İçeriğe atla

İbn Râik

İbn Râik
Abbâsî Halifeliği Emîrü’l Ümerâ
Görev süresi
21 Eylül 941[1] - 13 Şubat 942[1]
Yerine geldiğiKurankij
Yerine gelenEbû Abdullah el-Berîdî (Abbâsî veziri olarak)
Görev süresi
10 Kasım 936[1] - 9 Eylül 938[1]
Yerine geldiğiİbn Mukle (Abbâsî veziri olarak)
Yerine gelenBaykam
Kişisel bilgiler
Ölüm 13 Şubat 942

Ebu Bekir Muhammed bin Râik (ö. 13 Şubat 942), genellikle sadece İbn Râik olarak bilinir, Abbasi Halifeliği'nin üst düzey bir yetkilisiydi ve halifelik hükûmetinin zayıflığını kullanarak 936 yılında halifeliğin ilk Emîrü’l Ümerâ ("komutanların komutanı", generalissimo ve fiili naip) olmuştur. 938 yılında rakip Türk askeri liderleri tarafından tahttan indirilmiş, 941 yılında görevi geri almış ve Şubat 942'deki suikasta kadar bu görevi sürdürmüştür.

Hayatı

Erken kariyer

İbn Râik'in babası Hazar kökenliydi ve Halife Mutazıd’ın (h. 892-902) hükümdarlığı sırasında askeri subayı olarak görev yaptmıştır.[2][3] Kardeşi İbrahim ile birlikte İbn Râik, başkomutan Mu'nis el-Muzaffar'ın himayesindeydi.[3] Halife Muktedir'e (h. 908-932) karşı Mart 929'da gerçekleştirilen başarısız darbe girişiminden sonra, iki kardeş onun sayesinde emniyet müdürü (sahib-üs-şurta) görevine atandılar,[3] makam önceki görevli Nazuk'un da komploya dahil olması nedeniyle boştu.[4] Bir yıl sonra yerlerine Muhammed bin Yakut getirildi.[3]

Mu'nis'ten ayrılma ve Muktedir'in ölümü

Mu'nis 931'de hükûmetin tam kontrolünü ele geçirdiğinde, halifenin gözdelerini görevden aldı ve yine ortaklaşa olarak Muhammed ve İbrahim'i halifenin mabeyincileri (hajib) olarak atadı.[5] Bu pozisyonu Muktedir üzerinde önemli bir etki elde etmek için kullandılar ve böylece patronları Mu'nis'e olan bağımlılıklarını ve sadakatlerini azalttılar: Halifelik hizbi el-Hüseyin bin Kasım'ın vezir olarak atanmasıyla Mu'nis üzerinde üstünlük kazandığında, iki kardeş Mu'nis'in onları görevden almayı düşündüğüne dair bir söylenti duyulduktan sonra hızla bağlılıklarını değiştirdiler.[6]

Mu'nis'in Bağdat'tan ayrılmasının ardından iki kardeş, kendisiyle yakınlaşmaya karşı çıkan Muhammed bin Yakut'un tarafına geçtiler ve Muktedir'i, generalin zorla Bağdat'a dönmesine karşı çıkmaya çağırdılar. Muktedir, uzun süre onlar ile vezir el-Fadl bin Cafer bin el-Furat ve halifenin nüfuzlu kuzeni Harun bin Garib etrafındaki hizip arasında gidip geldi; bu hizipler uzlaşmadan yanaydı.[7] Mu'nis Bağdat'a yürüdüğünde, Halife onunla karşılaşmak için yola çıktı ve çıkan çatışmada öldürüldü. Böylece Mu'nis, tartışmasız bir şekilde halifeliğin kral yapıcısı ve diktatörü olarak ortaya çıktı.[8]

Makama dönüş

Mu'nis'in zaferi ve Kahir'in (h. 932-934), Muhammed ve kardeşi, Mu'nis'e karşı çıkan diğer saray üyeleriyle birlikte Bağdat'ı terk ettiler. Ancak Râik'in iki oğlu kısa süre sonra geri dönmeye ikna oldular çünkü Muhammed'e Basra valiliği teklif edildi.[9][2] Böylece tekrar gözde oldu, Râzî'nin (h. 934-940) tahta çıkmasıyla Vasıt valiliğini elde etti.[2]

Sık sık gerçekleşen darbeler ve Hilafet'in kontrolü için yapılan şiddetli mücadeleler, bu dönemde merkezî hükûmeti büyük ölçüde zayıflatmıştı. Mağrip ve Horasan üzerindeki etkin kontrol uzun zamandır kaybolmuştu, ancak şimdi Irak'a daha yakın eyaletlerde özerk yerel hanedanlıklar ortaya çıktı: Mısır ve Suriye İhşîdîler tarafından yönetiliyordu, Hamdânîler Cezire'nin (Yukarı Mezopotamya'da Dicle ve Fırat arasında kalan "ada" ovası) kontrolünü ele geçirmişti; İran'ın büyük kısmı ise aralarında Büveyhîlerin de yer aldığı Deylemli savaş ağaları tarafından yönetiliyordu. Hatta Irak'ta bile halife hükûmetinin otoritesi sorgulanıyordu. Böylece güneyde, Basra çevresinde, Ebû Abdullah el-Berîdî yönetimindeki Berîdî ailesi kendi hakimiyet alanını kurdu, çoğunlukla vergi gelirlerini Bağdat'a göndermeyi reddetti ve Fars'ın Büveyhileriyle temaslar kurdu.[10]

İlk emirliği ve çöküşü

9.-10. yüzyıllarda Irak haritası

Bu parçalanma ortamında İbn Râik de eyaletinin gelirini Bağdat'a göndermeyi reddetti.[2][10] Halifenin veziri İbn Mukle, merkezi kontrolü yeniden sağlamaya çalıştı ancak 935'te Hamdaniler'e karşı düzenlediği sefer kalıcı bir sonuç elde edemedi ve bir sonraki baharda İbn Râik'e karşı düzenlediği sefer de başarısızlıkla sonuçlandı ve kendisi tutuklandı.[11]

Râzî, 935'te böyle bir teklifi reddetmiş olmasına rağmen, şimdi destek için İbn Ra'ık'a yönelmek zorundaydı. Böylece İbn Râik 936 yılında Bağdat'a geldi ve Emîrü’l Ümerâ ("komutanların komutanı") unvanıyla halifelik yönetimini fiilen ele geçirdi. Bu görev, ordunun genel komutasını ve bugüne kadar vezirin yetki alanı içinde olan sivil yönetimin denetimini içeriyordu. Halife, devlet işlerinde söz sahibi olmaktan mahrum bırakıldı ve tamamen sembolik bir role büründürüldü.[2][12]

İbn Râik rejiminin temel direkleri, eski Merdâvîc komutanları olan Baykam ve Tüzün komutasındaki Türk birlikleriydi. İbn Râik kendi konumunu güvence altına almak için eski halife muhafızları olan Hucariyye'yi katletti ve Abbasi hanedanına hala sadık olan son birlikleri yok etti.[2][13] Ancak İbn Râik'in otoritesi, başlangıçta iktidara gelmesini destekleyen Ahvaz'daki Berîdîler ile anlaşmazlığa düşmesiyle kısa sürede zayıfladı. Onları eyaletlerinden mahrum etmeye çalıştığında, Büveyhiler ile temaslarını yeniden kurdular.[2][12] Son olarak, onun düşüşüne yol açan şey Türk askeri arasındaki hoşnutsuzluktu: Baykam komutasındaki Türkler ona karşı ayaklandı ve kısa bir mücadeleden sonra Baykam, Eylül 938'de yeni Emîrü’l Ümerâ oldu, İbn Râik ise Diyar Mudar'ı yönetmek üzere gönderildi.[2][12]

Baykam ile İbn Râik arasındaki mücadelenin uzun vadeli ve felaketle sonuçlanan bir sonucu oldu: İbn Râik, Baykam'ın Bağdat'a doğru ilerlemesini engellemeye çalışırken, kırsal bölgeyi sular altında bırakmak amacıyla Nehrevan Kanalı'nın kapatılmasını emretti. Bu eylem İbn Ra'iq'e fayda sağlamadı, ancak kanal, Sawad'ın eski sulama sisteminde merkezi bir rol oynadığından, yerel tarıma yüzyıllar boyunca ciddi zarar verdi.[14] Hugh N. Kennedy'nin yazdığı gibi, "Nehrevan Kanalı'nın delinmesi, o dönemde yaygın bir olgunun en dramatik örneğiydi; ve tıpkı Marib Barajı'nın delinmesinin İslam öncesi Güney Arabistan'ın refahının sonu olması gibi, Abbasi iktidarının sonunun simgesiydi".[14]

İkinci emirliği ve ölümü

Baykam, Nisan 941'deki ölümüne kadar Emîrü’l Ümerâ olarak kaldı.[15][16] Baykam'ın beklenmedik ölümü, Bağdat'ta bir güç boşluğu yarattı; Daylamlılar ile Türk kuvvetleri arasındaki anlaşmazlıklar, Deylamlıları yenilen Ebû Abdullah el-Berîdî'ye katılmaya yöneltti; ikincilerin çoğu ise kuzeye, Musul'a kaçtı ve oradan Şam'daki İbn Râik'e katıldı.[17][18] Berîdîler Bağdat'ı kısa bir süreliğine ele geçirdiler, ancak askerlerinin isyanı onları kovdu ve Kurankij adlı Deylem şefi Emîrü’l Ümerâ oldu.[19][20] Muttaki, Kurankij'e karşı yardım için İbn Râik'e başvurdu. İbn Râik, Bağdat'a yürüdü ve Kurankij'i etkisiz hale getirip hapse atmayı başardı. Daylamlılar onun dayanağıydı ve katledildiler ve İbn Râik 23 Eylül'de Emîrü’l Ümerâ olarak yeniden atandı.[21][22]

Ancak, 942'nin başlarında Hamdanid prensi Nasırü'd Devle'nin emriyle suikasta uğradığı için uzun süre bundan yararlanamadı; Nasırü'd Devle kısa süre sonra onun yerine Emîrü’l Ümerâ oldu.[2][23]

Ailesi

İbn Râik, Irak bürokratik hanedanının varisi ve Mısır'daki İhşidî hanedanının uzun süreli veziri ola] Cafer İbn el-Furat'ın kız kardeşiyle evliydi. Oğulları Muzahim başlangıçta İhşidî sarayında rehin tutuluyordu, ancak daha sonra İhşidî ordusunda kıdemli bir komutan oldu ve bir İhşidî prensesiyle evlenmiştir.[24]

Kaynakça

Özel
  1. ^ a b c d Donohue 2003, s. 9.
  2. ^ a b c d e f g h i Sourdel 1971, s. 902.
  3. ^ a b c d Bowen 1928, s. 291.
  4. ^ Bowen 1928, ss. 281–286.
  5. ^ Bowen 1928, s. 299.
  6. ^ Bowen 1928, ss. 311–312.
  7. ^ Bowen 1928, ss. 317–318.
  8. ^ Bowen 1928, ss. 318–321.
  9. ^ Bowen 1928, ss. 326, 345.
  10. ^ a b Kennedy 2004, s. 194.
  11. ^ Kennedy 2004, ss. 194–195.
  12. ^ a b c Kennedy 2004, s. 195.
  13. ^ Kennedy 2004, ss. 195, 197, 204.
  14. ^ a b Kennedy 2004, s. 197.
  15. ^ Amedroz & Margoliouth 1921, ss. 9–10.
  16. ^ Bowen 1928, ss. 365–366.
  17. ^ Bowen 1928, ss. 366–367.
  18. ^ Amedroz & Margoliouth 1921, ss. 13–14, 20–21.
  19. ^ Bowen 1928, ss. 370–371.
  20. ^ Amedroz & Margoliouth 1921, ss. 15–18.
  21. ^ Bowen 1928, s. 373.
  22. ^ Amedroz & Margoliouth 1921, ss. 20–24.
  23. ^ Kennedy 2004, ss. 195–196.
  24. ^ Bianquis 1972, s. 58.
Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Abbâsîler</span> 750–1258 yılları arasında hüküm süren Müslüman Arap hanedanlığı ve üçüncü İslam hâlifeliği

Abbâsîler, Emevî Hanedanı'ndan sonra başa gelerek İslam Devleti'nin yönetimini ve halifeliği beş yüzyıldan daha uzun bir süre elinde tutan Müslüman Arap hanedanı.

Kâim Bi-Emrillah, yirmi altıncı Abbasi halifesi.

Kadir veya Ebû’l-Abbâs el-Kâdir Billâh Tam Adı: Ebû’l-`Abbâs "el-Kâdir Billâh" Ahmed bin İshâk bin el-Muktedir Bağdad Abbâsî Hâlifelerinin yirmibeşincisidir.

<span class="mw-page-title-main">Emîn</span> Altıncı Abbasi halifesi

Emin veya Muhammed Emîn Tam Adı: Ebû Abdullâh "Emîn" Muhammed bin Hârûn Reşîd altıncı Abbasi halifesidir. Babası Harun Reşid öldüğünde, 809'da, Abbasi Halifesi olmuş; kendi halifeliğini ilan etmiş olan kardeşi Memun ile bir iç savaştan sonra 813'te idam edilip öldürülmesine kadar, 809-813 döneminde dört yıl sekiz ay halifelik yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Muktedir (Abbâsî halifesi)</span>

Muktedir veya Câʿfer el-Muktedir Billah Tam Adı: Ebû'l-Fadıl "el-Muktedir bi’l-Lâh" Câʿfer bin ʿAhmed el-Mu'tedhid onsekizinci Abbasî halifesi ve halifelerin otuzaltıncısıdır. 908-929 ile 929-932 dönemlerinde iki kez halife olmuştur. 25 yıl kadar süren halifeliği döneminde Abbâsî halifeliğinin karakteri değişmiştir.

Nâsır veya Nâsır Lidînillâh (Arapça: أبو العباس "الناصر لدين الله" أحمد بن الحسن المستضئ " Ebû el-Abbâs "Nâsır Dînillâh" Ahmed bin el-Hasan el-Mûstâdhi Bağdat'taki otuz dördüncü Abbâsî Hâlifesi, Mûstadhî’nin oğlu ve Mûstencid’nin torunu.

Mutî veya Fadıl "Mutîʿ lillâh" Tam Adı: Ebû’l-Kâsım "Mutîʿl illâh" Fadıl bin Câfer Muktedir Abbasi halifelerinin yirmiüçüncüsüdür.

Mustekfî veya Mustekfî "Billâh" veya Abdullāh Mûstekfî Tam Adı: Ebū Kāsım Mustekfī Billāh Abdullāh bin Alī Muktafī 943-946 döneminde Bağdad merkezli Abbâsî Hâlifelerinin yirmiikincisidir.

Râzî veya Muhammed "Râdî Billâh"" .. 934–940 döneminde halifelik yapmış yirminci Abbasi halifesi ve halifelerin otuzsekizincisidir.

Müttaki ya da tam künyesiyle Ebû İshâk İbrâhîm el-Müttakī-Lillâh bin Ca'fer el-Muktedir-Billâh el-Abbâsî, 940-944 döneminde Bağdat'ta hüküm süren Abbâsî Halifelerinin yirmi birincisidir.

<span class="mw-page-title-main">Emir (makam sahibi)</span>

Emir, Arap ülkeleri, Batı Afrika, Afganistan ve Hindistan altkıtasındaki çeşitli yerlerde kullanılan bir kral, aristokrat veya askerî olarak yüksek bir makam ünvanını ifade eder. Terim, bir "komutan", "general" veya "lider" anlamına gelecek biçimde de Emîrü'l-mü'minîn olarak yaygın biçimde kullanılmıştır. Dişil formu emire kelimesidir. "Prens" olarak çevrildiğinde, "emirlik" kelimesi egemen bir prensliğe benzer. Çağdaş kullanımda bu terim, bir Emirliğin Müslüman bir devlet başkanını veya İslamî bir örgütün liderini belirtebilir.

Nehrevan Kanalı Dicle'nin doğu kıyıları ve Diyala Nehri'nin aşağı kesimi boyunca orta Irak'ta Sasani ve erken İslami dönemlerin önemli bir sulama sistemiydi. 6. yüzyılda inşa edildi, Abbasi Halifeliği döneminde, Abbasi başkenti Bağdat için ana su kaynağına hizmet ederken, suladığı bölgeler şehrin ana ekmek kaynağı olarak hizmet ettiğinde zirveye ulaştı. 10. yüzyılın ortalarından itibaren yıkımı ve aşamalı olarak terk edilmesi, Abbasi Halifeliğinin düşüşünü yansıtmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Nasırü'd Devle</span> Hamdânî emiri

Ebu Muhammed el-Hasan ibn Ebu'l-Hayja Abdallah ibn Hamdan al-Taghlibi, daha yaygın olarak basitçe Nasırü'd Devle'nin, Cezire'nin çoğunu kapsayan Musul Emirliği'nin ikinci Hamdânî hükümdarıydı.

<span class="mw-page-title-main">İzzüddevle</span> Irak Büveyhî Emiri

Bahtiyar, daha çok İzzüddevle lakabıyla bilinir, Irak'ın Büveyhî emiriydi (967–978).

Emîrü’l Ümerâ, ; 10. yüzyılda Abbâsî Halifeliği'nde, sahipleri 936'dan sonraki on yılda vezir yönetimindeki sivil bürokrasinin yerini alarak etkili birer naip haline geldiler ve Abbasi halifelerini salt törensel bir role indirgediler. Bu makam daha sonra Büveyhîlerin 11. yüzyılın ortalarına kadar Abbasi halifeleri ve Irak üzerindeki denetiminin temelini oluşturmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Baykam</span> askeri komutan

Ebu el-Hüseyin Bajkam el-Mākānī, Baykam, Badjkam veya Bachkam olarak anılırdı, bir Türk askeri komutanı ve Abbasiler Halifeliği'nin bir görevlisiydi. Ziyârî hanedanının eski gulâmlarından olan Baykam, 935 yılında Ziyârî hükümdarı Merdavij'in suikasta uğramasının ardından Abbasi hizmetine girdi. Bağdat'taki Halifelik sarayında beş yıl görev yaptığı sırada kendisine Emîrü’l Ümerâ unvanı verildi; bu sayede halifeler Râzî ve Müttaki üzerindeki hakimiyeti sağlamlaştırıldı ve onların toprakları üzerinde mutlak bir güç elde etti. Baykam, yönetimi boyunca aralarında Emîrü’l Ümerâ öncülü İbn Râik, Basra merkezli Berîdîler ve İran'ın Büveyhî hanedanı da bulunan çeşitli muhaliflerin meydan okumalarına maruz kaldı; ancak ölümüne kadar kontrolü elinde tutmayı başardı. 941 yılında el-Muttaki'nin halife olmasından kısa bir süre sonra bir av gezisi sırasında bir grup Kürt tarafından öldürüldü. Baykam, hem kararlı yönetimiyle hem de kendisine saygı duyan ve bazı durumlarda dost olan Bağdat aydınlarına olan himayesiyle tanınıyordu. Onun ölümü merkezi iktidarda bir boşluğa yol açtı ve Bağdat'ta kısa süreli bir istikrarsızlık ve çatışma dönemi yaşandı.

Berîdîler, Abbâsî tarihinde önemli rol oynayan ailelerden birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Medâin Muharebesi</span> 942de Bağdatın kontrolü için yapılan muharebe

Medâin Muharebesi, Hamdânîler ve Berîdîler arasında, Abbasiler'in başkenti ve merkezi olan Bağdat'ın kontrolü için Irak'ın merkezindeki Medâin yakınlarında yapılan muharebedir. Muharebe, Bağdat'ın yaklaşık 22 kilometre (14 mi) uzaklığında gerçekleşmiş ve daha sonra Bağdat, Hamdânîler'in kontrolü altına girmiştir. Dört gün süren ve her iki tarafa da çok sayıda kayıp verdiren şiddetli bir muharebede Hamdânîler galip gelmiştir. Ancak, takip edemeyecek kadar yorgun olduklarından, Berîdîler önce Vasıt'a sonra da Basra'ya çekilmişlerdir.

Abu'l-Wafa Tuzun, genellikle Tüzün olarak bilinir, önce İran hükümdarı Merdevîj bin Ziyar'a, ardından da Abbâsîlere hizmet etmiş bir Türk askeridir. Abbâsî ordusunda liderlik pozisyonuna yükselmiş, Hamdânî hükümdarı Nasırü'd Devle'yi Bağdat'tan çıkarıp 31 Mayıs 943'te Emîrü’l Ümerâ makamını üstlenerek halifeliğin fiili yöneticisi olmuştur. Bağdat ve onunla birlikte Abbasiler Halifeliği Büveyhîlerin kontrolüne girmeden birkaç ay önce Ağustos 945'teki ölümüne kadar bu görevi sürdürmütür.

<span class="mw-page-title-main">İbn Mukle</span> Hattatlığıyla ünlü Abbâsî veziri

Ebû Alî Muhammed b. Alî el-Hüseyn (el-Hasen) b. Mukle el-Bağdâdî, yaygın olarak İbn Mukle olarak bilinen, 10. yüzyılın başlarında yüksek devlet görevlerine yükselen Fars kökenli Abbasi Halifeliği görevlisidir. Kariyeri, 928-930, 932-933 ve 934-936 yıllarında Bağdat'ta vezirlik görevini üstlenmesiyle zirveye ulaşmıştır. Bölgedeki emirlerin giderek artan gücüne karşı başarılı bir şekilde mücadele edemeyince, konumunu ilk emir el-Ümera İbn Ra'ik'e kaptırmış ve zindanda ölmüştür. Aynı zamanda el-hattu'l-mansûb'u ve Sülüs icat eden ünlü bir hattattır.