İçeriğe atla

İftira

İftira, Türk Ceza Kanunu'nun "Adliyeye Karşı Suçlar" bölümü, 267. maddede "yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmek" olarak tanımlanmaktadır.[1]

Karşılıklılık Etiği gereği; basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı mahkûmiyet kararı verilmesi halinde hüküm, suçun işlendiği veya eşdeğeri basın ve yayın organıyla ilan edilmekte ve ilan masrafları hükümlüden tahsil edilmektedir.

İftira ve yalan arasındaki fark[2]

İftira; Kasıtlı ve asılsız olarak suç yükleme, kara çalma, bühtan gibi anlamlara gelmektedir.

Yalan; Doğru olmayan, gerçeğe uymayan, uydurma söz gibi anlamlara gelmektedir.

İftira atan insan ve topluma etkisi[3]

İftira, çamur atma, aslı olmayan bir konuda etrafa yalan yanlış bilgiler yaymak anlamına gelir. İftiraya yol açmak ve “haber taşıyıcı olarak” iftirayı yayarak ona çanak tutmak hem insani, hem vicdani hem de dini bakımdan büyük bir vebaldir.

İftira, az ve yetersiz bilgi ile bolca yorum yapmak demektir. Kulaktan dolma ve yüzeysel bilgilerle sonuca gitme eğiliminde olan insanlar tarafından yapılır.

İftira atan kişiler, sorunlarıyla başa çıkma becerisi gelişmemiş kişilerdir. Pasif çözüm arayışlarını iftira atarak çözmeye çalışırlar. Bu bağlamda, belli kişileri kendi sorunlarıyla öne çıkartarak, kendi asıl sorunlarının ikinci planda kalmasını sağlamaya çalışırlar. Bu eğilim hem iftira atmayı hem de atılan iftiraya çabuk ve kesin inanmayı artırıcı unsurlardır.

Bir takım bahaneler ortaya atılarak iftiraya inanma eğilimlerinin artması, çirkin eylemlerin toplumda daha hızlı yayılmasına neden olur. Çünkü bu iftiralara ve yakıştırmalara büyük ölçüde inanılacağının düşünülmesi, belli odakların gözlerine kestirdikleri kişileri iftira yoluyla pasifleştirme ihtiyaçlarını teşvik eder.

İftira atmaya eğilimin yükselmesi, toplumda güvensizlik, sevgisizlik ve düşmanca hisler meydana getirir. Bireylerin kaygı oranlarını da artırır. İftira, iftiraya uğrayan kişileri baskı ve stres altında yaşamaya zorlar.

Bir proje yarışmasında projeyi çalan kişi “bunlar projeyi benden çaldı” diyerek, kendisinin yaptığı hırsızlıktan aklanabilmek için kendi yaptığı kötülüğü başkasına yansıtır. Ya da istediği bir nesneye sahip olamayan kişiler, o nesneye sahip olanlar hakkında yalan yanlış iftiralar yaymaya başlayarak, bu kişiler hakkında yalan bilgi üreterek, yıllardır süregelen hastalıklarının sebebini dahi bu masum kişilere bağlama çabasına girer ve içsel rahatlama sağlamaya çalışır.

İftira atmak, karşındaki kişileri bilinçli olarak itibarsızlaştırmak için yapılır. İftira atan kişiler, bilinçaltlarında kendi hayatlarının kirli olduğunu düşünür. Karşılarına onlardan daha temiz, mutlu ve sevecen insanlar çıktığında deliye dönerler. İçten içe öfke duyarlar. İftirayı atanlar ve yayanlar, bundan büyük haz duyarlar.

İftirayı atmak kadar, bu asılsız sözleri ve yalanları yaymak büyük haksızlık ve günahtır.

İftira atma sebebi genel olarak psikolojiktir. Psikolojik açıdan “savunma mekanizması” olarak veya “kişilik bozukluğu” sonucu kullanılır.

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanında çalışanlar bu durumu şöyle açıklıyor:

“İftira, iftiracının iftira attığı kişinin masumiyetinden, dürüstlüğünden ve inandırıcılığından korktuğunun, çekindiğinin çok açık göstergesidir. İftira bu anlamda bir tür psikolojik savaş yöntemi olarak karşımıza çıkar. Bir insanı susturmanın, konuşsa da sözlerinin tesirini azaltmanın yolu o insanın inandırıcılığını zedelemek yani ona en olmadık iftirayı atmaktır. Buradaki amaç şudur; “öylesine uzak bir yalan atmalı ki bu kişi kendini savunurken dahi bu çamura saplanıp kirlensin”.

Kur'an'da iftira ile ilgili bazı ayetler

Kim de bir hata veya günah işler, sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa şüphesiz ağır bir iftira suçunu ve apaçık bir günahı yüklenmiş olur. (4:112)[4]

Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar günaha, iftiraya düşkün olan herkese inerler. (26:221-222)[5]

Türk Ceza Kanunu'nda iftira suçu cezası (TCK 267)[6]

  • Basit iftira suçu cezası, 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK md. 267/1).
  • Nitelikli iftira suçu işlenmesi halinde suçun cezası yarı oranında artırılır. Yani fail, iftira suçunun maddi delillerini de kendisi üretirse suçun basit halinin cezası yarı oranında artırılacaktır (TCK md. 267/2).
  • İftira konusu fiili işlemediği için beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında bir tedbir uygulanmışsa, yukarıdaki iki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır (TCK md. 267/3).
  • İftira konusu fiili işlemediği için mağdur hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişse; mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu hükümlerine göre dolaylı fail olarak cezalandırılır (TCK md. 267/4).
  • İftira konusu fiil nedeniyle mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûm olması halinde; iftira suçu işleyen kişi 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezasına; mağdurun süreli hapis cezasına mahkûm olması halinde, iftira eden hakkında iftira suçu nedeniyle, mağdurun mahkûm olduğu cezanın 2/3’ü kadar hapis cezasına hükmedilir. Mağdurun iftira suçu nedeniyle mahkûm olduğu cezanın infazına başlanmışsa, iftira edene bu fıkra hükümlerine göre verilen ceza yarısı oranında artırılır (TCK md. 267/5-6).
  • Mağdura atılan iftira neticesinde, mağdur ile ilgili hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK md. 267/7).

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Türk Ceza Kanunu". 11 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ekim 2011. 
  2. ^ "Fitne, yalan ve iftiranın tehlikeleri, Ömer Lütfi Ersöz". www.konhaber.com. 4 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2023. 
  3. ^ Erdogan, Fatmanur (6 Eylül 2018). "İftira Atmak Psikolojik Rahatsızlığın Belirtisi mi?". Kariyer Yolculuğu (İngilizce). 23 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2023. 
  4. ^ "Nisâ Suresi 112. Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı". kuran.diyanet.gov.tr. 6 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2023. 
  5. ^ "Şuarâ Suresi 221-223. Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı". kuran.diyanet.gov.tr. 27 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2023. 
  6. ^ "İftira Suçu, Şartları ve Cezası". Avukat Baran Doğan. 15 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cinayet</span> bir bireyin kötü bir niyetle hukuka aykırı olarak başka bir bireyi öldürülmesi

Cinayet, bir kimsenin başka bir kimseyi bilerek öldürmesi eylemidir. Çoğu ülkede müebbet hapis ya da idam cezasıyla sonuçlanmaktadır. Hukuken öldürme veya kasten öldürme olarak nitelenir. Öldüren kişiye katil denir.

<span class="mw-page-title-main">Ceza</span>

Ceza ya da yaptırım, genel anlamıyla suç karşılığında insanlara veya kuruluşlara uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.

Ölüm cezası olarak da bilinen ve daha önce adli cinayet olarak adlandırılan idam cezası, bir suçun cezası olarak bir kişinin öldürülmesinin devlet tarafından onaylanmış uygulamasıdır ve genellikle kişinin söz konusu cezayı gerektiren normları ihlal etmekten sorumlu olduğu sonucuna varmak için yetkili, kurallarla yönetilen bir süreci takip eder. Bir suçlunun bu şekilde cezalandırılmasını emreden hüküm, ölüm cezası olarak bilinir ve cezanın yerine getirilmesi eylemi infaz olarak adlandırılır. Ölüm cezasına çarptırılan veya infaz edilmeyi bekleyen mahkumlara "idam mahkumu" denir. Etimolojik olarak idam terimi, kafa kesme yoluyla infaz anlamına gelir, ancak infazlar asma, vurma, zehirli iğne, taşlama, elektrik verme ve gaz verme gibi birçok yöntemle gerçekleştirilir.

<span class="mw-page-title-main">Leyla Zana</span> Kürt siyasetçi

Leyla Zana, Kürt asıllı Türk siyasetçi. Zana 1991-94 yılları arasında Diyarbakır ve 2011-18 yılları arasında ise Ağrı milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde yer aldı.

Büyük günah, kebîre veya fısk, bir İslam dinî terimi. Fısk işleyen kişiye fâsık denir.

<span class="mw-page-title-main">Dilencilik</span>

Dilencilik, yardıma muhtaç olduğu gerekçesiyle başka insanlardan para, yiyecek vb. şeyler isteme. Geçimini bu şekilde sağlayan kişiye dilenci denir. Dilencilere, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde daha çok rastlanır. Dilencilik dünyanın en eski mesleklerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Zina</span>

Zina, aralarında bir nikâh bağı bulunmayan yetişkin bir erkek ile kadın arasındaki cinsel ilişkidir, ancak efendi-cariye ilişkisinde de nikah bağı yoktur ve onlar zina sayılmamıştır.

Yalan veya yalan söylemek, doğru olmayan söz, hakikat ve gerçeğin aksi, haksız söz ve bir kimseden söylemediği halde söz nakletmek manalarına gelmektedir. Yalanın aslı sözdedir; geçmişte olsun ve gelecekte, vaat olsun veya başka bir şey. Doğruluğun (sıdk) karşıtı, bir konuda kasıtlı veya kasıtsız olarak gerçeğe aykırı haber veya bilgi vermek anlamlarında da kullanılmıştır. Istılahta ise gerçeğin ve hakikatin aksini söylemeye yalan denmektedir. İnsanın en büyük ve en kötü sıfatlarından biri yalan söylemektir.

<span class="mw-page-title-main">Aile içi şiddet</span> Bir aile üyesinin; diğer veya eski üyesine fiziksel ya da psikolojik olarak hükmetmesi, zarar vermesi

Aile içi şiddet, bir aile üyesinin; diğer üyesi veya eski üyesine karşı fiziksel ya da psikolojik olarak hükmetme ya da zarar vermesidir.

<span class="mw-page-title-main">İfade özgürlüğü</span> kişinin görüş ve fikirlerini iletme hakkı

İfade hürriyeti, ifade özgürlüğü, Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ilan edilen, birçok ülke tarafından kabul edilen, bireylerin veya toplulukların fikir ve görüşlerini sansür, yasal yaptırım veya tehdit korkusu olmaksızın ifade etme hakkıdır. Birçok devlet ifade özgürlüğünü anayasal koruma altına almıştır. Konuşma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü siyasal bağlamda dönüşümlü olarak kullanılan terimler olsa da, ifade özgürlüğünün hukuki anlamı, iletişim araçları arasında fark gözetmeksizin bilgi ve fikirlerin aranması, erişilmesi ve yayılmasına yarayan her tür faaliyeti kapsar.

Türkiye'de fuhuş yasaldır ve Türk Ceza Kanunu'nun 5237 sayılı yasanın 227. maddesi tarafından düzenlenmiştir. Ancak, fuhuşa teşvik eden ve yolunu kolaylaştırana iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası uygulanır. Ayrıca, fahişelerin yabancı olmaması gerekir. Pasaport Kanununun 8. maddesine göre Türkiye'ye girmeleri izinli olmayan kimseler arasında "Fahişeler ve kadınları fuhuşa sevkederek geçinmeyi meslek edinenlerle beyaz kadın ticareti yapanlar ve her nevi kaçakçılar" bulunmaktadır. Türkiye'de genelevlere ruhsat verilir, bunu düzenleyen tüzük "Genel kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü"dür.

Genel af, Türk Dil Kurumunun tanımına göre, kamu yararına uygunluğu anlaşıldığında belli bir veya birkaç suç çeşidi için yapılan kovuşturmaların durdurulması, verilmiş cezaların kaldırılması veya azaltılmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">İbne</span>

İbne, aktif eşcinsel erkek anlamında argo bir söz, pasif içinse "puşt" sözü kullanılır. Eşcinsel olmayan erkek bireylere hakaret olarak da kullanılır. Bununla birlikte, LGBT toplulukta sıkça kullanılan bir LGBT argosudur.

Hakaret, şerefe ve kişilik haklarına karşı işlenen bir suç.

<span class="mw-page-title-main">Luis Garavito</span>

Luis Alfredo Garavito Cubillos (25 Ocak 1957, Kolombiya - 12 Ekim 2023, bilinen adlarıyla; "La Bestia", "El Monje", "El Cura" veya "El Loco" olarak öne çıkan ya da "Tribilín" lakabıyla tanınan Kolombiyalı seri katil ve tecavüzcüdür. 1999 yılında yakalanmasının ardından 172 genç erkeğe tecavüz ve işkence ettikten sonra öldürdüğünü itiraf etmiştir. Cezaevinde iken çizdiği haritalar üzerinde belirttiği iskeletlerin yerlerine gösteren haritalara göre kurban sayısının 300'ün üzerinde olabileceği değerlendirilmiştir. Ayrıca Garavito medyada yerel medyada kurbanlarının sayısı doğrultusunda "Dünya'nın en büyük seri katili" olarak tarif edilmiştir. Garavito yapılan yargılamasında toplam 1.853 yıl hapse mahkûm edilmiştir.

Israrlı takip; özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, tehdit ve şantaja başvurmak gibi yollarla bir kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma durumudur. Eylemi gerçekleştiren kişi karşı tarafta korku uyandırmayı, ona gözdağı vermeyi ve kendisini güvensiz hissetmesini hedefler. Psikoloji, sosyoloji, kriminoloji ve hukuk gibi disiplinlerin çalışma alanına girmekle birlikte ısrarlı takibin hukuki bir nitelik kazanması nispeten daha yeni bir olaydır. Çeşitli uzmanlar tarafından farklı tanımları yapılmış olsa da genel itibarıyla bir taciz ve sarkıntılık türü olduğu kabul edilmektedir. Günümüzde ısrarlı takip pek çok ülkede suç olarak sayılmakta ve ilgili yasalarca yaptırıma tabii tutulmaktadır. Literatüre İngilizce "stalking" kelimesinden türeyerek giren ısrarlı takibin tam Türkçe karşılığı "musallat olma" veya "dadanma"dır.

Kazakistan, ticari cinsel sömürü ve inşaat ve tarım endüstrilerinde zorla çalıştırma amacıyla Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Ukrayna'dan Kazakistan, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) ticareti yapılan erkek, kadın ve kız çocukları için bir kaynak, transit ve varış ülkesidir. Kazakistanlı erkek ve kadınlar, zorunlu çalışma ve cinsel sömürü amacıyla dahili olarak ve ABD, Azerbaycan, Türkiye, İsrail, Yunanistan, Rusya ve Almanya'ya insan ticareti yapılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Tutuklama</span> genellikle bir suç işlediğinden veya planladığından şüphelenildiği için bir kişinin özgürlüğünün yargılama süresince yasal olarak belirlenen süre boyunca kısıtlanmasına yönelik tedbir kararı

Tutuklama, genellikle bir kişinin bir suç işlediğinden şüphelenildiği zaman veya gözaltına alındıktan sonra yasal koruma ve kontrol için yapılan, kişinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir koruma tedbiridir. Tutuklama, yargılamaya ilişkin nihai bir hüküm değildir. Bu nedenle, tutuklanan kişi sonrasında daha fazla sorgulanabilir ve/veya suçlanabilir, bulgular kişinin lehine ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılabilir veyahut suçu işlemediği sübut bulmuşsa beraat edebilir.

İslam Hukukunda tazir belirli suçlar için hakimin (kadı) veya devlet yöneticisinin takdirine bağlı olarak yapılan cezalandırma anlamına gelir.

Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesi, 5237 nolu Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitap, dördüncü kısım, üçüncü bölümünde yer alan ve cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen kanun maddesidir. "Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar" başlığı altında ele alınmaktadır. Suçu sabit görülen kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına mahkûm edilir. Suçun alenen işlendiği durumlarda ise cezada altıda bir oranında artırım uygulanır. Bu suçtan dolayı adalet bakanının izni olmadan kovuşturma yapılamaz. Günümüzde bu madde hakkında pek çok tartışma yaşanmaktadır.