İşitsel dilsel yöntem
İlk başlarda Ordu Yöntemi olarak adlandırılan İşitsel Dilsel Yöntem, davranışçılık anlayışına dayanan bir yabancı dil öğretme yöntemidir.[1] 1950’li yıllarda Amerikalı dilbilimciler tarafından ortaya atılan bu yöntem dili bir sosyal iletişim aracı olarak görür ve yazmayı konuşma dilinin kayıt altında tutulması amacıyla sonradan türetilmiş bir sistem olarak ikinci plana atar.[2] Bu yöntem diyalog ve alıştırmaların sık sık tekrar edilmesiyle konuşma becerisinin geliştirilmesini ve iyi bir alışkanlık oluşturmayı amaçlar.[3]
Sözlü iletişimi dayalı olması ve dilin öğrencilerin kendi ana dillerini kullanmasına izin verilmeden öğretilmesini savunması yönünden Doğal Yöntem’e benzemektedir. Ancak Doğal Yöntem’den farklı olarak kelime öğretimine odaklanmaz; onun yerine öğrencilere yukarıda da bahsedildiği gibi çeşitli dilbilgisi kuralları içeren cümlelerin alıştırmaları yaptırılır.[1]
Tarihi Gelişimi
Amerika Birleşik Devletleri’nin İkinci Dünya Savaşı’na katılmasıyla birlikte Amerikan hükûmetinin Almanca, Fransızsa, Japonca gibi ve savaşta olan diğer başka devletlerin dillerini iyi derecede konuşabilen ve anlayabilen kişilere ihtiyacı oldu. Ve bunu da en hızlı ve en etkili biçimde yapması gerekiyordu. O zamanlarda dilbilgisi çeviri yönteminin bir dili konuşmak için kullanıldığında işe yaramadığı ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Amerikan hükûmeti tüm üniversitelerden sonucunda dili anlayıp konuşabilen bireylerin çıkacağı yabancı dil öğretim programları geliştirmelerini istedi. Bu da Amerika’da dil öğretiminde büyük bir değişikliğe gidilmesine yol açtı. 1945 yılında Leonard Bloomfield isimli dilbilimcinin yapısalcı teorisinden hareketle Michigen Üniversitesi’nden Charles Fries şuanki işitsel dilsel yönteminin temelini oluşturan bir yöntem geliştirdi. Bu yöntemle dilbilgisi direkt olarak öğretilmeyip bağlam içerisinden fark ettirilmeden öğretiliyordu. Öğrencilerden dilbilgisi kurallarını çeşitli diyaloglar yardımıyla çıkarmaları bekleniyordu. Charles Fries tarafından geliştirilen bu yönteme daha sonra Skinner’in davranışçılık teorisi eklenerek günümüzdeki halini almıştır.[4][5][6]
Temel Prensipleri
- Dil yapıları en doğal haliyle bir bağlam içerisinde görülür.
- Yabancı dil öğretiminde ana dil kullanılmamalıdır.
- Bu yöntemde öğretmen öğrencilere rol modellik yapmalıdır. Öğretmen öğretilen yabancı dili ana dili gibi konuşabilmelidir ve öğrenciler de öğretmeni taklit etmelidir.
- Dil öğrenimi bir alışkanlık oluşturma sürecidir.
- Öğrencilerin hata yapmalarının önüne geçmek çok önemlidir. Hatalar dilde kötü alışkanlara sebebiyet vereceği için öğrencilerin hatalarını önlemek için büyük bir çaba sarf edilmelidir.
- Dil öğreniminin amacı iletişim kurmak için dili nasıl kullanacağını bilmektir.
- Olumlu pekiştireç öğrencilerin doğru alışkanlıklar geliştirmesini sağlar.
- Öğrenciler düşünmeden otomatik olarak cevap vermeyi öğrenmelidirler.
- Yabancı dil öğrenimi ana dil öğrenimiyle aynıdır. Bu nedenle hedef dili kullanmak için gerekli kurallar örneklerden yola çıkılarak edinilir.
- Dilin temelinde yazmadan ziyade konuşma vardır. O nedenle becerilerin öğretilme sırası şu şekilde olmalıdır: Dinleme, konuşma, okuma ve en son yazma.[7]
Teknikler
Kalıp alıştırmaları bu yöntemde sıkça kullanılır. Bunun için de bazı yöntemlere başvurulur. Bunlar:
Tekrar: Öğrenci bir sözü duyduğu gibi tekrar eder.
Çekim: Bir cümledeki bir kelime tekrar edildiğine farklı bir yapıya dönüşür.
Değiştirme: Bir kelime başka bir kelimeyle değiştirilir.
Yeniden ifade etme: Öğrenci duyduğu sözü başka bir şekilde ifade eder.[6]
Örnekler
- Çekim
- Teacher: I ate the sandwich. (Öğretmen: Ben sandviçi yedim )
- Student: I ate the sandwiches. (Öğrenci: Ben sandviçleri yedim)
- Değiştirme
- Teacher: He bought the car for half-price. (Öğretmen: O, o arabayı yarı fiyatına aldı.)
- Student: He bought it for half-price. (Öğrenci: O, onu yarı fiyatına aldı.)
- Yeniden ifade etme
- Teacher: Tell me not to smoke so often. (Öğretmen: Bana bu kadar sık sigara içmememi söyle.)
- Student: Don't smoke so often! (Öğrenci: Bu kadar sık sigara içme!)
“Teacher: There's a cup on the table ... repeat (Öğretmen: Masada bir fincan var … Tekrar edin)
Students: There's a cup on the table (Öğrenciler: Masada bir fincan var)
Teacher: Spoon (Öğretmen: Kaşık)
Students: There's a spoon on the table (Öğrenciler: Masada bir kaşık var)
Teacher: Book (Öğretmen: Kitap)
Students: There's a book on the table (Öğrenciler: Masada bir kitap var)
Teacher: On the chair (Öğretmen: Sandalyede)
Students: There's a book on the chair (Öğrenciler: Sandalyede bir kitap var)[6]
Kaynakça
- ^ a b Alemi, Maedeh; Tavakoli, Ehteramsadat (2016). "Audio Lingual Method" (PDF). 10 Haziran 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
- ^ Mart, Cagri Tugrul (Aralık 2013). "The Audio-Lingual Method: An Easy way of Achieving Speech". International Journal of Academic Research in Business and Social Sciences Vol. 3, No. 12. 10 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ağustos 2021.
- ^ Vijayalakshmi, M; N, Sam; Raju, Vijayalakshmi (2020). "The Efficacy Of Audio Lingual Methods In Pronunciation Skills". 10 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Hanizah Zainuddin; Eileen Ariza; Carmen Morales-Jones; Yahya Noorchaya (2010). Fundamentals Of Teaching English To Speakers Of Other Languages In K-12 Mainstream Classrooms 3rd edition, Chapter 11: Methods/Approaches of Teaching ESOL: A Historical Overview. s. 65.
- ^ Bhimrao, Paikrao (Eylül 2017). "Methods And Approaches Of English Language Teaching In India". International Journal Of Advance Research In Science And Engineering. 6 (9). ss. 629,630.
- ^ a b c Jack C. Richards,; Theodore S. Rodgers (1999). Approaches and Methods in Language Teaching. Cambridge University Press. ss. 44-47.
- ^ Sarıçoban, Arif (2004). "The Use Of Audiolingual Method In Teaching Turkish". Türkiyat Araştırmaları. 1 (1). s. 188. ISSN 1305-5992.