İçeriğe atla

İçgözlem

İçgözlem veya içebakış, psikolojide bir uyarıcı karşısında kişinin deneyimlediği algı, duyum, düşünce ve duygularındaki gözlem ve çıkarımlarını ifade etmesini içeren bir metottur. Bu metot: "Bir deneyimi onu yaşayan kişiden başkası gözlemleyemez." varsayımına dayanmaktadır. Yani gözleyen ve gözlenen aynı kişidir.

İçgözlem psikoloji bilimiyle ortaya çıkmış bir metot değildir. Metodun geçmişi Sokrates'e dek uzanmaktadır. Wundt, içgözlem metodunu 19.yüzyılda deneysel olarak sistematize eden ve psikoloji biliminin yöntemi olarak gösteren ilk kişidir. İçgözlemin psikolojide kullanılması 19.yüzyıldaki fizik ve fizyoloji alanlarındaki gelişmelerden kaynaklanmıştır. İlk çalışmalar fizikte ışık ve ses, fizyolojide ise duyu organlarının incelenmesinde kullanılmıştır. Psikoloji biliminde, yapısalcı ve hümanist dünya görüşünü benimseyen kişiler içgözlem yöntemini kabul ederken Bihevyorizm, yani davranışçı ekolü benimseyenler ise içgözlem yönteminin bilimsel olmadığını öne sürerek bu anlayışı reddetmişlerdir.

İçgözleme farklı yaklaşımlar

Leipzig'de içgözlem denemeleri

Wilhelm Wundt ve içgözlem

Psikolojide içgözlem Wilhelm Wundt ile anılır. Bu yöntem ile psikolojinin temel konusu olarak gördüğü bilinçli yaşantıları incelemeyi hedeflemiştir. Wundt içgözlem metodu hakkında kesin adımlar bildirmiştir. Bunlar, gözleyen kişinin gözleme başladığı anın bilincinde olması; gözlemcinin içsel süreçlerine dikkatini odaklaması ve farkında olması; gözleyen kişinin gözlemi aynen tekrarlamasının mümkün olması; deneysel prosedürün farklı manipülasyonlara uyarlanarak tekrarlanabilmesidir. Gözlemciler içgözlem yapabilmek için bir eğitimden geçmeliydi. Bu eğitim yaklaşık on bin içgözlem yöntemi uygulamasının sonunda tamamlanırdı. Öyle ki burada amaç gözlemcinin mekanik hızlı ve dikkatli bir şekilde tarafsız sonuca ulaştırmasıydı. İçgözlemi çeşitli fiziksel uyarıcıların büyüklükleri yoğunlukları ve süreklilikleri hakkındaki bilinçli kararları gözlemlemek üzere Leipzig ‘te kullanmıştır. Böylece soyut psikoloji kavramını nesnelleştirip bilim haline getirmeyi hedeflemiştir. Bu yöntem daha sonra Wundt’un öğrencileri olan E. B. Titchener ve Oswald Külpe tarafından uyarlanarak kullanılmıştır.

Carl Stumpf ve içgözlem

Carl Stumpf psikolojinin öncelikli verilerinin olaylar ve fenomenler olduğunu öne sürer. Deneyimlerin parçalanmasının deneyimleri suni ve soyut hale getirdiğini söyleyen Stumpf, bir içgözlem metodu olarak fenomenoloji kavramını ortaya koymuştur. Fenomenoloji tarafsız deneyimlerin, yani bir deneyimin ortaya çıktığı anın, incelenmesini içermektedir.

Oswald Külpe ve içgözlem

Külpe Wundt'un içgözlem metodu üzerinde değişiklikler yaparak sistematik deneysel içgözlem adını verdiği bir metot geliştirdi. Bu yöntem iç gözlemden farklı olarak geçmişe dönük raporlamayı içerir. Yani kişinin bir görevi yerine getirdikten sonra anılama yapmasını içeriyordu. Ayrıca içgözlemden bir diğer farkı deneklerden oldukça detaylı ve niteliksel raporlamaların alınmasıydı. Külpe’in geliştirdiği metot tüm deneyimin periyotlara bölünmek yolunması, benzer görevlerin pek çok defa tekrarlanması sebebiyle sistematiktir. Bu gelişme sayesinde içgözlemsel anlatımların düzeltilebileceği, yeni bilgilerle güçlenebileceği ve daha ayrıntılı olarak anlatılabileceği düşünülmüştür

Edward Bradford Titchener ve içgözlem

Titchener'ın içgözlem açıklaması Wundt'tan oldukça farklıdır. Bu farklılıklardan biri içgözlemi sadece çok iyi eğitim almış kişilerin yapabileceğidir. Ayrıca deneklere laboratuvar ortamında alışkanlıklarının unutturulması gerekmektedir. Çünkü Titchener kişilerden uyarıcıyı yeniden nasıl algıladıklarını öğrenmelerini beklemektedir. Külpe gibi niteliksel detaylı ve öznel raporlama almıştır. Wundt'un niceliksel raporlamasına ve nesnel ölçümlere odaklanmasına karşıdır. İç gözlem yoluyla karmaşık bilinç deneyimlerine en küçük parçasına kadar analiz etmeyi amaçlamıştır.

Auguste Comte ve içgözlem

Auguste Comte, içgözlemin iyi bir gözlenim şartları gerçekleştiremeyeceğinin altını çizerek, gözlemlerin bilimsel bir değerinin olması gerektiğini savunmuş; bunun içinde süje ile objenin birbirinden tamamen farklı olması gerektiğini söylemiştir.[1]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Özel
  1. ^ Psikolojinin tanımları ve metotları 3 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., JEAN DELAY PİERRE PICHOT, Erişim tarihi:29 Mayıs 2016
Genel
  • Schultz, Duane, Sydney Ellen, Schultz. Modern Psikoloji Tarihi. 1. Baskı. İstanbul: Kaknüs Yayınları, 2007. ISBN 978-975-6963-85-2.

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">William James</span> Amerikalı filozof ve psikolog (1842–1910)

William James, psikolojide işlevselcilik hareketinin öngörücüsü, pragmatizmin öncüsü Amerikalı filozof ve psikologdur.

<span class="mw-page-title-main">İstatistik</span>

İstatistik veya sayım bilimi, belirli bir amaç için veri toplama, tablo ve grafiklerle özetleme, sonuçları yorumlama, sonuçların güven derecelerini açıklama, örneklerden elde edilen sonuçları kitle için genelleme, özellikler arasındaki ilişkiyi araştırma, çeşitli konularda geleceğe ilişkin tahmin yapma, deney düzenleme ve gözlem ilkelerini kapsayan bir bilimdir. Belirli bir amaç için verilerin toplanması, sınıflandırılması, çözümlenmesi ve sonuçlarının yorumlanması esasına dayanır. Bu çerçevede yapılan işlemlerin tümüne sayımlama denir.

Din psikolojisi, insana özgü olan dinsel yaşamın psikolojik açıdan çeşitli yönlerini inceleyen bilim dalı. Diğer bir ifade ile din psikolojisi, dinin insan ruhundaki temel karakteristiklerini, davranışlara yansıyan etki durumlarını ele alır. Psikoloji duygu, düşünce ve davranışların bilimsel olarak araştırılmasını konu edinirken; din psikolojisi dinî duygu, düşünce ve davranışların araştırılmasını konu edinmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Parapsikoloji</span> Paranormal ve psişik olayların incelenmesi

Parapsikoloji; duyular-dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi konulara ilişkin paranormal olayların; deneysel yöntem yoluyla, çok disiplinli etüdü. Parapsikologlar tarafından, telepati, durugörü gibi paranormal yetenekleri, psikokinezi fenomenini ve diğer çeşitli psişik fenomenleri konu alan bir araştırma alanı olarak görülür. Ortodoks psikoloji bilimi tarafından, kapsam dışı ya da açıklanamaz kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Wilhelm Wundt</span>

Wilhelm Maximilian Wundt, Alman fizyolog, psikolog, filozof, profesör, tıp doktoru ve modern psikolojinin kurucularındandır. Almanya'nın Leipzig şehrinde 1879 yılında ilk psikoloji laboratuvarını kurarak deneysel psikolojinin adımlarını atmıştır. Zihnin yapısını incelemeye alan yapısalcılık ekolünün kurucusu sayılır. Almanya'da Leipzig Üniversitesi'nde kurulan bu laboratuvar sayesinde insan davranışlarının sebepleri bilimsel ortamda araştırmaya tabi tutulmuştur. Wundt özellikle "KBY" olarak bilinen "konfüzyonel beden algısı" isimli konuda yaptığı çalışmaları ile kendisinden söz ettirmiştir. Halen bu çalışmaların psikolojik alanda geçerliliği bulunmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İvan Pavlov</span> Rus fizyolog

İvan Petroviç Pavlov , klasik koşullanma üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Rus fizyologdur.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

<span class="mw-page-title-main">Milgram deneyi</span>

Milgram deneyi, insanların otorite sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçme amacını güden bir deneyler dizisinin genel adıdır.

Toplumsal cazibe yanlılığı bir kişinin başkaları tarafından benimsenmesi daha olası tutumu takınma eğiliminde olmasını açıklamaya yarayan bir bilimsel araştırma terimidir. Bu durum genellikle "iyi" ve "kötü" davranışların abartılmasına varır. Genel anlamda diğer insanlara kendini daha olumlu görülecek şekilde sunma ve beraberinde gelen görüş ve davranış değişiklikleri görülebilir. Bu etkiye tıp, psikoloji ve sosyal bilimler alanlarında sıkça rastlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Deneysel psikoloji</span>

Deneysel psikoloji, psikolojiye doğa bilimleri gözlüğüyle bakar ve onu bilimsel yöntem yardımıyla anlamaya çalışır. Deneysel psikolojinin odaklandığı konular davranışı belirleyen süreçler ve zihinsel yaşamın doğasıdır. Bu dal, psikolojik bilgi birikimini günlük yaşamda karşılaşılan sorunları çözmekte kullanan uygulamalı psikoloji ve zihinsel hastalıkları terapi yoluyla ortadan kaldırmayı amaçlayan klinik psikolojiden ayrılır.

Psikofizik nicelik bakımından, fiziksel uyaranın ve etkilediği algı ve hislerin arasındaki ilişkiyi inceler. Psikofizik, "uyarıcı ile algının arasındaki ilişkinin bilimsel çalışmasıdır ya da tam olarak "anlayış sürecinin, öznenin deneyimlerinin veya davranışlarının değişken özelliklerinin bir veya birden fazla fiziksel boyutların uyarıcılığındaki analizidir." diye tanımlanmıştır." Psikofizik, ruhi olanla fiziki olan arasındaki münasebetleri, deneysiz olarak inceler. Psikofiziğe göre, beden ve zihin iki farklı ama birbiri ile etkileşim içinde olan; birbirini değiştiren/dönüştüren, bir yapıda hareket etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">John B. Watson</span> Amerikalı psikolog (1878 – 1958)

John Broadus Watson, psikolojide davranışçılık ekolüne yaptığı katkılarla tanınan Amerikalı psikologdur.

<span class="mw-page-title-main">Hermann Ebbinghaus</span> Alman psikolog

Hermann Ebbinghaus, unutma eğrisi ve aralık etkisinin keşfi ile tanınan, deneysel hafıza çalışmalarına öncülük eden Alman psikolog. Öğrenme eğrisini tanımlayan ilk kişidir. Ünlü yeni Kantçı filozof Julius Ebbinghaus'un babasıdır.

<span class="mw-page-title-main">William McDougall</span> İngiliz psikologu

William McDougall 20. yüzyıl erken dönem psikologlarındandır. 22 Haziran 1871 yılında İngiltere’de doğmuştur.

Lightner Witmer, klinik psikoloji hareketinin öncüsü Amerikalı psikologdur.

<span class="mw-page-title-main">Edward Bradford Titchener</span> Amerikalı psikolog (1867 – 1927)

Edward Bradford Titchener, İngiliz psikolog. Psikolojinin ABD'de deneysel bir bilim olarak yerleşmesine katkıda bulunan kişilerden biridir. 1885'te girdiği Oxford Üniversitesi'nde klasik diller ve biyoloji üzerine bir süre eğitim gören Titchener daha sonra Psikoloji biliminde karar kıldı. 28 yaşında psikoloji profesörü olan Titchener, Wilhelm Wundt'un görüşlerinden etkilenip bu doğrultuda çalışmalar yaptı. Bu yöndeki çalışmalarında içgözlem metodunu kullandı ve bunun psikolojide bir gereklilik olmasını ifade etti.

<span class="mw-page-title-main">Phi fenomeni</span>

Phi Fenomeni, sabit olan nesnelerin belli bir aralıkta ve hızlı bir biçimde sunulması sonucunda oluşan, gerçekte olmayan hareket algısıdır. Arka arkaya gelen resim ya da ışık noktaları bir birim olarak algılanır. Max Wertheimer tarafından 1912 yılında tanımlanan bu olgu, sinemada art arda gösterilen karelerin veya yanıp sönen ışıklı panolardaki yazıların hareket ediyormuş algısı oluşturmasını açıklar.

Psikoloji felsefesi, modern psikolojinin teorik temellerinde yatan birçok konuyu ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Margaret Floy Washburn</span>

Margaret Floy Washburn, 20. yüzyılın başlarında öne çıkan psikologlarından biri olarak en çok hayvan davranışı ve motor teori geliştirme alanındaki deneysel çalışmaları ile tanınıyordu. Psikoloji branşında doktoraya sahip olan ilk kadın (1894), Mary Whiton Calkins ardından APA'da başkan olarak görev alan ikinci kadındı (1921) ve de Deneysel Psikologlar Derneği'ne seçilen ilk kadındı. 2002 yılında yayımlanan “A Review of General Psychology” anketi; Washburn'ü John Garcia, James J. Gibson, David Rumelhart, Louis Leon Thurstone ve Robert S. WoodWorth ile birlikte 20. yüzyıldaki en çok araştırılan psikologlarda 88. sıraya getirdi.