İçeriğe atla

İlahi aşk

İlahi aşk (İbrahimi dinlerde "Allah Sevgisi/ Tanrı Sevgisi/Allah'a duyulan aşk" gibi çeşitli adlarla da bilinir) — Dini ya da spirtüalist yönelişlerle kişinin, maddesel dünyaya ait varlıklara olan sevgisinin kaynağına dönerek ilahi olana dair hissettiği yüce bağlılık; İslam dünyasında Aşk-ı ilahi olarak da anılır.

İlahi aşk ile kişi madde dünyasının ya da formların yerine ideaları oluşturucu kabul ettiği en yüce olana yöneldiği için nesnel bazda bir sevgi değil bilakis bütüne dair bir sevgi anlayışı içindedir. Bu yönüyle de beşeri sevginin ötesinde aşkın (transandantal) bir yapısı vardır. Buradaki yöneliş genelde bilinçli olmamakla birlikte kişinin aldığı inisiyatik eğitim onu bu aşkı aramaya itebilir.

İbrahimi dinlerde, Teizm'de, Tanrı (Allah) sevgisi, Tanrı için sevgi ya da Tanrı tarafından sevgi anlamına gelir. Tanrı sevgisinin Yunancadaki kökeni karşılığı philotheia'dır, ibadet ve Tanrı'ya adanmışlık kavramlarıyla ilişkilidir. Buradan bu kelime Hristiyanlığa geçmiştir.[1]

Yine Yunanca teofili terimi Tanrı'nın sevgisi veya iyiliği anlamına gelir[2] ve teofilos Tanrı'nın dostu anlamına gelir, başlangıçta Tanrı tarafından sevilen veya tanrılar tarafından sevilen anlamında;[3][4] ancak günümüzde bazen Tanrı'ya sevgi göstermek anlamında anlaşılmaktadır.[5][6][7]

Yunanca "agape" terimi hem insanların Tanrı'ya duyduğu sevgiyi hem de Tanrı'nın onlara duyduğu sevgiyi ifade eder tarzda kullanılmaktadır.[8]

Dinlerde İlahi Aşk Kavramı

İslamiyette

İslam'da Allah'ın 99 isminden biri Al-Wadūd olup "Seven" anlamına gelir. Kur'an sevgiden, sevgiyi belirtir kavramlardan tartışmasız şekilde bahsetmiş olmakla birlikte, aşk hususunun yer alıp almadığı hususu tartışmalıdır, aşk kavramının dinde olmadığını bu sebeple iddia edenler bile çıkmaktadır. Gerçekten de Kur’an ve doğru olarak değerlendirilen hadislerde açıkça aşk kelimesi geçmemekte; "hub" ve "muhabbet", bazen de meveddet kelimeleri ve eş anlamları ile “sevgi” ye referans veirlmektedir. İlk din bilimcilerde Allah korkusunu daha önplana çıkarıp "aşktan" söz etmemişlerdir.[9]

Bununla birlikte ilk defa II. (VIII.) yüzyılda Allah ile kul arasındaki sevgiyi anlatmak üzere aşk kelimesinin kullanılmaya başlandığı iddia edilmekte ve buna örnek. Allah’ın, “Kulum bana, ben de ona âşık olurum” mesajının dinde bulunduğunu belirten Hasan-ı Basrî (ö. 110/728) örnek olarak verilmektedir.[9] Sonrasında İshq ya da ilahi aşk, İslam geleneğinde Sufizm tarafından vurgulanır olmuştur. Sufist din adamlarına göre aşk, Tanrı'nın özünün evrene bir yansımasıdır. Tanrı güzelliği tıpkı kişinin kendini görmek için aynaya bakması gibi tanınmayı arzular ve Tanrı yani Allah'ın yarattıklarının tanınıp değerinin bilinip sevilmesinden görünüşte çirkin olanın içindeki güzelliğinin görülmesinden Sufizm okulu bahseder. Bu sebeple Sufizm genellikle İslam ve Batı dünyasında aşk dini lakabı ile anılır olmuştur.[10] Bunun yanında Gazzâlî İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’in Allah sevgisi konusunu işlediği “Kitâbü’l-Maḥabbe ve’ş-şevḳ ve’l-üns ve’r-rıżâ” başlıklı bölümünde aşk kelimesine pek değer vermese de ilahi aşkı belirten ele alan atıfları bulunmaktadır. Muhammed’in Hira’da ibadete kapandığını gören Mekkeli düşmanların, “Muhammed Tanrı’sına âşık oldu” dediklerini belirtip, evrenin Allah'ın bir aynası olduğundan, Allah'ın sevgisine hiçbir varlığın ortak edilmeyip, evrenin Dünya'nın Allah tarafından yaratıldığı gözetilerek sevilmesinden bahsedip bunu "aşk" olarak ifade etmektedir.

Kuran'daki her bölümün başında Allah'tan Er-Rahman ve Er-Rahim ya da "Çok Şefkatli" ve "Çok Merhametli" olarak bahsedilir, bu da kimsenin Allah'tan (Tanrı'dan) daha sevgi dolu, şefkatli ve yardımsever olmadığını gösterir. Kur'an Allah'tan "sevgi dolu şefkatli" olarak bahseder. Kuran, Bakara Suresi 177. ayetinde belirtildiği gibi, Müslüman inananları, kendilerine zulmetmemiş olan tüm insanlara Arapça "üstün iyilik" anlamına gelen "birr" ile davranmaya teşvik eder öte yandan Berr "üstün şefkat" olarak Allah'ın bir diğer sıfatı da zikredilmektedir. Birr, Meryem Suresi, 14 ve 15. ayetlerde ise Kur'an tarafından çocukların ebeveynlerine göstermesi gereken sevgi ve şefkati tanımlamak için de kullanılır. Berr ise Tur Suresi 28.ayette zikredilmektedir.[11] Allah sevgisi ve Allah korkusu İslam'ın temellerinden ikisidir. İslam Allah sevgisi ile en büyük manevi kazanım olacağı Kur'an'da çeşitli surelerde belirtilmektedir. "Buna rağmen öyle insanlar var ki, Allah'tan başka varlıkları O'na denk tutar da, Allah'ı sever gibi onları severler. Gerçek mü'minlerin Allah'a olan sevgileri ise, her şeyden daha sağlam ve daha kuvvetlidir. (Kur'an, Bakara Suresi, 165. Ayet) Bir başka İslami kavram da Tanrı sevgisinin iyi işlere yol açtığıdır "Allah'a olan sevgileri için veya mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlardı." (Kur'an, İnsan Suresi, 8. Ayet)

Tasavvufta Tanrı'ya üç ana terimle -Seven, Sevilen ve Sevgili- atıfta bulunulur; bu terimlerden sonuncusu Sufi şiirinde sıklıkla görülür. Bütün bu şiir ve edebiyatın kurulu olduğu ilahi aşk temasının çıkış noktalarından bir diğeri de Enes bin Mâlik tarafından Muhammed'in söylediği belirtilen “Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek, Sevdiğini Allah için sevmek, Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” (Buhari) “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için nefret etmektir.” (Ebu Davud) şeklindeki hadislerdir.[12] Yine bu ilahi aşkın bir diğer dayanağı da Allahın isimleri arasında yer alan Cemal(Güzel) ve Celal (korkulan) sıfatlarındandır. İbni Arabi’nin ifadesiyle güzel (cemîl) olan Allah kendi suretiyle evreni yarattığından evrenin onun ve içindekilerin onun yarattığı hali ile sevilmesini savunur.[13] Evrende güzel olan Allah'tır ona aşık olunur, insanın sevgisini cemal güzel sıfatının yansımasıyla ancak o tatmin eder. Ancak korkulacak tek güçte yine Celal sıfatıyla kendisi olmalıdır.[13]

Hıristiyanlıkta olduğu gibi İslam'da da Tanrı sevgisi hakkında çok sayıda mistik ve gelenek vardır:

"Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Âşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de. Âlemde düşkünlere yardımcı erler vardır. Onlar, mazlumlar feryat ettiler mi derhal yetişirler. Mazlumların seslerini her yerden işitirler. Hak rahmeti gibi o tarafa koşarlar. Allah ile oturup kalkmak isteyen kişi veliler huzurunda otursun..." (Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî)[14]

"Ey aşıklar! Tanrı sevgisi dini sadece İslam'da bulunmaz. Aşk âleminde ne inanç vardır, ne de inançsızlık." (Mevlana)[15]

İshq-e-Haqeeqi (Farsça) olarak bilinen İlahi Aşk kavramı, bugüne kadar birçok büyük Müslüman aziz tarafından detaylandırılmıştır. Bazı Sufi yazar ve şairler İlahi Aşkı tanımlamak için beşeri aşkı bir metafor olarak kullanmış olabilirler ancak önde gelen mutasavvıflar bu kavramı bütünüyle açıklayarak onun katı gerçekliğini ortaya koymuşlardır. Ünlü 7. yüzyıl sufi şairlerinden Rabia el-Adeviyye, ilahi Aşk doktrinini ortaya koyan ilk kadın olarak bilinir.[16] İslam Sufizminde Işık, Tanrı'yı özverili ve koşulsuz olarak sevmek anlamına gelir. Mevlana'ya göre 'Sufizm' çilecilik (zühd) yolu değil, Ishq'ın kendisidir.[17] Sultan Bahu'ya göre Ishq, kişinin tüm hayatını Allah'a adayarak ve karşılığında hiçbir ödül istemeyerek Allah'a hizmet etmesi anlamına gelir.

Tasavvufun ortak bakış açısı, aşk yoluyla yani "Allah için severek" insanoğlunun özündeki saflığa ve zarafete geri dönebileceğidir. Tasavvuf edebiyatından Yunus Emre "Yaradılanı severim, yaradandan ötürü" sözü ile bunu İslam'daki ilahi aşk/ilahi sevgi ilkesinin çıkış yerini vurgulamaktadır. Sufizmin önderlerinin bazıları, Allah'a olan aşkları nedeniyle, ona kavuşma arzusuyla "sarhoş" olmalarıyla ünlüdür; dolayısıyla Sufi şiirinde ve müziğinde mesela ünlü şair Ömer Hayyam gibi sürekli olarak şaraba atıfta bulunulur. Ancak buradaki dinen haram olan şaraba yapılan atıf "metaforik" mecazidir, Allah'a duyulan aşkın bir içki sarhoşluk hali gibi insanın gönlünde ve ruhunda bıraktığı izi hoş sedayı nitelendirmektedir. Dünya'da bir kadına veya erkeğe duyulan aşk "beşeri aşk"tır, burada önemli olan onları değil, onları yaratan varlığı ve onun eserlerini sevmek onun büyüklüğünü takdir etmektedir. Bu ise ilahi aşk (gerçek sevgi) olarak nitelendirilmekte, kutsanmakta ve bütün aşkların ulaşacağı gerçek noktanın burası olduğu belirtilip bu yönden beşeri aşk "aşağı aşk" olarak kabul edilmektedir. Geçici nitelikte ve tam bir hüküm ifade etmeyen beşeri aşkın ilahi aşka dönmesi esas olmalıdır.

İlahi aşkın esas kaynağı ezoterik geleneklerdeki vahdet-i vücud (varlığın bir oluşu/varlık birliği) inanç ve düşüncesidir. Varlığın Birliği anlayışında tüm varlık alemi sadece tek olan yüce yaratıcının tecellilerinden ibaret sayıldığı için aşk kavramı bütünleşmenin, bir olma çabasının görünümü olarak kabul edilir. Ezoterik geleneklerde İlahi olan yüce yaratıcı ile bütünleşmenin iki yolu vardır: Bilgi Yolu ve Sevgi Yolu. Bilgi yolundaki somut ve uygulamaya bağlı tüm deneyimler, sevgi yolunda nesnesiz, soyut bir hissedişe yönlendirilir. Bununla birlikte İslam dünyasında ilahi aşk ve vahdeti vücut kavramını savunduğu için öldürülen sonrasında öldürülmesine neden Abbasilerce, itibarı iade edilen Hallâc-ı Mansûr gibi bir tasavvuf şairi de bulunmaktadır.

Hristiyanlıkta

Eski Ahit, Tanrı sevgisini ifade etmek için zengin bir kelime dağarcığı kullanır ve bu kavram pek çok yerde karşımıza çıkar.[18] Rab, Eski Ahit peygamberi Yeremya aracılığıyla sevgisini ifade eder ve şöyle der: "Seni sonsuz bir sevgiyle sevdim; seni sevecen bir şefkatle çektim" (Yeremya 31:2). [Bununla birlikte, Eski Ahit'te Tanrı sevgisinin tefsiri modern akademisyenler için sorun teşkil etmiştir. (Jeremiah 31:2).[19] Tanrı sevgisi bir dizi metinde (örneğin Hoşea 1-3 ve daha sonra Hezek 16 ve İsa 62'de) yer almaktadır,[20] ancak tutarlı bir yorum üretmek için referansları çözmek zor olmuş ve tartışmalara konu olmuştur.[20]

Trinity Evangelical Divinity School'da Yeni Ahit Emeritus Profesörü "The Difficult Doctrine of Love" adlı kitabında, hem Tanrı'nın sevgisinin hem de Tanrı'nın gazabının Yeni Ahit'te Eski Ahit'e göre daha fazla vurgulandığını söyler. Ayrıca birçok mektubun son ayetleri de sevgiyi vurgular (1. Korintliler 16:22, Efesliler 6:24, 2. Selanikliler 3:5).

Kutsal Kitap'taki en çarpıcı vaatlerin çoğu Tanrı'yı sevenler içindir, özellikle Romalılar 8:28 (Tanrı'yı sevenler için her şey iyilik için çalışır) ve Yasa'nın Tekrarı 7:9 10 emrin başlangıcının bir parçasıdır (Tanrı'yı sevenler binlerce nesle kadar kutsanır, oysa Eski Ahit'teki en kötü lanetlerin çoğu 4 ya da 10 nesle kadar gider). Jonathan Edwards, eserlerinin Yale baskısının "The Great Awakening"[21] başlıklı 4. cildinde, başlıca yükümlülüğünün cemaatinin Tanrı'ya olan sevgisini olabildiğince yükseltmek olduğunu söylemiştir.

Hem Tanrı sevgisi hem de Mesih sevgisi terimleri Yeni Ahit'te geçer. Romalılar 8:35 ve Romalılar 8:39'daki gibi durumlarda, eşitlikleri iddia edilmeksizin kullanımları inananların deneyimiyle ilişkilendirilir.[22] Yuhanna 14:31'de İsa Baba Tanrı'ya olan sevgisini ifade eder.[23] Bu ayet İsa'nın Baba Tanrı'ya olan sevgisi hakkında Yeni Ahit'teki tek doğrudan ifadesini içerir.[23]

Musevilikte

Tanrı sevgisine "Museviliğin özü" adı verilmiştir. "Ve Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün gücünle seveceksin." (Tesniye 6:5)

Bahâîlikte

Bahailik öğretileri Tanrı sevgisini (philanthropia) benimser.[24][25] Dinin kurucusunun oğlu Abdülbaha şöyle yazmıştır: "Tanrı'nın Sevgisi"nden daha büyük ya da daha kutsanmış bir şey yoktur! Hastalara şifa, yaralılara merhem, tüm dünyaya neşe ve teselli verir ve insan yalnızca onun aracılığıyla Sonsuz Yaşama kavuşabilir. Tüm dinlerin özü Tanrı Sevgisidir ve bu sevgi tüm kutsal öğretilerin temelidir." [26]

Çok Tanrılı Antik Yunan İnancında

Çok tanrıcılıkta, tanrılar tarafından sevilen (τὸ θεοφιλές) "erdemli" ya da "Pietas" olarak tanımlanırdı. Sokrates bilinen şekilde bu tanımlamanın bir totoloji olup olmadığını sormuştur (bkz.Euthyphron ikilemi).

"Philotheos" ve "Theophilos"

Yunancada philotheos philotheos "Tanrı'yı seven, dindar" anlamına gelir, philosophos ise bilgelik aşığı (sophia) demektir.Yunancadan istifade eden Hristiyanlıkta İncilde 2 Timothy 3:4, philotheos sözcüğünü çoğul olarak kullanarak, bazı insanlardan φιλήδονοι μᾶλλον ἢ φιλόθεοι (Tanrı'yı sevmekten çok zevk almayı sevenler) olarak bahseder. Teofilos sözcüğü özel isim olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır, ancak Yunancada sıfat ya da ortak isim olarak yer almaz,[27] bunun yerine "Tanrı'ya sevgili" ama aynı zamanda "Tanrı'yı seven" anlamına gelen teofilês biçimi kullanılır.

Ancak Eric Voegelin theophilos'u "Tanrı aşığı" anlamında kullanmıştır: "Phaedrus'ta Platon, Sokrates'e gerçek düşünürün özelliklerini tarif ettirir. Phaedrus böyle bir adama ne denmesi gerektiğini sorduğunda, Sokrates, Herakleitos'u izleyerek, sophos, bilen kişi teriminin aşırı olacağını söyler: bu nitelik yalnızca Tanrı'ya uygulanabilir: ama ona philosophos, bilgelik aşığı denebilir. Böylece 'felsefe'nin klasik anlamında ve referansında, gerçek bilgi Tanrı'ya mahsustur; sonlu insan sadece bilginin aşığı olabilir, kendisi bilgiye sahip olan kişi değildir. Pasajın anlamında, yalnızca bilen Tanrı'ya ait olan bilginin aşığı, philosophos, teofilos, Tanrı'nın aşığı olur."[28]

Hinduizm

Bhakti, "yüce Tanrı'ya sevgi dolu bağlılık" anlamına gelen Sanskritçe bir terimdir. Bhakti uygulayan bir kişiye bhakta denir. Hindu yazarlar, teologlar ve filozoflar Bhagavata Purana'da ve Tulsidas'ın eserlerinde bulunabilecek dokuz bhakti biçimini ayırt etmişlerdir. Yazarı bilinmeyen (Narada olduğu tahmin edilen) Narada Bhakti Sutras adlı felsefi eser sevginin 11 biçimini ayırt eder.

Bhakti hareketleri

Krişna'ya adananlar ona rasalar olarak bilinen farklı duygusal, aşkın coşkular içinde inanmaktadırlar. Krişna'ya tapınmanın her biri kendi felsefi sistemine sahip iki ana sistemi gelişmiştir. Bu iki sistem aishwaryamaya bhakti ve madhuryamaya bhakti'dir. Aishwaryamaya bhakti, kraliçelerin meskeninde ve Krishna'nın Dwaraka'daki krallığında ortaya çıkar. Madhuryamaya Bhakti ise Braja'nın meskeninde açığa çıkar. Böylece Krişna'ya, adananın Tanrı'nın Yüce şahsı Sri Krişna'ya baba, arkadaş, usta, sevgili ve hepsi olağanüstü olan pek çok farklı çeşit olarak tapınma zevkinin gelişimine göre çeşitli şekillerde tapınılır. "Krişna Makhanchor" ya da "tereyağı hırsızı" olarak ünlüdür. Tereyağı yemeyi çok severdi ve Gokul'daki küçük köyünün sevgilisiydi. Bunların hepsi aşkın tanımlamalardır. Böylece samimi adanmışlara Tanrısal sevgilerindeki gelişmeyle orantılı olarak ifşa edilirler. Vaişnavizm, bazen 'polimorfik tektanrıcılık' olarak da tanımlanan, tek bir orijinal tanrının pek çok formu olduğu imasıyla, pek çok form alan tek bir üniter tanrıya inanç olarak tanımlanan bir tektanrıcılık biçimidir. Krişnacılıkta bu ilah Krişna'dır ve Narayana ya da Vişnu'nun dört kollu sayısız formuyla karşılaştırıldığında bazen samimi ilah olarak da anılır.[29] Tanrı'nın yaratılışa duyduğu sevgi, yaratılanların Tanrı'ya duyduğu sevgi ya da bhakti'de olduğu gibi ikisi arasındaki ilişki gibi birbiriyle ilişkili kavramlardan birine atıfta bulunabilir.

Diğer

Goethe, Ganymed ve Prometheus adlı iki şiirinde sırasıyla Tanrı sevgisi duygusunu ve bunun karşıtı olan Tanrı nefreti duygusunu ifade eder.

Türk Edebiyatında İlahi Aşk

İlahi aşk, Türk Edebiyatı içerisinde özellikle tasavvuf şiirinde ve müziğinde kullanılmış temalardan birisidir; belirli bir imge olarak Mecnun'un hali özellikle musiki ve şiirsel ritüellere sahip Mevlevi tarikatının takipçilerine sunulmuş ve ondaki kozmik bütünlenme (beka) ya da varlığın birliğinde yok olma (fena) hali nesnel bir örnek olarak gösterilmiştir.

Tasavvuf edebiyatı ve Halk edebiyatında Mevlana Celaleddin Rumi, Pir Sultan Abdal, Abdal Musa, Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Gaybi Sun'ullah gibi şiirler de yazan tasavvuf büyükleri; divan edebiyatında ise Fuzuli gibi şairler, aşk-ı ilahi konusunu sık sık kullanmışlardır. Beşeri aşk karşısında ilahi aşka yönelme "yaradanı sev yaradandan ötürü" felsefesi ile bütün aşkların üstünde bir ilahi aşkın olduğu ve bütün aşkların buraya varması gereği tasavvuf ve divan edebiyatında sık sık vurgulanmıştır.

Ayrıca Bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

"İlahi Aşk" Kitap, Şiir, Muhyiddin İbn Arabi, İnsan Yayınları

  1. ^ "Liddell and Scott: φιλοθεΐα". 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2023. 
  2. ^ "Liddell and Scott: θεοφιλία". 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2023. 
  3. ^ "Liddell and Scott: θεόφιλος (refers the reader to θεοφίλητος". 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2023. 
  4. ^ "Liddell and Scott: θεοφίλητος". 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2023. 
  5. ^ Teofil 3 Aralık 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. ^ The Baby Name Bible: The Ultimate Guide
  7. ^ Theophilos 7 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  8. ^ ἀγάπη, Liddell and Scott: Greek-English Lexicon, Oxford: Clarendon Press
  9. ^ a b Uludağ, Süleyman (1991). "Aşk العشق". Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 4. Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 18-21. 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  10. ^ Lewisohn, Leonard (2014). Cambridge Companions to Religion. Cambridge: Cambridge University Press. ss. 150-180. 
  11. ^ Toksarı, Ali (1992). "Birr البر". Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 6. Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 204-205. 6 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  12. ^ Oğuz, Ahmet (15 Ocak 2023). "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek". Diyanet haber internet sitesi. 7 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Eylül 2023. 
  13. ^ a b Uludağ, Süleyman (1993). "Cemâl الجمال". Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 7. Türkiye Diyanet Vakfı. s. 296. 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  14. ^ Rumi, Mevlâna Celaleddin; Mesnevi, Doğan Kitap cilt II,2007, s. 133
  15. ^ Rumi's Quatrain no. 768, translated by Gamard & Farhadi. Versions of this quatrain have been made by Shahram Shiva, "Hush: Don't Tell God", p. 17 and by Azima Kolin (based on Mafi), "Rumi: Whispers of the Beloved", p. 71. [`âshiq to yaqîn dân, ke musulmân na-bûd dar maZhab-é `ishq, kufr-o îmân na-bûd]
  16. ^ Regunathan, Sudhamahi (29 Kasım 2010). "Rabia Basri and her Divine Love". New Age Islam. 20 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  17. ^ Seyed Ghahreman Safavi, Simon Weightman (October 2009). Rumi's Mystical Design: Reading the Mathnawi Book One. SUNY Press. ISBN 978-1-438-42796-6. 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Eylül 2023. 
  18. ^ Theology of the Old Testament, Volume One by Walther Eichrodt 1961 0-664-22308-7 pages 250–251
  19. ^ "God in Old Testament / God in New Testament". WELS Topical Q&A. Wisconsin Evangelical Lutheran Synod. 2 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ocak 2015. 
  20. ^ a b Theologies in the Old Testament by Erhard Gerstenberger 2007 0-567-08812-X page 87
  21. ^ "Edwards Quote Success! | by Faith We Understand". 27 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  22. ^ The Epistle to the Romans by Douglas J. Moo 1996 0-8028-2317-3 page 547
  23. ^ a b Preaching the Gospel of John: proclaiming the living Word by Lamar Williamson 2004 0-664-22533-0 page 192
  24. ^ Smith, Peter (2000). "love"Sınırlı deneme süresince özgürce erişilebilir, normalde ise abonelik gereklidir. A Concise Encyclopedia of the Baháʼí Faith. Oxford: Oneworld Publications. ss. 227-228. ISBN 1-85168-184-1Internet Archive vasıtasıyla. 
  25. ^ Hatcher, William S.; Martin, J Douglas (1989). "God, His Manifestations, and Man"Sınırlı deneme süresince özgürce erişilebilir, normalde ise abonelik gereklidir. The Baháʼí Faith: The Emerging Global Religion. New York City: Harper & Row. ss. 100-101. ISBN 0-06-065441-4Internet Archive vasıtasıyla. 
  26. ^ ʻAbdu'l-Bahá (1912). Paris Talks. Baháʼí Distribution Service (1995 tarihinde yayınlandı). ss. 82-83. ISBN 1-870989-57-0. 26 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Eylül 2023. 
  27. ^ The word does not appear in the great Liddell-Scott-Jones Greek-English Lexicon
  28. ^ Eric Voegelin, Science, Politics, and Gnosticism (ISI Books 1-932236-48-1), p. 41
  29. ^ Scheweig, (2004) pp. 13–17

İlgili Araştırma Makaleleri

Allah (Arapça: الله, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

Peygamber veya yalvaç, Tanrı aracılığıyla bir dini veya dinî öğretiyi yaymakla görevlendirildiğine inanılan kişidir. Peygamberler ayrıca dinî terminolojide âyet, işaret veya mûcize denilen doğaüstü güç veya olayların kendilerine atfedildiği mitolojik veya yarı mitolojik insanlardır. İbrahimî dinlerin inananları, peygamberlerin Tanrı'dan aldıkları “vahiy” adlı mesajları diğer insanlara ulaştırdıklarına inanırlar.

Tanrı ya da ilah, Klasik teistik inanç sistemlerinde Mutlak Varlık, Mutlak Benlik ve tüm varoluşun temel kaynağı olarak görülen varlık. Tek tanrılı inançlarda evrenin tek yaradanı ve yöneteni olarak kabul edilir. Çok tanrılı inançlarda genelde ilahların cinsiyeti bulunur ve eril olanlarına tanrı, dişi olanlarına tanrıça denir. Tektanrılı ve henoteistik inançlardaki Tanrı kavramını tanımlamak için ise sadece tanrı sözcüğü kullanılabilir.

Şirk İslam'da, Allah'a ortak koşma anlamına gelen bir kavramdır. Kur'an'a göre en önemli iman sorunu olan şirk, Allah'a ortak koşmak, Allah'tan başka ilah olduğuna inanmak ve ona tapmak anlamlarına gelir. Şirk eyleminde bulunanlar müşrik olarak isimlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Fatiha Suresi</span> Kuranın ilk suresi

Fatiha Suresi, Kur'an'ın ilk suresidir. Sure, 7 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">İhlas Suresi</span> Kuranın 112. suresi

İhlas Suresi, Kur'an'ın 112. suresidir. Sure, 4 ayetten oluşur.

İman, etimolojik olarak güvenmek ve samimiyetle inanmak anlamlarına gelir. Kur'an'da sadece bir olan Allah'a ve kendisinin mesajına güvenmek anlamına gelmektedir. Genel anlamda bir dine ya da yaşam tarzına gönülden bağlanmak anlamı taşır.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

Nefis ya da Nefs (نفس), Arapça kökenlidir, sözlükte ruh, bir şeyin kendi, akıl, insan bedeni, ceset, kan, azamet, arzu ve kötü istekler gibi manalara gelmektedir.

Dört Kapı Kırk Makam, İslamın temel öğretisi, genel kurallar bütünü, Allah'a giden yolda geçirilmesi gereken aşamalar bütünüdür. Öğretisi Muhammed döneminde İslam diniyle birlikte doğmuştur, her kapı ve her makam Kur'an ayetlerine dayanmaktadır. Ehl-i beyt ile devam etmiş, son yıllarda yapılan tarih araştırmaları ve analizler sonucunda bu anlayışın Hoca Ahmed Yesevî'nin Ehli Beyt'e ulaşan icazetnâme ve tarikat silsilesiyle İmam Ali Rıza'ya, yani Horasan'a ulaştığı bilinmektedir. Böylece, Anadolu Türkmen Ocaklarının temellerini atarak sistem haline getirilmiştir. Türkmen Ocakların Ehli Beyt'e ulaştığı ve günümüz Bektaşi tarikatının silsile yoluyla Yesevi tarikatına ve dolayısıyla da İmam Ali Rıza'ya ulaştığı bilinmektedir. Tasavvuf tarikatlarının silsilesi Ehli Beyt'e dayanmaktadır; bunun için tasavvufta kendileri gibi tasavvuf ehli bir kimsenin önderlik/pirlik makamında olması zorunludur.

Tevhit ya da tevhid, teizm tarifinin İslâm terminolojisindeki karşılığıdır.

Şeytan ayetleri, Muhammed tarafından önce vahiy olarak açıklanıp sonrasında bu ayetlerin Şeytan isimli varlık tarafından kulağına söylendiği ifade edilerek Kur'an'dan çıkartıldığı belirtilen ayetlerdir. Bu ayetlerle ilgili rivayetler, Taberî, Vâkidî, İbn Sa'd, Ebu Cafer Taberi ve İbni İshak'ın eserlerinde yer almıştır. Şeytan ayetleri kavramı ilk defa İskoç tarihçi William Muir tarafından 1858'de kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Büruc Suresi</span> Kuranın 85. suresi

Bürûc Suresi, Kur'an'ın 85. suresidir. Sure, 22 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Kutsal Ruh</span>

Kutsal Ruh, Yahudilikte Tanrı'nın evren veya yaratıkları üzerindeki ilahi gücü, kalitesi ve etkisine atıfta bulunur. İznik Hristiyanlığı'nda Kutsal Ruh, Üçlü Birliğin üçüncü kişisidir. İslam'da Kutsal Ruh, ilahi eylemin veya iletişimin bir aracısı olarak hareket eder.

<span class="mw-page-title-main">Aşk</span> aşırı sevgi ve bağlılık duygusu

Aşk, kişilerarası ilişki veya bir başka varlığa duyulan derin sevgidir. Bunun daha derini ise TDK sözlüğüne göre "güçlü sevgi, güçlü aşk" veya aşırı ve güçlü tutku, istek anlamına gelen hem ruhen hem de bedenen aşık olmayı kapsadığı düşünülen "sevda"dır. Bunun umutsuz, güçlü ve insanı hasta edecek derecede saplantılı haline ise "kara sevda" adı verilmektedir. Çeşitli kültürlerde aşk, en yüce erdem veya iyi alışkanlıktan, en derin kişiler arası sevgiden en basit zevke kadar bir dizi güçlü, olumlu duygusal ve zihinsel durumları kapsar. Cinsel veya romantik bir ilişki olursa, partnerlere aşıklar/sevgililer de denir. Bununla birlikte aşk ile ilgili tam bir evrensel tanıma kültürel farklılıklar nedeniyle ulaşılamakta zorlanılmaktadır. En yaygın olarak aşk, güçlü bir çekim ve duygusal bağlanma hissi anlamına gelir.

Mektûbât (مکتوبات) veya Mekâtîb, mektuplar anlamına gelen bu eser Mevlânâ'nın dost ve akrabalarına, özellikle de Selçuklu emir ve vezirlerine nasihat için yazdığı 147 adet mektuptan oluşur. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin ölümünden sonra, mektuplar bir araya getirilmiş ve bu esere de Mektûbât veya Mekâtîb adı verilmiştir.

İlāh, "tanrı" ile aynı anlama gelen bir Arapça terimdir. Dişil hâli "ilaha"dır ve bu tanrıça ile eşanlamlıdır. Dinsel inanışlarca kutsal görülen ve tapınılan doğaötesi bir varlıktır. İlah kelimesi İslami ritüellerde sıkça kullanılır: ezan, kelime-i şehadet.

Bhakti yoga, herhangi bir kişisel tanrıya karşı sevgi dolu adanmaya odaklanan Hinduizm içindeki ruhsal bir yol veya ruhsal uygulamadır. Hinduizmde Mokşa'ya giden birkaç yoldan biridir, diğer yollar Cnana yoga, Karma yoga ve Kriya yogadır.

Anlaşılamaz Farklılık ve Özdeşlik, ruhların Tanrı'yla nitel anlamda aynı, nicel anlamda farklı olduğunu savunan Vedantik ekoldür. Sanskrit karşılığı Açintya Bheda Abheda ifadesidir; açintya 'kavranılamaz/anlaşılamaz', bheda 'fark', abheda 'farksız' anlamına gelir.