Neandertal ya da Neandertal insanı, günümüzden yaklaşık 250 bin ila 40 bin yıl önce yaşamış insan türüdür. İkili adlandırmada ismi "Homo neanderthalensis"dir. Fosilleri muhafaza etmeye müsait kireç taşı mağaralarda yaşadıkları için haklarında en fazla bilgi sahibi olunan ve bunun bir sonucu olarak modern kültürde tipik "mağara adamı" kalıbını yaratan tarih öncesi insan türüdür.
İnsan ya da modern insan, primatların en yaygın türüdür. İki ayaklılığı ve yüksek zekâsıyla karakterize edilen büyük insansı maymun olan insan, çeşitli ortamlarda gelişip son derece karmaşık araçlar geliştirmiş, karmaşık toplumsal yapılar ve medeniyetler oluşturmuştur. İnsanlar son derece sosyaldir; tek bir insan, ailelerden ve yaşıt gruplarından şirketlere ve siyasi devletlere kadar iş birliği yapan, farklı ve hatta rekabet eden sosyal grupların çok katmanlı bir ağına ait olma eğilimindedir. Bu nedenle, insanlar arasındaki sosyal etkileşimler, her biri insan toplumunu destekleyen çok çeşitli değerleri, sosyal normları, dilleri ve gelenekleri oluşturmuştur. İnsanlar aynı zamanda son derece meraklıdır: Olguları anlama ve etkileme arzusu, insanlığın bilim, teknoloji, felsefe, mitoloji, din ve diğer bilgi çerçevelerindeki gelişimini motive etmiştir; insanlar aynı zamanda antropoloji, sosyal bilimler, tarih, psikoloji ve tıp gibi alanlar aracılığıyla da kendilerini incelerler.
Homo floresiensis ya da Flores insanı Pleyistosen'de Flores Adası'nda yaşamış bir arkaik insan türüdür. Bu türe ait ilk fosillerin 2003 yılında keşfedilmesi ve çok az olması nedeniyle bu insanlar hakkındaki bilgiler oldukça azdır. İlk aşamada bu insanların kretenizm hastalığına sahip olan bir Homo sapiens alt türü olduğu düşünülse de Homo erectus'un küçülmüş bir versiyonu olduğu da ortaya atılmıştır. Yeni incelemeler ışığında Homo floresiensis fosillerinin, Homo sapiens'lere ait olmadığı kesinleşmiştir.
Diş taşı ya da tartar, dişlerin çevresinde biriken gıda artıklarının uzun süre kalması sonucu oluşan sert, mineralize yapılardır. Yetişkinlerin yaklaşık %90'ında diş taşı mevcuttur. İnsanlar dışındaki diğer hayvanlarda da tartar varlığı tespit edilmiştir.
Otizmin kalıtsallığı, Otizm spektrum bozukluklarının nedenleri arasında en önemli yeri genetik faktörler tutmaktadır. İkizler üzerinde yapılan ilk çalışmalar otizmin kalıtsallığının %90'dan fazla olduğunu, bir başka deyişle genetik faktörlerin otizm vakalarının %90'ından fazlasını açıkladığını göstermiştir. Bu tahminin daha kesinleştirilmesi için ikizler üzerine yeni data ve yapısal genetik modeller gerekmektedir. Tek yumurta ikizlerinden yalnızca biri otistik olduğunda diğerinde genellikle öğrenme ve sosyal bozukluklar görülmektedir. Erişkin kardeşler için ise daha geniş olan otizm fenotipinin bir ya da birkaç özelliğine sahip olma riski %30'dur.
Irk, toplum tarafından genellikle farklı görülen biyolojik, fiziksel ve sosyal niteliklere göre insanların gruplandırılmasıdır. Terim öncelikle ortak bir dil konuşanları ve sonrasında belirli milliyetten insanları anlatmak için kullanılmıştır. On yedinci yüzyıl itibarıyla bu terim fiziksel (fenotipik) özellikleri işaret etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Modern bilim ırk terimini sosyal bir inşa olarak görmektedir. Sosyal inşa bireyin toplum tarafından koyulmuş kurallara dayanan kimliğidir. Her ne kadar kısmen gruplar arasındaki fiziksel benzerliklere bağlı olsa da ırk terimi fiziksel ya da biyolojik bir anlam taşımamaktadır.
Ortak ata, evrimsel süreçte, birden fazla canlı türünün ortak genetik öncülü olan canlı. Modern biyolojide, Dünya üzerinde yaşayan ya da soyu tükenmiş birçok canlının, diğer alt canlı türlerinin ortak atası olduğu kabul edilir. Ayrıca tüm canlıların "evrensel bir ortak ata"dan ya da "ortak gen havuzu"ndan geldiği kabul edilir. Evrensel ortak ata kavramı, ilk kez 1859'da Charles Darwin'in Türlerin Kökeni kitabında ortaya atılmıştır.
İnsan genomu Homo sapiens'in genomudur. 23 kromozom çifti üzerinde bulunur, bunlardan 22 çifti otozomal kromozomdur, kalan çift ise cinsiyeti belirler. Haploit insan genomu toplam 3 milyar DNA baz çiftinden biraz fazla uzunluktadır. İnsan Genom Projesi ile elde edilen ökromatik insan genom referans dizisi biyomedikal bilimlerde kullanılmaktadır.
Kalıtım, fenotipik özelliklerin ebeveynlerden yavrulara aktarılmasıdır. Oluşan hücreler veya organizmalar, ebeveynlerinin genetik bilgisini eşeysiz üreme ya da eşeyli üreme yoluyla edinirler. Kalıtım yoluyla bireyler arasındaki farklılıklar birikebilir ve bu durum türlerin doğal seçilim yoluyla evrimleşmesine neden olabilir. Biyoloji biliminde kalıtım çalışmaları genetik olarak adlandırılır.
Genetik çeşitlilik, bir biyolojik çeşitlilik düzeyi olup bir türün gen havuzundaki genetik özelliklerinin toplam sayısını gösterir. Genetik çeşitlilik, çeşitlenen genetik özelliklerin eğilimini tanımlayan genetik değişkenlik terimi ile aynı şey olmayıp bundan ayrılır.
Arkaik insanlar, anatomik olarak modern görünüme sahip olan insana karşıt olarak Homo cinsinin bazı çeşitlerini kapsayan, geniş tanımlı bir terimdir. Terim, Homo heidelbergensis, Homo rhodesiensis, Homo neanderthalensis, Homo naledi, Homo ergaster ve Homo antecessor türlerini kapsar. Neandertaller gibi iri yapılı olan ilkel diğer insanlar Neandertallere özgü, özellikle yüz çizgilerindeki yapısal aşırılıkları taşımazlar. Birkaç Homo türü, yaklaşık 300 bin yıl öncesinde en erken erken modern insanların ortaya çıkışından önceki ve bu dönemin çağdaşı olan geniş arkaik insan kategorisi altında gruplandırılmıştır. Güney Etiyopya'dan Omo-Kibish I, Fas'taki Jebel Irhoud ve Güney Afrika'daki Florisbad kalıntıları Homo sapiens'in en eski kalıntıları arasındadır.
Haplotip, genetikte birlikte iletilen kromozomlar üzerinde birbirleriyle ilişkili lokuslardaki alel kombinasyonuna veya DNA dizisine verilen isim. Bir haplotip, belirli lokus kümelerinde meydana gelen rekombinasyon vakalarına bağlı olarak tek bir lokusu veya tüm bir kromozomu içerebilir.
Fiziksel çekicilik, bir insanın fiziksel özelliklerinin estetik açıdan güzel nitelendirildiği durumu ifade eder. Bu ifade çoğu zaman cinsel çekiciliği veya arzu edilebilirliği ima eder. Bir insanın başka bir insandan etkilenmesine neden olan birçok sebep vardır ve fiziksel çekicilik bunlardan biridir. Fiziksel çekicilik bütün kültürlerde ortak olan evrensel bir bakışı içerdiği gibi kültürel ve sosyal farklılıklar ve öznel tercihleri de içerir.
Denisova Mağarası, Rusya, Sibirya'daki Altay Dağları'nda bulunan bir mağaradır. Mağara büyük paleoarkeolojik ve paleontolojik öneme sahiptir. Denisova insanının kemik parçaları ve yaklaşık GÖ 40.000'e tarihlenen kalıntılar mağarada bulunmuştur. Mağarada 32.000 yıllık bir tarih öncesi at türü de keşfedilmiştir.
Arkeogenetikte, Erken Avrupalı Çiftçileri (EEF), İlk Avrupalı Çiftçiler (FEF), Neolitik Avrupalı Çiftçiler veya Eski Ege Çiftçileri (ANF) terimleri, Neolitik dönemde Avrupa'da yaşamış çiftçilerinden gelen genetik insan soyunun adıdır.
Solo insanı, Geç Pleistosen'de, yaklaşık 117 ila 108 bin yıl önce, Endonezya'nın Cava Adası'nda Solo Nehri boyunca yaşamış, H. erectus'un bir alt türüdür. Bu popülasyon, türün bilinen son popülasyonudur. Ngandong köyü yakınlarında kazılan 14 üst kafatası parçası, iki kaval kemiği ve bir pelvis parçasından ve sınıflandırmaya bağlı olarak muhtemelen Sambungmacan'dan üç kafatası ve Ngawi'den bir kafatasından bilinmektedir. Ngandong sahası ilk olarak 1931'den 1933'e Willem Frederik Florus Oppenoorth, Carel ter Haar ve Gustav Heinrich Ralph von Koenigswald başkanlığında kazıldı. Ancak daha fazla çalışma, Büyük Buhran, 2. Dünya Savaşı ve Endonezya Bağımsızlık Savaşı nedeniyle ertelendi. Tarihsel ırk kavramlarına uygun olarak, Endonezyalı Homo erectus alt türü başlangıçta Avustralyalı Aborijinlerin doğrudan ataları olarak sınıflandırılmıştı. Ancak Solo insanının artık yaşayan bir torunu olmadığı düşünülmüyor, çünkü kalıntılar, kabaca 50.000 ila 55.000 yıl önce başlayan bölgeye modern insan göçünden çok öncesine tarihlenir.
IQ'nun kalıtsallığı üzerine yapılan araştırmalar, bir popülasyondaki bireyler arasındaki genetik varyasyonlardan kaynaklanan IQ farklılıklarını araştırır. IQ'nun kalıtsallığı konusundaki araştırmalar 19. yüzyılın sonlarında başlamış ve başladığı tarihten beri önemli tartışmalara neden olmuştur. Normal aralıktaki zeka, poligenik bir özelliktir. Başka bir deyişle kişinin zekası en az 500 genden etkilenmektedir. Ayrıca, yakından ilişkili kişilerin IQ'larındaki benzerlik, çevresel faktörler genetik faktörlerle ilişkili olabileceğinden dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
Paleoantropolojide, "Afrika'dan Çıkış" teorisi, yeni tek köken hipotezi, yer değiştirme hipotezi veya yakın zamanlı Afrika kökeni modeli olarak da adlandırılan modern insanın yakın zamanlı Afrika kökeni, anatomik olarak modern insanların, coğrafi kökeni ve ilk göçlerinin bilim dünyasında yaygın kabul gören modelidir. Homo erectus ve daha sonra da Homo neanderthalensis'in, kısaca homininlerin Afrika dışına ilk yayılışlarının izini süren bir modeldir.
Uzun yaşam, bir nüfusun özellikle uzun ömürlü üyelerine atıfta bulunabilirken, yaşam beklentisi istatistiksel olarak belirli bir yaşta kalan ortalama yıl sayısı olarak tanımlanır. Örneğin, bir nüfusun doğumda beklenen yaşam süresi, aynı yıl içinde doğan tüm insanların ortalama ölüm yaşıyla aynıdır.
Antik DNA (ADNA), antik örneklerden izole edilen DNA'dır. Bozunma süreçleri nedeniyle antik DNA, çağdaş genetik materyale kıyasla daha fazla bozulmuştur. En iyi koruma koşulları altında bile, bir örneğin sekanslama teknolojileri için yeterli DNA içermesi için 0.4-1.5 milyon yıllık bir üst sınır vardır. Şimdiye kadar dizilen en eski örneğin 1.65 milyon yaşında olduğu tahmin edilmektedir. Genetik materyal paleo/arkeolojik ve tarihsel iskelet materyali, mumyalanmış dokular, dondurulmuş tıbbi örneklerin arşiv koleksiyonları, korunmuş bitki kalıntıları, buz ve permafrost çekirdeklerinden, deniz ve göl sedimanlarından ve kazı kirlerinden geri kazanılmıştır. 7 Aralık 2022'de The New York Times, Grönland'da iki milyon yıllık genetik materyalin bulunduğunu ve şu anda şimdiye kadar keşfedilen en eski DNA olarak kabul edildiğini bildirdi.