İçeriğe atla

İbn Cebirol

İbn Cebirol (1021-1058) ya da Avencebrol, Yahudi şair ve filozof. İslam felsefesi içinde etkili olmuş Yahudi filozoflardan birdir. Hayatı hakkında tam bir bilgi olmamakla beraber, 11. yüzyılda Málaga'da doğduğu, Saragossa'da eğitim gördüğü ve Valentia'da öldüğü sanılmaktadır. Kitaplarını Arapça yazmıştır ve düşüncelerinde İslam filozoflarından etkilenmiştir. Bunlardan dolayı kendisi İslam felsefesinde etkili olmuş Yahudi filozoflar arasında sayılmıştır. İbn Meymun ile birlikte İslam dünyasında Yahudi filozofları başlığın da değerlendirildiği görülür.[1] Felsefe içerikleri olan etkileyici şiirler yazmıştır. Ve yazdıkları daha sonradan İbraniceye ve Latinceye çevrilmiştir. En önemli kitabı Yenbu'ül-hayat´tır (Hayatın Kaynağı). Burada Cebirol panteist eksenli felsefi düşüncelerini dile getirir. Muhta ül-cevahir kitabınıysa hem İbranice hem Arapça olarak yazdı.

Felsefesi

En önemli eserinden biri olan Hayat Kaynağı (Yenbu'ül-hayat) madde ve şekil kavramlarına açıklama getirme üzerine yazılmış, usta ile çırağı arasındaki bir diyalog şeklinde kaleme alınmış eseridir. Ona göre hem evrensel maddenin hem de evrensel şeklin varlığı genel olarak kanıtlanabilinirdir. Söz konusu yapıtta bunu belirtmek için önce çeşitli madde ve şekiller gösterilir, sonra bunlardan tümellere geçilir, buradan sonra kategoriler meydana getirilir. Maddenin ve şeklin belli özelliklerinin var olduğu belirtilir ve bunlar gösterilmeye çalışılır. Tikelden genele gitme yolu izlenir. Bütün varlık şekillerinin üstünde her şeyi bilgiyle kuşatmış olan zihin şekli vardır. Duyulara ait şeylerin tamamının tek bir evrensel maddesi olduğu gösterilmeye çalışılır ve bunun ardından evrenin cisimsel varoluşuna bu maddenin dayanak oluşu açıklanır. Hayat Kaynağı'nın dördüncü kitabı en önemlilerinden sayılır çünkü Orta Çağ felsefesinde etkili olan düşüncelere kaynaklık etmiştir; Cebirol hem ruhta hem de diğer tözlerde madde olduğunu ileri süren ilk filozoflardan sayılır. Cebirol bunu her yerde şeklin bir maddesi vardır düşüncesiyle ileri sürüyor. Madde ve şekilde gerçeklikte birbirine bağlıdır, bunları yalnızca düşüncemizde ayrı şeyler olarak düşünürüz; şekil maddeye hükmeder ve böylece ona varlık verir. Var olan her şey madde ve şekilden ibaretir; madde denilen kavram bunu ifade ederken, şekil denilen kavram birliği ifade eder. Bu ve benzer tezleri kanıtlamak için İbn Cebirol ayrıntılı bir tartışma ve kanıtlama çabasını yürütüyor. Akıldaki şeylerin evrenselliğini kanıtlama yönünde belirgin çabaya giriyor. Cebirol'un üzerinde Yahudi kelam felsefesi ile İslam kelam felsefesinden etkilendiği, bunun yanı sıra Farabi ve İbn-i Sina'nın ve dolayısıyla da Aristoteles'in kendisinde etkili oduğu ancak İslam felsefesi Platoncu yorumlara yöneldiğinden dolayı İbn Cebirol'da bu yönde bir etki de olduğu belirtilmektedir.[2]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ İslam Felsefesi, Hilmi Ziya Ülken, sayfa:196'dan itibaren, Cem Yayınevi
  2. ^ İslam Felsefesi, Hilmi Ziya Ülken, sayfa:208-209, Cem Yayınevi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İbn Sina</span> Fars tıp bilgini ve filozof (980–1037)

İbn Sînâ veya Ebu Ali Sînâ ya da Batılıların söyleyişiyle Avicenna, İslam'ın Altın Çağı döneminin en önemli doktorlarından, astronomlarından, düşünürlerinden, yazarlarından ve bilginlerinden biri olarak kabul edilen Fars polimat ve "polimerik erken tıbbın babası" olarak bilinen tabiptir.

<span class="mw-page-title-main">Fârâbî</span> Türk filozof, bilim adamı

Fârâbî, 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü filozof ve bilim insanıdır. Aynı zamanda gök bilimci, mantıkçı ve müzisyendir.

<span class="mw-page-title-main">Hilmi Ziya Ülken</span>

Mehmet Hilmi Ziya Ülken, Türk düşünce yaşamında ve Türkiye'de bir felsefe geleneğinin oluşmasında büyük etkisi olmuş bir filozof ve sosyologdur.

<span class="mw-page-title-main">Gazzâlî</span> Fars İslam bilgini ve polimat (y. 1058–1111)

Gazzâlî, yaygın adıyla Îmam-ı Gazzâlî, Ortaçağ Avrupası'nda Latinize edilmiş haliyle Algazelus ya da Algazel, İranlı, Sünni İslam âlimi, mutasavvıfı, müderrisidir. İslam düşünce tarihindeki en önemli ve en etkili fakih, müftü, filozof, teolog, mantıkçı ve mistiklerden birisi olarak kabul edilmektedir. XI. yüzyıl'ın müceddidi olarak nitelendirilmektedir. Gazzali'nin çalışmaları çağdaşları tarafından büyük bir önem ve övgüyle karşılanmış ve "İslam'ın delili" anlamına gelen Hüccetülislam unvanını almıştır.

<span class="mw-page-title-main">İbn Bacce</span> yüzyıldan kalma filozof, doktor, astronomer, araştırmacı, müzisyen ve El-Endülüs şair

İbn Bacce tam adı Ebû Bekr Muhammed bin Yahya bin es-Saig olan Endülüs'lü, Arap filozof ve bilim insanı. Batıda Avempace olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">İslam felsefesi</span> İslam medeniyetindeki felsefe geleneği

İslam felsefesi, İslâm dinine mensup kişilerce gerçekleştirilen felsefe etkinliğidir. Müslüman felsefesi ve Arapça felsefe olarak da adlandırılır. İslam felsefesi adlandırması sadece İslam'a dair bir felsefe olarak anlaşıldığından tartışmaya açıktır. İslam dünyası felsefeyle 8. yüzyıldan itibaren sistematik hale gelen Bağdat merkezli tercüme hareketiyle tanışmıştır. 3. yüzyılda Plotinos'un öncülük ettiği, Yeni Platonculuk adlı felsefi akımın Eflâtun ve Aristoteles'i uzlaştırma çabaları İslam dünyasına aktarılan felsefenin temeli olmuştur. Müslüman filozoflar bu iki filozofun eserlerini şerh etme yoluna gitmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ felsefesi</span>

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Skolastik felsefe</span>

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

Şehrezûrî, İşrakî Okulunun fiili anlamda kurucusu ve okulun maktul manevi lideri Şahabeddin Sühreverdi'nin (Şeyh-ül-işrak'ın) sadık bir izleyicisi olarak bilinir. İlk işraki filozofu olarak kabul edilir. İşrakiliğin kurulması, felsefi ve tarihi bilgilerinin kaydedilmesi anlamında Şehrizori'nin çalışmaları çok önemlidir. Kimi yapıtları, özellikle de işrakilik hakkındaki çalışmaları bilinmekle birlikte, kendisi hakkında çok az bilgi mevcuttur. Eldeki bilgilerin kesinliği de söz konusu değildir. Örneğin Sehrüverdi'nin Halep'te hapsedildiği sırada birlikte Şems adlı bir öğrencisinin bulunduğu ve bunun Şehrizori olduğu ileri sürülmektedir, ancak kesin bir şey söylenememektedir. Hilmi Ziya Ülken bu iddianın geçerli olamayacağını ileri sürmektedir, onun felsefe ansiklopedisinin bitiriliş tarihine göre, Şehrizori 1300'lerin sonunda hala yaşamaktadır çünkü. Doğumu ve ölümü ile ilgili tarihlerde de karmaşıklar vardır. Kesin olan şey İşrakilik felsefesinin daha sonraki gelişmesini derinden etkilemiş ve belirlemiş olduğudur. Sühreverdi'nin Telvihat´ı için ve ayrıca Hikmet-ül-işrak için iki ayrı şerh düşmüş ve bunlar kendisinden sonraki iki önemli işraki düşünürü tarafından büyük ölcüde değerlendirilmiştir. Bunlar İbn Kemmûne ve Kutbüddin Şîrazi'dir.

Ebu'l-Berekât Bağdâdi, 12. yüzyıl'da hekim ve islam felsefesi'nin en etkili filozoflarından biri olmasına rağmen, çok fazla tanınmamış bir düşünürdür. Orta Çağ'da ve sonrasında Batı düşüncesinde bilinen bir filozof olmamıştır.

Meşşailik ya da Meşşai okulu, İslam felsefesi içinde doğa felsefesinin etkisinden sonra başlayan rasyonalist felsefe eğiliminin sistemli hale gelmesinden oluşan okul anlaşılır. Yunanca peripatetizm (περιπατητικός) teriminin Arapçası olup, İslam Felsefesindeki Aristoculuk'un baskın olduğu felsefi akım olarak bilinir.

Ebu'l-Huzeyl el-Allâf, İslam felsefesinde rasyonel din düşüncesinin ortaya çıkışında önemli bir rol oynamış düşünürdür. Ayrılanlar olarak da adlandırılan Mutezile akımının, yunan felsefesiyle bağlantılı başlıca din filozoflarından biridir. İslam felsefesinde nedensellik ilkesini ilk defa olmak üzere ileri süren ve temellendirmeye yönelen filozof olmuştur. Doğal nedenselliği tanrısal nedenselliğe bağlayarak açıklamış ve kelâmcılar gibi o da Tanrı sorusunu temel almıştır.

İbrahim Nazzam Filozof ve teolog. 775'te Irak'ın Basra şehrinde doğdu, 845'te Bağdat'ta öldü. Ebu'l-Huzeyl gibi Mutezile filozoflarının önemli ve özgün isimlerinden biridir.

Seyyid Şerif Cürcânî, Fars fıkıh, kelâm ve Arap dili bilgini.

<span class="mw-page-title-main">Molla Câmî</span> İranlı islam alimi ve şair

Molla Câmî veya tam adıyla Nureddin Abdurrahman Câmî,, İranlı İslam alimi ve şair.

<span class="mw-page-title-main">Sadreddin Konevî</span>

Sadreddin Konevî, Fars sufi. Malatya'da doğmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe</span> soyut, genel ve temel birtakım probleme ilişkin yapılan sistematik çalışma

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

Tabiiyyûn ya da tabiat felsefesi, İslam felsefesi içerisinde natüralizm akımına verilen addır. Her şeyi doğa içinde gören bir anlayışa sahiptir. En büyük temsilcisi Râzî'dir. Aristo'ya muhalif olan Râzî, felsefesini oluştururken Sokrates öncesi doğa filozoflarından faydalanmıştır. Öklid, Batlamyus, Hipokrat, Calinos bu felsefenin etkilendiği filozoflardır. Bu felsefeye göre Allah, zaman, mekan ve nefs tabiatın dışında değil, içindedir.

<span class="mw-page-title-main">İran felsefesi</span> Doğu felsefesinin bir kolu

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.