Muhyiddin İbnü'l-Arabî ya da tam adıyla Muhyiddîn Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî el-Hâtimî et-Tâî, ünlü İslâm düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şair. Şeyhü'l Ekber unvanı ile de bilinir.
Alternatif tıp, biyolojik akla yakınlık, test edilebilirlik, tekrarlanabilirlik veya klinik deneylerden elde edilen kanıtlara sahip olmamasına rağmen tıbbın iyileştirici etkilerini elde etmeyi amaçlayan uygulamalara verilen isimdir. Alternatif terapiler tıp biliminin ve bilimsel yöntemin dışındadır ve tanıklık, anekdot, din, gelenek, hurafe, doğaüstü enerjiler, sözde bilim, propaganda, dolandırıcılık veya diğer bilim dışı kaynaklar gibi akıl yürütmedeki hatalara dayanır. Sıklıkla kullanılan terimler New Age tıbbı, sözde tıp, holistik tıp, alışılmışın dışında tıp, marjinal tıp ve şarlatanlıktan az farkla geleneksel olmayan tıptır.
Veteriner tıp; hayvan hastalıkları, bozuklukları ve yaralanmalarının önlenmesi, teşhisi ve tedavisi uygulamalarının yanı sıra hayvan besleme, genetik ıslah, hijyen ve gıda güvenliği, salgın hastalıkların önlenmesi, insan ve çevre sağlığı konularıyla ilgilenen bir tıp alanıdır. Veteriner tıbbı, evcil ve vahşi tüm hayvan türlerini kapsayacak kadar geniştir. Veteriner tıp uygulamaları hayvan sağlığının yanı sıra doğrudan ve dolaylı olarak insan sağlığına da etki etmektedir.
Maurice Hugh Frederick Wilkins 1953 yılında DNA'nın yapısını James Watson ve Francis Crick ile ortaklaşa bulan kişidir. Fizikçi ve moleküler biyologtur. DNA yapısı üzerine çalışmalarından ötürü 1962 yılında yukarıdaki isimlerle beraber Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü ödülüne layık görülmüştür.
İbnü'l-Baytâr ya da tam künyesi ile Ebû Muhammed Ziyâüddîn Abdullah bin Ahmed el-Aşşâb el-Mâlekî Arap bilim insanı, botanikçi, eczacı ve hekim. Endülüs'ün en önemli bilim adamlarından olan İbn Baytar, İslam'ın Altın Çağı'nın ve Müslüman Tarım Devrimi'nin en büyük eczacı ve botanikçilerinden biri sayılmaktadır.
Marshall Warren Nirenberg,, Yahudi kökenli Amerikalı biyokimyacı ve genetik bilimci.
Camillo Golgi, İtalyan doktor, patolog, bilim insanı ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi. Sinir sisteminin yapısıyla ilgili yaptığı çalışmalardan dolayı 1906 yılında Nobel Ödülünü kazanmıştır.
Robert Bárány Avusturyalı otolojist. Kulaktaki vestibüler sistemin fizyoloji ve patolojisi üzerine yaptığı çalışmaları sayesinde 1914 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü aldı.
Frederick Grant Banting, Kanadalı tıp doktoru ve Nobel ödüllü bilim insanı. İnsülin hormonunun kâşiflerinden biri olarak bilinir. İnsülinin keşfi nedeniyle 1923'te John Macleod ile birlikte Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazanmıştır.
Joshua Lederberg, Amerikalı moleküler biyolog. Mikrobiyal genetik, yapay zeka ve ABD uzay programı ile ilgili çalışmalarıyla bilinmektedir. 1958 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü bakterilerin çiftleşme ve gen aktarımı ile ilgili çalışmaları nedeniyle kazandığında sadece 33 yaşındaydı. Aynı yıl ödülü, genetikle ilgili yaptıkları çalışmaları nedeniyle Edward L. Tatum ve George Beadle ile paylaştı.
Julius Axelrod Amerikalı biyokimyacı. 1970 yılında Bernard Katz ve Ulf von Euler ile birlikte Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazanmıştır. Nobel Komitesi o'na ve arkadaşlarına, epinefrin, norepinefrin gibi katekolamin nörotransmitterlerinin salınım ve geri alınım mekanizmaları ile ilgili çalışmalarından dolayı ödülü layık görmüştür. Axelrod, ayrıca epifiz bezi ve uyku-uyanıklık döngüsünü nasıl düzenlendiği ile ilgili önemli katkılarda da bulunmuştur.
George Wald, Yahudi kökenli Amerikalı bilim insanı. Retina pigmentleri üzerine yaptığı çalışmalarıyla bilinir. 1967 yılında Haldan Keffer Hartline ve Ragnar Granit ile birlikte Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü kazanmıştır.
Sir John Edward Sulston, İngiliz biyolog. 2002 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahiplerinden birisidir.
Rosalyn Sussman Yalow Amerikalı hekim ve 1977 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi bilim insanı. Radioimmunoassay (RIA) tekniğini geliştirmesiyle bu ödülü kazanmıştır. Gerty Cori'den sonra Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü kazanan ikinci kadın Amerikalı bilim insanıdır.
Werner Arber İsviçreli mikrobiyolog ve genetikçi. Amerikalı araştırmacılar Hamilton Smith ve Daniel Nathans ile birlikte, Werner Arber 1978 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü restriksiyon endonükleaz enzimlerini keşfi nedeniyle kazanmıştır. Bu araştırmacıların çalışmaları rekombinant DNA teknolojisinin gelişimine öncülük etmiştir.
Barbara McClintock, 1983 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi Amerikalı bilim insanı. Dünyanın en önemli sitogenetikçilerinden kabul edilir.
Harold Elliot Varmus Amerikan Nobel Ödülü sahibi bilim insanı. Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü'nün 14. ve güncel direktörüdür. Başkan Barack Obama tarafından atanmıştır. 1989 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü J. Michael Bishop ile birlikte retroviral onkogenlerin hücresel orjinini keşiflerinden dolayı kazanmıştır.
Tip 2 diabetes mellitus önceki adıyla insüline bağımlı olmayan diyabet (NIDDM) veya erişkin dönemde ortaya çıkan diyabet –, insülin direnci ve buna bağlı insülin eksikliği bağlamında yüksek kan şekeri ile karakterize edilen bir metabolik bozukluktur. Bu, pankreastaki adacık hücrelerinin yok oluşundan kaynaklanan kesin bir insülin eksikliği bulunan tip 1 diyabetin tam tersine bir durumdur. Klasik semptomlar arasında aşırı susama, sık idrara çıkma ve sürekli açlık bulunmaktadır. Diyabet vakalarının %90’ı tip 2 diyabetten oluşurken tip 1 diyabet ile gestasyonel diyabet, geri kalan %10’unu oluşturur. Genetik olarak obeziteye yatkın olan insanlarda tip 2 diyabetin ana sebebinin obezite olduğu düşünülmektedir.
Tip 1 diabetes mellitus, pankreas tarafından ya çok az ya da hiç insülin üretilmeyen bir diyabet şeklidir. Tedavi edilmemesi vücutta yüksek kan şekeri seviyesine neden olur. Klasik belirtiler sık idrara çıkma, susuzluğun artması, açlığın artması ve kilo kaybıdır. Ek belirtiler arasında bulanık görme, yorgun hissetme ve yara iyileşmesinin bozulması olabilir. Belirtiler tipik olarak çok kısa bir süre içinde gelişir.
Metformin, özellikle aşırı kilolu kişilerde tip 2 diyabet tedavisi için kullanılan birinci basamak bir ilaçtır. Polikistik over sendromu tedavisinde de kullanılmaktadır. Kilo alımı ile ilişkili değildir ve ağızdan alınır. Bazen antipsikotiklerin yanı sıra fenelzin alan kişilerde kilo alma riskini azaltmak için takviye olarak kullanılır.