İklim, bir yerde uzun bir süre boyunca gözlemlenen sıcaklık, nem, hava basıncı, rüzgâr, yağış, yağış şekli gibi meteorolojik olayların ortalamasına verilen addır. Hava durumundan farklı olarak iklim, bir yerin meteorolojik olaylarını uzun süreler içinde gözlemler. Bir yerin iklimi o yerin enlemine, yükseltisine, yer şekillerine, kalıcı kar durumuna ve denizlere olan uzaklığına bağlıdır. İklimi inceleyen bilim dalına klimatoloji adı verilir. İklim türleri, sıcaklık ve yağış rejimi gibi durumlara bakılarak sınıflandırılabilir. Ancak günümüzde en çok kullanılan sınıflandırma sistemi, aslen Wladimir Köppen tarafından geliştirilmiş olan Köppen iklim sınıflandırmasıdır.
İklim değişikliği, küresel ısınmayı ve bunun Dünya'nın iklim sistemi üzerindeki etkilerini ifade eder.
Sera gazları, Dünya'nın yüzeyi, atmosferi ve bulutları tarafından yayılan kızılötesi radyasyon spektrumu dahilinde belirli dalga boylarındaki radyasyonu emen ve yayan, atmosferin hem doğal hem de antropojenik gaz hâlindeki bileşenleridir. Bu özellikleri nedeniyle, sera etkisine neden olurlar. Su buharı (H2O), karbondioksit (CO2), nitröz oksit (N2O), metan (CH4) ve ozon (O3) başlıca sera gazlarıdır. Sera gazları olmadan, Dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı mevcut ortalama olan 15 °C yerine yaklaşık -18 °C olurdu.
Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli, Birleşmiş Milletlerin iki örgütü Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından 1988 yılında insan faaliyetlerinin neden olduğu iklim değişikliğinin risklerini değerlendirmek üzere kurulmuştur.
Türkiye'de iklim değişikliği, Türkiye iklimindeki değişiklikleri, bu değişikliklerin etkilerini ve ülkenin bu değişikliklere nasıl uyum sağladığını kapsamaktadır. Türkiye'nin yıllık sıcaklıklarının yanı sıra en yüksek sıcaklıkları da yükselmektedir. 2020 yılı, Türkiye'de kayda geçmiş en sıcak üçüncü yıldı. Türkiye, iklim değişikliğinden büyük ölçüde etkilenecek olmakla beraber, şimdiden sert hava koşullarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumun başlıca tehlikeleri kuraklık ve sıcak hava dalgalarıdır. Türkiye'nin mevcut sera gazı emisyonları, küresel toplamının yaklaşık %1'ine karşılık gelmektedir ve kömüre yoğun bir şekilde devlet desteği yapılması, Türkiye'nin enerji politikası kapsamındadır. Türkiye, Paris Anlaşması'nı Aralık 2015 yılında imzalamıştır. 4 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren anlaşma, Türkiye tarafından ancak 6 Ekim 2021 tarihinde onaylandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye'nin iklim değişikliğine uyum sağlamasını koordine etmektedir. Nehir havzasındaki su kaynakları ve tarım için iklim değişikliğine uyumu, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından planlanmıştır.
Buzul dönemi veya buzul aşaması, buzul çağında daha soğuk iklim ve buzul ilerlemeleri ile belirginleşen bir zaman aralığıdır. Buzullar arası dönem, buzul dönemleri arasında daha sıcak iklim koşullarına sahiptir. Son buzul dönemi yaklaşık 15.000 yıl önce sona erdi. Holosen Çağ günümüzde mevcut buzullar arası dönemdir.
Türkiye'de sera gazı emisyonu ya da salınımı kişi başına yaklaşık 6 tondur. Türkiye her yıl 500 milyon ton sera gazı salmaktadır. Bu oranla Türkiye, dünyanın yıllık salınımının yaklaşık olarak %1'ini meydana getirmektedir. Sera gazı salınımının yaklaşık üçte biri kömür kaynaklıdır. Türkiye, hidroflorokarbon sera gazı salınımının azaltılması hakkındaki Montreal Protokolü'nün Kigali Düzeltmesini imzaladı ve 2021 yılında onayladı.
İklim değişikliğinin hafifletilmesi, uzun vadeli küresel ısınmanın ve ilgili etkilerinin büyüklüğünü veya oranını sınırlayan eylemlerden oluşur. İklim değişikliğinin hafifletilmesi genel olarak insan (antropojenik) sera gazı emisyonlarındaki azalmayı içerir. Karbon yutaklarının kapasitesini artırarak da hafifletme sağlanabilir. Etki hafifletme politikaları, insan kaynaklı küresel ısınmayla ilişkili riskleri önemli ölçüde azaltabilir.
Çevre sorunları, insan aktivitelerinin biyolojik ve fiziksel çevre üzerindeki zararlı etkilerinin toplamına verilen addır. Çevre koruma, doğal çevreyi hem çevrenin hem de insanoğlunun yararına olacak şekilde, bireysel, organizasyonel ve yönetimsel seviyede koruma pratiğidir. Çevreci anlayış, çevre sorunlarına savunmacı, eğitici ve aktivist bir yaklaşımla eğilir.
William Dawbney Nordhaus, Amerika Birleşik Devletleri'nin New Mexico eyaletinin Albuquerque şehrinde dünyaya geldi. Lisans eğitimini 1963 yılında tamamlamış ve 1967 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde doktora derecesini almıştır. 1973 yılından itibaren Yale Üniversitesinde ekonomi alanında profesör olarak devam etmektedir.
2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, yaygın olarak kullanılan adıyla COP26, 1 Ekim 2021 ile 13 Kasım 2021 tarihleri arasında Glasgow, İskoçya, Birleşik Krallık'taki SEC Centre'da düzenlenen 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konferansıydı. Konferansın başkanı, Birleşik Krallık kabine bakanı Alok Sharma'ydı. COVID-19 salgını nedeniyle bir yıl ertelenen konferans, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin 26. taraflar konferansı, 2015 Paris Anlaşması taraflarının üçüncü toplantısı ve Kyoto Protokolü taraflarının 16. toplantısıydı.
İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları sera etkisini güçlendirerek iklim değişikliğine neden oluyor. Çoğu fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan karbondioksittir: kömür, petrol ve doğal gaz. En büyük kirleticiler arasında Çin'deki kömür ile çoğu OPEC ve Rusya'da devlete ait olan büyük petrol ve gaz şirketleri yer alıyor. İnsan kaynaklı emisyonlar, Dünya atmosferindeki Karbondioksiti yaklaşık %50 oranında arttırdı.
Ekstrem hava olayları veya aşırı hava olayları, beklenmedik, olağandışı, iklimsel ve mevsimsel olmayan şiddetli hava koşullarının yaşanmasıdır. Çoğu zaman, ekstrem olaylar, bir yerin kayıtlı hava durumu geçmişine dayanır. Küresel İklim değişikliği'nin aşırı hava olaylarının yoğunluğunu artırdığını gösteren bulgular vardır.
Küresel Açlık Endeksi (KAE), Avrupa'nın Concern Worldwide ve Welthungerhilfe STK'ları tarafından hazırlanan, açlığı bölge ve ülke bazında ölçen ve izleyen bir araçtır. KAE, yıllık olarak hesaplanır ve sonuçları her yıl Ekim ayında yayınlanan bir raporda görünür.
İklim değişikliği komplo teorileri, küresel ısınma hakkındaki bilimsel fikir birliğinin, güdülenmiş veriler üretme ya da karşıtlığı bastırma amaçlı komplolara dayandığını iddia eder. Bu fikir birliğine karşı çıkan siyasal ve kamusal tartışmalar üretmeye çalışmak, iklim değişikliğinin yadsınmasında kullanılan bir dizi yöntemden biridir. Komplo teorisyenleri tipik olarak, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin arkasındaki bilimin, dünya çapındaki uzmanca ve cezai suistimal eylemleri yoluyla ideolojik ya da finansal nedenlerle icat edildiğini ya da çarpıtıldığını iddia ederler.
İklim göçü, “anormal derecede şiddetli yağışlar, uzun süreli kuraklıklar, çölleşme, çevresel bozulma veya deniz seviyesinin yükselmesi ve siklonlar" gibi ani veya kademeli olarak iklimle şiddetlenen felaketlerin etkisiyle, öncelikle gönüllü hareketi ifade eden, iklimle ilgili hareketliliğin bir alt kümesidir. İklim göçmenlerinin çoğu kendi ülkeleri içinde yer değiştirir ancak az sayıda iklim nedeniyle yerinden edilmiş insan da farklı ülkelere yönelir.
En Çok Etkilenen Kişiler ve Bölgeler, kadınlar, yerli topluluklar, ırksal azınlıklar, LGBTQ+ kişiler, gençler, yaşlılar, yoksul insanlar ve küresel güney gibi iklim değişikliğinden orantısız bir şekilde etkilenen grupları ve bölgeleri temsil eden terimdir. Terim ve kavram kesişimsellik ile bağlantılıdır. Bu toplulukların sera gazı emisyonlarının ve iklim değişikliğinin esas mağdurları olduğu öne sürülmektedir. Özellikle, Fridays for Future, Ende Gelände veya Extinction Rebellion gibi iklim adaletini hedefleyen taban hareketlerinin yükselişiyle birlikte, bu grupların iklim adaleti bağlamında daha önemli bir konuma geldi. Bu terim genellikle iklim değişikliğini savunan aktivistler tarafından jeopolitik küresel güney gibi daha eski kavramlara tercih edilmektedir.
Fosil yakıt lobisi, fosil yakıt endüstrisinin yanı sıra kimyasallar, plastik, havacılık ve diğer ulaşım gibi ilgili endüstrilerde yer alan şirketlerin ücretli temsilcilerini içermektedir. Servetleri ve enerji, ulaşım ve kimya endüstrilerinin yerel, ulusal ve uluslararası ekonomiler için taşıdığı önem nedeniyle, bu lobiler hükûmet politikaları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle lobilerin çevre koruma, çevre sağlığı ve iklim eylemiyle ilgili politikaları engellediği bilinmektedir.
Michael D. Shellenberger, siyaset, çevre, iklim değişikliği ve nükleer enerji konularında yazan Amerikalı bir yazar ve gazetecidir. Breakthrough Institute ve California Peace Coalition'ın kurucularındandır. Shellenberger, 2016 yılında nükleer yanlısı, kâr amacı gütmeyen Environmental Progress(Çevresel İlerleme)'i kurmuştur.
Çin'deki çevre sorunları özellikle 2000'li yılların başlarında ülkenin hızlı sanayileşmesi ve gevşek çevre denetimi ile birlikte arttı. Çin, 2020 Çevresel Performans Endeksi'nde 180 ülke arasında 120. sıradaydı.