İçeriğe atla

İşango kemiği

İşango Kemiği

İşango Kemiği veya Ishango kemiği, kemikten yapılma arkeolojik bir araçtır ve yaklaşık olarak milattan önce 23.000 yılına tarihlendirilmektedir. Yaklaşık olarak milattan önce 33.000 senesine tarihlendirilen Lebombo kemiğinden sonra üretildiği anlaşılmaktadır.[1] Belçikalı Jean de Heinzelin de Braucourt (1920 - 1998) tarafından 1950 yılında Afrika'da bulunmuştur. Kemiğin üzerinde üç sıra oluşturacak şekilde bulunan çentikler nedeniyle ilk zamanlarda çentikle sayıları belirttiği düşünülmüş olup birçok farklı iddia bulunmaktadır ve ne için kullanıldığı günümüzde tam olarak bilinmemektedir. Bir babun fibulası olduğu belirlenen kemik, adını Afrika'nın İşango bölgesinde keşfedilmesinden almıştır. Başlarda kemiğin M.Ö. 9.000 - 6.500 arasından olduğu düşünülmüşse de bulunduğu arkeolojik alanın daha ayrıntılı incelenmesi sonucu bugün yaklaşık olarak 20.000 seneden daha eski olduğu düşünülmektedir.

Bulunduğu yer ve yaşı

İşango bölgesi, Eduard Gölü'nün kuzeybatı kıyısında, Kongo-Uganda sınırının yakınında yer almaktadır. Jean de Heinzelin, Semliki'nin çıkışındaki engebeli arazide volkanik bir patlama sonucu zarar görmüş bir Taş Devri yerleşim bölgesinde 1950'lerde kazılar yaptı. Ağırlıklı olarak insan ve hayvan kalıntıları, taş aletler ve zıpkın uçları bulunmuştur. Volkanik püskürmenin neden olduğu bölgede 12C karbon izotopunun artan konsantrasyonu, C-14 metodu kullanılarak buluntuların tam yaşını saptamaya köstek olmuştur. Arkeolojik ve jeolojik kanıtlara dayanarak de Heinzelin, İşango'yu M.Ö. 9.000 ila M.Ö. 6500 arasında yapılmış Mezolitik bir yaşama yeri olarak görür.[2]

1985'te İşango ve çevresinde kazılar yeniden yapıldı ve bu sırada başka şeylerin yanı sıra başka yumuşakça kabukları da bulundu. Bu kabukların amino asit rasemizasyonu kullanılarak analizi, yerleşimin en az 20.000 yıllık olduğunu ortaya çıkardı. Sıcak Afrika iklimi hesaba katıldığında bile, 10.000 yıldan daha az bir yaş olası değildir, bu nedenle İşango, şimdi Üst Paleolitik'e ait olarak görülür.[3]

Tarifi

Çentiklerin gruplaşması. Kuvars uç resimde yukarıdadır.

İşango Kemiği, takrîben 10 cm uzunluğunda eğik ve oval kesitli bir şebek kemiğidir.[4] Dar bir kısmında bir çeşit kalem olarak kullanılmış olması olası bir kuvars parçası takılmıştır.

Kemiğin neredeyse bütün üstünkörü türlü uzunlukta ince ve çarpık çentiklerle doludur. Çentikler 16 gruba ayrılabilir. Bu gruplar üç sütunda biçimindedir. Orta sütun, kuvars ucundan bakıldığında 3, 6, 4, 8, 10 (ya da 9), 5, 5, 7 ((OEIS'de A100000 dizisi)) çentiklidir, sol sütunda da 11, 13, 17, 19 ve sağ sütunda 11, 21, 19, 9 çentik bulunur.

Yorumlar

Somut cisimlerin notasyonundan bağımsız olarak sayı sayma ve aritmetiğin başlangıcı, genel görüşe göre Neolitik Devrim bağlamında yerleşik hayata geçişle başlar. Neolitik dönemden önce soyut bir sayı kavramının varlığı varsayılamayacağından süslemeli veya çentikli daha önceki eserler, saymanın ilk aşamasının delili olarak kabul edilir. İşango Kemiği'ndeki çentiklerin düzenlenmesi, desenlerin tamamen rastgele olmadığını öne sürüyor ve var olan araştırma durumuna göre spekülatif olarak değerlendirilmesi gereken yorumlar için alan sunuyor.[5]

Aritmetik oyun

Jean de Heinzelin rastgele bir model olasılığını onaylasa da kemiği ondalık sisteme dayalı kolay hesaplamalar veya gösterimler olan bir "aritmetik oyun" olarak kabul etti. Teorisinin temeli şu gözlemlerdi:[2]

  • Orta sütundaki (3, 6), (4, 8) ve (10, 5) çiftleri bir sayı ve onun çiftinden oluşur. Ancak son iki sayı olan 5 ve 7 bu çizeme uymaz.
  • Sağ sütundaki gruplar tam olarak 10 ± 1 ve 20 ± 1 sayılarını meydana getirir.
  • Soldaki sütun tam olarak 10 ile 20 arasındaki asal sayıları içerir.

Ay takvimi

Başka bir yaklaşım, NASA adına tabii bilimler tarihi üzerine bir kitap yazan ve bu bağlamda İşango Kemiği'ni mikroskopik olarak inceleye Amerikalı gazeteci Alexander Marshack'tan geliyor.[6] Çentiklerin derinliği, şekli ve yönündeki farklılıkları fark etti ve çentikleri Ay'ın evreleriyle uyuştuğunu anlamayı başardı. Ona göre artefakt, apaçık şekilde bir Ay takvimidir. Marshack'ın teorisi, iki dış sütundaki çentik sayısının 60'ı bulmasıyla, yani neredeyse tam olarak iki hareket eden ayın günleri sayısına denk gelmesiyle destekleniyor ve bu, modern avcı-toplayıcı kültürlere benziyor.[7]

Marshack'ın çalışması tartışmalıdır.[8] Örneğin İtalyan antropolog Francesco D'Errico, metodolojiyi "bilim dışı" olarak reddediyor.[9][10] Marshack'ın tezi, bununla birlikte Amerikan pedagogu ve etnomatematiği içinde zamanı ölçmek için bir sebep olarak kullanan ve kadının Ay'ın evrelerinin ritmiyle âdet döngüsü bağlantısını burada gören Claudia Zaslavsky tarafından desteklenmiştir.[11]

Sürgülü hesap cetveli

Pletser'in toplama cetveli[12]
M   L R
3 + 6   + 2         =   11
1 + 6 + 4           = 11  
    4 + 6 + 3       = 13
    4 + 8 + 9       =   21
      8 + 9       = 17  
        9 + 5 + 5   =   19
+ 2         + 7 + 5 + 5 = 19  
            2 + 7 =     9
6 12 12 24 30 12 12 12   60 60
Bütünlük için eksik olan girişlerinin üstü çizilidir.

ESA'daki bilim adamı Vladimir Pletser, 1999 yılında Heinzelin'in İşango Kemiği'ni kemiğini matematiksel bir cisim olarak yorumlamasını ele aldı. Dış sütunlardaki sayıların orta sütuna ardışık sayılar eklenerek elde edilebileceğini fark etti. Beşinci orta grubun belirsiz sayısını 10 yerine 9 olarak okursanız, örneğin orta grupların toplamı üç ila beş ila 21, gruplar beş ila yedi ila 19 olarak okunur ki, her ikisi de yaklaşık olarak sağ sütunda aynı düzeydeki değerlere denktir. Pletser, bundan, kemiğin, belirli sayıların toplamını kolayca çevirerek okuyabileceği bir hesap cetveli fonksiyonu gördüğü sonucuna varmıştır. Bununla birlikte bu hipotezden ortaya çıkan toplama tablosunda boşluklar vardır. Pletser, iki dış sütundaki bütün değerleri görüntüleyebilmek üzere birtakım hesaplamalar için ek sayılar eklemek zorunda kaldı.

De Heinzelin'in aksine Pletser, yorumunda 3, 4 ve - bundan türetilen - 12 tabanına dayalı bir karma sayı sistemi farzeder. 10 tabanı paralel olarak kullanılmış olabilir. Bu varsayımın avantajı, sol sütundaki 11, 13, 17 ve 19 sayılarını açıklamak için kişinin asal sayı kavramını kullanmak zorunda olmaması, bunun yerine izole görünen orta sütunun son iki sayısı olan 5 ve 7 ile birlikte de Heinzelin için ½•12 ± 1, 1•12 ± 1 und 1½•12 ± 1 olarak çıkar.[12]

On ikili sayı sistemin kökeni

Sürgülü hesap hipotezini Pletser ile birlikte destekleyen Belçikalı matematikçi Dirk Huylebrouck, İşango Kemiği'nde on ikili sayı sistemi ve ilgili altmışlık sayı sisteminin kökeninin görülebileceği görüşündedir.

On iki ve altmış tabanlar, daha sonra antik Yunanistan'da Sümerler'de, Asurlular'da ve Babilliler'de bulunur. Bu sayma metodlarının tam kaynağı günümüzde belirsizdir.[13]

Huylebrouck, 1920'de Batı Afrika'da çeşit çeşit plato dillerinde sayılarda on iki tabanının kullanıldığını bildiren İngiliz antropolog Northcote Whitridge Thomas tarafından yapılan araştırmaya atıfta bulunuyor.[14] Raporunda Thomas, sayma yöntemlerinin bağımsız bir kökeni farzedilmek istenmiyorsa Batı Afrika'daki bu kullanımın Mezopotamya uygarlıklarıyla nasıl bağlantılı olduğu sualini gündeme getirdi. Huylebrouck, cevabı de Heinzelin'in çalışmasında bulduğuna inanıyor. Zıpkın uçlarının bulgularını karşılaştırarak, İşango kültürünün zamansal ve coğrafî yayılımını izlemiş ve esasen iki yön belirlemişti: Bir dal Batı Afrika'ya, diğeri Nil'den aşağı Mısır'a. Çift ondalık sistem bir yandan İşango'dan Batı Afrika'ya, diğer yandan Mısır üzerinden Mezopotamya'ya gelmiş olabilirdi. Bu durumda İşango Kemiği Thomas'ın aradığı bağlantı olacaktı.[12]

Konuyla ilgili yayınlar

Ayyıldız, Esat. “Klasik Arap Şiirinde Zaman Olgusu ve Kökeni” 25 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 22/1 (Mart 2022), 67-97. https://doi.org/10.33415/daad.1037608 25 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Ayyıldız, Esat. “Klasik Arap Şiirinde Zaman Olgusu ve Kökeni” 25 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 22/1 (Mart 2022), s. 71.
  2. ^ a b De Heinzelin (1962).
  3. ^ Alison S. Brooks, Catherine C. Smith: Ishango revisited: new age determinations and cultural interpretations. In: The African Archaeological Review 5 (1987), s. 65–78.
  4. ^ Jeff Suzuki: Mathematics in Historical Context. The Mathematical Association of America, Washington, D.C. 2009, ISBN 978-0-88385-570-6, s. 1.
  5. ^ Hans Wußing: 6000 Jahre Mathematik Springer, Berlin v.s., 2008, ISBN 978-3-540-77189-0, s. 6.
  6. ^ Alexander Marshack: The Roots of Civilization. (Medeniyetin kökleri), MacGraw-Hill, New York 1972, ISBN 0-07-040535-2.
  7. ^ Huylebrouck (1996).
  8. ^ James Elkins: Impossibility of Close Reading: The Case of Alexander Marshack. (Yakın Okumanın İmkânsızlığı: Alexander Marshack Örneği. Current Anthropology, 37 (1996), s. 185-226.
  9. ^ Francesco D'Errico: Palaeolithic Lunar Calendars: A Case of Wishful Thinking? (Paleolitik Ay Takvimleri: Arzu edilen bir düşünme örneği mi?"), Current Anthropology 30 (1989), s. 117-118.
  10. ^ Alexander Marshack, Francesco D'Errico: On Wishful Thinking and Lunar "Calendars". Current Anthropology 30 (1989), s. 491–500.
  11. ^ Claudia Zaslavsky: Women as the First Mathematicians (İlk Matematikçiler Olarak Kadınlar). International Study Group on Ethnomathematics Newsletter 7, No. 1 (1992). 20 Ocak 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  12. ^ a b c Pletser, Huylebrouck (1999).
  13. ^ Mesela Georges Ifrah: Universalgeschichte der Zahlen. (Sayıların Evrensel Tarihi.), Kampüs, Frankfurt am Main 1993, s. 74 f., 90 vd.
  14. ^ Northcote Whitridge Thomas: Duodecimal Base of Numeration. Man, No. 13–14 (1920), s. 25–29.

İlgili Araştırma Makaleleri

Sayı, sayma, ölçme ve etiketleme için kullanılan bir matematiksel nesnedir. En temel örnek, doğal sayılardır. Sayılar, sayı adı (numeral) ile dilde temsil edilebilir. Daha evrensel olarak, tekil sayılar rakam adı verilen sembollerle temsil edilebilir; örneğin, "5" beş sayısını temsil eden bir rakamdır. Yalnızca nispeten az sayıda sembolün ezberlenebilmesi nedeniyle, temel rakamlar genellikle bir rakam sisteminde organize edilir, bu da herhangi bir sayıyı temsil etmenin organize bir yoludur. En yaygın rakam sistemi Hint-Arap rakam sistemidir, bu sistem on temel sayısal sembol, yani rakam kullanılarak herhangi bir negatif olmayan tam sayının temsil edilmesine olanak tanır. Sayılar sayma ve ölçme dışında, etiketlerde, sıralamada ve kodlarda kullanılmak için de sıklıkla kullanılır. Yaygın kullanımda, bir rakam ile temsil ettiği sayı net bir şekilde ayrılmaz.

<span class="mw-page-title-main">Doğal sayılar</span> sayma sayıları kümesine 0ın eklenmesiyle oluşan sayılar kümesi

Doğal sayılar, şeklinde sıralanan tam sayılardır ve kimi tanımlamalara göre 0 sayısı da bu kümeye dâhil edilebilir. Aralarında standart ISO 80000-2'nin de bulunduğu bazı tanımlar doğal sayıları 0 ile başlatır ve bu durum negatif olmayan tam sayılar için 0, 1, 2, 3, ... şeklinde bir karşılık bulurken, bazı tanımlamalar 1 ile başlamakta ve bu da pozitif tam sayılar için 1, 2, 3, ... şeklinde bir eşlenik oluşturur. Doğal sayıları sıfır olmadan ele alan metinlerde, sıfırın da dahil edildiği doğal sayılar bazen tam sayılar olarak adlandırılırken diğer bazı metinlerde bu terim, negatif tam sayılar da dahil olmak üzere tam sayılar için kullanılmaktadır. Özellikle ilkokul seviyesindeki eğitimde, doğal sayılar, negatif tam sayıları ve sıfırı dışlamak ve saymanın ayrık yapısını, gerçek sayıların bir karakteristiği olan ölçümün sürekliliğiyle karşıtlık oluşturmak amacıyla sayma sayıları olarak adlandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Aritmetik</span> temel matematik dalı

Aritmetik; matematiğin sayılar arasındaki ilişkiler ile sayıların problem çözmede kullanımı ile ilgilenen dalı. Aritmetik kavramı ile genellikle sayılar teorisi, ölçme ve hesaplama kastedilir. Bununla birlikte bazı matematikçiler daha karmaşık çeşitli işlemleri de aritmetik başlığı altında değerlendirirler.

<span class="mw-page-title-main">Eski Taş Çağı</span> çağlar

Kaba Taş Devri, Yontma Taş Devri veya bilimsel adıyla Paleolitik Çağ olarak tanımlanan Eski Taş Çağı günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 12.000 yıl önce son bulmuştur. Ancak verilen bu tarihlerin dünya geneli içinde geçerli olduğunu ve yerel olarak değişmeye açık bulunduğunu da belirtmek gerekir. İnsanlık tarihinin %99'u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanın kavrama yeteneği ve temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Rakam</span>

Rakam, sayıları yazılı olarak göstermeye yarayan sembollerden her biri. Pek çok dil ve kültürde kullanılan Arap kökenli rakamlar şunlardır:

<i>Homo sapiens idaltu</i> Etiyopyanın Üst Pleyistoseninden insan kafatası

Herto Adamı, Etiyopya'nın Afar Üçgeni'ndeki Bouri Formasyonunun Üst Herto Üyesinden 1997 yılında keşfedilen 160.000 ila 154.000 yıllık insan kalıntılarına atıfta bulunur. Herto Adamı'nın keşfi, 300 ila 100 bin yıl önce fosil kayıtlarında uzun bir boşluğa düştüğü için özellikle önemliydi ve 2003'teki tanımında en eski tarihli H. sapiens kalıntılarını temsil ediyordu. Orijinal açıklama belgesinde, bu 12 birey "anatomik olarak modern insan" şemsiyesinin hemen dışında yer alıyor olarak tanımlandı. Böylece, Herto Adamı gibi yeni bir alt türde sınıflandırıldı. Daha arkaik H. (s.?) rhodesiensis ve H. s. sapiens arasında bir geçiş formunu temsil ettiği varsayılır. Daha sonraki araştırmacılar bu sınıflandırmayı reddetmişlerdir. Ata ve soyundan gelen türlerin kesin bitiş morfolojisi ve başlangıç morfolojisi doğası gereği çözülemez olduğundan, özellikle bir kronotür tartışılırken, "türler" ve "alt türler"in belirsiz tanımları nedeniyle bu tür alt türlerin geçerliliğini haklı çıkarmak zordur.

<span class="mw-page-title-main">Orinyasiyen</span>

'Orinyasiyen' (Aurignacian), Üst Paleolitik dönem içinde önemli bir arkeolojik dönemi temsil eder. Bu dönem Erken Avrupa modern insanının (EEMH) ortaya çıkışıyla yakından ilişkilidir ve yaklaşık 43.000 ila 26.000 yıl öncesine kadar sürdüğü tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Zaman</span> uzaysal bir boyutu olmayan; geçmiş, gelecek ve şimdiyi kapsayan süreklilik

Zaman veya vakit, ölçülmüş veya ölçülebilen bir dönem, uzaysal boyutu olmayan bir süreklilik. Zaman kavramı, tarih boyunca felsefenin ilgi alanlarından biri olmasının yanı sıra matematik ve fizikteki önemli çalışma alanlarından biridir.

Eğlence matematiğinde Harshad sayı rakamları toplamına tam bölünebilen tam sayılara denir. Harshad özelliğini sağlayan sayma tabanına n dersek sayılar n-Harshad veya n-Niven olarak da söylenirler. Hindistanlı matematikçi D. R. Kaprekar tarafından tanımlanmışlardır. "Harshad" kelimesi Sanskritçe harṣa (eğlence) + + da (vermek), kelimelerinin bileşiminden "eğlenceli" anlamındadır. Niven sayı tabiri ise Ivan M. Niven tarafından 1977'de sayma teorisi ile ilgili yayınlanmış olan makaleye dayandırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Orta Taş Devri</span>

Orta Taş Devri, Erken Taş Devri ile Geç Taş Devri arasında yer alan bir Afrika tarih öncesi dönemiydi. Genellikle yaklaşık 280.000 yıl önce başladığı ve yaklaşık 50-25.000 yıl önce sona erdiği kabul edilir. Belirli MSA taş aletlerinin başlangıçlarının kökeni 550-500.000 yıl öncesine kadar uzanır ve bu nedenle bazı araştırmacılar bunu MSA'nın başlangıcı olarak görür. MSA'nın, özellikle kabaca çağdaş zaman aralıkları nedeniyle, Avrupa'nın Orta Paleolitik'i ile eş anlamlı olduğu sıklıkla yanlış anlaşılır, ancak Orta Paleolitik Avrupa, Afrika'nın MSA'sından tamamen farklı bir hominin popülasyonu olan Homo neanderthalensis'i temsil eder. Neandertal popülasyonuna sahip değildir. Buna ek olarak, Afrika'daki mevcut arkeolojik araştırmalar, MSA sırasında Afrika'da modern insan davranışının ve bilişinin Orta Paleolitik Dönem'de Avrupa'dakinden çok daha erken gelişmeye başladığını gösteren birçok kanıt ortaya koydu. MSA, hem anatomik olarak modern insanlarla hem de bazen Homo helmei olarak adlandırılan arkaik Homo sapiens ile ilişkilidir. Erken fiziksel kanıtlar Etiyopya'daki Gademotta Formasyonu, Kenya'daki Kapthurin Formasyonu ve Güney Afrika'daki Kathu Pan'dan elde edilmiştir.

Delik-Taş 1, 1938'de Orta Asya'daki Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde, Bajsuntau Dağları'ndaki Delik Taş mağarasında keşfedilen bir Neandertal iskeletidir.

<span class="mw-page-title-main">Yirmili sayı sistemi</span> 20ye dayalı sayı sistemi

Yirmili veya 20 tabanlı sayı sistemi yirmiye dayalı bir sayı sistemidir. Vigesimal Latince vicesimus sıfatından türetilmiştir.

<i>Paranthropus boisei</i> soyu tükenmiş hominid türü

Paranthropus boisei, Geç Pleyistosen ile Orta Pleyistosen arasında, Doğu Afrika'da yaşamış soyu tükenmiş bir Paranthropus türüdür. Türün Australopithecus boisei olarak sınıflandırıldığı da görülür.

<span class="mw-page-title-main">Solo insanı</span> bilinen en genç Homo erectus fosili

Solo insanı, Geç Pleistosen'de, yaklaşık 117 ila 108 bin yıl önce, Endonezya'nın Cava Adası'nda Solo Nehri boyunca yaşamış, H. erectus'un bir alt türüdür. Bu popülasyon, türün bilinen son popülasyonudur. Ngandong köyü yakınlarında kazılan 14 üst kafatası parçası, iki kaval kemiği ve bir pelvis parçasından ve sınıflandırmaya bağlı olarak muhtemelen Sambungmacan'dan üç kafatası ve Ngawi'den bir kafatasından bilinmektedir. Ngandong sahası ilk olarak 1931'den 1933'e Willem Frederik Florus Oppenoorth, Carel ter Haar ve Gustav Heinrich Ralph von Koenigswald başkanlığında kazıldı. Ancak daha fazla çalışma, Büyük Buhran, 2. Dünya Savaşı ve Endonezya Bağımsızlık Savaşı nedeniyle ertelendi. Tarihsel ırk kavramlarına uygun olarak, Endonezyalı Homo erectus alt türü başlangıçta Avustralyalı Aborijinlerin doğrudan ataları olarak sınıflandırılmıştı. Ancak Solo insanının artık yaşayan bir torunu olmadığı düşünülmüyor, çünkü kalıntılar, kabaca 50.000 ila 55.000 yıl önce başlayan bölgeye modern insan göçünden çok öncesine tarihlenir.

<i>Lantiyen insanı</i> Asyada bulunmuş hominid fosili

Lantiyen insanı, 1963'te Lantian County, Loess Platosu'ndaki Chenchiawo Köyü'nden neredeyse tam bir çene kemiğinden ve 1964'te keşfedilen Gongwangling Köyü'nden kısmi bir kafatasından bilinen, bir Homo erectus alt türüdür. Kalıntıların ilki yaklaşık 710-684 bin yıl öncesine, ikincisi ise 1.65-1.59 milyon yıl öncesine dayanıyor. Bu, Lantiyen insanını Afrika'nın ötesinde keşfedilmiş ikinci en yaşlı H. erectus ve Doğu Asya'nın en yaşısı yapar. Fosilleri ilk olarak 1964 yılında Woo Ju-Kan tarafından tanımlandı ve bir diğer H. erectus olan Pekin insanının atası olarak kabul edildi.

<span class="mw-page-title-main">Peștera cu Oase</span>

Peştera cu Oase, Romanya'nın güneybatısındaki Caraș-Severin ilindeki Anina şehri yakınlarında bulunan ve 37.000 ila 42.000 yıl önce yaşadıkları kabul edilen en eski Avrupa erken modern insanlarından (EEMH) bazılarının yaşadığı 12 karstik galeri ve odadan oluşan bir mağara sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Mezmaiskaya Mağarası</span>

Mezmaiskaya Mağarası, Güney Rusya'daki Adıge Cumhuriyeti'nde, Kafkas Dağları sistemindeki Kuzey Kafkasya'nın kuzeybatı eteklerinde yer alan Sukhoi Kurdzhips'in sağ kıyısına bakan tarih öncesi bir mağara sistemidir.

Lebombo kemiği Güney Afrika ve Eswatini arasında yer alan Lebombo Dağları'nda keşfedilen, üzerinde kesik izleri olan bir babun fibulasından yapılmış bir kemik aletidir. Çentiklerin kesitindeki değişiklikler, kemiğin kaşifi Peter Beaumont'un, tüm dünyada bulunan diğer işaretler gibi ritüellere katılım sırasında yapıldığına dair kanıt olarak gördüğü farklı kesici kenarların kullanıldığını göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Laussel Venüsü</span>

Laussel Venüsü, 18,11 inç yüksekliğinde kireç taşından yapılmış çıplak bir kadın kabartmasıdır. Kırmızı aşı boyası ile boyanmış ve güneybatı Fransa'nın Dordogne bölgesindeki Marquay komününde bulunan bir kaya sığınağının kireç taşına oyulmuştur. Oyma Gravettiyen Üst Paleolitik kültürü ile ilişkilendirilmektedir. Şu anda Fransa'nın Bordeaux kentindeki Musée d'Aquitaine'de sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Makapansgat Taşı</span>

Makapansgat Taşı veya Makapansgat Çakılı, Güney Afrika'nın Makapan Vadisi'nde yer alan, içerisinde Australopitesen kalıntılarını da barındıran, arka ve ön yüzü de olan ayrıca insan yüzünün kaba bir tasviriymiş gibi görünmesini sağlayan doğal çentik ve aşınma desenlerine sahip bir çakıl taşıdır. Bazı bilim adamları bu nesnenin bilinen en eski manuport olduğunu savunuyor.