İçeriğe atla

İnsanın çevre üzerindeki etkisi

İnsanın çevre üzerindeki etkisi veya çevre üzerindeki antropojenik etki, biyofiziksel ortamlarda[1] ve ekosistemlerde, biyoçeşitlilikte ve doğal kaynaklarda[2][3] doğrudan veya dolaylı olarak insanlar tarafından neden olunan küresel ısınma,[1][4] çevresel bozulma,[1] okyanusların asitlenmesi,[1][5] kitlesel yok oluş,[6][7][8][9] biyoçeşitlilik kaybı, ekolojik kriz, yasak avlanma ve ekolojik çöküş gibi değişikliklerdir. Doğayı toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendirmenin şiddetli etkileri, aşırı insan nüfusu artışı ile daha kötü bir hale gelmiştir.[10][11] İnsanların çevrede hasara yol açan aktivitelerine nüfus artışı,[12][13] aşırı tüketim, aşırı kullanma, çevre kirliliği ve ormansızlaşma örnek verilebilir. İnsanların yol açtığı bu sorunlardan bazıları, örnek olarak küresel ısınma ve biyoçeşitlilik kaybı, insanlık için bir varoluşsal risk teşkil etmektedir[14][15] ve aşırı insan nüfusu artışı bu sorunlarla yakından ilişkilidir.[16][17]

Antropojenik terimi insan aktivitesinden kaynaklanan bir etkiyi veya nesneyi belirtmek için kullanılır. Terim ilk olarak Rus jeolojist Aleksey Petrovich Pavlov tarafından, İngilizcede ise ilk kez İngiliz ekolog Arthur Tansley tarafından kullanılmıştı.[18] Atmosferik bilim insanı Paul Crutzen 1970'lerin ortasında "Antroposen" terimini tanıttı.[19] Terim genellikle Yeşil Devrim'in başlangıcından bu yana insan faaliyetlerinden kaynaklanan kirlilik emisyonları bağlamında kullanılır, ancak aynı zamanda çevre üzerindeki tüm önemli insan etkilerini izah etmek için de kullanılır.[20][21][22][23]

Aşırı insan nüfusu artışı

MÖ 10.000 tarihinden 2000 yılına kadarki insan nüfusu. Grafik onsekizinci yüzyıldan itibaren dünya nüfusunda gerçekleşen nüfus patlamasını göstermektedir.[24]

David Attenborough gezegendeki insan nüfusunun seviyesini diğer tüm çevre sorunlarının bir çarpanı olarak tanımlar.[25] Kendisi 2013 yılında insanlığı, "nüfus artışını sınırlayarak kontrol edilmesi gereken, yeryüzündeki veba" olarak tanımladı.[26]

Pentti Linkola gibi bazı ekolojistler, aşırı insan nüfusu artışını tüm biyosfer için bir tehdit olarak görüyor.[27] 2017 yılında, dünya çapında 15.000'den fazla bilim insanı, insanlığa bir "uyarı" yayınladı ve aşırı insan nüfusu artışının "birçok ekolojik ve hatta toplumsal tehdidin arkasındaki ana itici güç" olduğunu iddia etti.[28]

Aşırı tüketim

NASA tarafından yayınlanmış, son 400,000 yıl boyunca atmosferdeki karbondioksit oranlarını gösteren tablo.[29]

Aşırı tüketim, kaynak kullanımının ekosistemin sürdürülebilir yenilenme kapasitesinden fazla olması durumudur. Ekolojik ayak izi ile ölçülür. Tahminler insanlığın mevcut talebinin, gezegenin tüm ekosistemlerinin toplamının yenilenme oranından %70 daha yüksek olduğunu gösteriyor.[30] Uzun süreli bir aşırı tüketim modeli, çevresel bozulmaya ve nihayetinde kaynak temellerinin kaybına yol açar.

İnsanlığın gezegen üzerindeki genel etkisi, sadece insan nüfusundan değil, birçok faktörden etkilenir. İnsanların yaşam tarzları ve ürettikleri kirlilik eşit derecede önemlidir. 2008'de The New York Times, dünyanın gelişmiş uluslarının sakinlerinin petrol ve metal gibi kaynakları insan nüfusunun çoğunluğunu oluşturan gelişmekte olan ülkelerinkinden neredeyse 32 kat daha fazla tükettiğini belirtti.[31]

Çeşitli eylemlere göre kişinin karbon ayak izinin azalma miktarı.

Aşırı nüfusun etkileri aşırı tüketimle birleşir. 2017'de Paul Ehrlich'in dediğine göre;

Zengin batı ülkeleri artık gezegenin kaynaklarını emiyor ve ekosistemlerini benzeri görülmemiş bir hızla yok ediyor. Biz (insanlık) cep telefonlarımız için daha çok nadir toprak mineralleri elde etmek için Serengeti boyunca otoyollar inşa etmek istiyoruz. Denizdeki tüm balıkları yakalıyor, mercan resiflerini mahvediyor ve atmosfere karbondioksit yerleştiriyoruz. Büyük bir yok olma olayını tetikledik [...] Yaklaşık bir milyarlık bir dünya nüfusu, genel bir yaşam yanlısı etkiye sahip olacaktır. Bu, binlerce yıl boyunca desteklenebilir ve mevcut kontrolsüz büyümemiz ve ani çöküş beklentimizle karşılaştırıldığında uzun vadede çok daha fazla insan hayatını sürdürebilir. [...] Eğer herkes ABD düzeyinde kaynakları tüketseydi - ki bu dünyanın arzuladığı şey - dört veya beş tane daha Dünyaya ihtiyacımız olacak. Gezegenimizin yaşam desteğini mahvediyoruz.[32]

İnsan uygarlığı doğadaki tüm memelilerin %83'ünün ve bitkilerin yarısının yok olmasına sebep oldu.[33] Dünyadaki tavukların toplam ağrılığı tüm yabani kuşların üç katı ağırlığındadır ve evcilleştirilmiş sığır ve domuzlar tüm vahşi memelilerden 14'e 1 oranla daha ağırdır.[34][35] Dünya nüfusunun 9 milyara çıkması ile üresel et tüketiminin 2050'ye kadar iki kat, belki de %76'ya kadar çıkacağı tahmin ediliyor, bu da eğer yaşanırsa Biyoçeşitlilik kaybının ve artan sera gazı emisyonlarının önemli bir faktörü olacak.[36][37]

Balıkçılık ve tarım

Tarımın çevreye olan etkisi, dünya çapında kullanılan çok çeşitli tarımsal uygulamalara bağlı olarak değişir. Nihayetinde bu çevresel etki çiftçiler tarafından kullanılan sistemin üretim uygulamalarına bağlıdır. Çevreye salınan emisyonlar ile tarım sistemi arasındaki bağlantı dolaylıdır, çünkü bu aynı zamanda yağış ve sıcaklık gibi diğer değişkenlere de bağlıdır.

Balıkçılık

Besin ağında balıkçılık

Balıkçılığın çevreye olan etkisi, aşırı avlanma, sürdürülebilir balıkçılık ve balıkçılık yönetimi gibi yakalanacak balığın mevcudiyetini içeren konulara ve mercan resifleri gibi habitatların yanlışlıkla yakalanması ve tahrip edilmesi gibi balıkçılığın çevrenin diğer unsurları üzerindeki etkisini içeren sorunlara bölünebilir.[38]

Bu sorunlar deniz korumasının bir parçasıdır ve balıkçılık bilimi programlarında ele alınmaktadır. Balıkların sağlıklı bir şekilde nesillerine devam etmeleri için ne kadarının avlanabileceği ile insanlığın arzusu arasında gittikçe büyüyen bir uçurum vardır ve bu dünya nüfusu arttıkça daha da kötüleşen bir sorundur.

Diğer çevresel sorunlara benzer şekilde, geçim kaynakları için balıkçılığa bel bağlayan balıkçılar ve gelecekteki balık popülasyonlarının sürdürülebilir olması için balıkçılığın azalması veya hatta tamamen durması gerektiğini savunan bilim adamları arasında anlaşmazlık olabilir.[39]

Science dergisi Kasım 2006'da dört yıllık bir çalışma yayınladı ve bu çalışma, günümüzdeki tüketim trendlerine göre dünyada 2048'de doğadan yakalanmış deniz ürünlerinin tükeneceğini öngördü. Bilim adamları düşüşün ekosistemleri bozulurken aynı zamanda balıkçılık popülasyonunu azaltan aşırı avlanma, kirlilik ve diğer çevresel faktörlerin bir sonucu olduğunu belirtti. Ancak çalışma birçok balıkçılık yönetimi yetkilisi, endüstri temsilcisi ve bilim insanı tarafından kusurlu olduğu gerekçesiyle eleştirildi. Tonga, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi birçok ülke ve uluslararası yönetim organı deniz kaynaklarını uygun şekilde yönetmek için adımlar atmıştır.[40][41]

Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2018'de, özellikle avlanmak için yetiştirilen balıkların üretiminin son yirmi yıldır sabit kaldığını, ancak sürdürülemez aşırı avlanmanın dünya balıkçılığının %33'üne yükseldiğini[42] ve su ürünleri yetiştiriciliğinin 1990'da yıllık 120 milyon tondan 2018'de 170 milyon tonun üzerine çıktığını belirtti.[43]

Sulama

Sulamanın çevreye olan etkisi, sulamanın bir sonucu olarak toprak ve su miktarındaki ve kalitesindeki değişiklikleri ve sulama planının sonundaki ve akış aşağısındaki doğal ve sosyal koşullar üzerinde ortaya çıkan etkileri içerir.

Sulamanın etkileri, sulama planının kurulması ve işletilmesi nedeniyle değişen hidrolojik koşullardan kaynaklanmaktadır.

Sulama planı genellikle nehirden su çeker ve sulanan alana dağıtır. Bunun hidrolojik sonuçları şöyle sıralanabilir;

  • Nehrin akıntı yönündeki deşarjı azalır
  • Nehirdeki buharlaşma artar
  • Nehirdeki yenilenebilir yeraltı suları artar
  • Su tablasının seviyesi yükselir
  • Drenaj akışı artar

Bu etkiler, doğrudan etkiler olarak adlandırılabilir.

Sulamanın toprak ve su kalitesi üzerindeki etkileri dolaylı ve karmaşıktır ve doğal, ekolojik ve sosyoekonomik koşullar üzerinde müteakip etkileri bulunur. Sulama bazı durumlarda su baskını ve toprak tuzluluğu ile sonuçlanabilir. Bununla birlikte, toprak drenajı ile kullanıldığında toprak tuzlanmasının üstesinden de gelebilir.[44][45]

Yeraltı suyunun kuyulardan çıkarılmasıyla da sulama yapılabilir. Bunun hidrolojik bir sonucu olarak su seviyesinin düştüğü bulunmuştur. Kuyu kullanarak yapılan sulamanın etkileri diğer şekillerde yapılan sulamadan farklı olabilir, ancak yine de zararlıdır.

Sulama projelerinin büyük faydaları olabilir, ancak olumsuz etkiler genellikle göz ardı edilir.[46][47] Yüksek güçlü su pompaları, barajlar ve boru hatları gibi tarımsal sulama teknolojilerinin, akiferler, göller ve nehirler gibi tatlı su kaynaklarının tükenmesinde etkisi vardır. Tatlı suların, göllerin, nehirlerin ve derelerin yapısındaki bu değişikliğin bir sonucu olarak çevredeki ekosistemler ciddi şekilde değişir ve birçok su türü yok olur.[48]

Teknolojinin etkileri

Teknolojinin gelişmesinin etkileri çevre üzerinde çeşitli etkilere neden olur. Teknolojinin uygulanmasının çevre üzerinde neden olduğu etkiler, genellikle birkaç nedenden dolayı kaçınılmaz olarak algılanmaktadır.

İklim değişikliğinin etkileri

Madencilik endüstrisi

İspanya'daki Rio Tinto Nehri'nde asit maden drenajı.

Madenciliğin çevresel etkileri arasında erozyon, dolinlerin oluşumu, biyoçeşitlilik kaybı ve madencilik süreçlerinden çıkan kimyasallar tarafından toprak, yer altı suyu ve yüzey sularının kirlenmesi yer almaktadır.[49]

Bitkiler büyümeleri için bazı ağır metallere ihtiyaç duysalar da, bu metallerin fazlası genellikle onlar için zehirlidir. Madenciliğin ortaya çıkmasına sebep olduğu ağır metallerle kirlenmiş bitkiler genellikle düşük büyüme, verim ve performans göstermektedir. Ağır metallerin neden olduğu kirlilik, toprağın organik madde bileşimini azaltarak toprak besin maddelerinde düşüşe neden olur ve bu da bitkilerin büyümesinde bir düşüşe hatta ölümlerine neden olmaktadır.[50]

Çevreye zarar vermesinin yanı sıra, kimyasalların sızmasından kaynaklanan kirlilik insan sağlığını da etkilemektedir.[51] Bazı ülkelerde madencilik şirketlerinin çevre ve rehabilitasyon kurallarına uymaları ve madencilik yaptıkları alanın madencilikten önceki durumuna yakın hale getirilmesini sağlamaları bir yasal yükümlülük olsa da, dünyanın çoğunda bu yasalar mevcut değildir. Bazı madencilik yöntemlerinin önemli çevresel ve insan sağlığına etkileri olabilir. Ağır metaller genellikle toprak biyotasına karşı zehirli etkiler gösterir ve bu, mikrobiyal süreçlerin etkilenmesi ve toprak mikroorganizmalarının sayısının yanı sıra aktivitesini de azaltır. Düşük ağır metal konsantrasyonunun bitkilerin fizyolojik metabolizmasını engelleme şansı da yüksektir.[52]

Enerji endüstrisi

Enerji üretiminin ve tüketiminin doğa üzerindeki etkileri türlü türlüdür. Son yıllarda, yenilenebilir enerji kaynaklarının artan kullanımının ticarileştirilmesine doğru bir eğilim vardır.

Fosil yakıtların tüketimi küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine yol açmaktadır. Ancak, dünyanın çoğu yerinde durumu iyileştirmeye yönelik çok az ilerleme vardır. Buna rağmen hızla gelişen teknolojiler bir enerji dönüşümü devri başlatıp insanlığın yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişini sağlayabilir.[53][54]

Clinton, Massachusetts'taki Wachusett barajı

Barajlar

Dünya su ve enerji talebi arttıkça, barajların sayısı ve büyüklüğü de artmakta ve barajların çevresel etkisi giderek artan bir incelemeye tabi tutulmaktadır.[55]

Barajlar ve rezervuarlar içme suyu sağlamak, hidroelektrik enerji üretmek, sulama için su kaynağı sağlamak, rekreasyonel fırsatlar sağlamak ve taşkın kontrolü sağlamak için kullanılabilir. Barajların çevresel etkisi farklı barajlar ve rezervuarlar arasında büyük farklılıklar gösterse de, ana etkiler arasında denizde akan balıkların tarihi çiftleşme alanlarına ulaşmasının engellenmesi, mansap suyuna daha az erişim ve bölgedeki balıkçı toplulukları için daha az avlanma yer alıyor. Teknolojideki gelişmeler, barajların birçok olumsuz etkisine çözüm sağlamıştır, ancak bu teknolojiler, yasalarca gerekli değilse veya para cezası tehdidi altında değilse genellikle yatırım yapmaya değer görülmemektedir.[56]

Biyodizel

Biyodizel kullanımı ve üretimi doğayı enerji kullanımı, sera gazı salınımları ve kirlilik ile diğer enerji üretimi yöntemleriyle karşılaştırıldığında olumlu bir şekilde etkiler. ABD Tarım Bakanlığı ve ABD Enerji Bakanlığı tarafından yapılan ortak bir yaşam döngüsü analizi, otobüslerde petrol dizeli yerine %100 biyodizel kullanılmasının petrole oranla yaşam döngüsü tüketimini %95 azalttığını ortaya koymuştur. Biyodizel kullanımı karbondioksit salınımını da petrole oranla %78,45 azaltmaktadır.[57][58][59]

Elektrik üretme

Elektrik üretmenin önemli bir çevresel etkisi vardır, çünkü modern toplum büyük miktarlarda elektrik enerjisi kullanır. Bu güç normalde başka türden enerjiyi elektriğe dönüştüren santrallerde üretilir. Bu tür sistemlerin her birinin avantajları ve dezavantajları vardır, ancak bu dezavantajların çoğunu önemli çevresel sorunlara sebep olmaları oluşturur.

Pekin'de dumanlı sis

Kömür

Kömür madenciliğinin ve tüketiminin doğaya etkisi çeşitlidir.[60] Kömür tüketimi, cıva, uranyum, toryum, arsenik ve diğer ağır metaller içeren uçucu kül[61] dahil olmak üzere her yıl yüz milyonlarca ton katı atık üretir. Atmosferdeki insan kaynaklı karbondioksitin en büyük sebebi kömürdür. Kömür, insan sağlığını da kötü etkiler.[62][63] Dünya Sağlık Örgütü'nün 2008 yılında yayınladığı bir rapora göre, kömür partikülü kirliliğinin dünya çapında her yıl yaklaşık 10.000 yaşamı kısaltacağı tahmin edilmektedir.[64]

Nükleer enerji

Almanya'daki Gorleben'de bir nükleer atık imha merkezinin yakınında nükleer karşıtı protesto

Nükleer enerjinin çevresel etkisi, madencilik, işleme, taşıma ve radyoaktif yakıt atıklarını içeren nükleer yakıt döngüsü sürecinden kaynaklanmaktadır. Radyasyon bir kanserojendir ve canlı organizmalar üzerinde çok sayıda etkiye neden olur. Çernobil Faciası, Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları ve Three Mile adası kazası gibi nükleer santral felaketlerinin çevresel etkileri süresiz olarak devam eder. Radyoaktif parçacıkların bozulma ve tehlikeli hallerinden çıkma hızı büyük ölçüde değişir, örnek olarak nadiren de olsa nükleer santrallerde kullanılan Plütonyum-244'ün çözünmesi 161,1 milyon yıl alır.[65]

Petrol

Petrolün çevreye olan etkisi genellikle olumsuzdur, çünkü petrol tüm yaşam formları için zehirlidir. Petrol, özellikle hem evler hem de ticari faaliyetler için ulaşım ve ısıtma olmak üzere günümüz toplumunun neredeyse tüm yönleriyle yakından bağlantılıdır.

Petrollü şeyl

Kiviõli Petrollü Şeyl İşleme Tesisi, Ida-Viru, Estonya

Petrollü şeyl endüstrisi çevreyi petrol şeylinin çıkarılması ve işlenmesinden kaynaklanan arazi kullanımı, atık yönetimi, su ve hava kirliliği ile etkiler. Petrollü şeyl yataklarının yüzey madenciliği, açık ocak madenciliğinin olağan ve beklenen negatif çevresel etkilerine yol açar. Ek olarak, petrollü şeylin yakılması, bertaraf edilmesi gereken atık maddeler ve karbondioksit dahil olmak üzere zararlı atmosferik emisyonlar üretir. Petrollü şeyl endüstrisinde kullanılacak yeni karbon tutma ve depolama teknolojileri gelecekte bu endişelerin bir kısmını azaltabilir, ancak yeraltı suyu kirliliği gibi bazı diğer sorunların boyutunu arttırabilir.[66]

Rüzgâr gücü

Rüzgâr türbini ile aynı arazide besi hayvanı yetiştirme

Geleneksel enerji kaynaklarının çevresel etkileri ile karşılaştırıldığında, rüzgar enerjisinin çevresel etkisi nispeten küçüktür. Rüzgar enerjisiyle çalışan elektrik üretimi, fosil yakıtlı güç kaynaklarının aksine yakıt tüketmez ve hava kirliliği yaymaz. Bir rüzgar santrali inşa etmek için kullanılan malzemeleri üretmek ve taşımak için harcanan enerji, santral tarafından birkaç ay içinde üretilen yeni enerjiye eşittir.[67]

Diğer yapay yapıların çevresinde olduğu gibi rüzgar türbinlerinde de kuş ve yarasa ölümlerine dair raporlar vardır, ancak bu ölümlerin çevreye önemli bir etkisinin olup[68] olmadığı[69] tartışmalıdır. Bunun gibi toplu hayvan ölümlerinin engellenmesi ve turbalıkların korunması için yapılacak girişimler rüzgar türbinlerinin konumunu ve çalışmasını etkileyecektir.[70]

Rüzgar türbinlerinin çıkardığı gürültünün yakınında yaşayan insanlar üzerindeki etkileri hakkında çelişen raporlar vardır.

Üretim

Kişi başına günlük üretilen atık ölçüsünden ülkelere göre atık üretimi

Boya

Boyanın çevresel etkisi türlü türlüdür. Geleneksel boyama malzemeleri ve işlemleri, kurşun ve diğer katkı maddelerinin kullanımından kaynaklananlar dahil olmak üzere çevre üzerinde zararlı etkilere sahip olabilir. İsrafın en aza indirilmesi başta olmak üzere boyanın çevresel etkisini azaltmak için çeşitli önlemler alınabilir.[71][72]

İlaçlar ve kişisel bakım ürünleri

İlaçların ve kişisel bakım ürünlerinin çevresel etkisi büyük ölçüde spekülatiftir. Kişisel bakım ürünleri, bireyler tarafından kişisel sağlık veya kozmetik nedenlerle kullanılan maddeler ve tarım işletmesi tarafından çiftlik hayvanlarının büyümesini veya sağlığını artırmak için kullanılan ürünlerdir. Dünyanın her yerindeki su kütlelerinde kişisel bakım ürünleri tespit edilmiştir. Bu kimyasalların insan ve çevre üzerindeki etkileri henüz bilinmemektedir, ancak bugüne kadar insan sağlığını etkilediklerine dair bilimsel bir kanıt yoktur.[73]

Kağıt

Yeni Brunswick, Kanada'da bir kağıt hamuru ve kağıt fabrikası. Kağıt hamuru ve kağıt üretimi büyük miktarda enerji gerektirir.

Kağıdın büyük bir çevresel etkisi vardır. Baskı makinesi ve yüksek mekanize ağaç hasadı gibi modern teknolojinin kullanılmasıyla kağıt ucuz bir meta haline gelmiştir ve bu, yüksek düzeyde tüketime ve israfa yol açmıştır. Çevre örgütleri tarafından yapılan lobi faaliyetleri nedeniyle çevre bilincinin artması ve hükûmet düzenlemelerinin artmasıyla birlikte artık kağıt hamuru ve kağıt endüstrisinde sürdürülebilirliğe doğru bir eğilim var.[74][75][76][77][78]

Nanoteknoloji

Nanoteknolojinin çevresel etkisi iki boyuta ayrılabilir: çevreyi iyileştirmeye yardımcı olacak nanoteknolojik yenilikler potansiyeli ve nanoteknolojik malzemelerin çevreye salındığında neden olabileceği olası bir yeni kirlilik türü. Nanoteknoloji gelişmekte olan bir alan olduğundan, nanomalzemelerin endüstriyel ve ticari kullanımının organizmaları ve ekosistemleri ne ölçüde etkileyeceği konusunda büyük tartışmalar vardır.[79][80][81]

Pestisitler

Pestisitlerin çevresel etkisi genellikle onları kullananların amaçladığından çok daha büyüktür. Kullanılan pestisitlerin %98'inden fazlası hedef olmayan canlı türleri, hava, su, dip çökeltileri ve yiyecek dahil olmak üzere hedefleri dışında bir hedefe ulaşır.[82] Pestisitler, üretim alanlarından ve depolama tanklarından döküldüğünde, atıldığında, havadan püskürtüldüğünde ve algleri öldürmek için suya püskürtüldüğünde toprağı ve suyu kirletmektedir.[83]

Amaçlanan uygulama alanından kontrol dışı çıkan ve böylece istenmeyen yerlerde etki gösteren pestisit miktarı, kullanılan pestisitin belirli özelliklerinden etkilenir; toprağa bağlanma eğilimi, buhar basıncı, suda çözünürlüğü ve zamanla zayıflamaya karşı direnci gibi. Toprağın dokusu, suyu tutma yeteneği ve içerdiği organik madde miktarı gibi faktörler de bölgeden ayrılacak pestisit miktarını etkiler.[84] Bazı pestisit türleri küresel ısınmaya ve ozon tabakasının incelmesine de katkıda bulunmaktadır.[85]

Plastik

Büyük Pasifik çöp alanı

Bazı bilim adamlarına göre, 2050 yılında ağırlık olarak okyanuslarda balıktan daha çok plastik olacaktır.[86] Aralık 2020'de yapılmış bir araştırma insan yapımı materyallerin veya antropojenik kütlenin, dünyadaki tüm canlı biyokütleyi aştığını ve tek başına dünyadaki tüm plastiğin tüm kara ve deniz hayvanlarının toplam kütlesinden daha ağır olduğunu bulmuştur.[22][87]

Temizlik maddeleri

Temizlik maddelerinin çevreye olan etkisi türlü türlüdür. Son yıllarda bu etkileri kontrol altına almak için önlemler alınmaya başlanmıştır.[88][89]

Ulaşım

Teksas'ın başkenti Houston yakınındaki Interstate 10 ve Interstate 45 karayolları, ABD.

Ulaşımın çevresel etkisi çok önemlidir, çünkü ulaşım önemli bir enerji tüketicisidir ve dünyada kullanılan petrolün çoğu ulaşım için kullanılır. Bu durum nitröz oksitler ve partiküller de dahil olmak üzere hava kirliliği yaratır. Buna ek olarak ulaşım karbondioksit emisyonuyla küresel ısınmada oldukça önemli bir paya sahip olduğundan emisyonları en hızlı artan sektördür.[90][91] Karayolu ulaşımı havayı en çok kirleten ulaşım sektörüdür.[91]

Gelişmiş ülkelerdeki çevresel düzenlemeler, bireysel araç emisyonlarını azaltmıştır; ancak bu, araç sayısındaki artış ve her aracın daha fazla kullanılmasıyla dengelenmiştir.[91] Karayolu araçlarının karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltmaya yönelik bazı yollar üzerinde çalışılmıştır, ancak günümüze kadar önemli bir gelişme elde edilmemiştir.[92] Enerji kullanımı ve emisyonlar ulaşım türleri arasında büyük ölçüde farklılık gösterdiğinden çevrecilerin hava ve karayolu ulaşımından demiryolu ve insan gücüyle çalışan taşımacılığa geçiş yapılmasını, ulaşımın elektrifikli hâle getirilmesini ve enerji verimliliğinin artırılmasını talep etmelerine neden olmaktadır.

Havacılık

Havacılığın çevresel etkisi, uçak motorlarının yaydığı, iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya[93][94][95] katkıda bulunan gürültü, partikül ve gazlar nedeniyle oluşur. Hem daha verimli hem de daha az kirletici turbofan ve turboprop motorların üretilmesine rağmen, son yıllarda hava yolculuğunun hızla büyümesi ve otomobillerin sebep olduğu emisyondaki azalış, havacılığa atfedilebilecek toplam kirlilik oranında bir artışa sebep olmaktadır. Avrupa Birliği'nde, havacılıktan kaynaklanan sera gazı emisyonları 1990 ile 2006 arasında %87 artmıştır.[96] Bu fenomene yol açan diğer faktörler arasında artan hipermobil yolcu sayısı ve sık uçan yolcu programları gibi hava yolculuğunu sıradan hale getiren sosyal faktörler vardır.[97]

Havacılığın toplam dış maliyetlerinin dikkate alınmasını sağlamak amacıyla, olası hava yolculuğunun vergilendirilmesi ve havacılığın bir emisyon ticaret sistemine dahil edilmesi hakkında devam eden bir politik tartışma bulunmaktadır.[98]

Yollar

Yolların çevresel etkisi, gürültü, ışık kirliliği, su kirliliği, habitat tahribatı ve yerel hava kalitesi gibi otoyolların yerel etkilerini; ve araç emisyonlarından kaynaklanan iklim değişikliği gibi daha geniş etkileri içerir. Yolların ve diğer ilgili tesislerin tasarımı, inşası ve yönetimi ile araçların tasarımı ve düzenlenmesi, yolların çevresel etkisini değişen derecelerde iyileştirebilir.

Deniz ulaşımı

Deniz taşımacılığı ve ulaşımının çevresel etkisi; sera gazı emisyonlarını ve petrol kirliliğini içerir. 2007 yılında, deniz taşımacılığından kaynaklanan karbondioksit emisyonları küresel toplamın %4 ila 5'ini oluşturuyordu ve Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından, herhangi bir önlem alınmazsa 2020 yılına kadar bu oranın %72 artacağı tahmin edilmiştir.[99] Ayrıca, istilacı türlerin nakliye yoluyla, genellikle kendilerini geminin gövdesine saklayarak yeni alanlara sokma ve o alanın ekolojisini bozma potansiyeli de vardır.

IMO Gemilerin Sebep Olduğu Sera Gazı Emisyonları Çalışma Grubu'nun Birinci Oturumlararası Toplantısı 23-27 Haziran 2008 tarihlerinde Norveç'in Oslo kentinde gerçekleştirilmiştir.[100] Toplantının amacı, geleceğin bir parçasını oluşturabilecek azaltma mekanizmaları için teknik temeli geliştirmekti.[101]

Askeriye

Vietnam Savaşı'nda Ranch Hand Operasyonu sırasında bir Amerikan uçağı tarafından püskürtülen Agent Orange

Genel askeri harcamalar ve askeri faaliyetler belirgin çevresel etkilere sahiptir.[102] ABD ordusu, tehlikeli maddelerle kirletilmiş 39.000'den fazla alandan sorumludur ve bu kritere göre dünyadaki en kötü kirletici ordu olarak kabul edilmektedir.[103] Birçok çalışma, daha yüksek askeri harcama ile daha yüksek karbon emisyonları arasında güçlü bir pozitif korelasyon bulmuştur.[102][104] Askeri faaliyetler arazi kullanımını etkiler ve son derece yoğun kaynak gerektirir.[105]

Ordunun çevre üzerinde yalnızca olumsuz etkileri yoktur.[106] Bir bölgenin arazi yönetimine, korunmasına ve yeşillendirilmesine yardımcı olan birçok askeri örnek vardır.[107] Ek olarak, bazı askeri teknolojilerin çevre bilimcileri için son derece yararlı olduğu kanıtlanmıştır.[108]

İnsan yaşamına ve topluma maliyetinin yanı sıra, savaşın önemli bir çevresel etkisi vardır. Savaş sırasında veya sonrasındaki yakıp yıkma taktikleri, kayıtlı tarihin çok büyük bir kısmında kullanılmıştır, ancak modern teknolojiyle birlikte çevre üzerinde çok daha büyük bir yıkıma neden olabilecek hale gelmiştir. Patlatılmamış mühimmatlar, örnek olarak mayınlar, bir araziyi savaş sonrasında herhangi bir kullanım için kullanılamaz hale getirebilir veya o araziyi ulaşım için kullanıp üzerinden geçmeyi tehlikeli veya ölümcül hale getirebilir.[109]

Işık kirliliği

Geceleri Dünya'dan gelen yapay ışıkların birleştirilmiş bir görüntüsü

Geceleri ortaya çıkan aşırı yapay ışık, insanların biyosferde yaptığı en bariz fiziksel değişikliklerden biridir ve uzaydan gözlemlenmesi en kolay kirlilik biçimidir.[110] Yapay ışığın temel çevresel etkileri, ışığın hayvanlar tarafından genellikle yönlerini belirlemek için bir bilgi kaynağı olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Görsel avcıların avlanma verimliliği genellikle yapay ışık altında artar ve bu doğanın avcı-av dengesini bozar. Yapay ışık ayrıca yayılma, oryantasyon, göç ve hormon seviyelerini de etkiler ve bu da biyolojik saatlerin bozulmasına neden olur.[111]

Kaynakça

  1. ^ a b c d "Climate Science Special Report - Fourth National Climate Assessment (NCA4), Volume I, Executive Summary". U.S. Global Change Research Program. 3 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. This assessment concludes, based on extensive evidence, that it is extremely likely that human activities, especially emissions of greenhouse gases, are the dominant cause of the observed warming since the mid-20th century. For the warming over the last century, there is no convincing alternative explanation supported by the extent of the observational evidence. In addition to warming, many other aspects of global climate are changing, primarily in response to human activities. Thousands of studies conducted by researchers around the world have documented changes in surface, atmospheric, and oceanic temperatures; melting glaciers; diminishing snow cover; shrinking sea ice; rising sea levels; ocean acidification; and increasing atmospheric water vapor. 
  2. ^ Sahney, S., Benton, M.J. and Ferry, P.A. (2010). "Links between global taxonomic diversity, ecological diversity and the expansion of vertebrates on land". Biology Letters. 6 (4): 544-547. doi:10.1098/rsbl.2009.1024. PMC 2936204 $2. PMID 20106856. 
  3. ^ Hawksworth, David L.; Bull, Alan T. (2008). Biodiversity and Conservation in Europe. Springer. s. 3390. ISBN 978-1402068645. 
  4. ^ Cook, John (13 Nisan 2016). "Consensus on consensus: a synthesis of consensus estimates on human-caused global warming". Environmental Research Letters. 11 (4): 048002. Bibcode:2016ERL....11d8002C. doi:10.1088/1748-9326/11/4/048002Özgürce erişilebilir. The consensus that humans are causing recent global warming is shared by 90%–100% of publishing climate scientists according to six independent studies 
  5. ^ "Increased Ocean Acidity". Epa.gov. United States Environmental Protection Agency. 30 Ağustos 2016. 23 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Kasım 2017. Carbon dioxide is added to the atmosphere whenever people burn fossil fuels. Oceans play an important role in keeping the Earth's carbon cycle in balance. As the amount of carbon dioxide in the atmosphere rises, the oceans absorb a lot of it. In the ocean, carbon dioxide reacts with seawater to form carbonic acid. This causes the acidity of seawater to increase. 
  6. ^ Leakey, Richard and Roger Lewin, 1996, The Sixth Extinction : Patterns of Life and the Future of Humankind, Anchor, 0-385-46809-1
  7. ^ Humans Are Causing the Sixth Mass Extinction in the Earth's History, Says Study 26 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Vice. June 23, 2015. See also: Ceballos, Gerardo; Ehrlich, Paul R.; Barnosky, Anthony D.; Garcia, Andrés; Pringle, Robert M.; Palmer, Todd M. (2015). "Accelerated modern human–induced species losses: Entering the sixth mass extinction". Science Advances. 1 (5): e1400253. Bibcode:2015SciA....1E0253C. doi:10.1126/sciadv.1400253. PMC 4640606 $2. PMID 26601195. 
  8. ^ Pimm, S. L.; Jenkins, C. N.; Abell, R.; Brooks, T. M.; Gittleman, J. L.; Joppa, L. N.; Raven, P. H.; Roberts, C. M.; Sexton, J. O. (30 Mayıs 2014). "The biodiversity of species and their rates of extinction, distribution, and protection" (PDF). Science. 344 (6187): 1246752. doi:10.1126/science.1246752. PMID 24876501. 7 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Aralık 2016. The overarching driver of species extinction is human population growth and increasing per capita consumption. 
  9. ^ Ceballos, Gerardo; Ehrlich, Paul R; Dirzo, Rodolfo (23 Mayıs 2017). "Biological annihilation via the ongoing sixth mass extinction signaled by vertebrate population losses and declines". Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America. 114 (30): E6089-E6096. doi:10.1073/pnas.1704949114. PMC 5544311 $2. PMID 28696295. 
  10. ^ Stockton, Nick (22 Nisan 2015). "The Biggest Threat to the Earth? We Have Too Many Kids". Wired.com. 18 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2017. 
  11. ^ Ripple, William J.; Wolf, Christopher; Newsome, Thomas M; Barnard, Phoebe; Moomaw, William R (5 Kasım 2019). "World Scientists' Warning of a Climate Emergency". BioScience. doi:10.1093/biosci/biz088. hdl:1808/30278. 3 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Kasım 2019. Still increasing by roughly 80 million people per year, or more than 200,000 per day (figure 1a–b), the world population must be stabilized—and, ideally, gradually reduced—within a framework that ensures social integrity. There are proven and effective policies that strengthen human rights while lowering fertility rates and lessening the impacts of population growth on GHG emissions and biodiversity loss. These policies make family-planning services available to all people, remove barriers to their access and achieve full gender equity, including primary and secondary education as a global norm for all, especially girls and young women (Bongaarts and O’Neill 2018). 
  12. ^ Perkins, Sid (11 Temmuz 2017). "The best way to reduce your carbon footprint is one the government isn't telling you about". Science. 1 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2017. 
  13. ^ Nordström, Jonas; Shogren, Jason F.; Thunström, Linda (15 Nisan 2020). "Do parents counter-balance the carbon emissions of their children?". PLOS One. 15 (4): e0231105. doi:10.1371/journal.pone.0231105Özgürce erişilebilir. PMC 7159189 $2. PMID 32294098. It is well understood that adding to the population increases CO2 emissions. 
  14. ^ Phil Torres (11 Nisan 2016). "Biodiversity loss: An existential risk comparable to climate change". Thebulletin.org. Taylor & Francis. 13 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2017. 
  15. ^ "New Climate Risk Classification Created to Account for Potential "Existential" Threats". Scripps Institution of Oceanography. Scripps Institution of Oceanography. 14 Eylül 2017. 15 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2017. A new study evaluating models of future climate scenarios has led to the creation of the new risk categories “catastrophic” and “unknown” to characterize the range of threats posed by rapid global warming. Researchers propose that unknown risks imply existential threats to the survival of humanity. 
  16. ^ "Human Population Growth and Climate Change". Center for Biological Diversity. Center for Biological Diversity. 15 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2017. 
  17. ^ "Human Population Growth and Extinction". Center for Biological Diversity. 18 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  18. ^ Bampton, M. (1999) "Anthropogenic Transformation" 22 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. in Encyclopedia of Environmental Science, D. E. Alexander and R. W. Fairbridge (eds.), Kluwer Academic Publishers, Dordrecht, The Netherlands, 0412740508.
  19. ^ Crutzen, Paul and Eugene F. Stoermer. "The 'Anthropocene'" in International Geosphere-Biosphere Programme Newsletter. 41 (May 2000): 17–18
  20. ^ Scott, Michon (2014). "Glossary". NASA Earth Observatory. 17 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2008. 
  21. ^ Syvitski, Jaia; Waters, Colin N.; Day, John (2020). "Extraordinary human energy consumption and resultant geological impacts beginning around 1950 CE initiated the proposed Anthropocene Epoch". Communications Earth & Environment. 1 (32). doi:10.1038/s43247-020-00029-y. 
  22. ^ a b Elhacham, Emily; Ben-Uri, Liad (2020). "Global human-made mass exceeds all living biomass". Nature. 588 (7838): 442-444. doi:10.1038/s41586-020-3010-5. PMID 33299177. 
  23. ^ Trenberth, Kevin E (2 Ekim 2018). "Climate change caused by human activities is happening and it already has major consequences". Journal of Energy & Natural Resources Law (İngilizce). 36 (4): 463-481. doi:10.1080/02646811.2018.1450895. ISSN 0264-6811. 
  24. ^ "Graphic: The relentless rise of carbon dioxide – Climate Change: Vital Signs of the Planet". Climate Change: Vital Signs of the Planet. 
  25. ^ "People and Planet speech". Royal Society of Arts. 24 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2021. 
  26. ^ David Attenborough – Humans are plague on Earth 20 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. The Telegraph. 22 January 2013.
  27. ^ Pentti Linkola, "Can Life Prevail?", Arktos Media, 2nd Revised ed. 2011. pp. 120–121. 1907166637.
  28. ^ Ripple WJ, Wolf C, Newsome TM, Galetti M, Alamgir M, Crist E, Mahmoud MI, Laurance WF (13 Kasım 2017). "World Scientists' Warning to Humanity: A Second Notice". BioScience. 67 (12): 1026-1028. doi:10.1093/biosci/bix125Özgürce erişilebilir. 
  29. ^ "Graphic: The relentless rise of carbon dioxide – Climate Change: Vital Signs of the Planet". Climate Change: Vital Signs of the Planet. 31 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2018. 
  30. ^ "Open Data Platform". Data.footprintnetwork.org. 16 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2018. 
  31. ^ Diamond, Jared: (2008-01-02). "What's Your Consumption Factor?" 26 Aralık 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. The New York Times
  32. ^ McKie, Robin. Biologists say half of all species could be extinct by end of century 15 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (February 2017), The Guardian
  33. ^ Carrington, Damian (21 Mayıs 2018). "Humans just 0.01% of all life but have destroyed 83% of wild mammals – study". TheGuardian.com. 21 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mayıs 2018. 
  34. ^ Seth Borenstein (21 Mayıs 2018). "Humans account for little next to plants, worms, bugs". APNews.com. 22 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2018. 
  35. ^ Pennisi, Elizabeth (21 Mayıs 2018). "Plants outweigh all other life on Earth". 23 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2018. 
  36. ^ Best, Steven (2014). The Politics of Total Liberation: Revolution for the 21st Century. Palgrave Macmillan. s. 160. ISBN 978-1137471116. By 2050 the human population will top 9 billion, and world meat consumption will likely double. 
  37. ^ Devlin, Hannah (19 Temmuz 2018). "Rising global meat consumption 'will devastate environment'". The Guardian. 9 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2018. 
  38. ^ Oppenlander, Richard (2013). Food Choice and Sustainability. Minneapolis, MN: Langdon Street Press. ss. 120-123. ISBN 978-1-62652-435-4. 
  39. ^ Myers, R. A.; Worm, B. (2003). "Rapid worldwide depletion of predatory fish communities". Nature. 423 (6937): 280-283. Bibcode:2003Natur.423..280M. doi:10.1038/nature01610. PMID 12748640. 
  40. ^ Worm, Boris; Barbier, E. B.; Beaumont, N.; Duffy, J. E.; Folke, C.; Halpern, B. S.; Jackson, J. B. C.; Lotze, H. K.; Micheli, F.; Palumbi, S. R.; Sala, E.; Selkoe, K. A.; Stachowicz, J. J.; Watson, R. (3 Kasım 2006). "Impacts of Biodiversity Loss on Ocean Ecosystem Services". Science. 314 (5800): 787-790. Bibcode:2006Sci...314..787W. doi:10.1126/science.1132294. PMID 17082450. 13 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2021. 
  41. ^ Juliet Eilperin (2 Kasım 2009). "Seafood Population Depleted by 2048, Study Finds". The Washington Post. 14 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2021. 
  42. ^ "Document card | FAO | Food and Agriculture Organization of the United Nations". Fao.org (İngilizce). 13 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Aralık 2018. 
  43. ^ "State of World Fisheries and Aquaculture 2018". Sustainable Fisheries UW (İngilizce). 10 Temmuz 2018. 14 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Aralık 2018. 
  44. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 25 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 8 Ocak 2021. 
  45. ^ van Hoorn, J. W. and J.G. van Alphen. 2006. Salinity control. In: H.P. Ritzema (ed.), Drainage Principles and Applications. Publication 16, International Institute for Land Reclamation and Improvement (ILRI), Wageningen, The Netherlands. pp. 533–600.
  46. ^ Effectiveness and Social/Environmental Impacts of Irrigation Projects: a Review. In: Annual Report 1988, International Institute for Land Reclamation and Improvement (ILRI), Wageningen, The Netherlands, pp. 18–34. Download from [1] 7 Kasım 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., under nr. 6, or directly as PDF 11 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  47. ^ Thakkar, Himanshu (8 Kasım 1999). "Assessment of Irrigation in India" (PDF). Dams.org. 10 Ekim 2003 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  48. ^ Pearce, R. (2006). When the rivers run dry: Water – the defining crisis of the twenty-first century, Beacon Press, 0807085731.
  49. ^ Logging of forests and debris dumping 1 Temmuz 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Ngm.nationalgeographic.com (2002-10-17). Retrieved on 2012-05-11.
  50. ^ Chibuike, G. U., & Obiora, S. C. (2014). Heavy metal polluted soils: effect on plants and bioremediation methods. Applied and environmental soil science, 2014.
  51. ^ Poisoning by mines 26 Temmuz 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Ngm.nationalgeographic.com (2002-10-17). Retrieved on 2012-05-11.
  52. ^ Jiwan, S., & Ajah, K. S. (2011). Effects of heavy metals on soil, plants, human health and aquatic life. International Journal of Research in Chemistry and Environment, 1(2), 15-21.
  53. ^ Kay, J. (2002). "On Complexity Theory, Exergy and Industrial Ecology: Some Implications for Construction Ecology", pp. 72–107 in: Kibert C., Sendzimir J., Guy, B. (eds.) Construction Ecology: Nature as the Basis for Green Buildings, London: Spon Press, 0203166140.
  54. ^ Baksh, B.; Fiksel J. (2003). "The Quest for Sustainability: Challenges for Process Systems Engineering" (PDF). AIChE Journal. 49 (6): 1350-1358. doi:10.1002/aic.690490602. 20 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2011. 
  55. ^ Mann, Charles C; Mark L. Plummer (August 2000). "Can Science Rescue Salmon?". Science. New Series. 289 (5480): 716-719. doi:10.1126/science.289.5480.716. PMID 10950712. 
  56. ^ Schmutz, Stefan; Moog, Otto (2018), Schmutz, Stefan; Sendzimir, Jan (Ed.), "Dams: Ecological Impacts and Management", Riverine Ecosystem Management (İngilizce), Cham: Springer International Publishing, ss. 111-127, doi:10.1007/978-3-319-73250-3_6, ISBN 978-3-319-73249-7, erişim tarihi: 29 Eylül 2020 
  57. ^ USDA-USDoE. (1998). Life cycle inventory of biodiesel and petroleum diesel in an urban bus. NREL/SR-580-24089 UC Category 1503.
  58. ^ Huo, H.; Wang, M.; Bloyd, C.; Putsche, V. (2009). "Life-cycle assessment of energy use and greenhouse gas emissions of soybean-derived biodiesel and renewable fuels". Environ. Sci. Technol. 43 (3): 750-756. Bibcode:2009EnST...43..750H. doi:10.1021/es8011436. PMID 19245012. 
  59. ^ Atadashi, I. M; Arou, M. K.; Aziz, A. A. (2010). "High quality biodiesel and its diesel engine application: a review". Renewable and Sustainable Energy Reviews. 14 (7): 1999-2008. doi:10.1016/j.rser.2010.03.020. 
  60. ^ "coal power: air pollution". Ucsusa.org. 11 Kasım 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  61. ^ RadTown USA | US EPA
  62. ^ Toxic Air: The Case for Cleaning Up Coal-fired Power Plants (PDF). American Lung Association. March 2011. 15 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mart 2012. 
  63. ^ "Environmental impacts of coal power: air pollution". Union of Concerned Scientists. 11 Kasım 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mart 2012. 
  64. ^ Deaths per TWH by Energy Source 24 Temmuz 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Next Big Future, March 2011. Quote: "The World Health Organization and other sources attribute about 1 million deaths/year to coal air pollution."
  65. ^ Smith, G. (2012). Nuclear roulette: The truth about the most dangerous energy source on earth, Chelsea Green Publishing, 160358434X.
  66. ^ Bartis, Jim (26 Ekim 2006). Unconventional Liquid Fuels Overview (PDF). World Oil Conference. Boston: Association for the Study of Peak Oil and Gas. 21 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Haziran 2007. 
  67. ^ Diesendorf, Mark (Yaz 2004). "Why Australia needs wind power" (PDF). Dissent. 13: 43-48. 6 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  68. ^ Eilperin, Juliet; Mufson, Steven (16 Nisan 2009). "Renewable Energy's Environmental Paradox". The Washington Post. 3 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2009. 
  69. ^ "Wind farms". Royal Society for the Protection of Birds. 14 Eylül 2005. 5 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül 2008. 
  70. ^ Lindsay, Richard (October 2004). "WIND FARMS AND BLANKET PEAT The Bog Slide of 16th October 2003 at Derrybrien, Co. Galway, Ireland" (PDF). The Derrybrien Development Cooperatve Ltd. 18 Aralık 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2009. 
  71. ^ "Seattle Public Utilities Sustainable Building Program Pages:4" (PDF). 19 Ekim 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2011. 
  72. ^ "Engineering News - Demand for ecofriendly paint expected to rise as building outlook improves". 20 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  73. ^ U.S. EPA. Pharmaceuticals and Personal Care Products 24 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Accessed 16 March 2009.
  74. ^ "Clean Air - Clean Water - Pulp Info Centre". Reach for Unbleached Foundation, Comox, BC. 1 Ocak 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2008. 
  75. ^ "EPAT - Welcome". Epat.org. 22 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ağustos 2018. 
  76. ^ Paper Profile, 2008. Manual for an environmental product declaration for the pulp and paper industry – Paper Profile, Valid from January 2008
  77. ^ EPA,OEI,OIAA,TRIPD, US (16 Temmuz 2015). "TRI National Analysis - US EPA". US EPA. 23 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ağustos 2018. 
  78. ^ "Interactive environmental indicators maps". 16 Eylül 2010. 19 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2019. 
  79. ^ Formoso, P; Muzzalupo, R; Tavano, L; De Filpo, G; Nicoletta, FP (2016). "Nanotechnology for the Environment and Medicine". Mini Reviews in Medicinal Chemistry. 16 (8): 668-75. doi:10.2174/1389557515666150709105129. PMID 26955878. 
  80. ^ "Environment and Green Nano - Topics - Nanotechnology Project". 22 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2011. 
  81. ^ What is Green Engineering 24 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., US Environmental Protection Agency
  82. ^ Miller GT (2004), Sustaining the Earth, 6th edition. Thompson Learning, Inc. Pacific Grove, California. Chapter 9, pp. 211–216, 0534400876.
  83. ^ Part 1. Conditions and provisions for developing a national strategy for biodiversity conservation. Biodiversity Conservation National Strategy and Action Plan of Republic of Uzbekistan. Prepared by the National Biodiversity Strategy Project Steering Committee with the Financial Assistance of The Global Environmental Facility (GEF) and Technical Assistance of United Nations Development Programme (UNDP, 1998). Retrieved on September 17, 2007.
  84. ^ Kellogg RL, Nehring R, Grube A, Goss DW, and Plotkin S (February 2000), Environmental indicators of pesticide leaching and runoff from farm fields. United States Department of Agriculture Natural Resources Conservation Service. Retrieved on 2007-10-03.
  85. ^ Reynolds, JD (1997), International pesticide trade: Is there any hope for the effective regulation of controlled substances? 27 Mayıs 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Florida State University Journal of Land Use & Environmental Law, Volume 131. Retrieved on 2007-10-16.
  86. ^ Sutter, John D. (12 Aralık 2016). "How to stop the sixth mass extinction". Cnn.com. 13 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Temmuz 2017. 
  87. ^ Laville, Sandra (9 Aralık 2020). "Human-made materials now outweigh Earth's entire biomass – study". The Guardian. 10 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 
  88. ^ Swan, S.H. (2005). "Decrease in Anogenital Distance Among Male Infants with Prenatal Phthalate Exposure". Environmental Health Perspectives. 113. Environmental Health Perspectives (8): 1056-1061. doi:10.1289/ehp.8100. PMC 1280349 $2. PMID 16079079. 
  89. ^ Warhurst, A. Michael (January 1995). "An Environmental Assessment of Alkylphenol Ethoxylates and Alkylphenols". 
  90. ^ Worldwatch Institute (16 Ocak 2008). "Analysis: Nano Hypocrisy?". 13 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2011. 
  91. ^ a b c Fuglestvedt, J.; Berntsen, T.; Myhre, G.; Rypdal, K.; Skeie, R. B. (2008). "Climate forcing from the transport sectors". Proceedings of the National Academy of Sciences. 105 (2): 454-458. Bibcode:2008PNAS..105..454F. doi:10.1073/pnas.0702958104. PMC 2206557 $2. PMID 18180450. 
  92. ^ Carbon Pathways Analysis – Informing Development of a Carbon Reduction Strategy for the Transport Sector | Claverton Group 18 Mart 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Claverton-energy.com (2009-02-17). Retrieved on 2012-05-11.
  93. ^ International Civil Aviation Organization, Air Transport Bureau (ATB). "Aircraft Engine Emissions". 1 Haziran 2002 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart 2008. 
  94. ^ "What is the impact of flying?". Enviro.aero. 30 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart 2008. 
  95. ^ Carleton, Andrew M.; Lauritsen, Ryan G (2002). "Contrails reduce daily temperature range" (PDF). Nature. 418 (6898): 601. Bibcode:2002Natur.418..601T. doi:10.1038/418601a. PMID 12167846. 3 Mayıs 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  96. ^ "Climate change: Commission proposes bringing air transport into EU Emissions Trading Scheme" (Basın açıklaması). EU press release. 20 Aralık 2006. 19 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2008. 
  97. ^ Gössling S, Ceron JP, Dubois G, Hall CM, Gössling S, Upham P, Earthscan L (2009). "Hypermobile travellers" 15 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., pp. 131–151 (Chapter 6) in: Climate Change and Aviation: Issues, Challenges and Solutions, London, 1844076202.
  98. ^ Including Aviation into the EU ETS: Impact on EU allowance prices. ICF Consulting for DEFRA, February 2006.
  99. ^ Vidal, John (3 March 2007) CO2 output from shipping twice as much as airlines 25 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. The Guardian. Retrieved on 2012-05-11.
  100. ^ Greenhouse gas emissions 7 Temmuz 2009 tarihinde Portuguese Web Archive sitesinde arşivlendi. Imo.org. Retrieved on 2012-05-11.
  101. ^ SustainableShipping: (S) News – IMO targets greenhouse gas emissions (17 Jun 2008) – The forum dedicated to marine transportation and the environment []. sustainableshipping.com
  102. ^ a b Jorgenson, Andrew K.; Clark, Brett (1 Mayıs 2016). "The temporal stability and developmental differences in the environmental impacts of militarism: the treadmill of destruction and consumption-based carbon emissions". Sustainability Science (İngilizce). 11 (3): 505-514. doi:10.1007/s11625-015-0309-5. ISSN 1862-4065. 
  103. ^ "The US Department of Defense Is One of the World's Biggest Polluters". Newsweek.com (İngilizce). 17 Temmuz 2014. 12 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2018. 
  104. ^ Bradford, John Hamilton; Stoner, Alexander M. (11 Ağustos 2017). "The Treadmill of Destruction in Comparative Perspective: A Panel Study of Military Spending and Carbon Emissions, 1960-2014". Journal of World-Systems Research (İngilizce). 23 (2): 298-325. doi:10.5195/jwsr.2017.688Özgürce erişilebilir. ISSN 1076-156X. 
  105. ^ "The Military's Impact on the environment" (PDF). 29 Mart 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2020. 
  106. ^ "The Military-Environmental Complex" (PDF). 29 Ekim 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2020. 
  107. ^ "The potential of the military in environmental protection: India". www.fao.org. 6 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2020. 
  108. ^ Lawrence, Michael J.; Stemberger, Holly L.J.; Zolderdo, Aaron J.; Struthers, Daniel P.; Cooke, Steven J. (2015). "The effects of modern war and military activities on biodiversity and the environment". Environmental Reviews. 23 (4): 443-460. doi:10.1139/er-2015-0039. hdl:1807/69913. 
  109. ^ Gledistch, Nils (1997). Conflict and the Environment. Kluwer Academic Publishers.
  110. ^ Kyba, Christopher; Garz, Stefanie; Kuechly, Helga; de Miguel, Alejandro; Zamorano, Jaime; Fischer, Jürgen; Hölker, Franz (23 Aralık 2014). "High-Resolution Imagery of Earth at Night: New Sources, Opportunities and Challenges". Remote Sensing. 7 (1): 1-23. Bibcode:2014RemS....7....1K. doi:10.3390/rs70100001. 
  111. ^ Hölker, Franz; Wolter, Christian; Perkin, Elizabeth K.; Tockner, Klement (December 2010). "Light pollution as a biodiversity threat". Trends in Ecology & Evolution. 25 (12): 681-682. doi:10.1016/j.tree.2010.09.007. PMID 21035893. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ekoloji</span> Organizmaların ve çevrelerinin incelenmesi

Ekoloji ya da doğa bilimi, canlıların hem kendi aralarında hem de fiziksel çevreleri ile olan ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Ekoloji canlıları birey, popülasyon, komünite, ekosistem ve biyosfer düzeylerinde inceler. Ekoloji çok yakından ilişkili olduğu biyocoğrafya, evrimsel biyoloji, genetik, etoloji ve doğa tarihi dallarıyla örtüşür. Ekoloji, biyoloji biliminin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sürdürülebilirlik</span> insanların doğayla uyum içinde ve devamlı şekilde yaşayabilmesi durumu

Sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. 21. yüzyılda genel olarak biyosfer ve uygarlığın bu yeteneğine atfen kullanılır. Aynı zamanda, kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu ve insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlanabilir. Bu alanda çalışanların birçoğu için, sürdürülebilirlik birbirine bağlı şu etki alanları ile tanımlanır: çevre, ekonomik ve sosyal; ve bunlar Fritjof Capra'ya göre Sistemsel Düşüncenin prensiplerine dayanmaktadır. Sürdürülebilir gelişmenin alt etki alanları kültürel, teknolojik ve politik olarak kabul edilir. Bazıları için sürdürülebilir gelişme sürdürülebilirlik için ana prensip olmasına karşın diğerleri için bu iki terim paradoksaldır. Sürdürülebilir gelişme gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden günümüzdeki ihtiyaçları karşılayabilen gelişmedir. Sürdürülebilir Gelişme terimi Çevre ve Gelişme Dünya Komisyonu için Brundtland Raporu (1987) tarafından ortaya atılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Fosil yakıt</span> Milyonlarca yıl önce ölmüş bitki ve hayvanlardan oluşan yakıt

Fosil yakıt veya mineral yakıt, hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren doğal enerji kaynağı. Kömür, petrol ve doğalgaz; bu türden yakıtlara başlıca örnektir. Ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca çözülmesi ile oluşur. Fosil yakıtlar endüstriyel alanda çok geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.

Kent ekolojisi, kent yaşamına ilişkin, bitkilerle hayvanların fiziksel çevreye uyum göstermeleri benzetmesine dayanan bir yaklaşım.

<span class="mw-page-title-main">İklim değişikliği</span> Dünyanın ortalama sıcaklığındaki mevcut artış ve buna bağlı olarak hava modellerindeki büyük ölçekli değişimler

İklim değişikliği, küresel ısınmayı ve bunun Dünya'nın iklim sistemi üzerindeki etkilerini ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Sera gazları</span> Atmosferde bulunan ve termal kızılötesi aralıktaki radyasyonu emen ve yayan gaz

Sera gazları, Dünya'nın yüzeyi, atmosferi ve bulutları tarafından yayılan kızılötesi radyasyon spektrumu dahilinde belirli dalga boylarındaki radyasyonu emen ve yayan, atmosferin hem doğal hem de antropojenik gaz hâlindeki bileşenleridir. Bu özellikleri nedeniyle, sera etkisine neden olurlar. Su buharı (H2O), karbondioksit (CO2), nitröz oksit (N2O), metan (CH4) ve ozon (O3) başlıca sera gazlarıdır. Sera gazları olmadan, Dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı mevcut ortalama olan 15 °C yerine yaklaşık -18 °C olurdu.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de iklim değişikliği</span>

Türkiye'de iklim değişikliği, Türkiye iklimindeki değişiklikleri, bu değişikliklerin etkilerini ve ülkenin bu değişikliklere nasıl uyum sağladığını kapsamaktadır. Türkiye'nin yıllık sıcaklıklarının yanı sıra en yüksek sıcaklıkları da yükselmektedir. 2020 yılı, Türkiye'de kayda geçmiş en sıcak üçüncü yıldı. Türkiye, iklim değişikliğinden büyük ölçüde etkilenecek olmakla beraber, şimdiden sert hava koşullarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumun başlıca tehlikeleri kuraklık ve sıcak hava dalgalarıdır. Türkiye'nin mevcut sera gazı emisyonları, küresel toplamının yaklaşık %1'ine karşılık gelmektedir ve kömüre yoğun bir şekilde devlet desteği yapılması, Türkiye'nin enerji politikası kapsamındadır. Türkiye, Paris Anlaşması'nı Aralık 2015 yılında imzalamıştır. 4 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren anlaşma, Türkiye tarafından ancak 6 Ekim 2021 tarihinde onaylandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye'nin iklim değişikliğine uyum sağlamasını koordine etmektedir. Nehir havzasındaki su kaynakları ve tarım için iklim değişikliğine uyumu, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından planlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İklim değişikliğini hafifletme</span> İklim değişikliğini sınırlandırmak için net sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik eylemler

İklim değişikliğinin hafifletilmesi, uzun vadeli küresel ısınmanın ve ilgili etkilerinin büyüklüğünü veya oranını sınırlayan eylemlerden oluşur. İklim değişikliğinin hafifletilmesi genel olarak insan (antropojenik) sera gazı emisyonlarındaki azalmayı içerir. Karbon yutaklarının kapasitesini artırarak da hafifletme sağlanabilir. Etki hafifletme politikaları, insan kaynaklı küresel ısınmayla ilişkili riskleri önemli ölçüde azaltabilir.

<span class="mw-page-title-main">Çevre sorunları listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste, insan faaliyetlerinin, biyofiziksel çevre üzerindeki zararlı etkilere sebep olan çevre sorunlarının bir listesidir. Genel anlamda; sorunlar, etkileri ve hafifletici unsurlar olarak sınıflandırılırlarsa da, etkilerin birbirine bağlı olduğu ve yeni etkilere neden olabilecekleri gözden uzak tutulmamalıdır.

Sera gazı giderimi olarak da bilinen Karbon dioksit giderimi (CDR), amacı karbondioksit'in atmosferden büyük ölçekli uzaklaştırılması olan bir grup teknolojiyi ifade eder. CDR, CO2'nin enerji istasyonu gibi büyük fosil yakıt nokta kaynaklarının baca emisyonlarından giderilmesine farklı bir yaklaşımdır. İkincisi atmosfere olan emisyonu azaltır, ancak atmosferde bulunan karbondioksit miktarını azaltamaz. CDR karbondioksiti atmosferden giderdiğinden, ev tipi ısıtma sistemleri, uçaklar ve araç egzozları gibi küçük ve dağınık nokta kaynaklarından gelen emisyonları dengeleyen negatif emisyonlar 'yaratır'. Bazıları tarafından bir iklim mühendisliği formu olarak kabul edilirken diğer yorumcular bunu karbon yakalama ve depolama veya aşırı iklim değişikliği hafifletmesi olarak tanımlamaktadır. CDR'nin "iklim mühendisliği" veya "jeomühendislik" ile ilgili ortak tanımları karşılayıp karşılamayacağı genellikle üstlenileceği ölçeğe bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Karbon vergisi</span> Karbon emisyonu vergisi

Karbon vergisi, ulaşım ve enerji sektöründe, yakıtların karbon içeriğine uygulanan bir vergi'dir. Karbon vergileri karbon fiyatlandırması'nın bir biçimidir. Karbon vergisi terimi ayrıca karbon dioksit eşdeğeri vergiyi ifade etmek için kullanılır. Oldukça benzerdir, ancak herhangi bir ekonomik sektör tarafından yayılan her türlü sera gazı veya sera gazı kombinasyonuna uygulanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Çevresel vejetaryenlik</span>

Çevresel vejetaryenlik, et üretiminin çevreye olan olumsuz etkilerini geride bırakıp sürdürülebilir bir diyet yaratma arzusuyla hareket eden bir vejetaryenlik türüdür. Örneğin, hayvancılığın bütün sera gazı üretiminin %18'inden sorumlu olduğu tahmin edilmektedir. Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin 2019 özel raporunda da et tüketiminin azaltılması savunulmuştur.

Sürdürülebilir kimya olarak da adlandırılan yeşil kimya, tehlikeli maddelerin kullanımını ve üretimini en aza indirecek veya ortadan kaldıracak ürün ve süreçlerin tasarımına odaklanan bir kimya ve kimya mühendisliği alanıdır. Çevre kimyası kirletici kimyasalların doğa üzerindeki etkilerine odaklanırken, yeşil kimya yenilenemeyen kaynakların tüketimini azaltma yollarını araştırır, kirliliği önlemek için teknolojik yaklaşımlar geliştirir ve kimyanın çevresel etkisine odaklanır.

Çevre biyoteknolojisi, doğal çevreye uygulanan ve araştıran biyoteknoloji dalıdır. Ayrıca ticari kullanımlar ve işletmeler için biyolojik süreçlerden faydalanılması çalışmalarını da kapsamaktadır. Uluslararası Çevre Biyoteknolojisi Derneği çevre biyoteknolojisini "Kirlenmiş çevresel ortamların iyileştirilmesi ve çevre dostu süreçler için biyolojik sistemlerden yararlanılması, geliştirilmesi ve düzenlenmesi" olarak tanımlamaktadır. Katı, sıvı ve gaz atıkların biyolojik olarak işlenerek çevre kirliliğinin önlenmesi, kirlenmiş çevrenin iyileştirilmesi, çevrenin ve arıtım süreçlerinin biyolojik olarak izlenmesi amaçlarıyla biyolojik organizmaların ve ürünlerinin kullanılmasına dayanan bilimsel ve mühendislik bilgi sistemi olarak da tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Sera gazı emisyonları</span> İnsan faaliyetleri sonucu atmosfere salınan sera gazlarının kaynakları ve miktarları

İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları sera etkisini güçlendirerek iklim değişikliğine neden oluyor. Çoğu fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan karbondioksittir: kömür, petrol ve doğal gaz. En büyük kirleticiler arasında Çin'deki kömür ile çoğu OPEC ve Rusya'da devlete ait olan büyük petrol ve gaz şirketleri yer alıyor. İnsan kaynaklı emisyonlar, Dünya atmosferindeki Karbondioksiti yaklaşık %50 oranında arttırdı.

<span class="mw-page-title-main">Kişi başına düşen karbondioksit emisyonlarına göre ülkeler listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu, kişi başına yıllık karbondioksit emisyonlarına göre ülkelerin listesidir.

<span class="mw-page-title-main">Kişi başına sera gazı emisyonlarına göre ülkelerin listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu, yıllara göre kişi başına toplam sera gazı (GHG) emisyonlarına göre ülkelerin listesidir. Karbondioksit, metan, nitröz oksit, florokarbon, hidroflorokarbon ve Kükürt hekzaflorür emisyonlarının üretime dayalı muhasebesine dayalı veriler sağlar, bunlar her senenin 1 Temmuz günü gerçekleştirilen nüfus tahminleri esas alınarak Dünya Kaynakları Enstitüsü ve Birleşmiş Milletler tarafından derlenir. Emisyon verileri, arazi kullanımı değişikliği ve ormancılığı (LULUCF) veya ithal malların tüketiminden kaynaklanan emisyonları içermemektedir. Paris Anlaşması'na taraf olan tüm ülkeler, 2024'ten itibaren en az iki yılda bir sera gazı envanterlerini bildirecektir. Dünya toplam emisyonlarının yılda yaklaşık 50 milyar ton olduğu tahmin edilmektedir, bu Dünya nüfusuna bölündüğünde kişi başına yılda yaklaşık 6 buçuk tondur. Paris Anlaşması'nın 2050 yılına kadar 1,5 C'nin altında artış hedefine ulaşmak için, kişi başına ortalama emisyonların 2030 yılına kadar kişi başına 2 ton civarında olması gerekmektedir. Ortalamanın üzerindeki ülkelerden karbon vergisi alınması ve toplanan fonların ortalamanın altındaki ülkelere verilmesi önerildi.

<span class="mw-page-title-main">Savaşın çevresel etkisi</span>

Savaşın çevresel etkisinin incelenmesi, savaşın modernleşmesine ve çevre üzerindeki artan etkilerine odaklanmaktadır. Bilinen tarih boyunca yakıp yıkma taktiği yöntemleri kullanılmıştır. Ancak modern savaş yöntemleri çevre üzerinde çok daha büyük tahribatlara neden olmaktadır. Savaşın kimyasal silahlardan nükleer silahlara doğru ilerlemesi, ekosistemler ve çevre üzerinde artan bir baskı yaratmaktadır. Savaşın çevresel etkisinin belirli örnekleri arasında I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı, Vietnam Savaşı, Ruanda İç Savaşı, Kosova Savaşı ve Körfez Savaşı sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Çevresel ırkçılık</span>

Çevresel ırkçılık, ekolojik ırkçılık ya da ekolojik apartheid kurumsal ırkçılığın bir biçimi olup, çöp sahalarının, yakma tesislerinin ve tehlikeli atık bertarafının orantısız bir şekilde beyaz olmayan topluluklar'a yüklenmesine yol açmaktadır. Uluslararası alanda, madencilik, petrol çıkarma ve endüstriyel tarımın çevresel yüklerini yerli halklara ve çoğunlukla beyaz olmayan insanların yaşadığı yoksul uluslara yükleyen hafriyatçılık ile de ilişkilendirilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Enerji geçişi</span>

Enerji geçişi, bir enerji sistemindeki enerji arzı ve tüketiminde yapılan büyük bir yapısal değişikliktir. Şu anda iklim değişikliğini hafifletmek için sürdürülebilir enerjiye geçiş süreci devam etmektedir. Sürdürülebilir enerjinin çoğu yenilenebilir olduğundan, yenilenebilir enerji geçişi olarak da bilinmektedir. Mevcut geçiş, çoğunlukla fosil yakıtları aşamalı olarak azaltarak ve mümkün olduğunca çok sayıda süreci düşük karbonlu elektrikle çalışacak şekilde değiştirerek enerjiden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını hızlı ve sürdürülebilir bir şekilde azaltmayı amaçlamaktadır. Bir önceki enerji geçişi belki de Sanayi Devrimi sırasında 1760'tan itibaren odun ve diğer biyokütlelerden kömüre, ardından petrole ve daha sonra da doğalgaza doğru gerçekleşmiştir.