Alevilik, Ali ve On İki İmam'ın öğretilerini öğretmiş olduğu varsayılan Hacı Bektaş-ı Veli'nin mistik Alevi İslami öğretilerini takip eden yerel bir İslami gelenektir. Alevi öğretileri dede adı verilen din adamları tarafından aktarılır. İslam'ın altı iman esası kabul edilir, ancak yorumlamada diğer mezheplerle farklılıklar bulundurur. Alevi öğretileri, yerel bir Türk dünya görüşüyle harmanlandı ve İslam'ın heterodoks bir yorumuna yol açtı. Geçmişin aksine günümüz Alevilerinin bir kısmı kendini Müslüman olarak tanımlandırmamaktadır. Hak-Muhammed-Ali teslis inancına bağlıdırlar.

Cami, İslam dininin ibadet mekanıdır. Genellikle minaresiz küçük camilere veya bazı kurum ve kuruluşlarda ibadet için ayrılmış ufak mekanlara ise mescit denir.
Tarikat veya tarik kelimesi "yol" tarikat "yollar" anlamına gelir, "Allah'a ulaştıran yol" mânâsında kullanılmaktadır. Tarikatlar Selçuklu ve Osmanlı'ya özgü düşünce ve inanç hareketleri olarak değerlendirilmektedir. Birçok tarikatın menşei Hicri 5./Miladi 11. asırda Abdülkâdir Geylânî'nin yolundan gidenler tarafından oluşturulan Kadiri Tarikatıdır. Ebû Sâlih Muhyiddîn Abdülkâdir Geylânî, neseben hem Hasanî ve hem de Hüseynîdir. Abdulkadir Geylânî'nin soyundan gelen evlat ve torunları da yaşadıkları muhitlerde “şerîf”, “şurefâ”, “seyyid” olarak anılmışlardır.

Câferîlik ya da Câʿferîyye, İslam dininin Şii fıkıh mezheplerinden biridir. İsmini kurucusu olan Ca'fer es-Sâdık'tan (699-765) alır. Başta İran olmak üzere Azerbaycan ve Irak'ta yaygındır. Yer yer Türkiye'nin Kars, Iğdır gibi illerinde ve bazı İslam toplumlarında görülmektedir. İsnâ‘aşer’îyye'nin temelini teşkil eden fıkıh ekolüdür. Şiîlerin çoğunluğunun mensup olduğu fıkhî mezheptir. Günümüzde Şiîler başlıca üç ana fırkaya ayrılmışlardır. Bunlar nüfus oranlarına göre sırasıyla İsnâ‘aşer'îyye, İsmâ‘îl’îyye ve Zeyd’îyye fırkalarıdır. İran'nda hakim olan İsnâ‘aşer'îyye fırkasının %90'ının takip ettiği resmî fıkhî mezhep Câferîlik'tir. Ayrıca, İsmâ‘ilîğin Mustâ‘lî-Tâyyîb’îyye kolu tarafından da fıkhî meselelerde takip edilmekte olan mezheptir.
Cuma namazı, İslâm dininde cuma günü öğle vakti cemaatle kılınması farz olan iki rekatlık bir namazdır.
İmam şu anlamlarda kullanılır:
- Cemaate namaz kıldıran kimse: İmam (İslâm)
- Müslümanlıkta mezhep kuran kimse: İmam (İslâm)
- Muhammed'den sonra onun vekillik görevini üslenen halîfelere verilen unvan: İmam (İslâm)
- Bâzı küçük İslâm devletlerinde devlet başkanı
- En önde bulunan kimse, önder.
- Halk edebiyatında bir nazım türünü ifâde eder: Duvaz
- Sütçü İmam, Kahramanmaraş'ın kurtuluş mücadelesini başlatan Türk lideri.
Şiilik veya Şia, Muhammed'den sonra devlet yönetiminin Ali'ye ve onun soyundan gelenlere ait olduğu fikrini savunan; Ali ile birlikte onun soyundan gelen imamların günahsızlığına, yanılmazlığına ve bizzat Allah tarafından imam olarak seçildiklerine dair inanışların ortak adıdır. İslam dünyası içerisinde Müslüman nüfusun yüzde 10-15'lik kısmını oluşturur. Siyasi saiklerle ortaya çıkan bu ayrılık, zaman içinde fıkhi ve itikadi bir alt yapı kazanarak mezhepleşmiştir.
İtikâdî mezhepler veya Akide mezhepleri ya da İnanç mezhepleri, İnançla ilgili konular İslam'da başlangıçta bir fıkıh dalı kabul edilen kelâm, daha sonra ilm-i tevhid olarak adlandırılmıştır. Daha sonraları Fıkıh, amelî meseleler üzerinde, kelâm ise itîkâdî meseleler üzerinde yoğunlaşmıştır. Müslümanlar, İslâm Peygamberi Muhammed döneminde akıllarındaki soruları hemen ona sorabiliyorlardı. Ancak peygamberin ölümünden sonra sorularına cevap bulamayınca zamanın büyük İslam alimleri Kur'an'ı akıl ile yorumlamaya koyuldular. Böylelikle de i'tikadi mezhepler oluşmuş oldu. Bu mezhepler farklı coğrafyalara yayıldı ve oralarda benimsendi.
İslâm'da iman, İslam dininin esaslarına inanmaktır. İslam'a göre kişinin kurtuluşa erebilmesi için iman etmesi şarttır. İnanç konusunda ise, farklı mezheplerin farklı görüşleri bulunmaktadır.

İsmâilîlik, adını İsmâil b. Ca'fer es-Sâdık'tan alan Şii mezhebi.
Zeydîlik, Batı'da Beşçiler olarak da bilinir. Zeyd bin Ali'nin tâkipçisi olan Şiâ mezhebidir. Zeyd’îyye fıkıhını tâkip eden kişiler Zeydî olarak adlandırılırlar ancak Zeydî Vâsıtî denilen Câferî bir grup da bulunmaktadır.
Sünnet veya Sünnet-i Seniyye, tarz, yol anlamına gelen bir İslamî terimidir. Muhammed'in farz olarak tanımlanan Kur’an emirleri dışındaki davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğuna inanılan söz, fiil (eylem) ve takrirlerine verilen addır. Fıkıh'ta Ef'âl-i mükellefîn'den sayılır.
Teberra İmâmiyye-i İsnâaşeriyye Şiîğinde yaygın olan ve İslâm Dini'nin peygamberi Muhammed'in ailesi ve ailesinin soyundan gelenleri (yani Ehl-i Beyti) sevmeyenleri sevmemek, düşman olanlara düşman olmak gibi anlamlar taşıyan bir kavramdır.

Ali er-Rıza,, tam ismi Ali bin Musa ibn-i Cafer, İslâm Peygamberi Muhammed'in yedinci göbekten torunudur. Şiîliğin İsnâaşerîyye mezhebinde ve onun kolları olan Câferîlik ile Alevîlik'te "Sekizinci İmâm" olarak yer alan "Ali er-Rıza" Mûsâ el-Kâzım'nın oğludur.
Dört Sadık Sahabe, İslâm mezheplerinden olan Şiâ'nın İslam peygamberi Muhammed'in ölümünden sonraki Hilâfet ihtilafında, peygamberin damadı, amcasının oğlu ve Ehl-i Beyt İmamlarının birincisi olan Ali bin Ebu Talib'i destekleyen dört sadık sahabeyi kastetmektedir. Bu kişiler şunlardır:
- Ammar bin Yasir
- Ebu Zer el-Gifari
- Mikdad ibn Esved el-Kindî
- Selman el-Farisi
Alevîler'in dinî i'tikadı Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’in kurduğu “Sünnîliğin Tasavvufî–Yesev’îyye Tarikâtı” ile Fâtımîler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli fa’aliyetlerde bulunan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Alevîliği’nin de altyapısını oluşturan “Şiîliğin Bâtınî–İsmâilîyye” fıkhî mezhebinin şiddetli etkisi altında gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan “Tasavvufî-Bâtın’îyye” i’tikadî mezhebi mensûplarıdır. Alevîlik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektâş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarîkat (yol) yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından Şiîlikten ayrılarak zuhur eden “Hurûfîlik” mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektâşîlik, Alevîliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarîkat (yol) olması itibarıyla Anadolu Alevîliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.

Muhammed-Ali, Anadolu Alevîliğinin i'tikadı Şiîlik'teki bir hadise binâen Muhammed ile Ali'nin her ikisini de "Tek" bir vücûdmuş gibi ya da "Aklın Nûru" olarak algılar. Bu kuramı İslâm Peygamberi Muhammed'in,
Nizari fıkhı, İsmâil’îyye mezhebinin bir kolu olan Nizarîlik şubesinin kendine has İslâmî hukûk, ilke ve kurallarını tanımlayan, temelleri Meymûn’ûl-Kaddâh ve oğulları tarafından atılan Bâtınî fıkıh öğretisi. Bu fıkha göre İmâmet sona ermemiş olup hâlâ babadan oğula geçmektedir. Günümüzdeki imâmları Nizârîlik mezhebinin Kırk Dokuzuncu İmâm-ı Zamânı olan IV. Ağa Han'dır. Nizârî mezhebinin âkidesine göre İmâmet babadan oğula geçmek suretiyle hiç kesintiye uğramadan günümüze kadar ulaşmıştır. Nizar'ın Mısır'dan ayrılması ve vefât etmesinden sonra ise oğlu El-Hâdî bin el-Nizâr'ın Elemût Kalesi'nde Gayba halinde "Gizlenen-İmâm" olarak İmâmet'i devam ettirdiğine inanılmaktadır.
Kıyâm-ı Kıyâmet, Elemût Devleti hükümdârı ve Nizârî Bâtınî-İsmâ‘îl’îyye Mezheb'inin Yirmi Üçüncü İmâm-ı Zamânı “Hasan-ı Sâni Alâ Zikrihi’s-Selâm” Hicrî 559 yılının Ramazan Ayı'nın On Yedinci günü, 8 Ağustos 1164 tarihinde Elemût Kalesi’de yapılan büyük merâsimde İslâmî bütün dînî ibâdetlerin tamamıyla ilga edildiğini ilân etti.
İslami dini lider, bir cemaat, grup veya toplum içerisinde liderlik eden entelektüel, geleneksel, memuri, idari veya itikadi önder olan kişilerdir. İster Müslüman nüfus yoğunluklu ister gayrimüslim nüfus yoğunluklu olsun, Müslüman cemaatin bulunduğu ülkelerde ve toplumlarda lider olan bu kişiler, dini düzene sahip ülkelerde, laik düzene sahip Türkiye gibi ülkelerde olduğundan çok daha fazla geleneksel silsile ve düzen içerisinde bir liderlik görevi üstlenmektedirler.