistoseninden insan kafatası

Herto Adamı, Etiyopya'nın Afar Üçgeni'ndeki Bouri Formasyonunun Üst Herto Üyesinden 1997 yılında keşfedilen 160.000 ila 154.000 yıllık insan kalıntılarına atıfta bulunur. Herto Adamı'nın keşfi, 300 ila 100 bin yıl önce fosil kayıtlarında uzun bir boşluğa düştüğü için özellikle önemliydi ve 2003'teki tanımında en eski tarihli H. sapiens kalıntılarını temsil ediyordu. Orijinal açıklama belgesinde, bu 12 birey "anatomik olarak modern insan" şemsiyesinin hemen dışında yer alıyor olarak tanımlandı. Böylece, Herto Adamı gibi yeni bir alt türde sınıflandırıldı. Daha arkaik H. (s.?) rhodesiensis ve H. s. sapiens arasında bir geçiş formunu temsil ettiği varsayılır. Daha sonraki araştırmacılar bu sınıflandırmayı reddetmişlerdir. Ata ve soyundan gelen türlerin kesin bitiş morfolojisi ve başlangıç morfolojisi doğası gereği çözülemez olduğundan, özellikle bir kronotür tartışılırken, "türler" ve "alt türler"in belirsiz tanımları nedeniyle bu tür alt türlerin geçerliliğini haklı çıkarmak zordur.

<span class="mw-page-title-main">İnsan yamyamlığı</span> daha çok din, tapınma, büyü vb. amaçlarla insan eti yiyen kimse

İnsan yamyamlığı (Antropofaji), insanın, kendi türünden varlıkların (insan) etini veya iç organlarını yeme eylemi ya da alışkanlığıdır. Yamyamlık eylemini gerçekleştiren kişi yamyam olarak adlandırılır. Yamyamlık ifadesi türlerden birinin aynı türün bir diğer üyesinin tüm parçalarını ya da bir kısmını seksüel yamyamlığa ek olarak yemek amacıyla tüketmesi olarak zoolojiyi de kapsar.

<i>Ankylosaurus</i>

Ankylosaurus,, Geç Kretase devrinde 68-66 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış bir kuş kalçalı dinozor cinsidir.

<span class="mw-page-title-main">Sarawak yunusu</span>

Sarawak yunusu ya da Fraser yunusu Pasifik Okyanusu'nun derin sularında ve kısmen Hint Okyanusu ile Atlantik Okyanusu'nda yaşayan, Yunusgiller familyasından bir yunustur.

<span class="mw-page-title-main">Paryetal kemik</span>

Paryetal kemik kafatası'nın kenarlarının ve çatısının birleştiği kemiktir. Her kemik düzensiz dörtgen biçimindedir ve iki yüzeyi, dört kenarı ve dört açısı vardır. İsmi Latince pariet-(duvar)'dan gelir.

<span class="mw-page-title-main">Yahudi sembolizmi</span> Yahudilikte kavramların simgeleri

Yahudi sembolizmi ele alındığında "sembol" için kullanılan İbranice kelime ot'tur. Erken Yahudilikte bu terim sadece işaretler için kullanılmakla kalmayıp, Tanrı ile insan arasındaki dini bağın sembolu olarak da kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kraniyofasiyal yarıklar</span>

Kraniyofasiyal yarıklar, kraniyofasiyal malformasyonların en önemlilerinden biridir; baş-boyun ve yüz bölgesinin oluşma ve gelişme aşamalarındaki aksamalar ya da sapmalar sonucu ortaya çıkan yapısal ve işlevsel bozuklukların önemli bir bölümünü oluştururlar. Embriyolojik kökenlerine göre; nöral tüp kökenli anomaliler, 1. ve 2. farengeal ark kökenli malformasyonlar, ektodermal displaziler söz konusudur.

Delik-Taş 1, 1938'de Orta Asya'daki Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde, Bajsuntau Dağları'ndaki Delik Taş mağarasında keşfedilen bir Neandertal iskeletidir.

<i>Australopithecus sediba</i> soyu tükenmiş hominid türü

Australopithecus sediba, İnsanlığın beşiği olan Güney Afrika'daki Malapa Mağarası'nda bulunmuş, soyu tükenmiş bir australopitesin türüdür. Bu mağarada bulunan çocuk iskeleti, Holotip MH1 olarak, yetişkin dişi iskeleti ise paratip MH2 olarak bilinmektedir. Kalıntılar 1.98 milyon yıl öncesine tarihlenirler ve Paranthropus robustus, Homo habilis/H. rudolfensis ve Homo ergaster/H. erectus ile aynı dönemde yaşamışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Pakicetidae</span> tarih öncesi balina familyası

Pakicetidae, Erken Eosen'de Kuzey Pakistan'da yaşamış, en eski balinaları içeren bir Arkaik balina familyasıdır. Familyaya ait fosiller Kuzey Pakistan ve Kuzeybatı Hindistan'da bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ejderha Adamı</span> Buzul Çağı insanı

Ejderha Adamı, Orta Pleyistosen dönemine tarihlenen, Harbin, Heilongjiang, Kuzeydoğu Çin'den neredeyse eksiksiz bir kafatasından tanımlanan bir arkaik insan türüdür. Kafatası 1933'te keşfedildi, ancak çalkantılı bir siyasi atmosfer nedeniyle 2018'e kadar bilim insanlarının eline geçemeyecek ve 2021'e kadar isimlendirilmeyecekti. Tanımlayıcılar, modern insanın Neandertallerden çok H. longi ile daha yakın akraba olduğunu düşünüyorlardı.

<span class="mw-page-title-main">Solo insanı</span> bilinen en genç Homo erectus fosili

Solo insanı, Geç Pleistosen'de, yaklaşık 117 ila 108 bin yıl önce, Endonezya'nın Cava Adası'nda Solo Nehri boyunca yaşamış, H. erectus'un bir alt türüdür. Bu popülasyon, türün bilinen son popülasyonudur. Ngandong köyü yakınlarında kazılan 14 üst kafatası parçası, iki kaval kemiği ve bir pelvis parçasından ve sınıflandırmaya bağlı olarak muhtemelen Sambungmacan'dan üç kafatası ve Ngawi'den bir kafatasından bilinmektedir. Ngandong sahası ilk olarak 1931'den 1933'e Willem Frederik Florus Oppenoorth, Carel ter Haar ve Gustav Heinrich Ralph von Koenigswald başkanlığında kazıldı. Ancak daha fazla çalışma, Büyük Buhran, 2. Dünya Savaşı ve Endonezya Bağımsızlık Savaşı nedeniyle ertelendi. Tarihsel ırk kavramlarına uygun olarak, Endonezyalı Homo erectus alt türü başlangıçta Avustralyalı Aborijinlerin doğrudan ataları olarak sınıflandırılmıştı. Ancak Solo insanının artık yaşayan bir torunu olmadığı düşünülmüyor, çünkü kalıntılar, kabaca 50.000 ila 55.000 yıl önce başlayan bölgeye modern insan göçünden çok öncesine tarihlenir.

<i>Lantiyen insanı</i> Asyada bulunmuş hominid fosili

Lantiyen insanı, 1963'te Lantian County, Loess Platosu'ndaki Chenchiawo Köyü'nden neredeyse tam bir çene kemiğinden ve 1964'te keşfedilen Gongwangling Köyü'nden kısmi bir kafatasından bilinen, bir Homo erectus alt türüdür. Kalıntıların ilki yaklaşık 710-684 bin yıl öncesine, ikincisi ise 1.65-1.59 milyon yıl öncesine dayanıyor. Bu, Lantiyen insanını Afrika'nın ötesinde keşfedilmiş ikinci en yaşlı H. erectus ve Doğu Asya'nın en yaşısı yapar. Fosilleri ilk olarak 1964 yılında Woo Ju-Kan tarafından tanımlandı ve bir diğer H. erectus olan Pekin insanının atası olarak kabul edildi.

<span class="mw-page-title-main">Nörokranyum</span>

İnsan anatomisinde nörokranyum, kafatasının üst ve arka kısmı olup, beyin etrafında adeta koruyucu bir kap oluşturur. İnsan kafatasında, nörokranyum kalvaryayı içerir. Kafatasının geri kalanı ise yüz kemiklerinden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Totenkopf</span>

Totenkopf, kafatası ve kemikler sembolünün Almancasıdır. "Kafatası ve çapraz kemikler" sembolü, ölüm ve ölüme, tehlikeye veya ölüye meydan okumanın yanı sıra korsanlık veya toksikliğin eski bir uluslararası semboldür. Totenkopf genellikle çeneli veya çenesiz insan kafatasından oluşur ve genellikle iki çapraz uzun kemiği (femur) içerir, çoğunlukla çapraz kemikler kafatasının bir kısmının arkasında olacak şekilde tasvir edilir.