Aile veya ocak, toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen sosyal bir yapı. En küçük, yani "çekirdek" olarak adlandırılan bir aile; baba, anne ve çocuklardan oluşur.
Boşanma, evliliğin yasal olarak sona ermesidir. Günümüzde daha yaygın olmakla birlikte, eski çağlardan beri bütün toplumlarda boşanmaya rastlanmaktadır.
De facto veya defakto, "gerçekte", "uygulamada", "fiilen", "fiilî" ya da "pratikte" anlamında kullanılan Latince deyiş. "Kanuna göre" veya "hukuki olarak" anlamına gelen "de jure" ile karşıt olarak sıkça kullanılır. Yasal bir durum tartışılırken, "de jure" kavramı, konu hakkında kanunların ne söylediğini, "de facto" kavramı ise gerçek hayatta uygulamanın nasıl olduğunu belirtir. Bu uygulama, yasal olabilir ya da olmayabilir.
Evlilik, hemen hemen tüm kültürlerde evrensel olarak yer edinmiş, evli çift ile sahip olabilecekleri çocuklar arasında haklar ve yükümlülükler içeren; ve yasalar, kurallar, gelenekler, inançlar ve tutumlarla düzenlenen, yasal ve sosyal olarak onaylanmış cinsel ve ekonomik bir birliktelik olarak tanımlanır.
Cinsel ilişki, cinsel birleşme, çiftleşme, vajinal seks veya sadece seks, bir erkeğin sertleşmiş penisinin, uyarılmış bir kadın vajinasının içine girmesini kapsayan, cinsel zevk ya da üreme amaçlı yapılan bedensel ilişkidir. Bunun yanı sıra, diğer penetrasyon tehlikesi içeren anal seks, oral seks, parmaklama, dildo kullanma gibi cinsel aktiviteler de eşcinsel veya heteroseksüel olmasına bakılmaksızın bir cinsel birleşme olarak kabul edilirler.
Eşcinsel evlilik, hemcins evliliği veya evlilik eşitliği, aynı cinsiyetten bireylerin evlenmesi ve karşı cinsiyetten bireylerin evliliği ile eşit haklara ve statüye sahip olması durumu.
VIII. Henry, 22 Nisan 1509'dan 1547'deki ölümüne kadar İngiltere kralıydı. Henry, yaptığı ilk evlilik olan Aragonlu Catherine ile yaptığı evliliği iptal ettirme çabalarıyla tanınır. Papa VII. Clemens ile böyle bir fesih konusunda yaşadığı anlaşmazlık, Henry'nin İngiliz Reformasyonu'nu başlatmasına ve İngiltere Kilisesi'ni papalık otoritesinden ayırmasına yol açtı. Kendisini İngiltere Kilisesi'nin Yüce Başkanı olarak atadı ve papa tarafından aforoz edildiği manastırları feshetti.
İspanya'da eşcinsel evlilik, 2004'te İspanya'nın yeni seçilen sosyalist hükûmetinin başbakanı José Luis Rodríguez Zapatero önderliğinde, eşcinsel evliliğin ve eşcinsel çiftlerin evlat edinebilmesinin yasallaştırılması için kampanya başlatması sonucunda 2005 yılında yasallaştı. Birçok tartışmadan sonra, 30 Haziran 2005'te İspanya Parlamentosu'nda eşcinsel evliliğine izin veren bir yasa hazırlandı ve 2 Temmuz 2005'te yayımlandı. 3 Temmuz 2005'te eşcinsel evlilik İspanya'da resmîleşti.
Aile hukuku, aileye ilişkin konularla ilgilenen, medeni hukukun kapsamı içinde yer alan bir hukuk dalıdır. Aile hukukunun başlıca konuları nişanlanma, evlenmenin koşulları ve hükümleri, boşanmanın koşulları ve sonuçları, mal rejimleri, aile konutu, soybağı, evlat edinme, velayet, çocuğun nafaka hakkı, vesayet, kayyımlık, yasal danışmanlık, yardım nafakasıdır. Kadın hakları ve çocuk hakları, başlı başına ayrı inceleme alanı oluştursa da aile hukukunun da ilgi alanı içindedir.
Gey dostu; LGBT kültürü içerisinde eşcinseller arasındaki bireysel ilişkileri ifade eden eşcinsel ilişki ve eşcinsel seksi destekleyen, tüm yönelimlere saygılı olan, eşit davranan ve onları yargılamayan bir çevre yaratmak amacıyla eşcinsellere ve LGBT topluluğunun her üyesi dahil olmak üzere; açık ve onları hoş karşılayan, diğer mekanlardaki olabilecek homofobik tavırlara ve yasaklara karşı gey mekanları, politikaları, insanları veya kurumları ifade eder. Gelişmiş batı ülkelerinde ve yine birçok medeni ülkede eşcinsellerin kendilerini rahat hissettikleri, onlara özel; saunalar, sinemalar ve gey dostu konaklama ile diğer LGBT mekanları bulunmaktadır.
Yahudilikte evlilik, Tanrı'nın müdahil olduğu bir Yahudi erkek ve bir Yahudi kadın arasında yapılan birleşme anlaşmasının belgelenmesidir. Evliliğin tek koşulu çocuk yapmak olmamasına rağmen bu emrin yerine getirilmesi beklenir. Esas merkezi odak kadın ile erkeğin ilişkisidir. Ruhani anlamda evlilik, kadın ile erkeğin ruhlarının bir bütün olmasıdır. Bu sebeple evlenmemiş adam "tam" sayılmaz çünkü ruhu henüz tamamlanmamıştır ve yarımdır.
Cinsel rüşt yaşı, bir kişinin yasal olarak cinsel eylemlerinin bilincinde sayıldığı ve bu eylemlere rıza gösterebildiğinin yasal olarak kabul edildiği en küçük yaştır. Rüşt yaşı, cezai ehliyet yaşı, evlenme yaşı ve seçme yaşı gibi diğer yaş sınırlarından farklı olabilir. Cinsel rüşt yaşı için ülkelere göre yasalar farklılık gösterir: genellikle 15 ile 18 arasında olacak şekilde belirlenmesine karşın, 13'e kadar düşebildiği ve 20'ye kadar çıkabildiği ülkeler bulunmaktadır.
Get, Halaha'ya göre boşanırken, boşanmanın geçerli olması için, kocanın karısına sunmak zorunda olduğu belgedir. Belgedeki metin kısadır: "Bütün erkeklere müsaitsin". Burada anlatılmak istenen kadının artık evli olmadığı ve zina kurallarının kadın üzerinde uygulanamayacağıdır. Verilen get ile Yahudi evliliğinde kocaya geçen haklar kadına iade edilmiş olur.
Kuma, çok eşli bir erkeğin ilk eşi dışındaki eşlerinden her biridir. Aynı anlamdaki Orta Türkçe kuma sözcüğünden gelir.
İran'da kadın hakları, devleti yöneten rejimin şekline göre değişmiştir. Her rejimin yükselişiyle birlikte, kadın haklarına yönelik bir dizi zorunluluk ortaya çıktı ve oy haklarından kıyafet kurallarına kadar geniş bir yelpazedeki sorunları etkiledi.
Evlilik içi tecavüz, eşin rızası alınmadan yapılan cinsel ilişki eylemidir. Rızanın yokluğu tecavüzün oluşması için temel etmendir; fiziksel bir zorlama olmasına gerek yoktur. Evlilik içi tecavüz, bir tür aile içi şiddet ve cinsel istismardır. Tarihe bakınca, cinsel ilişki eşlerin hakkı olsa da bugün dünyanın birçok yerinde eşin rızası alınmadan yapılan seks tecavüz olarak tanımlanıyor.
Antik Roma'da vatandaşlık özgür bireylerin yasalar, mülkiyet ve yönetim ile ilgili olarak elde ettiği ayrıcalıklı siyasi ve hukuki bir statüdür.
- Romalı kadınlar sınırlı bir vatandaşlık biçimine sahipti. Oy kullanamazlardı veya seçimler için aday olamazlardı. Zengin kadınlar, inşaat projelerine, dini törenlere veya diğer etkinliklere kaynak sağlayarak kamusal hayata katılabilirlerdi. Kadınların mülk edinme, iş yapma ve boşanma hakları vardı ancak yasal hakları zamanla değişiklik gösterdi. Evlilikler, Cumhuriyet döneminde önemli bir siyasi ittifak biçimiydi.
- Bağımlı devlet veya müttefik (socii) vatandaşları Roma vatandaşlığının sınırlandırılmış biçimi olan Latin vatandaşlığı haklarına sahipti. Yine de seçme seçilme hakkı yoktu.
- Azat edilmiş kölelere doğrudan vatandaşlık verilmiyordu. Aynı zamanda magistratus olma hakları da yoktu. Azat edilmiş kölelerin çocukları doğuştan özgür vatandaş oluyordu. Horatius bunlardan biriydi.
- Köleler bir eşya olarak görüldüğü için kişilik haklarından yoksundu. Zaman içinde, Roma yasalarınca az da olsa korundular. Bazı köleler, sunduğu hizmetlerin karşılığında veya efendileri öldüğünde serbest bırakıldı. Özgür olduklarında, Roma toplumuna katılmak için birkaç engelle karşılaştılar. Bir kişinin doğuştan ziyade yasayla vatandaş olabileceği ilkesi Roma mitolojisinde yer almıştır; Romulus, savaşta Sabinleri yendiğinde, Roma'da bulunan savaş esirlerine vatandaş olabileceklerine söz verdi.
Brunswick'li Caroline - 7 Ağustos 1821), 29 Ocak 1820'den 1821'deki ölümüne kadar Kral IV. George’un eşi olarak Birleşik Krallık ve Hanover Kraliçesiydi. 1795'ten 1820'ye kadar Galler Prensesi.
1772 Kraliyet Evlilikleri Yasası, Büyük Britanya Parlamentosu’nun, kraliyet ailesinin statüsünü düşürebilecek evliliklere karşı korunmak için Britanya kraliyet ailesinin üyelerinin geçerli bir evlilik sözleşmesi yapabilecekleri koşulları öngören bir yasasıydı. Hükümdara bu yasayla verilen veto hakkı, kabul edildiği sırada ciddi olumsuz eleştirilere neden oldu.
İç Savaş'tan önce Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kölelerin evliliği genellikle yasal değildi. Afrika Amerikalı köleler mal olarak düşünülürdü ve kölelik İç Savaştan sonra kaldırılmasıyla ve Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nın on üçüncü değişikliğine kadar kölelerin sivil ve insan hakları reddedildi. Hem eyalet hem de federal yasalar, köleler için olan hakları reddediyor veya nadiren tanıyordu.