Kolera, Vibrio cholerae isimli bakteri türünün bazı suşlarının neden olduğu bulaşıcı bir ince bağırsak hastalığıdır. Hiç belirti göstermeyebileceği gibi hafif ya da ağır seyredebilir. Klasik belirtisi birkaç gün süren büyük miktarlarda sulu ishaldir. Kusma ve kas krampları da eşlik edebilir. İshalin şiddetine bağlı olarak saatler içinde dehidratasyon ve elektrolit dengesizliği oluşabilir. Bu durum gözlerin içe çökmesi, ciltte soğukluk ve elastikliğin azalması ile el ve ayak derisinde buruşmaya yol açar. Dehidratasyon deri renginin maviye dönmesine sebep olabilir. Belirtiler bakterinin vücuda alınmasından iki saat ile beş gün sonrasında başlar.
Ganj Nehri, Hindistan'ın kuzey topraklarından ve Bangladeş'ten geçen 2.704 km uzunluğundaki akarsu. Doğu yönünde, Bengal Körfezi'ne doğru akar ve Brahmaputra Nehri ile birlikte 4/5'i Bangladeş'e ait olan, 45.000 km²'lik bir delta yaparak körfeze dökülür.
Kara Veba olarak da bilinen Kara Ölüm, insanlık tarihinde kaydedilen en ölümcül salgındır. Avrasya ve Kuzey Afrika'da 75-200 milyon kadar insanın ölümüne yol açtığı düşünülmektedir. 1346-1353 yılları arasında Avrupa'da zirveye ulaşan salgın, insanlık tarihinde kaydedilen en ölümcül salgındır. Hastalığın sebebi Yersinia pestis bakterisidir. Genellikle hıyarcıklı veba görülse bile, pnömonik veba ve septisemik veba da görülebilir.
1821-1823 Osmanlı-İran (Kaçar) Savaşı, Osmanlı Devleti ile İran'daki Kaçar Hanedanı arasında 1821-1823 yılları arasında Irak ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde yapılmış olan bir dizi savaştır. 1813 yılındaki Gülistan Antlaşması ile Azerbaycan ve Kafkaslar'da Ruslara büyük ölçüde toprak kaptıran İran'daki Kaçar Hanedanı, bu toprak kayıplarını Osmanlılar'dan toprak alarak telafi etmek istediği için, Avrupalıların da kışkırtmalarıyla Bağdat ve Şehrizor bölgelerine saldırılar düzenledi. Sınır olaylarının ve saldırıların yoğunlaşması üzerine II. Mahmut, İran'a savaş ilan etti (1820).
Antoninus vebası, ayrıca bilinen diğer adıyla Galen'in vebası, MS 165-180 yılları arasında yaşandığı tahmin edilen, Yakın Doğu'daki seferlerden Roma İmparatorluğu'na dönen askerler tarafından getirilmiş salgın bir hastalıktır. Akademisyenler bunun çiçek hastalığı ya da kızamık olduğundan şüphelenmiştir, ancak gerçek sebebi belirsizliğini korumaktadır. Salgın, Roma imparatoru Lucius Verus'un hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Verus, Marcus Aurelius Antoninus'un kral naibiydi. Bu ölüm, aile isimleri olan Antoninus'un salgınla ilişkili hale gelmesine sebep oldu. Salgın 9 yıl sonra yeniden ortaya çıktı, Romalı bir tarihçi olan Dio Cassius'a göre (155–235), salgın Roma'da günde 2000 kişinin ölmesine sebep olmuştur, bu sayı salgından etkilenenlerin çeyreği kadardı, bu hastalığa %25 öldürme oranı vermektedir. Hastalıktan dolayı ölen kişi sayısının 5 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir, ve hastalık bazı bölgelerde nüfusun üçte biri kadarını öldürdü ve Roma ordusunu harap etti.
Şablon:Kayma 2 Mart 2020'de bir dans eğitmeni ve annesinin bir Japon vatandaşı tarafından enfekte olduğu ve COVID-19 salgınının Endonezya'ya yayıldığı doğrulandı. 9 Nisan'a kadar, salgın Gorontalo'nun ilk vakasını doğrulamasının ardından ülkedeki 34 ilin tamamına yayılmıştır. Jakarta, Doğu Java ve Batı Java en etkilenen yerler oldu.
Heinrich Kuhl Alman doğabilimci ve zoolog.
1810'lar Gregoryen takvimine göre 1 Ocak 1810'da başlayıp 31 Aralık 1819'da sona eren onyıldır.
1820'ler Gregoryen takvimine göre 1 Ocak 1820'de başlayan ve 31 Aralık 1829 tarihinde sona eren onyıllık zaman dilimidir.
1961–1975 kolera pandemisi (yedinci kolera pandemisi olarak da bilinir) yedinci büyük kolera salgını ve esas olarak 1961 ile 1975 yılları arasında meydana gelmiş ancak etkisi günümüze kadar devam etmiş salgındır. El Tor adlı türe dayanan bu salgın, 1961'de Endonezya'da başladı ve 1963'te Bangladeş'e daha sonra 1964'te Hindistan'a, ardından 1966'da Sovyetler Birliği'ne sıçradı. Temmuz 1970'te Odessa'da bir salgın oldu ve 1972'de Bakü'de salgın raporları ortaya çıkmış ancak Sovyetler Birliği bu bilgiyi saklamıştır. 1973 yılında Kuzey Afrika'dan İtalya'ya ulaştı. Japonya ve Güney Pasifik'te, 1970'lerin sonlarında birkaç salgın görüldü. 1971'de dünya çapında bildirilen vaka sayısı 155.000 idi. 1991 yılında 570.000'e ulaştı. Hastalığın yayılmasına modern ulaşım ve toplu göçler yardımcı oldu. Ancak ölüm oranları hükûmetler modern tedavi edici ve önleyici tedbirler almaya başladıkça belirgin bir şekilde düştü. %50 olan olağan ölüm oranı, 1980'lerde %10'a ve 1990'larda %3'ün altına düştü.
Milano Büyük Vebası olarak da anılan 1629-1631 İtalya veba salgını, 1348'de Kara Ölüm ile başlayan ve 18. yüzyılda sona eren İkinci veba salgınının bir parçasıydı. 17. yüzyılda İtalya'daki iki büyük salgından biri, Kuzey ve Orta İtalya'yı etkiledi ve en az 280.000 ölümle sonuçlandı. Bir milyon ölümle nüfusun yaklaşık %35'inin öldüğü de tahminler arasındadır. 1629-1631 salgınının, İtalya ekonomisinin diğer Batı Avrupa ülkelerine göre geride kalmasına neden olduğu da iddia edilmiştir.
1957-1958 Asya gribi pandemisi, güney Çin'deki Guizhou'da ortaya çıkan küresel bir influenza A virüsü alt tipi H2N2 salgınıydı. 1957-1958 pandemisinin neden olduğu ölüm sayısının dünya çapında 1 ila 4 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor ve bu da salgını tarihin en ölümcül pandemilerinden biri yapıyor. On yıl sonrasında, yeniden sınıflandırılan H3N2 virali, Hong Kong grip pandemisine (1968–1969) neden oldu.
Altıncı kolera salgını (1899-1923), Hindistan'da başlayan, 800.000'den fazla insanı öldüren ve Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Rusya'ya yayılan büyük bir kolera salgınıydı.
1889-1890'da, Asya gribi veya Rus gribi olarak bilinen bir salgın, dünya çapında yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne neden oldu. Tarihin en ölümcül salgınları arasında yer alan pandemi aynı zamanda 19. yüzyılın son büyük salgınıydı. Salgının en çok bildirilen etkileri Ekim 1889'dan Aralık 1890'a kadar gerçekleşti. Mart-Haziran 1891, Kasım 1891-Haziran 1892, 1893-1894 kışı ve 1895'in başlarında tekrarladı.
İkinci kolera salgını (1826-1837), ayrıca Asya kolera salgını olarak da bilinir, Hindistan'dan Batı Asya üzerinden Avrupa, Büyük Britanya ve Amerika'ya, ayrıca doğuya Çin ve Japonya'ya ulaşan bir kolera salgınıdır. Kolera, 19. yüzyılda diğer tüm salgın hastalıklardan daha hızlı bir şekilde daha fazla ölüme neden olmuştur. Tıp topluluğu o zamanlar kolera'nın yalnızca bir insan hastalığı olduğuna, zaman içinde birçok seyahat aracıyla yayıldığına ve sıcak dışkı bulaşmış nehir suları ve kontamine yiyecekler yoluyla bulaştığına inanıyordu. İkinci salgın sırasında bilim camiasının, kolera nedenleri hakkındaki inançlarında değişiklik görülmüştür.
Üçüncü kolera salgını (1846–1860), UCLA'daki araştırmacıların 1837 gibi erken bir tarihte başlamış olabileceğine ve 1863'e kadar sürmüş olabileceğine inandıkları, on dokuzuncu yüzyılda Hindistan'da ortaya çıkan ve sınırlarının çok ötesine ulaşan üçüncü büyük kolera salgınıdır. Bu salgın, 19. yüzyıl salgınları arasında en yüksek ölüm oranına sahip olarak kabul edilir.
735-737 Japonya çiçek hastalığı epidemisi Japonya'nın çoğunu etkileyen büyük bir çiçek hastalığı salgınıdır. Tüm Japon nüfusunun yaklaşık 1/3'ünü öldüren salgının ülke genelinde önemli sosyal, ekonomik ve dini yansımaları oldu.
Dördüncü kolera salgını 19. yüzyılda Bengal bölgesinin Ganj Deltası'nda başladı ve Müslüman hacılarla birlikte Mekke'ye yayıldı. İlk yılında salgın 90.000 hacının 30.000'ini etkiledi. Salgın daha sonra Orta Doğu'ya yayıldı ve sonrasında liman şehirlerinden ve iç su yollarından gelen yolcular aracılığıyla Rusya, Avrupa, Afrika ve Kuzey Amerika'ya taşındı.
Beşinci kolera salgını (1881–1896) 19. yüzyıldaki beşinci büyük uluslararası kolera salgınıdır. Asya ve Afrika'ya yayılmış ve Fransa, Almanya, Rusya ve Güney Amerika'nın bazı bölgelerine ulaşmıştır. 1893 ve 1894 yılları arasında Rusya'da 200.000 ve 1887 ile 1889 arasında Japonya'da 90.000 can almıştır. Almanya'nın Hamburg kentindeki 1892 salgını, Avrupa'nın en büyük salgınıydı; o şehirde yaklaşık 8.600 kişi öldü. Birçok bölge sakini, salgının öldürücü etkisinden şehir yönetimini sorumlu tutsa da, uygulamalar büyük ölçüde değişmeden devam etti. Bu, yüzyılın son ciddi Avrupa kolera salgınıydı.
John Snow İngiliz doktor ve anestezi ve tıbbi hijyenin geliştirilmesinde liderdir. Modern epidemiyolojinin kurucularından biri olarak kabul edilir, bunun kısmen sebebi 1854'te Londra'nın Soho kolera salgınının kaynağını bulma konusundaki çalışmalarında bir su pompasının tutamağını kaldırarak hastalığı kısıtlamasıdır. Snow'un bulguları, diğer şehirlerde benzer değişikliklere ve dünya çapında genel halk sağlığında önemli bir iyileşmeye yol açan Londra'nın su ve atık sistemlerindeki temel değişikliklerin yanı sıra anestezinin benimsenmesine ilham vermiştir.