İçeriğe atla

İleal interpozisyon

İleal İnterpozisyon, bir Metabolik Cerrahi yöntemi olup, çok ciddi kilo problemi olmayan şeker hastalarında bu sorunu bir ameliyat yöntemi ile tedavi etmek amacıyla uygulanmaktadır. İlk olarak 1999 yılında Brezilyalı cerrah Aureo De Paula tarafından ortaya konulan bu teknik ince bağırsakların son bölümü olan ileum’un mide ile ince bağırsağın başlangıcı arasına (1) veya midenin doğal bağlantılarına müdahale etmeksizin ince bağırsağın başlangıç bölümüne (2) yerleştirilmesi (interpozisyon/transpozisyon) ile uygulanmaktadır.

Ameliyatın iki farklı versiyonu bulunmaktadır. Her iki teknikte de tüp mide işlemi standart olarak uygulanmaktadır.

Diverted (Duodeno-ileal interpozisyon)

Tüp mide işlemine ilaveten mide ile oniki parmak bağırsağı arasındaki bağlantı oniki parmak bağırsağının ikinci bölümü hizasından kapatılır. İnce bağırsağın en son 30 cm’lik kısmını koruyacak şekilde son bölümünden 170 cm’lik bir segment hazırlanarak midenin sonundaki on iki parmak bağırsağının birinci kısmına bağlanır. Diğer uç da ince bağırsağın başlangıç bölümüne bağlanarak ince bağırsağın son bölümü mide ile ince bağırsak başlangıç bölümü arasına “interpoze” edilmiş olur. On iki parmak bağırsağı ve ince bağırsağın başlangıç bölümü devre dışı bırakıldığı için kısmi bir bypass uygulaması da söz konusudur. Bu ameliyatın yapıldığı hastalarda kan şekeri ve kilo kontrolü daha belirgin olmakla beraber bypass işlemi nedeniyle özellikle demir eksikliği riski söz konusudur.

Non-Diverted (Jejuno-ileal interpozisyon)

Tüp mide işlemine ilaveten ince bağırsağın en son 30 cm’lik kısmını koruyacak şekilde son bölümünden 200 cm’lik bir segment hazırlanarak ince bağırsağın başlangıç bölümüne “interpoze” edilir. Bu sayede yiyecekler ince bağırsağın her bölümünden geçmeye devam ederler. Hiçbir emilim probleminin yaşanmadığı bu ameliyat tekniğinde yiyecekler oniki parmak bağırsağından da emilirler. Diyabetin cerrahi tedavisinde oniki parmak bağırsağı kaynaklı olumsuz hormonlar çok belirleyici oldukları için bu ameliyatla efektif kilo kontrolü sağlamasına rağmen kan şekeri üzerindeki etkileri daha kısıtlı olmaktadır.

Ameliyat Kimlere Uygulanmaktadır

Tip 2 diyabet hastası olup, uygun tedaviye rağmen kan şekeri kontrolü sağlayamayan veya organ hasarı bulguları bulunan hastalara uygulanmaktadır. Düşük vücut kitle indeksine sahip tüm hastalarda standart bir tedavi olmayıp, belli klinik protokoller dâhilinde uygulanmalıdır.

Fizyoloji

  • Alınan besin öğelerinin erken dönemde ileum mukozası ile temasına bağlı GLP-1 artışı ve buna bağlı erken faz insülin salınımının düzenlenmesi (“jejuno ileal nutrient sensing”)
  • Glukoza bağlı geç dönem (20-120 dk) plazma insülin yanıtının GİP etkisi (duodenal eksklüzyon) nedeniyle düzenlenmesi
  • Hepatik ve periferal insülin direncinin azalması
  • Kalorik kısıtlama ve “hormonal thermostat” mekanizmasına bağlı kilo kontrolü
  • Artmış gastrik boşalma ve azalmış ghrelin seviyeleri
  • Geç faz yetersiz glukagon supresyonunun düzeltilmesi
  • Artmış hepatik Glukoz Output’un azalması
  • Tip 2 Diyabet ve buna bağlı ko-morbiditelerin kontrol altına alınması/rezolüsyonu

Komplikasyonlar

Komplikasyon Oranı: %4 - 6,5

Mortalite Oranı = %0,1 - 0,27

Enfeksiyon Oranı: %0,4 - 0,55

Venöz Tromboemboli: %0,1 -0,27

Hemoraji: %1 - 1,8

Herni: Bildirilmemiş

Barsak tıkanıklığı: %0,3 - 0,5

Teknik komplikasyonlar:

Anastomoz (bağlantı) kaçağı: %1-2,2

Darlık: %1-1,4

Ülser: %0,8-1,2

Dumping Sendromu: %0,2-0,4

Emilim ve Beslenme Sorunları: %0,5-1,6

Sonuçlar ve Faydaları

İleal Transpozisyon (İnterpozisyon) ameliyatı ile ilgili iki önemli avantaj ve bir de dezavantaj bildirilmiştir. Avantajların ilki çok geniş bir VKİ (Vücut Kitle İndeksi) aralığına sahip hastalarda uygulanabilir olması, diğeri ise ameliyat öncesi demir, B12 vitamini ve D vitamini ihtiyacı olan hastalar haricinde ilave vitamin ve mineral takviyesine ihtiyaç duyulmamasıdır. Dezavantaj ise ameliyatın çok aşamadan oluşması nedeniyle teknik olarak zor olması ve ciddi bir eğitim ve teknik beceri gerektirmesidir.

Kim bu ameliyatı yapmalıdır

İleal İnterpozisyon/Transpozisyon ameliyatlarının bu alanda ihtisaslaşmış bir ekibe sahip ve gerekli eğitim sürecini tamamlamış, süpervizyon eşliğinde en az 100 ameliyat gerçekleştirmiş cerrahlar tarafından uygulanması önerilmektedir.

Kaynakça

1) Celik A, Asci M, Celik BO, Ugale S. The impact of laparoscopic diverted sleeve gastrectomy with ileal transposition (DSIT) on short term diabetic medication costs. Springerplus. 2015; 14(4): 417-422.

2) Celik A, Ugale S, Ofluoglu H, Vural E, Cagiltay E, Cat H, Asci M, Celik BO. Metabolic Outcomes of Laparoscopic Diverted Sleeve Gastrectomy with Ileal Transposition (DSIT) in Obese Type 2 Diabetic Patients. Obes Surg. 2015 Apr 19. PubMed PMID 25893650.

3) Çelik A, Ugale S, Ofluoğlu H. Laparoscopic diverted resleeve with ileal transposition for failed laparoscopic sleeve gastrectomy: a case report. Surg Obes Relat Dis. 2015; 11(1): e5-7.

4) Celik A, Ugale S, Ofluoglu H, Asci M, Celik BO, Vural E, Aydin M. Technical feasibility and safety profile of laparoscopic diverted sleeve gastrectomy with ileal transposition (DSIT). Obes Surg. 2015; 25(7): 1184-90.

5) Foschi DA, Rizzi A, Tubazio I, Conti L, Vago T, Bevilacqua M, et al. Duodenal diverted sleeve gastrectomy with ileal interposition does not cause biliary salt malabsorption. SOARD 2015; 11: 372–378.

6) Celik A, Ugale S. Functional restriction and a new balance between proximal and distal gut: the tools of the real metabolic surgery. Obes Surg. 2014; 24(10): 1742-3.

7) Ugale S, Gupta N, Modi KD, Kota SK, Satwalekar V, Naik V, et al. Prediction of remission after metabolic surgery using a novel scoring system in type 2 diabetes -a retrospective cohort study. J Diabetes Metab Disord. 2014; 13(1): 89.

8) Kota SK, Ugale S, Gupta N, Krishna SV, Modi KD. Ileal Interposition with diverted sleeve gastrectomy for treatment of Type 2 diabetes. Indian J Endocrinol Metab. 2012; 16(2): 458-9.

9) De Paula A, Stival AR, DePaula CL, et al. Surgical treatment of type 2 diabetes in patients with BMI below 35: mid-term outcomes of the laparoscopic ileal interposition associated with a sleeve gastrectomy in 202 consecutive cases. J Gastrointest Surg 2012; 16: 967–76.

10) Kota S, Ugale S, Gupta N, Modi KD. Laparoscopic ileal interposition with diverted sleeve gastrectomy for treatment of type 2 diabetes. Diabetes Metab Syndr. 2012; 6(3): 125-31.

11) Kota S, Ugale S, Gupta N, Naik V, Kumar KV, Modi KD. Ileal interposition with sleeve gastrectomy for treatment of type 2 diabetes mellitus. Indian J Endocrinol Metab. 2012; 16(4): 589-98.

12) De Paula A, Stival AR, Halpern A, et al. Improvement in insulin sensitivity and Β-cell function following ileal interposition with sleeve gastrectomy in type 2 diabetic patients: potential mechanisms. J Gastrointest Surg. 2011; 15: 1344–53.

13) Vencio S, Stival A, Halpern A, Depaula CC, DePaula AL. Early mechanisms of glucose improvement following laparoscopic ileal interposition associated with a sleeve gastrectomy evaluated by the euglycemic hyperinsulinemic clamp in type 2 diabetic patients with BMI below 35. Dig Surg. 2011; 28(4): 293-8.

14) Tinoco A, El-Kadre L, Aquiar L, Tinoco R, Savassi-Rocha P. Short-term and mid-term control of type 2 diabetes mellitus by laparoscopic sleeve gastrectomy with ileal interposition. World J Surg. 2011 Oct;35(10):2238-44.

15) DePaula AL, Stival A, Halpern A, Vencio S. Thirty-day morbidity and mortality of the laparoscopic ileal interposition associated with sleeve gastrectomy for the treatment of type 2 diabetic patients with BMI <35: an analysis of 454 consecutive patients. World J Surg. 2011; 35(1): 102-8.

16) DePaula AL, Stival AR, Halpern A, Vencio S. Surgical treatment of morbid obesity: mid-term outcomes of the laparoscopic ileal interposition associated to a sleeve gastrectomy in 120 patients. Obes Surg. 2011; 21(5): 668-75.

17) DePaula AL, Stival AR, DePaula CC, Halpern A, Vêncio S. Impact on dyslipidemia of the laparoscopic ileal interposition associated to sleeve gastrectomy in type 2 diabetic patients. J Gastrointest Surg. 2010; 14(8): 1319-25.

18) Kumar KV, Ugale S, Gupta N, Naik V, Kumar P, Bhaskar P, et al. Ileal interposition with sleeve gastrectomy for control of type 2 diabetes. Diabetes Technol Ther 2009; 11(12): 785-9.

19) DePaula AL, Macedo AL, Mota BR, Schraibman V. Laparoscopic ileal interposition associated to a diverted sleeve gastrectomy is an effective operation for the treatment of type 2 diabetes mellitus patients with BMI 21-29. Surg Endosc. 2009; 23(6): 1313-20.

20) Lakdawala M, Bhasker A; Asian Consensus Meeting on Metabolic Surgery (ACMOMS). MReport: Asian Consensus Meeting on Metabolic Surgery. Recommendations for the use of Bariatric and Gastrointestinal Metabolic Surgery for Treatment of Obesity and Type II Diabetes Mellitus in the Asian Population: August 9th and 10th, 2008, Trivandrum, India. Obes Surg. 2010 Jul;20(7):929-36.

İlgili Araştırma Makaleleri

Endometrioma, çikolata kisti endometriosis hastalığının yumurtalıklarda oluşturduğu kistik yapıya verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Tip 2 diyabet</span> metabolik bozukluk

Tip 2 diabetes mellitus önceki adıyla insüline bağımlı olmayan diyabet (NIDDM) veya erişkin dönemde ortaya çıkan diyabet –, insülin direnci ve buna bağlı insülin eksikliği bağlamında yüksek kan şekeri ile karakterize edilen bir metabolik bozukluktur. Bu, pankreastaki adacık hücrelerinin yok oluşundan kaynaklanan kesin bir insülin eksikliği bulunan tip 1 diyabetin tam tersine bir durumdur. Klasik semptomlar arasında aşırı susama, sık idrara çıkma ve sürekli açlık bulunmaktadır. Diyabet vakalarının %90’ı tip 2 diyabetten oluşurken tip 1 diyabet ile gestasyonel diyabet, geri kalan %10’unu oluşturur. Genetik olarak obeziteye yatkın olan insanlarda tip 2 diyabetin ana sebebinin obezite olduğu düşünülmektedir.

Metabolik cerrahi, metabolik bir hastalığın cerrahi yöntemler ile tedavisi edilmesini amaçlayan bir cerrahi türüdür. Bu bağlamda hematolojik hastalıklar nedeniyle yapılan dalak ameliyatları da esasen sistemik bir hastalığın ameliyat ile tedavi edilmesi nedeniyle Metabolik Cerrahi çatısı altında ele alınabilir. Klinik uygulamalarda sıklıkla kullanıldığı şekliyle Metabolik Cerrahi ise ”diyabet ve diğer metabolik hastalıkların tedavisini amaçlayan, mide ve barsağa yönelik girişimlerin yapıldığı cerrahi dal” olarak tanımlanır. 2007 yılında çok sayıda tıbbi disiplinin temsilcilerinin katılımıyla Roma’da yapılan uluslararası “Diyabet Cerrahisi Zirvesi”, ilk kez tip 2 diyabetin tedavisi için uygun hastalarda metabolik cerrahiyi önermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Liraglutid</span>

Liraglutid (NN2211), insanlarda “incretinler” adı verilen ve genel olarak kandaki glukoz seviyesini düşüren metabolik hormonlar ailesinin bir üyesi olan Glukagon Benzeri Peptit-1 (GLP-1) ile aynı reseptöre bağlanarak daha uzun süreli etki sağlayan bir GLP-1 analoğudur. Liraglutid tıpkı insan GLP-1 hormonunun yaptığı gibi endojen insülin salgılanmasını arttırır. Liraglutid Novo Nordisk Firması tarafından geliştirilmiş ve öncelikle Tip-2 diyabetin tedavisi için Victoza ticari ismi ile pazarlanan enjekte edilebilir bir ilaçtır. 2015 yılında Novo Nordisk firması bu etken maddenin farklı bir dozaj formunu, Amerika ve Avrupa’da Saxenda ticari ismi ile obez olan ya da aşırı kilolu olup, bu aşırı kilolara bağlı olarak en azından bir komplikasyon yaşayan hastaların tedavisi için pazarlamaya başlamıştır.

Diyabetik nöropati, diyabetes mellitus ile ilişkili sinir hasarı bozukluklarıdır. Bu durumların, diyabetik nöropatide birikebilen makrovasküler koşullara ek olarak sinirler sağlayan küçük kan damarlarını içeren diyabetik bir mikrovasküler hasara yol açtığı düşünülmektedir. Diyabetik nöropati ile ilişkili olabilen nispeten yaygın durumlar arasında şunlar yer alır: üçüncü, dördüncü veya altıncı kranyal sinir felci, mononöropati, mononöropati multipleks, diyabetik amiyotrofi, ağrılı bir polinöropati, otonom nöropati ve torakoabdominal nöropati.

<span class="mw-page-title-main">Tip 1 diyabet</span> Hastalık

Tip 1 diabetes mellitus, pankreas tarafından ya çok az ya da hiç insülin üretilmeyen bir diyabet şeklidir. Tedavi edilmemesi vücutta yüksek kan şekeri seviyesine neden olur. Klasik belirtiler sık idrara çıkma, susuzluğun artması, açlığın artması ve kilo kaybıdır. Ek belirtiler arasında bulanık görme, yorgun hissetme ve yara iyileşmesinin bozulması olabilir. Belirtiler tipik olarak çok kısa bir süre içinde gelişir.

<span class="mw-page-title-main">Diyabetik retinopati</span>

Diyabetik göz hastalığı olarak da bilinen diyabetik retinopati, diabetes mellitus nedeniyle retinada hasara yol açan tıbbi bir durumdur. Körlüğün önde gelen nedenidir.

<span class="mw-page-title-main">Semaglutid</span>

Semaglutid, Danimarkalı bir şirket olan Novo Nordisk tarafından Tip 2 diyabet tedavisi için geliştirilen bir ilaçtır. Ozempic adıyla pazarlanmaktadır. Bir glukagon benzeri peptid-1 reseptör agonisti olarak, insülin üretimini artırarak kan şekeri seviyesini düşürür. 2012 yılında, Novo Nordisk'teki bir araştırma ekibi tarafından liraglutid'in daha uzun süre etkili bir alternatifi olarak keşfedilmiştir. 2015 yılında klinik denemelere başlanmış ve 2016'da Faz 3 çalışmaları tamamlanmıştır.

Onkolojide metastazektomi, bir organdan başlayıp diğer organlara yayılan ikincil tümörler olan metastazların cerrahi olarak rezeksiyonudur.

<span class="mw-page-title-main">Achard-Thiers sendromu</span>

Achard-Thiers sendromu, nedeni bilinmeyen, kadınlarda görece sık görülen sendromlardan biridir. Endokrin sistem bulguları çok önemlidir. Tip 2 Diabetes mellitus ve komplikasyonları oldukça belirgindir. Ayrıca, adrenal korteks hiperplazisi ve androjen hormon artışı nedeniyle menopozdan sonra yüzde daha belirgin aşırı kıllanma ve akneler, sakal çıkması ile ses kalınlaşması saptanır. Karaciğer sirozu ve ovaryumlarda skleroz gelişir. Uterus kanseri riski yüksektir. Memeler atrofiktir. Şişmanlık, hipertansiyon, solunum güçlüğü bulguları vardır. Ağıziçi bulguları arasında periodontal patolojiler, özellikle gingival hiperplazi belirgindir.

Gece yeme sendromu, gecikmiş bir sirkadiyen gıda alımı paterni ile karakterize bir yeme bozukluğudur. Aşırı yeme bozukluğu ile bir dereceye kadar komorbidite olmasına rağmen, gece tüketilen yiyecek miktarının nesnel olarak büyük olması gerekmediği veya gıda alımı üzerinde kontrol kaybı olmaması nedeniyle aşırı yemekten farklıdır. İlk olarak 1955 yılında Albert Stunkard tarafından tanımlanmıştır ve şu anda DSM-5'in belirtilen diğer beslenme veya yeme bozukluğu kategorisine dahil edilmiştir. Araştırma tanı kriterleri önerilmiştir ve akşam hiperfajisi ve/veya gece uyanışı ve haftada iki veya daha fazla kez yiyecek alımını içerir. Kişi, parasomnia uyku ile ilişkili yeme bozukluğundan (SRED) ayırt etmek için gece yeme konusunda farkındalığa sahip olmalıdır. İlişkili beş semptomdan üçü mevcut olmalıdır: sabahları iştahsızlık, geceleri yemek yeme dürtüsü, geceleri uykuya dalmak için birinin yemek zorunda kalması, depresif ruh hali ve/veya uyku güçlüğü.

Liposuction ya da lipo, plastik cerrahide kullanılan bir tür yağ alma prosedürü. Yapılan ameliyatlardaki sonuçlara istinaden, birkaç aydan sonra kilo üzerindeki bir etkiyi desteklemediği ve obezite ile ilgili sorunları etkilemediği gözlemlenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nde yaygın olarak yapılan kozmetik cerrahi işlemlerden birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Amilin</span>

Amilin veya adacık amiloid polipeptidi (IAPP), 37 kalıntılı peptit hormonudur. Pankreasın β hücrelerinden yaklaşık 100:1 (insülin:amilin) oranında insülin ile eşgüdümlü olarak salgılanmaktadır. Amilin, mide boşalmasını yavaşlatarak ve tokluğu artırarak glisemik düzenlemede rol oynamaktadır, böylelikle yemek sonrasında kan şekeri düzeylerindeki ani artışları önlemektedir.

Ortognatik cerrahi; Düzeltici çene cerrahisi veya basitçe çene cerrahisi olarak da bilinen, çene ve alt yüzün yapı, büyüme, uyku apnesi dahil hava yolu sorunları, TME bozuklukları, özellikle iskelet uyumsuzluklarından kaynaklanan maloklüzyon sorunları, diğer ortodontik diş ısırıklarından kaynaklanan durumlarını düzeltmek, diş telleri ile kolayca tedavi edilemeyen problemlerin yanı sıra, düzeltmenin yüz estetiğini ve benlik saygısını iyileştirmek için düşünülebileceği çok çeşitli yüz dengesizlikleri, uyumsuzluklar, asimetriler ve yanlış orantıları düzeltmek tasarlanan cerrahidir.

İleri glikasyon son ürünleri (AGE'ler), şekerlere maruz kalmanın bir sonucu olarak glike hale gelen proteinler veya lipitlerdir. Yaşlanma ve diyabet, ateroskleroz, kronik böbrek hastalığı ve Alzheimer hastalığı gibi birçok dejeneratif hastalığın gelişiminde veya kötüleşmesinde rol oynayan bir biyolojik belirteçtir.

<span class="mw-page-title-main">Dapagliflozin</span> kimyasal bileşik

Dapagliflozin, tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Ayrıca belirli kalp yetmezliği ve kronik böbrek hastalığı olan yetişkinleri tedavi etmek için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Diyabetik nefropati</span>

Diyabetik böbrek hastalığı olarak da bilinen diyabetik nefropati, diabetes mellituslu kişilerde meydana gelen kronik böbrek fonksiyonu kaybıdır. Diyabetik nefropati, küresel olarak kronik böbrek hastalığının (KBH) ve son evre böbrek hastalığının önde gelen nedenleridir. İdrara sızan protein üçlüsü, hipertansiyonla birlikte kan basıncının yükselmesi ve ardından böbrek fonksiyonlarının düşmesi, birçok KBH formunda ortak olarak görülür. Glomerüllerin hasar görmesi nedeniyle idrardaki protein kaybı büyük olabilir ve nefrotik sendrom olarak adlandırılan genel vücut şişmesi (ödem) ile sonuçlanan düşük serum albüminine neden olabilir. Diyabetik nefropati genellikle yıllar içinde yavaş ilerler.

Bromokriptin, hipofiz tümörleri, Parkinson hastalığı, hiperprolaktinemi, nöroleptik malign sendrom ve yardımcı olarak tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan bir ergolin türevi ve dopamin agonistidir.

Finerenon, böbrek fonksiyonlarında azalma, böbrek yetmezliği, kardiyovasküler ölüm, ölümcül olmayan kalp krizi ve kronik böbrek hastalığı olan yetişkinlerde kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye kaldırılma riskini azaltmak için kullanılan bir ilaçtır. Finerenon, steroidal olmayan bir mineralokortikoid reseptör antagonistidir (MRA). Ağız yoluyla alınır.

<span class="mw-page-title-main">İleus</span> bağırsak peristaltizminin bozulması ile karakterize insan hastalığı; modern dilde genellikle mekanik bağırsak tıkanıklığını hariç tutar

İleus, bağırsağın normal itme kabiliyetinin bozulmasıdır. Peristalsis eksikliğinden veya mekanik tıkanıklıktan kaynaklanabilir. 'İleus' kelimesi Eski Yunanca eileós kelimesinden gelmektedir. 'Subileus' terimi kısmi bir tıkanıklığı ifade eder.