İçeriğe atla

İbn Battuta

Kontrol Edilmiş
İbn-i Battuta
İbn-i Battuta'nın temsili portresi
Doğum24 Şubat 1304
Tanca, Fas, Merînî Sultanlığı
Ölüm1369
(64-65 yaşlarında)
Fes, Fas, Merînî Sultanlığı
MilliyetFaslı
MeslekSeyyah, kaşif
Etkin yıllar1325 - 1369
DönemOrta Çağ, 14. yüzyıl
Önemli eser(ler)Rıhletü İbn Battûta (seyahatname)
Dinİslam (Mâlikî)

İbn-i Battuta[not 1] (d. 24 Şubat 1304 - ö. 1369), Orta Çağ'da yaşamış olan Berberî Mağrip bilgini, kaşifi ve seyyahıdır.[5] Rıhletü İbn Battûta diye bilinen seyahatnâmenin yazarıdır. Maliki mezhebine mensuptur. İbn-i Battuta, büyük ölçüde modern öncesi tarihte diğer tüm ünlü kaşiflerden daha fazla seyahat etmiş, toplam 117.000 km ile Zheng He'yi yaklaşık 50.000 km ve Marco Polo'yu da 24.000 km ile geride bırakmıştır.[6][7]

İbn-i Battuta, 1325'te Mekke'ye hacca giden zengin, Faslı bir Müslümandı. Bu esnada yaşadığı maceralar onu daha uzaklara yolculuk etmeye sevk etti. İbn Battuta, Avrupalılarca çok az bilinen Afrika, Orta Doğu ve Uzak Doğu'ya cesur yolculuklar yaptı. 28 sene boyunca durmadan gezdi. Mısır, Arap Yarımadası, Irak coğrafyası, İran coğrafyası, Anadolu'da bulunan belli başlı beylikleri, Bizans hâkimiyetindeki İstanbul'u, Orta Asya'yı, Hindistan'ı, Maldivler'i, Çin'i ve Endülüs'ü gezdi. Buralarda yaşayan toplumların devlet ve toplum yapılarını, inançlarını, adetlerini, farklı coğrafyaların doğal güzelliklerini, yapıtlarını ve ürünlerini inceleyen ünlü seyahatnamesini yazdı. Ayrıca birçok ülkede kadılık görevinde bulundu.

İbn-i Battuta'nın doğduğu şehir olan Tanca'dan Mekke'ye kadarki yolculuğu, 2009 yılında yayınlanan Journey to Mecca (Mekke'ye Yolculuk) isimli belgesel filmine konu oldu.[8]

Yaşamı

Erken dönem

İbn Battuta, 24 Şubat 1304 tarihinde Fas'ın Tanca şehrinde, Berberi kökenli bir ailede dünyaya geldi.[9] Sünni Maliki mezhebinde okul okudu; çünkü o zamanlar Kuzey Afrika'daki baskın eğitim bu şekildeydi.[10]

Mekke'ye Hac seyahati

1325 yılında 20 yaşındayken hacca gitmeye karar verdi. Kuzey Afrika kıyılarından kara yoluyla Kahire'ye vardı. Daha sonra Nil kıyısından yukarı çıkarak Kızıldeniz'i aşıp Mekke'ye varmak istese de, yukarı Nil bölgesindeki kabilelerin bu sırada isyan halinde olmaları nedeniyle Kahire'ye geri dönmek zorunda kaldı. Bu sırada karşılaştığı bir ermiş ona Suriye'yi görmeden Hacc'a gidemeyeceği kehanetinde bulundu. Bunun üzerine Şam'a doğru yola çıktı ve Ramazan'ı orada geçirdi. Şam yolculuğu sırasında Kudüs, Beytülahim ve El Halil gibi kutsal kentleri ziyaret etti. Medine üzerinden Mekke'ye vararak hacı oldu. Ancak dönüş yolunda yolculuklarını sürdürmeye karar verdi.

Bir kervana katılarak Mezopotamya sınırına doğru yol aldı ve Necef'te Ali'nin mezarını ziyaret etti. Buradan Basra yoluyla İsfahan'a gitti. Bundan yaklaşık on yıl sonra İsfahan Timurlenk tarafından yerle bir edilecekti. Daha sonra Şiraz'a ve Hülagü Han tarafından yağmalanmış olan Bağdat'a gitti. Burada son İlhanlı hükümdarı Ebu Said ile tanıştı ve onun kervanıyla bir süre yol aldıktan sonra Tebriz'e gitti. Tebriz, Moğol saldırılarına karşı koymayarak onlara kapılarını açtığı için bölgede yıkılmadan kalmış tek büyük şehirdi. İpek yolu üzerinde de yer aldığından bölgenin önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Daha sonra ikinci kez hacı olmak için Mekke'ye döndü. (Mekke'de bir yıl kalarak ikinci büyük yolculuğuna hazırlandı.)

Afrika kıyıları seyahati

Bu sefer Doğu Afrika kıyılarından güneye indi. İlk durağı olan Aden'de Hint Okyanusu üzerinden Arap Yarımadası'na gelen mallarla ticarete atılmaya ve bir servet sahibi olmaya karar verdi. Ancak bu planını uygulamaya koymadan önce 1331 yılının baharında son bir maceraya atılmaya karar verdi. Daha da güneye inerek Etiyopya, Mogadişu, Mombasa, Zanzibar ve Kilva'da birer hafta kaldı. Muson rüzgarlarının dönmesiyle gemisi Arap Yarımadası'na geri döndü. Burada yerleşik hayata geçmeden önce son bir seyahate çıkmaya karar verdi ve Umman'ı ve Hürmüz Boğazı'nı görmek için tekrar yola çıktı.

Mekke'den Konstantinopolis'e, oradan Hindistan'a

Dönüşte tekrar bir yıl kadar Mekke'de kaldı. Bu sırada Hindistan'daki Delhi Sultanı'nın hizmetine girmeyi kafasına koydu. Yolda kendisine gerekecek tercümanı bulmak için Selçukluların yönetiminde bulunan Anadolu'ya gitmeye karar verdi. Şam'dan bir Ceneviz gemisi ile Alanya'ya geçti. Buradan da Konya yoluyla Sinop'a gitti. Karadeniz'i geçerek Kırım'ın Kefe limanına vardı. Bu sırada Kırım Altın Ordu devletinin topraklarında bulunuyordu ve tesadüfen Altın Ordu Kağanı Özbeg'in kervanı ile karşılaştı. Volga nehrinin yukarısına doğru yol alan bu kervan ile Astrahan şehrine gitti. Astrahan'a vardıklarında Kağan hamile olan eşlerinden birinin doğum yapmak için memleketi olan Konstantinopolis'e dönmesine izin verdi. Bu seyahatte ona eşlik etmesi için İbn Battuta'ya izin verdi.

İbn Battuta 1332 yılında Konstantinopolis'e gitti ve İmparator III. Andronikos ile görüştü. Aya Sofya'yı dışarıdan gördü. Bir ay Konstantinopolis'te kaldıktan sonra Astrahan üzerinden Hindistan'a gitmek için yola çıktı. 1332 yılında Hazar Denizi'nin ve Aral Gölünün çevresinden dolaşarak Afganistan'a, buradan da dağ geçitlerini aşarak Hindistan'a ulaştı.

Delhi Sultanlığı'nda

Hindistan'da Müslümanlık daha yeni yeni kabul görmeye başlamıştı. Delhi Sultanı gücünü sağlamlaştırabilmek için mümkün olduğunca çok bilgin ve memuru ülkesinde görevlendirmek istiyordu. İbn Battuta'yı da Mekke'de görmüş olduğu öğrenim nedeniyle kadı olarak görevlendirdi. Ancak Delhi Sultanı Muhammed bin Tuğluk o günün şartlarına göre bile oldukça dengesiz birisiydi. İbn Battuta kah lüks içinde kah güvensizlik içinde bir yaşam sürüyordu. Bu durumdan kurtulabilmek için tekrar hacca gitmek istediğini öne sürerek Delhi'den ayrılmak istedi. Sultan ise ona alternatif olarak Çin'e elçi olarak gitmeyi teklif etti. İbn Battuta bu teklifi hemen kabul ederek, hem yeni ülkeler görmek hem de Sultan'ın egemenlik bölgesinden uzaklaşmak fırsatını değerlendirdi.

Ancak kıyıya doğru giden bir grup Hint isyancının saldırısına uğradı. İbn Battuta yoldaşlarından ayrı düştü, parası ve malları elinden alındı ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Neyse ki yoldaşlarını iki gün gibi bir sürede yakalamayı başardı. Kambay limanından güneybatı Hindistan'daki Kalküta şehrine yolladılar. Burada İbn Battuta bir camiyi ziyaret ederken çıkan bir fırtınada sefer gemilerinden ikisi battı. Diğer gemi ise onu sahilde bırakarak denize açıldı ve birkaç ay sonra Sumatra'daki bir kral tarafından bu gemiye el konuldu. Delhi'ye başarısız olarak dönmekten korktuğu için burada Cemaleddin adlı dostunun koruması altında bir süre kaldı. En sonunda Çin'e gitmek üzere tekrar yola çıktı.

Maldivler üzerinden Çin'e

Ancak önce Maldiv Adaları'na gitti. Burada öngördüğünden fazla kalmak zorunda kaldı. Çünkü yargıç olarak hizmet etmesi adalıların işine geliyordu. Onu tehdit ve rüşvetlerle adada kalmaya hem zorladılar hem de ikna ettiler. Kraliyet ailesine evlilik yoluyla bağlanması ve en yüksek yargıç konumuna getirilmesi onu adadaki yerel politikanın içine çekti. Daha özgür bir dünya görüşüne sahip ada toplumunun hoşuna gitmeyen birkaç sert karar vermesi onu Maldivleri terk etmek zorunda bıraktı. Seylan adasındaki kutsal Sri Pada tapınağını görmek üzere yelken açtı. Seylan'dan ayrılmak için bindiği gemi bir fırtınada batmak üzereyken başka bir gemi tarafından kurtarıldı ancak bu sefer de korsanların saldırısına uğradı ve sahile bırakıldı. Tekrar Kalküta'ya döndü. Buradan tekrar Maldiv Adaları'na gitti ve bu sefer bir Çin gemisine binerek sonunda amacına ulaştı. Çitatong, Sumatra ve Vietnam üzerinden Fujian eyaletindeki Quanzhou şehrine vardı. Buradan da kuzeye giderek Şanghay yakınlarındaki Hangzhou'ya ulaştı. Seyahatnamesinde daha da kuzeye Pekin'e kadar gittiğini söylese de bu inandırıcı bulunmaz.

Quanzhou'ya geri döndüğünde artık eve dönmek istediğine karar verdi. Ama aslında artık gerçek evinin neresi olduğunu bilmiyordu. Kaliküt'e döndükten sonra kısa bir süre Muhammed bin Tuğluk'un yanına dönmeyi düşündüyse de sonradan bundan vazgeçti ve Mekke'ye doğru yola çıktı.

Mekke'ye dönüş ve Kara Ölüm salgını

Yolu, Sultan Ebu Said ölmüş olduğu için karışıklık içinde bulunan İlhanlı topraklarından geçti. Şam üzerinden hac yoluyla Mekke'ye gitmek için bu şehre geldi. Şam'da babasının ölüm haberini aldı. Ölümler bu yıl boyunca peşini bırakmadı. Suriye, Filistin ve Arabistan'da bu sırada patlayan veba salgınına tanık oldu. Mekke'ye ulaştığında ilk yola çıkışından çeyrek yüzyıl sonra Mağrib'e dönmeye karar verdi. Son olarak Sardinya'ya uğrayarak Tanca'ya vardı ve annesinin de birkaç ay önce ölmüş olduğunu öğrendi.

Tanca'dan İspanya'ya gidiş ve geri dönüş

Ancak Tanca'da uzun süre kalmadı. Kastilya Kralı XI. Alfonso Cebelitarık'ı ele geçirmek için sefere çıkmıştı, İbn Battuta da şehri korumak için gönüllü olan bir grup Müslümanla birlikte Endulüs'e gitti. Ancak buraya vardıklarında XI. Alfonso'nun vebadan öldüğünü ve artık bir tehlike kalmadığını öğrendiler. İbn Battuta yolculuğuna zevk için devam etti. Valensiya'dan geçerek Granada'ya gitti.

İslam dünyasında en az araştırdığı yer kendi ülkesi Mağrib'di. Bu yüzden Endülüs'ten dönüşünde bir süre Marakeş'te kaldı. Bu sırada Marakeş veba ve başkentin Fes'e taşınması nedenleriyle harap durumdaydı. Tekrar Tanca'ya döndükten sonra da yolculuklarını bitirmedi. İlk yola çıkışından iki yıl önce Mali hükümdarı Mansa Musa hacca giderken Tanca'dan geçmiş ve zenginliği ile nam salmıştı. Bu sıralarda dünyada çıkarılan altının yarısı Batı Afrika'dan geliyordu. Bu konuda pek fazla bir şey anlatmasa da duydukları ilgisini çekmiş olacak ki Sahra Çölü'nün öbür tarafındaki bu İslam ülkesini ziyaret etmek için yola çıktı.

Çöl boyunca

1351 sonbaharında Fas'tan ayrıldı ve bir hafta sonra yolu üzerindeki son Fas şehri olan Sijilmasa'ya vardı. İlk kış kervanlarından birine yazılarak bir ay sonra Sahra'nın ortasındaki Taghaza şehrine geldi. Taghaza tuz üretiminin getirdiği zenginlikle ve Mali altınlarıyla dolu da olsa İbn Battuta'nın üzerinde pek iyi bir etki bırakmadı. Çölün en zor 500 kilometresini geçerek Mali'deki Walata şehrine ulaştı. Daha da güneybatıya ilerledi. Burada kendisinin Nil nehri olduğunu sandığı Nijer nehri kıyılarından geçerek Mali'nin başkentine vardı. Burada 1341'den beri kral olan Mansa Musa tarafından ona gösterilen misafirperverlikten şüphe duysa da yine de 8 ay kaldı. daha sonra Nijer nehrini yukarıya doğru çıkarak Timbuktu'ya geldi. Bu sıralarda Timbuktu sonraki iki yüzyılda ulaşacağı zenginliğe ve büyüklüğe henüz sahip olmadığından gözüne küçük ve önemsiz göründü ve bu yüzden fazla kalmayarak Fas'a doğru eve dönüş yoluna geçti. Yarı yolda da zaten Mağrib Sultanı'nın onu saraya çağırdığı haberini aldı. 1353 Aralık'ında Fas'a kesin olarak döndü.

Sultan Ebu İnan Faris'in isteği ile şair Muhammed İbn Cüzac'a anılarını dikte ettirmeye başladı. Böylece ortaya çıkan Rıhle'sindeki bazı yerler hayal ürünü olsa da dünyanın birçok yöresinin 14. yüzyıldaki halini en doğru ve açık şekilde anlatan elimize kalmış en önemli kitaptır. Rıhle'nin yayınlanmasından sonra İbn Battuta Fas'ta 22 yıl daha büyük saygı görerek yaşadı.

Yüzyıllar boyunca İslam dünyasında bile Rıhle pek tanınmamıştır. Ancak 19. yüzyılda birçok batı dillerine çevrildikten sonra önem kazanmış ve İbn Battuta doğunun en bilinen isimlerinden biri olmuştur. Bugün aydaki bir meteor krateri ve Dubai'de koridorları onun araştırmalarıyla döşenmiş bir alışveriş merkezi onun adını taşır.

Notlar

  1. ^ Tam ismi: Ebû Abdullah Muhammed bin Abdullah bin Muhammed bin İbrahim Levâtî Tancî (Arapça: أبو عبد الله محمد ابن عبد الله اللواتي الطنجي ابن بطوطة)

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Meri, Yousef (2 Temmuz 2019). "Ibn Baṭṭūṭa". obo. 1 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2022. 
  2. ^ Paul Starkey (2013). "Ibn Battuta". Ian Richard Netton (Ed.). Encyclopaedia of Islam. Routledge. s. 253. ISBN 978-1-135-17960-1. 2 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2022. 
  3. ^ Pryor, John H. (3 Nisan 2013). "The adventures of Ibn Battuta: a Muslim traveller of the 14th century (review)". Parergon. 10 (2). ss. 252-253. doi:10.1353/pgn.1992.0050. ISSN 1832-8334. 6 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2022. 
  4. ^ Chism, Christine (2013). "Between Islam and Christendom: Ibn Battuta's Travels in Asia Minor and the North". Cosmopolitanism and the Middle Ages. New York: Palgrave Macmillan US. ss. 59-78. doi:10.1057/9781137045096_4. ISBN 978-1-349-34108-5. 
  5. ^ [1][2][3][4]
  6. ^ Parker, John (2004), "Marco Polo", Dünya Kitap Ansiklopedisi, cilt. 15 (resimli baskı), Amerika Birleşik Devletleri: World Book, Inc., ISBN 978-0-7166-0104-3
  7. ^ Nehru, Jawaharlal (1989). Dünya Tarihine Bakış . Oxford Üniversitesi Yayınları. P. 752. ISBN'si 978-0-19-561323-0
  8. ^ "Journey to Mecca". Sinema filmi. IMDb. 24 Şubat 2021. 5 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021. 
  9. ^ Defrémery, C.; Sanguinetti, BR, ed. (1853), Voyages d'Ibn Batoutah (Cilt 1) (Fransızca ve Arapça), Paris: Société Asiatic
  10. ^ Dunn, Ross E. (2005), İbn Battuta'nın Maceraları, University of California Press, ISBN 978-0-520-24385-9

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Fas</span> Kuzey Afrikada yer alan bir ülke

Fas, resmî adıyla Fas Krallığı, yaklaşık 37 milyon nüfusa ve 720.000 km² yüzölçümüne sahip bir Kuzey Afrika ülkesidir. Başkenti Rabat ve en büyük şehri de Kazablanka'dır. Mağrip ülkelerinden biri olan Fas'ın, Atlantik Okyanusu'dan Cebelitarık Boğazı'nı çevreleyip Akdeniz'de son bulan uzun bir sahil şeridi vardır. Doğuda Cezayir, kuzeyde İspanya, güneyde ise Moritanya ile komşudur. Aynı zamanda ülke, Batı Sahra adı verilen bölgede, 1975'te koloni ülkesi İspanya tarafından terk edildikten sonra hak iddia etmiş ve günümüzde de bölgenin dörtte üçünü fiilen yönetmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Muhyiddin İbnü'l-Arabî</span> Endülüslü İslam düşünürü, sufi ve filozof (1165–1240)

Muhyiddin İbnü'l-Arabî ya da tam adıyla Muhyiddîn Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî el-Hâtimî et-Tâî, ünlü İslâm düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şair. Şeyhü'l Ekber unvanı ile de bilinir.

<span class="mw-page-title-main">İbn-i Cübeyr</span> Endülüslü Arap seyyah ve şair

Tam adı; Ebul'l Hüseyn Muhammed İbni Ahmed İbni Cübeyr El-Kinani. Orta Çağ Endülüs asıllı şair ve yazar olarak ün yapmıştır, 539 yahut 540/1144 veya 1145 yılında İspanya'nın Valensiya veya Hatib şehrinde dünyaya geldi. Eldeki kaynaklara göre 740 yılında İspanya'ya gelen arap kabilelerinden birine mensuptu. Babasının kültürlü ve üst düzey bir devlet memuru olduğu, kendisinin de bir süre Muvahhidler'den bir emirin sekreterliği ile Granada valisinin nezdinde kâtiplik yaptığı bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İbn Teymiyye</span> Şeyhülislam

Takıyyüddin ibn Teymiyye, özellikle Selefileri ve Vehhabîleri fıkıh, şeriat ve diğer İslamî görüşler konusunda etkilemiş olan İslam alimi. Kendinden sonra gelen çeşitli ve ağırlıklı olarak Hanbeli mezhebini benimseyen İslâm âlimlerini ve akımlarını da etkilemiştir. İbn Teymiyye'nin etkilediği isimlerin en önemlilerinden birisi de Muhammed bin Abdülvehhâb'dır.

<span class="mw-page-title-main">Şafii</span> Şafi mezhebinin kurucusu ve imamı

Şafii, İslam hukuku bilgini. Şafii mezhebinin kurucusudur.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Talib bin Abdülmuttalib</span> İslam peygamberi Muhammedin amcası, Alinin babası

Ebu Talib veya tam adıyla Abdümenâf bin Abdülmuttalib bin Haşim el-Kureşi, İslam peygamberi Muhammed'in öz amcası ve dördüncü İslam halifesi Ali'nin babasıdır. Abdülmuttalib bin Haşim'in on oğlundan biridir. Muhammed'in, 8 yaşından evlendiği yaş olan 25'e kadar bakımını üstlenmiş ve onu büyütmüştür. Muhammed evlendikten sonra dahi onu koruyup kollamaya hep devam etmiştir. 619'da Mekke'de ölmüştür. Muhammed'i en iyi tanıyanlardan biridir.

<span class="mw-page-title-main">Hatice bint Hüveylid</span> İslam peygamberi Muhammedin ilk eşi

Hatice bint Hüveylid, İslam peygamberi Muhammed'in ilk eşidir. Müslüman olmadan önceki lakabı, "temiz, pak, arınmış" anlamlarına gelen Tâhire idi.

<span class="mw-page-title-main">Delhi Sultanlığı</span> Türk-Hint devleti

Delhi Sultanlığı ya da Sultanat-ı Hint, 1206-1526 yılları arasında Hindistan'da hüküm sürmüş olan sultanlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Johann Ludwig Burckhardt</span> İsviçreli yazar (1784-1817)

Johann Ludwig Burckhardt. İsviçre asıllı gezgin ve şarkiyatçı. Önadı John Lewis ve Jean Louis olarak da bilinir. Soyu, Basel'in köklü ve ileri gelen ailelerinden birine dayanır. Bir tacir olan babası, 1789 Fransız İhtilali nedeniyle ailesiyle birlikte Almanya ve Avusturya'ya sürgüne gitmiştir. Leipzig ve Göttingen Üniversitelerinde öğrenim gördükten sonra 1805'te Basel'e geri döndü. Ancak Fransız karşıtı tutumu nedeniyle burada mesleki yönden pek şanslı olamadı. 1806 yılı yazında İngiltere'ye gitti. Doğabilimci Johann Friedrich Blumenbach'tan aldığı tavsiye mektubunu, Sir Joseph Banks'a sundu, o da Afrika Derneğinin diğer üyeleriyle birlikte Nijer nehrinin kaynağının keşfedilmesi amacıyla 1809 yılında bir inceleme gezisine çıkılması projesini kabul etti. Bu kabul üzerine, Burckhardt Arapça öğrenmek amacıyla yakın doğuya gitmeyi planladı. Kendisinin bir müslüman gibi kabul edilmesi halinde Afrika'daki gezisinde işlerinin kolaylaşacağını düşündü.

<span class="mw-page-title-main">Celâleddin Harezmşah</span> Harezmşahlar Devletinin son hükümdarı (1220–1231)

Celaleddin Harezmşah Mengüberti ya da Celaleddin Harzemşah, Harezmşahlar Devleti'nin son hükümdarıdır. Alaaddin Muhammed'in oğludur.

<span class="mw-page-title-main">Mus'ab bin Umeyr</span> sahabe

Mus'ab bin Umeyr, İslam peygamberi Muhammed'in sahabesidir. Mekke'deki Kureyş kabilesinin Abdüddar boyuna mensuptur. 614 yılında İslam'ı kabul etti ve 625 yılında Uhud Muharebesi'nde öldü.

<span class="mw-page-title-main">Bilâl-i Habeşî</span> İslam’ın ilk müezzini

Bilal-i Habeşî, İslam peygamberi Muhammed'in sahabesi ve ilk müezzini. Habeşistanlı köle bir ailenin çocuğu olarak Mekke'de dünyaya geldi. Annesinin adı Hamâme, babasının adı Rebah'tır.

<span class="mw-page-title-main">Sa'd bin Ebû Vakkas</span> sahabe

Sa'd bin Ebû Vakkās (Arapça: سعد بن أبي وقاص ;, Cennet'le müjdelenen on sahabeden ve İslam'ı ilk kabul edenlerdendir. Ebu Bekir vasıtasıyla Müslüman oldu. Yeteneği sayesinde Raşidin kuvvetlerinde komutanlık ve elçilik gibi görevlerde bulundu. Halîfe Ömer zamanında ileri bir karakol şehri olarak Kufe'yi kurdu ve valisi oldu. Ayrıca 657'de Sasani başkenti Medain'i alan ordunun komutanıydı.

<span class="mw-page-title-main">Abdullah bin Abbas</span>

Abdullah bin Abbas, Tefsir ve fıkıh alanlarında otorite kabul edilen ve çok sayıda hadis rivayet eden İslam peygamberi Muhammed'in amcasının oğlu olan sahabe.

<span class="mw-page-title-main">Osman</span> İslam Devletinin üçüncü halifesi, sahabe

Osman bin Affan, Hulefâ-yi Râşidîn'den üçüncüsü, İslam peygamberi Muhammed'in cennetle müjdelenmiş sahâbelerinden birisidir. 644 yılından 656'daki öldürülmesine kadar, 12 yıl boyunca halifelik yapmıştır; Hulefâ-yi Râşidîn'den en uzun süre halifelik yapan odur. Şiâ'da halifeliği kabul edilmeyen sahâbedendir; zira Şîa inancına göre hüküm sürmesi gereken ilk halife Ali'dir. Sünni inanca göre Ali ve Osman arasında ayrım yapılmaz. Ümeyyeoğullarından (Emeviler) olan Osman'ın künyesi İslam peygamberi Muhammed'in kızı Rukiyye'den olan oğluna nispetle Ebu Abdullah'tır. Bunun dışında Ebu Leyla olarak anıldığı da olurdu.

<span class="mw-page-title-main">Lisannüddin bin Hatip</span>

Lisannüddin bin Hatip Gırnata Emirliğinde yaşamış şair, yazar, tarihçi, filozof, fizikçi ve siyasetçi. Tam adı Muhammad bin Abdullah bin Said bin Ali bin Ahmed al-Salmani'dır. Şiirlerinden bazıları Elhamra sarayının duvarlarını süsler.

<span class="mw-page-title-main">Tharid</span> Vikimedya liste maddesi

Tharid, Arap mutfağında yassı ekmek üstü servis edilen kuzu ve sebze yahnisidir. Muhammed Peygamber'in favori yemeği olarak bilinir. Bundan dolayı Fas'tan Sincan'a kadar tüm Müslüman alemin mutfaklarına girmiş olan bir yemektir.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed'in Mekke dönemi</span> İslam peygamberi Muhammedin Mekke hayatı

İslam peygamberi Muhammed, 622 yılındaki hicrete kadar yaşamının ilk 52 yılında (570-622) Mekke'de yaşadı. Hayatının bu döneminde çobanlık ve yoğun olarak da ticaretle uğraştı. Peygamberlik ilanıyla peygamberlik görevi, Hatice bint Hüveylid ile evlenmesi ve Hatice'nin ölümünden sonra Sevde bint Zem'a ile evlenmesi bu dönemde gerçekleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mali İmparatorluğu</span> Batı Afrikada eski bir imparatorluk (1230-1670)

Mali İmparatorluğu, Batı Afrika'da bulunan bir imparatorluktur. 1230'dan 1670'e kadar Batı Afrika'da hüküm sürmüştür. İmparatorluk, Sundiata Keita tarafından kuruldu ve yöneticilerinin zenginliği ile özellikle Musa keita zamanında ünlü oldu. İmparatorlukta Manding dili konuşulurdu.

<span class="mw-page-title-main">Hac emiri</span>

Hac emiri, Emirü'l-hac veya Emir-i hac, 7. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar birbirini takip eden Müslüman imparatorluklar tarafından her yıl düzenlenen Hac kervanını korumakla görevli komutana verilen pozisyon ve unvandı. Abbasiler döneminden beri, biri Şam'dan diğeri Kahire'den hareket eden iki ana kervan vardı. Her iki kervana, kervan için para ve erzak sağlamak ve Hicaz'daki Müslümanların kutsal şehirleri Mekke ve Medine'ye giden çöl yolu boyunca kervanı korumak olan bir emirü'l-hac atanırdı.